25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
A.YFA CUMHURlYET 7 MART 2001 ÇARŞAMBA HABERLER \daletBakanı toyparta • HAYRAT(AA)- Adakt Bakanı Hikmet Sami Türk, anayasanın tamamen değiştirilmesine yönelik önerilerin gerçekçi olmadığını belirtti. Bakan Türk, anayasa değişiklikleri konusunda demokratik bir toplumun, temel hak ve özgürlüklerin daha çok güvence altına alındığı bir hukuk dûzeninin hedef ahnmasvnın şart olduğunu belirtti. Türk, Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili olarak da "Siyasi Partiler Yasasj'mn en önemli eksikliği, bu konudaki yetersizliğidir" dedi. YUmazgöç sorununa tteğindi • GAZİANTEP(AA)- Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, şehirde olanlann köye götürülmemesi halinde, köyden şehre göçün önlenemeyeceğini söyledi. DSP il başkanlığında TBMM Başkanvekili Ali îlıksoy ile birlikte partililerle bayramlaşan Yılmaz, Köy Hizmetîeri Genel Müdürlüğü olarak köyleri yaşanabilir kıİmak içın mücadele ettiklerini belirtti. Yılmaz, "Insanlan bulunduklan yerde rahat ettirdığimiz ölçüde, göçün yarattığı olumsuzluklan önleyebiliriz" dedi. ceıası geüyop • ANKARA(AA)- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı tarafmdan hazırlanan yasa taslağında, ağır ve tehlikeli işlerde 18 yaşından küçük çocuk işçi çahştıran işverenlere, çalıştırdıklan heT çocuk işçi başma 2 milyar 500 milyon lira para cezası verilmesi öngörülüyor. Bu işlerde çocuk işçi çahşttrmanın tekran halinde ise bu ceza, 5 milyar lira olarak uygulanacak. Bakanlık taslağına göre, 18 yaşını doldurmamış çocuklar, yer ve su altında yapılan işlerde, gece işlennde. alkol, sigara üretimi ve toptan satış işleri ile ağır ve tehlikeli işlerde, fazla dikkat isteyen ve sürekli ayakta durmayı gerektiren işler ile para taşıma, tahsilat işleri ve gürültülü işlerde çalıştmlamayacaklar. Randevulu sistem taüfletti • ANKARA(AA)- TBMM'nin yıllardır yaşadığı 'ziyaretçi' yoğunluğu, randevulu sistem ile hafifledi. TBMM tdare Amiri Hakan Tartan, MHP'nin parlamentoya girmesiyle günde 12 binlere ulaşarak rekor kıran ziyaretçi sayısının azaltılması, yasama hizmetlerindeki aksamalann önlenmesi ve vatandaşlann beklentilerine yanıt vermek amacıyla bu yıl randevulu sistemi uygulamaya koyduklannı söyledi. Randevulu sistemin olumlu sonuçlanm vermeye başladığını belirten Tartan, günlük ortalama 5-6 bini bulan ziyaretçi sayısının, 3 bine kadar indiğini bildirdi. Tartan'ın verdiği bilgiye göre, TBMM'yi 1 Şubat'ta 4095,8 Şubat'ta 5474 kişi ziyaret ederken 26 Şubat'ta bu sayı 2943, 27 Şubat'ta 3824 ve 28 Şubat'ta 3604 kişiye düştü. Onursal Başkan, yakın çevresine göre kararını 14 Mart'ta açıklayacak îııöııü CHPden istifa edıyor CHP'nin Onursal BaşkanıErdaltnönû SERDARKB3K tHVÜR-CHP'ninOnursal Ge- nel Başkaru Erdal Inönü, 14 Mart'ta partisinden istifa ediyor. Ülkenin bulunduğu durumda sağhklı politikalar üretemeyen bugünkü CHP genel yönetimine tepki amacıyla gerçekleştirilecek istifa,partidekiyanlış uygulama- lara karşı toplumsal baskı oluş- turmayı amaçlıyor. CHP'de son dönemde gide- rektırmananmuhalefeti tasfıye çabalan,bundan da öte ülkenin içinde bulunduğu şartlarda ge- rekli politikalann üretilmeme- si parti tabanında gerilim yara- tıyordu. Bu durumtnönü'yü de harekete geçirdi. Bir süredir ya- kın çalışma arkadaşlanyla top- lananve durum değerlendirme- si yapan Inönü'nün istifa kara- n aldığı öğrenildi. Bayram dinlencesi için Beh- ramkale çevresini yeğleyen, bir grup yakın çalışma arkâdaşı ve aile üyeleriylebölgeye giden Inö- nü, halkın nabzıru da tuttu. Bay- ram dinlencesının ilk günü siya- nürlü altın işletmeciliğine karşı yaklaşık 10yüdır direnen Berga- ma köylülerini ziyaret eden înö- nü, sık sık "Ne dacak CHP'nin durumu" sonılanyla karşüaştı. Özellikle Tepeköy'de yurttaşlann büyükbir ilgisini gördü. Altın iş- letmesine yeniden izin verilme- sini sağlayan TÜBÎTAK raporu- na değinenînönü, raporunbuku- ruluşu bağlamadığını, salt bazı uzmanlann görüşü olduğunu arumsam. înönü,Bergamamüca- delesini desteklediğini de belirt- ti. Burada CHP'nin dışında yeni bir parti oluşumuna ilişkin soru- lan geçiştiren İnönü'nün partiye zararvermemeye özen gösterme- si dikkat cekti. Ancak yakın çev- resinden edinilen bilgilere göre înönü'nünpartideki olumsuz gi- dişetepkiamacıyla 14 Mart'ta is- tifa edeceği öğrenildi. Kulislerde înönü'nün aynlma- sının ardından MuratKarây-alçm, Ftkri Sağjar gibi partinin öncü kadrolanndayer alanliderlerin de istifası konuşuluyor. Fikri Sağlar, înönü'nün istifasının beklentileri içinde olduğunu belirtti. , . Tanış 'ın babası serbest HADEP'lüer olayı bümece • Serdar Tamş ve Ebubekir Deniz ile ilgili PKK Merkez Komitesi'nden gönderildiği iddia edilen mektup üzerine gözaltına alınanbaba Şuayip Tanış çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. DtYARBAKIR(CumhuriyetBürosu)- Gözaltına alındıktan sonra kaybolan HADEP Silopi llçe Başkanı Serdar Tamş ve Ebubekir Deniz ile ilgili PKK Merkez Komitesi'nden gönderildiği iddia edilen mektup üzerine gözaltına alınan Şuayip Tamş, çıkanldığı mahkemece serbest bırakıldı, Süopi'ye giden heyet ise îçişleri Bakanı SadettinTantan'm söz ettiği "Tanış ve Denîz'in yaşadddanna inşkin emarakr"in açıklanmasım istediler. Habur Sırur Kapısı'nda bir TIR'da yapılan aramada ele geçirildiği öne sürülen ve HADEP'lilerin PKK'nin Kuzey Irak'taki kampmda olduğu iddia edilen mektup üzerine gözaltına alınan Serdar Tanış'ın babası Şuayip Tanış, iki gün Şırnak Emniyet Müdürlüğü'nde tutulduktan sonra önceki gece mahkemeye çıkanldı. Tanış, sorgusunun ardından Sulh Ceza Mahkemesi Yedek Hâkimliği'nce serbest bıraküdı. Tanış ailesinin avukatı İdrisTunş, .,?, TL müvekkihnin söz konosu mektupta adı geçmesi nedeniyle ifadesine başvurulduğunu söyledi. Müvekkilinin, söz konusu aracın sahibini de tanımadığını belirten Tanış, "Bizim isteğjnüz akrabalanmızın akıbetkrinin ortaya çıkarümasıdır. Yetküüerden isteğuniz, çahşmalannı yoğunlaştınnalandır TI dedi. 'Yaşam emareteri açıklansın' öte yandan önceki gün kayıplarla ilgili bilgi almak ve aileleriyle görüşmek üzere Silopi'ye giden 14 kişilik ÖDP, HADEP, ÎHD, KESK ve Halkevleri temsilcileri, îçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın söz ettiği "yaşadıklanna inşkin emarakr r> in açıklanmasını istediler. Heyette yer alan HADEP îstanbul îl Başkan Yardımcısı Esra Çiftçi, bölgede HADEP yöneticilerine yönelik baskılara dikkat çekti. Çiftçi, "Biz devktin tümünü suçbnuk istemiyoruz, ancak devletin içinde banşı tstemeyen rant çevrefcrinin olduğu açık* diye konuştu. Çiftçi, Tamş'm kardeşinin mektubu gördûğünü ve Serdar Tamş'ın elyazısı olmadığını belirttiğini anlattı. İHD îstanbul Şubesi Başkanı Eren Kesldn de yetkililerin olayı aydınlatmak yerine senaryolar ürettiğini ifade etti.ÖDP'li tbrahim Çeşmecioğhı ise yaptıklan incelemelerle HADEP'in Şvmak'ta kurulmasına yönelik baskılan gördüklerini ifade etti. 'CHP gittikçe güçleniyor' Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, dûn partisinin Antalya ü başkanhğında partililerle bayranüaşü. İl binası önünde toplanan kalabanğakısa bir açıklama yapan BaykaL, CHP'ye katıhmlann her geçen gûn artüğuu bettrterek "CHP geçiyor, güçleniyor" dedi. Baykal, Kemal Derviş'in iyi bir teknokrat olduğunu benrterek "Ancak iyi bir teknotraün kendiçabalan üe sorunlan aşabileceği zaman geçti" dedl (Fotoğtaf: AA) Baykal: Kendilerinin deneyimlerinden yararlanacağız 'Eski başkanlara kapmı açık 9 CHP ANKARA(AA)- CHP Genel Başkanı DenizBaykal, hükü- metvn enflasyonla mücadele programı doğrultusundayaptığı uygulama- lar neticesinde yüz binlerce kişi- nin işsiz kaldığını ve geniş halk kitlelerinin yoksullaştığını söyle- di. Baykal. "Halkkatlandığırıun- ca zortuğa karşuı yolsuzluklann siyasi sonunhuanndan hesap so- rulduğunu görmek istiyor" dedi. Parti içi huzursuzluklara da deği- nen Baykal, eski CHP genel baş- kanlannın deneyim ve değerlen- dirmelerinden yararlanmaya her zaman açık olduğunu anlattı. Türkiye'nin çok yönlübir kriz- le karşı karşıya bulunduğunu ve birçok çevrenin bu krvzm 'sadece ekonornikboyutunugörmekk ye- tindiğini' belirten Baykal, krizin ekonomik olduğu kadar siyasi ve ahlaki boyutunun da büyük önem taşıdığvnt söyledi. Önümüzdekı dönemde krizin tüm boyutlanna yönelik bir atılımın gerçekleşme- sinin gerekliliğini vurgulayan Baykal, "Unutmayahm MGK'dc ortayaçıkankriz,)olsuzluklar ne- deniyk ortaya çıknuşor. Bu da şa- şıröa bir geüşme değildir" dıye konuştu. Baykal, şöyle devam etti: "Halk, kaüandığı bunca zotiu- ğa karşın yokuzhıklann sâyasiso- runüulanndan hesap sondduğu- nu görmek istiyor. Arok insania- ra, herkesin hesabuu verecegi bir ortanun yaratüdığuun güvencesi- ni vermek lannv. Ama sen bu ko- nuda ayak sürümeye devam eder- senbukrizkr bitmez,aksine çoğa- tar. Programın uygulandığı ilk günden inbaren, mini bir devalü- asyon yapdması ve dış destek bu- lunmasıkonusundaısrartabir şey- k r söyledik ama yapümadL Eğer bizim o zaman söylediğimiz ted- birler aunsaydıbugün bu noktaya geanmezdLYapmaduar.Niyeyap- madüar?Çünkübuprogrummü- zakereedumedi,çünküsr>asettes- tim ohnuştu ve mûzakere edecek gücüyoktu." CHP Genel Başkanı Baykal, partisindeki son gelişmeler ve es- ki genel başkanlann yaptıklan toplantılarlailgili olarak da şu de- ğerlendirmelerde bulundu: "Bizim partimizde btrbiri ile mektupla haberkşmeye gerek yoktur. Ben herkesle her zaman her yerde konuşurum. Elbette ön- cetikk eski genel başkanlanrnızla konuşurum.SaymMurat Karayal- çuı'ı aradımve eskigenel başkan- lanmmçay^rneyedavetettim. Es- ki genelbaşkanlannuzın deneyim ve değertendirmelerinden yarar- lanmaya her zaman açtğtmT SîFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislardyahoo.com İdris Yıldız bir baba. Bayra- mın ilk günü beni ziyaret etrn^c istediğini söyledi. öğleden sonra dörtsıralannda geldi. Bir bayram görünüşüne sahip de- gildi. Avurtlan çökmüştü, yüzü traşsızdı. İdris, mücellitti. Onu yayın işlerinden tanırdık Cağa- loölu'nda. Tdris'eşimdi ne yaptığını sor- dum. "Ored Bey dûkkânı fatan bırakıp çocuğun peşine düş- tûk. Herşeyimizyokolupgitti" dedi. Cem Yıldız, Idris'in og- luydu. 1997 yılında tutuklandı- ğında Turizm ve Otelctlik Oku- lu son sınıf ögrencisiydi. Onu 1996yıltndayapılan olüm oruç- lan sırasında dışanda molotof- kokteytli eyleme katılmak iddi- asıyla yargılıyorlardi. Cem, Ekim 2000 tarihinde başlayan ölüm oruçlannın ilk ekibinden. Yani ölüm orucuna ilkbaşlayanlardan. Artık 14Q'lt günlere yaklaştı. İdris, gaze- teye oğlunu ziyaretten gelmiş- ti. Gergindi, üzgündü. Cem, 19 Aralıkoperasyonunda Üm- raniye Cezaevi'nden Kandıra F Tıpi'ne nakledilenlerdendi. Ölüm orucu nedeniyle başı dönüyordu, aştn kilo kaybet- mişti, görme ve denge bozuk- Cem Yıldız ve îdris Yıldız luğu içtndeydi. Cem, 28 Şubat 2001 günü asılyargılandığı davadan tahti- ye edilmişti. Gel gör ki ceza- evinden çıkarrnyordu. 19 Aralık operasyonu nedeniyle "devlet maiına zarar vermek'' iddiasıy- la ikinci kez tutuklanmtştı. Bu tutuklama, Cem'in dışan çık- masına engel oluyordu. Henüz davası bile açılmamış bir iddia nedeniyte bir genç neden tu- tuklu bulundurulurdu? Belki de buyüzden Cem sakat kaiacak, belki de yasamını yitirecekti. İdris Yıldız'ın telaşı, ölüm orucunda 140. gününe yakla- san oglunun tahliyesini sağla- mak ve yasamını kurtarmaktı. Araya 10 günlük bayram tatili girdiği için derdini kime anlata- caktı? Koşup bana gelmişti. Aslında, geçtiğimiz aylarda çı- kan "Cezalan Erîeleme Yasa- s/°ndan yararlanan 100'e ya- kın siyasi tutuklu ve mahkûm bu nedenle tahltye olamamıştı ve önemlibirkısmıölüm orucu- nu sürdürüyordu. Üstelik, bu konudada kanun önünde eşitlikilkesiçiğnenmış- ti. örneğin, Ceyhan Ceza- evi'nden Sincan'a nakledilen ve 169.maddeden yargılanan tutuklular, Ceyhan Savcılığı böyle bir tutuklama isteğinde bulunmadıgı için serbest kal- mışlardı. îstanbul'da olanlar ise tutuklanmışlardı. • • • İdris Yıldız, Kandıra Ceza- evi'nden Özgûr Aynlmaz'ın babası Hüseyin Ayntmaz'la biriikte gelmişti. Özgür de 20 yaşında 1997 yılında cezaevi- ne girengençlerden. Öiüm oru- cuna ilk başlayanlardan, ölü- mün hemenyanı başında. Sağ- lık durumu elvermediği için Cem gibi duruşmalara da gi- demiyordu. Görüşyerinedear- kadaşlannın destegiylegelebil- mişti. Bayramın ilk gününü gaze- temdeki odamdatutuklu ailele- riyle geçirdim. EdirneFTıpi Ce- zaevi'nde yatan avukat Hasan Demir'in babası, kızkardeşi, annesi, yeğenleri ziyaretime gelmişlerdi. Bir çözüm anyor- lardı. Hasan, ekimde başlayan ölüm orucuna katılmayanlar- dandı, Operasyonu ve FTipi'ne nakli protesto için 8 Ocak'ta ölüm orucuna başlamıştı. Hasan'ın babası Şeyho De- mir, Adalet Bakanı ve tutuklu- lar arasında bir uzlaşma sağla- mak için çabalarını anlattı. Umutsuz bir durum söz konu- suydu. Aileler,"Bir çözüm yok mu?" d'rye bana soruyoriardı. Ne diyebilirdim ki! Adalet Bakanlığı, F Tıpi ko- nusunda verdiği sözleri yerine getirmiyordu. Tutuklu ve rnah- kûmlar ise hukuk dısı bu duru- mu içlerine sindıremiyoriardı. Bakanlık, hukuka uygun adtm- lar atsa, tçeridenolumlu bir me- saj alınamaz mıydı? Bütün bunlara ne aileler, ne de olayı acıyla izleyen bizgazeteciler bir cevap bulamıyorduk. • • • Adalet Bakanı'na ve yargı bürokrasısine buradan sesle- niyorum. Cem Yıldız, asıl da- vasından tahliye oldu, henüz iddianamesi biteyazılmamış bir iddiadan ölüme gidiyor. Bunun bir çaresi yok mu, bu durumda olanlar tutuksuz yargılanamaz mı? Dosyalarabu açıdan baka- cak bir irade ortaya konamaz mı? Alın size bir iyi niyet adımı. Cezaevlerinde bu operasyon ve başka operasyonlar yüzün- den sakat kalmış, içeride ken- disini idare edemeyecek çok sayıda sakat ve hasta olduğu bilin'ıyor. Adalet Bakanı bunla- nn salıverilmesi için bir irade or- taya koyamaz mı? Üstelik bu yasal bir hak. Adalet Bakanı, daha önceki görüşmelerde bu konudadaha etkin davranaca- ğını söylemişti. Tecrit ve izolasyonu ortadan kaldıracak iyi niyetadımlan atı- lamaz mı? Bu nasıl bir ülke? Bu nasıl bir yönetme anlayışı, anlayabilmiş, çözebilmiş değilim. İdris Yıldız, Cağaloğlu'nun mücellitlerindendi. Birçok kita- bm ciltlenmesine emeği geç- miş bir matbaa emekçisiydi. Oğlu Cem ölümün sınırında, üstelik ana davadan tahliye ol- duğu haldeçıkamtyor. 9 güntük tatil onun elini kolunu bağlıyor. Siz onun yerinde olsanız ne yapardınız? GLOBAL^OÜTtKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Mantap GibiHissetmek... Bildiğiniz gibi mantar karanlıktatutularakve hay- van pisliği ile beslenerekyetiştirilir. Şu günlerde hü- kümet ortaklannın ilginç demeçlerini, *7V artizi" ekonomistlerin yorumlannı, "tekelci medya"nın şamatasını izlerken, doğrusu, kendimi mantar gi- bi hissediyorum. IMF aracılığıyla istikrar programı olarak dayatı- lan "ekonomik model" rflasettikten sonra, ne hik- metse, ülkede "ekonomiyi düze çıkaracak* kim- se bulunamadı. Dünya Bankasrndan, yıldınm hı- zıyla Kemal Derviş getirildi, ekonominin başına geçirildi. 'Bu uzman da nereden çıktı?", "Uzman- lık alanı da neymiş?" derken birdefark ettikki as- lında ekonominin başma geçememiş, hükümetin diğer iki ortağı portföylerini(!) paylaşmak isteme- yince, ekonominin üç parçasından birini alabilmiş, mali-parasal idarenin başına geçmiş. Biz, demek ki burada bir şeyler yapacak dıye düşünür, Der- viş'in "Istikrar araç, esas amaç çalışan halkın re- fah düzeyini yukanya doğru çıkarmak, gelirdağı- lımını düzettmek" saptamasının buraya nasıl bağ- landığını anlamaya çalışırken bu kesimde bir şey- ler yapmaya çalıştığı ve başanlı olduğu düşünü- len üç bürokrat görevinden htzla istifa etti. Bize, bunlardan, Temizel'in hortumlanan bankalan te- mizlemekte olduğu söyleniyordu; halbuki, Der- viş'in Türkiye'ye getmesinde "büyük emeği ge- çen" VVashington, Temizel'in reformlan yavaşlat- tığını düşünüyormuş... Yine kafam kanştı doğal olarak... Neyse, biz Derviş'in "refah düzeyini arttırmak, gelir dağıltmını düzeitmek" üzerine söylediklerine dönelim... Zaten, Derviş'in Dünya Bankası'ndaki görevi de yoksulluğu azaltmakla ilgili değil miydi? Tam bu noktada, geçen yıl Dünya Bankası'nda yaşanan kimi istifalan hatıriayınca kafam yine ka- nştı. BankanınbaşekonomistiStigrrtz, "VVashing- ton Consensus'ü eleştirdiği; IMF programlannın yoksulluğu arttırdığını, istikran bozduğunu söyle- diği için, ABD Maliye Bakanı Summers'ın doğru- dan müdahalesiyle istifaya zorianmıştı. Kısa bir sure sonra da, Dünya Bankası için yoksullukia il- gili bir rapor hazıriayan Ravi Kanbur adlı ekono- mist de istifa etmek zorunda kaldı. Kanbur, rapor- da vurguyu, büyüme yerine yoksullukia gelir da- ğılımını düzelticitedbiriereyapmaya kalkınca Sum- mersyine müdahale etmiş, Kanbur da istifa etmek zorunda kalmıştt. Acaba, Derviş bu tartışmalann neresindeydi? Bankayı izleyen kimi yazarlara ve "kimi içerdeki" dostlara ulaşıp öğrenmeye çalış- tık. Nevv Left Rewew'un son sayısında, Stiglitz ve Kanbur'un başına gelenleri ve VVashington'ın ban- kayı denetleme yöntemlerini aynntılı bir biçimde anlatan Prof. RobertWade, yaptığımız telefon ko- nuşmasında, özette, butartışmalar içindeDerviş'in adının geçmediğini, onun zaten banka içinde "Street fighter" denen tiplerden biri olarak bilin- diğını anlattı. Anladığım kadanyla, teorik katkıla- nyla değil, bankanın iç politikasınailgisi, "netv/or- king" becerisi ile bilinen biri Derviş. Ama zaten "Rscher tarafından önerilmiş olması da bir işaret değil miydi?" "Içerdekiierden" biri, "Bu doğal, bankanın kamuoyunda oluşturmaya çalıştığı in- sancıl imajla tek tek ülkelerdeki uygulamalan ara- sında her zaman büyük fark vardı, şımdi bu fark, özellikle Davos sonrası dönemde daha da arttı" dedi. Dünya Bankasf nın Afrika deneyimini yakın- dan izleyen Prof. Seddon da, geçen on yılda Af- rika'da görülen ilginç bir eğilime değindi: Dunya Bankası, Afnka ülkelerinden alıp yetiştirdiği uz- manlan, bir süre sonra, özellikle kriz dönemlerin- de, ekonominin başına geçmek üzere kendi ülke- lerine geri gönderiyormuş. Prof. Seddon, "Böyle- ce ekonominin tepesine direkt hat sahibi oluyor" dedi. Ben de VVade'in NLR'de anlatttklannı hatır- layıp, "Yani ABD" diye tamamladım... Buradan ABD'nin Derviş'ten beklediklerine ge- çebiliriz sanınm. Biz, Derviş ve ekibi, yeni bir prog- ram hazıriayacak diye düşüneduralım, Wall Stre- et Joumar ın üst duzey bir Türk yetkiliye atıfla ak- tardığına bakılırsa, "IMF ve Dünya Bankası'yla ya- pılan ilkgörüşmelerde, taraflaryeni programın, bi- rincisinin devamı olarak hazırianması konusunda anlaşmtşlar."VVashington çevrelerine yakın gaze- tecilerin de aktardığına göre, Derviş'ten de zaten piyasalara istikrar getirmesi, banka reformu, ke- mer sıkma ve özelleştirmeyi hızlandırması bekle- niyor. Gelir dağılımını düzeltmekyok bu reçetenin içinde. Zaten uluslararası mali çevreler de benze- ri beklentiler içinde. Morgan Stanley, Dean Wit- ter ekonomistleri de krizin hemen arkasında ya- yımladıktan yorumlannda, enflasyon kazanımlan- nı korumak ist'ıyorsa hükümetin ücret disipiinini koruması gerektiğini yazmışlardı. Bu arada birile- ri, eşeğin önünde sallanan yonca misali, hükümei IMF'yi memnun ederse 25 milyar dolar gelecel derken bir başka grup ekonomist, Türkiye'nin dö vize gereksinimi yok diyor... Bu kanşıklığın içinde, "mantar durumuna düş mekten" kurtulmanın tek yolu, sanınm, aynntıla boş verip büyük fırça darbeleriyle çaltşmak. Tü kiye derin bir ekonomik kriz ve yoksullaşma yaş yor, toplumsal dokusunun l'rfleri son derece ger di, koptu kopacak. Ülkeyi yönetenler, biraz da t nedenlerle, uluslararası platformda da politi araçlannı, "pazarlık güçlerini" y'ıtirmiş durumd lar. Türkiye buraya, IMF programını uygulayar geldi diyerekşu sonuca ulaşabiliriz: IMF iki ser dir toprağı işliyor, "Şimdi artık hasat zamanıd Derviş bu hasadı koordine etmek için pek uyç gibi görünüyor. Hasat, öncelikle, meyveleri ye rince olgunlaşan mali hizmetler sektöründen pılacak. önce fona devredilen bankalar, sonrs kamu bankalan devşirilecek, sonra "gerçek € nomiye" doğru genişleyecek. Elbette hasat bu dartasınırtı kalmayacak içinde bulunduğumuz genin jeo-politiği bağlamında da gelişmeler cak. Irak bağlamında ilk işaretleri su yüzüne maya başlamış bile... TÜRKKALPVAKH "ÇocukKardiyolojM" TûrkKalpVak& katitesiveütizli^yle hizmetinizde 19 Mayıs Cö. No: 8 ŞişlıllSTANBUL Te): (0212)212 07 07 <pbx) Fate.(02f2)212 6835
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle