Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6NİSAN2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Süryani papaza
beraat
• DİVARBAKIR
(Cumhumet Bûrosu) -
Ermeni soykınmı
sırasında Kürtlerin de
kullanıldığı
açıklamalanyla "Halkı
kin ve düşmanhğa tahrik
ettiği" iddiasıyla
hakkında 3 yıla kadar
hapis istemiyle dava
açılan Süryani Meryem
Ana Kilisesi Papazı
Yusuf Akbulut beraat
etti. Diyarbakır 2 No'lu
DGM'deki duruşmada
esas hakkındaki
görûşünü açıklayan
Savcı Yılmaz Aktaş,
sanığın görüşlerini ifade
ettiğini ve bu nedenle de
konuşmalannın düşünce
ve ifade özgürlüğü
açısından
değerlendirilmesi
gerektiğini belirtti.
Öcalan'a
Palme sorgusu
• MUDANYA (AA)-
lsveç'ten gelen 3 kişilik
adli heyet, 15 yıl önce
düzenlenen bir suikasta
kurban giden Isveç'in
eski başbakanlanndan
Olof Palme cinayetiyle
ilgili olarak terör örgütü
lideri Abdullah
Öcalan'ın ifadesini
almak üzere Imralı
Adası'na gitti. Mudanya
Cumhuriyet Başsavcısı
Hüseyin Çınar ve
savcılık kâtibinin eşlik
ettiği, 2'si bayan 3 kişilik
lsveç heyeti, Mudanya
Imrah Irtibat Büro
Amirliği'ndeki
işlemlerin ardından
adaya hareket etti.
Terör örgütü elebaşısı
Öcalan, Imralı'da yapılan
yargılaması sırasında
Olof Palme cinayetiyle
ilgili de ifade vermişti.
Gazeteciler
amlıyor
• İstanbul Haber Servisi
- Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nin (TGC)
geleneksel 'Şehit
Gazeteciler Günü'
kapsamında, şehit
gazeteciler bugün
törenlerle anılacak.
TGC'den verilen bilgiye
göre. cemiyetten bir
heyet, bugün saat
11.00'de. ilk basın şehidi
Hasan Fehmi'nin
Çemberlitaş'ta Sultan
Mahmut Türbesi'ndeki
mezannı ziyaret edecek.
Aynı saatlerde, "Şehit
Gazeteciler Galerisi"nin
de yer aldığı Basın
Müzesi'nde anma
toplantısı düzenlenecek.
Borda tehlike
çanları
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Jeoloji Mühendisleri
Odası (JMO) tarafından
dün düzenlenen
'Özelleştirmeler ve Bor
Gerçeği' konulu
sempozyum dûn
gerçekleştirildi.
Konferansa sendikalar,
meslek odalan,
bürokratlar ve sivil
toplum örgütleri
temsilcileri katıldı.
Sempozyumda
ekonomık kriz bahane
edilerek bor
madenlerinin tekrar
özelleştirilmek
istenmesinin önünün
açılmaya çalışıldığı iddia
edildi. Maden Tetkik
Arama (MTA) konferans
salonundaki
sempozyumda, DSP
Aydın Milletvekili Sema
Pişkınsüt, borun
özelleştirilmesini
steyenleri mandacı
rihniyete sahip olmakla
suçladı.
AB'ye uyum için yapılan hazırlıklar bin sayfalık bir dokümana sığmıştır, anlaşılan epey işimiz var
Avrapa Birbği, Quo Vadis?
Av.M.DİNAR
Nice şehrinde yapılan son
hükümetler arası doruktan be-
ri nerde ise dört ay geçti ve or-
talıkta bir nevi ölüm sessizliği
sürmektedir.
Fransa'nın 6 aylık başkanlı-
ğında büyük ümitlerle hazır-
lanan bu doruk tam bir fiyas-
ko üe neticelenmiş, ele alınan
meselelerin hiçbirinde muta-
bakat sağlanamamış, iki gün-
lük olarak planlanan bu zirve-
ye iki gün (ve iki gece) ekle-
mek zorunda kalınmış ve ba-
lıkçı kavgalannı andıran sert
ve çekişmeli müzakerelerden
sonra nihayet sabah saat 05.00'e
doğru, ancak zevahiri kurtardı-
ğı ümit edilen bir iki içeriksiz
-ve de meseleleri 4 yıl sonraki
doruğa bırakmayı öngören- ka-
rarla kapanmıştır.
0 zamandan beri diller ya-
vaş yavaş çözülmüş ve patlak
veren büyük kavganın sebep-
leri ile baş aktörleri netleşme-
ye başlamıştır. Bunlar, namzet
ülke olarak, bizleri yakından
ilgilendirecek türdendir.
Öteden beri bilinen şuydu
ki, doruğun ele alacağı en mü-
him meseleler, sırasıyla, birli-
ğin genişlemesi (doğuya ve gü-
neye), kimsenin memnun kal-
madığı birlik müesseselerinin
• Üç asır süren Osmanlı'nın derin uykusundan
henüz silkelenen ve modern olmaya mahkûm
Türkiye, Viyana önlerinde Kanuni Sultan
Süleyman'ın savaşla başladığını şimdi bitirmenin
eşiğindedir.. başka araçlarla ve başka emellerle.
Dostça, Paris'i, Amsterdam'ı, Berlin'i
"fethederek"... Oldukça engebeli, inişli çıkışlı, taşlı kayalı bir yolun henüz
başındayız. Sallanarak, sarsılarak yola devam edeceğiz.
(Brüksel ve Strasbourg) işleyi-
şinin revizyonu, 28 veya 30 ül-
keye yükselecek bir AB'nin
kararlar alma mekanizması ve
özetle, kullanılacak oylann na-
sıl ve hangi kıstaslara göre he-
saplanacağı, entegrasyona doğ-
ru daha hızlı adımlarla gitme-
yi arzulayan üyelerin illa ki en
geride kalanlann temposuna
uymaya mecbur olup olmama-
lan ve daha hızlı gitmelerine
müsaade edilse bunlann bir ne-
vi imtiyazlı sınıf teşkil edip et-
meyeceği gibi meselelerdi.
Oyblrllfll ImKânsız
Hakikatte, 28/30 üyelik bir
AB'de, şimdiye kadar yapıldı-
ğı gibi, her meselede oybirliği-
nin sağlanması imkânsızdı.
Herkes bunu müdrikti. Oylann
ekseriyetine gidilmesi kaçınıl-
mazdı; ancak, her meselede mi
yoksa bazılannda mı? Bazıla-
nnda ise, hangileriydi veya
hangi türdendi? Esasında, bu
masum gibi görünen her soru-
nun altında birer mayın yatıyor-
du. Herbiri yaşamsal mahiyet-
teydi. Her biri aynca -ve de tü-
mü birden- üye devletlerden
her birinin hükümranlık hakla-
nnın ne kadanndan feragat et-
meye hazır olduğunu sorgulu-
yordu.
Oybirliğinden oyçokluğuna
geçiş, her devletin her kararda
söz sahibi olması, Brüksel'de-
ki konsey/komisyon veya Stras-
bourg'daki parlamentoya daha
fazla işlerlik kazandınlması,
her üye devletten bir miktar
daha hükümranlık parçasının
kopanlmasına bağhydı. Bura-
dan alınanı oraya vermekti -
ve aynı oranda. Euro gibi,
Schengen gibi. Bütün bu egzer-
sizlerin basit ifadesi buydu.
En ufak üyelerle yapılacak
herhangi bir oy koalisyonu, bü-
yük bir üyenin yaşamsal say-
dığı bir meselede ekarte edil-
mesi sonucunu getirecekti. O
halde, bazı büyük devletlerin
sürdürmekte ısrar ettikleri özel
dış siyasetleri tarihe kanşıp ko-
lektifbır dış siyaset devri mi açı-
lacaktı? Acaba, hükümranlık-
lann feragannda bu kadar uzak-
lara gidilecek miydi? Buna her-
kes hazır mıydı? Belki de, oy-
birlıği kurahnı gerektirecek bir-
kaç meselenin (veya mesele
türlerinin) bir listesini hazırla-
mak büyük devletlerin kaygı-
lannı yatıştırabilirdi; ancak,
böyle bir bıçağın, her iki tara-
findan keskin bir bıçağa ben-
zeme ihtimali büyüktü.
LiderlHclerl sallantıda
Bütün bunlann münakaşası
uzayıp gittiyse de, kesin hiçbir
sonuca vanlmamışsa da, her-
kesin art fıkrinin meydana çık-
masma yardım etmiştir. Gö-
rüldü ki, AB'nin kuruluşun-
dan beri Fransa'nın Almanya
D G M
'
d e
görükn Mehmet Uaın davası nedeniyie
ve insan haklan savunuculan, dün gazetemizi ziyaret etti. Bunlar arasmda İs\^ Yazarlar Birtiği Başkanı Peter Curman, Nor-
veç'in dünyaca ünlü romanctsı Thorvald Steen, PEN Yazariar Birtiği'nin Lluslararası Cezaevindeki Yazarlar Komisyonu Baş-
kanı Eugene Scboulgin, Isveçfi yazar Eftzabettı Zila-Oün, Norveç Düşünceyi Açıklama Forumu üyesi Beate Stydal, Isveç Sımr
Tammayan Avukatiar Birtiği üyeleri ülrika Borg ve Claes Forsberg, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk ve Mehmet Uzun'un da \â-
tapiannı yayımlavan Isveç'in en büyük yaymevinin sahibi Jan Erik Petterson da bulunuyordu. Heyettekfler, gazetemiz Yaaişle-
ri Müdürü Safim Aipaslaa, gazetemiz yazarlan Orhan Erinç ve Oral Çahşlar'la vazüşlerinin sabah toplantısuıda sohbet ettiîer.
AP, Ulusal Programı tartıştıSTRASBOURG (AA) - Av-
rupa Parlamentosu ile TBMM
arasmda köprü vazifesi gören
Karma Parlamenterler Komis-
yonu (KPK) Avrupa kanadının
dün yaptığı toplantıda, Türki-
ye'nin AB'ye sunduğu Ulu-
sal Program (UP) tartışıldı.
Liberal grup üyesi Ingiliz
parlamenter AndrewDırf£ Tür-
kiye'nin hazırladığı UP ile
AB'ye entegrasyon konusun-
da önemli bir adım attığını
söyledi.
KPK Eşbaşkanı Danid Cohn
Bendit ise UP'nin uygulanış bi-
çiminin önemli olduğunu kay-
dederek bu konuda erken bir
yorum yapmak istemediğini
söyledi.
Sosyalist grup üyesi Türk
asıllı parlamenter Ozan Cey-
hun da UP ile Türkiye'de ilk
defa hükümetin, daha önce ta-
bu sayılan birçok konuda ken-
di kendini eleştirmesinin olum-
lu bir adım olduğunu söyledi.
KPK Avrupa kanadının yap-
tığı toplantıya, Strasbourg'da
bulunan KPK Eşbaşkanı MHP
Milletveü KürşatEser, ANAP
Milletvekili tlhan Aküzüm ve
DSP Milletvekili tsmail Boz-
dağ da katıldı.
KPK'nin 25-26 Haziran'da
Brüksel'de yapacağı toplantı-
larda, UP bir kez daha Avru-
palı ve Türk parlamenterler
tarafından aynntılı olarak tar-
tışılacak.
AVRUPA BİKLİĞİ
Nüfiıs çöküşüne
çozum: lurkıye
KÜLTÜR • SANAT O.212 293 «9 78 (3 HATI
BRÜKSEL (AA) -
Brükserde faaliyet gös-
teren saygın kurumlar-
dan Avrupa Siyasi
Araştırmalar Merkezi
profesörlerinden Ian
Davidson, AB ülkele-
rinin büyük bir nüfiıs
krizine yöneldiğini, bu-
na çözümün Orta ve
Doğu Avrupa ülkele-
rinden değil, Türki-
ye'den gelebilecegini
bildirdi.
Belçika'nm yüksek
tirajlı muhafazakâr *La
Iibre Beigique
n
gaze-
tesinde bir makale ya-
zan Davidson, AB halk-
lannın yaşlanması ve
nüfusun sürekli gerile-
mesinden kaynaklanan
sorunlara dikkat çeke-
rek AB ülkelerinin ya-
bancı göçe karşı önlem-
ler aramasınm anlam-
sızlığı üzerinde durdu.
"ABBderieri,herke-
sin bildiği gerçeği ka-
bul etmefidnier. Avru-
pa halkı sadece yaşlan-
makla kahnryor, kûçü-
lüyor ve önümüzdeki
onyıllarda tepetaklak
gjdecek" diyen David-
son, "Stockhohnzirve-
sindeliderter,ekoDomik
reformlar ve esneklikle
bu sorunu AB içinde
aşabüeceklerinidüşün-
düler. Oysa AB nüfu-
sunon çökûşü, ancak
kapsamhbirdtşgöçkte-
lafı edilebilir" ifadesi-
ni kullandı.
AB'nin orta vadede
dışandan gelecek ya-
bancılara büyük ihti-
yaç duyacağını, Orta
ve Doğu Avrupa'dan
gelecek olanlardan kor-
kanlann yanıldıklannı,
bu ülkelerin işgücü ih-
raç edemeyeceklerini,
aksine talepkâr olacak-
lannı belirten David-
son, Türkiye'yi "senar-
yonun stratejikbir nok-
tası" olarak nıtelendir-
di.
2000 CANNES ALTIN KAMERA ÖDÜLÜ <^y-&
2000 CANNES FIBRESCI ÖDÜLÜ
2000 CANNES GENÇ SİNEMA ÖDÜLÜ
2001 İRAN YABANCI FİLM OSCAR ADAYI
BU KÜRT YÖNETMEN BENİ ŞOK ETTİ YIL1N ENİYİ FİLMİ...a
BOB DENERSTEIN, Detroit Metro Tlmes
A FIIM BY
Bahman GHOBADI
SARHOS ATLAR ZAMANI
ile beraber sürdürdüğü liderlik
sallantıdaydı. Fransa/Alman-
ya çiftinin liderlik arabasında-
ki Ahnan beygiri çifte atıp du-
ruyordu. Yükün büyük kısmı-
nı çektiğinden şikâyetle, gay-
retiyle orantdı bir rol üstlenmek
istiyordu. Boşanma kelimesi
dahi telefruz ediliyordu.
Adil oknak için ilave edelim
ki, başka üyeler -ve özetle Al-
manya- oylann tarusındaki "nû-
fos" faktörünün sulandınhna-
sı cihetine gitme işaretlerini
vermeye başlamışlardır. Nede-
ni de Türkiye! Öyle ya, 70 mil-
yona yakın olan Türkiye'nin
nüfusunun, sık sık oluşan elekt-
rik kesintilerinin kuvvetli yar-
dımıyla, 2010'larda 80 milyo-
na varacağı ve aynı zamanda,
gittikçe azalan Ahnanya'nın
nüfusunun aynı yıllarda 70 mil-
yona düşebileceği varsayılıyor
ve böylece AB'nin en güçlü
oyhazinesine Türkiye'nin sa-
hip olması ihtimali beliriyor.
Her ne hal ise, 2004 senesin-
deki doruğa kadar yeni denge-
ler yerli yerine oturacak. Bizi
ilgilendiren, AB'nin beürmek-
te olan bu yeni hüviyetinde
Türkiye'nin yerinin ne olaca-
ğıdır. Daha doğrusu, Türki-
ye'nin o zamana kadar netle-
şecek olan yeni çehresi ne ola-
caktu" ki AB'nin yeni çehresi-
ne uysun. Ulusal Prog-
ram denen metin henüz
tam açıklanmamıştır ve
anladığımız kadan ile,
AB'ye uyum sağlamak
için öngörülen tedbir ve
hazırlıklar 1.000 sahifelik
bir dokümana ancak sı-
ğabilmiştir. Epey işimiz
var demek!
Cöç kabulü
Değişemeyeceği bili-
nen bir iki veri vardır.
Bunlardan birisi, nüfusu
artmakta olan Türkiye'ye
mukabil nüfusu azalmak-
ta olan Avrupa şımdiden
düzenli/düzensiz bir göç
kabulü politikasını hare-
kete geçirmiştir.. sadece
işgücü temini bakunın-
dan değil, demografık açı-
ğını kapatmak için de. O
kadar ki Avrupa memle-
ketlerinin sosyal ve hatta
etnik yapısının gözümü-
zün önünde değişmekte
olduğunu herkes görüyor.
Ikincisi ise AB'ye alın-
ması mukadderolan Tür-
kiye'nin serbest dola-
şuiı/serbest yerleşim iki-
lemiyle Avrupa'yı sessiz-
ce "istfla" etmesi olgusu.
Mukadder diyoruz, çün-
küne Avrupa ne NATO ne
de kimse, 80 milyonluk
birkitleyi göz ardı edeme-
yeceği gibi, böyle birkit-
lenin başka yönlerde se-
rüvenler arayışına yönel-
mesini de kabullenemez.
Halen, AB'nin içinde
bile, hükümranlıklanna,
benüklerine, özelliklerine
sıkı sıkıya bağlı devlet-
lerle, birlik adına bunlar-
dan bir miktannı daha fe-
da etmek isteyenler ara-
sında bir mücadeledir gi-
diyor.
ATİME FOR ORUNKEN HORSES
Adınt Arıplı
D<yarbakır E
D(y«fb»kır Q
Q Ant*P *rı
K»r«>n-M«ra
mir-Konak
Vtn-EınM
BELOE FİUİ İŞLETMESİDİR. (0.212) 252 25 2!
Kirlenen
Dünyamızı Fidan
Dikerek Antalım
ORMAN
BAKANUĞI
SEVGİ VE İLGİ LÖSEMİLİ
ÇOCUKLARIMIZIN DA HAKK1!
LÖSEV
Şekerbank G.O.P Şb. No: 3266666-7 Ank.
Tele!on:03124470660
Faks0312 447 6833
TÜRKKALP
VAKFI
19MayısCad. No:8
Şişli/lstanbul
Tel: (212) 212 07 07
Faks:(212)2126835
Yolun Daşındayız
Bu arada, üç asır süren
Osmanlı'nın derin uyku-
sundan henüz silkelenen
ve modern olmaya mah-
kûm Türkiye, Viyana ön-
lerinde KanuniSultan Sü-
leyman'ın savaşla başla-
dığını şimdi bitirmenin
eşiğindedir.. başka araç-
larla ve başka emellerle.
Dostça, Paris'i, Amster-
dam'ı,Berlüı'i"feÖıede-
rek". Böyle bir perspek-
tiv herkesin hoşuna gidi-
yor mu? Gitmiyor! Baş-
ka türlü var mı? Yoktur!
Ne bizde ne de onlarda.
Ancak, görünen köy kı-
lavuz istemediğine göre,
bu olguyla şimdiden ba-
nşmakta yarar var: Ol-
dukça engebeli, inişli çı-
kışh, taşlı kayalı bir yo-
hm henüz başındayız. Sal-
lanarak, sarsılarak, girilir
miydi girihnez miydi di-
ye birbirimizle tekme to-
kat kavga edeceğiz ve bu
arada da yola devam ede-
ceğiz.
GÖRÜŞ
ZÎYAHALÎS
Sosyal Demokrasi ve
SorumluluklarıTürkiye toplumu, tarihinin en büyük ekonomik ve
sosyal krizi ile karşı karşıya bulunmasına karşın, bu
krizi aşacak bir siyasi iradenin de eksikliğini duymak-
tadır. Toplumsal krizi aşmaya yönelık faaliyetler içe-
risinde bulunması gereken siyasi partiler, tüm siya-
si faaliyetlerini adeta izleme ve eleştiri mekanizma-
sı ile sınırlandırmıştır. Bu durum toplumsal sorunla-
nmızın çözümünü daha da zorlaştırmaktadır.
Bu makalede sosyal demokrat bir partinin politik
sorumluluklanna ve temel siyasi yaklaşımlanna iliş-
kin bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum.
• • •
1. Sosyal demokrasi evrensel olarak üç temel il-
ke ekseninde kimliğini tanımlar Bunlar, özgüriük, ada-
let ve dayanışmadır. Özgüıiük, demokrasi ile sıkı sı-
kıya bağlı bir kavram iken bireyin salt hukuksal öz-
gürlüğünü kapsamamakta, onu maddi ve toplum-
sal temele oturtmaktadır. Burada söz konusu olan
bireyin ekonomik, toplumsal ve kültürel düzeyde
kendini özgür hissetmesidir. Dayanışma ilkesi ise ge-
rek bireyler arası ilişkilerde gerekse de bireyle top-
lum arasmda rekabetçi ve yıkıcı ilişkilerin yerine,
tüm insanlann kaderinin birbirine bağlı olduğu ilke-
sinden hareketie, ortak sorumluluk ve yardımlaşma
duygusunu ifade etmektedir. Üçüncü ilke olan ada-
let kavramı ise özgürlükten yararlanmak için eko-
nomik ve toplumsal önkoşullann varlığını amaçlar,
eğer yoksa yaratılması için mücadele eder.
• • •
2. Sosyal demokrat bir partinin "olmazsa olmaz\
omurgasını oluşturan temel sınıf, emeğini satarak ça-
lışanlar (başta kır ve kent emekçileri olmak üzere)
ve geniş halk yığınlandır. Hiç kuşkusuz, sosyal de-
mokrat bir parti, üretim yolu ile ulusal sanayileşme-
nin gelişmesine katkıda bulunan üretici sermaye ve
diğer üretici güçleri de temsil eder, ancak esas ta-
banını çalışanlar ve yoksul halk kesimleri oluşturur.
Bu bağlamda çalışanlann örgütlü olduğu bir de-
mokrasi sosyal demokrat partilerin temel dinamiği-
dir.
• • •
3. "Sosyal devlet"in giderek tahrip edildiği bir or-
tamda, sosyal demokrat sol politika yapma ve onu
hayata geçirme araçlan da giderek güçleşmektedir.
Çünkü sosyal devlet, başta işçi sınıfı olmak üzere,
geniş halk yığınlannın Batı demokrasilerinde uzun
mücadeleler sonucu elde ettikleri edinimlerin taç-
landığı noktadır. Vahşi kapitalizmin olumsuzsonuç-
lannı yumuşatan bu politikalar, özellikle 1980'li yil-
lardan sonra sistematik ve sürekli bir saldın altına
girmiştir.
••• " '-
4. Sol sosyal demokrat hareketi yakından ilgilen-
diren gelişmelerden biri de, son yıllarda etkisi git-
tikçe daha da güçlü hissedilmeye başlanan küre-
selleşme sürecidir. Bu sürecin, gelecekte sosyal de-
mokrat sol siyaset açısından tahrip edici sonuçlar
doğurması sürpriz olmamalıdır. Küreselleşme ile
dünya ölçeğinde ulus-devietin yetkilerini, etkinliği-
ni kısarak, giderek artan gelir dengesizliklerini ve bu
dengesizliklerin besledıği mikro-milliyetçi gelişme-
lerin yaratacağı tahribata karşı sosyal devletin araç-
lanna sahip çıkmalıyız.
• • •
5.1980'li yıllardan itibaren gündeme gelen neo-
liberal anlayış, "kamu h/zmef/" anlayışını yok etme-
ye çalışmış, kâr güdüsünün temel amaç olduğu ge-
niş bir alan yaratmıştır. Sosyal demokrat sol bir ha-
reket için "kamu hizmeti" anlayışı esas olmak du-
rumundadır.
• • •
6. Sosyal demokrat bir partiyi karakterize eden en
temel faktörierden biri de parti içi demokrasi uygu-
lamalandır. Parti içi demokrasi, partinin büyüyüp
gelişmesinin en temel dinamiğidir.
* • •
7. Sosyal demokrat bir partinin gelişmesinde, po-
litikalannın oluşturulmasında ve toplumsal daya-
naklannın güçlendirilmesinde başta sendikalar ol-
mak üzere, demokratik kitle örgütleri ile kurulan iliş-
kinin stratejik bir niteliktaşıdığı unutulmamalıdır. De-
mokratik kitle örgütleri ile kurulacak aktif ve katılım
esasına dayalı bir ilişki, sosyal demokrat bir parti-
nin, politika üretiminde, daha adaletli ve daha ya-
şanır birtoplum düzeni kurma ideallerini gerçekleş-
tirme mücadelesinde, beslenebileceği en canlı, en
dinamik damarlanndan biridir.
•••
8. Sosyal demokrat bir partinin temel sorumluluk-
lanndan birinin de, toplumdaki hertüriü aynmcılığa
ve şiddete karşı durmak ve sorunlara insani değer-
ler ekseninde çözüm üretmek olduğu, bu duyariılı-
ğın onun en temel kimliği olduğu unutulmamalıdır.
Aydınlanma idealleri ve hümanizmin beslediği bir du-
yaıiılıktır bu.
•••
9. Bir siyasal partinin programı ve tüzüğe ne ka-
dar tutariı ve iddialı olursa olsun, eğer programı ha-
yata geçirecek kadrolar samimiyetten ve güvenilir-
likten yoksun ise başan şansı olmayacaktır. Sosyal
demokrat bir partinin, kadrolannı oluştururken en te-
mel, en nesnel ölçütü, bireyin bu mücadeleye yap-
tığı katkı olmalıdır.
• • *
10. Türkiye toplumunun son günlerde giderek da-
ha şiddetli yaşadığı krizden tek çıkış yolu, sosyal de-
mokrat sol bir iktidardan geçmektedir. Kayrtsız şart-
sız IMF politikalannateslimiyetle sorunlann çözüle-
meyeceği artık anlaşılmış olmalıdır. Türkiye'nin top-
lumsal ve iktisadi birikimi bu krizleri ve krizleri yara-
tan unsurian aşacak düzeydedir. Yapılması gereken,
kendi içinde bütünleşmiş sol sosyal demokrat bir
programla kitlelere gitmektir. O zaman anlaşılacak-
tır ki, Türkiye'nin kurtuluşu, sol sosyal demokrat bir
iktidann ulusal programına dayalı seçeneğinden
geçmektedir.
TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL
ARAŞTIRMALAR VAKFI
PARTİ İÇİ DEMOKRASİ
Anlamı, Önemi ve Sorunlan
Konuşmacı
Prof. Dr. Gert - Joachim Glaessner
Yer: Armada Oteli, Barbaros Salonu - Tarih:
7 Nisan 2001, Cumartesi - Saat 15.00 -18.00
Simultane Çeviri Vardır.