Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 MAYIS 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kuttur@cumhuriyetcom.tr 15
54. CANNES FİLM FESTİVALÎ'NDEN NOTLAR
Sinema., sonu ohnayan seriivenKüMr Servisi - 54. Uluslararası Cannes
Film Festivali'nin oldukça renkli geçen açıh-
şına, fılmleri yanşan sanatçılann yanı sıra bir-
çok ünlü isim de katıldı. Baz Luhrmann' ın yö-
nettiği "Kırmızı DeguTnen" (Moulin Rouge),
sürekli değişen, canlı görüntüler eşliğinde, Or-
feus adh bir kahramanın çaldığı müzikle ağaç-
lan ve kayalan harekete geçirdiği, canavarla-
n yatıştırdığı ve gerçek aşkını bulmak için
ölüler diyarına yolculuğa çıkışının anlatıldığı
"Orfeus Efsanesi"nden esintiler taşıyan traji-
komik bir romans niteliğinde. Filmde olaylar
1899'un Parisi'nde tam anlamıyla zevk-i se-
fa merkezlerinden biri olan "MouHn Rouge"
adlı bir gece kulübûnde gelişiyor.
• Filmin en ilgi çeken yönlerinden biri de
mûzikleri. Konusu, yüzyılın başlannda geç-
mesine rağmen müzikler 20. yüzyılın pop mü-
ziğinden alıntılarla oluşturulmuş. Başrol rol-
leri Nicole Kidman ve Ewan McGregor'ın oy-
nadığı filmin en ilgınç yönlerinden bın de Be-
atles'ın "AÜ You Need is Love", U2'nun "Pri-
de", Paul McCartney'in "Silly Love Songs".
DoDyParton'ın *IWill AhraysLove You", Nat
KingCole'ün "NatureBoy" ve Elton John'un
"Your Song"undan potpori şeklinde bölümler
seslendirmesi.
Ödül alacağına kesin gözüyle bakılıyor
• Amerikalı ünlü sinema oyuncusu Tom
Cruise'dan geçen aylarda aynlan ve sıkıntılı
günler geçiren 33 yaşındaki Nicole Kidman,
"Açıkçası bu mutlu günde herkesin önünde
farklı şartlar alünda durup özet hayatun hak-
kındaki sorulan cevaplamak zorunda kalma-
yıterdh etmezdim. Filmimle buradayım ve çok
murhıyum*' dedi.
Müzikal filmde canlandırdığı "Satine" ka-
rakteriyle ödül alacağına kesin gözüyle bakı-
lıyor. "Ekrandaşarkılar eşliğinde aşkıişlemek
benim için daha kolay oldu. Müzik, ha>algü-
cûnüzü; ona bağh olarak da oyun gücünüzü
doğmdan etküiyor. Müziğin içinde kaybolu-
vorsunuz" diyen Kidman, filmdeki şarkılar-
dan hangisinin favorisi olduğunu soran bir ga-
icole Kİdman
ve Ewan
McGregor'un
başrollerini
paylaştığı 'Moulin
Rouge'da
konusu yüzyılın
başlannda
geçmesine karşın
20. yüzyılın pop
müziğini kullanan
yönetmen Baz
Luhrmann,
"Geçen yüzyılın
popüler kültürü,
gerçekten
o zamanın
tortusuydu" diyor.
zeteciye "Kimeâşıkoiduğuma bağh" bıçimin-
de yanıtladı. Çekimler sırasında kaburga ke-
miğini kıran ve dizini inciten Kidman, tekrar
bir müzikalde oynamak isteyip istemeyeceği
yönündeki bir soruyu da "Fiziksel olarak çok
kınlgan bir yapıya sahibim. Ama her mücade-
le için başından sonuna dek düşünür ve gend-
likle o mücadelede yer alınm. Olabüir, bilemi-
yorum" sözleriyle yanıtladı.
• Kidman, aynca Baz Luhrmann için "Işi-
ni büyûk bir tutkuyla vapıyor ve bu rutkusuy-
la herkesi sürüklüyor. Istediği her şeyi yapma-
yahazffdım" dedi. Rol arkadaşı Ewan McGre-
gor'ın şarkı söylediğinde büyüleyici olduğu-
nu vurguladı.
McGregor da yaşamı boyunca böyle dans ve
müziğin olduğu bir projede yer almak istedi-
ğini belirtti: "4O'lı ydlann müzikaOerini her
zaman hayranhkla izkmişimdir. Sette heyeca-
nımla herkesi deiirttim. Filmi çekmeden önce
hepimiz bir karara vardık. Asla ama asla Idm-
senin yanında filmden sahnekr konusunda
ipucu vermeyecektik. Bu oldukça zor oUu."
