25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MART 2001 ÇARSAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK sn 0 A K ^ M , KOPEI*FI1_D> PE. DÜRÜST IABİAÎLI İSTANBUL EFENDİSİ ABDÜLCANBAZ 1 IN HARİKULADE MACSRALAEI ZISIM tEKMİLİ BİRDEN MÜ21 î İ K A.A ÜMLü POLÎ ri KAC | e&ZLÜKl Ü $&A f Pî TÎyATI^OMUZÜ $EREFlENi>rp»Mİ£. EU3ETTE NIN, E M HATA YAP£&S>&M AFTOİA ÖN SfPAYI rürkiye'deyaşayan 1 milyonun üzerinde spastiğin eğitim merkeübulunmuyor gelinenlerT7ürkiye'deki diğer özürlü nüfiıs gibi spastikler için ı. de en büyük sorun, gitim ve sosyal faaliyetlerden oksun olmalan. Bu, jastiklerin yaşama dört elle ınlmalanna engel oluyor. T~ Tlkemizde, hafif, orta r / ya da ağır şiddette L / zihinsel ve fiziksel zrü bulunan spastiklerin |itim alıp günlük yaşama izırlanabilecekleri yeterli . lerkez bulunmuyor. SAADETUSLU O nlartoplumun görmezden geldiği özürlülerin bir kıs- mını oluşturuyor. Kimi ağır fiziksel sorunlan nedeniyle, kimiyse zihinsel sorunlann ağır basmasından dolayı yaşamlannı başkalanna bağlı olarâk sûrdürü- yor. Tüıkiye'de eğitim merkezleri- nin yok denecek kadar az olması ise spastiklerin yaşama dört elle sanlmalanna engel oluyor. Dünya Sağlık Örgütû'nün ve- rilerine göre ülkelerin nüfusunun yüzde 10'u özûrlü. Türkiye'de kabul edilen 7.5 milyon civann- daki özürlünûn ise 1 milyondan fazlasıru spastikler oluşturuyor. Türkiye'deki diğer özürlü nüfus gibi spastikler için de en büyük sorun, eğitim ve sosyal faaliyet- lerden yoksun bırakılmalan. Ül- kemizde, hafif, orta ya da ağır şiddette zihinsel ve fiziksel özrü bulunan spastiklerin eğitim alıp günlük yaşama hazırlanabilecek- leri yeterli merkez yok. Okul şansı yok Metin Sabancı Spastik Çocuk- lar Merkezi Müdür Yardımcısı ve Atölye Yatılı Birim Sorumlusu Demet Bitlis, ülkemizde bu tür merkezlerin eksiklığine dikkat çekti. Şu anda çocuğun durumu- nu belirlemeye yönelik ilk ran- devunun yoğunluk nedeniyle an- cak kasım ayma verilebildiğini söyleyen Demet Bitlis, "Şu anda ülkemizde orta derecede zekâlı bir çocuğun okulagftme şansı he- men henıen hiç yok. Çocuklarbü- yüdükçe, iş, para kazanma, âşık ohnaveen sonolarakda' Annem- babam öldüğünde ne olacağrm' kaygısuu yaşıyor. Bu aşamada bu tip merkezlereihtiyaçvar. Çünkü bu çocuklan aileye ya da kardeşe bağunta hale sokmak da in eyin felci ieğilsiniz rıptaki adı "Cerebral Pafey" (beyin felci) olan hastalık halk dilinde spastik olarak biliniyor. Spastik Iimesi asıl olarak bu hareket özrünün •lerinden biri için kullanılır. Kaslarda sılma sorunu olanlara spastik, emsiz hareketleri yaygın olanlara îtoid, genel gevşeklik ile karakterize tnlara hipotonik, denge kusuru yaygın ınlara ataktik, kanşık olanlara ise kst adı verilir. Gebelikte geçirilen stalıklar (Kızamık, kızamıkçık gibi küntülü hastahklar, kullanılan bazı çlar, düşme, çarpma ve yaralanmalar, n uyuşmazlıklan, doğum sırasında beğin oksijensiz kalması, bebeğin za ile darbe yemesi, doğumdan sonra şli ağır beyin ve beyin zan îtalıklan, kazalar ve uzun süren sanlık rtalığa neden olabüir. astık çocuklar arasında üstün eneklere sahip olanlan bile vardır. kln otun manlar bu tür durumda çocuğun îtalığına bir neden aramak yerine nan geçirmeden rehabilitasyona »lamanın daha doğru olduğunu irtiyorlar. Uzmanlar, hastası olanlara lavsiyelerde bulunuyor. .orununuza çözüm aramak en doğal Janız. Öncelikle uzman kişilere vurun. Çevrenizden gelen yanlış :rilerle kaphcaya gitmek sadece ıan ve para kaybettirir. ocuğunuzu saklamaym; resindekiler onunla ilgilensin, deşleri oynasın, sevgilerini ırsmlar. ynı sorunlan taşıyan ailelerle tanışın, iişün. Onlardan öğreneceğiniz, îtebileceğiniz çok şey olacaktır. [utlu ve neşeli ortamlar arayın. ılük yaşantmızı değiştirmeyin. yal ilişkilerden kaçmayın. elecekten endişelenmeyin. ocuğunuzun tedavisi hakkında ımadıklannızı sorun. Bu konuda i alabileceğiniz bazı yerler: detin Sabancı Spastik Çocuklar •kezi (216) 573 43 56 urk Spastik Çocuklar Derneği (216) 09 99 ,onguldakŞubesi(372)253 42 60 partaŞubesi(246)218 16 53 inopŞubesi(368)26135 52 . [acettepe Üniversitesı Fızik 7eĞW Lehabüitasyon Yüksekokulu (31^) 38 47 KoILmolmayimMete,a>TikparmaklannıkuI^^ Mete'nin FtGENAIALAY Mete, sekiz yıl önce henüz 10-15 günlükken Çapa'daki üstgeçide bırakılmış. Bu yüzden "Soyadı Çapa otsun" demişler. Diğer terk bebeklerin aksine onu kimse evlat edinmek istememiş. Nedeni, onun "kolsuz bir bebek" olmasıymış. Sol bacağı da diğerinden kısa olan Mete, bebekliğinde, yatağına konulan oyuncaklan sağ ayağının parmaklanyla tutarak oynamayı öğrenmiş. Mete, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Bahçelievler Çocuk Yuvası'nda geçen yaşamının ilk altı yılında, farklıhğı ve sevimliliği nedeniyle hep el ûstünde tutulmuş, çok sevilmiş. Hâlâ da Öyle. Onu ilk kez yedi yıl önce görmüş, sevilmek ve kucaklanmak için kollannı uzatan diğer bebeklerin arasında onun öylece yatan kolsuz bedenini ve çaresiz bakışlannı hiç unutmamıştık. Geçen günlerde Mete'yi yeniden ziyaret ettik. İki yıldır Eyüp Çocuk Yuvası'nda kalan Mete, bebekliğindeki kadar sevimli. Sevllen arkada; Bu öğretim yılında Eyüp Merkez îlköğretim Okulu'na başlayan Mete, okuma-yazmayı da çabucak öğrenmiş. Mete'nin "Müdüranne*si, Eyüp Çocuk Yuvası Müdürü Bahriye Karatay' ın anlattıklanna göre, okulun ilk günlerinde kirni çocuklar Mete'den ürkmüşler. Karatay da bunun üzerine okula gidip öğrencilerle konuşmuş, Mete'nin durumunu anlatmış, onlara Mete'nin de onlar gibi bir çocuk olduğunu söylemiş. Sonra çocuklar öğretmenleriyle birlikte yuvayı ziyaret 'sağ ctyağıetmişler. Arük hiçbir sorun yaşanmıyormuş. Aksine arkadaşlan Mete'yi çok seviyor, beslenme saatinde evden getirdiklerini Mete'ye yedirmek için birbirleriyle yanşıyorlarmış. Mete'yi her gün bir görevli okula götürüyor. Görevli, beslenme saatinde yeniden okula gidip Mete'nin yemeğini yediriyor. Sınıfta onun için hazırlanmış özel sırasında oturan Mete, yuvaya dönünce önce ödevlerini yapmaya başlıyor. Safl ayak muclzesl Büyüyünce doktor olmayı isteyen Mete en çok boya yapmayı seviyor. Kalemlerin kapaklannı iki ayağuım parmaklannı kullanarak çıkaran Mete, sağ ayağının iki parmağı arasına sıkıştırdığı kalemi çok iyi kullanıyor. Ayak parmaklanyla kitap sayfalan da çeviren Mete, çok güzel de top oynuyormuş. "Bugün oknkla kcdaria maç yapük. 2-0 yendik'' diye heyecanla maç anlatan Mete'nin, en çok sevdiği dersler ise matematik ve hayat bilgisi. Bahriye Karatay, "çok mutiu, çoksosyal bir çocuk" olarak tanımladığı Mete'nin, gelecekteki yaşamını kolaylaşürmak için onun adına bir de hesap açtırmış. Omuz çıkıntılan olmadığı için şimdilik protez kol takılmasının mümkün olmadığı Mete'ye destek vermek için bugüne kadar hiç kimse para yatumamış. Ama aslında yaşama çok şanssız başlamış Mete'nin gönüllü *anne"si, "babası", "aMası" olmayı istemek için onun sevimli yüzünü, sağlam tek bacağıyla koşmasını, parmaklanyla boya yapmasını bir kez görmek yetecek... hk. Sonuçta onlann da sosyal ya- şanusı var" dedi. Rehabllttasyon süresl Spastik birinin rehabilitasyo- nunun ömürboyu sürdüğüne dik- kat çeken Bitlis, her bir özürlü- nün, onun durumundan etkilenen ailesiyle birlikte 4 özürlü olarak kabul edilmesi gerektiğini de ifa- de etti. Hastalığın aileler için yı- knn olabilecek kadar zorlaşabil- diğini vurgulayan Demet Bitlis şöyle konuştu: "Çocuklann baztsınm fiziksel özürü fazla oluyor ama zihninde sorun olmuyor. Çocuk durumunu biliyor ve kendini akranlanyla mukayese ediyor. Bu grupta inü- har teşebbüsleri bile görülebiliyor. Zekâ durumu orta ve ortanın al- tında olanlar ise hallerinden memnunlar. Fizikse durumu iyi olup da zekâsmda sorun otanlar- da ise aile sorun >"aşı>-or. Küçük- ken annelerin işleri daha kolay a- ma çocuk büyüdükçe, 20'li yaş- lardaki bir hastayla uğraşmak zor." Annelere eflttlm 0-12 yaş arası çocuklann ge- nellikle anneleriyle birlikte eğiti- me almdıklanna dikkat çeken Bitlis, annenin burada öğrendik- lerini evinde de uygulayabildiği- ni söyledi. Kendilerinin resmi tek yataİdı kurum olduğunu belirten Bitlis, "Yatakh olmasnun amaa, çocuklarumza günlük yaşam be- cerilerini kazandırmak. Çocuk- lar ailelerine bağımlı oluyorlar. Burada aüeden bağunsız yaşama- yı öğreniyorlar" dedi. i$e başlayanlar Demet Bitlis aynca, yaptıklan rehabilitasyon çalışmalannm so- nucunda 6 ay kadar önce bir ço- cuğun McDonalds'ta çalışmaya başladığını, 5 çocuğun da önü- müzdeki günlerde işe başlayaca- ğım vurguladı. Bitlis, 28 yatak kapasiteli mer- kezin Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu ve Türkiye Spastik Çocuklar Vakfi ile ortak çalıştığını söyledi. 36 yataklı ye- ni ek bina yaptıklannı belirten Bitlis, merkezde fızik tedavi, hid- roterapi, tıbbi hizmetler, atölye çalışmalan ve psikolojık rehabi- litasyon çauşmalannın devam et- tiğini belirtti. Sabır ve özverl Merkezde tedavi gören çocuk- lardan biri olan 9.5 yaşındaki Kansu'nun annesi Sebüe Eş'e ya- şadığı zorluklan sorduğumuzda, aldığımız yanıt "Yaşamadığuuz ne var desenize" oldu. Spastik bir çocuğu büyütmenin sabır ve öz- veri gerektırdiğini vurgulayan Eş, "Kaba davranışa gelmiyorlar. A- ma kendinizi kuOandırmamahsı- nız da" diye konuştu. Sebile Eş, bazı insanlann "Ço- cuğunuz sakat mı" diye sorması- nın çocuğu incitebildiğine de dik- kat çekerek " Yine desosyal olma- ya çansıyoruz. Oğlumla birlikte çarşıya, pazara çıkıyoruz. Ama çok yoruldum" diye duygulannı özetledi. DÜZYAZI ORHAJV BtRGİT Önemli Olan Hüküms*n, AB'ye verdiğı taahhûtleri içeren "Ulu- sal Progrz.n"\r\ dünkü gazetelerde ele alınış biçimi gerçekten ıi'ginçti. Her gazete, bu 1000 sayfalık ba- ğrtlardiziniTide, kendi bireysel arayişının nasıl yanıt- landığına takarak yargıya ulaşan başlıklar taşıyor- du. Akşam'îıgöre, "Avrvpa'ya TarihiAdım" atılmıştı. Akit, "ÖzgirlCık Sadece Yabancılarİçin" diyordu. Hürriyel, "Avrupa Yolunda 2. Büyük Adım" baş- lığını kullarrken Milliyet, "Ulusal Program'ın Mesut Yılmaz"ı laünin etmediğini ve Başbakan Yardıma- sı'nın koaifsyonda uzlaşma zorunluluğu yüzünden cesur davranılamadığı itirafını öne çıkarıyor, "Türki- ye", programın reiorm nitelığinde olduğunu ileri sü- rüyordu. Sabah, .%rupa'ya verilen sözlerin hayatımızı de- ğiştireceğiiıı müjdelerken "Caymak Yok" başlığı al- tında, projramı hazırlayan hükümeti bağlayıcı bir tutum izliynrdu. Yeni Şafak'a göre, açıklanan "uyut- ma progrsmı" idi. Bbette iım gazetelerdeki başlıklan burada sıra- lamanın gereği yok. Gazetemiz Cumhuriyet'in dün birinci sa«.-tasında programın AB'nin istemlerini kar- şılamaktâfı uzak olduğunu belirten başlığı da, altın- dakı habe- de hiçbirimiz için yabancı değil. Zaten, fiB'ye girmek isteyen bir ülkenin hüküme- ti, kendi knşullartnın gereğini yapmamış olsa, ken- disinden t»âklenen koşullan içeren dokümanlar di- zininin ad ra, o ülkenin "ulusal programı" demenin hiç mi hiç anlamı yoktur. Daha doğrusu, AB'nin ün- lü kriterierrnin altına imzanızı bastığınız zaman, tıp- kı üyesi otııak istediğiniz bir siyasal partinin prog- ramını okunup benimsediğinizi bildirmiş oldugunuz gibi, konuyttJ kökten çözmüş sayılırsınız. C^sa, cografyanız, geleneklerinizin etkilediği kül- türel yapne, nüfusunuzun öteki başka ülkelere gö- re daha ksabalık ya da daha az oluşundan başla- yan kımi dtemografık etkenier ve bir de o anda işba- şında buinan siyasal iktidann yapısal durumu AB kapısına ooğru attığınız yeni adımlar için, size ya güç verecörtir ya da dikkatli olmanızı söyleyecektir. MeseJa laz, AB'ye giriş hamlemizi, 1961 Anaya- samızyüfirtükte olduğu zaman başlatmış olsaydık; bugün ors ya da daha uzun zamana yaydığımız ki- mi bağrtla» için, daha kestirmeden sözler verme ola- nağını bıimuş olacaktık. 12 Marf'ann, 12 Eylül'lerin bünyemize yerieştir- diği yapısa değişikliklerden bir çırpıda kurtulmanın kolay olrrıdığını yıllardan beri görerek, yaşadığımız teröriü yılann bırikıminı elberte unutmayarak ölüm cezasını assKiya almış bile olsak hâlâ bir çırpıda kal- dırmakta -jüçlüklerle karşılaşıyoruz. Tam UİLisal Program'ın Bakanlar Kurulu'nda gö- rüşülüp ocaylanma aşamasında, Doğru Yol Parti- si'nin 20C WIHP'Iİ denek üzerinde yaptırttığı ileri sü- rülen bir aiıket, önceki gün gazetelerde yer alıyor- du. Komşinevin içerisini gözetleme merakının doru- ğa çıktığı CYP'den bildirildiğine göre, son seçimler- de MHP^jıü oy vermiş bu 200 denek, Öcalan ve ölüm cezjaa sorunlanndaki tutumu yüzünden artık bu partiye ıstrt çevirmişti. Inanın ya da inanmayın, partilerin birbirine bu tür tuzaklar ku-makta olduğunun doğal alışkanlık sayıl- dığı bir ülkade, Bahçeli ve arkadaşlannın Bakanlar Kurulu'nûı faraza ölüm cezalannın yasadan çıkar- tılması için Diraz daha zamana gereksinme duyma- sını, belkı traler değil ama, Avaıpalı dostlann önem- li bir bölüraj anlayışla karşılayacaktır. Türkiye"mn falanca sorununun niçin, üye ülkele- rin filanca sorunu gibi bir yaklaşımla ele alınmadığı- nı belki data çok biz kendi yurttaşlanmız soracak- tır. AB için ssıl Önemli olanı, asıl üyeliğe adım atmak- ta olan Türtdye'nin gerçekten demokratikleşme is- teğinde ne ıblçüde samimı olduğunu, kendi uygula- ma yasalaımız ile test etmek olacaktır. Ben inanvorum ki, Türkiye 55'inci hükümet prog- ramında yer almış olan çoğu özgürlük vaatlerini ya- şama geçrniş olsaydı, bugün hem ülke olarak bam- başka bir >srde bulunacaktık; hem de o konumun dogal gere-ûı olarak daha çok şeffaflığa kavuşmuş, birbirimizi daha kolayiıkla anlayabilen bir toplum ya- pısının temellerinin üzerindeki tuğlalann sağlam harçlarta yûKselmeye başladığını görecektik. Başka tccnlumlarda var mı bilmiyorum. Bizim o "zarann nes*3sinden dönsek kârdır" özdeyişimiz AB için hazıriaTan ulusal programda söylediklerimizi, kendi zamanlama ölçülerini de imkân buldukça da- ha öne çeVsrek gerçekleşme aşamasına sokulabi- lirse Türkfıfie gerçekten Dışişleri Bakanı Ismail Cem'in de wjrguladığı gibi, demokratik yaşamında- ki en ciddi *e en büyük adımı atmış olmanın hazzı- nı yaşayacartır. Unutma\"aıım. Asıl sorunumuz AB'nin bu progra- mı nasıl kâ^ıladığından daha çok, 19 Mart 2001 belgesini yaşama geçirmekte hızlı adımlar atan bir Türkiye'nin sadece demokratik değil, ekonomik ya- pısını da a ^ ölçütler içerisinde güçlendirmiş olaca- ğını unutma-niaktır. Faks: 0212-6770762 E-mail: obârgrt(g e-kolay n e t Cenetii yapıyı değistirmek 'Kartagena Protokolü' Meclis gündeminde ANKARAkAA)-Ge- netik yapısc değiştiril- miş canlılam doğaya salnımasını we ülkeler arasındaki ^areketini belli kurallanî bağlayan 'Kartagena Protoko- lû'nün onavianmasmın uygun bulıınduğuna ilişkin tasır Meclis Başkanhğı'u sunuldu. "Kartagemı Protoko- lû", canlılarn doğal üre- me-çoğalma eagellerini ortadan kaldman ve can- lılar arasında ıen aktan- mını sağlayac biyotek- nolojik yöntenlerin or- taya çıkardığı »•eni olu- şumlan düzerjbıyor. Na- irobi'de 24 Miyıs 2000 tarihinde imzihnan pro- tokol, genetik • apısı de- ğiştirümış cadıılann in- san sağhğı da dikkate alınarak biyolojik çeşit- lilik üzerinde yaratabi- leceği olumsuz etkilerin önlenmesıni hedefleyen hûkümler içeriyor. Protokol, genetik ya- pısı değiştirilmiş orga- nızmanın doğaya salın- ması gerçekleşmeden önce risk değerlendir- mesine alınmasını ön- görüyor. Bu tür canlılann kont- rolsüz sınır aşan hareke- tinin önlenmesı amacıy- la ihracahndan önce ül- kelere ön bildirim yapıl- masını hükmeden proto- kol, bu yolla genetik ya- pısı değiştirilmiş eanlı- lann olumsuz etkilere sebep olmasının önlen- mesıni amaçhyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle