25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART2001 ÇARŞAMB> O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Bölge Üniversiteleri Prof. Dr. üğur ORALMenin Ç ağımızda bilimsel ve teknolojik alanlarda ne- redeyse her gün yeni bir gelişmeye tanık olunmaktadır. Anılan alanlardaki gelişimin bu denli hızlı olması, gelişmiş ülke- lerin üniversitelerini olduğu kadar, ülkemiz üniversitelerini de yeni çö- züm arayışlanna itmektedir. Yeni çözûm arayışları, her ülkenin kendi öncelikJerine göre değişmektedir. Bunu da anlayışla karşılamak gere- kir. Konuya ülkemizin hem coğrafi hem de sosyo-ekonomik koşullar açısından baluldığında, üniversitele- rimizin " bölge üniversiteleri'' ola- rak bir araya gelmelerinin, özel ve genel anlamda ortak platformlar oluştunnalannm sayısız yararlan olacaktır. Böylebiroluşum, her üni- versitenin sürekli olarak ülke gene- lini tartışması yerine, agırlıklı ola- rak kendi bölgesine ve bölgedeki Üniversitesi Rektörü üretime yönelik somut çözüm öne- rileri üzerinde yoğunlaşmasını sağ- layacaktır. Böylece, Köy Enstitüle- ri örneğinde olduğu gibi, her üniver- site, kendi bölgesinin olanakJannı üretime sokabilmenin yollannı ara- yacaktır. "Bölge üniversiteleri''nın yürüte- ceği ortak çalışmalann, Yüksek Öğ- retım Kurulu'nun çalışmalanna ko- laylık sağlaması umulmaktadır. Bu tür bir yapılanma, ilgili üniversite- lerarasında eğitim-öğretimdeki de- neyim paylaşımı yanında, üniversi- te-sanayi işbirliği, kentleşme, tu- rizm, kentlerin gizilgüç (potansiyel) kaynaklannın değerlendirilmesi, mi- mari yapısının korunması ve geliş- firilmesi alanlannda hazırlanacak çeşitli projelerle tam bir işbirliği ve eşgüdümün olusmasına yol açacak- tır. Böyle bir oluşumun, kırsal kesim- den büyük kentlere olan göç hare- ketini yavaslatması, hatta zamanla durdurması olasıhğı da bulunmak- tadır. "Bölge üniversiteleri'' biçiminde biryapılanma, Atatürk'ün çokönem verdiği Türk Aydmlanmasına da önemli katkılar sağlayacaktır. Bü- yük Atatürk'ün başlattığı Türk Ay- dınlanmasının tamamlanması, bel- ki debölge üniversitelerinin buyön- de sorumluluk almalanyla gerçek- leşebilecektir. Ülkemizde ilk kez Mersm Üniversitesi'nin 1999-2000 Eğıtm-Öğretım yılında başlattığı "Halka Açık Dersler" programı, 2000-2001 Eğitim-Öğretim yılında daMersin halkından büyük ilgi gör- mektedir. Halka açık derslerin içe- riği, ağırlıklı olarak sosyal bilimler ve sağlık bilimJerini kapsamaktadır. Derslerin belirlenmesine katılımcı- lardakatkı sağlamaktadırlar. öğre- tim elemanlanmız, şimdilik kaydıy- la halka açık derslerle ilgili herhan- gi birücretisteminde (talebinde)bu- lunmamaktadır. Bu konuda bölge üniversiteleriyle işbirliği yapılarak -*-. daha kapsamlı bir program oluştu- rulması hedeflenmektedir. Budüşüncelerdenhareketle Çuku- rova bölgesinde yer alan Mersin, Çukurova, Gaziantep, Kahraman- maraş (Sütçü Imam) ve Musta Ke- mal üniversitelerinin "ÇukurovaBS- gesiÜniversiteleri'' olarak değrelen- dirilmesi ve bu üniversıtelenmizin bulunduklan bölgede ortakbirplat- formda yer alarak iyi bir eşgüdüm ve işbirliği içinde çalışmalar yap- masının, bölgeye sayısız yararlar sağlayacağı düşüncesindeyim. Bölge üniversiteleri düşüncesi olu- şuroluşmaz, "ÇukurovaBö^jesi Üni- versiteleri'' ile bağlantı kurularak, bölge üniversiteleri rektörlerininka- tıldığı (16 Ocak 2001 günlü ilk top- lantıya Kahramanmaraş (Sütçü Imam)Üniversitesi ev sahipligi yap- mıştır. Toplantıda, öğrencilerin öğ- renci harçlan fonundan çahştınlma- sı, öğrencı yurtlan, yeni kurulan üni- versitelerde doktora yaptınlması, sözleşmeli personel, geçici işçi kad- •leıfirolan, bölge üniversitel sportif etkınlikler, yöreye ^arâfckpla- cak konularda ortak projşlerjjseâf- mesi, ülkemizde önem gqsteren ko- nularda ortak hareket tanjınurBeHr- lenmesive ilgilikonularda(ko4fes©Q^- lar, açıkoturumlar (paneljer|düzen- lenmesi gibi konular ele alınmış ve tarnşmalardan somutçıkanmlar sağ- lanmıştır. Sonuç olarak, ülkemiz üniversi- telerinin bölge üniversiteleri biçi- minde yapılanması, yalnızca yönet- sel açıdan Yüksek Oğretim Kuru- hı'nun yükünü azaltmakla kalma- yacak, aynı zamanda akademik açı- dan da üniversitelerin kendi sorun- lanyla ilgili çözümleri üretebilme- sinin yolunu açacaktır. Üretim, ge- üşmenin can damandır. Üretime dö- nük olmayan tartışmalar, ne üniver- sitelerimizin ne de ülkemizin geliş- mesine katkıda bulunabihr. Üretimi geliştirici çalışmalar, aynı zamanda halkımızın aydınlanmasının da gü- vencesidir. , . : v : • ARADABİR BİRSEN PEKÇOLAKK™ Manisa Suç Duyurusu!Epeyce bir süre önce, hangi ilimizde yapıldığını anımsayamadığım Türkiye Bayanlar Boks Şampiyo- nası açılıştöreninde beş yaşlannda iki kız çocugu ken- dileri kadar eldivenleri ve rakibini yiyecekmiş izleni- mi veren -birilerinin zorlaması olduğu besbelli- sert bakışlanyla çıktılar ringe. Büyükleri aratmayacak bir ciddiyetle asıldılar dövüşe ve kjyasıya mücadele et- titer. Attıklan her yumruk, gerçekleştirdikJeri her yıkrcı darbe izieyialer arasında kahkaha tufanlan yarattı, sa- lonu alkışa boğdu. Küçücük kızlanmız da böylesi al- kışlandıklanna göre iyi bir şeyler yaptıtöan inanayla daha bir hırsla saldırdılar birbirierine. Sonrasını biliyorsunuz: Gazete ve televizyonlarda yeraian haberter, aileterin savunmalan, uzman görüş- teri, sunucu yorumlan, vahlar, tühler... En sonunda savcılık tarafından -çocuklar ve aile- lerle görüşüldükten, görürrtüler istendikten sonra- yapılacak olan suç duyurusu, gerekirse ailelerin ce- zalandtnlabileceği haberi... Olayı açığa çıkaranlann adeta "Ne iyi bir işyaptık, çocuklara karşı duyarse davrananlan biz işte böyle rezil ederiz" diyen gururlu bakışlan... • • • Gerikalmışltğın bir göstergesi de soyutu akjılamak- taki zortuktur. Toplumumuzda bir şeyiere tepki koy- mak için onun itla gözle görütür bir zarar yaratması beklenir. Bir yumruk, bir morarma ya da kınk yoksa bir zarann olabileceğine inanmayız hiçbirimiz. Milli Eğitim müdüriüklerinin etkinliği olarak her ilde okullararası bilgi yanşmalan yapılır. Ozellikle ilkoğre- n'm öğrencilerinin yanşmalar araandaki gözyaşian, hayal kınklıklan -yıllardır bu işlerin içinde bulunan bir eğitimcı olarak- benim de çok üzülmeme yol açan, öğretmen arkadaşlarla bu yanşma ortamırun çocuk- lar arasında derin izler bıraktığına ilişkin söyieşilerya- par, yanşmalann yapılmaması için önerilerde bulunur; fakat bir türiü etkili olamayız. Çünkü ortada ne kınk bir kol yardır ne de morarmış bir göz... Çaresiz ka- bulleniriz görevi, sorular hazırlanz, birilerinin bileme- yip eleneceği, moraran kişilikleri kimsefergöremez na- sılsa 1 .. ÖSS'nin öğrenciler üzenndekı baskısını anlat- maya kalkarsam konuyu bağlayamamaktan korka- nm. Bu yüzden bir öğrencimin: "UzerinizdekiÖSS bas- kısını konu alan birkonuşma metnıyazıntz" konusu- nu işleyen küçük bir alıntı ile sürdürmek istiyorum: "Ben bir gün özgürken düşlehm vardı... Belki de çocukken demeliyim. O masmavi gökyüzûnde her defasında bir başka anlam yûklediğim bembeyaz bulutlar... Şimdi hepsi renk değiştirdi... Hepsinden öte benim, onlan yorumlayacak zamanım yok. Ba- şımı gökyüzüne her kaldınşımda geleceğimden sa- niyeler çaldığımı duyumsuyonım. Saçma ama öyfe işte... Nasıl bir sorumluluk ki bu; insanı tüm dünya- dan soyutlayabiliyor. Ağır, çok ağır biryük... Bazen kendimi her şeyin ortasında sıkışmış gibi hissediyo- rum. Ailem, okul, arkadaşlanm, yapmak isteyip de yapamadığımbiryığınşey... Vfe tümbunlariçindeyap- tığım saatlerce bir odaya kapanıp çalışmak. Çalış- masam bıle hapsetmekkendimiodamasaatferce..." Okurken kendimi tutamadığım satırlar böyle sürüp gidiyor. Her ne değin kınk bir kol, moramıış bir göz yoksa da gerçekler apaçık ortada. Şimdi sorumlu bir eğitimci olarak, o küçük kızlara gösterilen duyariılığın geleceğimizin güvencesi olan gençlerimize de gösterilmesini istiyor ve gençlerimiz üzerinde böylesi onulmaz yaralar açan dizgenin (sis- temin) sorumlulan ile ilgili olarak "suç duyurusu"r\Ğa bulunuyorum. Umanm sesime kulak verecek bir orun (makam) bulabilirim. HediyeCELL Boş biie konuşsanı/ dolu kazanın. TURKCELL Bor Madenciliği ve Onurlu Bir Savaşım -1 Dr. Sema Tutar PtŞKÎNSİJT DSP Aydın Milletvekili T ürkiye, madenciliğin önetni- de Cumhuriyet Senatosu'nda görüşülme- ni ozellikle Atatürk döne- si sırasında en önemli tarnşmayı, bununbir minde çok doğru bir biçim- devletleştirme yasası olup olmadığı ile ma- dekavramış, 1924"teZongul- denlerin mülkiyetinin kime ait olduğu ko- dak'ta "Yüksek Maadin ve nusu oluşturmuştur. Yasamn bir devletleş- Sanayi Mektebi" açılmış, tirme yasası olmadığını savunan Prof. Dr. ürkiye, madenciliğin önetni- ni ozellikle Atatürk döne- minde çok doğru bir biçim- dekavramış, 1924te Zongul- dak'ta -Yüksek Maadin ve Sanayi Mektebi" açılmış, 1935'te madenlerimizin aranması için MTA, bulunan madenlerin işletilmesi ve sektöre finansman destegi sağlanması için de Etibankkurulmuştur. Sektörün yapısı, planlı ve karma ekonominin uygulandığı dönemde de çok fazla bir değişikliğe uğ- ramadan devam etmiştir. 1974 dünya pet- rol bunalımı Türkiye'yi bir yol aynmma getirmiştir. Enerji hammaddeleri ve özel- likie petrol açısından dışa bağımlı olan Türkiye, bunalımdan büyük ölçüde etki- lenmiş ve döviz sıkınüsı yaşamaya başla- mıştır. Bu nedenle elektrik enerjisi üreti- minde ulusal kaynakJara öncelik verilme- si stratejisi benimsenmiştir. Dünya rezerv- lerinin yüzde 70'ine sahip olduğumuz, ni- teliği (kalitesi) yüksek olan bor madenle- rimizin fazla üretimi ve buna bağlı yanhş fiyat politikalan sonucu ucuzbiçimdeyurt- dışına ihracmın önüne geçilmesi ve geli- rimizin arttınlması hedeflenmiştir. Bütün bu arayıştor, 1978 yıbnda Etaşba- kan Bülent Ecevıt'in başmda olduğu hü- kümet tarafindan haarianan bir yasa ta- sansı ile TBMM gündemine gedrilmiştir. 2172 sayılı Devletçe Işletilecek Maden- ler Hakkında Yasa Tasansı TBMM'ye, Başbakan Bülent Ecevit, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal, Kültür Bakanı Ahmet TanerKışlab'mn da arala- nnda bulunduğu hükümet üyelerinin im- zalanyla sunulmuştur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanbğı 'nda, aralannda dönemin TBMM Anayasa Ko- mısyonu Başkanı Prof. Dr. Muammer Ak- soy'un da bulunduğu on kişilik bir bılım kurulu tarafından hazırlanan yasa tasan- smda amaç; ülkenin enerji sorununun çö- zümlenmesi için Bnyit, demir-çelik sana- yiinin gereksinimini karşılamak için demir ve ihracatgelırlerimizi artnrmak için de bor yataklanmn devlet kuruluşlan eliyle işle- tılmesıni sağlamak üzere, bu konuda da- ha önce verilen izinlerin Bakanlar Kurulu kararlanyla kaldınlmasına olanak sağlan- ması biçiminde ortayakonulmuştur. Yasa, TBMM'nin olağanüstü toplantrya çağnl- ması ve özel gündemle görüşüimesi sonu- cunda3Ekiml978tarihindekabuIedibnij- Ür. Yasanın hem Millet Meclisi'nde hem Muammer Aksoy (Istanbul MflletvekiliX "(„) Bu sadece Atatürk millryetçUiğinin kaçuıılmaz sonucudur ve Atatürk, bütün 1 Kasım nutuklannda da hep milli maden ve madenlerin de\1edeştirilmesi üzerinde dunnuştur. (-.) Görüştüğümüz bu kanun, yahuzTüridye'de boraksiann devtetieştir»- mesijıi sağiayabike dalü belld tarihte hiç- bir kanunun Türk devietine sağlayamadı- ğı büyük yararian sağlannuş otacâkür. (~) Bu bir devletleştirme değü, iznin geri ahn- masıdırw (l) Yine bugün özelleştirme uygulamalan- nın gerekçesi olarak ileri sürülen, kamu iş- letmelerinin verimsiz çalıştığı iddiası, o dönemde tam tersi bir biçimde özel sek- tör için ileri sürülmüş, enerji sektörü ile sa- nayıningereksinimlerinin buyapı nedeniy- le sorun yarattığı üzerinde durulmuş, ya- sanın Cumhuriyet Senatosu'nda görüşüi- mesi sırasındatt (_.) ülkemizde mevcut 5-6 mih/artonlinyitin halen yüzde 70'i özeJ sektör eünde btıiunmaktadır. Özel sektör, elindemevcut bulunan bu büyük linyit ya- taklannı halkımızın ve ülkemizin gerek- sinmesüu karşılayacak şekildemoderntek- nolojiye göre çalışüramamaktadır ve hat- ta eflerindeld limitin yüzde 40 kadan toz olarak teief edilmekte ve bir kısmı da ya- narak yok olmaktadır" (2) ıfadelen gün- deme getirilmıştır. Prof. Dr. Nermin Aba- dan Unat(kontenjan üyesi) ise konuyu Al- man düşünürü Goethe'nin "Hürounaksı- zuıkendinihür sanandan bahtsız köleola- maz" sözleri ile özetlemiştir (3). Görüşmeler sırasında pek çok konu§- macı yasanın mükiyet hakkı ile ilişkisi ol- madığı, toprağın altındaki madenlerindev- letin mülkıyetmde olduğu görüşünü sa- vunmustur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal ise "Ruhsat, kamıılaşürma konu- su olur mu? Rezer\; kamulaşörma konu- su oiur mu? Rezerv zaten devteün, şahsm değiL (~)Boraksa da devletçe işletmek isti- yoruz, bu görüşte olanlarvardır, ofanayan- lar vardır. (_) Bunu açıkça söyJedik, kün- seyidealdatmadık.BuiddiaOeyola çıkttk" (4) ifadelerini kullanmıştır. Yasanın kabulünü engelleyici yabancı girişimlere değinen SuphiGürsovtrak (Ta- bii Uye), "Bu tasanya,30Eylül günkü ba- sffldan izkd^ğunize göre Amerika Bûieşik Deviederidekarşı çıkmıştır.Amerikan hü- kümeti, Dışişleri Bakanfağunıza gönderdi- ğibiryazıfleAmerikan yannmlarrvia Ame- rikan kökenü kuruluşlann kamulaşürü- malanhalindeikiliiüşkilerde önemlisorun- larmdoğabüeceğuıi hükümetleraraa sür- tuşmeriskininartarakikfliüişkflerde önem- lisorunlanndoğmasmayolaçacağuu, böy- le durumlarda ikili yanümian erteleyen mevcutkanunlanuygulayacağmı veçoku- luslu kalkmma bankalannın verebilecek- leri krediler hakkında menfi oy talep ede- ceğuû ve Amerikan sermayesi ve şirketie- rin rahatça çaoşmalarmı sağlamak için en uygun ve gerekli önlemleri alacağuu açık- çabfldirmiş bulunmaktadır.(») Türkiye'yi, dfledikleri gibiidareedebilecekleri tabi bir üike, sömürge bir ülkegibigördükleri ger- çeği bir keredaha açığa çıknuşbulunmak- tadır'' (5) ifadeleri ile tepki göstermiştir. Tasan TBMM'de 21 Eylül 1978 tarihin- de görüşfihneye başlannuş, Millet Mecli- si'nde yalnız iktidann kanldığı oyiamada 226ojta kabuledilmiştir.OyiamadaBülent Ecevit, Deniz Baykal, Ahmet Taner Kışla- h, MuammerAksoy olumla oy kullannuş; Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Al- parslan Türkeş, Korkut özal ve Faik 7u- rün ise oytamaya kaülmayarak muhalefet etmişierdir. 2172 sayılı yasanın kabul edilmesinden sonra, bu yasanın verdiği yetkiye dayanı- larak çıkanlan kararname ile özel sektö- rün elinde bulunan 925 maden sahasının -ki bunlar linyit, demir ve bor sahalandır- geri alınması öngörülmüştür. Ancak Tür- kiye siyasal ve ekonomik bunalım ortamı- na sürükJenmiş, 24 Ocak 1980'de Ekono- mikProgramıkabul edilmiş,programın uy- gulanması mümkün olamamış ve 12 Ey- lül 1980'de darbe gerçekleşmiştir. 2172 sayılı yasamn yeniden ele alınarak değiştirildiği ve 2840 sayılı yasanın kabul edildiği 12 Nisan 1983 tarihine kadar ge- çen sürede, kapsama alınan 55 bor saha- sından 9'unun işlemi tamamlanarak Eti- bank'a devri gerçekleştirilmiş, 7'sinin iş- lemi tamamlanamamış, 39'u üzerinde ise hiçbir işlem yapılamamıştır. Bu savaşımı (mücadeleyi) yannki yazımda bulacaksı- nız. (1) TBMM22.9.1978, 169. Birleşim. (2, 3, 4, 5) C. Senatosu 3.1.1978, 76. Bir- leşim. 'Hin'likten 'Cin'liğe, Prof. Dr. TAHtR BALCI 1 3 Ocak 2001 günkü Cumhuriyet'te «CHP'yi EkştirenJe- re" başlıkh bir yazı yayımlandı. Başlık "Baj-kal'ı EJeştirenJere'' olsay- dı, belki bu yazaya hiç gerek kalmayacaktı... Yazıda hem doğrular, hem eksiklerhem de yanlışlar var. Bashca doğru- lar, 18 Nisan 1999 seçimlerin- de basımn CHP'yi yeterince desteklemediği; CHP'siz Mec- lis'in dikensiz gül bahçesine döndüğü; özellıkJe TurgutÖzal döneminde hızlanan küresel- leşmenin gelenekselleştirdiği yağma, hortumlama, kaçakçı- lık vb. her türlü yolsuzluk si- yasetinin çığnndan çıktığı... Eksiklikler, kabaca değerlen- dirilecek olursa; seçim yenil- gisinin yahuz basm desteğine bağlanarak parti yönetiminde hata görühnediği ve 12 Eylül 1980'den bu yana Türk-îslam sentezinin aşılandığı toplumun yaptığı bu tercihin kısmen şa- şırtıcı olmadığı gerçeğidir. Ve yanlışlar. En büyük yanlışlık, "CHP'yi Eleştirenlere" başlı- ğıyla dil oyunu yapüması, ya- ni CHP'nin Baykal'la özdeş- leştirilmesi ve bu biçimde CHP'ye ilgi duyanlann çoğu- nun hiçbirzaman affetmeyece- ği Baykal'm akJanması çaba- sıdır. 18 Nisan seçimlerinde, bir yandan Baykal'ın politika an- layışına duyulan tepki nede- niyle, öte yandandemokratoy- lannbirleştirilmesi düşüncesiy- le CHP'den DSP'ye oy gitmiş- tir. Apo'nun yakalanması da (sanki siyasilerin zerre kadar biremegi varmış gibi) DSP'ye biraz oy getirmiştir, ancak bu tür oylar daha çok sağ-sol ara- sında bocalayan şaşkın seç- menden gehniştir. Belki Ece- vitbunun bilincindedir ki, par- tiyi tümüyle sağa kaydırmıştır ve bu nedenle partisine De- mokratikSağ Partidemek da- ha doğrudur. Durum göster- mektedirki DSP'ye giden tep- ki oylan oradan geri gelecek, ama CHP'ye gitmeyecektir. Hatta CHP'nin kemikleşmiş oylanndan başka partîlere önemli kaymaiar olacağı göz- lemJerimizarasmdadır.Çünkü -nedeni ne olursa olsun- CHP'nin Mecüs'e girecek ka- dar kemfldesmiş oyuvardır.Bu oylan bileabunayan bir kadro suçhıdurve birgün dahiyöne- timde kalmaması gerekir. De- mokrasiyi azıcık özümsemiş bineylerin yapacağıtekşey bu- dur. Oysa Ba\kal'uı gktişinde bir hinük, geöşindeyse binbir dniik vardı. Uzaünaya gerek yok; yakışmadL- Baykal'ın yanlışlan saymak- la bitmez. Kendisinden biraz farklı düşünen örgütleri ya da kişileri tasfıye etmekle, birza- manlar FP'li Ali Coşkun'u CHP 'de siyasetyapmaya davet eden zihniyeti kilit noktalara getirmekle ne yapmak istiyor Sayın Baykal? Hele hele DSP gibi şeyhlerden, tarikatlardan medet umulması hoşgörüle- cek bir şey midir? Oysa CHP'ye oy vermek şöyle dur- sun, tarikatlara ilgi duyanla- nn DSP'ye bile oyverdiİderin- den, vereceklermden kuşku duyanm. Tânkatiar,dincüerkendi açt- lanndan bflinçlidir. Başkalan- nı kuüanır, kendilerini kullan- dırmazlar. Başkalarmdan oy ahr, başkalanna vermezler. Yeri gelmişken, Baykal'ın bir incisinden de söz etmek is- tiyorum. Aralık 2000'in orta- lannda "Bu hükümetalterna- tifsiz değfl" dedi, çiçeği bur- nunda genel başkan. Hüzünlü bir tebessümle dedim ki ken- di kendime; seçenek (alterna- tif) kim olabilir, Kutan ve Çflk fcr mi? Her kimse... Baykal, onlann sözcülüğünü yapacağı- na, parfisinin seçenek olması- nın yollanm arasa daha iyi et- mezmi? Bundan sonra CHP'nin tek sorunu Mecüs'e girmek değil- dir; küçük bir oy farkıyla gir- se ne olur, girmese ne olur. Bu parti, Türkiye Cumhuriyeti 'ni kurarüann ve yaşatanlannpar- tisidir. Etnik, dinsel, kişisel hiçbir aynm, çıkar ve hırs gö- zetmeksizin; demokrasiye ina- nanlann sırtladığı birpartidir. Buyüzden CHP'yi yönetenler "Küçük obun, benim olsun" anlayışından vazgeçmeli, ^e zaman gitmesi gerektiğim bfl-' meli ve altı kez gidip yedi kez gelenlerin durumuna düşme- melidir. PENCERE MedyadaKrizDepreml... Medyada kriz!.. Saban Grubu'nun patronu Dinç Bilgin, Etibank'ın içini boşaJtp şirketlerine aktarmış; az buz değil, yak- laşık 100 trilyon liralık bir yolsuzluktan söz açılıyor; dosyalar adliyede... Satış-reklam-dağıtım üçlemesindebu grup, ba- sının yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyordu. Çöküntü derin!.. Bunalım, kuyusuna tüm medyayı da çekti, dep- rem "gazeteci"y\ vurdu. Gerçekte sorun yapısal... • 1991, dünya ve Türkiye için dönüm noktasıdır; Sovyetler dağılınca iki kutuplu dünya tarihe kanş- tı. ABD "YeniDünya Düzeni'ni ilan etti, aynıyıl Na- dir Nadi gözlerini yaşama kapadı, Cumhuriyet'te beklenen oldu, "Nadir Nadi'nin Yazarian" adı ve- rilen grup gazeteden aynlmak zorunda kaldı; bu ola- yın öyküsü anlamlı ve uzundur, Gazeteye dönüşüm 1992 Nisanı. Oysa hiçbir gazetede çaltşmak istemiyordum, bü- tün Önerileri geri çevırmiştim; ama, iş Cumhuriyet'i kurtarmak görevBie dönüşünce yuvaya döndüm. Aradan yaklaşık 10 yıl geçti. 199O'!ı yıllann başında Babıâli vardı; altı veya ye- di gazetenin yanı sıra Özal'ın tek özel televizyonu gündemdeydi, "meoya"sözcüğü kullanılmıyordu. Şimdi düşünüyorum: Babıâli'nin Ikitelli'yedönüşe- ceğini, tekeller, karteller kurulacağını, otuz gaze- te, otuz TV'yle piyasanın altüst olacağını, medya- nın bu kadar kirieneceğini bilsem, dönmeyi göze alır mıydım?.. • Yozlaşmada başı Sabah çekti. Dinç, illede "nambırvan" olacaktı; buyoldahiç- bir ilke, kural ve sınır tanımayacaktı... Ta ki halkın paralannı bankanın kasalanndan bo- şaltıp şirketlerine hortumlayıncaya kadar!.. Peki, bir ülkenin basınında doğal rekabet ortamı yok edilir- se, gazetelerin gazeteliği kalır mı?.. Mesleğin kir- lenmesi, gazetectyi de lekelemez mi?.. Dogan Grubu, Sabah'ın dayanılmaz rekabet sal- dınlanna yanıt vermek yolunda, gittikçe büyümek ve basın dışı işlere dayanmakta zoıiandı. Peki, Cumhuriyet nasıl ayakta kaldı?.. Mucize!.. Bugün durumumuz iyidir; sonbahara kadar he- sapbnmızı yaptık, kendimizegöre dengelenmızi sağ- ladık; ama, medyadaki kriz az buz değil, yaklaşık 4 bin çalışanı vurdu; sokaklar degertı işsizlerle do- lu... • En kötüsü ne?.. On yıllık yozlaşmanın sonunda medyanın say- gınlığı sıfırlandı. Yüz milyar dolar harcasanız yitirilen güveni ve say- gınlığı artık geri getirmek olanaksızdır. Ben şimdi kimi gazetelerde temelsiz yazılar ve asılsız haber- lerle Cumhuriyet'e saldırmaya yettenen kimi dost- lara şaşıyorum; sanki bütün bu olanlardan Cum- huriyet sorurnluymuş gibi öfl<eyi üstümüze çekiyo- ruz... Ateş bacayı saımış, bunalım ağırlaşıyor, bizim- krlerfn derdi gücü Cumhuriyet... • Nasıl çıkılır bu işin içinden?.. Aydın Doğan'a bu sorunun yanrtında sorumlu- luk düşüyon medyada rekabeti yasadışına sürük- leyen anlayış ve koşullar iflas ettiğıne göre, önce- likie basında, meslek kuruluşlanyla birjiktedava çö- zülmeli... Yoksa bu gidiş gidiş değil; hiçbirçağdaş toplum- da medya Türkıye'dekine benzemiyor. Birlesik Rchbcrlcr Tıırizm KÜLTÜR GEZtLERİ PROGRAMI MMırt Çortuiu Alı Paşa Medresesı, Aük Alı Paşa Canui, Çemberlıtaj, Nur-ıosmarıye. Mahmutpaşa OBnıkn, Hajnana, Vıluf ve Vaiıde Huiar Vaucamı 25M«rt : FENER-BAİAT Gcgınkr Kulûbû ve Jak Deleon ile.. : ZEYREKTENEVİT'E Pantokralor (ZejTek Camıı). Fatıb Kfilliyea, Yavuz Setan, Pammabnstce. Kanve. .Anetnaszuıdanlan. vs... 1*-2J.\B« : Gİ^TVDOĞllrfLTİTÎGEZİSİ Ur& Nemrut. Sogmaar. Şuaıp Şehn. Hanan. V'ıranşehır. Yeadı Köyfcn, Mardm, Dara, Deyr-ûl Zaûıan. Mıdyat, Ibsmkeyi Dıy-artMhr 12-28 Mıyn : KDUM n OOESSA Odessa, Oibıa, Khersson, Bıbcesany, Yalta. Eupedoru. YalU Snwtopol,Maıpç,Çuft(KjievePanoraııaMûzKnletıır )toy»yp 11-20 Mıy» : SURİYE - ÜRDÜN Pttra, Vladaba, Amnun, Nebo Dağı. Ötüdonz. knsh. Bosra, Şam. MaJulla, Palımra, Homs, Cradı de Ctovalier, Lâzlaye. Ugsnt, Ebb. Halep, San Suneoa.. 14-21 M«yu : MALTA • SİCİLVA Palermc. Mooreale. Secesta, Trapanı, Selınunıe (Tapmalüaı- Vadısı). Agngento, Ennı Sıracusa. Taoraıına. La Valetta, Mdoa.. 02-10 Hıorar BARCELONA - MADRİD - ENDÎIÜS An Deco'dan Mozarabe've. Gotıkten. Mudejar'a mıman sdllenn ûlanca zecemlığı ile Jolu. Akdenız'm canlı.renklıvaşannnın her gûn.bergKtso!u)daDdığıispan?olşehırlm Sevılk Cordoba, Granade. Madnd ve Barcelooj.- Meşnti^t Cad. 1«/S Şi^kiM - I«L, Td: (212) 252 U\1t - 79-M mnrJodtırgezfleıicon iııftHa kaftBrgtz* ri.c»m NOVITAS Turizm Yurtiçi Kültür Turları "Bu İlkbahar Doğu'ya gidiyoruz" Kilikya'dan Nemrut'a: 18-23 Nisar Urfa - Mardin: 3 - 6 Mayıs Erzurum'dan Van'a: 25 - 30 Mayıs Klasik GAP: 20 - 24 Haziran Yurtdışı Kültür Turu İtalya (Roma - Siena - Floransa) 26 Mayıs - 2 Haziran Hafiasonu Istanbul Kültür turlanmızı acentamızdan öğreninh Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-mail: novitas@superonline.com Tûrtaye Gazeteciler Cemfyeti'nin yayınladığı gunlük Cazete Ülke sorunlanna ilişldn raportanyla. araştfrmalanyla köşe yazilanyla. tarafee haberlenyle stvıl toplumlann gazetes. Düzeolı okum* için abone otun. Teh 0^12.51106 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle