Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Baykal: Tarım
İANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Tanm Komisyonu
tarafindan, Genel
Başkan Deniz Baykal'ın
başkanhğında Gölbaşı
Patalya Otel'de
düzenlenen ve 2 gün
süren toplantı sona erdi.
Toplantı sonuçlannı
basın toplantısı ile
açıklayan Baykal,
hükümetin IMF'ye
verdiği niyet mektubu
ve ekonomik programın
altında 'tanmının
sorunlannı çözmekten
umudu kesmiş ve teslim
olmuş' bir anlayış
bulunduğunu söyledi.
Baykal, "Maalesef
Türkiye dünyada bır
kobay ülke konumuna
getirilmektedır" dedi.
'Devlet
küçülmemeli'
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ulusal Sanayicı ve
Işadamlan Derneğı'nin
(USİAD) yayın organı
Bildiren dergisinin son
sayısında yayımlanan
bir araştırma,
'Kalkınma için devlet
küçülmeli' söyleminin
arkasındaki gerçeği
ortaya çıkardı. Gelışmiş
ülkelerde devletın
ekonomıdekı ağırlığının
yüzde 47 olduğuna
işaret edilirken
Türkiye'de bu oranın
sadece yüzde 23.3
olarak gerçekleştiği
vurgulandı.
Diyanere
yeni görev
• ANKARA (ANKA) -
Diyanet Işleri
Başkanlığı'na irticayla
mücadele görevi de
veren ve bu amaçla
plan ve program
hazırlaması,
uygulaması ile bu
konuda ilgili bakanhk,
kurum ve kuruluşlarla
işbirliği yapmasını
öngören bir yasa
tasansı hazırlandı. Yasa
tasarısı Başbakan
Bülent Ecevit'in
imzasıyla TBMM'ye
gönderildi.
Egeli çiftçiler
yurudu
• DENİZLİ
(Cumhuriyet) - Egeli
çiftçiler dün Denizli'de
düzenlenen mitingde
hükümeti istifaya
çağırdı. Aydın, Afyon,
Balıkesir, Burdur, Izmir,
Manisa, Muğla. Uşak ve
Denizlili çiftçiler, dün
yüzlerce traktör eşliğinde
yürüdü. Demokrasi
Meydanı'ndaki mitingde
konuşan Denizli Ziraat
Odası Başkanı Haldun
Tellioğlu, çiftçinin artık
dayanacak durumu
kalmadığını, faiz
batağında kaybolmak
üzere olduğunu
vurgulayarak Ankara'ya
yürüyeceklerini söyledi.
1 Mayıs
afişine gözaltı
• Istanbul Haber
Servisi - Sosyalist
IktidarPartisi'nin
'Yakınma, memlekete
sahip çık', '1 Mayıs seni
bekliyor' ve 'tşçi
sınıfının yanıtı 1
Mayıs'ta' yazılı afışlen
yapan partililer,
İstanbul'un çeşitli
bölgelerinde gözaltına
ahndı. SÎP, tüm
engellemelere karşın 1
Mayıs çahşmalanna
devam edeceğinı
açıkladı.
Tıbbi müdahale sonucu 30'u aşkın eylemcinin de sakat kaldığı ileri sürülüyor
Gün 186. öKiııı 17İSTANBUIVANKARA (Cumhuri-
yet)-F tipi cezaevlerine karşı siyasi tu-
fuklu \ e hükümlülerce düzenlenen ve
186. gününe giren ölüm orucu eyle-
minde dün biri tutuklu yakını 3 kişi-
nin daha ölmesiyle yaşamını yitiren-
lerin sayısı 17'ye yükseldi. Bayram-
paşa Cezaevi Hastanesi'ne kaldınlan
TKEP/Leninist davası tutukJusu ŞibeJ
Sürücü (24), Ankara Numune Hasta-
nesi'nde TKİP davası tutuklusu Hati-
ce Yürekli (33) ile lstanbul"da Küçü-
karmutlu'da tutuklu yakını Şenay Ha-
noğlu (30) yaşamını yitirdi. TutukJu
yakınlan ve avukatları ile insan hak-
lan savunuculan, ölüm orucu eylem-
cilerine yapılan tıbbi müdahale nede-
niyle 30'u aşkın tutuklu ve hükümlü-
nün sakat kaldığını, bir o kadannın da
bilinçlerini yitirdiğini öne sürdüler.
Hafızalannı kaybeden tutuklu ve
hükümlülerin, ölüm orucu eylemini
bıraktığı şeklinde bir izlenim yaratıl-
dığını vurgulayan Halkın Hukuk Bü-
rosu avukatı Behiç Aşçı. "Annelerini
dahj tanımayan, kendilerini çocuk sa-
nan, neden cezaevinde olduğunu ha-
brlamayan bir kişinin ölüm orucunu
sürdürmesi zaten imkânsız" diye ko-
nuştu.
Kardeşi de cezaevinde
Ümraniye Cezaevi 'nde tututlu bu-
lunan Tokat Niksar doğumlu Sibel
Sürücü, "HayataDönüşOperasyonu"
sonrası Kartal Özel Tip Cezaevi'ne
Yasal süreç
sürüyor
Trabzon Müzesi'nin
açılışına KüMr
Bakaıu İstemihan
Talay ile birtikte
katılan Adalet
Bakanı Hikmet
Sami Türk, ölüm
oruçlan konusunda
açıklamalar yapü.
Türk, ölüm
oruçlanyla Ugüi
olarak üç yasa
tasansının
Bakanlar
Kurulu'ndan
geçerek TBMM'ye
sevk edildiğini ve
yasal sürecin devam
ettiğini söyledi
Adalet Bakanı Türk: Tutuklular özgür iradeleriyle eylemi bitirmeli
4
01 emrini' 22 örgüt veriyor
AHMETŞEFİK
TRABZON - Adalet Bakaıu
Hikmet Sami Türk, Terörle
Mücadele Yasası'nın (TMY)
16'ncı maddesi de içinde ol-
mak üzere üç yasa tasansuıın
TBMM'ye sevk edildiğini, bu
tasanlann yasalaşması halinde
ölüm oruçlannın gerekçesinin
tamamen ortadan kalkacağını
belirtti. Ölüm oruçlannın 22 ör-
gütün ortak karanyla sürdürül-
düğünü öne süren Türk, "Öitim
orucundakiler kendi özgür ira-
deleri ile artık buna bir son ver-
metidir" dedi. Hikmet Sami
Türk dün Trabzon Valiliği'nde
gazetecilerin sorulannı yanıtla-
dı. Ölüm oruçlanyla ilgili ola-
rak üç yasa tasansının Bakan-
lar Kurulu'ndan geçerek TB-
MM'ye sevk ediidiğini ve yasal
sürecin devam ettiğini belirten
Türk, sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Bu yasa tasanlan içinde T-
MY'nin 16. maddesinin değişti-
rilmesi var. Bu yasa, terör suç-
larından tutuklu ve hükümlü
oianlann açık görüş yapmasını
önlüyor. Şimdi bunu değiştiri-
yonız."
tkinci tasannın da "infaz hâ-
kimliğr ile ilgili olduğunu an-
latan Türk, bu tasanyla cezaev-
lerini sivil denetime açacakla-
nnı belirtti. Yasa tasanlannın
TBMM'ye iletildiğini ifade e-
den Türk, "Arnk ölüm oruçla-
ruu devam ettirmek için gerek-
çe kalmayacak. Şikâyetler bu
konularda toplanıvordu. Bun-
lan ortadan kakhnyoruz. Otüm
orucundaoianlann bunu hi de-
ğeriendirmesi gerekhor" dedi.
Ölüm oruçlannın arkasında
22 örgütün karannın bulundu-
ğunu iddia eden Türk, "Bu ey-
lem içinde olanlar, kendilerini
ölüme sevk edenler, gerçekleri
göriip kendi iradeJeri ile bu tşe
son vermeüdir" dedi.
sevk edildi. Kartal'da başlattığı süre-
siz açlık grevi eylemini 30. günden
sonra ölüm orucuna çeviren Sürücü,
yaklaşık 10 gün önce Bayrampaşa Ce-
zaevi Hastanesi'ne kaldınldı. 29 ki-
lograma düşmesine karşın tedaviyi
kabul etmeyen Sibel Sürücü, dün öğ-
len saatlerinde ölüm orucunun 124.
gününde yaşarmnı yitirdi.
Sibel Sürücü'nün kız kardeşi Zu-
hal Sürücü'nün de Kartal Özel Tip
Cezaevi'nde tutuklu olduğu öğrenil-
dı. Sürücü için bugün saat
10.00'da tkitelli Ceme-
vi'nde cenaze töreni düzen-
leneceği kaydedildi.
Ankara Numune Hasta-
nesi'nde yatan Hatice Yü-
rekli, dün akşam saatlerinde
yaşamını yitirdi. Ölüm oru-
cunun 180. gününde yaşa-
mını yitiren TKİP davasın-
dan tutuklu Yürekli, Hayata
Dönüş Operasyonu önce-
sinde Ulucanlar Ceza-
evi'ndeydi. Hastanede teda-
viyi reddeden Yürekli, ope-
rasyondan bu yana Numune
Hastanesi'nde tutuluyordu.
Tutuklu ve hükümlülere
destek vermek için Küçü-
karmutlu'daki evinde ölüm
orucu yapan TAYAD üyesi
Şenay Hanoğlu, eyleminin
160. gününde yaşamını yi-
tirdi.
Eşi YüceJ Hanoğlu Kan-
dıra F Tipı Cezaevi'nde bu-
lunan Şenay Hanoğlu'nun
11 yaşında kız, 9 yaşında da
erkek çocuğu var. Hanoğlu,
geçimıni gündelikçilik ya-
parak sağlıyordu.
Hanoğlu'nun cenazesinin
bugün saat 12.00'de Küçü-
karmutlu Cemevi'nde dü-
zenlenecek törenin ardın-
dan Cebeci Mezarlığı'nda
toprağa verilecek.
Demokratik Mücadele
Platformu (DMP) adına ya-
pılan açıklamada, Alman-
ya'nın Regensburg kentin-
de', Türkiye'de ölüm orucu
eylemi yapan tutuklu ve hü-
kümlülere destek olmak
için Kâzım Gülbağ adlı bir
kişinin kendisinı yaktığı ve
kaldınldığı hastanede kur-
tanlamayarak yaşarmnı yi-
tirdiği vurgulandı.
Sakat kakhlar
Eylemciler ayrı ayrı odalara konuldu
Hastanedetecritdönemi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Ölüm orucu ve aç-
lık grevinde bulunan siyasi
tutuklu ve hükümlüler, has-
tanelerde de tecrit altma
ahnmaya başlandı. Ankara
Hastanesi'nde bulunan ey-
lemciler "birbirleriyie te-
maslan kesüerek" ayrı ayn
odalara konuldu.
Ceza ve Tevkifevleri Ge-
nel Müdürü Aü Suat Erto-
sun'un savcıhklara gönder-
diği ve hastanelerde de tec-
rit uygulamasını öngören
genelgenin ardından, Anka-
ra Hastanesi'nde tedaviyi
kabul etmeyen 12 eylemci
tek kışilik odalara ahndı.
Ankara Tabip Odası (ATO)
Başkanı Ümit ErkoL uygu-
lamamn birçok sakıncayı
berberinde getireceğine dik-
katçekerek "Olastaniölüm-
krden bu uygulamayı başla-
tanlar sorumiu olacakbr"
dedi. Eylemcilerin her an
ani ölüm tehlikesi ile karşı
karşıya olduğunu vurgula-
yan Erkol, rutuklulann bü-
tün gün gözlem altnıda ol-
ması gerektiğini behrtti.
Kandıra Cezaevi'nde ilginç uygulama
Ftipiıtin camlanna bakmayın
ANKARA/tSTANBUL
(ANKA) -F tipi cezaevlerin-
de kalan yakınlannı ziyare-
te gidenlerin görüş yapabil-
mek için "camlara bakma-
ması'' gerekiyor.
tşleyişi yasal zemine otur-
rulmadığı için keyfî uygula-
malara açık olmakla eleşti-
rilen F tiplerinden birisi olan
Kandura F tipi cezaevine gi-
den tutuklu yakını anne Fa-
dime Fırat ve ağabey Ve>sel
Firat, Metin Fırat'la görüş-
mek istediler. 19 Nisan'da
cezaevine giden Fırat ailesi,
görüş yapamadan Istanbul 'a
geri dönmek zorunda kaldı.
Görüş yapılamamasının ne-
deni ise cezaevi yetkililerin-
ce "camlara bakmak" ola-
rak açıklandı.
Adalet Bakanı HikmetSa-
mi Türk'ün açıkladığı TMY
lö.madde değişüdiğiyle il-
gili yasa tasansı, tutuklu ve
hükümlülerin yanı sıra aile-
lerinden de onay görmedi.
Aileler, yasa değişikliği ta-
sansını, "Bir atdatmaca ve
oyalama" şeklinde yorum-
luyor.
Halkın Hukuk Bürosu
avukatlan adına yapılan ya-
zılı açıklamada, Kandıra
Cezaevi'nde kalan 1. ölüm
orucu ekibindeki bütün tu-
tuklu ve hükümlülerin sakat
kaldığı ve hafızalannı yitir-
diği belirtildi. Açıklamada,
aralannda Ferhat Ertürk,
Hüseyin Akpınar, Hakan
Yddınm, Serkan Aydoğan,
Uğur Karademir, LTaş Bü-
tün, Deniz Yıkhz, Celal Ge-
zer ve Dursun Ali Pekm'in
bulunduğu tutuklu ve hü-
kümlülerin, tzmit Devlet
Hastanesi'ne kaldınlarak
zorla tedavi edildikleri öne
sürüldü.
Diyarbakır'da cezaevle-
rindeki ölümlerin bir an ön-
ce durduruhnası ve uzlaş-
manın sağlanması için açık-
lama yapmak isteyen çok
sayıda HADEP'li gözaltuıa
ahndı.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Evrense) tarihi isimleri yeni-
siyle değiştirmeyı amaçlayan
birgenelgeye Bülent Ecevit'in
yanlışlıkla imza attığı ortayaçık-
tı. Doğrusu, Bülent Ecevit'in al-
tında imzası bulunan yüz kızar-
tıcı bir etnik temizleme girişimi
gazetelere yansıyınca, Başba-
kan bu genelge için "Yanlışlık
olmuş" diyerek durumu kurtar-
maya çalışti.
Tarihi isimleri degiştirmek,
üstelik efsanelere, tarih kitapla-
nna geçmiş isimleri degiştirmek
nasıl bir akıldır? Bu değişikliği
Türk Dil Kurumu hazırtamış. T-
DK'nin kuruluş amacı neydi, bu
ülkenin tarihindeki isimleri sil-
mek, bu topraklann mirasını bir
günde yok ederek yeni bir kül-
tür yaratmak mıydı? Atatürk
bu kurumu 12 Eylülcü general-
ler, burayı bir despotizm karar-
gâhı haline çevirsinler diye mi
kurdu? Yoksa, Anadolu'da bin
yıllara uzanan zengin birtarih ve
kültüre sahip çıksın diye mi?
Ecevit'in yanlışlık olmuş de-
diği yanltşlık, çok uzun bir za-
mandır bu ülkede uygulanryor.
Patara'ya Ovagelmiş Diyenler
Anadolu'da köy isimleri, kasa-
ba isimleri değiştiriliyor ve tek
tipleştiriliyor. Örneklerini kendi
şehrim Tarsus ve civannda ya-
şadık. Birçok yerde de benzer
bir uygulama yapıldığını biliyo-
ruz. Orneğin Güneydoğu'da
yüz yıllara dayanan köy ve ka-
saba isimlerinin yerini şimdi ye-
ni isimler aldı. Zamanında Tar-
sus'un bir nahıyesi olan Nam-
run Yaylası, şimdi ilçe. Ancak
adı değiştirildi. Şimdiki adı
Çamlıyayla. Zaten son yıllarda
bu isimleri Türkteştirme çabala-
n, Çamlıyayla, Çamlık, Tepeba-
şı, Maltepe falan gibi isimlerie
sınıriı olan bir yeni sürece ne-
den oldu.
Mübadele sırasında Tar-
sus'un bır köyüne yerieştirilen
Giritlilerin köyünün adı Mele-
mez'di. Şimdi bu köyün adı Ih-
saniye olmuş. Namrun'a Çam-
lıyayla, Melemez'e Ihsaniye de-
yince bu ülke çağdaşlaşıyor
mu, Türkleşiyor mu, ilerliyor
mu, tam anlayabilmiş değilim.
Geçen yıl TFTT'ye de bir genel-
ge yollanmıştı. Bu genelgeye
göre, kime nasıl hitap edilece-
ği, hangi olaylann hangi kelime-
lerle tanımlanacağı katı bir sınır-
lama ile çalışanlara tebliğ edil-
mişti.
Patara'yı, Ovagelmiş yapa-
caklarmış. Patara, Anadolu
topraklarındaki bir uygarlığın
adı. Bu uygariık, Ovagelmiş ha-
line dönüştürülecek. Aspendos
Belkıs, Olimpos Uludağ vb...
Eğer böyle yapmazsak bölücü
emellere alet olacağız. Aslında,
ben bu genelgenin şu andaki
duruma tam uygun olduğunu
düşünüyorum. Kardeşim, bu
ülkede şu anda egemen olan
anlayışın Patara'yla, Olim-
pos'la, Aspendos'la ne ilgisi
var? Hâlâ bir göçebe kültürü
içinde yaşıyoruz. Aspendos,
hâlâ ondan büyüğünü yapama-
dığımız kocaman bir amfiteatr
yapabilecek bir yerieşik mede-
niyetin adı. Patara'da da büyük
bir uygariık yaşamış. Olimpos,
başlı başına evrensel bir kültü-
rü simgeliyor.
"Bu kültürün bizimle ilgisi
yok" diyoruz. Atina'ya gittiği-
mizde ise Yunanlılann, Anado-
lu köklü eski uygariığa ne kadar
candan sahip çıktığına tanık
oluyoruz. Yunanistan, bu bü-
yük uygarlığın devamı olmakla
övünüyor ve kendisine dünya
uygariık topluluğu içinde bu ne-
denle saygın bir yer kazanıyor.
Biz ise kendi yaşadığımız top-
raklardaki kültür ve uygariıkla
bağlarımızı koparmayı "milli-
yetçilik" sayıyoruz.
Anadolu'yu gezerken, ne bü-
yük bir tarih ve kültür mirası ol-
duğunu görerek heyecana ka-
pılıyoruz. Çünkü bu topraklar-
da yaşayan o insanlar bizim
atalanmız. Onlar buradan bir
yere gitmediler, işte bizler onla-
nn çocuklanyız. Birçeşit uygar-
iığa beşiklik etmiş bu koca coğ-
rafya, ne büyük bir kültür mira-
sıdır. İşte bu mirası tarihin de-
rinliklerinden yeniden çıkarmak
ve bunun üzerine yeni ve zen-
gin bir kültür inşa etmek müm-
kün.
Fakat, nedense kendisinin
Türk olduğunu düşünen ve
Türk'ün ancak başka kültürieri
reddederek var olacağını sanan
bir ilkellik, yıllardtr bu ülkeye yön
veriyor. isim silip yenileri yaz-
ma alışkanlığı yeni ortaya çık-
mış değil ki! Eğer bazı gazete-
ler bu durumu fark edip üzeri-
ne gitmeselerdi, Patara'ya
Ovagelmiş diyen haritalar yapı-
lacak ve dünyaya bunlar pos-
talanacaktı. Sonra bu ülkedeki
kültür ve tarih mirasını görme-
ye gelenler, Patara'nın neden
Ovagelmiş haline dönüştüğü-
nü merak edeceklerdi.
Bu ülkeyi Ovagelmiş kafasıy-
la yönetenler, onlara şu cevabı
vereceklerdi: "Türk'ün Türk'ten
başka dostu yoktur". Onlar da
şöyle düşüneceklerdi "Türk'ün
Türk'ten başka düşmanı yok-
tur."
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Köle Çocuklar
"Afrika'da köle ticaretibitmedi. Kamerun'la Be-
nin arasında seyreden bir gemide 250 köle çocuk
bulunduğu öğrenildi. Gemi, izlenmesine karşın izi-
ni kaybettirerek bu çocuklan gidecekleri yerde ka-
raya çıkarmaya çalışıyor. Çocukların, aileleh tarafin-
dan 14 dolara köle tacirierine satıldığı, alınan bilgi-
ler içerisinde. Köle çocuklar, Gabon ve Fildişi Sa-
hili gibi ülkelerde kakao ve pamuk çiftliklerinde ça-
lıştınlmak üzere satılıyor. Köle tacirlerinin ortalama
250 dolara sattıklan çocuklargünde 12saatten faz-
la çalıştınlıyor. Bu çocuklar satıldıktan sonra ailele-
rini bir daha göremiyorlar." (Haber, internetteki
ntvmsnbc haber sitesinden alındı. Tarih 14.04.2001)
ATV'nin gündüz programı içinde yer alan, Esra
Ceyhan'ın yönettiği 'A'dan Z'ye' programında, bir
kan kocanın, çocuklannı fakiriik nedeniyte 15 bin do-
lara satmak istemeleri konu olarak tartışılıyordu. Ka-
dının suskun kaldığı programda koca, başka çare-
lerinin kalmadığını öne sürerek bu karannı savunu-
yor, öteki konuklar da bu tutumun çok yanlış oldu-
ğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Aslında 'mevsimlik
çocuk kiralamak', bizim toplumsal kültürümüze çok
yabancı değıldir. Çocuğunu evlatlık vermek, çocu-
ğunun düzelen koşullanndan, ana baba hakkını öne
sürerek yaralanmaya çalışmak da olağan işlerden
sayılır.
Bütün bunlan, 'fakirliğin gözü köroisun. Onlar da
neyapsın, başka çareleri mi varki?' diye savunmak
haklı bir tutum değildir. 'Çocuklannı satmanın ya da
kiralamanın' asıl nedeni, onlann üzerinden çıkar sağ-
lamaktır. Bunun ne haklı bir gerekçesı olur ne de sa-
vunulur bir yanı.
Ailelerin yapmast gereken de, elbette ışığı söndü-
rüp çocuk yapmak değil, doğacak çocuklann nasıl
yaşayacağı, nasıl büyüyeceğinı düşünecek akla ve
vicdana sahip olmaktır.
Doğrulan yanlışlara teslim ede ede yaşamak, ken-
di bindiği dalı kesmektir.
21. yüzyılın bu 23 Nisan'ında insanlık, kendi seç-
tiği yanlış yolun diyetini çocuklara ödetiyor.
Amerika, çocuklannı şiddetin, uyuşturucunun,
seks yanlışlannın batağına kaptırmış, ne yapacağı-
nı kara kara düşünüyor. Sosyal refahı payiaşmayı
duşünmediğı ülkeler, Kolombiya, Meksıka gibi az-
gelişmışler uyuşturucuyu üreterek ya da taşryarak
Amerika'yı tehdit ediyor. Amerika kendi çocuklan-
nın yarattığı anarşiyi önleyemiyor.
Avrupa, çocuklannın artık sadece kendi çıkarta-
nnı düşündüğünü, hiçbir sosyal sorumluluk taşıma-
dığını görerek dehşete düşüyor, neler yapması ge-
rektiğini tartışıyor. Şu anda 20 milyon yüksek eği-
timli, teknolojik donanımlı genç insanın işsiz kaldı-
ğını görerek ne yapacağını bilemiyor, ülkelerinde ar-
tan yabanci düşmanlığını önleyemiyor.
Az gelışmiş ulkeler, gençlerinin yaşadığı bunalımı
izleyemiyor, anlayamıyor, ne yapacağını bilemiyor.
Bu gençlerin kendi ülkeleri için taşıdığı umutsuzluk,
bir bölümünü Amerika ve Avrupa'ya (ya da Avust-
ralya, Kanada'ya) gitmeye yöneltiyor, bir bölümünü
radikal politik akımlara yöneltiyor, bir bölümünü de
kendi paçasını kurtarmaya yönlendiriyor. Az geliş-
miş ülkelerin çocuklan da kendi gelecekleriyte kar-
şılaştıkça 'modern çağın köleliğı ile modem çağın
köle isyanlan' arasında bir yerde kendi konumunu
afıyor.
Eski çağlann köleliği 'emek köleliği' biçimindeya-
şanryordu. Modem çağın köleliği de 'tüketim köle-
liği' olarak yaşanıyor. Dünyanın az gelişmiş bölge-
lerinde bugün de 'emekköleliği' yaşanmaktadır, ge-
lişmiş bölgelerinde ise 'tüketim köleliği' biçiminde
kölelik kurumu sürdürülmektedir. Sonuç, biranlam-
da değişmiyor.
Çocukluk dönemi, insanın çevre etkilerine en açık
dönemidir.
Bir çocuk, genetik donanımı, genetik programlan-
ması yanında çevre etkileşimiyle biçim alır, kişilik
oluşturur, karakter kazanır, kimlik belirter. Bütün bun-
lann oluşumunda da etki-tepki mekanizması rol oy-
nar. Etkiler, her çocukta farklı tepkilere yol açarak
birbirinden farklı insanlann oluşmasını sağlar.
2001 yılında göriinen odur ki 'küreselleşme.', ço-
cuklan dünya ölçeğinde benzer uyanlaria karşılaş-
tırmaktadır. Şampiyonlar, kahramanlar, idoller, de-
ğer yargılan, başvurulan kaynaklar dünya ölçeğin-
de aynileşmektedir. Yerel küttürier, ulusal kültürier
yavaş yavaş etkisini yitiımekte, evrensel ölçekteki
kültür egemen olmaktadır. Bu da 'evrensel' sözcü-
ğü altında 'Amerikan kültürü', 'Ingilizce've 'Ameri-
kan tarzı' demektir. Özlemler, özdeşleşmeler bu
doğrultuda biçimlenmektedir. Gerçek anlamda Av-
rupa kültürü silinmiş, o da Amerikan küttürünün et-
ki alanma girmiştir.
Bu etkileşim tek sözcükle 'iyi' ya da 'kötü' değil-
dir. 'lyi ya da kötü', 'neden, kime göre, ne zaman
ve nasıl?' sorulannın yanıtlanyla ortaya konulabilir.
Geçmişin 'iyiya da kötüîeri olabildiği gibi günümü-
zün de 'iyi ya da kötü'\en vardır. önemli olan bun-
lann düşünülmesi, tartışılması, yapılacak oianlann
anlaşılması için çalışılmasıdır.
'23 Nisan'lan, sıradanlaşmış törenlerie, çocukla-
nmızı hayranlıkla seyrederek geçirmek yerine 'on-
lan gerçekte nasılyetiştirdiğimizi düşünerek' değer-
lendirseydik daha iyi olurdu.
Çünkü, çocuklanmızın 'gelecekte özgürmü, yok-
sa köle mi olacaklan' sorusunun yanıtı bizim bugün-
kü tutumumuzda yatmaktadır.
e-mail: erdalataksuperonline.com
faks: 0212 - 513 90 98
Frekans tahsisi
ihalesi 26 Nisan'da
ANKARA (AA) -
Frekans planında yer
alan ve ulusal televiz-
yon yayınlan için aynl-
mış yayın kanallannın
seçme önceliğini belir-
leyecek olan sıralama
ihalesi, Radyo ve Tele-
vizyon Üst Kurulu
(RTÜK) tarafindan 26
Nisan Perşembe günü,
Bilkent Otel'de yapıla-
cak. Açıkteklif suretiy-
le yapılacak ihale, saat
10.00'da başlayacak.
Bu saatte ihale salonun-
da bulunmayan kuru-
luşlar ihale dışı kalacak.
Ihaleye katılacak ku-
ruluşlar, 1.5 trilyon lira
tutannda teminat yatı-
racaklar. Ihaleye ilişkin
şartname, 500 milyon
lira karşıhğında
RTÜK'ten temin edile-
bilecek. Aynca, 1997
yılında yapılacağı ilan
edilen ihale için kuru-
luşlar tarafindan satın
alınan şartname ve ek-
lerinin asıllan, satın al-
maya ilişkin dekontlar
ibraz edilerek ücretsiz
olarak yenileriyle de-
ğiştirilebilecek. Eski
şartname ve eklerini
değiştirmeyen kuruluş-
lar, yeni şartname ve
eklerini satın almak zo-
runda olacak.