17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MAY1S 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 Çağdaş güzel sanatlar tarihimizde biri 'müze fabrika', diğeri ise en eski okulumuz Akademi... 'Yddız ÇmT eğithııle bütünleşsin OKTAY EKİNCt Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin. sanayı tarihımi- zin güzel sanatlar alanındakı "mii- ze fabrikası" olarak tanımlanan Yddız Sarayı kompleksi içindeki YıldızÇiniFabrikasının MSÜye tahsis edilerek "sanat eğitimiyle biriikte yaşanlmasını" istiyor. Osmanlı dönemindeki adıyla "Yıldız Çini Fabrika-i Hümayu- nu"nun. yine Osmanlı dönemin- deki adı "Sanayi-i Nefise Mekteb- i Âli" olan MSÜ'nün kuruluş ve eğitim tanhiyle "amaç ve hizmet biriiği'' içınde olduğunu belirten Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin, fabrikanın kendilerine "emanet" edildiği takdirde bu "yeniden bu- luşmanın" her iki kurumu da çok daha ileri düzeylere ulaştıracağını söylüyor... Aynı zamanda "peyzaj miman" olan MSÜ Rektörü Prof. Alpte- kin'le bu buluşma "özteminin'* ne- denleri üzerinde konuştuk: Sanatsal üretim merkezi - Bu talebiniz nasıl gündeme gel- di?.. ALPTEKİN: Sanat tarihimizde özel bir yeri olan Yıldız Çini Fab- rikası'nın, mekân ihtiyacı olanbır üniversiteye verilebileceğı duyu- munu aldık... Oysaki bu fabrika herhangi bir tarihi mekân değil. çok önemli bir sanatsal üretim merkezidir. 19. yüzyıl sanayi tarı- hımizin de müze fabrikası gıbıdır.. bu nedenle eğer bir üniversiteye venlecekse bizden başka alterna- tifi olamaz dıye düşündük v e giri- şimlere başladık... - Akademi'nin (MSÜ'nün) tari- hiyle de bu fabrikanın ortak çok yanlan var galiba... ALPTEKIN: Hemdenasıl... Dı- yebılirim kı eğer Cumhuriyet'le biriikte saraylann durumu yeniden belirlenirken bu fabnka. o zaman- ki adımızla Sanayi-i Nefise Mek- tebf ne verılseydı, zaten biriikte başlamış olan bir üretim ve eğitim Akademi'nin özenle sürdürdüğü sanat eğitimi dallanndan biri de Türk çini sanatı... bütünlüğü de devam ettirilmiş ola- caktı... -Cumhuriyet'ten önce iki kurum biriikte mi çauşıyordu? ALPTEKİN: Aynı çatı altmda değillerdı ama tam bir işbirliğı ve dayanrşma ıçındeydiier diyebili- riz... Zaten 1883 yılındakı kurulu- şumuzda. kuruluş gerekçelerimiz- den biri de Yıldız Çini Fabrikası, Hereke Halı Fabrikası gibi, döne- mın önemli sanat ürünü üretim merkezlenne üst düzey öğreticiler yetiştırmekti. Dönemin diliyle "Ehl-i hıref" mensubu olarak yetiştirilen bu öğ- . imar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin, Yıldız Sarayı'ndaki tarihi çini fabrikasının Osmanlı döneminde Sanayi-i Nefise Mektebi'yle iç içe olduğunu anımsatarak bu tarihsel birlikteliğin yeniden kurulmasını istiyor. renciler. özellikle Yıldız Çini Fab- rikası'nda uzun yıllar hem yöneti- cilik, hem ustalık hem de desen ta- sarımcısı hocalar olarak görev yaptılar... - Yani fabrika, bugünkü MSÜ'hllerin atalannca çahştırd- dı, onlann yönetûni ve öğretmen- liğj altında üretim > aph... ALPTEKİN: Evet... Üstelik bu üretimle Yıldız çinilerimiz hem Türk çini sanatının tüm tarihsel bi- rikimlerini taşıyan hem de döne- min sanat ve estetik düzeyini mü- kemmel bir şekilde yansıtan ör- nekler olarak dünyaca ün yaptı- lar... Sanayi-i Nefise Mektebi de ho- ca yetiştirmenin ötesinde, fabrika- nın adeta "araştırma-geüştinne merkezi'' gibi de çalıştı, hizmet verdı... Hatta, okulumuzun da ku- rucusu olan ünlü müzecimiz ve sa- nat önderlerimızden Osman Ham- di Bey, D. Abdülhamit tahttan in- dirildiğinde desteğinı yitiren ve kapanma noktasına gelen bu fab- rikayı da yeniden açtıran kişidir. Yani okulumuz ve okulumuzun kuruculan olmasaydı, bugün bel- ki de Yıldız Çini Fabrikasf nm sa- dece binası elimızde kalabilirdi... - Bu kadar bile aslında MSÜ'nün bu fabrika üzerindeki tarihsel hak- kının variığma yetiyor... Peld, size veririerse ne yapacaksuuz?.. ALPTEKIN: Şunu da ammsa- tıpsoruyaöylegeçeyim... 1909'da Yıldız Çini Fabrikası, yine kurucu- muz Osman Hamdi Bey'in mü- dürlüğünü yaptığı ve bizim okulun bünyesinde olan "Müze-i Hüma- yun"a bağlanmıştı... Yani zaten kurumsal olarak da bütünleşmiş- tik... Ancak Cumhuriyet'le biriik- te Yıldız Sarayı'na bağlandı... Şimdi, yeniden bu bütünleşme- ye olanak sağlanırsa yıllardır zaten okulumuzda sürmekte olan sera- mik, porselen, çini ve cam dalla- rındaki eğitim ve öğretim prog- ramlanmızla buradakı üretimi bır- leştirmiş olacağız... Böylece hem fabrika yeniden bir sanat üretimi yoğunluğu yaşayacak hem de gü- zel sanatlar eğitimimiz daha da ge- lişecek... Aynca. bu müze fabrika- yı da bılımle biriikte topluma da kazandırmış olacağız... - Umanm bu özleminiz gerçekk- şir... ALPTEKİN: Tersıni düşünemi- yorum. teşekkür edenm... E Kâzım Hün sahneye çıkıp bir role girdiğinde, o rolün canlandığını görürdük karşımızda amlet'i hiç Hamlet'le biriikte izlediniz mi? AYŞEEMELMESÇİ Ben izledim. Yıl 1968. Konservatuv ar öğrencisiyim. hem bale. hem tıyatro bölümünde okuyo- rum. Beyoğlu'nda bir sinemada Sovyet ya- pımı "Hamlet" gösterime girdi. Salonda oturmuş. fılmin başlamasını bekliyoruz. Işıklar sönüyor, perdede Elsinore Şatosu. Ho- ratio ve askerler Hamlet* in babasının ha> a- letini bekliyorlar. Sonra sarayın içine geçili- yor. Laertes'le konuşan kral, Hamlet'e dönü- yor: "Ya sen Hamlet, yeğenim, oğlum..." di- yor, perdedekı Hamlet'ten önce kulağımın dibinden bir fısıltı yükseliyor: "Yeğendenbi- raz fazla. oğuldan bir hayli az..." Ürperıyo- rum bir an. Sonra fılm akıp gittıkçe, yanım- dan yükselen ses Hamlet'in bütün replikle- rini yineliyor, daha doğrusu perdede film oy- nuyor, Hamlet de yanımda oturmuş. sanki kendi hikâyesini seslendiriyor. Sinema salo- nunun karanlığında ikide bir "susun" diyen başlar dönüyor bize doğru. tedirgin oluyo- rum. Yanımdaki Hamlet hiç oralı değil, ken- di macerasının içinde kaybolup gitmiş san- ki. "Kâznn yapma, rezil oluyoruz" diyorum. Bana dönüyor. "Siz doğru sözlü müsünüz" diye sorup yanıt bekliyor. "Kâzım \apma" diyebiliyorum. "Şu demek ki, doğru sözlü güzel yüzlüyseniz, doğruluğunuzun güzelli- ğinizle hiçbir abş>erişi olmamah." Fılmin so- nunu getiriyoruz kazasız belasız. sinemadan çıkıyoruz; o, kapıda benden aynlıyor. yürü- yüp gidiyor. arkasından bakıyorum, Hamlet lstiklal Caddesi'nin kalabahğınakanşıp göz- den kayboluyor. O, Kâzım Hün. Samiye Hün'le Hadi Hün'ün oğlu. Istanbul Şehir Tiyatrosu'nun genç sanatçılanndan. konservatuvardan sı- nıf arkadaşım Kâzım. 1965'lerde Nişantaşı'nda bir arkadaş gru- bumuz vardı. Genellikle Ömür Pastanesi"nde buluşurduk. Kimler yoktu ki bu grupta: Kâ- zım Hün. Ali Tara, Izzet Yasar, Seçküı Yasar, Orhan Oğuz, Fehmi Gerçeker, Numan Pak- ner, Coşkun Göğen... Çokça kaynatır. arada da sanattan. edebiyattan. sinemadan, müzik- ten söz eder, başımızda esen kavak yelleriy- le uçuşur dururduk. O sırada bale bölümüne gidiyorum. sonra Şehir Tıyatrolan'nın ço- cuk bölümüne girdım. Kâzım da oradaydı. Daha sonra konservatm ann tiyatro bölü- münde yine Kâzım ve Ali Tara'yla birliktey- dik. O dönemde konservatuvarda eğitim gö- renler arasında sayabıleceğim isimler Ali Poyrazoğlu. Perran Kutman. Erdoğan Erse- ver, Mustafa Alabora, Erdal Özvağcüar, Gü- Kâzım Hün, Süer tzat ve Ayşe I Emd Mesçi 1967 yılıada 'Bir Kavuk Dcvrüdi* oyuraında. zin Özyağcılar, Filiz Kutlar, Bengü Şen... Ne garip değil mi. msan belleğı geçmişe bugünün ısımlerinden dönüyor. "başanh" olanları. yani toplumsal bellekte ız bırakan- lan hatırhyor önce ya da kendisinde iz bıra- kanları... Peki "başan" nedir? Ya da u başa- nsızlık"? Kendince bir "düzeni" olduğu ka- dar "kaosu" da küreselleştiren bir çağda u tu- tunamayanlar"ın hıkâyesınin haber değeri yok mudur? • •• Kâzım Hün 1948'de doğdu. Sahneye ilk kez 1963"te. Şehir Tıyatrosu'nda Beklan Al- gan'ın sahneye koyduğıı "Fizikçiler" adlı oyunda çıktı. Annesi Samiye Hün'ün deyi- şıyle. "Geliş o geliş. Hem okulunu sürdürdü, hem detiyatroya \erdi kendini." Ö\ le bir ver- miştı ki hem de. 20 yaşında Hamlefı ezber- den. ha\ atımn içinde oynuyordu. İçıne kapa- lı, çok konuşmayan. hüzünlü Kâzım, kon- servatu\arda sahneye çıkıp bir role girdiğin- de. o rolün canlandığını görürdük karşımız- da. Ama nedense hocalan onun içinde yaşa- yan sanatçıyı pek fark edemediler. Sonra as- kere gıtti Kâzım. döndüğünde Vasfi Rıza Zo- bu. Şehir Ti\ atrosu'nda kadroya almadı onu. Oy sa babası idare heyeti başkanıydı: heyetin dığer üyelerinin ''Kâzım çok yetenekli. i\i bir Hün hiç tartışmasız bizim kuşağın en yetenekli oyunculanndan biriydi. Onun başka birine hayat verebilme gücü çok azımızda vardı. Ama aynksı ruhu yol kenarlanndaki çahlara takıldı kaldı, örselendi, "Üsttarafı.. sessiz bir dünya." O Hamlet'ti, ama siz göremediniz. oyuncu olacak, kadroya alalım" ısrarlanna karşm, "babası kadroya aldı" demesınler di- ye imza vermedi. Kâzım "yevmiyelisanatçı" olarak çeşitlı rollere çıktı Şehir Tıyatro- su'nda. Müfıt Kiper'le biriikte başrolde oy- nadığı "Kırmızı Ğüller'' diye bir oyunu izle- miştim. Babasıyla yeterli iletişimi kurama- yan bir genci canlandınyordu; oyunun fina- linde Kâzım "Seni seviyorum baba" dedi- ğinde salonda yoğun bir sessizlik içinde akan gözyaşlarını duyabiliyordunuz, sonra da müthişbiralkış... Bırdönem ASTagitti Kâ- zım. uzunca bir aradan sonra lstanbul'da bir arkadaşın evinde karşılaştık. Değişmişti, öf- keliydi. Yine işsiz kalmıştı. Hiç unutmuyo- rum, apartman kapısının önüne inmiştik. Bir sokak lambasının ışığı üzerimize dökülüyor. Kâzım'ın sırtında siyah redingot gibi bir ce- ket, gömleği kirli... Bir şeyler anlatıyordu ba- na, şimdi hatırlayamıyorum: sarhoş bir adam, hafif yalpalanarak geldi, bana bir baktı. yay- van yay\an bir şeyler dedi. laf attı herhalde, Kâzım bir döndü, haydi hemşerim yoluna git dedi, adam sinirli ve sarhoş cevap verdı, ge- rilim yükselirken bir bekçi düdüğü duyuldu yakından, sarhoş uzaklaştı, bekçi köşeden dönüp yanımıza geldi: "Bir şey mi oldu be- yefendi? Rahatsız mı etti sizi" diye sordu, "Yok bir şey" dedik, bekçi uzaklaştı, Kâzım bana döndü, sokak lambasının her şeyi sep- ya rengi fotoğraflara dönüştüren ışığı altın- da "Biliyor musun" dedi, "hayatımdaençok Raskolnikofu oynamak isterdim." *•• Yıllar geçti aradan, 12 Mart. af, 1974-80 arası, 12 Eylül, sürgün... 199 l'de Paris'te Ali Tara, eşi LaleTara ve Fehmi Gerçeker'le bir- iikte bir kahvede oruruyoruz. Geçmiş günler- den, Türkıye'den söz ediyoruz. Kâzım' ı, ti- yatro yapıp yapmadığını soruyorum. Ali, "Hayır tiyatro yapmıyor artık, en son Vasıf Öngören'in tiyarrosunda Sezuan'ın İyi lnsa- nı'nda o\Tiadı, sonra işsiz kaldı. Şimdi biriik- te çalışryonız, artık durumu iyi" diyor. • • • Kâzım Hün 1997'de öldü. Hiç tartışmasız bizim kuşağın en yetenekli oyunculanndan biriydi. Onun başka birine hayat verebilme gücü çok azımızda \ardı. Ama aynksı ruhu yol kenarlanndaki çahlara takıldı kaldı, ör- selendi, "Üst tarafi... sessiz bir dünya." O Hamlet'ti, ama siz göremediniz. "Dört komutan taşısın Hamlet'i / Bir asker şanıyta götürülsün meydan yerine. / Çünkü o tahta çtkabilseydi eğer / Büyük bir kral gö- rürdü dünvanuz." Jack Kerouac'm "• elyazmaları satıldı KültürSenisi-Beat- nık yazınm önemli ısımlerinden Jack Ke- rouac'm 'Yolda' adlı romanımn el yazmala- rı Christie's müzayede salonunda yapılan bir açık arttırmada 2.42 milyon dolara satıldı. Bu. yazınsal bir yapı- tın elyazması için öde- nen en yüksek fiyat. Şimdıye dek Kero- uac'ın ailesinin elinde bulunan elyazmalannı satın alan Indianapolis Colts adlı futbol takı- mının sahıbi Jim Irsay, "Bu romanı ABD'de rurmak ve irısaniara bu el \aznıalannı görme- leri için bir firsat ver- mek istedim. Elyazma- lannın bir yere hapsol- masına ya da uzaklara götürüunesine engel ol- mak bile kejTfli" dedi. 41 yaşındaki Irsay, romanın elyazmalan- nı Indiana'da bir mü- zede sergılemeyi dü- şünüyor. Aynca kita- bın yayımlanmasmın 50. yıldönümü olan 2007'de de bu elyaz' malannı ülke çapmda gezdirerek sergileye- cek. Beat kuşağınm klasik yapıtlarmdan biri olarak görülen rö- man, bır grup karakte- rin uyuşturucu, selrt ve müzikle dolu otos- top maceralannı anla- tıyor. 1922'de Massachu- setts'te doğan Kero- uac, geleneksel top- lum biçiminı reddede- rek alternatif bir ya- şam ileri süren bjr grup yazardan bıriydi^ Kerouac, 'Yolda'yı Nisan 1951 "de New York'taki çatı katında 20 günde çok az uyu- yarak ve galonlarca kahve içerek yazdı. EB- yazmalannda hiçbk paragraf ve noktalama ışareti bulunmuyor. 25 dile çevrilen ve şımdt*- ye dek 3 milyon adet satan 'Yolda'nın yaza- n Kerouac, 1969'da47 yaşmda öldü. Nanni Moretti bu kez jüri üyesi - • Kültür Servisi- Çannes Film \ Festivali'nde 'Oğul'un Odası' adlı filmiyle Altın Palmiye'yi alan Italyan yönetmen Nanni Moretti, Venedik Film Festivali'nde jüri üyeliği yapacak. Bu yıl 58'incisı düzenlenecek olan Venedik ; Fılm Festivalı, 29 Ağustos-8 Eylül tarihleri > arasında gerçekleşecek. Jürınin diğer üyeleri I ise 27 Temmuz'da Roma'da açıklanacak. Dylan, en iyi şarkı sözü yazarı • Kültür Senisi - BBC'nin internet sitesınde ' yaptığı bir ankette, 24 Mayıs'ta 60. yaşgününü kutlayan Bob Dylan en iyi şarkı sözü yazan seçildı. Ankete göre Dylan'ı John Lennon ve Paul McÇartney izledi. Aynca şarkıcının 60. yaşgünü dolayısıyla John Steinbeck'in Gazap Uzümleri romanı üzerine okul yıllannda yaptığı bir ödevi de New York'ta satışa sunuldu. Dylan'ın ödevine 25 bin dolar değer biçıldi. Bazriarı müzikal sever • Kültür Servisi - Tony Curtis, Marilyn Monroe ile biriikte rol aldığı ve yönetmenliğini Billy Wilder'in yaptığı ünlü film 'Bazılan Sıcak Sever"in müzikal versiyonunda oynayacak. 1959 yılında çekilen klasik komedide Curtis, Marilyn Monroe ve Jack Lemmon'la biriikte oynamıştt. Filmin müzikal' \ersiyonu ise 27 Temmuz'da, Las Vegas'ta sahnelenecek. 75 yaşındaki aktör, filmin müzikal versiyonunda bu kez farklı bir ; karakteri oynayacak: Milyoner Osgood < Fielding. Filmde bu rolü Joe E. Brovvn • < oynamıştı. Curtis'in, rolüne hazırlanmak için dans dersleri aldığı ve daha iyi görunmek için j estetik ameliyat olduğu behrtiliyor. ı Roxy'de 70'ler | • Kültür Servisi - Istanbul'un altenıatif müzik' mekânlanndan Roxy, 31 Mayıs'ta '70'ler ] Partısi' düzenliyor. 1970'lerin dısko, rock, • soul, funk gibi dönemin farklı müzık türlerine yer verileceği gecede, Türkçe 45'likJerden örnekler de yer alacak. Dönemin ruhunu yansıtan müzisyenler arasında Abba, Boney M. Bee Gees, Bob Marley. Sweet Eagles. Cat Stevens, Simon and Garfunkel, Eric Clapton, Doors. Rollıng Stones, Bob Dylan'dan parçalara yer verilecek. ;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle