23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9MART2001CUM/C 14 JVLJJLJJ. LJ.K. kultur@cumhuriyet.com.tr Onuncuyılını kutlayan Kumpanyatta,oyuncularprojelerini gösterilere dönüştürüyor Seyirci, gösteri ve mekân Uişkilerinin özgürce araşünlabileceği Kumpanya Sahnesi, her gösteri için ayrı bir atmosfer yaraülabilsin diye kendi 'oyun odasını' kurdu. DüşünceeğlenceliolmalıBURCUGÜNÜŞEN tSM ikıncı kattaki KumpanyaSah- nesi on yıldır her gösten öncesi se- yirciyle aynı mekânı paylaşmak için sözleşiyor. Seyirci, gösten ve mekân uişkilerinin özgürce araştınlabılece- ği Kumpanya Sahnesi, her gösteri için ayn bir atmosfer yaratılabilsin diye kendi 'oyun odasını' kurdu. En son 24 Şubat cumartesı günü Suna Suner, biri siyah şair MargaretVVal- ker'ıtı 'tnsanlanm İçin' adlı şiiri- nin dört müzisyen tarafindan yeni- den okunması olarak açıklanabıle- cek ve diğeri de sıradan bir aynlık şarkısı olan 'FareweflBtues'un iki şar- kıcı tarafindan en küçük bileşenine dek aynştınldığı bir ses araştırma- sı olarak nitelenebilecek iki kısa gösteri gerçekleştirdi. Bu yıl onun- cu yaşını kutlayan Kumpanya Sah- nesi'nin iki kurucusu, Kerem Kur- doğlu ve Naz Erayda ıle görüştük. -'KumpanyaSahnesi'ni kurarken neyi amaçlamıştunz? KEREM KURDOĞLU - Kum- panya Sahnesi'ni kurarken amaçla- dığımız, her şeyden önce istediğimiz, doğru bulduğumuz, özlediğimiz gı- bi tiyatro yapabilmenin koşullannı yaratmaktı. Ve kabaca niçin ahşıl- mıştan farklı bir tür olduğunu açık- lamaya çahşırken çok büyük sözler etmenm doğru olmadığını düşünü- yorum. Santfım Naz da buna katı- lacak. Sadece, tiyatro sanatının, ya- pılageldiğı biçimiyle bizim için faz- la heyecan verici olmamasından ve dolayısıyla bizim hem içerik hem bi- çim açısından daha heyecan verici, daha dinamik bir alternatif oluştur- ma ihtiyacımızdan kaynaklandı. Alternatlf kulvarın üyesl -Vapdğınızişinasıltammlarsınız? On yıl içindc izJediğiniz gelişijn çiz- gisinedir? KURDOĞLU- Biz dünya standar- dında çeşitlı isimlerle anılan alter- natif kulvann bir üyesiyiz. Bu kimi ülkede off-off-Broadway, kimisin- de fringe theatre, kimisinde alterna- tif tiyatro, avangard tiyatro gibi çe- şitli isimlerle anılabilen bir kulvar. Bu kulvar, hemen hemen hiçbir za- man popüler olmaya oynamaz. Do- layısıyla bizim gelişim çizgimizi, seyirci sayırnızdaki artışla, ne kadar para kazandığımızla, ne kadar güç- lü olduğumuzla ölçmek doğru de- ğil. Çünkü hedeflerimiz o yönde de- ğil. Evet seyirci sayımızda bir artış var, fakat bu bizim için bir ölçüt de- Yapmak istediğimiz bir tiyatro, ulaşmaya çahştığımız estetik, dü- şünsel, seyirciyle kurmaya çalıştığı- mız ilişkisel hedefler var. Bu açıdan, sanınm ikimiz için de ayn ayn ama yine de bırbiriyle iletişim halinde yürüyen onur verici bir on yıl oldu. Yani seyirciyle ilişkimizi sürekli ge- liştirdiğimiz, onlardan aldığımız tep- kilerle kendimize yeni hedefler koy- duğumuz, on yıl önceki hedefleri artık terk ettiğimiz, bazı şeyleri hâlâ koruduğumuz ve sürekli gelişim içinde olduğumuz bir on yıldı. Ama temel olarak, burası seyircinin be- ğenisini hedefleyen bir tiyatro değil. Her şeyden önce kendi doğru bul- duğu şeyi, kendi doğru bulduğu şe- kilde yapmayı amaçlayan bir tiyat- ro. Ve onu talep eden, onu izlemek isteyen seyirci kimse o gelsin, diyen bir tiyatro. Farlclı eğlllmlerlmlz var - Naz Erayda ve Kerem Kurdoğ- lu bhükte nasıl bir çahşma yürütü- yorlar? KURDOĞLU - Kumpanya'nın iki esas kurucusu var. Sonradan. Kumpanya'nın değişik üyeleri de kendi ışlerini yaptılarsa da, Kumpan- ya Sahnesi Naz Erayda ve Kerem Kurdoğlu'nun kurduğu bir tiyatro- dur. Ve uzun süre sadece ikimizin iş- leri sergilendi. Bir tek oyun hariç - areketli, son derece eğlenceli, siyasi sorumluluklan olan ve düşünsel derinliği eğlenceyle aynılaştıran bir tiyatro. Düşüncenin eğlenceli olduğunu göstermek isteyen, felsefi, siyasi dertleri olan bir tiyatro. îkimizin de bütün farklılıklanmıza karşın ortak bir yanımız var. Bir gerçekliği, tiyatro gerçekliği içinde farklılaştırarak yeniden üretmek gerektiğini düşünüyoruz. • • • ,,cs •*» Kum,Pan,Ya.ıo; Sevim Burak/EverestMy Lord - bir başkasının yazdığı oyunu sahnele- medik biz. Genellikle Naz, kendi projesini sıfirdan sahne ûstünde ya- rattı. Ben de fikirden yola çıkarak, kendi metnimi yazarak, yöneterek oyunlar oluşturdum. İkimizin aslında farklı eğiHmleri de var. Ben kendi anlayışımı şöyle tanımlayayım. Hareketli, son dere- ce eğlenceli, siyasi sorumluluklan olan ve düşünsel derinliği eğlencey- le aynılaştıran bir tiyatro. Düşünce- nin eğlenceli olduğunu göstermek isteyen, felsefi, siyasi dertleri olan bir tiyatro. İkimizin de bütün fark- lılıklanmıza karşın ortak bir yanı- mız var. İkimiz de, gündelik haya- ta çok benzer bir şeyi sahne üstün- de yeniden üretmeyi sevmiyoruz ve amaçlamıyoruz. Bir gerçekliği sah- ne üstüne getirdiğimizde, onu baş- kalaştırmak, farklılaştırmak, başka bir şeye dönüştürmek. tiyatro ger- çekliği içinde farklılaştırarak yeni- den üretmek gerektiğini düşünüyo- ruz. Ve tabii bu da çoğu zaman gün- delik hayattan oldukça farklı, ol- dukça uzak bir soyutlama düzeyin- de oluyor. NAZERAYDA-Ben de aşağı yu- kan Kerem'in toparladığı gibi, 'An- latmak istediğinı konuyu tiyatro yo- luyla nasıl ifadeedebunim, bunu ya- parken yeni ifade biçimlerine ulaşa- bilir miyim?', bunun peşındeyim. Bunu yaparken ister istemez tiyat- royu, yaptığım işi ve kendimi sor- guluyorum. Benim hep söylediğim bir cümle var, onu tekrarlayayım burada: Mekânın ışık, ışığın ses, se- sin oyuncu, oyuncunun tekst, teks- tin mekân olduğu bir tiyatro diliyle uğraşıyorum. KURDOĞLU - Birbirimizin iş- lerinde çalışıyoruz. Bizde bir kişi- nin projesinde misîyatif o kişidedir. Yani son karar hakkı o kişide olu- yor. Diğerimiz onun işinde, onun teklif ettiği çerçeve ve sınırlar için- de çalışıyor. Aynı kadroyla ortalc bir dll ERAYDA - Birbirimizin projele- rinde fıkir üretiyoruz daha çok. Ama proje sahibi bu fikri kabul edip et- memekte hemen hemen tekbelirle- yici oluyor. KURDOĞLU- Yani çok somut ör- nekler verirsem, ben Naz'ın 'Can- lanan Mekân' adlı projesinde onun asistanlığını yaptım. 'KhnO?'da yi- ne asistanlığını yaptım, metinlerin yeniden yazımı gibi bir çeşit redak- törlük... Oluşmuş metinleri yeniden yazma işini üstlendim, aynı zaman- da oyunculuk yaptım. Naz benim çoğu oyunumun dekor ve kostüm ça- Ekim ayı içinde büyük bir oyun çalışması sahnelenecek Siyasi göndermeli tarihsel fantezi - Yeni projeler neler? KURDOĞLU- Bu yıl için yapılacak gösterilerin herhangi bir formatı yok. Bu bir kısa oyun olacak, ya da bir dans gösterisi olacak, şu olacak bu olacak diye. Suna da bir şüri seslendirmek ve bir blues şarkısı üstüne seslerle çeşitleme yapmak. Bu ikisini de bir gösteri olarak sunmak gibi bir fıkirle geldiğinde bu yıl onuncu yıl gösterilerimizden biri oldu. ERAYDA - llk projemiz fuayede sergilenen Büknt Erkmen'in afişler ve diğer şeyler sergisi. Bu, Erkmen'in kumpanya için on yılda tasarladığı tüm basılı malzemenin onun tarafindan sergilenme hali. Serginin tasarunını da kendi yapü. Daha sonra Nadi Güler'in bir performansı oldu. Lale Mükhlr'ün görüntülerinden oluşturduğu bir performanstı bu. Sonra Suna'nın iki performansı. Sırada Asb Mertan'ın Bilge Arat'la çahştığı, tasanmı kendisine ait olan 'Ayşegül Kanada'da' isımlı projesi var. Cenk Tetimen'in henüz adını belirlemediği bir performansı var. Bir de daha çok yerleştirme denebilecek bazı çalışmalar var. Kerem'in belki bir performansı olacak. Böyle devam edecek. KURDOĞLU - Bir de gene 2001 'in içinde bir büyük oyun çalışmamız var. Ekim ayında sahnelenmek üzere. Benim oluşturmakta olduğum şu anda, siyasi göndermeleri olan tarihsel bir fantezi. Henüz gizli. Hikâyenin ipuçlannı şu anda veremiyorum. Yeni projeler bunlar. Iışmasını yaptı ve bütün yaratan aşa- masında benimle rejinin ve yaratım sürecinin konulanm tartıştı. Bir iki projede de dekor ve kostüm yap- mayı reddetti. -Neden? ERAYDA - Zaman zaman böyle fikir çatışmalan oluyor aramızda. O da bazen benim düşündüğüm doğ- rultuda düşünmüyor. Ama genel- likle yapıcı bir tartışma ortamı do- ğuyor diyebüirim. Varobnak iste- mediğim projesinde o zaten mekâ- nı biçımlendırmışti. Ama ben onu doğru bulmuyordum. Böylece onun tasanmını kendisine bıraktım. O oyunda sadece kostüm yaptım. -Şu andaKumpanya Sahnesi kap- samında çalışmalar yapan kişiler kimler? ERAYDA - Biz kurulduğumuz- dan beri aslında hep şunu hedefle- dik: Aynı kadroyla uzun zaman ge- çirmek ve işlen giderek bazı şeyle- ri tanımlamadan, birbirimizi anlaya- rak ortak bir dil geliştirip yapmak. Ve yıllar içinde bir kadro oluştu. Bu kadro uzun bir süre birlikte çalışan bir kadroydu. Kimi zaman gitmeler gelmelerle şu anda Nadi Güler, Cenk Tetimen, Asb Mertan, Suna Suner ve Bilge Arat'tan oluşan bir kadro var. Ve bu yılın kuruluşumuzun onuncu yılı olması nedeniyle bir yapıya oturttuk. Kumpanya oyunculan, ken- di projelerinin tasanmını yapıyorlar ve onlan gösteri haline dönüştürü- yorlar ve bunlan gösteriyoruz. Blzde öyle bir ihtimal yok! - Özel rryatrolann içinde bulun- duğu bunalım sizi nasıl etkflryor? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? KURDOĞLU - Bizim başka bir gündemimiz var. Bir işte gişemizin iş yapıp yapmamasını, seyircimizin azalıp azalmamasmı daha gündelik sorunlar olarak görüyoruz ve açık- çası pek ilgilenmiyoruz. Yani biz daha çok her işimizi bir önceki işle karşılaştırmak, düşünsel ve estetik olarak ne kadar ilerlediğimiz, neler kaybettiğimiz, neleri fark ettiğimiz, bunlarla ilgili bir gündemimiz var. Dolayısıyla bu tartışmayla ben açık- çası çok ilgilenmiyorum. -Fınansal sorunlar vaşamryor mu- sunuz? KURDOĞLU - Hayır. De facto, tanım olarak, zararda bir tiyatro ol- duğumuz için. Hani problem, çö- züm ihtimalinin olduğu yerde var- du*... Bizde öyle bir ihtimal yok ki! Kuruluşumuz gereği biz zaten baş- ka yerlerden para kazanıp finanse ediyoruz bu tiyatroyu. Öyle bir so- runumuz yok. YAZI ODASI SELİM tLERİ Hatırladığım Turşular (2) Istanbul'un dört biryanında "meraklı turşua"ür vardı. Bu "meraW/"deyişinin,turşucununturşusu— na özeni anlamına geldiğini bir türiü kavrayanaz; turşucuyu, her şeyi merak eden adam sanırcm. Meraklı turşuculann vitrinlerinde, evlerdekı lava- nozlardan da büyük kavanozlardurur, kavanclar- da bırbırınden pınltılı, ışıltılı turşular sergile^ırdi- Şimdi, semtlerden gitgide kayboldu kırk yıl öıce- sinin turşuculan. Bir iki yerde rastladım mı, baka- kalıyorum vitrinlere. Onlardan biri, Fıruzaga llkokulu'ndan çıktıktanson- ra önünden geçtiğim, camiin bitişiğindekiydi. Son- radan kırtasiyeci oldu. Meselâ minicik, cüce hıyariar limon kabuğusa- nsında durur, bu sanda altın ışıltılar gezinir, yosun yeşili damarlar görülürdü. Cüce hıyarlar yine nce- cik kıyılmış dereotlanyla sarmaş dolaştı. Meselâ, daha irice hıyar turşulan vardı ki kava- nozlannda afili afili boy gösteririerdi. Hemen yan- lannda dilim dilim ve hep tırtıklı tırtıklı kesilmiş ha- vuç turşulan, çarkrfelek çiçekleri gibi açmış görü- nürdü. Erikler, kelekler, üzümler bile turşu olmuştu. Mey- valardan, sebzelerden, kavanozlara konmuş, min- yatür bir kış bahçesi uzanır giderdi camekân bo- yunca... Turşu yapımının gizleri vardı. Filanca hanımın, falan meraklı turşucunun şu ya da bu turşusu pek beğenilir, nasıl böyle lezzetli olabildiği tartışılırdı. Cihangir'de, Saraylı Büyükhanım'ın lahana tur- şusu pek ünlüydü. Saraylı Büyükhanım, lahana turşusunu kurarken soyulmuş ve kalın kabuklan çı- kartılmış bir baş soğanı turşusuna katıyormuş. Me- ğer o inanılmaz lezzeti, soğan veriyormuş. Aynısı denenir; fakat aynı sonuç alınmazdı. Derken bir sır daha çözülecek; Saraylı Büyükha- nım'ın lahana turşusu kurarken kavanoza tülbent torbada bir miktar nohut ve arpa koyduğu ortaya çıkacaktı. Bu yöntem de derhal uygulanıyor, gel- gelelim turşulann lezzeti birtürtü tutturulamıyordu. Saraylı Büyükhanım'ın birsözcüğü kulağımdayan- kıyıp durur: Turşumak. Evet, turşu olmak anlamı- na, turşumak. "Lahanalardahaturşumadı. Üçdört gün ister daha." Ya da: "Havucun turşuması vakit ister." Edebiyatımızın turşuya aynlmış en güzel sayfa- lan Refiİt Halid Karay imzasını taşır. Türkçeyi söz- cük rüyalanyla örmüş usta yazar, kesildi mi salkım saçak açılıveren toparlak kırmızı biber turşulanna tutkundur. Onlarda, Felemenk ressamlannın bırbi- rinden güzel çiçek resımlenni yakalar. Kereviz yapraklanyla, kereviz yaprağı saplanyla sanlmış, bağlanmış koyu mor patlıcan turşulan, benim için, adeta ametist kayacıklardır. Patlıcan turşusunu kesin, sedefli sarmısaklar, ef- lâtun çuhaçiçeğine dönüşmüş lahana kırpıntılan, yakut kınntısı kırmızı biberler, onlar hepsı yine bir Felemenk çiçek ressamının fırçasından çıkma de- ğil midir?! Zaten, turşu törenleri arasında unutamadıklan- mın başında, patlıcan turşusunun hazııianışı gelir. Aynca, ne saklayaytm, patlıcan turşuso en seirfli- ğim turşudur. Ne zaman çıkardı turşuluk patlıcanlar? Yaz başı mı, yaz sonu mu? Çarşıda pazarda şöyle bir görü- nür, hemen kaybolurdu. Yetış yetışebilırsen. Reçe- li ille yapılacak vişnenın bırkaç haftalık zamanı gi- bi, turşuluk küçük patlıcanın camekân güzelliğı de kıpkısa sürerdi. Küçük ve mor, kadrfeden patlıcanlar azıcık haş- lanıyor, acı sulan çıksın diye bir gece bekletiliyor. Ertesi sabah turşusu kurulacak. Sarmısaklar, kereviz yapraklan, kıyılmış havuç- lar, lahana, maydanoz, işte o kıpkırmızı arnavutbi- berleri, hepsi hazır. Patlıcanlar ortadan yanlıp mal- zeme yerleştiriliyor içlerine. Sonra hepsi kavanoz- larda. Tam on beş gün bekleyeceksiniz! Gelip gidip ka- vanozlara bakmak, çocukluğumun sevinçlerinden, mutluluklanndandı... Şimdi turşuduk; sevinçler, mutluluklar turşudu. Takvimde lz Bırakan: "Gunıbun kızıllığı yalının tahtalannda kanayanya- ralan andınr lekeler yapıyor, karanlıkla beraberet- raftaki eşyanın hepsinden daha siyah birkayadan ibaret kalıyordu." Samet Ağaoğlu, Büyük Aile (Sağır Yalı"), Varlık Yayınlan, 1957. Piet Mondrian'm yapıtı bulundu • AMSTERDAM (AA) - Hollanda'nın geçen yüzyılda yaşamış en tanınmış ressamlanndan Piet Mondrian'm bir çalışması tesadüfen bulundu. Mondrian'ın yapıtı, Haarlem'deki Teylers Müzesi'nde açılacak hayvanat bahçeleri üzerine bir serginin hazırlıkJan sırasında fark edildi. Resim, Mondrian'ın arkadaşı ressam Simon Maris'in eşi Cornelia Breejen'in özel koleksiyonu arasında bulundu. 1907-1909 yıllan arasında yapılan resim, Amsterdam Hayvanat Bahçesi'ndeki flamingolan anlatıyor. K U L T U R ÇtZlK K Â M Î L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle