19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6NİSAN2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Süryani papaza beraat • DİVARBAKIR (Cumhumet Bûrosu) - Ermeni soykınmı sırasında Kürtlerin de kullanıldığı açıklamalanyla "Halkı kin ve düşmanhğa tahrik ettiği" iddiasıyla hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Süryani Meryem Ana Kilisesi Papazı Yusuf Akbulut beraat etti. Diyarbakır 2 No'lu DGM'deki duruşmada esas hakkındaki görûşünü açıklayan Savcı Yılmaz Aktaş, sanığın görüşlerini ifade ettiğini ve bu nedenle de konuşmalannın düşünce ve ifade özgürlüğü açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Öcalan'a Palme sorgusu • MUDANYA (AA)- lsveç'ten gelen 3 kişilik adli heyet, 15 yıl önce düzenlenen bir suikasta kurban giden Isveç'in eski başbakanlanndan Olof Palme cinayetiyle ilgili olarak terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın ifadesini almak üzere Imralı Adası'na gitti. Mudanya Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Çınar ve savcılık kâtibinin eşlik ettiği, 2'si bayan 3 kişilik lsveç heyeti, Mudanya Imrah Irtibat Büro Amirliği'ndeki işlemlerin ardından adaya hareket etti. Terör örgütü elebaşısı Öcalan, Imralı'da yapılan yargılaması sırasında Olof Palme cinayetiyle ilgili de ifade vermişti. Gazeteciler amlıyor • İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) geleneksel 'Şehit Gazeteciler Günü' kapsamında, şehit gazeteciler bugün törenlerle anılacak. TGC'den verilen bilgiye göre. cemiyetten bir heyet, bugün saat 11.00'de. ilk basın şehidi Hasan Fehmi'nin Çemberlitaş'ta Sultan Mahmut Türbesi'ndeki mezannı ziyaret edecek. Aynı saatlerde, "Şehit Gazeteciler Galerisi"nin de yer aldığı Basın Müzesi'nde anma toplantısı düzenlenecek. Borda tehlike çanları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) tarafından dün düzenlenen 'Özelleştirmeler ve Bor Gerçeği' konulu sempozyum dûn gerçekleştirildi. Konferansa sendikalar, meslek odalan, bürokratlar ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı. Sempozyumda ekonomık kriz bahane edilerek bor madenlerinin tekrar özelleştirilmek istenmesinin önünün açılmaya çalışıldığı iddia edildi. Maden Tetkik Arama (MTA) konferans salonundaki sempozyumda, DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkınsüt, borun özelleştirilmesini steyenleri mandacı rihniyete sahip olmakla suçladı. AB'ye uyum için yapılan hazırlıklar bin sayfalık bir dokümana sığmıştır, anlaşılan epey işimiz var Avrapa Birbği, Quo Vadis? Av.M.DİNAR Nice şehrinde yapılan son hükümetler arası doruktan be- ri nerde ise dört ay geçti ve or- talıkta bir nevi ölüm sessizliği sürmektedir. Fransa'nın 6 aylık başkanlı- ğında büyük ümitlerle hazır- lanan bu doruk tam bir fiyas- ko üe neticelenmiş, ele alınan meselelerin hiçbirinde muta- bakat sağlanamamış, iki gün- lük olarak planlanan bu zirve- ye iki gün (ve iki gece) ekle- mek zorunda kalınmış ve ba- lıkçı kavgalannı andıran sert ve çekişmeli müzakerelerden sonra nihayet sabah saat 05.00'e doğru, ancak zevahiri kurtardı- ğı ümit edilen bir iki içeriksiz -ve de meseleleri 4 yıl sonraki doruğa bırakmayı öngören- ka- rarla kapanmıştır. 0 zamandan beri diller ya- vaş yavaş çözülmüş ve patlak veren büyük kavganın sebep- leri ile baş aktörleri netleşme- ye başlamıştır. Bunlar, namzet ülke olarak, bizleri yakından ilgilendirecek türdendir. Öteden beri bilinen şuydu ki, doruğun ele alacağı en mü- him meseleler, sırasıyla, birli- ğin genişlemesi (doğuya ve gü- neye), kimsenin memnun kal- madığı birlik müesseselerinin • Üç asır süren Osmanlı'nın derin uykusundan henüz silkelenen ve modern olmaya mahkûm Türkiye, Viyana önlerinde Kanuni Sultan Süleyman'ın savaşla başladığını şimdi bitirmenin eşiğindedir.. başka araçlarla ve başka emellerle. Dostça, Paris'i, Amsterdam'ı, Berlin'i "fethederek"... Oldukça engebeli, inişli çıkışlı, taşlı kayalı bir yolun henüz başındayız. Sallanarak, sarsılarak yola devam edeceğiz. (Brüksel ve Strasbourg) işleyi- şinin revizyonu, 28 veya 30 ül- keye yükselecek bir AB'nin kararlar alma mekanizması ve özetle, kullanılacak oylann na- sıl ve hangi kıstaslara göre he- saplanacağı, entegrasyona doğ- ru daha hızlı adımlarla gitme- yi arzulayan üyelerin illa ki en geride kalanlann temposuna uymaya mecbur olup olmama- lan ve daha hızlı gitmelerine müsaade edilse bunlann bir ne- vi imtiyazlı sınıf teşkil edip et- meyeceği gibi meselelerdi. Oyblrllfll ImKânsız Hakikatte, 28/30 üyelik bir AB'de, şimdiye kadar yapıldı- ğı gibi, her meselede oybirliği- nin sağlanması imkânsızdı. Herkes bunu müdrikti. Oylann ekseriyetine gidilmesi kaçınıl- mazdı; ancak, her meselede mi yoksa bazılannda mı? Bazıla- nnda ise, hangileriydi veya hangi türdendi? Esasında, bu masum gibi görünen her soru- nun altında birer mayın yatıyor- du. Herbiri yaşamsal mahiyet- teydi. Her biri aynca -ve de tü- mü birden- üye devletlerden her birinin hükümranlık hakla- nnın ne kadanndan feragat et- meye hazır olduğunu sorgulu- yordu. Oybirliğinden oyçokluğuna geçiş, her devletin her kararda söz sahibi olması, Brüksel'de- ki konsey/komisyon veya Stras- bourg'daki parlamentoya daha fazla işlerlik kazandınlması, her üye devletten bir miktar daha hükümranlık parçasının kopanlmasına bağhydı. Bura- dan alınanı oraya vermekti - ve aynı oranda. Euro gibi, Schengen gibi. Bütün bu egzer- sizlerin basit ifadesi buydu. En ufak üyelerle yapılacak herhangi bir oy koalisyonu, bü- yük bir üyenin yaşamsal say- dığı bir meselede ekarte edil- mesi sonucunu getirecekti. O halde, bazı büyük devletlerin sürdürmekte ısrar ettikleri özel dış siyasetleri tarihe kanşıp ko- lektifbır dış siyaset devri mi açı- lacaktı? Acaba, hükümranlık- lann feragannda bu kadar uzak- lara gidilecek miydi? Buna her- kes hazır mıydı? Belki de, oy- birlıği kurahnı gerektirecek bir- kaç meselenin (veya mesele türlerinin) bir listesini hazırla- mak büyük devletlerin kaygı- lannı yatıştırabilirdi; ancak, böyle bir bıçağın, her iki tara- findan keskin bir bıçağa ben- zeme ihtimali büyüktü. LiderlHclerl sallantıda Bütün bunlann münakaşası uzayıp gittiyse de, kesin hiçbir sonuca vanlmamışsa da, her- kesin art fıkrinin meydana çık- masma yardım etmiştir. Gö- rüldü ki, AB'nin kuruluşun- dan beri Fransa'nın Almanya D G M ' d e görükn Mehmet Uaın davası nedeniyie ve insan haklan savunuculan, dün gazetemizi ziyaret etti. Bunlar arasmda İs\^ Yazarlar Birtiği Başkanı Peter Curman, Nor- veç'in dünyaca ünlü romanctsı Thorvald Steen, PEN Yazariar Birtiği'nin Lluslararası Cezaevindeki Yazarlar Komisyonu Baş- kanı Eugene Scboulgin, Isveçfi yazar Eftzabettı Zila-Oün, Norveç Düşünceyi Açıklama Forumu üyesi Beate Stydal, Isveç Sımr Tammayan Avukatiar Birtiği üyeleri ülrika Borg ve Claes Forsberg, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk ve Mehmet Uzun'un da \â- tapiannı yayımlavan Isveç'in en büyük yaymevinin sahibi Jan Erik Petterson da bulunuyordu. Heyettekfler, gazetemiz Yaaişle- ri Müdürü Safim Aipaslaa, gazetemiz yazarlan Orhan Erinç ve Oral Çahşlar'la vazüşlerinin sabah toplantısuıda sohbet ettiîer. AP, Ulusal Programı tartıştıSTRASBOURG (AA) - Av- rupa Parlamentosu ile TBMM arasmda köprü vazifesi gören Karma Parlamenterler Komis- yonu (KPK) Avrupa kanadının dün yaptığı toplantıda, Türki- ye'nin AB'ye sunduğu Ulu- sal Program (UP) tartışıldı. Liberal grup üyesi Ingiliz parlamenter AndrewDırf£ Tür- kiye'nin hazırladığı UP ile AB'ye entegrasyon konusun- da önemli bir adım attığını söyledi. KPK Eşbaşkanı Danid Cohn Bendit ise UP'nin uygulanış bi- çiminin önemli olduğunu kay- dederek bu konuda erken bir yorum yapmak istemediğini söyledi. Sosyalist grup üyesi Türk asıllı parlamenter Ozan Cey- hun da UP ile Türkiye'de ilk defa hükümetin, daha önce ta- bu sayılan birçok konuda ken- di kendini eleştirmesinin olum- lu bir adım olduğunu söyledi. KPK Avrupa kanadının yap- tığı toplantıya, Strasbourg'da bulunan KPK Eşbaşkanı MHP Milletveü KürşatEser, ANAP Milletvekili tlhan Aküzüm ve DSP Milletvekili tsmail Boz- dağ da katıldı. KPK'nin 25-26 Haziran'da Brüksel'de yapacağı toplantı- larda, UP bir kez daha Avru- palı ve Türk parlamenterler tarafından aynntılı olarak tar- tışılacak. AVRUPA BİKLİĞİ Nüfiıs çöküşüne çozum: lurkıye KÜLTÜR • SANAT O.212 293 «9 78 (3 HATI BRÜKSEL (AA) - Brükserde faaliyet gös- teren saygın kurumlar- dan Avrupa Siyasi Araştırmalar Merkezi profesörlerinden Ian Davidson, AB ülkele- rinin büyük bir nüfiıs krizine yöneldiğini, bu- na çözümün Orta ve Doğu Avrupa ülkele- rinden değil, Türki- ye'den gelebilecegini bildirdi. Belçika'nm yüksek tirajlı muhafazakâr *La Iibre Beigique n gaze- tesinde bir makale ya- zan Davidson, AB halk- lannın yaşlanması ve nüfusun sürekli gerile- mesinden kaynaklanan sorunlara dikkat çeke- rek AB ülkelerinin ya- bancı göçe karşı önlem- ler aramasınm anlam- sızlığı üzerinde durdu. "ABBderieri,herke- sin bildiği gerçeği ka- bul etmefidnier. Avru- pa halkı sadece yaşlan- makla kahnryor, kûçü- lüyor ve önümüzdeki onyıllarda tepetaklak gjdecek" diyen David- son, "Stockhohnzirve- sindeliderter,ekoDomik reformlar ve esneklikle bu sorunu AB içinde aşabüeceklerinidüşün- düler. Oysa AB nüfu- sunon çökûşü, ancak kapsamhbirdtşgöçkte- lafı edilebilir" ifadesi- ni kullandı. AB'nin orta vadede dışandan gelecek ya- bancılara büyük ihti- yaç duyacağını, Orta ve Doğu Avrupa'dan gelecek olanlardan kor- kanlann yanıldıklannı, bu ülkelerin işgücü ih- raç edemeyeceklerini, aksine talepkâr olacak- lannı belirten David- son, Türkiye'yi "senar- yonun stratejikbir nok- tası" olarak nıtelendir- di. 2000 CANNES ALTIN KAMERA ÖDÜLÜ <^y-& 2000 CANNES FIBRESCI ÖDÜLÜ 2000 CANNES GENÇ SİNEMA ÖDÜLÜ 2001 İRAN YABANCI FİLM OSCAR ADAYI BU KÜRT YÖNETMEN BENİ ŞOK ETTİ YIL1N ENİYİ FİLMİ...a BOB DENERSTEIN, Detroit Metro Tlmes A FIIM BY Bahman GHOBADI SARHOS ATLAR ZAMANI ile beraber sürdürdüğü liderlik sallantıdaydı. Fransa/Alman- ya çiftinin liderlik arabasında- ki Ahnan beygiri çifte atıp du- ruyordu. Yükün büyük kısmı- nı çektiğinden şikâyetle, gay- retiyle orantdı bir rol üstlenmek istiyordu. Boşanma kelimesi dahi telefruz ediliyordu. Adil oknak için ilave edelim ki, başka üyeler -ve özetle Al- manya- oylann tarusındaki "nû- fos" faktörünün sulandınhna- sı cihetine gitme işaretlerini vermeye başlamışlardır. Nede- ni de Türkiye! Öyle ya, 70 mil- yona yakın olan Türkiye'nin nüfusunun, sık sık oluşan elekt- rik kesintilerinin kuvvetli yar- dımıyla, 2010'larda 80 milyo- na varacağı ve aynı zamanda, gittikçe azalan Ahnanya'nın nüfusunun aynı yıllarda 70 mil- yona düşebileceği varsayılıyor ve böylece AB'nin en güçlü oyhazinesine Türkiye'nin sa- hip olması ihtimali beliriyor. Her ne hal ise, 2004 senesin- deki doruğa kadar yeni denge- ler yerli yerine oturacak. Bizi ilgilendiren, AB'nin beürmek- te olan bu yeni hüviyetinde Türkiye'nin yerinin ne olaca- ğıdır. Daha doğrusu, Türki- ye'nin o zamana kadar netle- şecek olan yeni çehresi ne ola- caktu" ki AB'nin yeni çehresi- ne uysun. Ulusal Prog- ram denen metin henüz tam açıklanmamıştır ve anladığımız kadan ile, AB'ye uyum sağlamak için öngörülen tedbir ve hazırlıklar 1.000 sahifelik bir dokümana ancak sı- ğabilmiştir. Epey işimiz var demek! Cöç kabulü Değişemeyeceği bili- nen bir iki veri vardır. Bunlardan birisi, nüfusu artmakta olan Türkiye'ye mukabil nüfusu azalmak- ta olan Avrupa şımdiden düzenli/düzensiz bir göç kabulü politikasını hare- kete geçirmiştir.. sadece işgücü temini bakunın- dan değil, demografık açı- ğını kapatmak için de. O kadar ki Avrupa memle- ketlerinin sosyal ve hatta etnik yapısının gözümü- zün önünde değişmekte olduğunu herkes görüyor. Ikincisi ise AB'ye alın- ması mukadderolan Tür- kiye'nin serbest dola- şuiı/serbest yerleşim iki- lemiyle Avrupa'yı sessiz- ce "istfla" etmesi olgusu. Mukadder diyoruz, çün- küne Avrupa ne NATO ne de kimse, 80 milyonluk birkitleyi göz ardı edeme- yeceği gibi, böyle birkit- lenin başka yönlerde se- rüvenler arayışına yönel- mesini de kabullenemez. Halen, AB'nin içinde bile, hükümranlıklanna, benüklerine, özelliklerine sıkı sıkıya bağlı devlet- lerle, birlik adına bunlar- dan bir miktannı daha fe- da etmek isteyenler ara- sında bir mücadeledir gi- diyor. ATİME FOR ORUNKEN HORSES Adınt Arıplı D<yarbakır E D(y«fb»kır Q Q Ant*P *rı K»r«>n-M«ra mir-Konak Vtn-EınM BELOE FİUİ İŞLETMESİDİR. (0.212) 252 25 2! Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım ORMAN BAKANUĞI SEVGİ VE İLGİ LÖSEMİLİ ÇOCUKLARIMIZIN DA HAKK1! LÖSEV Şekerbank G.O.P Şb. No: 3266666-7 Ank. Tele!on:03124470660 Faks0312 447 6833 TÜRKKALP VAKFI 19MayısCad. No:8 Şişli/lstanbul Tel: (212) 212 07 07 Faks:(212)2126835 Yolun Daşındayız Bu arada, üç asır süren Osmanlı'nın derin uyku- sundan henüz silkelenen ve modern olmaya mah- kûm Türkiye, Viyana ön- lerinde KanuniSultan Sü- leyman'ın savaşla başla- dığını şimdi bitirmenin eşiğindedir.. başka araç- larla ve başka emellerle. Dostça, Paris'i, Amster- dam'ı,Berlüı'i"feÖıede- rek". Böyle bir perspek- tiv herkesin hoşuna gidi- yor mu? Gitmiyor! Baş- ka türlü var mı? Yoktur! Ne bizde ne de onlarda. Ancak, görünen köy kı- lavuz istemediğine göre, bu olguyla şimdiden ba- nşmakta yarar var: Ol- dukça engebeli, inişli çı- kışh, taşlı kayalı bir yo- hm henüz başındayız. Sal- lanarak, sarsılarak, girilir miydi girihnez miydi di- ye birbirimizle tekme to- kat kavga edeceğiz ve bu arada da yola devam ede- ceğiz. GÖRÜŞ ZÎYAHALÎS Sosyal Demokrasi ve SorumluluklarıTürkiye toplumu, tarihinin en büyük ekonomik ve sosyal krizi ile karşı karşıya bulunmasına karşın, bu krizi aşacak bir siyasi iradenin de eksikliğini duymak- tadır. Toplumsal krizi aşmaya yönelık faaliyetler içe- risinde bulunması gereken siyasi partiler, tüm siya- si faaliyetlerini adeta izleme ve eleştiri mekanizma- sı ile sınırlandırmıştır. Bu durum toplumsal sorunla- nmızın çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. Bu makalede sosyal demokrat bir partinin politik sorumluluklanna ve temel siyasi yaklaşımlanna iliş- kin bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum. • • • 1. Sosyal demokrasi evrensel olarak üç temel il- ke ekseninde kimliğini tanımlar Bunlar, özgüriük, ada- let ve dayanışmadır. Özgüıiük, demokrasi ile sıkı sı- kıya bağlı bir kavram iken bireyin salt hukuksal öz- gürlüğünü kapsamamakta, onu maddi ve toplum- sal temele oturtmaktadır. Burada söz konusu olan bireyin ekonomik, toplumsal ve kültürel düzeyde kendini özgür hissetmesidir. Dayanışma ilkesi ise ge- rek bireyler arası ilişkilerde gerekse de bireyle top- lum arasmda rekabetçi ve yıkıcı ilişkilerin yerine, tüm insanlann kaderinin birbirine bağlı olduğu ilke- sinden hareketie, ortak sorumluluk ve yardımlaşma duygusunu ifade etmektedir. Üçüncü ilke olan ada- let kavramı ise özgürlükten yararlanmak için eko- nomik ve toplumsal önkoşullann varlığını amaçlar, eğer yoksa yaratılması için mücadele eder. • • • 2. Sosyal demokrat bir partinin "olmazsa olmaz\ omurgasını oluşturan temel sınıf, emeğini satarak ça- lışanlar (başta kır ve kent emekçileri olmak üzere) ve geniş halk yığınlandır. Hiç kuşkusuz, sosyal de- mokrat bir parti, üretim yolu ile ulusal sanayileşme- nin gelişmesine katkıda bulunan üretici sermaye ve diğer üretici güçleri de temsil eder, ancak esas ta- banını çalışanlar ve yoksul halk kesimleri oluşturur. Bu bağlamda çalışanlann örgütlü olduğu bir de- mokrasi sosyal demokrat partilerin temel dinamiği- dir. • • • 3. "Sosyal devlet"in giderek tahrip edildiği bir or- tamda, sosyal demokrat sol politika yapma ve onu hayata geçirme araçlan da giderek güçleşmektedir. Çünkü sosyal devlet, başta işçi sınıfı olmak üzere, geniş halk yığınlannın Batı demokrasilerinde uzun mücadeleler sonucu elde ettikleri edinimlerin taç- landığı noktadır. Vahşi kapitalizmin olumsuzsonuç- lannı yumuşatan bu politikalar, özellikle 1980'li yil- lardan sonra sistematik ve sürekli bir saldın altına girmiştir. ••• " '- 4. Sol sosyal demokrat hareketi yakından ilgilen- diren gelişmelerden biri de, son yıllarda etkisi git- tikçe daha da güçlü hissedilmeye başlanan küre- selleşme sürecidir. Bu sürecin, gelecekte sosyal de- mokrat sol siyaset açısından tahrip edici sonuçlar doğurması sürpriz olmamalıdır. Küreselleşme ile dünya ölçeğinde ulus-devietin yetkilerini, etkinliği- ni kısarak, giderek artan gelir dengesizliklerini ve bu dengesizliklerin besledıği mikro-milliyetçi gelişme- lerin yaratacağı tahribata karşı sosyal devletin araç- lanna sahip çıkmalıyız. • • • 5.1980'li yıllardan itibaren gündeme gelen neo- liberal anlayış, "kamu h/zmef/" anlayışını yok etme- ye çalışmış, kâr güdüsünün temel amaç olduğu ge- niş bir alan yaratmıştır. Sosyal demokrat sol bir ha- reket için "kamu hizmeti" anlayışı esas olmak du- rumundadır. • • • 6. Sosyal demokrat bir partiyi karakterize eden en temel faktörierden biri de parti içi demokrasi uygu- lamalandır. Parti içi demokrasi, partinin büyüyüp gelişmesinin en temel dinamiğidir. * • • 7. Sosyal demokrat bir partinin gelişmesinde, po- litikalannın oluşturulmasında ve toplumsal daya- naklannın güçlendirilmesinde başta sendikalar ol- mak üzere, demokratik kitle örgütleri ile kurulan iliş- kinin stratejik bir niteliktaşıdığı unutulmamalıdır. De- mokratik kitle örgütleri ile kurulacak aktif ve katılım esasına dayalı bir ilişki, sosyal demokrat bir parti- nin, politika üretiminde, daha adaletli ve daha ya- şanır birtoplum düzeni kurma ideallerini gerçekleş- tirme mücadelesinde, beslenebileceği en canlı, en dinamik damarlanndan biridir. ••• 8. Sosyal demokrat bir partinin temel sorumluluk- lanndan birinin de, toplumdaki hertüriü aynmcılığa ve şiddete karşı durmak ve sorunlara insani değer- ler ekseninde çözüm üretmek olduğu, bu duyariılı- ğın onun en temel kimliği olduğu unutulmamalıdır. Aydınlanma idealleri ve hümanizmin beslediği bir du- yaıiılıktır bu. ••• 9. Bir siyasal partinin programı ve tüzüğe ne ka- dar tutariı ve iddialı olursa olsun, eğer programı ha- yata geçirecek kadrolar samimiyetten ve güvenilir- likten yoksun ise başan şansı olmayacaktır. Sosyal demokrat bir partinin, kadrolannı oluştururken en te- mel, en nesnel ölçütü, bireyin bu mücadeleye yap- tığı katkı olmalıdır. • • * 10. Türkiye toplumunun son günlerde giderek da- ha şiddetli yaşadığı krizden tek çıkış yolu, sosyal de- mokrat sol bir iktidardan geçmektedir. Kayrtsız şart- sız IMF politikalannateslimiyetle sorunlann çözüle- meyeceği artık anlaşılmış olmalıdır. Türkiye'nin top- lumsal ve iktisadi birikimi bu krizleri ve krizleri yara- tan unsurian aşacak düzeydedir. Yapılması gereken, kendi içinde bütünleşmiş sol sosyal demokrat bir programla kitlelere gitmektir. O zaman anlaşılacak- tır ki, Türkiye'nin kurtuluşu, sol sosyal demokrat bir iktidann ulusal programına dayalı seçeneğinden geçmektedir. TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Anlamı, Önemi ve Sorunlan Konuşmacı Prof. Dr. Gert - Joachim Glaessner Yer: Armada Oteli, Barbaros Salonu - Tarih: 7 Nisan 2001, Cumartesi - Saat 15.00 -18.00 Simultane Çeviri Vardır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle