25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Lodos çanııır getirdi istanbuJ Haber Servisa - Meteoroloji lşleri Genel Müdür- lügü Hava Tahmihle- ri Şube Müdürü Meb- metYaylan. cuma gû- nü Çanakkale'de gö- rülen "çamur yağışı- na" Cezayir, Tunus ve Libya üzerinden e- sen ve toz zerrecikle- ri taşıyan "kıMe" ve "lodos" riizgârlannın neden olduğunu be- lirttı. Mehmet Yaylan, cuma günü öğleden sonra Cezayir, Tunus ve Libya'da sıcaklığın 41 dereceye kadar çıktığuu anlatarak "Bölgede rûzgâr da kuvvetfiydL Sıcakb- ğın ve rüzgânn edd- siyle havaya kanşan tozlar, labJe ve lodos rüzgârlanyla Yuna- nLstan üzerinden ül- kemi/e ulaştı ve halk taranndançamurola- rak nitetenen yağışa neden oldu" dedi. Akdeniz üzerinden gelen hava sistemin- deki toz zerreeikleri- nin, Batı bölgelerinde etkilı olan yağışb bir- leşerek çamura dö- nüştüğünü belirten Yaylan, Türkiye'nin bir Akdeniz ülkesi ol- duğunu ve Akdeniz üzerinde meydana gelen olaylardan etki- lendiğini söyledi. Yaylan, bugün Mar mara, Ege, Iç Anado- hı'nun kuzey ve batı- sında, Batı Karadeniz ile Batı Akdeniz böl- gelerinde yağış bek- lendiğini söyledi. SÖZÇİZGİNİN Turhan Selçuk BUGON 23 NİSAN..." Halkın siyanürle altın aranmasına karşı mücadelesi 10. yılını doldurdu Bergamalıdan Cumhuriyet'e ödülBERGAMA (Cumhuriyet) - Bergama koylülen, sıyanürle al- tın aramaya İcarşı mücadelelenn- de kendılerini destekleyen ku- rumlan ödüllendırdi. Basın ku- ruluşlan arasında Cumhuriyet gazetesi ödüle layık gorülürken gazetenuz yazan Oktay Ekinci mücadeleyi destekleyen yazılan, muhabınmız Ozan Yayman da haberlenyle ödul aldı Bergama direnışının 10 yıldö- nûmü nedenıyle dün düzenlenen törende ödüller sahiplenne ve- rildi. Gazetemize venlen ödülü Izmir temsilcımiz Serdar Kızık aldı. Tepeköy'de düzenlenen tö- rende yapılan konuşmalarda, Bergama bilincınin tüm ülkeye yayıldığına dıkkat çekılerek bu hareketın antiemperyalist bır mücadele olduğu vurgulandı. Bergamalılar, konuşmalannda küreselleşmeye karşı olduklannı bir kez daha ıfade ettıler. Bergama Çevre Yürütme Ku- rulu Başkanı Oktay Konyar, "Hâiâ politikacılanmıza derdi- mizi anlatamadık. Bergama kö> - lüleri Eurogold gitmeden evine dönmeyecek" dedı. Eskı Berga- ma Beledıye Başkanı Sefa Taş- kuı da devam eden yargı süreci- nin Bergama köylüsünün lehıne sonuçlanmasını ıstedı. Köylüle- nn avukatı Senih Ozav ıse Izmır Barosu Başkanı Noyan Ozkan ve 3 bin 999 avukatın, köylülerın arkasında olduğunu ifade etti. Bu arada, ODTÜ öğrencileri de köylüler tarafuıdan ülkenin bağımsızlığı ıçin verdiklen mü- cadeleden dolayı ödüllendırildi- ler. Önceki hafta ODTÜ'de ger- çekleştirilen "ODTÜ-Bergama Buluşmasa"nda Bergamah köy- luler ve oğrencıler. köy ekmek- leri ıle McDonald's önünde pık- nık yapmışlardı. Ekinci: Zafere kadar Oktay Ekinci, Bergama köy- lüsünün başından ben yalnızca "çevre, yaşam ve ulusal onur" mücadelesi vermediğine dikkat çekerek şunlan söyledi: "Daha da ötesi, bu büyük 'erdeme' her- kesin sahip olabilmesi için tüm ülkeye ve hatta dünyaya 'uygar- lık ve demokrasr dersi veriyor- lar... Bizter, kendi payumza on- lardan çok şey öğrendik. Oğren- meyenler ise galiba tarihin en bü- yük suıavında sınıfta kalmanın 'karabasanınf ömürleri boyun- ca çekecckler... Teşekkürier Ber- gama köylülerine™ Sonuna ka- dar birlikteyiz-. Zafere kadar_" Öte yandan, törende, "Hopde- diks" olarak tanınan ve bir süre önce vefat eden Bayram Kuzu'nun pıjaması da sergılendı AYDINLANMA EMRE KONGAR Krizin Aşılmasında Politikacıların Rolü Türkıye'ye demokrasi, endüstnleş- me sonucunda, tabandan yukan doğaj olan taleplenn baskısıyla değıl, Kurtuluş Savaşı'nı kazananlann tercıhı olarak be- nımsenen "Cumhuriyetçi-Demokra- tik" modelın gereğı olarak, ikıncı Dunya Savaşı sonrasında, "Çok Partili Dü- zen"e geçılmesıyle geldı Ne yazık ki, "Çok Partili DÜ2en"e ge- çılmesıyle ıktıdan kazanan Demokrat Parö'nın lıder kadrosu, demokrasının temel koşulu ve mukaddes kavramı otan "temel hak ve özgürlükleri" ve bu ara- da tabıı kı "muhalefet özgürlüğünü" yok sayıp iktıdarlannı, demokrasıyı ge- liştırmek için jdeğıl, "çoğunluğun bas- kisı" anlayışı çerçevesınde yozlaştırmak ıçın kullandılar. Bu yozlaştırma, zaten henuz hiçbır kavramı ve kurumu toplumca benim- senmemış olan demokrasıyı bir "ço- ğunluk dıktasına" donuşturdu ve ne yazık kı, Turkıye'nın "ilk demokrasi de- neyimi" 27 Mayıs asken danbesı ıle son buldu. 1961 Anayasası, demokrasının, "ço- ğunluğun diktası" yonunde yozlaştınl- masını onleyen bırtakım çağdaş kurum- lar getırdi ve "temel hak ve özgürlük- leri" güvence altına aldı. Fakat bu gelişme, önce 1968'lı kuşa- ğın kışkırtılarak buyütülen komunızm tehlikesine karşı yapılan 12 Mart 1971 ve daha sonra, hem mezhep hem de sıya- sal kutuplaşma tartışmalannın keskin- leştirilmesıyle ulaşılan 12 Eylul 1980 dar- belenyle tersıne çevrildi ve Turkıye bu- gün de "demokrasi eştttir çoğunluk baskısı" anlayışına uygun duşen bir anayasa ıle ve daha önemlısı, bu anla- yışa uygun bir sıyaset anlayışı ıle yone- tılır duruma geldi. Bu anlayış, yanı demokrasi eşittir çoğunluk baskısı anlayışı, sadece iktı- dara gelen Demokrat Partı tarafından değıl, ırkçı ve dincı anlayışlar ve partıler tarafından da desteklendı. "Mademki toplumun çoğunluğu Türktür, o halde Türkçülük çizgisin- deki politika, demokrasiye uygun- dur" anlayışına dayalı faşizm ıle, "Ma- demki toplumun çoğunluğu Sünni Müslümandır, o halde mezhep çizgi- sindeki politika demokrasiye uygun- dur" anlayışındakı şeriatçtlık, 1950 yı- lında Demokrat Parti ıktıdara gelir gel- mez, "dış konjonktürün"de desteğiy- le günümüze kadar uzandı. Yukandakı cumledekı kılit sozcükler "dış konjonktürün de desteği ile" ke- lımelen. Içerde, "cumhuriyetçi-demokratik" devnmlere karşı genış koylu kıtlelennın oluşturduğu dırenç, "çok partili düze- ne" geçilince, Cumhunyetı kuran partı- nin karşttını ıktıdara getırmış, ama daha önemlısı, Demokrat Partı'nın uyguladığı "demokrasinin çoğunluk baskısı adı- nayozlaştınlması", İkıncı Dunya Sava- şı'ndan sonra başlayan Soğuk Savaş çerçevesınde Sovyetler'e karşı kullanı- lan genel ıdeolojik-sıyasal çızgılere uy- gun olarak, dış konjonktür tarafından da desteklenmişti. Işte bir yandan dıncı ve mıllıyetçi po- lıtıkaların kullanılmasıyla pekıştırılen "çoğunluk baskısı". ote yandan "soy- guncu-hortumcu" bir ekonomık sıya- setın "kahrolsun komünizm" slogan- lanyla kamufle edılmesı hem iç hem de dış dinamik öğeleri tarafından destektendiği için bugun yaşadığımız knzlere geldık. Derken Sovyetler Bırlığı çoktu, "So- ğuk Savaş" bıttı Boylece "çoğunluğun baskısı" yo- nünde, "antikomünizm" adına mıllıyet- Çi ve dıncı polıtıkalara olan "dış kon- jonktürün desteği" ortadan kalktı. Tam tersıne, dış konjonktür, "insan haklanna dayalı gerçek bir demokra- si" yonunde, "soyguncu-hortumcu" bir ekonomıye karşı baskı oluşturmaya başladı Bu arada "iç konjonktür" de aynı bı- çımde değıştı ve "demokrasinin yoz- laştnlarak, eğitimin şeriatçılara, gü- venliğin ise faşistlere ihale edilmiş ol- masına ve soyguncu-hortumcu eko- nomiye karşı tepkiler başladı" 28 Şubat 1997, ıç konjonkturdekı bu degışımın, yani gerçek demokrasinin yeniden gündeme getirilmesinin bi- lincine vanldığı ve bunun topluma i- lan edildiği tarihtir. Sonuç olarak, Turkıye gerek dış ge- rekse ıç konjonkturdekı gelışmeler so- nucunda, mutlaka "gerçek demokra- siye" geçış yapacak ve "soyguncu- hortumcu" ekonomı son bulacaktır Ulke bugunku "sürekli krizler" nok- tasına yanm yuzyılda, sıyasete ve eğıtı- me buyuk yatınmlar yaparak geldı. Şımdı bu surecın tersıne donmesı, bü- tun sıyasal, toplumsal, ekonomık, eği- tımsel ve hatta kulturel yapının değışme- sını gerektınyor. Işte politikacıların rolü de burada onem kazanıyor Onlar bu "dönüşümün" sancılı ya da sancısız olmasını, kısa ya da uzun sürmesını etkıleyecekler Bence, dunyada meydana gelen ve Türkıye'ye de yansıyan bu "dönüşü- mün" bılıncıne varan polıtıkacılar başa- nlı olacak, bunu algılayamayanlar ıse yok olup gıdeceklerdır. Ama bu arada tum dunyayı ve ulkemi- zı etkıleyen bu "büyük dönüşümü" kav- rayamayan, "çıkarcı, aptal ve becerik- siz" olan polrtıkacılann bedehnı de ne ya- zık kı toplum olarak bız odeyeceğız. www.kongar.org Ütmw\ orfral Idn Vnuti TOriöyv've te«aW(ur ^ Türkiye, çocuklar için bayram kutlayan tek ülke. Her yıl 23 Nisan'da "geleceğimizin garantisi" çocuklar, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna, Başbakanlık koltuğuna oturtuluyor. Flaşlar patlıyor, güzel şeyler söyleniyor. Tören bitince bütün ülke sürüp giden gerçeğe dönüyor: 9 milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her 1000 çocuktan 50'si beş yaşına varmadan ölüyor. Geçen yıl aile içi şiddet nedeniyle evini terk eden çocuk sayısı 3000; suça itilen ve sanık sandalyesine çıkarılan çocuk sayısı 6000'in üzerinde. Bunlar gerçeğin, çıplak gözle görülebilen kısmı. Dünyada çocuk bayramı kutlayan tek ülke, nüfusunun %42'sini oluşturan çocuklarının değiştirilebilir kaderini tüm diğer sorunlann çözümünden sonraya bırakıyor. 200l'de sosyal politikalarını gözden geçiren Ulke yönetimini, Türkiye çocuklarının sorunlarını yeniden ve gerçek anlamıyla eie almaya davet ediyoruz. Hükümeti, yüzyılımızın ve ulusumuzun ihtiyaçlarını karşılayacak toplumsal çocukluk projesi için işbirliğine çağırıyoruz. Çocuklardan, onlara mutlu bir çocukluk sunmadan yaptığımız tüm gösteriler için bizi bağışlamalarını diliyoruz. 23 Nisan kutlu olsun! Umutvar~. / | f l vehep olacak! Çocuk Vakfı Zafer Sk No 17 Nışantaşı/istanbul Tel. (0212) 240 23 83-240 41 96 Faks (0212) 230 01 25 www.cocukvakfi.org.tr e-posta: cocuk_vakfi@hotmaıl.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle