16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13MAYIS2001PAZAR 12 PAZAR KONUGU Ortadoğu ve Balkan Inceleme Vakfi Direktörü Güner Öztek, banşın Türkiye 'nin yaranna olduğunu söyledi Balkanlar'ımilliyetçilikkanştmyor Yunanistanı AB üyeliği kurtardı' - Bazı çevreler AB üyesi olunca ulusal egemenlik elden gidecekmiş- çesine bir hava estirmeye çalıştyor- lar... - Ne münasebet? Hiçbir zaman böy- le bir şey olmaz. Her zaman dogma- tik bazı görüşler olabiür. O da de- mokrasinin icabı. O öyle düşünecek- tir. Ama çoğunluk rasyonel düşün- düğü zaman mesele kalmaz. Madem, ifade özgürlüğü, diyoruz onlar da eylemde bulunmamak kay- dıyla düşüncelerini ifade edecekler. AÎna dogmatik olmak çok tehlikeli- dir. Mutlaka o dogmaya uygun söz- cükleri söylemek zorunluluğunu du- yarsınız. O da her zaman rasyonel olmuyor. - 1970'li yıüarda Yunanistan 'da Konstantin Karamanlis, o zamanki adıyla AET üyeliği için elinden gelen çabayı harcarken 1978'deki dönemin Ankara hükümeti AET üyeliğinden geri adım attu Sizce bunun nedeni neydi? - O büyük bir hataydı. Öte yandan bakıyorsunuz Yunanistan'ı AB üyeliği kurtardı.Biz hep içine kapanık olarak yetişmişiz. Bizim artık kendimize güvenmemizin zamanı geldi de geçjyor büe. Türk insanı gerçekten namuslu, çaiışkan, kanaatkâr. Ama doğru motive edilmiyorlar. Bir de Türiciye'de hiçbir zaman düzgün bir sennaye birikimi olamadı. Bizde yüz lira kazanan, biraz da komşuya caka satmak için 125 lira harcamaya bakar. Ama elimizde zengin bir ûîke var. Insanlarımız hazır. Siyasi istikrar, dürüst. şeffaf, demokratik bir yönetim olursa Türkiye'nin, sorunlannı çok kısa sûrede aşacağına inanıyorum- AB'ye tam üye olmamız da bizim için bir motivasyon olacaktır. Hiçbir toprakta gözümüz yok1 - Sizce Türkiye, neredeyse kuruluşundan beri bütün sırur komşulanyla neden kavgaiı bir ülkedir? - O çok iyi anlaşılabilir bir durum. Osmanlı împaratorluğu'ndan 30'un üzerinde devlet çıktı. Türkiye böyle bir mirası devraldı. Kendi içinizden oluşan devletlerde mallarınız, kültür mirasınız, vatandaşlannız kaidı. Ister istemez de bunlar sürtüşmelere yol açtı. Batı'da haııgi ülkenin dokuz tane suur komşusu var? Ama Türkiye'nin var. Suriye'yle 877 kilometre, Iran'la 454 kilometre, Irak'la 331 kilometre, Gürcistan'la 276 kilometre, Ermenistan'la 316 kilometre sınınmız var. Arök Yunanistan ve Bulgaristan'ı saymıyorum, ama toplam kara sının 2753 kilometre. Düşünebiliyor musunuz? Deniz sının da 8333 kilometre. Böyle olunca da ister istemez silahlı kuvvetlerinizin sayısı da yüksek olacak. Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. Ama bizim de tek bir çakıl taşını hiç kimseye vermeyeceğimiz, kararlılığımız giderek anlaşıldı. PORTRE / GÜNER ÖZTEK LEYLA TAVŞANOGLU Bizim Dışişleri Bakanhğı 'nın, yıllarca süren çabalardan sonra kurduğu Ortadoğu ve Balkan Incelemeleri Vakfi var. Vakfın yeri Salacak'ta, dönümlerce bir arazi üzerinde denize bakan küçük bir bina. Bu mülkü, Yeni Istanbul gazetesinin ilk sahibi Habip Edip Törehan 'ın Isviçreli olan eşi, bizim Dışişleri mensuplannın yahn ilgisinden etkilenerek bakanlığa bağışlamış ve böylece de burası geliştirilmiş. Vakfın ilk direktörü, aynı zamanda Fatin Rûştû Zorlu 'nun dışişleri bakanhğı döneminde, çiçeği burnunda bir diplomatken Dışişleri Bakanhğı 'nın ilk sözcülüğü göreviniyerine getirmek zorunda bırakılan emekli büyükelçi Ismail Soysaldı. Soysal'ın vakıfdirektörlüğünden ayrılmasıyla yerine emekli büyükelçi Güner Öztek geldi. Öztek özellikle eski Sovyet eîki alanı ve Brüksel 'i iyi bilen bir diplomat. Onunla Salacak'taki "küçükev"de bir ufuk turuna çıktık. Türkiye 'nin çevresinde olan bitenleri, Balkanlardakiyangını ve Türkiye'nin demokratikleşme sancılannı konuştuk. Öztek, Türkiye 'nin sonuçta ister istemez Osmanlı 'nın mirasını devralmasıyla yıllar boyu komşulanyla sorunlaryaşadığına işaret ederken, NATÖ'nun alandışı kavramının barışçı ve ticari bir düşünceden kaynaklandığı görüşlerineyer verdi. Türkiye 'nin sorunlannı aşmasının reçetesinin de AB üyeliği ve AB kriterlerine uyum olduğunu söyledi. 1935, Çankrn doğumlu. Ortaöğrenimini tstanbuVda Fransız St Joseph Erkek Lisesi'nde, yükseköğreniminiA Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladu Ankara'da Dışişleri Bakanhğı 'nın çeşitli kademelerinde çakştL Dışişleri Bakanhğı özel Kalem Müdürlüğü 'nde başkâtip, Başbakanhk Özel Kalem Müdürü, Londra Büyükelçiliği Müsteşan, Moskova Büyükelçiliği'nde Birinci Müsteşar, Dışişleri Bakanhğı İkili Siyasi tşler Müdür Yardımcısı, Kuveyi Büyükelçisi, Dışişleri Bakanhğı Müsteşar tdari Yardımcısı görevlerinde bulundu. Son olarak 1995-99 arası Belçika Kralhğı nezdinde Türkiye Büyükelçisi ve BAB nezdinde Dainti Temsilcigörevlerinin ardından emekli oldu. Halen Dışişleri Bakanhğı'na bağlı Ortadoğu ve Balkan tncelemeleri Vakfi Direktörü. - Sizce NATÖ'nun alandışı kavramı neden or- taya atüdı ve geliştirüiyor? - Dünya tek kutuplu hale geldikten sonra büyük bir tehdit olmadı. Yani, büyük tehdit ortadan kalk- tı.Daha çok bölgesel, aynlıkçı, milliyetçi hareket- ler oldu. Dolayısıyla da global anlamda bir tehdit ortadan kalktı.Buna karşılık etnik milliyetçilik ha- reketlerini zaptu rapta almak ve esas itibanyla da ticareti geliştirmek gerekti. Dolayısıyla da bu kav- ram ortaya atıldı. Amaç, banşı Orta Asya cumhu- riyetlerine kadar yaymak, o cumhuriyetleri bunun içine bir şekilde katmaktı. Hepsini böyle bir teşki- latın çatısı altında toparladığınız anda banşı sağ- Iamış oluyorsunuz. Ya da en azından birbirleriyle savaşnrmıyorsunuz. Buna karşılık da çok büyük bir pazar elde ediyorsunuz. Bu pazar içinde siz ticare- tinizi arttınyorsunuz, teknolojinizi geliştiriyorsu- nuz. Özetlemek gerekirse, NATÖ'nun alandışı kav- ramı esas olarak bence banşı oluşturmak. Ama yan faydası da tıcaret. - Ama bunu yaparken de Balkanlar'da savaş patiamadımı? - Bence bununla ilgisi yok. tkinci Dünya Sava- şı'na kadar gidelım. Savaşta Arnavutlar, Tito'yla birlikte Almanya'ya karşı savaştılar. Söylenen o ki, Tito, Amavutlan Yugoslavya içinde bir cumhuri- yet yapacaktı. Ancak, Tito-Stalin çekişmesi, o dö- nemde Enver Hoca'nın Stalin yanlısı ol- ması Tıto'yu korkuttu. TıtoY Arnavutlara ayn cumhuriyet verecek yerde onlan yaydı ve o iş bitti. Bu da, doğaldır ki, Ar- navutlarda büyük bir düş kınklığı yarat- tı. Birinci nokta bu. Ikinci nokta da şöy- le: 1991-92'de Yugoslavya parçalandı. Amavutlar o sefer de bir şey alamadılar. Öte yandan Mfloşeviçde Kosova'daki Ar- navutlann haklannı yok etmeye başladı. Kosova Kuıtuluş Ordusu kuruldu. Çok fazla kan dökülünce NATO işe el koydu, bombardımana başladı. Yugoslav ordusu çekildi. NATO, Arnavutlara silahlan bı- rakma çağnsı yaptı. O arada Arnavutlar herkesi kaçırdılar. Ama sonunda şahlanan Arnavut milliyetçiliğinde bir hayal orta- ya çıktı. Kosova'da bir otonomi kurulma- sı söz konusu oldu... Ama orada gözden kaçan nokta şu: Kosova sorunu BM Güvenlik Konseyi'nin 1244 sayılı karann- da açıkça Kosova'dan Yugoslavya'nın aynlmaz bir parçası olarak söz edilir. Orada o karan göz ardı edip otonomiden söz ederken bir bağımsızlık elde edilebılir mi olanağını araştırdılar. Bir de Koso- va'yla Yugoslavya sının arasında 5 kilometrelik bir tampon bölge oluşturuldu. Ama Arnavutlar bura- sını kullandılar. Orada milli boya görüntüsü altın- da kaçakçılık yapıldı. Bunlar benim kışısel kanı- lanm hiç kuşkusuz. , - ; . - Dünya Bankası, Arnavutiuk ekonomisini kal- kındırmak için birkaçyü önce ciddi birpara ver- di Bu operasyonu da şimdiki bizim Devlet Baka- nı Kemal Derviş yürüttü. Orada Dünya Banka- sı 'nın da parmağı yok muydu? -Benim gördüğüm kadanyla ve açıklamalara da baktığım zaman Kosovalılar Arnavutluk'la birleş- mek istemiyorlar. Yardım aldıklanna hiç şüphe yok. Hatta, 1999'da Avrupa'nın bazı ülkelerinden Amavut kökenliler gelip orada çarpıştılar. Ama dikkat ederseniz büyük Arnavutiuk hayalinden söz ederken "Biz Arnavutlukla birteşdim" demiyor- lar. Çünkü Kosova'daki Arnavut'un hayat standar- dı Arnavutiuk'taki Arnavut'tan daha yüksek. Der- ken Kosovalılar Makedonya'ya girdiler. Makedon- ya'da ufak tefek çeteler olduğu 1990'lardan beri söyleniyor. Böylece Makedonya'daki olaylar pat- lak verdi. Burada Arnavutlann iki büyük hatalan var. Birincisi Miloşeviç'in gidip Kustunitza'nın gelişi. O gayet banşsever ve yumuşak görünüyor. Bununla Yugoslayva'yı Batı'yla stratejik ortak yaptılar. tkinci hata da şu: Biliyorsunuz Yugoslav- ya, Makedonya'yı hiçbir zaman tanımıyordu. O nedenle hep "Eski Makedonya CumhuriyetT (For- mer Rebuplic of Macedonia) derler. Biz de her top- lantıda söz alıp "Hayır, oıuın ismi Kamedonya Cumhuriyeti'dir" deriz. Bulgaristan, "Makedonya'nıntoprakbütünlüğü korunmalıdır" dedi. Ama onlar Arnavutlann tabii müttefiki olacakken Makedonya'nın müttefiki ol- dular. Daha da komiği Makedonya, Yugoslav- ya'nın stratejik ortağı oldu. Bence bölgedeki en bü- yük tehlike Arnavut milliyetçiliğidir. - Neden Arnavut miüiyetçiliğini tehlike olarak görüyorsunuz? - Çünkü ismi üstünde: Makedonya. Fransızca kanşık sebzeye "macedoine de legume" derler. A- ma şimdi artık, ayıp olur, diye bunu söylemiyor- lar. Oysa 30-40 yıl önce kanşık sebze kutulannın üzerinde Fransızca böyle yazılırdı. Bakın Make- donlar kanşık. Çokuluslu. Arnavutlar gibi tek mil- liyetçiliğe kalkıştığınız anda bütün Balkanlar'ı ate- şe verirsiniz. Orası Türkiye için çok önemli. Eko- hiç de sıcak bakmtyor. Bu durum karşısında siz- ce Ankara 'nın politikası ne olmaluUr? - Bence Ankara'nın politikası gayet doğrudur. Ben Avrupa'da Türkiye'yi üyeliğe almamak gibi bir irade olduğunu da sanmıyorum. 'Avrupa'da ırkçılık var' -Yada bir kısım Avrupa 'da mı? - Avrupa'da ırkçılık var. Her zaman da olmuştur. Ama artık onun üzerine çıkıldı. Bugün Türkiye'ye karşı bir ırkçılık olduğunu sanmıyorum. Ama AB'nin üyelik için bazı kriterleri var. Türkiye de birtürlü ev ödevini yapmıyor. Ondan sonra da "Be- ni almak istemiyorlar'' diye şikâyet ediyor. Onlar da diyorlar ki: "Benim kurallarun bu. Hiçbir ayn- calık gözetmeden bu kurallan herkese uyguluyo- rum. Sizde bu kurallara uyarsanız getirsiniz.'1 Hem kurallara uymak istememek, ondan sonra da "Be- ni almıyoriar" diye şikâyet etmek pek haklı bir yaklaşım değil. Bakın, bizim içerde bazı güçlük- lerimiz var. Bu demokratikleşme sürecini ileriye götürmemiz lazım. Hâlâ bir şeyler oluyor. Bunla- nn artık olmaması gerekiyor. Ama o işler de dışar- dan organize ediliyor. Bakın, size bir anımı anlat- mak istiyorum. Belçika'da, Brüksel de bizim elçi- liğin biraz ilerisinde bir bina vardı; altı katlı.ve ga- yet lüks. Orası PKK'nin merkeziydi. Yedi yıl ön- nomik, kültürel, siyasi, ulaşım açısından önemi büyük. Bakın, ulaşım açısından Balkanlar'ın öne- mini size anlatayım. 1983'te Bulgaristandaki Türklerin asimilasyonu olaylan patlak verdiği za- man ben Ankara'da ikili Siyasi İşler Genel Müdür Yardımcısı'ydım. Ne kadar sıkıntı çektığimizi bi- liyorum. Bulgarlar yolu kaparmadıiar, ama taciz- de bulunuyoriardı. Kitle olarak Balkan ülkelerinin NATO'ya girmeleri için en çok avukatlık yapan da biziz. Çünkü bölge ne kadar banş içinde olursa bizim için o kadar yararlıdır. Türkiye'den yardım IstenmetH' - Balkanlar'da ABD'nin müdahalesiyle, NA- TO 'nun araya girmesiyle bir şeyler elde edildi. Oysa Balkanlar, Türkiye 'nin burnunun dibinde. Türkiye, büyük ve güçiü bir iilke. Ama Türkiye orada etkili olamadı. Neden? - Türkiye tek başına hiçbir şey yapamazdı. Üs- telik hiç kimse de Türkiye'den yardım istemedi. Önce biliyorsunuz, AB müdahale etti. Sonunda NATO'yla birlikte ABD de girdi. Ama NATO ge- lince en çok da bize haber veriyorlar. Biz onun üzerine gidiyoruz. - AB 'de Balkan ülkelerini kendi bünyesine al- mafikri var. Aynı AB, Türkiye'nin üyeliğine ise ce o binanın çıplak kirası yedi buçuk milyon frank- tı. Belçikalılara orayı gösterince bana, "Orası ba- ğış" dediler. Ben bugün bir insana bir milyar dolar bağışta bulunabilir miyim? Bulunursam insanlar, o bağış nerden geldi, kim verdi, geliri nedir, diye incelemez, soruşturmazlar mı? Sonunda akıllan baslanna geldi ve orasını bas- tılar. Ama hâlâ işin içinden çıkamıyorlar. Bakın, in- sanlann saf bir tarafı var. Ne millet olursa olsun, insan dürüst bir varlık. Olaylarla bazı zaaflar bazı insanlarda daha faz- la su yüzüne çıkıyor. Ama çoğunluk insan namus- lu. idealisttir. Onlann o idealist, namuslu tarafına hitap ediyorlar. Onlan ölüme gönderdikçe de öbür tarafta bunlar lüks içindeki yaşamlannı sürdürü- yorlar. Neden sıkıntı çekmeyi göze almıyorlar da rahat edecekleri Almanya'ya, Fransa'ya, Belçi- ka'ya gidiyorlar? Bu işte büyük paralar var. Zaman zaman yapacağınız, etnik milliyetçilik uğruna nu- tuk atmak. o kadar. - AB 'yle Uişkilere dönecek olursak? - Demin de söylediğim gibi biz ev ödevimizi yapmıyoruz. Bize hiç kimsenin bir şey yaptığı yok. Hakça davranalım. - Peki, Rusya'nuı Kafkasya işlerine çok fazla girmesi ve özellikle de petrol konusuna Alman- ya'yı sokmak istememesi Balkanlar'da Alman- ya 'nın önünü mü açtyor? - Her zaman konjonktürel oyunlar olur. Ama bu- nun sabit bir politika olduğu görüşüne katılmıyo- rum. Almanya büyük bir devlet. Tarih boyunca da hiçbir zaman kabuıa sığamamış. Hırvatistan'ı bi- raz daha geç tanısaydı belki Balkanlar'daki olaylar daha farklı olurdu. Tanıyınca durum değişti. Bütün mesele Tito'nun Yugoslavya'da farklılık- lan kurumsallaştırmasıydı. Sonra da olayı kendisi toparladı. Bu iş onun otoritesinde yürüdü. Ama o öldüğünde özellikle ekonomik nedenler- le bazı anlaşmazlıklann çıkacağı belliydi. Sloven- ya'da kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar do- layındayken Makedonya'da bin dolann altındaydı. Yugoslavya'da tkinci Dünya Savaşı'nda, kendi bünyesi içinde de çekişmeler vardı. Onlann birbir- leriyle savaşlannda verdikleri ölü sayısı bütün Yu- goslavya'nın Almanya'yla savaşında verdiği ölü sayısından daha fazladır. Onlann birbirleriyle itiş- melerini daha sonra Tito 40 yıl engelledi. YolsuzluMar - Tito yaşasaydı büe herhalde bu sürtüşmeleri engeüeyemeyecektL. - Bir süre sonra zaten tutamıyorsunuz. Ata- türk'ün büyüklüğü, benzerlikleri kurumsallaştır- masıdır. Hiçbir zaman farkhlıklan ku- rumsallaştırmamıştır. Bakın, bugün bizi oradan çekiyorlar, buradan çekiyorlar, yine de hiçbir şey yapamıyorlar. - Türkiye 'nin dört biryanında ateşler yanıyor. Türkiye, kendi içinde de çok ciddi sorunlada karşı karşıya. Bugün içine düştüğü ekonomik güçsüzlük Bal- kan siyasetinde birtakım taşların yerin- den oynamasına neden olab'Uir mi? -Olmaz. Herkes biliyorki ciddi bir şey- ler olduğunda Türkiye birden kendi için- de kenetleniveriyor. Türkiye'nin ekonomik, siyasi güçlük- leri aşılamayacak olaylar değil. Her za- man aşılır. Herkes biliyor ki Türkiye'de bugün bir sorun var. O da yolsuzluk. Bu- nu önlediğiniz anda Türkiye'ye 12 milyar dolar değil, 30-40 milyar dolar da gelir. Siyasi istikran sağladığınız anda Türki- ye'nin hiçbir sorunu kalmaz. - Sizce Türkiye 'deki bu yolsuzluk geleneği ne- reden kaynaklanıyor? - Osmanh'da yolsuzluk yok muydu? Bakın, AB'ye üye olunsa her şey daha şefTaflaşacak, tes- pit edilen belli olaylann defteri o anda kapatılabi- İecek. Avrupa ülkelerinde yolsuzluk olmuyor mu? Oluyor. Ama yolsuzluklan ortaya çıkan kişiler, "Ben mahkemeyegitmem'' diye ayak diremiyor. ts- tifa ediyor, yargılanıyor ve o kişi için artık siyaset hayatı bitiyor. Bizde bu durum farklı. Ama diliyorum ki de- mokrasinin gelişmesiyle şeffaflık da gelişecek. Türkiye'nin yetişmiş insanı çok. Atatürk'ün döne- minden olaylara bakın. Türkiye'yi ileriye doğru hep dürüstlükleriyle götürdüler. Belki o zamanlar yoksulduk ama her şey doğru, düzgündü. Bugün de Türkiye'nin müthiş bir insan kapasitesi var. - Türkiye ne zaman biraz belini doğrultsa he- men şah damanna bıçak saplanıyor, deniyor. Siz- ce bu görüş neden kaynaklanıyor? -Çünkü Türkiye kınlgan bir ülke. Siyasi istikrar, şeffaf bir demokrasi olsa bütün bunlar başımıza ge- lir mi? Bütün bunlar gerçekleşirse beş damannıza da bıçak saplasalar hiçbir şey olmaz. Ama AB kri- terlerine mutlaka uyarak AB üyesi olmamız gere- kiyor. İSTANBUL 8. İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLIĞt'NDEN Esas No: 1997 128 KararNo: 2000/1005 Davacı Çıra|an Sara>ı ve lşletmeleri Gelişrirme Inşaat ve Turizm A.Ş. tarafından da\alı Rıfal Kahnman aleyhine mahkememıze açılan alacak davasmın yapılan açık dunışması sonunda, mahkememızden venlen karar davalıva ılanen tebliğine karar verildiğinden: Halen Pıripaşa .\İah. Yıldınm Sok. No: 17 Hasköy/lst. adresüıde- ki da\alı Rıfat Kahnman'a mahkememizce verilen karar ilanen teb- liğine karar \erilmiş olmakla; "Karar: Fazlav a aıt talebın reddi ıle 93.096 USD'nin ödeme tarihin- dekı kur üzennden Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile dava- cıya verilmesıne. Harçlar Yasası gereğince peşin alınan 89.900.000 TL. harcın mahsubu ıle bakiye448.923.610TL. harcındavalıdanalı- narak Hazine>e gelir kaydedilınesine, Da\acı vekıli için takdir olunan 59.978.215 TL. nisbi vekâlet üc- retının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu dava dolayısı ile da\acı tarafından yapılan 119.036.000 TL.'dan ibaret yargılama gide- rinden takdiren 118.761.128 TL.'sınm davalıdan alınarak davacıya venlmesıne. bakıyesinin davacı üzerinde bırakılmasına dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne, davahnın yokluğunda Yargıtay yolu açık olmak üzere okunup anlatıldı (huküm özetınin davalıya ilanen tebliğıne) şeklınde verilen karar davalı Rıfat Kahnman'a ilanen teb- hğıne karar venldıginden ılan olunur. Basın: 25094 KON\A-EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1999/548 Esas 2001/39 Karar Davacı Hacer Ivrizli tarafından Mustafa Ivrizli aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda: Davanın kabulü ile taraflann boşanmalanna. müşterek çocuk- lan Ibrahim, Semih ve Emre'nin velayetlennin davacı anneye ve- rilmesine, her ayın ilk haftasınm pazar günü ile dıni ve milli bay- ramlann 2'nci günü saat 10.00-16.00 arasında, her senenın 3 Temmuz-30 Temmuz tarihlerinde çocuklann davalı baba ile şah- si ilişki kurulmasına, davacı anne için 20 milyon, çocuklann her bin için 15'er milyon lira olmak üzere 7.12.1999 tarihinden ge- çerli olmak üzere nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilme- sine, davacı için hükmedilen 20 milyon lira nafakanın karann ke- sinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, 1.870.000.- TL. karar harcı ile 46.500.000.- TL. mahkeme mas- rafi ve 45.000.000.- TL. maktu vekâlet ücretınin davalıdan alına- rak davacıya verilmesine ilişkin yasa yollan açık olmak üzere ka- rar verilmiş olup, bu karar davalı Mustafa tvrizli'ye davetiye ye- rine geçerli olmak üzere adı geçenin ilan tarihinden ıtibaren bir ay içinde itiraz etmesi, aksi halde mahkeme karannın kesinlese- cegi tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 30.3.2001. Basın: 19293 BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000/484 Esas Davacı Akbank A.Ş. tarafından davalılar Kerim Aydoğan v.s. aleyhine açılan alacak davasında: Davacı vekili dilekçesinde Hakan Gömlek Konfeksiyon Ltd. Ştı aleyhine 7.3.1996 tarihlı ve 21.5.1999 tarihli kredi sözleşme- len nedenıyle Bolu l.Icra Müdürlüğû'nün 1999/4175 Esas sayılı dosyası ile Akbank A.Ş. tarafından ıcra takibi yapıldığını, borçlu bulunan Hakan Gömlek'in yapılan takiplerinin, Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce venlen tedbirle İ yıl süre ile ertelendiği- nı, davalılann da bu sözleşmeden doğan borcun kefılleri olduğu- nu, ancak davalılann borçlannın olmadığmdan bahisle buna iti- raz ettiklerini, 20.9.1999 tarihinde takibın durduğunu, bu neden- le alaeaklannın başka türlü tahsili kabıl olmadığmdan ışbu alaca- ğın takıp tarihinden itibaren ışleyecek sözleşme faizi ile %250 ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılardan Organize San. Hakan Gömlek - Bolu adresinde ikamet eden Kerim Aydoğan. Mehmet Aydoğan, Emin Aydoğan ve Necip Aydoğan 'a duruşma günü tebliğ edilemediği, yeni adre- sı de tespit edilemediğmden duruşmanın 06.07.2001 günü saat 9.00 olduğu, 10 gün cevap süresinin başlayacağı, duruşma günü bizzat hazır bulunmalan veya kendılerini bir vekille temsil ettir- meleri, aksi takdirde duruşmanın yokluklannda neticelendirilece- ği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 24345 BOLU 1. ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ 2000/15 E. 2001/32 K. 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nden Davacı Orüs Orman Ürünleri tarafından davalı Ahmet Çakırca aleyhine açılan istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda: Mahkememizin 28.3.2001 gün ve 2000/15 E. 2001/32 K. sayılı ilamı ile, Davacının subut bulan davasının kısmen kabulüne, 408.761.297 TL.'nin ödeme tarihi olan 29.9.1997 tarihinden, 295.233.842 TL.'nin ödeme tarihi olan 17.10.1997 tarihinden itiba- ren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya veril- mesine, Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, Peşin harcın mahsubu ile bakiye 31.772.737 TL. nisbi harcın da- valıdan alınıp Hazineye ırad kaydına, Davacı kendini vekille temsil ettiğinden dava tarihi tarife, davanın kabul ve red oranına göre 52.159.805 TL. nisbi avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, yargılama için toplam yapılan 135.104.000 TL.'nin da- vanın kabul red oranına göre 132.401.920 TL.'sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmıştir. Davalı Mehmet Çakırca Elmalık köyünde ikamet ettiğinden ve an- cak bu adrese tebligat yapılamadığından ve yeni adresi tespit edile- mediğinden iş bu hükûm özeti davalı Mehmet Çakırca'ya ilanen teb- liğ olunur. Basın: 24298
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle