Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Esenyurt ilçe
olmak istiyor
• İstanbul Haber
Servisi - Esenyurtlular,
beldelerinin nüftıs ve
alan olarak çok sayıda
ilden ve yüzlerce
ilçeden daha büyük
olduğunu vurgulayarak
"Ilçe olmayı fazlasıyla
hak ediyoruz" dediler.
Esenyurt Cıunhuriyet
Meydanı'nda
toplanarak davul, zurna,
halay ve köçek
eşliğinde ilçe olma
istemlerini duyuran
Esenyurtlular, resmi
olmayan verilere göre
200 bin olan
nüfuslanyla ilçe olmayı
hak ettikJerini
vurguladılar. Esenyurt
İlçe Yürütme Kurulu
Başkanı Cemal Akkaya,
tüm siyasi partilerin ve
kitle örgütlerinin
desteğiyle yürüttükleri
ilçe olma
kampanyasının amacına
mutlaka ulaşacağını
söyledi.
Ajjar: Bucak'a
dokunmaym
• ELAZIĞ
(Cumhuriyet) - Bayram
nedeniyle Elazığ'a
gelen Bağımsız
Milletvekili Mehmet
Ağar, burada yerel
televizyonlann canlı
yayınlanna katıldı.
Susurlukla ilgili
sorulan yanıtlayan
Ağar, "Bilen bilmeyen
konuşuyor" dedi.
Dokunulmazlık
dosyalanyla ilgili
olarak, "Benim
dosyalanmın gündeme
getirilmesi için bakan
arkadaşlara ricada
bulundum. Ancak Sedat
Bucak'ın dosyasının
gündeme getınlmesıne
karşıyım" diye konuştu.
Ağar,
"Veremeyeceğimiz
hesabımız yok. Ancak
Bucak olayı farklı, o
devlete güvenmiştir
devlet de ona. O devlete
kendini siper etmiştir.
Dokunulmazlığınrn
kaldınlıp
yargılanmasına
karşıyım" dedi.
Saglıkta yeni
sendika
• ANKARA(AA)-
Sağlık Bakanlığı Tedavi
Hizmetleri Genel
Müdürlüğû'nden bazı
şube müdürleri,
"Ulusal Sağlık ve
Sosyal Hizmet
Çahşanlan
Sendikasfnı (USS)
kurdu. USS, Kronik
Hastalıklar Şube
Müdürü Dr. Ömer
Evicil, Özürlüler Şube
Müdürü Sosyal Hizmet
Uzmanı Süleyman
Demirel ve Özel
Hastaneler Şube
Müdürü Dr. Sevgi
Yağızoğlu'nun da
aralannda bulunduğu 5
bakanlık çalışam
tarafından kuruldu.
AÇHOAIVIA
• MHP Balıkesir
Milletvekili Hüseyin
Kalkan, oğlu O.A.K'nin
İstanbul Lisesi önünde
meydana gelen
öğrencilere saldın olayı
sırasuıda orada
bulunmadığını ve
saldınyla da bir ilgisi
olmadığını açıkladı.
TGC, TGSvesan
basın kartımı
kaybettim. Geçersizdir.
YAŞARUZUNLAR
Devlet Bakanı Derviş en büyük sorunun bankacılık sistemi olduğunu söyledi
Dervîş Siyasi destek' istedi• Baştarafi 1. sayfada
hem banka hem resmi çevre-
lerden finansal desteği sağla-
yabüeceğiz. Programı oluştur-
madan herhangi bir rakam
üzerinde durmak çok yanhş
olur" diye konuştu.
Derviş, O'Neill görüşme-
sinin nasıl geçtiğinin sorul-
ması üzerine şöyle konuştu:
"Hiçbir zaman program or-
taya çıkmadan, somut destek
vereceğiz diye beklemiyoruz.
Mevcut bir programı destek-
ler fuıans çevrelerL"
IMF ile program
askıda
Derviş, bir gazetecinin,
IMF ile stand-by anlaşması-
mn yeni program çerçevesin-
Tansu Ciller
ABD'den
bakan
hludedildi
• DYP lideri Tansu
Çiller, Kemal Derviş'i
antrenöre benzeterek
"Antrenör ithali güzel de
futbolcularda iş yoksa,
futbolcu oynamıyorsa
hoca ne yapsın" dedi.
Haber Merkezi - DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller,
hükümeti, parlamentoda
ekonomiyi düze çıkaracak
bir adam bulamayıp
"Amerika'dan bakanhk
yapacak insan ithal etmekk"
suçladı.
Bayram tatilini ABD'de
geçiren Çiller, "8 Mart
Dünya Kadmlar Gönü"
nedeniyle yayımladığı
mesajında hükümete
yüklendi. Koalisyonun
uygulamalan ile halkm
sofradaki ekmeğini tek tek
çaldığuu iddia eden Çiller,
ekonomik sılontılan en fazla
hissedenlerin kadmlar
olduğunu aktardı. "Araba
zaten duvara toslanuş, şoför
değiştirseniz ne olacak" diye
soran Çiller, Derviş'i
antrenöre benzeterek
"Antrenör ithali güzel de
futboicularda iş yoksa,
futbolcu oynamıyorsa hoca
ne vapsuT dedi.
FP de tepklll
FP Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Bekaroğhı da dün
Trabzon Gazeteciler
Cemiyeti'nde düzenlediği
basuı toplantısında,
Derviş'in ABD'deki
temaslan sonucu para
bulabileceğini, ancak bunun
karşılığmda Türkiye
stratejisinden bir şeyler
satmak zorunda kalınacağını
savundu.
• ABD Hazine Bakanı O'Neill ve IMF Başkan Yardımcısı Fisher ile yapüğı
görüşme ardından basın toplantısı düzenleyen ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı
Derviş, siyasi desteğin tam olduğu ciddi bir program oluşturulduğu takdirde
uluslararası finans çevrelerinden gereken desteğin alınabileceğini söyledi. Derviş,
ancak destek bakımından koalisyonda çok ciddi zorluklar olduğunu belirtti.
deki yerini sorması üzerine,
"EV1F ile bu olaylardan sonra
yeni bir programa gireceğiz.
Mevcut programı yeniden
yapılandıracağız. LMF kendi
taranndan çahşryor. Bazı fıkir
aynlıklanmız da var. Teknik
olarak şu anda program askı-
da. Yeniden müzakereyi bitir-
memiz gerekiyor'' yanıtım
verdi.
Derviş, IMF ve Dünya
Bankası'nın, Türkiye'nin ya-
şadığı ekonomik sıkıntıda,
mali külfeti karşılama konu-
sundaki tutumunu soran bir
gazetecinin sorusunu da,
"Daha önce program için san-
ki IMF'nin kendi programı
gibi sunum yapıku. Doğru de-
ğü. Her zaman Türk hükürae-
tinin programı olmak duru-
munda bu politika. IMF ve
Dünya Bankası'nın programı
olmayacak, ama destek iste-
yeceğiz'' diye yanıtladı.
IMF ve Dünya Bankası'nın
krizde paylan olup olmadığı
yolundaki bir soruya karşılık
olarak da Derviş. "Bunu bu
şekikie sunmak doğru değil.
Devlet kendi sorumluluğunu
yüklenmek durumundadn-.
Bunun sorumluluğu. her şey-
den önce buna karar veren
Türldye'ye aittir'' şeklinde
konuştu.
'Memuru
düşünüyoruz'
Derviş, hükümetin diğer
üyelerinin memura ek zam
açıklaması yaptığını belirt-
mesi üzerine de, hükümetin
bir bütün olarak, Başbakan
Bülent Ecevit başta olmak
üzere, enflasyon konusunda
Ç İ Z M E D E N Y U K A R I m.kartı« superonline.com.tr MTJŞA KART
son derece kararlı olduğunu
ve yeniden yüksek enflasyo-
na götürecek bir icraatm söz
konusu olmayacağuıı söyle-
di. Derviş, "Memur zamlan
açısmdan, zam yapılacağı ya
da enflasyonun amnda kal-
mayacağı konusunda IMF'-
nin de kabul etöği bir politika
var. Bu politika sürecek. Me-
mura her zaman a\-arlamaya-
püacak. O bakımdan özel en-
dişeye gerek yok" dedi.
Derviş, en büyük sorunun
bankacılık sisteminden do-
ğan zararlar ve yapısal bozuk-
luklann açtığı kayıplar oldu-
ğunu söyledi. Derviş, "tkinci
şubat bunahmma sürüklenen
bankacıhk sistemindeki du-
ruma önceUkle çare bul-
mamız gerekiyor. Ciddi, bir
daha geri dönmemek üzere
adnnlar atmamız gerekiyor.
Kararlı davranmak duru-
mundayız" diye konuştu.
İç borçlar
ertelenmeyecelc'
Bankacılık sistemindeki
yapısal bozukluklan hızla dü-
zeltmeden kuru sabit tutma-
nın çok zor olduğunu da söz-
lerine ekleyen Derviş, bir ga-
zetecinin, "bankacıhk refor-
munun neler içermesi gerekti-
ğp sorusuna karşılık olarak,
"Hızh hareket Ula da bütün
bankalara el koymak, kapat-
mak anlamına gelmemeli. Şu
da bir gerçek ki kamu banka-
lan, Türkiye'nin kaç yıldır
kamburu. Ziraat Bankası'nm
ödediği faiz, bütün yıl ödediği
maaşlara denk" yamtını ver-
di. Derviş, Türkiye'nin kendi
parasına güveni sağlamlaştır-
mak durumunda olduğunu da
kaydederek iç borçlan ertele-
meyi düşünmediklerini bil-
dirdi.
Bugün Dünya Bankası Baş-
kanı James VVotfensohn ile ve
IMF Başkam HorstKöhkr ile
görüşecek olan Derviş, ABD
ziyareti sırasuıda Dünya Ban-
kası'ndan istifa işlemlerini ta-
mamlayacak. Derviş iki haf-
ta sonra tekrar ABD'ye gide-
ceğini söyledi.
Rııtan'danErdoğan'auyan
Haber Merkezi - Merkez
sağda yeni bir siyasi oluşum
için hazırhklar yapan eski
istanbul Büyükşehir
Beiediye Başkanı Recep
Tayyq> Erdoğan'a Fazilet
Parnsı Genel Başkanı Recai
Kutan'dan uyan geldi.
NTV'nin haberine göre,
başkanı olduğu parti
hakkındaki kapatma davası
süren Kutan, siyasi yasakü
Erdoğan'ın yeni bir siyasi
oluşum planları yapmasını,
"Parti kapankuktan sonra
yeni bir oluşuma giderler
mi? Oyie bir ihtimal olabüir
kiL Hem parti
kapaolmayacak, hem yeni
bir oluşuma gidilecek.
Buna hiç ihtimal
vermiyorum. Bu kadar
hesap yapabüecekleri
kanaatindeyim" şeklinde
değerlendirdi. Kutan.
Erdoğan ile bırlikte FP
içındeki yenilikçi kanadın
da yer alacağı yeni bir
oluşuma şans tanımadığını
belirterek "Böyle bir
oluşum, gayrimemnunlar
tophıluğudur. Yani belli bir
görüş, beOi bir ideal
etrafinda toplanan Idmseier
değil, o partinin içinde
gayrimemnun insanlarm
topiuhığu haline getir" dedi.
Kutan, siyasi yasagının
kalkması durumunda
Erdoğan'ı FP'ye davet etti.
DSP'de Coşırn bunalum
ANKARA(ANKA)-
Nakşibendi tankau hderi
Esad Coşan'ın Süleymaniye
Camisi'ne gömülmesi için
haztrlanan kararnamenın
DSP içinde yarattığı sıkınn
sürüyor. Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in
imzalamadığı "defin
kararnamesi" tarnşmalan
sırasmda DSP'li 17
milletvekilinin hazırladığı
"mezarhklardan başka
yerkre öhl gömülmesini
yasaklayanT
' yasa önerisi
TBMM Başkanlığı'na sevk
edilmedi. DSP'ü 17
milletvekilinin imzaladığı
ve Umumi Hıfeıssıhha
Yasası'nın 211. maddesinin
değiştirilerek "Mezarhk
olarak beürlenen yerierden
başka yerkre ölü gömülmesi
yasaknr. Üstün devlet
hizmetinde bulunanlar için
Bakanlar Kurulu karan 3e
mezarhldar dtşmda anıt
mezar yapnnlmasına bin
verilebilir" hükmünün
eklenmesıni içeren yasa
önensi DSP grubunda
bekletibyor. Onerinin
gerekçesinde, "tekke, zaviye
vetürbeterinfaaliyetierifle
bunlara uygun birtakmı
unvaniann kullanümasınm
yasakokhığuveaykın
hareket edenlere hapis ve
para cezası öngörüktüğü"
anımsanldı.
IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin@doruk.nettr
Başbakan'ın "Dönüşünü
umutla bekliyonız" dediği çi-
çeği burnunda bakanımız Ke-
mal Derviş'in kotaracağı "ye-
niprogram'm alt kalın çizilmiş
ulusal niteliğini tartışryoruz.
Tartışmayı dün kaldığımız
yerden sürdürelim.
Bir ulus-devletin hazırlaya-
cağı herhangi bir ekonomik
programın ulusal olması do-
ğaldır. Tersi anlamsız olurdu.
Orneğin Anadolu'da, Ulusal
Kurtuluş Savaşı'nı zaferle nok-
talayıp çok halklı. çokuluslu bir
imparatorluğun yıkıntılan üs-
tünde yeni ve diri bir ulus-dev-
let kuran asker-sivil kadrolar,
Kemalistler, uzun yıllar boyun-
ca birçok ekonomik program
haztriadılar, uyguladılar. 1924'-
te benimsenen programlarla,
örneğin 1933'te benimsenen
programlar birbirierine nere-
deyse zrttı. llki özel girişimciler
eliyle bir sanayileşme hamlesi
hedefliyordu; ikincisi, sermaye
birikiminden ve yeterli teknolo-
jik olanaklardan yoksun özel
sermayenin beceremediği sa-
nayileşme atılımını devlet ola-
naklanyla gerçekleştirmeyi
amaçlıyordu. Temel yönelim-
ler açısmdan bakıldığında bir-
Programın 'Ulusal
9
1 (2)
birteriyte neredeyse zıttılar. A-
ma kuşku yok: Hepsi de ulu-
sal'dılar.
Özel girişimcileri özendire-
rek "devlet fideliğinde kapita-
listyaratma" hedefine kilitleni-
lerek uygulanan programlar
ulusaldı. İthal mallan gümrük
duvarlanna çarptinlarak kısıtla-
nıyon yerli mallan bir yandan
vergi kolaylıklanyla maddi ola-
rak, bir yandan "yerli malı haf-
talan" ile manevi olarak özen-
diriliyor, destekleniyor, korunu-
yordu.
Burjuvanın "ulusal" olanı
makbuldü ve el üstünde tutu-
luyordu (Meraklısı için not: Al-
pullu Şeker Fabrikası'nın ku-
ruluşu, bu tutumun anlamlı bir
örneğidir).
"L//usa/"lık iddiası ile ortaya
çıkan acemi ve cılız sermaye-
dar sınrf, işleri yüzüne gözüne
bulaştırdı. Onca özendirme,
onca destek, onca kaynak ak-
tanmına rağmen dağ, fare bi-
le doğurmadı (Meraklısı için
not: Alpullu Şeker Fabrika-
sı'nın sonu, bunun ders alına-
cak bir örneğidir).
Genç Cumhuriyet ister iste-
mez "ulusal" seımayedar sı-
nrftan umudunu kesip devlet-
çiliğe yöneldi. Bu, kesin ve
keskin bir yön değişimiydi.
Yön değişti, ama "ulusal"
olanda ısrar politikası değiş-
medi (Meraklısı için not: Dev-
letçi sanayi atılımının neredey-
se simgesi olan Karabük De-
mir-Çelik Fabrikası bunun iyi
bir örneğidir. Döneminin ölçü-
leriyle dev boyutlu demir-çelik
üretim tesisinin inşaatını yapan
Ingiliz firmasına da, dış kredi-
sini sağlayan Ingiliz finans ku-
rumuna da, çok istemelerine,
ısrar etmelerine rağmen Kara-
bük Demir-Çelik'ten ne hisse
verildi, ne işletmesinde rol oy-
namalanna ızin. Onlara açıkça
"Yap işini, alparanı ve çekgrt"
dendi. Onlar da işlerini yaptılar,
paralannı aldılar ve çekip gitti-
ler).
Buraya kadannda şaşılacak
bir yan yok. Dünyada antiem-
peryalizm rüzgârlannın estiği,
büyük ekonomik dönüşümle-
rin yaşandığı, sanayileşmenin,
yoksulluk çemberini kırmanın
tek yolu olduğuna inanılan o
çağda, Anadolu topraklan üs-
tunde bir ulus-devlet yüksel-
tenlerin programlan da elbet
ulusal olacaktı ve öyle oldu.
•••
Ikinci Dünya Savaşı'nın ar-
dından devlet fideliğinde ser-
pilip boy atan ve savaş koşul-
lannın sağladığı yüksek kârlı ti-
caret olanaklanyla biti iyice
kanlanan sermayedar sınrf ik-
tidara geçince (1950), artık de-
iikanlılık dönemini geride bıra-
kan Cumhuriyette keskin bir
yön değişikliği yaşandı.
Evet, bu yeni dönemde de
bir dizi program yapıldı. Enf-
lasyonla mücadele programı,
kalkınma programı, kaynak
dağılımının yeniden düzenlen-
mesi programı falan filan. A-
ma bu programlara "ulusal"
demek için terminolojinin sınır-
lannı artk epey zortamak ge-
rekiyordu.
Elbet, llhan Selçuk'un dün-
kü yazısında keyifle dalga geç-
tiği gibi, kimse kalkıp "Benim
programım ulusal filan değil-
dir" demedi. Ama "ulusaldır"
deme ihtiyacını da duymadı.
Der gibi olanlar da inandincı
olmadı. IMF icazetli, çoğunlu-
ğu uluslararası finans kurum-
lanndan dış borç ödemeleri
için kaynak arayışlannın aracı
olan ve enflasyonu -çoğu kez
beyhude çabayla- aşağı çek-
meye çabalayan programlann
ulusal olmayışlan değil, olma-
lan şaşırtıcı olurdu.
Kimi 70'li yıllardaki kısa Ece-
vit programlan gibi utangaç,
kimi 80 sonrası Özal program-
lan gibi her türiü ahlaki endişe-
den sıynlmış ve ulusal olmak
gibi bir dertleri olmayan prog-
ramlarla bugüne geldik.
•••
Bugün yıllardan 2001. Dün-
ya Bankası'nda okkalı bir kol-
tuğu bırakıp ülkesine dönen ve
ekonominin dizginlerini ele
alan Kemal Derviş, yeni bir
program hazırlıyor ve bu prog-
ramın ulusal olacağının altını
özenle çiziyor. Biz de bu iddi-
ayı ciddiye alıyor ve "2001 yı-
lında bir ulusal program
mümkün rnüdür, mümkünse
2001 yılında ulusal terimi na-
sıl anlamlandınlabilir" sorusu-
na yanıt anyoruz...
Yann da öyle yapacağız.
POLİTtKA GUNLUGU
HİKMET ÇETtNKAYA
Sessiz Ağlama...
Uykuyla ağırlaşmış gözler, yorgun bir günün ar-
dında, düşünce ormanında gezintiye çıkmış ço-
cuklann coşkusuyla buluşuyordu...
Kentin boşalan caddeleri ve meydanlan terte-
miz yıkanmıştı yağmuria...
Deniz hışırtılıydı...
Sanki yüreğimizin içinden bulutlar geçiyordu...
Anlamını yitirmiş sevinçleri ve acılan bir kenara
bırakmış, çiçeklerin kokusu sarmış evrenin için-
de yürümeye başlamıştık...
Bir gün önce birden soğuyan ve yağmura dö-
nüşen hava, gökyüzünün yeniden maviye dö-
nüşmesiyte hüznümüzü dağıtmıştı...
llkbahar, mart ayının ilk haftasında sürgün veri-
yordu.L
Sabahtan akşama dek uykusuz, sağır eski bir
pişmanlık, anlamsız ayıp gibi ardına bakmayan
kovalamacaya benziyordu...
Güneşler derin denizlerde yıkanırken geleceğin
güzel günleri yanm kalmış aşk masallanyla bulu-
şuyor, genç kızJık ve delikanlılık duşlerı turuncu
bir aydınlığın içine gömülüyordu...
O anda gözlerinizin ufaldığını, ellerinizin titredi-
ğini hissettim!..
Bunca acı ve savaşlann yüreklerde derin izler bı-
rakmasma karşın, denizin brttiği yerde sonu gel-
mez öpüşlerie, havaya, toprağa, suya ve güneşe
doğru koşan çocuklarla konuştum...
Idil'den, Şırnak'tan, Muş'tan gelen çocuklar Iz-
mir'de, Ankara'da, Istanbul'da ilk kez yaşamın
renkleriyle kucaklaşırken gözlerinde hüznü değil
sevinci yakaladım...
Yaşam sessiz bir çtğlık gibi, köpüren denizin
beyaz dalgalarında maviyi yudumluyordu...
Gazetelerin sayfalannda, televizyon ekranlann-
da IMF programına, Ecevit'ten Yılmaz'a; Çil-
ler'den Bahçeli'ye dek tüm siyasilerin açıklama-
lanna kulak tıkayıp usumda yaşattığım mor me-
nekşeler bahçesinde, umudun rüzgânnı aradım...
• • •
Bir anda bıraktım her şeyi!..
Yaşamın karanlık dehlizlerinde bir çırpınışı, gri
gölgelerin içıne sıkışmış ölümlen. işkenceleri, yar-
gısız infazlan ortaçağın içinden çıkanp attım...
Bir annenin, babanın, kardeşın, sevgilınin zin-
danlara atılmış sevgisini, tortulaşmış yüreklere i-
nat, özgüriüğün açık denizlerine bıraktım...
Uykuyla ağıriaşmış gözler, kentin boşalan cad-
deleri, aydınlık birsabaha doğru uzanırken umut-
la umutsuzluğu, sevinçle hüznü bir arada yaşatı-
yordu bizlere...
ANAP lideri Mesut Yılmaz, 'özal tipi Mûslü-
manlığı' yeniden tartışmaya açarken dinin siyaset
üzerindeki egemenliği bir kez daha ortaya çıkı-
yordu...
Eh bu arada Mina'da şeytan taşlayan hacılar-
dan 35'i ezilerek ölüyor, bu olayı 'cinayet' olarak
nitelendiren Prof. Dr. Zekeriya Beyaz büyük tep-
kitopluyordu...
Bu arada Dünya Kadmlar Günü kutlamalan ya-
pılıyor, Türkiye'de kırsa! kesimdeki kadınlann yüz-
de 76'sının kocalanndan dayak yediği konuşu-
luyordu... _,_ . ;.
Deniz hıştrnlıydı...
Kabartıcı acı sabırian insanlann yüztennde de-
rin çizgiler oluşturmuştu...
Sabah ışıklan erguvanlann üzerine çiy tanesi gi-
bi düşerken kör geceiere asılı kalan zırhlı yürek-
lerimiz nice tutkulan bir yerlere saklamış olmalıy-
dı...
Gökyüzünün mavi sessizliğine baktım uzun
uzun...
Oktay Rifat'ın gözüne uyku girmediği saatleri
düşündüm. Cevdet Kudret'in surlara oturup ak-
şam keyfini çıkaran kuşlannı seyrettim...
• • •
Utangaç bir kız da göğe bakıyordu osaatlerde...
Akşam Yedikule'nin sokaklannda gezinirken o
eski bayramlar mavi çiçekli elbiseler giyen uzun
saçlı işveli kadmlar adımlann derinleşen renkleriy-
le buluşuyorlardı...
Artık en son şarkılar rüzgârlara söyleniyor,
gökyüzünün Tannsal güneşi bekleniyordu...
Kıyılannı yitirmiş denizler, kaçak yapılar, banka-
lan hortumlayanlar, ekonomiyi boğanlar bizlerdik!..
Paul Eluard'ın yasaklanmış sözcüklerinde
umudun buzlu prangalanndan kurtulmaya söz
verdik; Nurullah Ataç'ı çocuklanmıza unutturduk;
Türkçe yazma özüriü yazarlan baştacı ettik; Orhan
Kemal'ı, Kemal Tahir'i, Cemal Süreya'yı, Turgut
Uyar'ı, Edip Cansever'i, Sait Faik'i sadece ölüm
yıldönümlerınde anımsadık!..
Gülün tam ortasında ağladık, her akşam sokak
ortasında öldükçe!..
El değmemiş bir yürek, kuşlardan annmış bir
bahçe, sevginin erişilmezliği midir?
Sağır eski bir pişmanlık, uykusuzluğun derin
zamanı içinde yitip giderken acımasızlığın son nö-
bettuttuğu uçurumlardaydık, nedendirbilinmez!..
Sessiz kent, bugün gürültülü bir kent olacak bi-
liyorum...
Yaz güneşini anımsatan bir tutku güzel anılaria
örtüşürken.. yüzyıllık ahşap konağın üzerinden
kuşlar havalanıyor, bir sis bulutu yavaş yavaş de-
nize iniyordu...
Içimizde sessiz bir ağlama vardı!..
hikmetcetinkayaCacumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyel
k ı t a p 1 a r ı
Hikmet Çetinkaya
BİR GÜNEYDOĞU
GERÇEĞİ:NECLA
Onun öyküsüyle hiç kımse fazla ılgılenmedı; on dört yaşında
yaşamm kirli sulannda yok olup gittı.
Sisli ve soğıüc bir Diyaıbaior akşanuydı. Karanlığm gn gölgesı
evlerin, caddelenn, sokaklann üzerine düşüyordu .
Cumhuriyg? Çağ Pazarlama A.Ş Türkocağı Cad No 39/41
kitap kulubû (34334)Cağaloğlu-(stanbul Te< (212)514 0196