Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ART 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Bahkçı
barınağı
Her bölgenin kendine
göre bir ekonomik
yapısı ve buna bağlı
coğrafı konumu
vardır... Bir yere kamu
adına bir yatnm
yaparken bunlan
gözetmek esasbr.
Tekirdağ'ın Marmara
Denizi
(kıyısındaki
Mürefte'nin
ekonomisi de
tanma dayanır...
Mürefte, bağlannda
yetjştirilen üzüm ve
şarapçılığtyia ünlüdür.
Bir kıyı ilçesi olmasına
karşüık Mürefte'de
balıkçılık yapılmaz.
Balıkçılık, Mürefte'nin
5 kilometre kadar
ilerisindeki Hoşköy'ün
geçim kaynağıdır...
Hoşköy'de 50 kadar
balıkçı teknesi vardır
ve fakat balıkçı
bannağı yoktur...
Devlet, yöreye balıkçı
bannağı yaprnaya
karar verdiginde,
nedense Mürefte'yi
seçmiştir. Mürefte'ye
yüzlerce milyar lira
yabnmla yapılan
balıkçı bannağında
bugün sadece bir
tekne bağlıdır...
Yatınm sırasında
hesabı yaptlmadığı
için ortaya çıkan
sonucun hesabı da
sorulmamaktadır. Bu
bakımdan siyasiler
isterse Konya'ya
liman bile
yaptırabilirlerl
Öektronik posta: denszsomÖcumtwriyotcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Yeni ek vergi yokmuş...
"Şimdilik. yeni ek zamlarla
vetinnoriart"
• •
u
ç yıl kadar önce bir gün, bir kamu banka-
sının yönetimindeki bir konut şirketinde yö-
netim kurulu toplanır... Gündemde Osman-
lı Imparatorluğu'nun 700. kuruluş yılı mü-
nasebetiyle bir etkinlik yapmak, daha doğrusu pa-
ra harcayacak bir bahane bulmak vardır...
Tabii ki bulunan bahane sonunda harcanacak pa-
ra ile amaç şirketin çevresindeki birilerine para ka-
zandırmaktır.
Şahane bir bahane bulunur. Kanuni Sultan Sü-
teyman' ın bir fermanı mıdır, söylevi midir belli olma-
yan bir laf, mika kadar sert, kontrplak gibi katın bü-
yük boy özel bir kartona bastınlır...
Maüyeti çok yüksek bu özel kartonun ortasına
padişahın tuğrası basılır, üstüne de "Yücelik Belge-
si" yazılır:
"Her iyiliğin kaynağı adalettir. Adil olmayan kişi-
nin elinden çıkan iş, kötü iştir. Peygamberimiz 'Bir
günün adaleti yetmiş yıllık ibadetten üstündür' bu-
Yucelik Belgesiyurmuştur, öyle insanlar var ki, elierinde fırsat yok
iken salih, abit ve zahit görünürler. Elterine fırsat ge-
çince nemrut kesilirler.
Hizmetinde kullandığın adamlann dış hallerine al-
danma. Mala muhabbet göstereni devlet hizmetin-
de kullanma. Zira o adamlar ki, Altah'ın bana ema-
net ettiği halkı ezerter. Kıyamet günü sorumlu be-
nim.
Ey Gazi Bali Bey. Mansıbımın geliri masrafıma
yetmez diye gam çekme, ne dilediğin varsa benden
iste, sana emanet ettiğim askerlerimin ve tebaamın,
gençlerini evlat, ihtiyarlannı baba, yaşlılannı da kar-
deş bil. Bilhassa fukaraya şefkat ve muhabbetle ih-
san kapılannı aç."
Hesaptabu kartonlar işyerlerinde duvara asılacak-
tır, bu bakımdan kartonun tepesine bir de çivi deli-
ği açılır.
Ne demekistendiği kendinden menkul bu sözler-
den en anlamlısı hiç kuşkusuz "Mansıbımın (maka-
mımın) geliri masrafımayetmez diye gam çekme"dirt
Çünkü, Kanuni Suttan Süleyman, beklediği hara-
cıVıyana kapılannda bırakıncaaltın akçeye bakır ka-
nştırarak Osmanlı'da ilk devalüasyonu yapan padi-
şahtıri
Sonra... Osmanlı'nın 700. kuruluş yılı münasebe-
tiyle bu kartonlar sağa sola dağıtılır...
Kartonlann bintercesi, on binlercesi postayla gön-
derilir, özel kuryelerle elden teslim edilir; böylece bir
para harcama bahanesi daha bulunmuş olur...
Fakat, "Yucelik Belgesi" kartonlan dağrtmaklabit-
mez... O kadar çok bastınmışlardır ki, Osmanlı'nın
700. kuruluş yıldönümünün üzerinden iki yıl geçer,
bu yılki Kurban Bayramı'nda da kocaman zarflann
içine yerleştirilip "bayram tebriği" olarak gönderilir!
Yüksek Yerttim Hattı
e«»ncutku(a •yahoo.com
Ecevit, "Istifa edersem hesabuu veremem" diyor;
kalınca da hesabı yoksul halk veriyor!
ABDlerörist'teriyasaylaoMürecek!
Amerika BirleşikDevletleri Senato-
su'na bağnaz Cumhuriyetçi senatör-
lerden Bob Barr tarafından bir yasa
tasansı sunulmuş:
Terörist öldürme Yasası.
Başkan George W. Bush'un yakın
çevresindeki senatörün sunduğu ta-
sanyla, "resmen adam öldürmeyasa-
ğı" kaldınlıyor ve ABD hükümetine
düşman bilinen hedefleri yok etme
hakkı öngörüyor...
ABD'nin Georgia eyaletindeki Fort
Benningte bir araGüney Amerikalı su-
baylara suikast yöntemleri ve kontr-
gerilla taktikleri öğreten ünlü askeri
akademi "Schooi of Americas"ı izle-
me attındatutan sivil toplum örgûtle-
rinin bu tasanya yorumu şöyle:
"ABD'nin yıllarca uyguladığı gayri
resmi suikast girişimlerine yasal kılrf
takılacak.
Amerika ile yıldızı banşık olmayan
devlet adamlanna, siyasal gruplann li-
derterine resmen ölüm emri çıkartıl-
mış olacak.
Bu emirterdentabii ki sadeceya-
bancılar değil, hükümete karşı
olan Amerikalılar da nasibini ala- (
cak."
Senatör Barr'in tasansı yasala-
ştrsa geçmişte adı "suikast okulu'na
çıkmış "Schooi of Americas"a başvu-
rulann artacağı sanılıyor.
Buokulun mezunlan arasındaOmar
Torrijos ve Manuel Neriega gibi Or-
ta Amerika diktatörleri ile El Salva-
dor'da 900 köylüyü terörist diye kat-
leden subaylar bulunuyor...
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKINCI
Muğla'da Arasta
Sempozyumu
Muğla'dayapılan
u
Arasta Sem-
pozyuımTndan geçen çarsamba
günüÇED Köşesı'nde sözetnıiş-
tim... Butür "geleneksel" kentya-
şamını banndıran semtlerin an-
cak "tüm kentlilerin sahip çı-
kmasıyla" korunabileceği ger-
çeğmi benimseyen Izmir'deki
"Kemeraltt'nı Yaşatma Proje-
a"mn de MuğlaArastası'ndakaça-
balarda dikkate alınması gerekli
bir "deueyim" olarakgösterildi-
ğını anlatnuştım...
Çünkü, Kemeraltrnı yitirme-
mek içın, sadece ıyi ve dogru bir
koruma projesı hazırlamakve bu
projeyı yaşamageçirme konusun-
da da sadece "Kemeraltı sakin-
leriyle" birlikte karar üretip on-
lann da katıldığı çözünüere ulaş-
mak yetmıyordu... Kemeraltı'nı
dûn olduğu gibi, bugün ve yann
dönükbir hizmeti hemen verme-
ye başlayacak "yeterlilikte" ol-
duğuüzenndebırleştüer... Toplan-
tı nedeniyle düzenlenen "proje
serghi", izlcyen herkese; "Ar-
tık onanm ve restorasyon için
de kollar sıvanmalı" mesajım
verdi...
Bu mesajın sempozyumdaki
tüm konuşmalarda coşkuyla ve
"özlemle" dile getirilmesiüzen-
ne de ilk "bekknen" katkı Muğ-
la Valisı Lûtfı Yiğenoğlu'ndan
geldi... Belediye Başkanı Osman
Gürûn'ün açış konuşmasındakı,
"Muğlalılar bu ulusal mirası
yülardır özveriyle korudular,
artık sıra devletin de takdirine
ve teşekkürüne geldi..." sözlen-
ne duyarlı bu- çıkışla yanıt veren
Yiğenoğlu; "Onanm ve resto-
rasyon keşfini çıkarün, yansı-
Biraz bakım, biraz Ugi... yetip artacak bile..
da "kullanarakyaşatacak" olan
tüm "İzmirülerin", örneğin ar-
tık "grossmarketlerin" peşinde
koşmak yerine bu tarihsel "kûl-
tûr ve buluşma merkezini" ter-
cih etmeleri gerekiyordu...
Tıpkı Muğlalılaruı da eğer sev-
gili Arastalannı daha uzun yülar
kucaklamak istiyorlarsa,biryan-
dan "Arasta projesine" destek
olurken öbür yandan da sosyal,
kültürel aktivitelenyle birlikte
ahşvenş gereksmmelerini de yi-
ne bu "vefalı" eski çarşıda kar-
şılamaya özen göstermeleri ge-
rektigi gibi...
'Ön proje' ve kaynak
hazır
Pekibunasıl olacak? Arastamız
u
grossmarket saldınlanna" kar-
şı nasılkorunacak, nasılyaşatüa-
cak?..
Elbette ki öncelikle bu tarihi
çarşıya artık "bakmak"; onun
eskimiş ama onurlu yûzünü
"onarmak", zamanla bozulmuş
güzelliklerine "restorasyon" yo-
luyla yenıden kavuşmasuu sağ-
lamak; kimı yitirilmiş değerleri-
ni de "restitûsyon" çalışmala-
nylayeuidenMuğla'ya kazandır-
mak gerekiyor.
Bu iş ıçın ise yine önce bir mi-
marlık ve şehircilik calışmasına,
bağh olarak da "parasal kayna-
ğa" gereksinme var.
Mesleki ve bilimsel çalışma
tçin, Galata Grubn'nun yaz ay-
lannda yaptıklan "rölöve" ve
"ön proje" o kadar duzeyli ki
sempozyumakatüan uzmanlarbu
"gönüllü" çabanın uygulamaya
nı biz karşthyonız" diyerek al-
kışlan topladı...
Hele, sempozyuma tçişleriEUı-
kanbğı'ndankatılan Kayhan Ka-
vas'ın da aynı duyarlıhk ıçınde;
"Biz de bakanlığımızın kültür
projelerine destek programın-
da artık Muğla'ya yer ayıraca-
ğız" sözünü vermesi, Arasta için
mutlu bir başlangıcın umutlannı
daha da güçlendirdi...
'Muğlak olmanın'
koşulu...
tşte böylesi bir aşamada, asü
bundan sonrayine Arasta içinne-
leryapılması gerektiğini de Muğ-
la'ıun ilkkorumacı Belediye Baş-
kanı Erman Şahin'den duüedik.
Arasta demek "Muğla" demek-
tı. Arasta'dakı canhlığı ve yaşamı
söndürmek ise "Muğla'yı bitir-
mek" demekti...
O halde, başta Muğla Üniver-
sitesi olmak Ü2ere, bu kentte bu-
lunmamn "sorumlttluğıınu" ta-
şıyanher kunımve herkesinAras-
ta'yı yenidenobüyükkültürveuy-
garhkmerkezi günlerine kavuştur-
ması içın her türlü çabayı göster-
mesi zorunluydu...
Toplantıya 50 yıllık Anadolu
sevgisini aşüayan Prof. Dr. Me-
tin Sözen ise böylesibir "zonın-
luluk" için gerekli "kent bilin-
cini" şöyle özetliyordu. "Muğla-
h olmayı hak etmek gerek. Bu-
nun yolu da Muğla yemekieri-
nibenzincUerde değil, Arasta'da
yemekten geçer..."
Arasta Sempozyumu'na, üeri-
kihaftalarda "Uygarfakların lzin-
de"de daha geniş yer vereceğun.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak@turk.net
ÇtZGİLtK KÂMtL MASARACI
t
HARBI SEMtH POROY
-
sem//)poroy@yahoo.com
• - -,. ,
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAH 7Mart
AZ/'Z DEDE EF£NDf
i3<x'm Sü&utJ, SCSTBCİ ve M&ZEH AZÎZ
ÖLDÜ. iess VIUHDA ÛSCÛ-
, G£NÇUĞİMOe MGUt'A &
f ü Ğ i n i
NeV ALETİUt ÇOİMAT/ 6Ğ&ENEN
A2İÎ. &&JDİ ĞMKÛ BOYUHCA BU g£C£-
GisiHi GEUfrietiErE GtU-iştKAcn. Mt-
SlA'PAH YUROA Pö«J£N A2İZ EFeNPİ,
"NEY2£N''OLAaVe. AUUAGfiK, gU A6ADA
BİUBM. SÜUUJK CİLBSIUİ OOiDiiRARAK.
*0eDE" UHVANlM ALACA/cnR.MBVLeVÎ
oepesi Aziz epeNti'Nitt etJ ö'«euıü
ÖZELUĞİ iseBesTsciü&ivpi. o, piur
YAPlTlAIİ/UtN YAMI Slgfl, PESfienSGİ,
SA2 SZMAiLERtyiS AAJlMSAUAOUTfH..
ADANA 1. İŞ MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 1999/351 Karar No: 2000/1028
Davacı Ramazan Kaya vek. Av. Anibal Akdamar tarafından davalılar SSK Gen. Müdûrlüğü ve Adakent Inş. AŞ aleyhine açılan te^jit
davasında davalı Adakent tnş. AŞ adına davetiye ilanen tebliğ edilmiş olup aşağıdaki karar yokluğunda verilmiş, yayınmdan 15 gün son-
ra tebliğ ediliş sayılmasına karar verilmiştır. Hüküm: 1- Davacının davasımn kısmen kabulü ile 12465318 sıgorta sicil numaralı davacı
Ramazan Kaya'nuı Adakent Inş. Ort. işyerine 30.9.1980 tarihinde işe girip bir gün süre ile asgari ücret üzerinden çalışmış oldugunun tes-
pitine, 2- 710.000 TL harcın davalı işverenden tahsiüne, 72.765.000.-TL yargılama giderinin davahlardan tahsili üe davacıya venhnesi-
ne, 20.250.0(K).-TLvekâletücretinin davahlardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. 24.1.2001 Basuv: 11883
PANO
DENİZ KAVtiKÇUOGLU
7orlanmalap' (2)
Canımızı en çok, hiç hesapta olmayan, "şey"\eıre
kafa yormak, buna zorlanmak, kendimizi buna zo-
runlu hissetmek sıkıyordu... Bir keyif masasında ka-
deh tokuşturarak başlayan akşamlarımız, ilk, "Ne
olacak bu memleketin haiı" sorusuyla birlikte bir kâ-
busa dönüşüyordu çoğu zaman... Hepimiz her an,
her yerde "büyük meseleier" konuşur olmuştuk...
Herkesin kendmce "büyük" bir "mese/e'si vardı ve
herkes herkesi, -aslmda hiç önemli olmayan-, ken-
di meselesinin büyüklüğüne inandırmak istiyordu
önce... Insanı bunaltan zorlamalardı bunlar... Amane
kadar dirensenız de, bir noktadan sonra, kendinizi
daha önce hiç katılmayı düşünmediğiniz bir tartış-
manın ortasında buluveriyordunuz...
• * •
Sözgelimi, "kurban kesimı"nde hangi hayvanın
"mekruh", hangi hayvanın "makbul" olduğu mese-
lesi, bayram öncesi günlerde, kentin işlek caddele-
rinin nasılsa boş kalmış arsalarında kurulan hayvan
pazariannda alıcı bekleyen, donuk bakışlı zavallı ko-
yunlann içimde uyandırdığı acıma duygusu dışında
beni hiç ilgilendirmemişti bugüne kadar... Ama bir an-
da patlakveren "kuıban tartışmalan" medyanın gün-
demine oturunca, ben de, o kaçınılmaz zortanmala-
ra karşı hazırlamaya baştamıştım kendimi... Çünkü
çok geçmeden, en umulmadık birisi, en beklenme-
dik bir anda, -aynca da en olmadık biryerde-, bu "me-
se/e"yi açacak, bana ne düşündüğümü soracaktı...
"Siz ne düşûnüyorsunuz bu konuda, Deniz Bey?.."
Basını, televizyonları izliyordum...
Marmara Universıtesi llahiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, duruma göre, "Tavuk da,
balık da, hatta devekuşu da kurban edilebHir..." di-
yordu. Müslüman araştırmact-yazar Ismail Nacar ise
bu görüşe, "Hayır! Olamaz!" diyerek şiddetle karşı
çıkıyordu. Tartışmaya Diyanet Işleri Başkan Yardım-
cısı Rıdvan Çakır da katılmış, yüksek devlet memur-
larına has soğukkanlılığını korumaya büyük özen
göstererek kurbanlık hayvanlan bir bir sıralamıştı:
"Koyun, keçi, inek, öküz, manda, deve." O kadar...
Tartışmalan, "Reha Muhtar'dan Haberier"de izleyin-
ce, insan kendisinı ıster ıstemez konunun tam orta-
sında buluyordu... Onları ve bu tartışmalara sonra-
dan katılan diğer Müslüman yetkilileri izlerken ben-
de de yavaş yavaş ilginç düşünceler oluşmaya baş-
lamıştı... İlk bakışta konunun özüyle pek ilgisi yok-
muş gibi gözükse de tartışmalardan çıkardığım so-
nuç, taraflann "kurbanlık hayvanlan" tek tek sayar-
ken bu "Islami vecibe"ye getirdikleri sınıriamalann,
dotaylı da olsa, Eskimo kadınlarına erkekleri karşı-
sında sağlam bir güvence oluşturduğu gerçeği idi...
Eskimolann yaşadıklan Kuzey Kutbu coğrafyasın-
da, Müslüman yetkililerce, "Kurban edilebiliri" de-
nen hayvanlardan hıçbiri yaşamıyordu. Mors ve fok
gibi deniz memelıleri ile ren geyıkleri ve kutup ayıla-
nndan başka hiçbir hayvan üreyemiyordu o coğraf-
yada.. Ne olacaktı o zaman? "Güneş bir mtzrak bo-
yu..." diye başlayan oruç saati hesaplamaları da al-
tı ay süren kutup gecelerınde mümkün olamadığın-
dan Eskimolann "Müslüman" olabilme şanslan yok-
tu! Diyelim ki, "kol saati" ile bu işin üstesinden gel-
diler, o zaman da "hac farizası"ru yerine getireme-
yeceklerdi. Çünkü en sağlıklı bir Eskimonun bile bün-
yesi çöl sıcağınadayanamıyordu. "Nesnel koşullar*
böyle olunca, Müslüman olamayan Eskimo erkek-
leri gibi kadınları da "şeriat hukuku"nun dışında ka-
lıyortardı. Sonuçta, Eskimo kadınları, "efendisınege-
rektiğince hizmet etmeme" gibi kusurlanndan ken-
dilerine reva görülen, çevrede de "makui" karşılanan
koca dayağından kurtulmuş oluyorlardı...
•••
Çıktığım nokta ile vardığım sonuç arasında izledi-
ğim çizgi, ilk duyduklarında "konuyu saptırdığım"
izlenimini uyandırsa da itiraz edecek fazla bir şeyle-
ri kalmıyordu insanlann... Başka konularda da bu hep
böyle değil miydi zaten? Bir olay patlak veriyor, bir
konu açılıyor, herkes bir şeyler söylüyor, ama sonuç-
ta ne olup bittiği anlaşılamıyordu... Yaşadığımız bü-
yük ekonomik krizde de benzer gelişmelere tanık ol-
mamış mıydık? Herkes konuşmuş, herkes tartışmış,
ama en çok konuşması gereken ınsan, Sayın Bülerrt
Ecevit pek konuşmamıştı başında... Tartışmalann en
anlaşılmaz hale geldiğı noktada karşımızaçıkmış, "Is-
tifa etmeyi düşûnmüyorum..." demişti, "memleket
büyük sarsıntı geçirir çünkü"... Tartışmalar demal
başka boyutlar kazanmış, hepimiz başka merakla-
ra zortanmıştık bu kez... Daha büyük bir sarsıntı na-
sıl olurdu?Yoksa, "Ben gidersem, hepiniz ölürsünüz..."
mü demek istemişti Sayın Başbakan? Çok zor so-
rulardı... Tam da kurbanlık hayvan meselesini bir ara
çözüme bağlamışken... v ,
Faks:0212-723 8497
(e-posta: dkavukcuoglufo tuyap.com)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5
1/Hemkadm- ..
lann, hem er-
keklerinkulla- 2
nabüeceği giy- 3
silere verilen .
ad. 2/ îri ve 4
uzun taneli bir 5
üzüm cinsi...
Italya'nın en
uzun ırmağı. 3/ '
îlgi eki... Ya- 8
pıların kaba 9
ağaç işlerini
yapan usta. 4/ Kadi-
fe, şeftali gibi şeylerin
üzerinde bulunan in- 2
ce tüy... Elektrik di- 3
renç birimi. 5/ Yan- 4
kı... Bir nota. 6/ Ku- 5
maşla astar arasına ko-
nularak giysmin dik
durmasını sağlayan 1
kolah bez... ttici ne-
den, güdü. 7/ Emirler,
beyler... "—- Gardner": ABD'li aktris. 8/ Sanca-
ğı, yelkeni ya da sereni direkten aşağı alma... Al-
datma işi, hile. 9/ Istenilen nitelikleri taşıyan... Ek-
vator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı.
YUKARIDAI^ AŞAĞIYA:
1/ Korkunç ya da beklenmedik bİT şey karşısmda
duyulanyoğunkorku. 2/Erişmiş,ulaşmış...Made-
ni eşya üzerine vurulan bir cins cila. 3/ "Öğret-
menler —- gösterir. yol yapar" (Âşık Veysel)... Sa-
nat yapıtlannın sergilendiği salon. 4/Aynca değer-
li taşlarla süslü olmayan, altın ve gümüşten yapıl-
mış kuyumculuk işleri. 5/ Aytu ahır adınakoşan ya-
nş atlarına verilen ad... Avuç içi. 6/ Davranışlann-
dan ve kılığından hoşlanılmayan kimseler için kul-
lanılan sözcük... Bir nota... Tarla sının. II Çin ve
Japonya'da oynanan bir strateji oyunu... Uzaklık
işareti. 8/ ZekiÖkten'inbir fılmi. 9/ Bir okulu, spor
kulübünü ya da mesleği belirten tek ttp giysi... Ka-
nşık renkli.