• Yönetmen Baz Luhrmann ise "20. yüzyı-
hn pop müziği Satie ve Ravel'dir. 20. yüzyüın
popüler küMrü, gerçekten o zamanın tortu-
suydu" diye konuştu.
• Filmin ABD tarafından finanse edilmesi-
ne karşın bir Avustralya fılmi olarak görülme-
süıi şiddetle arzuladığmı belirten Luhrmann,
anlatım tarzının Avustralya tarzı, öykünün ise
kesinlikle evrensel olduğunu düşünüyor.
De Palma kapanışta fîlme başlayacak
• Nicole Kidman'nın güzel ve tannsal bir
imajı olduğunu söyleyen Luhrmann, "Onun-
la bir gün çahşmak isteyeceğimi ve bu enerji-
nin ortayaçıkmasmı sağJayacağımı tahmin edi-
yordum" dedi.
• Filmirün ve geçen yılın Altın Palmiye ödü-
lünü alan Trier'in "Karanhkta Dans"ının ye-
ni bir müzikal canlanışın öncüleri olduğunu
düşünen Luhrmann, bu fıhnlerden sonra da-
ha çok insanın müzikal çekmeye heveslendi-
ği görüşünde "İnsanlann gerçekBğin bir ya-
mlsamasına inandınhnası ûzerine kuruhı olan
sinemada uç natüralizm sürecinden geçiyoruz;
müzikal ise bu tarza uygun değü. Ama bugün
seyirciler, o gerçeklik yaıuisamasuu manipü-
lasyonun sadece bir başka biçimi olarak gör-
dülderi sinemanın manipülasyonunun farkın-
dalar."
• Açılışa katılan Nicole Kidman, festivalin
bitiş gecesi çekimlerine başlanacak Brian De
Palma'nın "FemmeFatale'' isimli yeni filmin-
de rol alacak. Brian De Palma, geçen yıl açı-
lış gününde mücevherli ve şık kadınlann ara-
sında dolaşırken bir soygun filmi yapmayı dü-
şünmüş. Festivalin Sinema Sarayı'nda uzun
çekimlerin yer alacağı filmde Gilles Jacob ve
David Lynch kendilerini oynayacaklar. De Pal-
ma, filmin sembolik bir yanı olduğunu ifade
ediyor. ABD fılmleri gibi zengin-fakir ayrımı,
vatanseverlik duygulan ve çeşitli aşk oyunla-
nna yer vereceğini belütiyor.
Cannes popüler sinemayı keşfediyor• Bu yıl festivalin yanşma bölü-
münde 1974 yılından beri ilk kez bir
canlandırma fılmi yer ahyor 'Shrek'
(Yönetmen: Vlctoria Jenson ve And-
rew Adamson).
• Jüri başkanı Norveçli aktrist Liv
Ullmann, "Önemli olan 'bu film en
iyisi' demekdeğiLamabanahitape-
den, duyguyla yapümış, büyük bir
şeyitemsileden filmi seçmektir" de-
di. Tüm jüri üyeleri Ullmann'ın bu
görüşünü paylaştılar.Yanşmadaki
fıhnleri halktan biri gibi izleyecek-
lerini söylediler.
• Jüri üyesi Fransız yazar PhiBp-
pe Labro "Benim için sinema rümüy-
İe duygularla Ugükur" dıyerek jüri-
dekilerin filmleri değerlendirirken
kendilerine soracakJan en doğru so-
rulann şunlar olduğunu düşünüyor
"Film bizi yerimizden kaldırdı mı.
bizi üzdü mü, bizi rahatsız erti mi, bi-
zi şaşırtü mı?"
• Cannes, popüler sinemayı keş-
fediyor. Festivalin yeni sanat yönet-
meni Thierry Fremaux. kültürü
unutmadan festivali popülerleştir-
meyi tasarlıyor. Cannes'ı Dünya Ku-
pası'na benzeten Fremaux "Biz
ABD'yi taklit etmeye çahşmıyoruz,
ama film bir sanat olduğu kadar bir
işde" dedi. Halka yönelik sinemada,
sanat sinemasıyla büyük kitlelerin
izlediği sinemayı bir araya getirme-
yi amaçlayan Fremaux, "Bu dokuyu
festival içindetetevizyon ağı oluştura-
rak yerleştirip sunacağız televtzyon-
lara. InternefJe vereklamcılariaçok
sıkı bağlantılara gireceğiz" dedi.
• Bu yıl lngılız ve Afrıka sinema-
sının hiç olmaması ilginç bulunuyor.
Gözler Asya ve Japon sinemasına
yönelmiş durumda. Heyecanlı gözü-
ken 40 yaşındaki yeni yönetmen Fre-
maux, "Çok film seyrettik fakat son
dönemde gerçek bir İngiliz süıeması
okiuğundan söz edemeyeceğiz. tngfl-
tere'de bireysel çabalan söz konusu
olan ustalar var. Bunlardan Ken Lo-
ach,Mike Leigh, John Boorman'ısa-
yabflirim. Ustalarda film yapmayın-
ca bu yıl festivale getirecek film bula-
madık" dedi. Program oluştururken
genç yetenekler ile ustalar arasında
bir denge oluşturmaya çalıştıklanna
değinen Fremaux, eleştirileri "Hep
aynı isimleri davet erriğimiz doğru,
burada suçlu biz değiliz. Sö}1eyebile-
ceği bir sözü olan yönetmen azhğın-
dan dolayı oluyor" diye yamtladı.
• Festivalde Asya ve özellikle Ja-
pon filmlerinin ağırlığı kendini his-
settiriyor. Yanşma bölümünde gös-
terilen 'Distance' adlı Japon filminin
yönetmeni Kore-Eda Hirokazu, Ja-
pon sinemasında bir yeni dalganın
doğduğunu reddetti. Kore-Eda "Ja-
pon sinemasında yeni bir eğilim var,
ama bu toplu bir eğilim değiT dedi.
'Distance'ın dışında iki Japon filmi
1) 54. Cannes Film Festivali'nin jüri üyeleri, 2) Natsukavva Yui ve Kore Eda Hirokozu, 3) Laetitia Casta ve Andie MacDoweB,
4) Charlotte Rampling ve km, 5) Aurore Clement, Francis Ford Coppola ve Sam Bottons.
('Desert Moon* ve 'Akai Hashi Nos-
hitano Nurui >Iizu'), bir Malezya fıl-
mi ('Ni Nei Pkn Chi Tîen' - Orada
Saat Kaç?), bir Tayvan fılmi ('Mil-
lenium Mambo') bulunuyor. Festi-
valin tüm kategorilerinde Tayvan 2
filmle, Hindistan 1 filmle, Tayland
1 fıhnle, Japonya ise 7 filmle temsil
ediliyor.
• Iranlı yönetmen Muhsin Makh-
malbafın Afganistan doğumlu bir
Kanadalı kadının
kız kardeşini
bulmak için
doğduğu
yere yolcu-
luğunu an-
latan fil-
mi 'Kandahar', yahnlığı ve belgese-
le yakın tarzıyla eleştirmenlerce çok
beğenildi.îranh yönetmen AbbasKi-
arostami de Uganda'daki AIDS sal-
gınını anlatan filmi 'AJJ.C. Africa'
ile festivalde.
• Basın toplantısına üzerinde
'Rüşvet Verilebilir'
yazan bir tişörtle
gelerek dikkatlari
üzerinde toplayan
jüri üyesi Terry Gil-
liam, festivalde İngi-
liz filmlerinin olma-
masma da kendine öz-
gü bir açıklama getir-
di: "Belki de işe yara-
mazdılar."
• Festivalde Francis
Ford Coppola'run Viet-
nam Savaşı'nı başanh bir
senaryo çerçevesinde gerçek-
çi ve etkileyici savaş sahnele-
riyle tanman, Martin Sheen ve
Marlon Brando lu, 1979 tarihli 'Kı-
yamet'i ('Apocah/pseNow'), Coppo-
la'run ilave ettiği 53 dakikalık ek bir
bölümle 'Apocalypse Now Redux'
adıyla gösterilecek. Film, yanşma
bölümünde yer almadı. Coppola
filmde Fransız dulu canlandıran Au-
rore Gement'in performansını "Tek
keümeyle rüya gibi. İlave bölümün
de en önemli siması'' sözleriyle de-
ğerlendirdi.
• En ilginç simalardan
biri de kuşkusuz giydiği
ipekten kimonoyla 'ha-
mile mi?' sorusunu
akıllara getiren Laetitia
Casta'ydı.TheDailyLe
Parisien gazetesi foto
muhabirlerinin görüntüle-
mek için yanştığı Korsika-
h ünlü modelin iki yıldır bir-
likte olduğu sevgilisi moda fo-
toğrafçısı Stephane Sedna-
oui'den hamile olduğunun
doğrulandığını açıkladı.
• Açılış törenini ünlü İngiliz oyun-
cu Charlotte Rampling yaptı. Gece-
de yaptığı konuşmada, "Sinema ya-
şamdır ve sonu ohnayan bir serüven-
dir. Festival her yıl olduğu gibi bu yd
da yeniyetenekleri ortaya çıkaracak-
ür" dedi. • Cannes Film Festivali
için 854 uzun metrajlı, 944 kısa met-
rajh film başvurdu. Başvuru sayısı-
nın geçen yıldan yüzde 30 daha faz-
la olduğu bildinldi.
• Festivale önümüzdeki
günlerde katılması beklenen
isimler arasında festivalde
1988 tarihli 'Working Girl'
filmi de gösterilecek olan
Melanie Griffith ve eşi Anto-
nio Banderas, John Malko-
vich, BiDy Bob Tbornton,
Cameron Diaz ve Em-
manuelle Beart, Sean
Penn, Quentin Taran-
tino da bulunuyor.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Güzel, İyl, Gülünç '
Rahmi Saltuk'un yeni CD'si "Hani Kurşun Sık-
san Geçmez Geceden" beni aldı, nerelere götürdü!
Yapıtın omurgasını Ahmed Arif'in şiirleri oluşturu-
yor. Kendi sesinden, Rahmi'nin sazından ve sesin-
den dokuz enfes şiir/türkü. Geriye kalanı ise kavram-
sal bir bütünlük sağlayan bir Pir Sultan, Kul Him-
mettürküleri. Kitaplığımagittim, üçtane "Hasretin-
den Prangalar Eskittim" var. Birinin ilk sayfasını ye-
şil bir dolmakalemle şöyte imzalamış: "Sevgili ye-
ğenim Metnet Baydur'a gözlerinden öperek, kur-
ban olarak... Ahmed Arif, 27 Nisan 1980 Ankara".
Yirmi bir yıl önce, 12 Eylül darbesi olmadan beş ay
önce.
"Tekmil ufuklar kışladı ,
Dört yöp, on altı rüzgâr ' .
Ve yedi iklim beş kıta . ,
Kar altındadır. ,
Kavuşmak ilmindeyiz bütûn fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam '
Toros, Anti-toros ve âsi Fırat
Tûtün, pamuk, buğday ovalan, çeftikter
Vatanım boylu, boyunca kar altındadır."
Böyle başlar Karanfil Sokağı adlı şiir, müthiş bir
kreşendo ile insanın yüreğini titreten bir doruğa ula-
şır. Ahmed Arif yapayalnız bir şair olarak, bir tek şi-
ir kitabıyla şiirimizin eşi benzeri olmayanlan arasın-
da durur. Onu taklit etmek mümkün değildir; gülünç
olur insan. Bu yönüyle, yine yapayalnız bir şair olan,
eşi benzeri bulunmayan Behçet Necatigil'i andınr.
Rahmi Saltuk'un plâğını edinin, önemli/değerti bir
yapıt.
• • •
Herkes iç politika-dış politika, iç futbol-dtş futbol
gibi önemli konularia uğraşırken Rahmi'nin plağının
yanı sıra mutlu bir rastlantı oldu; genç bir sanatçt-
mızın, 1976 doğumlu Emre Orhun'un resimtedigi
iki enfes kitap geçti elime. "Ay'ın Fethine Dair" ile
"Ali Baba ve Kırk Haramiler", Fransa'da ünlü bir ya-
yınevi tarafından basılmış enfes iki kitap. Emre Or-
hun kimlikli, kişilikli bir genç sanatçı. Kendine özgü
mizah duygusuyla yorumlamış anlatılan öyküleri.
Resmi, grafiği, sanat tarihini ve anlatım yollannı
özümsemiş bir genç usta var karşımızda. Bir sanat
adamı. Belki merak eden olur diye bildiriyorum bu-
radan. Yurtdışında iki satın çıkınca, aya kadar yük-
selip birinci harami gibi davranan kimi "sanatçılan-
mtzdan" sıkıldığım için, Sayın Orhun'un yaptığı da-
ha onem kazandı gözümde...
•••
Postmodemizm ve onun gürbüz yavrulan olan ki-
mi üçüncü dünya aydınlan üstündeki yan-etkileri
giderek ilginç, eğlenceli sonuçlar vermeye başladı.
Bir postmodem düşünürümüz; "Sanılıyor ki 'bilim-
seldir' denince akan sular duracak; çünkü bilim
nesnelliğin, gerçeğin hem ta kendisı hem de ksJe-
si. Oysa bu görüş, iki nedenden ötürü yanlış. Birin-
cisi, pozitivizm sonrası eleştirel düşünce, bilim ta-
rihinin de (!) özünde ideolojik bir düşünce olduğu-
nu kanıtlayıp bize öğretti. Egemen ideolojinin için-
den yapılıyor bilim. Dolayısıyla, 'bilimsel gerçek'
ahmlamayta (resepsiyon) 'değişen' Oznelbirgerçek'
diye yazabiliyor. Ne güzel! Newton'un çekim kura-
mı her yerde geçerii olabüir ama Baudrillard ve yu-
kandaki satırlan yazan yazanmız ıçın geçerli değil!
Bilimsel gerçek, resepsiyonla değişen öznel bir ger-
çek olduğuna göre, sobanın üstüne oturursak bizim
kıçımız yanacak, beyler serinleyecekler! Mesele bir
alımlamadır öyleyse!
Meseleyi sanatla ilişkilendirmek de pek doğru de-
ğil. Bir şair, sıkı bir şair pekâlâ yeryüzünün yuvarlak
değil düz olduğunu yazabilir, yerçekimi yoktur drye-
bilir, damarlanmda portakal suyu akıyor dryebilir.
Gıkımız çıkmaz elbette. Şiir de bilim gibi bir "resep-
siyon" sorunu değildir çünkü. Bunlan bilim adına
söylemekse biraz "ayıp" olur. Ayıbınsa ideolojisi
yoktur. O da eblehlik gibi bağımsız bir olgudur. Bu
Kuşbakışı'nı kapatırken bir küçuk hatıriatma yap-
mak istiyorum: Bilim sürekli gelışir, değişir. Bilim de-
yince akan sular durmaz, daha hızlı akar. Postmo-
demizm deyince Lacan sular duruyor diyordum, a-
man yanlış anlaşılmasın!
Hyatro Shmrg
f
un yeni oyunu
• Kültûr Servisi- Çalışmalannı lnsancıl
Atölyesi çaüsı altında gerçekleştiren Tiyatro
Simurg'un yeni oyunu "Helene Weigel'in
Sahnedeki Izleri"ni lstanbul Şehir Tiyatrolan
Gençlik Günleri kapsamında yann saat
19.00'da Haldun Taner Sahnesi'nde, 20 Mayıs
saat 16.30'da ve 27 Mayıs saat 19.00'da
lnsancıl Atölyesi'nde sahneleyecek. Dünya
Tiyatrosu'nun önde gelen isimlerinden Helene
Weigel'i konu alan gösteri biyografik bir
çalışma. Sanatçının yasamındaki çeşitli
dönemleri, sanata yaklaşımmı, insan ilişkilerini
ve rol aldığı oyunlardan bölümleri sergileyen
"Helene Weigel'in Sahnedeki Izleri"
gösterisınde sanatçının sahne çalışmalanndan
canlı görüntüleri de yer ahyor.
Sait Fa* Abastyaıuk anOıyor
• Kûttür Servisi - Türk öykücülüğünün simge
isimlerinden Sait Faik Abasıyanık bugün
Burgaz Adası'nda anıhyor. Ada Dostlan h
Derneği'nin düzenlediği, TYS ve PEN Yazarlar
Derneği'yle birlikte uyguladığı Sait Faik'i
anma günleri 24. yıluıa ulaştı. Saat 12.00'de
Sait Faik'in evinin önünde başlayacak olan
programı sinema ve tiyatro sanatçısı Gülsen
Tuncer sunacak. Ada Dostlan Derneği Başkanı
Perihan Ergun'un yapacağı açılış konuşmasımn
ardından, öykücünun amcasının oğlu Mustafa
Raşit Abasıyanık, yazar Aydın Hatipoğlu ve
Osman Şahin, Sait Faik'in yaşamı, şair ve
öykücü kimliği üzerine konuşacaklar. Daha
sonra bu yıl Sait Faik Öykü Yanşması
Ödülü'nü alan Murat Gülsoy, Ada Dostlan
Derneği'nce ödüllendirilecek. Konuşmalann
ardından Sait Faik'in en sevdiği yer olan
Kalpazankaya Kır Gazinosu'nda dinleti ve
gösteri sunulacak. (Burgazada 'ya vapur
saatleri: Sirkeci, 10.30-11.30, Kadıköy,
10.50-11.50, Bostancı, 10.00-11. 00)
BUGÜN
• AKM SİNEMA SALONU'nda Kukla
Festivali kapsamında saat 15.00'te 'Tfto'nun
Kuklalan' isimli gösteri gerçekleşecek.
(251 56 00)