25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Iratiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: tbnüüm Yıldtt • Yazıişleri Mûdürü: Safcn Alpasfctn • Sorumlu Müdür: Fıkret Ükiz • Haber Merkezı Müdürii: HakanKan tstihbarat: Cengiz Yıldınm • Ekonomi: Özlem Yüzak • Kültür: Handan Şcnköken • Spor: Abdülkadir Yöcelman 0 Makaleler: Sami Kanıören # EKizeltme: AbdulUh Yazıcı • Fotoğraf: Erdoğan Köseoğhı • Bılgı-Belge: Edibe Boğra • Yurt Haber- leri: Mehmet Faraç # Avrupa Temsücisr Güray Öz Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, lbrahim Vüdız, Or- han Bursalı, Mustafa Bal- bay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisı: Mustafa Balbay Atatürfc Bulvan No: 125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsücısı Serdar Kızık, H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • Adana Tem- sücisi: Çetin Yigenoğhı, Inönü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 363 12 11, Faks 363 1215 Müessese Müdürii: Erol Erkut # Koordınatör: Ahmet Korulsan 9 Mu- hasebe Bülent Yener# ldare- Höseyin Gürer • Satış Fazilet Kuza MEDYA C: • Yöoebm Kunılu Başkanı - Genel Miktür CUbia Frdoran • Koordinatör Refca Işıtman # Genel MüdürYardımcısı: SevdaÇotnn Tel- 514 07 53 - 513 95 80-5138460-61, Faks 5138463 Yayımtayan ve Basan: Yenı Oun HabeT Ajansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş Tütkocağı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 Istanbu! PK 246 - Sırkecı 34435 Utonbul Tel (0/212)512 0505 (20hat) Faks (0/212) 513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 9 MART 2001 lmsak:4.52 Güneş:6.19 Öğle: 12.22 îkindi: 15.34 Akşam: 18.12 Yatsı: 19.32 G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK H Baştarafi 1. Sayfada ve 'deii dana'dan sonra yolsuziuklan da umursa- madığım" ortaya koyuyor. Araştırmada, yolsuziuklan soaın olarak görenle- rin oranı yüzde 2'de kalıyor. Kuşkusuz ilginç bir sonuç. Fakat henüz ulusla- rarası üne kavuşmayan bize özgü bir başka temel konudaki tartışma giderek boyutlanıyor. Konunun başlığı: "Kötü yönetiliyoruz." Diyeceksiniz ki, ne konu ne de konuyla ilgili tar- tışmalar yeni değil. Halkımız zaman zaman -örneğin Bülent Ece- vit'le- "umuda kapıldı." O zamanlar CHP'nin ba- şında olan bugünkü başbakanımız halka aşıladığı umudu, "hakça düzen" diye adlandınrdı. Geçen akşam üç gazeteci, bir süredir artık ke- mikleşen sorunu CNN'de söyleştiler. Oysa, ülkenin kötü yönetildiğini artık sade birey- ler konuşuyor. Bu yargıyı, Trabzon'un Şalpazan ilçesinde Ada- let Bakanı Hikmet Sami Türk'le sade vatandaş Fehmi Çolak arasında geçen bir olay kanıtladı. Çolak, halkla konuşan Adalet Bakanı'nın yüzü- ne, "Artık siyasetçilere güvenimiz kalmadı. Inşal- lah asker gelir de rahatlanz" diye konuştu. Fehmi Çolak'ın vurgulamalannı, çevresindeki ka- labalık tepkiyle karşılamadı. Susarak onayladı. Ba- kanın yanıtı ise klasik: "Ordunun görevi devletiyö- netmek değil, korumaktır." Burada önemli olan Bakan Türk'ün söylediği de- ğil. Trabzon'un küçük bir ilçesinde Türkiye'yi yonet- mekle görevli bir bakana halktan birinin kötü yö- netildiğimizi" yüksek sesle, üstelik bir de seçenek göstererek anımsatması!.. Birzamanlar halkı "hakça düzen" stoganıyla uyu- tan Ecevit, ekonomik politikalarla 14 ay topluma kan kusturduktan sonra sütten çıkmış ak kaşık gi- bi kendinden başka herkesi, şimdilerde IMF'yi suç- lu sandalyesine oturtuyor. Çalışanlara gerektiği kadar zam verilmesine kar- şı çıkan bir hükümetin başkanı değil sanki. Maşal- lahı var, "hakça düzenden hakça özveriye" geçive- riyor. Yenisi nasıl uygulanacakmış: Yeni programda hem ekonomi disiplinine hem de sosyal adalete önem verecekmiş! Çarkçıbaşılık Başbakanlığının 14 ayını bu denli inkâr edene rastgelinmedi. Evet, her gelen gideni sorumlu buldu, ama onlar gidenlerden sonra gelenlerdi. Ecevit ise ne giden ne yeni gelen. Suçladığı 14 aylık dönemi sürdüren ve heyhat, o dönemin icra- atından dönen bir Başbakan! Bakın.. bakın, Başbakanımız muhalefetten ikti- dara henüz gelmiş çiçeği burnunda bir Başbakan sanki. Şubat krizi patlayıncaya kadar IMF ne der- se başım üstüne dememiş gibi bugün IMF'yi "ça- ğın gerisinde kalmış birkunıluş" olarak tanımlıyor. Dahası var, karşısındaki koltuklara diztli üç-beş gazeteciye sır verir gibi yeni ana Hkeleri açıklarken "yeni programın 'ulusal' bir program olacağını" söylüyor. Ulusal bir program? Topluma anasından emdi- ğini burnundan getirten bir hükümet başkanının tam 14 ay ödün vermeksizin uygulayarak bir gece- de çöpe attığı programı, lütfen söyler misiniz, bu son söylemine göre nasıl adlandırmak gerekiyor. Madem ki oluşturulmakta olan program ulusal "millir öyleyse? Ecevit'in tek sözcüğüne dokunmadan uyguladığı bir önceki program "gayri milli prog- ram" olmuyormu? Nihayet az da olsa mutluluk veren bir ayılma: "IMF'den gelen bütün istekleri 'kayıtsız şartsız' ka- bul etmeyecekmişiz." Demek istiyor ki Başbakanımız, IMF'ye direne- cekmişiz! Üç-beş ay geçtikten sonra krediler alınamayın- ca IMF'ye direneceğiz, demedim... ...IMF ile diyalogdan söz ettim " diye tam çark et- mesinde! Ne günlere geldik Yarabbi. Çarkçıbaşılan bile "sindirmeye" hazırlanıyoruz! DemirePm Halkbank'a icra oyunu BÜLENT SARIOĞLU ANKARA - Cumhur- başkanlığı Devlet Denet- leme Kurulu'nca (DDK) denetlenen 3 kamu banka- sındaki usulsüz işlemler, devlcte katrilyonlarca li- ralık yük getirdi. Ege- bank'ı batıran Yataya Mu- rat Demirei, 44 trilyon li- ralık nakit kredinin yanı sıra yurtdışından kullan- dığı 29 milyon dolan da Halkbank'a yûkleyerek çifte vurgun gerçekleştir- di. Banka yetkilileri, icra için gittiklerinde fabrika- lan boşaltılmış, taşınmaz- lan devredilmiş olarak buldu. Son denetim rapor- lanna göre 3 kamubanka- suıın görev zaran, 5 ay ön- cenin rakamlanyla 13 kat- rilyon lira (15 milyar do- lar) olarak hesaplandı. Böylece, yükûmlûlûkleri- ni yerine getiremeyen bankalar, son bunalımın derinleşmesinde etkili ol- du. Cumhurbaşkanı Ahmet VLVSAl P P O 6 R A M i.. e-posta: tan @ prizma. neL tr Necdet Sezer'in talimatı ûzerine DDK, özellikle son 5 yübk işlemleri gö- zaltına alırken 3 bankanın Arabk 2000 tarihi itibany- latamamlanan Başbakan- lık Yûksek Denetleme Kurulu (YDK) raporlan, TBMM KİT Komisyo- nu'nda bu ay görüşülme- ye başlanacak. 17 Haziran 1995 tari- hinden beri Yenal An- sen'in yönetimindeki Halkbank'ta, ekonomiden sorumlu yeni Devlet Ba- kanı Kemal Deniş'i ka- ramsar bir tablo bekliyor. Aktif büyüklüğû 7.1 kat- rilyon lira iken Hazine'den tahsil edilecek görev zara- n 5 katrüyon 467 trilyon lirayı bulan Halkbank'ın, "obsı bank" olarak kabul edilen "tasftye olunacak alacak tutan" 4 ay önce 310 trilyon lira olarak he- saplandı. Yenal Ansen'in genel müdürlük dönemini kapsayan raporlarda. "Bu rakamın daha da artması muhtemeklir'' denilirken bankanın fon kredileri dı- şında kullandırdığı toplam kredi 1 katrilyon 100 tril- yon lirayı buldu. Bankacakredi kullandı- nlan belirli şirketlerin kaynaklannı ûretime de- ğil fınans sektörüne aktar- dıklan, olumsuz istihbarat raporlannın dikkate alın- madığı, babş sürecine gir- diği açıkça görûlen şirket- lere olumsuz raporlara karşuı kredi aktanmlan- nın ısrarla sürdüğü, rapor- larda vurgulandı. Usulsüz kredi işlemleri arasındaYahyaMuratDe- mirerin şirketlerine akta- nlan kaynaklann gelişimi, ilginç örnekler olarak sıra- landı. DEMPA, DEMPA- NEL, ERA Finansal ve UNTVERSAL şirketlerin- de son aylara kadar uza- nan gelişmeler şöyle: istihbarat raporlannda firmalann özkaynaklan- nın çok üzerinde borçlan- dıklan belirtilmesine kar- şın grubun kredileri sü- rekli arttınldı. Hazine Mûsteşarhğı'nca yapılan soruşturmada, şirketlere, yatınmlannınçoküstünde kredi verildiği beürlendi. Holdingin yurtdışından Dövizi Natık Teminat Mektubu (DNTM) ve AVAL (kefü) olunan kre- diler aracıhğıyla kullandı- ğı borçlar da Halkbank kaynağuıdan ödendi. 1998 yılı sonunda grup fırmalannın banka üstûn- deki toplam riski 30 tril- yon 800 milyar liraya çık- tı. Egebank'ın 24 Aralık 1999'da fona devredilme- si sonucu, ara vadesi gelen DNTM ve AVAL kredile- ri yine Halkbank tarafuı- dan ödendi. Firmalann, 1 Haziran 2000 tarihinde "tasfiye olunacak alacak- lar" hesabuıa aktanlan toplam borcu Eylül 2000 itibanyla 44 trilyon 800 milyar liraya yükseldi. Aynca 19 milyon 251 bin dolarhk DNTM kredisi 17 Kasım 2000 tarihinde Halkbank tarafından ödendi. Banka, 17 Tem- muz 2001 tarihinde yurt- dışındakı bankalara Ege- bank için 10 milyon dolar daha ödeyecek. Müfettişlerin saptadığı zararlara karşın Halkbank yönetimi, denetim süre- cinde YDK'ye "Bufirma- lara açdan kredüerden do- lanı bankamızda hernangi bir risk doğmanuş ve za- rar olmamıştır" yamtını gönderdi. Aynı yönetim, dört fırmanın borçlannın tahsili için geçen ipotekle- ri eylûl ayında paraya çe- virdi. Ancak icra takibine ge- çen görevliler, firmalan adreslerinde bulamadı- ğından tebligat yapamadı. Holdingin adının değişti- rildiği, aynca ipotekü ta- şmmazlann, firmalann yönetim kurulu başkanı Demirei ile sonradan evle- nen Ayşenur Esenler'e sa- tıldığı belirlendi. Banka görevlileri, gittikleri fabri- kalann da boşaltıldığını tutanaklara geçirerek elle- ri boş döndü. Halkbank, sahibi oldu- ğu lnterbank battıktan sonrayurtdışına kaçan Ca- vitÇa^ar'dan alacağını da tahsil edemedi. YDK ra- poruna göre, Çağlar'a ait 5 şirketten bankanın toplam alacağı, 42 milyon 557 bin dolara ulaştı. YDK rapo- runda, holdinge "istihba- rat raporlanndaki olum- suzluklara rağmen açdan kredilerin sûrekli artünl- ması ve bankanın maK bûnyesininriskesokuhna- a" konusunda Bankalar Yeminli Murakıplar Kuru- lu'nca soruşturma açılma- sıistendi. Eşsiz mozaik oy kurbanı • Baştarafi 1. Sayfada çekmektedir. Ote yönden bakıl- dığmda ise yarımadarun limana bakan kıyısına sıralanmış bina- lar, sur duvan, kent yapısı ve bir kuleden oluşan bir kent manza- rası sergilenmektedir. Mozaik ustası, yapıtını günü- müz fotoğrafçılannın kullandığı "bahkgözü objektifi" gibi bir gö- rûnüşle gerçekleştirmiştir. Mo- zaik, dönemin kent mimarisini bir fotoğraf gibi yansıtması açı- sından da önemli bir belge nite- liğini taşımaktadır. 1991 kazısmda komşu bahçe duvanna kadar ulaşıhr. Mozaik ve tarihi buluntular duvann öte- sinde devam ettiği için, kazının duvardan sonra da devam etme- si gerekmektedir. Bu hedefe ula- şılması ve arazinin özel mülki- yetteki bahçe sahibinin de zarar görmemesı için "kannı yaranna kamulaştınna" karanmn alın- ması çalışmalanna başlamr. Dosya "değer saptama" kuru- luna gönderilir. Kurul, günün ko- şullanna göre çok iyi bir değer bildirir. Değerinin tam ve zama- nında ödenmesi konusundaki an- laşmazhk üzenne 12 hak sahi- binden bazılan aynı zamanda tçel milletvekili olan zamanın Kültûr Bakanı Fikri Sağlar'ın karşısına çıkarlar. Bundan son- raki gelişmeyi Prof. Dr. Zoroğlu, Cumhuriyet'e şöyle anlattı: "Ba- kandankaınuiaşarrnanındunlu- rubnasnutalepetnler. Bakan, bir- kaç oydan yoksun kabnama gibi siyasal nedienk bu talebi benim- sedi Bakanın, başvurusahipleri- ne venüği söz,dönemin gend mü- dürvardmaalanndanbiririceba- nadafletikİLÜlkemizdekikültür değerferininaraştınlmasvbunla- nn korunması, sergüenmesi gibi asü görevfcri bulunan bir bakan- hğm en yetküi ve sorumlu kişisin- ce kamulaşürmaparasmınöden- mesi de engeflendL" Bu olumsuz durum karşısında arkeoloji kazı ekibi 1993'te mo- zaik bölgesındekı kazılan dur- durmak zorunda kalır. Siyasal desteği sağlayan yerel kişiler ar- keologlan tehdide başlar. Heyet başkanuun yaptığı başvuruya bir yerel savcı "korumasızdolaşma- masmı" önerir. Kamulaştırma çalışmalan da askıya alınır. Aradan yıllar geçer, bakan ve yöneticiler değişir. Ancak kamu- laştırma karanmn üzerinden 5 yıl geçtiği için karann düşmesi olasılığı belirir. Bu arada kültür- sever bir vatandaş, kamulaştır- ma bedeüni kendisinin ödeyece- ğini söyleyerek yarduna koşar. 1993 'te saptanan, ancak 1997'ye gelindiğinde enflasyon nedeniy- le kuşa dönen kamulaştırma be- deli hukuk müşavirliğinin olum- lu yanıtı ile bankada bloke edi- lerek hak sahiplerine gereken duyuru yapılır. Bu karar çerçevesinde arke- olojik çalışmalara başlanmak üzereyken 12 hak sahibinden yalnızca ikisi Adana Bölge 1da- re Mahkemesi'ne başvurur. Mahkeme, işlemlerin yasaya uy- gunluğuna karar verir. Bunun üzerine Danıştay'a itiraz edilir. Anlaşıhııayan bir davranışla Da- nıştay, mahkemenin karannı bo- zar. On yılı aşkın bir süredir doğa- nm açık tahribine karşı branda- larla korunmaya çalışılan eşsiz mozaik ve aynca yanında gün ışığuıa çıkanbnayı bekleyen öte- ki bölümlerde de sorun yeniden başlar. Adana Bölge ldare Mahkeme- si, kısa bir süre önce karannda ıs- rar eder. Şimdiye değin konuya olumlu yaklaşan, selefi gibi ken- di seçim bölgesi olduğu halde Kültür Bakanı tstemihan Talay bilimsel çahşmaya destek verir, 1999 bütçesinden, öngörülen ka- mulaştırma bedelini ayınr. Şimdi, mahkemenin son kara- nndan sonra kamulaştırma işle- rinin tamamlanması ve arkeolo- jik çahşmalara da başlanması ge- rekiyor. Bakalım, bu sorunu Ze- ugma'da olduğu gibi yabancı ba- sm devreye girmeden çözebile- cek miyiz? SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN O Vahim Tahterevalli'L Bir yerlerde yazmış olmalıyım: Mehmet Ali Aybar'la, 1949 sonbahannda -yâni, Paris serüvenine çıkacağımız yıl- tanışmış- tık: Mırç'a (Cahit Güçbilmez) uydum, onu tanıdığını söyledi ve beni Kuzguncuk'taki evine götürdü; münasebetsiz bir saatte, üs- telik habersiz gelmiştik; o çıkmak üzereydi; yine de, hüsn-ü kabul, çay ikramı, şiir soh- beti vs... Evden birlikte çıkmış, Kuzgun- cuk'tan Üsküdar'a, -o vapurunu kaçırdığı için- o dönemde Boğaziçi'nde saltanatı hâ- lâ devam eden, tenteneli arabalardan biriy- le gitmiştik. Ankara yıllanmda, bir akşam üstü; yayı- nevindeki ofısimde çalışıyordum; telefon! Mehmet Ali Bey'di, tanıştığımız o günü unutmamıştı, beni dostça, akşama 'rakı mu- habbetine' çağınyor: durum hayli değişik, o ve onun gibi düşünen dostlan, TlP'ten kop- muş; kafalanndaki 'sosyalizm'e çok daha uygun, SDP'yi -('Sosyalist Devrim Parti- si*)- kurmuşlar; o sıra gazetelerde yazdıkla- nm, ('Yeni Ortam ve 'Dünya') onu etkilemiş olmalı; çünkü savunduğum fikirler, iki dam- la gözyaşı kadar, onun hanidir savundukla- nna benziyor. Bir kere daha, parti serüveni- ne girmeyeceğim demiştim ya; içkiyle başı- mın hoş olmadığını söyleyerek, ondan özür diledim. İSln püf noktası. örgütlenme'de ml? Berdiayef'i okumamıştır sanınm; bu bir 'kat'iyet' sayılmaz, daha ziyade, bir 'his'l Bu 'his'se, nereden kapılıyorum peki? Çünkü, okumuş olsaydı; Sovyetter Birliği'ndeki yoz- laşmanın sebeplerini ararken; sonradan bu- lup, üzerine kitap yazacağı 'örgüt sonınu'nu; TİP Tarihi'nde çok önce, gündemine almış oturdu. Mehmet Ali Aybar'ın, "sosyalist ör- gûtlenmede 'Leninist Model' adını verdiği" gerçekte nedir? Berdiayefin sözünü ettiği, 'Ortodoks mistisizmiyle kanştınlmış Neça- yevsti Komitacılığı' değil mi? Aslında bizim Türkiye'de halkın, 'Balkan Komitacılığı' de- diği, bu yasadışı silâhlı eytem biçimi; -'gizli hücreleri', 'fedaileri', 'tetikçileri', 'merkez-i umumisi' ile- rrühatçılar'ın, orgütlenmesine benzemiyor mu? Felâket şurada ki, yasadışı eytemlerde, nisbeten başanlıymış gibi görün- se de -zira, 'mutlak bir başansı' görülmemiş- tir-; yasal eyiemlerde, ezkaza yönerime geç- meyi başanrsa, şaşmaz bir totaliterliğin, hem mayası oluyor, hem de sonucu; hangi ülkede, hangi 'ideoloji' amacıyla uygulanırsa uygu- lansın, sonuç aynı olmuştur. Aybar'ın, ne kadar bundan uzak bir örgüt- lenme anlayışı olduğuna, daha '40 Karanlı- ğı'nda yazmış olduğu yazılar tanıktır ya; ar- tikte, fiilen bir işçi partisini yönetir, bir işçi konfederasyonunun kuruluşunu yaşarken, düşündükleri ve bilahare yazdıklan da, ibret vericidin şu satırlan, TİP Tarihi'nden alıyo- rum, lütfen bir bakar mısınE? DiSKIn 'kunıluşundaM' prenslpler... "...TİPV kuran sendikacı arkadaşlanmız, Türk-lş7n tutumundan, giderek rahatsızol- maya başlamışlardı. Yeni bir konfederasyon kurma düşünû, zihinlerde yol alıyordu. Sen- dikacı arkadaşlar, Türk-lş'/n hiçbir işe yara- madığı, işçi haklannı savunamadığı kanısın- daydılar. Sonunda partinin Hkeleri doğnıltu- sunda, bir konfederasyon kurulmasını ka- rariaşhrdılar. 1967 'nin Ocak aytndaydık. Ku- as, Türkter, Güzelce evime geldiler. (Bura- ya Oikkati) Kuracaklan konfederasyonun, partiye bağlı olması, elbette söz konusu de- ğildi; yasa buna olanak vermiyordu zaten a- ma, ben organik bağlılığa, ilke olarak karşıy- dım. Parti'nin egemen bir merkez olmasını, zaten doğru bulmuyordum. llkelerde birieş- mek, yeteriiydi. Bizim işimizle, sendikalann işi aynydı. Kuas, Türkler ve Güzelce ile il- keler üzerinde anlaşmamız zor olmadı. TİP 7/ olarak hepimiz aynı ilkelere bağlıydık..." "...(Buraya dikkati) yeni konfederasyon, tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesine dayalı ve sınrfuzlaşmacılığına karşı çıkan bir yol izleyecek, 'sınrfsendikacılığı' yapacaktı. Demokrasinin kök salması, tabana mal ol- ması bakımından da, sendikacılann girişim- lerini önemli bir katkı olarak değeriendiriyor- dum. 'Sınrfsendikacılığı' Türkiye İşçi Parti- si'nin, siyasal savaşımını tamamlayacak; Türkiye'de, sağ ve sol kanatlı demokratik re- jime işleriik kazandıracaktı..." "...'demokrasi'yi kurmanın, başka yolu yoktur. Halk bu rejimi benimseyip savunma- dıkça, demokrasi, 'bey takımı' arasında bir tahterevalli'den ilerigidemez. Herşeyin te- peden inme buyruklarta yönetilmek istendi- ği ülkemizde, 'demokrasi' de aynı yoldan kurulmaya kalkışılmıştır. Türkiye İşçi Partisi, buna karşı savaşım veriyordu. Buyapayuy- garlıkçılıga karşı çıkıyorduk. Halkın sahip çık- madığı sosyal hareketlerin yozlaşacağını ta- rihimiz, kaç kez kanıtlamıştı. Ama aynı çık- mazyolda ısrarediliyordu..." ('TİP Tarihi', cilt ll.s.173-174) Bu sayfalan ne zaman okusam, garip bir dalgınlığa düşüyorum: TlP'in bölünmesi, DlSK'in kapatılması ve mahkemelere veril- mesi sonunda, ulaştığımız yer neresidir? Hiç düşündünüz mü? 12 Eylül ertesinde, Tür- kiye'de gerçekleştirilen 'Soguk Savaş De- mokrasisi', sonuç olarak, 'ılımlı lslâm'\ tem- sil eden, Anadolu Burjuvazisi ile; 'Mason Batıcılığı'nı temsil eden, Komprador ( ü - man) Burjuvazisi'ni, 'fa/ifereva///'nin iki ucu- na oturtmuş, 'demokrasi' diye, Anadolu hal- kına, 'demokrasimakyajı' ile güzelleştirilmiş, bir 'sınrf egemenliği' sunmuştu. En vahim ve tehlikelisi; bazı çevreterde his- sediten, bu 'yarabbena, hep bana' 'tahtere- va///'sinin kıyamete kadar uzaması, istek ve temennisidir ki; XXI. yy'ın ilk çeyreğinde ga- liba ülkenin gündemini; o ve onun getirece- ği, 'dalgalanmalar3 oluşturacaktır. 'Gece yarısı konukları' I" yi de, o işçiler nerede? O 'gece yansı ko- nuklan', o TtP'e destek olsun diye; hemen arkasından, DİSK'i oluşturan, geliştirenler? Bilir misiniz, o sahneyi, her okuyuşumda; görünmez bir tarih ekranında, sosyal ve be- şeri 'önemli' bir film oynamaya başlar. "...yatmaya hazıhanıyorduk. Kapı çalındı. Bu saatte kim olabilirdi. Siret yan pencere- den baktı, 'Tanımadığım insanlar, polis ve bekçi de var" dedi. Gecenin o saatlerinde, polisli bekçilıziyaretçiler, hayıhı işleriçingel- mezler. Kapıyı açtım. Şaşırdım. J\P'in kuru- culan: Türkler, Nebioğlu, Güzelce, Eraka- lın, Özkarabay, Kuas, yanılmıyorsam Şa- ban Yıldız, Uslubaş ve Gdksüzoğlu vardı; sanıyorum, bir de Sedat ErbiL'.." ('TİP Tari- hi', Cilt 1, s.309, BDS Yayınlan, 1988) Türkiye'nin, o yürekli adamlara, ne kadar çok ihtiyacı var! http-y/www.prizma.nettr/AILHAN http://www.bikjiyay>nevi.com.tryailhan Faks/0-212/26019 88 G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Yugoslavya yönetiminin Batı'yla çekişmesinin bitiminden sonra sıra, bu ülkenin içindeki ve çev- resindeki sorunlann çözümünegeldi. Kosovaadım adım bağımsız bir yapıya doğru gidiyor. Karadağ için yorum yapmak erken. Ancak burada da gidiş çok farklı değil. Yugoslav yönetimi iç sorunlannın yanına bir de komşularla çekişmeyi eklememek için geçen ay Makedonya ile sınır anlaşması im- zaladı. Eski Yugoslavya'nın dağılmasından sonra kuru- lan Makedonya'nın bugünkü Yugoslavya ile ara- sında kesinleşmiş bir sınır yoktu. Şimdi bu sınınn çizilmesiyle birlikte sınır köylerinde oturan Arnavut- lar buna karşı çıkıp uyarıyorlar "Makedonya, sınır anlaşmasını Sırplaha değil Amavutlaha yapmalı. Çünkü gerek Kosova 'da ge- rekse Kosova'nın doğusundakiyerleşimyerierin- de oturanlann büyûk çoğunluğu Amavut." Son gerginlik de bu yüzden çıktı. Makedonya'nın 30 kilometre kuzeyindeki sınır köylerinde terör ey- lemleri başladı. Birkaç gündür gerek Balkanlar'dan gerekse dün- ya başkentlerinden art arda haberler geliyon "Balkanlar'da yeni bir gerginlik istemiyoruz." "Bölgede hiçbir terör eylemine izin verilmeme- //..." Istemler güzel ama terör hareketlerini kazıdığı- mızda altından, yazının başında vurguladığımız gi- bi bölgede aynlıklann derinleştirilmesi çıkıyor. Balkanlar'ın değişik bölgelerinde Avrupa-Ame- rika kontrollü seçimlerde bile halkın siyasi eğilimi- ni ortaya çıkarma kaygısından çok "hangi etnik grubun nüfusu ne kadar, hangi etnik grup ne tûr siyasi akımlara eğilim gösteriyor" yoklaması var. Güncel konuya dönelim... Makedonya, Balkan- lar'ın tam ortasında yer alıyor. Buradaki her türiü savaş-banş hareketinden de etkileniyor. Bu yüz- den de Makedonya'ya "Balkanlar'ın kalbi" yakış- tırması yapılıyor... Kalpte barış tekliyor... Osmanlı'nın izdüşümü 2 milyon 100 bin nüfuslu Makedonya'nın yüzde 67'si Makedon, yüzde 23'ü Arnavüt, yüzde 5'i Türk, yüzde 2'si Sırp, yüzde 2'si Rum, yüzde 1 'i de öteki Balkan gruplanndan. Lord Kinross, Makedonya için şu tanımı yap- mıştı: - Osmanlı Imparatorluğu'nun küçük bir izdüşü- mü! Henüz tam anlamıyla düzenli bir ordusu olma- yan Makedonya, şimdi sınırındaki Arnavutlarlaça- ttşma halinde. Ülkesinde de 500 bin dolayında Ar- navut var. Ülkenin çok partili siyasi yaşamında iki de Arnavut partisi yer alıyor. Bunlardan biri iktkjar ortağı, öteki muhalefet. Iktidar ortağı Arnavutluk Demokratik Partisi, sınırdaki Amavutlann terör ey- lemlerine girişmesini onaylamıyor. Partinin lideri Arben Caferi, Makedon yönetiminin bu terorist- lere gerekli dersi en kısa zamanda vermesi gerek- tiğini açıkça söyledi. Muhalefetteki Demokratik Refah Partisi ise smır- daki Amavutlara işkence yapıldığını, onlann da di- renme hakkını kullandığını savunuyor. Tam bir Balkanlaşma... Makedonya içindeki Arnavutlaryoğun olarak ül- kenin kuzeybatısında, Tetova ve Gostivar kentle- rindeyaşıyor. Osmanlı dönemindeki adı Kalkande- len olan Tetova'da bir Arnavut üniversitesi kurul- muşru. Makedon yönetiminin karşı çıktığı bu üni- versite adım adım gelişiyor. Adını Tetova yaktnla- nndaki Reçita Köyü'nden alan üniversitenin baş- lıca destekçisi ABD ve AB. Makedonya yönetimi üniversiteyi kapatmak istediğinde ABD'nin Üsküp Büyükelçisi Reçita'ya gidip sorunlan yerinde din- lemişti! Türkiye, son gelişmeler karşısında Makedon- ya'nın yanında yerini aldı. Uluslararası anlaşmalar- la onaylanmış toprak bütünlüğüne saygı gösterdi- ğini, terör eylemlerini onaylamadığını açıkladı. Makedonya, Türkiye'nin stratejik işbirliği anlaş- ması imzaladığı 28 ülkeden biri. Balkanlar'daki gelişmelerden herkesin alacağı dersler var. artkcum@ttnetnet.tr - > ' • * • Valois yaşammı yitirdi • ANKARA (AA) - Türk balesini 1948 yılında kuran Ingiliz bale direktörü Dame Ninette De Valois, tngiltere'deki evinde 104 yaşında hayata gözlerini yumdu. Türk balesine büyük emeği geçen ve bale sanatmın Türkiye'deki ilk öğrencilerini kendi eliyle yetiştiren Valois, 1997 yılında Türkiye tarafından liyakat nişanı ile ödüllendirilmişti. Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) Başkoreografı Fahrettin Güven, sanatçının ölümünden büyük üzüntü duyduklannı söyledi. Güven, "Önümüzdeki günlerde anısına bir etkinlik düzenlemeyi düşünüyoruz" dedi. Türkiye'de sigaradan yılda 100 bin kişi ölüyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sigarasız Toplum Derneği (STD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Cengiz, sigara kullanımı nedeniyle her yıl dünyada 10 milyon, Türkiye'de de 100 bin kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. STD, sigara kullanımını bırakan, sigara içmeyen, sigarasız toplum mücadelesine katkıda bulunan ve Kurban Bayramı'nda kurban kesemeyen 200 aileye, Mamak Belediyesi, 75. Yıl Amfitiyatro ve Kültür Merkezi'nde dün yemek verdi. ANKARA 5. ASLİYE HUKUK <?* MAHKEMESİ'NDEN - ' ' EsasNo. 1995,193 Davacı Etibank Bankacılık AO vekili tarafından davalı- lar Mahmut Özşahin vs. aleyhine açılan 260.147.455.-TL alacak davasının yapılan açık yargılaması, Bilinen en son adresi Ak-Fırat Yol Yapı Tic. AŞ Onko- loji Hastanesi Ek Bına Şantıyesı Demetevler/Ankara olan davaü Ahmet ve Fadune'den olma 10.01.1961 doğumhı Mahmut Özşahin'e yenileme dilekçesi tebliğ ediletnemiş, emniyet araştırması sonunda adresi tespit edilememiş ol- makla, adı geçen davaunın duruşma günü olan 30.4.2001 günü saat 9.40'ta mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, hazır bukmmadığı- nız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmediğiniz takdır- de yargılamaya yokluğunuzda devam ohmacağı \e gerek- tiginde hüküm venleceği ılanen tebhğ olunur. 22.2.2001 Basın: 11734
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle