16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MAYIS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ecevit: Siyasal arayışlann hiçbiriyle ilgilenmiyorum. Bizim gündemimiz farklı Hiikümette revizyon yok MUSTAFA BALBAY ERZURUM - Başbakan Bü- lent Ecevit. son zamanlarda gündeme gelen siyasi arayış- lann hiçbiriyle ilgilenmediği- nı belirterek "Bizinı gündemi- miz farklı. Hiikümette revizyo- nu kesinlikle düşünmüyoruz. İki yüda yapısal değişimler ger- çekleştirdik'" dedi. Ecevit, yol- suzluk operasyonlannın kimi devlet kurumlannı olumsuz et- kilediğini, eneıji politikalan- nın aksamaması gerektiğini söyledi. Ecevit, Ziraat Banka- sı şubelerinin azaltılması ve yeniden düzenlenmesine iliş- kin adımlarda da yanlışlıklar olduğunubelirtti. Ecevit, Dev- let Bakanı Kemal Derviş'in si- yasetle ilişkileri konusundaki sorulann tümüne "Bilmiyo- rum, yorum yok, işimize baka- lım'" benzeri karşılıklar \ erdi. Ecevit. köy-kent projeleri çerçevesinde Erzurum'a gider- ken ATA uçağında gazetecile- rin sorulannı yanıtladı. Ecevit, sorulara geçmeden önce köy- kent projelerinin önemine dik- kat çekerek Türkiye'nin dört bir yanından istekler geldiğini söyledi. Ekonomik krizin köy- kentleri olumlu etkilediğini vurgulayan Ecev ıt. "Örneğin5 köyden oluşan bir köy-f kent her tüıiü adımını ortak atabi- lir. Ortak sağlık ocağı. ortak okul sorunu çözebilir. Ama her köy tek tek bu işi > apamaz. Ben bu proje> i kentlilere anlatmak- tazorlukçektim. Hâlâ anlama- yanlar da var. Ama köv lüler be- ni çok i>i anladı" dedi. Ecevit'e yöneltilen sorular ve yanıtlan şöyle: - Hububat fiyatlannda bir anlaşma var mı? - Bunu Bakanlar Kurulu'nda kararlaştıracağız. Henüz aynn- tı görüşmedık. - MHP'nin davatması sözko- nusu mu? - Hayırtartışma bıle olmadı. - Derviş'in IMFye gönderi- len mektup doğrultusunda ta- lebi var mı? - Hayır, onunla da aynntı gö- rüşmedik. - Bahçeli, Toprak Mahsulle- ri Ofisi çerçevesinde çözüm aradıklannı söyiedL - Bilemiyorum bana intikal eden bir şey yok. - Derviş DSP'ye girecek mi? - Bilemiyorum. - Solun lideri olacağı değer- • Başbakan Ecevit, Ziraat Bankası şubelerinin azaltılması ve yeniden düzenlenmesine ilişkin adımlarda da yanlışlıklar olduğunu belirtti ve "Operasyonlar enerji politikalarını etkilememeli" dedi. Erzurum'un Çat ilçesine giden Başbakan Bülent Ecevitfleeşi Rahşan Ecevit, yurttaşlar tarafin- dan büyük sevghle karşılandı. Ecevit'in ayağını öpmek isteyen bir kadına ise izin veriunedi (AA) lendirmeJeri var? - Hayır, bu konuda yorum yapmam. - Siyasetteki arayışlann te- melinde ne vaöyor? - Siyasette arayış içinde olanlar var. Bu hükümet çok şey yaptı. Yapısal değişimler gerçekleştirdik. Ben yapılma- sı gerekenlerle ilgileniyorum. Kım ne demiş. kim parti kura- cakmış, hiçbiriyle ilgilenmiyo- rum. - Hükümetin ikinci vılı doldu. Ekonominin yanında hiikü- mette de bir yeniden yapdanma söz konusu mu? - Hiikümette yeniden yapı- lanmaya gerek yok. Çalışmala- n sürdürüyor. Hükümet hızlan- dıkça Meclis de çalışıyor. Ben bunlarla ilgileniyorum. Öteki- lerin hepsi spekülasyon, senar- yo. - Revizyon söz konusu mu? - Hiç düşünmedik. - Siyasette boşluk var mı? - Bakışa göre değişir. - Siyasette niçin yeni arayış- lara y öneliniyor? - Olabilir, çağımız çok hare- ketli. - Derviş'e DSP'nin kapılan açıkmı? - Bilemiyorum. Şu sırada si- yasal konulara girmek istemi- yorum. Yapılması gereken iş- ler var. Dikkatlerimizi kimin parti kuracağına, kimin ne ya- pacağına yöneltemeyiz. - Hükümetin ikinci yılında "çok iyi yaptık" ya da "kötü oldu" dediğiniz neler var? - Bir yanşma yaptırtmadım. Ama 1997 yılından hesaplar- sak aynı hızla çalışmalanmızı sürdürüyoruz. Son 2 yılda 284 yasa çıkarttık. Bunlann çoğu yapısal dönüşümle ilgiliydi. - Bev az Enerji ve Mavi Akım operasyonlarmm seyrini nasıl değeriendiriyorsunuz? - Artık o yargının işidir, bir şey söylemeyeyim. - Enerji politikalannın bu operasyonlardan etkilendiği söyleniyor. Kaûlır mısınız? - Bazı kurumlarda duyarlı- Iıklar var. Enerji, Türkiye için çok önemli. Soruşturmalar ne- deniyle aksamaması gerekir. - Mavi Akım gerekli mi? - Bu konudaki görüşmeler benim hükümetim döneminde başlamıştı. - Mümtaz Soysal, Erdal tnö- nü parti kurma arayışlarında, bunlardan bir şey çıkar mı, yoksa havanda su mu dövülü- yor? - Siz bilirsiniz onlan. Ben- den bu konuda yorum yok. - Emlak BankasTnın kapaül- ması büvük tepki topluyor. Bir şey yapacak mısınız? - Üzerinde duruyoruz. Ama karar alınmış durumda. Ziraat Bankası'ndaki uygulamalar tepki yaratıyor. Yanlış tespitler var. Kalkınmış yerlerdeki şu- beler kapatılabilir. Ama örne- ğin Taşkesti'de 22 köyün bu- lunduğu köy-kent merkezinde şube var, bu kapatılıyor. Bu köyler bütün işlemlerini bu şu- beden yapıyordu, iyi bir hesap yapılamadı. Biz de yetkimizi daralttık. halkta rahatsızlık var. Başbakan Ecevit, köy-kent projesiyle ilgili incelemelerde bulundu w Hedefimiz 11 yılhk zonınlu eğitim9 ERZURUM/ÇAT (Cumhuriyet) - Başbakan Bülent Ecevit yıllardan be- n kırsal alanda köy-kentler kurulması gereğinı sa\iın- duğunu belirterek "Allah izin verirse bu >il köy-kent- ler için aülım yıh olacakbr" dedi. Başbakan Ecevit, çeşitli temaslarda bulunmak üze- re geldiği Erzurum'da ilk önce Çat ilçesine bağlı Has mezrasına gitti. Ecevit, 100 araçlık konvoyla stabi- lize yolda 3 saat süren yol- culuk sırasında köylüler tarafmdan sevgi gösterile- riyle karşılandı. Köylüler. Başbakan Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit'e sorunlan- nı anlattılar ve kır çıçekle- rinden oluşan buketler sundular. Ecevit, daha son- ra Has mezrasında Çafa bağlı 41 köyün muhtarla- nyla köy-kent talepleri ko- nusunda açık hava toplan- tısı yaptı. Ecevit, Has mez- rasından sonra yaklaşık 35 kilometrelik stabilize yolu aşarak Çat ilçesine geçti. Ecevit burada. "1974'teki Karaoğlan'ı unutmadık. Geçim kaynağımız hay- vancüığa umut olun" pan- kartlan ile karşılandı. Ecevit daha sonra Yatılı llköğretim Bölge Oku- lu'nun açılışını yaptı. Ece- vit, Türkiye'nin çok ağır sorunlan olduğunu, bu so- runlann hepsinin üstesin- den gelmeye çalıştıklannı belirterek "Fakat ben ina- nıyorum ki köylü kalkın- madan Türkiye'nin kal- kınması mümkün değil- dir" dedi. 1997 yılında başlatılan eğitim reformu çalışmalan sonunda zo- runlu ilköğretimin 8 yıla çıkanldığını kaydeden Ecevit, "Bundan sonraki hedef, 11 yıllık zonınlu eği- time geçmektir" dedi. Temaslarının ardından Ankara'ya gitmek üzere Erzurum Havaalanı'na ge- len Ecevit, olumsuz hava koşullan nedeniyle 55 da- kika bekledi. Ecevit daha sonra "Ata" uçağıyla An- kara'ya hareket etti. Başbakan Ecevit 77 yaşıııa girdi ANKARA(AA)- DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit 77 yaşına gi- riyor. Ecevit'in 1999'daki doğum günü, şu anda başın- da bulunduğu 57. hükümetin kurulu- şuna rastlamış, Ece- vit 75 yaşına girdiği gün 5. kez başbakan olmuştu. Bülent Ecevit. 1925 yılında Istan- bul'da doğdu. tstan- bul Amerikan Kole- ji'nden 1944 yılında mezun olan Ecevit. 1946 yılında, aynı okuldan sınıf arka- daşı Rahşan Ecevit (Aral) ile evlendi. Bülent Ecevit, 18 Nisan'da yapılan erken genel seçim- ler sonucu oluştu- rulan DSP-MHP ANAP'ın oluştur- duğu 57. hükümet- te de 5. kez başba- kanlık görevini üst- lendi. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(â doruk.net.tr Acele yardıma ihtiyacım var. Çok acele psikolog, sosyal psi- kolog, sosyolog gibi ilim irfan sahıbi kişilerin aklına ihtiyacım var. Sorun şu: Önceki akşam. Alışılmadık bir durum ama, gerçek: işim yok. Ne bir yerlere bir yazı ye- tişecek, ne ertesi güne hazır- lanmak gerek. Gel gör ki evde oturup kitap okumaya filan da niyetim yok. Televizyonlazaten barışık değilim. Sokaklara vurdum. Inanmayacaksınız ama Bo- ğaz köprüsünün üstünde As- ya'dan Avrupa yönüne giden tekaraç benimkiydi. Köprünün üstünde kafama dank etti: Maç var. Fenerbahçe Samsun'da şampiyonluğu sağlama alma çabasında; Galatasaray, Istan- bul'da gözü Trabzon kalesin- de, kulağı Samsun'da top oy- nuyor. Beşiktaş'tan geçerken ilk y- er sarsıntısı patladı. Fenerbah- çe ikinci gölü atmış. Taksim'de arabayı park ettığimde yer gök bir kez daha sarsıldı. Fenerbah- çe üçüncü golü de atmış. Bir Futbol Yazısı (Ama Ciddi...) Ondan sonra gecenın geç, sabahın ilk saatlerine kadar kendımi o çılgın şenliğin içine saldım. Taksim Meydanı. Son- ra Yeşilköy'de Atatürk Havali- manı'nın önü. Ardından ver eli- nı Bağdat Caddesı. Bir ara çev- remdekilere uyup Fenerbah- çe'nin Samandratesislerinede gitmeyi düşündüm, ama yolu bilmiyordum, vazgeçip Bağdat Caddesi'ndeki çılgınlığın için- de kaybolmayı yeğledim. Eve geç, çok geç döndüm. Bütün akşam ve gece süren gözlemlerimi, notlanmı bu da- racık köşede sizlerle bölüş- mem olanaksız. Zaten televiz- yonlar birbiriyle yarışarak, TV muhabirieri birbiriyle itişip kakı- şarak Samsun'dan başlayıp Samandıra'ya kadar adım adım saniye saniye "Fenerbahçe bayramı"r\\ aktardılar. Bunca yıldır medyada kürek sallanm, bu kadar canlı yayın arabasını aynı anda, aynı yerde görme- dim. Ağlayan, kısılmış sesıyle dur- maksızın "En büyük Fener, başka büyük yok" diye bağı- ran, yüzünü sarı ve lacivert bir bulamaca sokup çıkarmış kız- lar, oğlanlar... Durmadan salla- nan binlerce (belki yüz binlerce) sarı-lacivert bayrak; kimlerin, neden ve neyle çaldığını anla- yamadığım marşlar, şarkılar... O şarkılarla tepinen, dans eden, halay çeken, olmadı durmadan zıplayan kadınlar, erkekler, ço- cuklar, moruklar, başörtülü tey- zeler, seyyar satıcılar, banka müdürü kılıklı adamlar... Tıner- ci çocuklarla hiç duraksamak- sızın "çaaak" yapan polis me- muru; kapıdan giren müşterile- ri umursamadan elindeki Fe- nerbahçe bayrağını sallayan, posbıyıklı, üniformalı lüks otel kapıcısı... Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu kutlayan yı- ğınlar içinde "halkın nabzı"n\ tutmak için görevlendirilmiş, mikrofon uzartığı herkese "Şu anda ne hissediyorsun" diye soran acemi spor habercisi... Kendisıne mikrofon uzatılınca birden ciddileşip "demeç ver- me" pozuna geçen bir adam- cağızın olanca cıddiyetiyle "Şu anda çok önemli şeyler hisse- diyorum "yanıtı... Soluklanmak için girdiğim bir Beyoğlu kahve- sinde, "Fenerbahçe bayra- m;"nı naklen veren TV kanalla- rından birinde, Fenerbahçe yö- neticisi olduğu anlaşılan (adını duyamadım) kerli ferli bir ada- mın da TV mikrofonuna, sözcü- ğü sözcüğüne aynı yanıtı ver- mesi: "Şu anda çok önemli şeyler hissediyorum"'... Yeşil- köy'de havalimanı önünde yü- zünü boyalı kalemlerle Fener- bahçe formasına çevirmiş gü- zelce ve giyım kuşamından var- lıklı aile kızı olduğu besbelli bir genç kadının, Fenerbahçe fut- bolcularını taşıyan otobüse hamle edip gözyaşları (sahiden ve sahici gözyaşları) içinde "Seni seviyorum, Revivo seni seviyorum. Duy beni Revivo" diye salya sümük haykınşı... • • • Yüz binlerce kişinin önceki akşam ve gece kendi sosyal konumlarını umursamayıp, kendi kimliklerıni bir yana bıra- kıp "Fenerbahçelilik" diye ta- nımlanası bir ortak kimlikte bu- luşmalarının bir anlamı olmalı. Bu "anonim kimlik"\n sınıf, zümre, sosyal katman gibi ay- rılıkları geçici bir süre için si- likleştiren bu "Fenerbahçe bayramı "nda alanlara taşma- sını ya da bu "anonim kimlik"\ sadece bu bayramın yaratmış oluşunu açıklamak gerek. Gerek olmasına gerek de benim bilgilerimin sınırları bu- na elvermiyor. Bu geçici kim- lik yitiminin, bu belki de bir gecelik kimlik değişiminin psi- kolojik, sosyo-psikolojik, sos- yolojik bir açıklamasını ken- dim beceremiyorum. O yüzden çok acele psiko- log, sosyal psikolog, sosyo- log gibi ilim irfan sahıbi kişile- rin aklına, bilimine, bilgisine ihtiyacım var... Nedir bu kimlik değişimi? "Futbol dini"ri\n müminlerinin bu kadar yığınsallaşmasının bir açıklaması vardır. Ama ne? Derviş, Türkiye'ye neden gelmiş? Merkez Bankası Başkanlığı için düşünülüp ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı oluveren Kemal Derviş, Türkiye'ye geldikten kısa bir süre sonra "siyasete gireceği" mesajlan vermeye başladı. Derviş, geçen günlerde TFfT'de yayımlanan bir röportajında ise "Ben, Türkiye'ye gelmeden önce, 2-3 ay danışmanltk yapar, dönerim diyordum. Durumun bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum" dedi. Derviş'in Türkiye'ye gelişınde asıl amacının "siyaset yapma düşüncesi mi, yoksa sadece ekonomik danışmanhk mı" olduğunu anlayabilmek için biraz gerilere gitmek gerekiyor... Bu konudaki ipuçlannı Derviş'in 21 yıllık arkadaşı, Bagımsız Malatya Milletvekili Ahmet Özal verdi. Özal kendisinin IMF'de çalıştığı dönemde, yine Dünya Bankası'nda görev yapan Derviş'le hemen her gün "tenis maçı" yaptıklannı aktanp eklıyor: "Kemal ta o dönemde, hayalinin siyaset olduğunu söylerdi. 'Bir gün Türkiye'ye dönüp siyaset yapacağım' derdi. Kendisi çok hırslı bir insandır, kafasına bir şey koydu mu mutlaka yapar. Kemal'le o dönemde hemen her gün tenis maçı yapardık ve her sefehnde de benı yenerdı. Bundan 3-4 yıl önce Türkiye'ye gelmişti. Istanbul'da yine tenis maçı yaptık. Ben o zaman ilk kez onu 6-2 yendim. Ondan sonra ne zaman beni görse, 'Bir maç yapalım' der. Çünkü yenilgiyi kabul etmek istemez. Ama ben bir kez yendim ya, tekliflerini hep geri çeviriyorum." Koltuktan düşmeye gör... Hükümette kabine revizyonu yapılacağı söylentileri yayılınca kulisler hareketlendi. Kimlerin bakanlıktan alınacağı, kimlerin bakan olacağı üzerinde tahminler yapılırken eski Devlet Bakanı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Ercüment Konukman, bir anısını anlattı: "Eşimle birtikte şehir dışında bir programa gidiyorduk. Yola çıkmadan önce bakandım, ancak yolculuk sırasında görevden alındığımı öğrendim. Duyulunca da yanımızda, ne eskort kaldı ne de bir tek polis. Biziyemeğe davet eden vali de ortalıktan kayboldu. Eşimle 'ne yapalım' diye düşündük, geri dönmek olmazdı. Bız de yola devam etcne karan aldık. Tam diğer ilin sınırlanna girdiğimiz sırada valinin yemek daveti geldi. Şimdi bakanlıktan alındığımı söylesem olmayacak, yalan söyiemem de doğru değil. Yemek davetini 'Acelemiz var* diyerek geri çevirdik ve yola devam ettik." Konukman, bir sonraki ilin sınınnda polis eskortlanyla karşılandığını anlattı ve devam etti: "Görevliler, valinin bizi yemeğe davet ettiğini söylediler. Ne yaptıksa bunu atlatamadık. Çaresiz gittik valilik konağına. Vali, bizi kapıda karşıladı. Baktım olmayacak, valiye söylemeye karar verdim. 'Sayın vali, ben bakanlıktan alındım, sanıyorum haberiniz yok' dedim." Konukman, valinin verdiği yanıtı gülümseyerek aktardı: "Biliyorum sayın bakan, ben de birçok kez görevden alındım. Bunun ne demek olduğunu bilirim. O yüzden sizi ısraria yemeğe çağırdım." Her şey özelleştirme için!, TBMM Genel Kurulu'nda medya patronlanna kamu ıhalelerine girme yolunu açan RTÜK tasansı görüşülürken "demokratik solcular" da "özelleştırmenin adil koşullarda gerçekleşmesi için" tasanya sahip çıktı. Gazeteci kökenli, DSP Istanbul Milletvekili Erol Al'ın bazı sozlerinı tutanaklardan aynen aktanyoruz: "Gürültü koparan kamu ihalelerine girme yasağı konusuna getirilen sınırlama hıçbir şekilde uygulanamamıştır. Yasanın bu hükmü ölüdür. Böyle bir hüküm, girişim özgühüğünü açıkça sınıriamaktadır. (...) Bugün Türkiye'de benim bildiğim kadanyla Koç Grubu, Sabancı Grubu ve Anadolu Grubu dışında tüm sermaye gruplannın, radyo ve televizyonlan vardır. Hal böyleyken sermaye binkimi olan her gruba kamu ihalelerine girme yasağı koyarsanız, özelleştirmeyi kimlerte yapacaksınız? Yüzde 100 hisse sahıbi olduklannı varsayarsak -ki bu mümkün değil, anonim şirketlerde 5 ortak olması gerekiyor-1336, eğer yüzde 50 hisse sahıbi olurlarsa 2700 kişı veya grup ihale yasağı kapsamına giriyor. Bu gruplan ihale dışı bırakarak devlet kurumlannı üç beş kuruşa bedavacılara ya da yukanda saydığım üç gruba mı hedıye edeceğiz?" Kim doğru söylüyor? "Beyaz Operasyon", "Mavi Baskın" gibi gündeme damgasını vuran gelişmeler Jandarma Genel Komutanlığı'nca yönlendirilince, ANAP milletvekili Cumhur Ersümer'in TBMM'deki savunması da buna dayandı. Ersümer, genel kurul kürsüsünde "Operasyonlardaki gizlemeler, maskelemeler... Olağandışı işJemler... Çağdaş demokrasi ve hukuk devletinin zedelenmesiyle" söze başladı. FP'lilerin sık sık gündeme getirdiği soruyu da kendisi yineledi: "Bugün mü demokrasiyi istiyorsunuz, niye siz 28 Şubat'ta demokrasiye sahip çıkmadınız, tarzında iddialar dile getirildi." Devamını tutanaklardan izliyoruz: Cumhur Ersümer: Sayın Erbakan ın. Sayın Mesut Yılmaz'ı 28 Şubat'ın ertesi günü ziyaret ettiğinde, ben grup başkanvekili olarak sayın genel başkanımın yanındaydım. Saytn Cumhur Ersümer genel başkanımızın çok net bir ifadesi oldu, Sayın Erbakan'a dedi ki; "Sayın Erbakan, o Miıli Güvenlik Kurulu'ndaki imzayı atmadan önce, eğer bize gelip bunlan dile getirdikten sonra oturur sizle konuşurduk." Avni Doğan (FP): Daha imzalamamıştı... Temel Karamollaoğlu (FP): Ben oradaydım, öyle bir söz olmadı; yalan söylüyorsun, yalan... Çarpıtıyorsun, yalan söylüyorsun... Ersümer: Hiç rahatsız olmayın. Karamollaoğlu: Yalan söylüyorsunuz, öyte bir ifade olmadı. Ersümer: Hayır, tek bir kelimesi yalan değildir. Biryanda REFAHYOL, sicili takıyyecilikle dolu olan siyasetçıler... Diğer yanda, hakkındaki suçlamalara karşın yargıdan kaçan eski bakan... "Demokrasi kahramanlığı" oyunu, son olarak bu aktörlerle partamentoya yansıdı... Tüm Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle