Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IT 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Hahalte
jrban Bayramı brtti; bü-
ik kentterde ve özellik-
Istanbul'daki açıkta
urban kesimi medya-
\ız tarafından bir ilkel-
k otarak nitelendirildi,
ıvrupa Birliği'ne üyelik
çin bundan vazgeçilme-
»i istendi. Her yıl Kurban
îayramı'nı, boynuzuna
kurdele takılmış koç ba-
şı fotoğrafıyla kuttayan
medyamtsn kent, sokak,
cadde ve alanlarının
mezbahaya dönüştürüt-
mesine karşı göster-
diği duyariılık gözya- \
şarttı. Medyanınön-
cülüğünde kentierin
mezbahaya dönûş-
türülmesi engellene-
bilir mi? Hayır... Açıkta
kurban kesimi, hayvan
haklarına ilişkin yasanın
yürüriüğe girmesiyle kol-
luk kuvvetlerince engel-
lenebilir mi? Hayır... Al-
manya gibi bir ûlkede bi-
te halkımız apartman da-
iresinde çttttırnaklı hay-
van besliyor ve Kurban
Bayramı geldiğinde ban-
yo küvetinde kesim ya-
pabiliyorsa, Türkiye'de
neyi nasıl engelleyebilir-
siniz? Siz, insanlann ka-
mu arazisini işgal edip
ev yapmasını, caddeyi
işgal edîp tezgâh açma-
sını, kaldırımı otopark
olarak kullanmasını ve
din adına insanlan bo-
ğazlamasını engelleye-
biliyor musunuz ki kafa-
yı hayvanlara taktınız...
Müslüman mahallesin-
de salyangoz satılmaz
ve kurban kesilirl
Tfth 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektrontkposte: derMzsom©cun*uriyetcom.tr
- Enflasyonla mücadele
Llusal Program 'la
yapüacakmış...
"Ulusai deeii usulen
proeram:
Y
eşil Banş örgütü, halya'nın Trieste kentinde
toplanan gelişmiş sekiz ülkenin çevre bakan-
lanna geçenlerde bir mesaj verdi; on dört ül-
1 kedengetençevregönüllüsüGreenpeaceüye-
leri ellerindeki harfleri bir araya getirerek "Clean Energy
Now", yani "Temiz Enerji Hemen" dedi... "Now"daki
"n" harfini Türkiye'den bir gonüllü taşıdı.
Yeşil Banş "hemen" diyor, çünkü havalar, Orhan Ve-
IVnin "Beni bu güzel havalar mahvetti" dizesiyle güzel
bir havada evkaftaki memuriyetinden iştifa eden ada-
mın öyküsünü çoktan aştı... Dünyanın ikiimi insanlığın
geleceğini mahvedecek boyuta ulaştı.
Melda Keskin, Greenpeace Akdeniz Ofisi'nin Türki-
ye'dekı Enenj Kampanyası sorumlusu... Steve Savryer
ise Greenpeace'in iklim Kampanyası sorumlusu... Çev-
re duyarlılığını radikal eytemlerle dile getiren Greenpe-
ace, bu kez dünyanın iklimınin nasıl kötüyegıttiğini, Bir-
leşmiş Milletler Hükümetlerarası iklim Değişikl'ıği Pane-
li'ndeki bilimsel verilerle dite getiriyor.
"Son 50yıldagöztenen küresel ıstnma, insan eliyteger-
çekleştirilmiştir ve en az son 10 bin yıldır benzeri görül-
memiştir." 21. yüzyıl ıçin bekienen ısı arttşı, normalden
1.4 ite 5.8 santigrat derece dahaartmış durumda. Dün-
yayı birkaç yılda yok etmek tabii ki söz konusu değil,
ama veriler gösteriyor ki kısa bir gelecekte mityonlarca
insanı su baskınlan, kasırgalar, eroryon ve sonuçta bü-
yük bir ekonomik yıkıntı beklıyor.
Yıne Birteşmiş Milletler venlerinegöreGrönlandveAn-
tarktıka'daki buz katmanlannın hızlatükenmesi, Gottst-
rim akıntısının kesintiye uğraması, permafrost tabaka-
sının erimesi, yağmur ormanlannın tükenmesı, kitiesel
seragazı yayılımı için büyük ölçekli ve geri dönüşü ol-
mayan riskler taşıyor...
Deniz seviyesinin yükselmesi, bilimkurgu öykülerine
senaryo olmaktan çıkıyor...
Greenpeace'e göre ufuktaki felaketin çozümü var.
"İklim değişiküğinin çözümleri asltnda basittır ve fosil
yakrtlardan temiz, yenilenebilir enerjitereveenerjiverim-
liliğine dönmekten geçmektedir."
Anımsarsanız, Sûleyman Demirel'in de katıldığı Rio
Zirvesiyapılmıştı... Dünyanın geleceği için demeçlerve-
nlmişti... Ne ki on yıldır değtşen bir şey olmadı, herkes
btldiğini okumaya devam ediyor. Herkesm başında ise
ABD geliyor... Greenpeace'ten Steve Sawyer açıklıyor.
"Eğerhükümetlerveözeilikle de Başkan GeorgeW. Bush
yönetimindekı ABD, sorumsuzcadavranmayı sürdürür-
se, zengin ülkelerin yurttaşlan gittıkçe daha yüksek du-
varlar inşa ederek, dünyanın geri kalanının iklim deği-
şikliğı yüzünden yıkıma uğradığını ve sular altında kal-
dığını, bu duvarlann ardtndan seyredeceklerdtr. Politt-
kacılar temiz enerji ve enerji verimlilıği önündekı engel-
lerin kaldınlması için harekete geçmek zorundadır."
Unutmayalım ki bu dünya, politikacılann malı olmadığı
gibi zenginlere de kalmaz!
SESStZSEDASIZ(i) NURÎKURTCEBE
BtT'terin sontşi: H gttütıt ver gülüm
Türkiye'nin dış borcu 100 milyar do-
lan aşmtş, dolar 1 milyon liraya ahşrnış,
ekonomi batmış, Istanbul'u ithal gülle
donatıyorlar...
Istanbul'un Faziletli Büyükşehir Be-
lediyesi, 1 milyon gül dikmeyi planlı-
yor, tarihtekrarsaeğer Lale Devri'nden
sonrabu kez "Gül Devri"ni yaşıyoruz...
Olacak iş değil, 1.5 trilyon lira yurt-
dışına uçup gidecek...
Hani israf haramdı, günahtıî
Eski GHP İstanbul ll Başkanı Meh-
met Bötûk, "Fazilefin İstanbul Asalak-
lan BlTler" kitabında anlatıyor...
12 Eylül sonrası iş bitirici ANAP'ın be-
lediye iktisaditeşekkülü olarakkurdu-
ğu BTTIere Refahlılar şiddetle karşı çı-
kıyor...
Hatta RecepTayyip Erdoğan, istan-
bul' a betediye başkanı seçilince ilk ba-
sın toplantısında BİTIeri özelleştire-
ceğini açıklıyor...
Yapbğı ilkiş, beşyeni BtT kurmak oiu-
yor... Bunlardan biri de Ağaç AŞ.
Ağaç AŞ'nin yüzde 43'ü Is-
tanbul Bûyükşehir BetedNesi'nın,
öteki hissedaıiar, beş BİT; İSKİ, İS-
FALTAŞ, ULAŞIM AŞ, İGDAŞ AŞ. Be-
lediyenin Park ve Bahçeler Müdürlü-
ğü dururken kurulan AĞAÇ AŞ'nin
amacı: Istanbul'unyeşil alanlannın art-
tınlması için ağaç ve süs bitkileri ye-
tiştirmek, ithal ve ihraç etmek, çevre
dûzenlemesi ve peyzaj çalışması yap-
mak.
Mehmet Bötük ise bütün BİTIer için
geçerli olan asıl amacı şöyle açıklıyor:
Belediye, işlerini BlT'lere kendı kuru-
' luşu olduğu gerekçesıyle veriyor ve
BlTler 2886 sayılı Devlet Ihate Yasası
kapsamında olmadığı için ihaleler giz-
li kapaklı pazarlıklarla yandaşlanna
peşkeş çekiliyor.
Al gülüm ver gülüm...
İş sonundayurtdışından gül ithal et-
meye kadar vanyor...
Türkiye'ııin Yol
Haritasına îhtiyacı Var ıra?
YÜCEL TOP
BRÜKSEL - Türkiye'nin AB
ile ilişkilerindeyeni bir aşama-
ya gelinen bugünlerdeAB uye-
liğinın ne anlama geldiğiniye-
niden hatıriamakta yarar var.
Herkesin bildiği gibi bugün
Avrupa Bırlığı adını alan bu
yapı ilk oiuştuğu dönemlerde
en basit deyimiyle b'ır "ortak
pazar" olarak başladı. Türki-
ye de bu kurulan pazarda ken-
di mallarını satmak için taiep-
te bulundu. Yapılan görüşme-
ler sonucu Türkiye'nin "ortak
pazarda" ahşverişte bulunma-
sının koşullan kararlaştırıldı ve
süreç başladı.
Ancak "Avrupa Ortak Paza-
n", Avrupa kentlerinin kuru-
luşvegelişme sünsçlerine ben-
zer bir süreç yaşadı. Yani ön-
ce pazar kuruldu. Ancak za-
manla bu pazann düzenlen-
mesi, kimi kurallara bağlan-
ması gündeme geldi. Pazar
etrafında zorunlu bir örgütlen-
me başladı. Pazara getirilen
mallar artıkçadırlardadeğil, ye-
ni yapılan binalarda pazarla-
nır oldu. Bu binalann ve bina-
lan oluşturan mahallelerin dü-
zenlenmesi, kontrolü, bakımı
vb. muhtariıkiann ve belediye-
lerin kurulmasını gerektirdi.
Artık ortada "perşembe pa-
zan" değil, kendi kurumları ile
ışleyen bir "kent" vardır. Kent
yönetimi; çarşısının, pazan-
nın, sokaklarının, binalannın
nasıl olacağına, hangi kriter-
lere göre yapılacağına karar
vermektedir. Bu kenteyerleş-
mek isteyenler kent belediye-
sinin aldığı kararlara uymak
zorundadırlar.
Helsinki Zirvesi'nde Türki-
ye'nin de bu kentte bir arsası
olduğu kabul edildi. Ancak ül-
kemiz bu arsası üzerine artık
göçebe çadırı kurup mal pa-
zarlamayı deneyemez. Bu dö-
nem Avrupa'nın her ülkesi için
çok gerilerde kaldı. Eğer bu
kentteyerleşmeyi düşünüyor-
sak, kent yönetiminin herkes
için geçerli olmak üzere aldı-
ğı kriterlere uygun bir bina
yapmak zorundayız. "Içinde
bulunduğumuz özel koşullar"
yapacağımız binada tuvalet
veya banyo yapmamayı değil,
kendi gelenek ve ekonomik
durumumuza uygun ama her-
kesten aranan asgari koşulla-
rı da içeren tuvalet ve banyo
yapılmasını gerektirmektedir.
Tuvaleti Türk usulü yapmak,
duş yerine hamam yapmak
bizi ilgilendirir. Ucuztaşlardan
veya pahalı seramiklerden dö-
şememiz ekonomik gücümüz-
le ilgilidir. AmaTürkiye, Avru-
pa kentinde yapacağı evde,
çocuklannı, zorunlu ihtiyaçla-
nnı görmeleri için dereye gön-
dereceğini söyleyemez.
Gene bu kentte Türkiye ço-
cuklannı belli bir düzeydeegrt-
mek, onlara asgari ötçüde sağ-
lık hizmetive insanca yaşaya-
bilecekleri koşullan sağlamak
durumundadır. Belki bu kom-
şu evdeki kadar mükemme!
olmayabilir, ama en zorunlu
ihtiyaçlar sağlanacaktır. Işte
°Avrupa Sosyal Modeii" diye
tekrarlayatekrarlaya dilimızde
tüy bitirten "özlediğimiz mo-
del" budur. Diğeryandan Tür-
kiyecanı istediğinde çoluk ço-
cuğunun kafasını gözünü kı-
np onlan komşulara kaçırttıra-
maz. Türkiye her çocuğunun
insan olduğunu ve belli hak-
lan olduğunu kabul etmek, on-
lara şefkat ve sevgiyle dav-
ranmak zorundadır. "Çocuk
benim değil mi severim de dö-
verim de, benim aile işlerime
ne kanşıyorsunuz" diyemez.
Çünkü hem komşular rahatsız
olur hem de kentin kurallan-
na aykın birdavranıştır bu. Iş-
te demokrasi ve insan hak-
lan derken beklentilerimlz
bunlardır.
Eee, babamızın evde bize in-
san gibi davranması, üstümü-
ze başımıza bir şeyler alması,
bizi üfürükçüye değil doktora
götürmesi, bizi komşulann sa-
dakasıyla değil onurumuzaya-
kışır bir gelirle geçindirmesi
için ille de bir "yol haritası mı"
gerekiyordu? Demek ki evet!
Yolunu şaşıranın eline bir ha-
rita tutuştururlar.
Gelelım neticeye; AB'ye gir-
mek isteyen bizsek artık ora-
nın koşullannı gördük. Onlan
yerine getireceğiz.
Yok eğer girmek istemiyor-
sak haritaya filan ihtiyacımız
yok. Yolumuzu eski metotlar-
la buluruz. Ancak şimdilik yol-
suzlukta dünyanın sayılı ül-
kelerinden biri olsak da ne
gam, bu metotlarla yolunu
bulanlar o kadar çoğaldı ki
biraz gayretve sabırla hepimiz
bir gün yolumuzu buluruz.
Zaten dünya yuvarlak hep
doğuya giderek sonuçta ba-
tıya ulaşınz.
ANKARA 8. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 2000/178
Davacı Çığdem Ağaççavdıran tarafindan, davah Hüseyin Ağaççav-
dvran aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonun-
da, davah Hüseyin Ağaççavdıran'ın adresı bulunamadığmdan ilanen
tebhgat yapılmasına karar verilmiştir Davanın kabulüyk Karaman
Merkez Ahıosman Mahallesi, Cilt 4, Hane No 13'te nüfusa kayıth
Aslan ve Selma'dan olma 1983 doğunüu Çiğdem Ağaççavdıran ile
ayıu yerde nüfusa kayıth Mustafa ve Mezıhe'den olma 1977 dogum-
lu Hüseyin A|aççavdrran'ın MK'nin 134. maddesı uyannca boşan-
malanna karar venlmış olup, yukanda ismiyazıh davahya gazetenin
yayunlandığı tanhten itibaren 7 gûn, 7 günü müteakip 15 gün içinde
temyız etmediğiniz takdirde karann kesinleşeceği teblıgat yenne ka-
ım olmak üzere ılaaen duyurulur. 26.2 2001 Bastn: 11741
HAYVANLAR tSMAİLGİJLGEÇ igulgecwyahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicakia turk.net
ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACl
KEDİLEVO APTüılKA
MÜOİİKÜM HAKIMS4fl»Ç>«r/
OM, Ht-PSt
YAZIM, /
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ AMKAN 9Mart
LÂLELİ CAMİfAÇILDL.
fH4-'ve 8ueü*i, ismnsuL, eü C Ç
2&.OSMANU PAOİÇAHIM.MUZT74PA TABAFtNOAtJ 1?59'M
fAPTtBHÂAAYA BAŞlAHAU CAUİHİU MtMAÜİ M£HMET
TAHİH. A&A 'yoı. BAÜOK TAezM İUÇA eDtLEM YA-
fH, KAJZB PtAMLİ OUiP, OKTADAKİ BÛYÜK KU88£-
st, s&o2 SÛTIMA yAsiAAiAu K&ABR üz&üne
i J i Uç
oe Atn **&** KUSBS vAeotıt.
ş , üç KAPfu8fe /çAVUJ vse. ALMAK-
TADIH VE 13 KOS8£Ü BİB. HEVAIOA
üp/e. cAMiNiu rsıc çeeepeu iıci
Sİ 8UUIAJA4AJC7Ap/e, CAMI, 1766 'PA MEY-
PAMA 66LBAI pefHBMDBM ÇOK
<SÖ8£C£K YS 8ÛYÜK SİK. A
İ
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKtMOĞLU
Selam Olsun
Çocuklukyıllanmda güzellikyanşmasının özel bir
yeri vardı oyunlanmızda. Şanınm Yeşilbahar'daki
güzel komşularımız nedeniyle. Bin Naşide Sarffet,
Türkiye güzeli oluyor. Öteki Keriman Halis, dun-
ya güzeli olarak taçlanıyor. Onlan sevgiyle izliyor,
oyunlanmıza da katıyoruz. Evde ayaklı bir lamba
var, elektrikgelmemtş henüz, gazlayanıyor. Güzel-
lik yanşmasını onun ışığında oynuyor, sanal taçlar
koyuyoruz başımıza. Bir gün lamba devrildı, gaz
döküldü, alevler parladı, yangın korkusuyia bağır-
dık. Annemle babam geldi, alevleri söndürdü, son-
ra şöyle dedi babam:
- Güzel kadın değil, güzel insan olmak önemli.
Dünya Kadın Günü nedeniyle bu sözler yeniden
çınladı kulağımda. Açıklamam gerekir, haklan, öz-
güriükleri için savaş vermeyen kuşağın bıreyi ola-
rakyaşadım ben. BüyükAtatürk'ün bağışladığı hak-
lar ve özgürlüklerle bir Cumhuriyet kızı olarak ya-
şadım uzun yılları. Atatürk devrimleri, laiklik ilke-
siyle biçimlendi kişiliğim. Meslek dalında da güzel
tırmandtm doğrusu. Eğitimsiz, öğretimsiz, deney-
siz, birikımsiz nasıl başladım, nasıl tırmandım yo-
kuşumuza. Çevremin sevgisi, saygısı, özeniyle so-
luklandım, güç aldım. Vedat Nedim Tör'ü, Rakım
Çalapala'yı, HikmetFerudun Es'i teşekkürte anım-
sarım her zaman. Hayat Dergısı döneminde ne gü-
zel yüreklendirdiler benı. Hayat'tan sonraYeni Sa-
bah, Akşam, Öncü, 1961 Anayasast doğrultusun-
da mesleğımin en mutlu döneminiyaşıyorum, Ana-
dolu röportajlan, dış yolculuklar, Asya, Afrika der-
ken koşullar değişiyor, aydınlanma sürecinde ala-
calı bir dönem başlıyor. Karşı devrimcileryol alıyor
her yerde. Temel haklar, özgürlükler tersine dönü-
yor nerdeyse. Elbet dırenenler, yozlaşmaya, kirlen-
meye karşı koyanlar da var.
Dün de vardılar, yarın da var olacaklar. Sayılan
azalsa da tükenmıyorlar, tükenmeyecekler.
• • •
Kaç kezyazdım, amayinelemek istiyorum. Mü-
zik devriminin öncülerinden piyanist Ferhunde Er-
kin ile bir soyleşimiz varyıllarca önce. Kemancı kar-
deşi Necdet Remzi ile birlikte Ankara'da bir kon-
ser veriyor, Atatürk de dinliyor. Iki kardeşi Çanka-
ya'ya yemeğe götürüyor sonra. Masadayan yana
oturuyoriar. O zaman kâkül modası var, Atatürk bu
modadan hoşlanmıyor, Turk kızlannın alnı açık olur,
diyor.
Genç piyanist kâkülünü geriye tarayarak dönü-
yorlstanbul'a. Kolejdeki arkadaşlan "Kâkütüne ne
oldu" diye soruyor merakla. Atatürk, Türk kızlan-
nın alnı açık olur, dedi, yanıtını veriyor.
Ertesı sabah tüm öğrenciler kâküllerini taraya-
rak geliyor kahvaltıya.
2000'lere doğru da türbanlı kızlar geliyor ülke-
nin gündemınel
Tepkilertırmanıyor, söylemler, eylemlerle acı olay-
lar yaşanıyor ülkenin her yerinde. Eşit hak ve öz-
güriüklerintersine devrimleri gerçekleştirmek ama-
cıyla kullanan kuşaklar yetişiyor. Sakallılar, şalvar-
lılarla bütünleşiyor türbanlılar. Anadolu kentlerin-
de değil büyük kentlerde, başkentte!
Kimi zaman özümü sorgular, yanlışlık nerede di-
ye yanıt aranm. Görevimi yeten kadar yaptım mı
acaba? K-aranhğı deimek için ne çaba gösterebtt-
dim? Ayrıca bireysel başan ne anlam taşıyor get-
diğimiz ortamda? Bakın meslek dalımızda neler
yaşanıyor! Nasıl düş kmklığına uğruyor.. işini, umu-
dunu nasıl yitiriyor genç kuşaklar! Okurken, dinler-
ken gözlerim parlar, boynuz kulağı geçti diye se-
vınçle gülümserim o gençlere. Şimdi üzüntüyle,
hüzünle çarpıyor kalbim! Işsizük ortamını nasıl aşa-
caklar? Yaşama umudunu nasıl yeşertecekler?
* • •
lyimserlîkten vazgeçemiyorum. Karanlık, ışık da
üretir değil mi? O ışıkla gerçekleri, yolunu yönte-
mini daha 1yı görur.. görevini, sorumluluğunu da-
ha iyi saptar insan. Sağlıklı bir gelişme, acı olaylar,
faturalar arasında bu yolda bir gelişme de var top-
lumda. Daha sağlıklı birlikteliği oluşturmak çaba-
sı yoğunlaşıyor her dalda. Sivil toplum örgütleri
boy veriyor, sesini duyuruyor her yerde. Kadın-er-
kek el eie, yan yana, can cana birliktelikle sorun-
lara çözümde genış bir katılımı gerçekleştinnek
için çaba göstenyor. Kadın ya da erkek, yaşlı ya
da genç, bu onuriu çabaya emek ve yürek veren-
lere selam olsun. Kuşkusuz güç bır yolculuk, uzun
soluk gerekıyor.
Soluğu tukenerek yaşayamaz insan. Ne diyor
sevgili ozanımtz:
"Sen yanmasan, benyanmasam nasılçıkarkaran-
lıklar aydınlığa."
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Ucuzmobü- ,
ya yapımında
kulİanılan, yü- 2
zû suni reçı- 3
neyle kaplan-
mış, formıka
görünümlü
sunta. 2/ Ulus-
lararası Çahş-
maÖrgütü'nün
simgesi... Ağır- 8
başh, uslu. 3/ 9
Dansöz. 4/ Bir
cetvel türü... Uzun
omuz atkısı. 5/ "Atma
bu taşlan ben yaralı- 2
yutV —algıymışben 3
karalıyım" (Türkü)... 4
Uzaklık işareti. 6/Çıp- 5
lak vücut resmi... Sa-
bap olma. kazanma. II
Dar, uzun ve hafıf bır
yanş kayığı... tspan-
ya'da Bask bölgesinin
bağımsızhğı için savaşım veren gızli örgüt. 8/ Os-
tünkörübirbiçimde, geçici olarak onarma. 9/ "Kadd-
1 dildâra kimi — dedi kimi elif / Herkesin maksûdu
bir amma rivayet muhtelif" (Kanunı Sultan Süley-
man)... Güzel ötüşlü bır kuş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yabam ıspanak... Eski dilde su. 2/ Muğla'nınbir
ılçesı... Etı lezzeth bir balık. 3/ Istanbul'da yayım-
lanan haftahk bir haber dergisı... tçel'm Silifke il-
çesinde anükbir kent 4/ Halk dilinde ikı kulplu bü-
yük sepete verilen ad. 5/ "Bu yıl yine — sensız ıçı-
me hiç sinmedi" (Şarkı)... Üzeri kınnızı parafinle
kaplanan bir tür peynir. 6/ Kan kanseri... Notada du-
rak işareti. II "Nazik — " : Aziz Nesin'in öykü ki-
tabı... Denizcılıkte "temiz, düzgün, derlı toplu" an-
lamındakullanılan sözcük. 8/ Kuzu sesi... Kulakil-
tıhabı. 9/ In taneh bu zeytin cınsi.