Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MART2001 ÇARŞAMB>
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Bölge Üniversiteleri
Prof. Dr. üğur ORALMenin
Ç
ağımızda bilimsel ve
teknolojik alanlarda ne-
redeyse her gün yeni
bir gelişmeye tanık
olunmaktadır. Anılan
alanlardaki gelişimin
bu denli hızlı olması, gelişmiş ülke-
lerin üniversitelerini olduğu kadar,
ülkemiz üniversitelerini de yeni çö-
züm arayışlanna itmektedir. Yeni
çözûm arayışları, her ülkenin kendi
öncelikJerine göre değişmektedir.
Bunu da anlayışla karşılamak gere-
kir. Konuya ülkemizin hem coğrafi
hem de sosyo-ekonomik koşullar
açısından baluldığında, üniversitele-
rimizin " bölge üniversiteleri'' ola-
rak bir araya gelmelerinin, özel ve
genel anlamda ortak platformlar
oluştunnalannm sayısız yararlan
olacaktır. Böylebiroluşum, her üni-
versitenin sürekli olarak ülke gene-
lini tartışması yerine, agırlıklı ola-
rak kendi bölgesine ve bölgedeki
Üniversitesi Rektörü
üretime yönelik somut çözüm öne-
rileri üzerinde yoğunlaşmasını sağ-
layacaktır. Böylece, Köy Enstitüle-
ri örneğinde olduğu gibi, her üniver-
site, kendi bölgesinin olanakJannı
üretime sokabilmenin yollannı ara-
yacaktır.
"Bölge üniversiteleri''nın yürüte-
ceği ortak çalışmalann, Yüksek Öğ-
retım Kurulu'nun çalışmalanna ko-
laylık sağlaması umulmaktadır. Bu
tür bir yapılanma, ilgili üniversite-
lerarasında eğitim-öğretimdeki de-
neyim paylaşımı yanında, üniversi-
te-sanayi işbirliği, kentleşme, tu-
rizm, kentlerin gizilgüç (potansiyel)
kaynaklannın değerlendirilmesi, mi-
mari yapısının korunması ve geliş-
firilmesi alanlannda hazırlanacak
çeşitli projelerle tam bir işbirliği ve
eşgüdümün olusmasına yol açacak-
tır. Böyle bir oluşumun, kırsal kesim-
den büyük kentlere olan göç hare-
ketini yavaslatması, hatta zamanla
durdurması olasıhğı da bulunmak-
tadır.
"Bölge üniversiteleri'' biçiminde
biryapılanma, Atatürk'ün çokönem
verdiği Türk Aydmlanmasına da
önemli katkılar sağlayacaktır. Bü-
yük Atatürk'ün başlattığı Türk Ay-
dınlanmasının tamamlanması, bel-
ki debölge üniversitelerinin buyön-
de sorumluluk almalanyla gerçek-
leşebilecektir. Ülkemizde ilk kez
Mersm Üniversitesi'nin 1999-2000
Eğıtm-Öğretım yılında başlattığı
"Halka Açık Dersler" programı,
2000-2001 Eğitim-Öğretim yılında
daMersin halkından büyük ilgi gör-
mektedir. Halka açık derslerin içe-
riği, ağırlıklı olarak sosyal bilimler
ve sağlık bilimJerini kapsamaktadır.
Derslerin belirlenmesine katılımcı-
lardakatkı sağlamaktadırlar. öğre-
tim elemanlanmız, şimdilik kaydıy-
la halka açık derslerle ilgili herhan-
gi birücretisteminde (talebinde)bu-
lunmamaktadır. Bu konuda bölge
üniversiteleriyle işbirliği yapılarak
-*-.
daha kapsamlı bir program oluştu-
rulması hedeflenmektedir.
Budüşüncelerdenhareketle Çuku-
rova bölgesinde yer alan Mersin,
Çukurova, Gaziantep, Kahraman-
maraş (Sütçü Imam) ve Musta Ke-
mal üniversitelerinin "ÇukurovaBS-
gesiÜniversiteleri'' olarak değrelen-
dirilmesi ve bu üniversıtelenmizin
bulunduklan bölgede ortakbirplat-
formda yer alarak iyi bir eşgüdüm
ve işbirliği içinde çalışmalar yap-
masının, bölgeye sayısız yararlar
sağlayacağı düşüncesindeyim.
Bölge üniversiteleri düşüncesi olu-
şuroluşmaz, "ÇukurovaBö^jesi Üni-
versiteleri'' ile bağlantı kurularak,
bölge üniversiteleri rektörlerininka-
tıldığı (16 Ocak 2001 günlü ilk top-
lantıya Kahramanmaraş (Sütçü
Imam)Üniversitesi ev sahipligi yap-
mıştır. Toplantıda, öğrencilerin öğ-
renci harçlan fonundan çahştınlma-
sı, öğrencı yurtlan, yeni kurulan üni-
versitelerde doktora yaptınlması,
sözleşmeli personel, geçici işçi kad-
•leıfirolan, bölge üniversitel
sportif etkınlikler, yöreye ^arâfckpla-
cak konularda ortak projşlerjjseâf-
mesi, ülkemizde önem gqsteren ko-
nularda ortak hareket tanjınurBeHr-
lenmesive ilgilikonularda(ko4fes©Q^-
lar, açıkoturumlar (paneljer|düzen-
lenmesi gibi konular ele alınmış ve
tarnşmalardan somutçıkanmlar sağ-
lanmıştır.
Sonuç olarak, ülkemiz üniversi-
telerinin bölge üniversiteleri biçi-
minde yapılanması, yalnızca yönet-
sel açıdan Yüksek Oğretim Kuru-
hı'nun yükünü azaltmakla kalma-
yacak, aynı zamanda akademik açı-
dan da üniversitelerin kendi sorun-
lanyla ilgili çözümleri üretebilme-
sinin yolunu açacaktır. Üretim, ge-
üşmenin can damandır. Üretime dö-
nük olmayan tartışmalar, ne üniver-
sitelerimizin ne de ülkemizin geliş-
mesine katkıda bulunabihr. Üretimi
geliştirici çalışmalar, aynı zamanda
halkımızın aydınlanmasının da gü-
vencesidir. , . :
v : •
ARADABİR
BİRSEN PEKÇOLAKK™
Manisa
Suç Duyurusu!Epeyce bir süre önce, hangi ilimizde yapıldığını
anımsayamadığım Türkiye Bayanlar Boks Şampiyo-
nası açılıştöreninde beş yaşlannda iki kız çocugu ken-
dileri kadar eldivenleri ve rakibini yiyecekmiş izleni-
mi veren -birilerinin zorlaması olduğu besbelli- sert
bakışlanyla çıktılar ringe. Büyükleri aratmayacak bir
ciddiyetle asıldılar dövüşe ve kjyasıya mücadele et-
titer.
Attıklan her yumruk, gerçekleştirdikJeri her yıkrcı
darbe izieyialer arasında kahkaha tufanlan yarattı, sa-
lonu alkışa boğdu. Küçücük kızlanmız da böylesi al-
kışlandıklanna göre iyi bir şeyler yaptıtöan inanayla
daha bir hırsla saldırdılar birbirierine.
Sonrasını biliyorsunuz: Gazete ve televizyonlarda
yeraian haberter, aileterin savunmalan, uzman görüş-
teri, sunucu yorumlan, vahlar, tühler...
En sonunda savcılık tarafından -çocuklar ve aile-
lerle görüşüldükten, görürrtüler istendikten sonra-
yapılacak olan suç duyurusu, gerekirse ailelerin ce-
zalandtnlabileceği haberi...
Olayı açığa çıkaranlann adeta "Ne iyi bir işyaptık,
çocuklara karşı duyarse davrananlan biz işte böyle
rezil ederiz" diyen gururlu bakışlan...
• • •
Gerikalmışltğın bir göstergesi de soyutu akjılamak-
taki zortuktur. Toplumumuzda bir şeyiere tepki koy-
mak için onun itla gözle görütür bir zarar yaratması
beklenir. Bir yumruk, bir morarma ya da kınk yoksa
bir zarann olabileceğine inanmayız hiçbirimiz.
Milli Eğitim müdüriüklerinin etkinliği olarak her ilde
okullararası bilgi yanşmalan yapılır. Ozellikle ilkoğre-
n'm öğrencilerinin yanşmalar araandaki gözyaşian,
hayal kınklıklan -yıllardır bu işlerin içinde bulunan bir
eğitimcı olarak- benim de çok üzülmeme yol açan,
öğretmen arkadaşlarla bu yanşma ortamırun çocuk-
lar arasında derin izler bıraktığına ilişkin söyieşilerya-
par, yanşmalann yapılmaması için önerilerde bulunur;
fakat bir türiü etkili olamayız. Çünkü ortada ne kınk
bir kol yardır ne de morarmış bir göz... Çaresiz ka-
bulleniriz görevi, sorular hazırlanz, birilerinin bileme-
yip eleneceği, moraran kişilikleri kimsefergöremez na-
sılsa
1
.. ÖSS'nin öğrenciler üzenndekı baskısını anlat-
maya kalkarsam konuyu bağlayamamaktan korka-
nm. Bu yüzden bir öğrencimin: "UzerinizdekiÖSS bas-
kısını konu alan birkonuşma metnıyazıntz" konusu-
nu işleyen küçük bir alıntı ile sürdürmek istiyorum:
"Ben bir gün özgürken düşlehm vardı... Belki de
çocukken demeliyim. O masmavi gökyüzûnde her
defasında bir başka anlam yûklediğim bembeyaz
bulutlar... Şimdi hepsi renk değiştirdi... Hepsinden
öte benim, onlan yorumlayacak zamanım yok. Ba-
şımı gökyüzüne her kaldınşımda geleceğimden sa-
niyeler çaldığımı duyumsuyonım. Saçma ama öyfe
işte... Nasıl bir sorumluluk ki bu; insanı tüm dünya-
dan soyutlayabiliyor. Ağır, çok ağır biryük... Bazen
kendimi her şeyin ortasında sıkışmış gibi hissediyo-
rum. Ailem, okul, arkadaşlanm, yapmak isteyip de
yapamadığımbiryığınşey... Vfe tümbunlariçindeyap-
tığım saatlerce bir odaya kapanıp çalışmak. Çalış-
masam bıle hapsetmekkendimiodamasaatferce..."
Okurken kendimi tutamadığım satırlar böyle sürüp
gidiyor. Her ne değin kınk bir kol, moramıış bir göz
yoksa da gerçekler apaçık ortada.
Şimdi sorumlu bir eğitimci olarak, o küçük kızlara
gösterilen duyariılığın geleceğimizin güvencesi olan
gençlerimize de gösterilmesini istiyor ve gençlerimiz
üzerinde böylesi onulmaz yaralar açan dizgenin (sis-
temin) sorumlulan ile ilgili olarak "suç duyurusu"r\Ğa
bulunuyorum. Umanm sesime kulak verecek bir orun
(makam) bulabilirim.
HediyeCELL
Boş biie konuşsanı/
dolu kazanın.
TURKCELL
Bor Madenciliği ve Onurlu Bir Savaşım -1
Dr. Sema Tutar PtŞKÎNSİJT DSP Aydın Milletvekili
T
ürkiye, madenciliğin önetni- de Cumhuriyet Senatosu'nda görüşülme-
ni ozellikle Atatürk döne- si sırasında en önemli tarnşmayı, bununbir
minde çok doğru bir biçim- devletleştirme yasası olup olmadığı ile ma-
dekavramış, 1924"teZongul- denlerin mülkiyetinin kime ait olduğu ko-
dak'ta "Yüksek Maadin ve nusu oluşturmuştur. Yasamn bir devletleş-
Sanayi Mektebi" açılmış, tirme yasası olmadığını savunan Prof. Dr.
ürkiye, madenciliğin önetni-
ni ozellikle Atatürk döne-
minde çok doğru bir biçim-
dekavramış, 1924te Zongul-
dak'ta -Yüksek Maadin ve
Sanayi Mektebi" açılmış,
1935'te madenlerimizin aranması için
MTA, bulunan madenlerin işletilmesi ve
sektöre finansman destegi sağlanması için
de Etibankkurulmuştur. Sektörün yapısı,
planlı ve karma ekonominin uygulandığı
dönemde de çok fazla bir değişikliğe uğ-
ramadan devam etmiştir. 1974 dünya pet-
rol bunalımı Türkiye'yi bir yol aynmma
getirmiştir. Enerji hammaddeleri ve özel-
likie petrol açısından dışa bağımlı olan
Türkiye, bunalımdan büyük ölçüde etki-
lenmiş ve döviz sıkınüsı yaşamaya başla-
mıştır. Bu nedenle elektrik enerjisi üreti-
minde ulusal kaynakJara öncelik verilme-
si stratejisi benimsenmiştir. Dünya rezerv-
lerinin yüzde 70'ine sahip olduğumuz, ni-
teliği (kalitesi) yüksek olan bor madenle-
rimizin fazla üretimi ve buna bağlı yanhş
fiyat politikalan sonucu ucuzbiçimdeyurt-
dışına ihracmın önüne geçilmesi ve geli-
rimizin arttınlması hedeflenmiştir.
Bütün bu arayıştor, 1978 yıbnda Etaşba-
kan Bülent Ecevıt'in başmda olduğu hü-
kümet tarafindan haarianan bir yasa ta-
sansı ile TBMM gündemine gedrilmiştir.
2172 sayılı Devletçe Işletilecek Maden-
ler Hakkında Yasa Tasansı TBMM'ye,
Başbakan Bülent Ecevit, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal, Kültür
Bakanı Ahmet TanerKışlab'mn da arala-
nnda bulunduğu hükümet üyelerinin im-
zalanyla sunulmuştur.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanbğı 'nda,
aralannda dönemin TBMM Anayasa Ko-
mısyonu Başkanı Prof. Dr. Muammer Ak-
soy'un da bulunduğu on kişilik bir bılım
kurulu tarafından hazırlanan yasa tasan-
smda amaç; ülkenin enerji sorununun çö-
zümlenmesi için Bnyit, demir-çelik sana-
yiinin gereksinimini karşılamak için demir
ve ihracatgelırlerimizi artnrmak için de bor
yataklanmn devlet kuruluşlan eliyle işle-
tılmesıni sağlamak üzere, bu konuda da-
ha önce verilen izinlerin Bakanlar Kurulu
kararlanyla kaldınlmasına olanak sağlan-
ması biçiminde ortayakonulmuştur. Yasa,
TBMM'nin olağanüstü toplantrya çağnl-
ması ve özel gündemle görüşüimesi sonu-
cunda3Ekiml978tarihindekabuIedibnij-
Ür. Yasanın hem Millet Meclisi'nde hem
Muammer Aksoy (Istanbul MflletvekiliX
"(„) Bu sadece Atatürk millryetçUiğinin
kaçuıılmaz sonucudur ve Atatürk, bütün
1 Kasım nutuklannda da hep milli maden
ve madenlerin de\1edeştirilmesi üzerinde
dunnuştur. (-.) Görüştüğümüz bu kanun,
yahuzTüridye'de boraksiann devtetieştir»-
mesijıi sağiayabike dalü belld tarihte hiç-
bir kanunun Türk devietine sağlayamadı-
ğı büyük yararian sağlannuş otacâkür. (~)
Bu bir devletleştirme değü, iznin geri ahn-
masıdırw
(l)
Yine bugün özelleştirme uygulamalan-
nın gerekçesi olarak ileri sürülen, kamu iş-
letmelerinin verimsiz çalıştığı iddiası, o
dönemde tam tersi bir biçimde özel sek-
tör için ileri sürülmüş, enerji sektörü ile sa-
nayıningereksinimlerinin buyapı nedeniy-
le sorun yarattığı üzerinde durulmuş, ya-
sanın Cumhuriyet Senatosu'nda görüşüi-
mesi sırasındatt
(_.) ülkemizde mevcut 5-6
mih/artonlinyitin halen yüzde 70'i özeJ
sektör eünde btıiunmaktadır. Özel sektör,
elindemevcut bulunan bu büyük linyit ya-
taklannı halkımızın ve ülkemizin gerek-
sinmesüu karşılayacak şekildemoderntek-
nolojiye göre çalışüramamaktadır ve hat-
ta eflerindeld limitin yüzde 40 kadan toz
olarak teief edilmekte ve bir kısmı da ya-
narak yok olmaktadır" (2) ıfadelen gün-
deme getirilmıştır. Prof. Dr. Nermin Aba-
dan Unat(kontenjan üyesi) ise konuyu Al-
man düşünürü Goethe'nin "Hürounaksı-
zuıkendinihür sanandan bahtsız köleola-
maz" sözleri ile özetlemiştir (3).
Görüşmeler sırasında pek çok konu§-
macı yasanın mükiyet hakkı ile ilişkisi ol-
madığı, toprağın altındaki madenlerindev-
letin mülkıyetmde olduğu görüşünü sa-
vunmustur.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz
Baykal ise "Ruhsat, kamıılaşürma konu-
su olur mu? Rezer\; kamulaşörma konu-
su oiur mu? Rezerv zaten devteün, şahsm
değiL (~)Boraksa da devletçe işletmek isti-
yoruz, bu görüşte olanlarvardır, ofanayan-
lar vardır. (_) Bunu açıkça söyJedik, kün-
seyidealdatmadık.BuiddiaOeyola çıkttk"
(4) ifadelerini kullanmıştır.
Yasanın kabulünü engelleyici yabancı
girişimlere değinen SuphiGürsovtrak (Ta-
bii Uye), "Bu tasanya,30Eylül günkü ba-
sffldan izkd^ğunize göre Amerika Bûieşik
Deviederidekarşı çıkmıştır.Amerikan hü-
kümeti, Dışişleri Bakanfağunıza gönderdi-
ğibiryazıfleAmerikan yannmlarrvia Ame-
rikan kökenü kuruluşlann kamulaşürü-
malanhalindeikiliiüşkilerde önemlisorun-
larmdoğabüeceğuıi hükümetleraraa sür-
tuşmeriskininartarakikfliüişkflerde önem-
lisorunlanndoğmasmayolaçacağuu, böy-
le durumlarda ikili yanümian erteleyen
mevcutkanunlanuygulayacağmı veçoku-
luslu kalkmma bankalannın verebilecek-
leri krediler hakkında menfi oy talep ede-
ceğuû ve Amerikan sermayesi ve şirketie-
rin rahatça çaoşmalarmı sağlamak için en
uygun ve gerekli önlemleri alacağuu açık-
çabfldirmiş bulunmaktadır.(») Türkiye'yi,
dfledikleri gibiidareedebilecekleri tabi bir
üike, sömürge bir ülkegibigördükleri ger-
çeği bir keredaha açığa çıknuşbulunmak-
tadır'' (5) ifadeleri ile tepki göstermiştir.
Tasan TBMM'de 21 Eylül 1978 tarihin-
de görüşfihneye başlannuş, Millet Mecli-
si'nde yalnız iktidann kanldığı oyiamada
226ojta kabuledilmiştir.OyiamadaBülent
Ecevit, Deniz Baykal, Ahmet Taner Kışla-
h, MuammerAksoy olumla oy kullannuş;
Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Al-
parslan Türkeş, Korkut özal ve Faik 7u-
rün ise oytamaya kaülmayarak muhalefet
etmişierdir.
2172 sayılı yasanın kabul edilmesinden
sonra, bu yasanın verdiği yetkiye dayanı-
larak çıkanlan kararname ile özel sektö-
rün elinde bulunan 925 maden sahasının
-ki bunlar linyit, demir ve bor sahalandır-
geri alınması öngörülmüştür. Ancak Tür-
kiye siyasal ve ekonomik bunalım ortamı-
na sürükJenmiş, 24 Ocak 1980'de Ekono-
mikProgramıkabul edilmiş,programın uy-
gulanması mümkün olamamış ve 12 Ey-
lül 1980'de darbe gerçekleşmiştir.
2172 sayılı yasamn yeniden ele alınarak
değiştirildiği ve 2840 sayılı yasanın kabul
edildiği 12 Nisan 1983 tarihine kadar ge-
çen sürede, kapsama alınan 55 bor saha-
sından 9'unun işlemi tamamlanarak Eti-
bank'a devri gerçekleştirilmiş, 7'sinin iş-
lemi tamamlanamamış, 39'u üzerinde ise
hiçbir işlem yapılamamıştır. Bu savaşımı
(mücadeleyi) yannki yazımda bulacaksı-
nız.
(1) TBMM22.9.1978, 169. Birleşim.
(2, 3, 4, 5) C. Senatosu 3.1.1978, 76. Bir-
leşim.
'Hin'likten 'Cin'liğe,
Prof. Dr. TAHtR BALCI
1
3 Ocak 2001 günkü
Cumhuriyet'te
«CHP'yi EkştirenJe-
re" başlıkh bir yazı
yayımlandı. Başlık
"Baj-kal'ı EJeştirenJere'' olsay-
dı, belki bu yazaya hiç gerek
kalmayacaktı... Yazıda hem
doğrular, hem eksiklerhem de
yanlışlar var. Bashca doğru-
lar, 18 Nisan 1999 seçimlerin-
de basımn CHP'yi yeterince
desteklemediği; CHP'siz Mec-
lis'in dikensiz gül bahçesine
döndüğü; özellıkJe TurgutÖzal
döneminde hızlanan küresel-
leşmenin gelenekselleştirdiği
yağma, hortumlama, kaçakçı-
lık vb. her türlü yolsuzluk si-
yasetinin çığnndan çıktığı...
Eksiklikler, kabaca değerlen-
dirilecek olursa; seçim yenil-
gisinin yahuz basm desteğine
bağlanarak parti yönetiminde
hata görühnediği ve 12 Eylül
1980'den bu yana Türk-îslam
sentezinin aşılandığı toplumun
yaptığı bu tercihin kısmen şa-
şırtıcı olmadığı gerçeğidir. Ve
yanlışlar. En büyük yanlışlık,
"CHP'yi Eleştirenlere" başlı-
ğıyla dil oyunu yapüması, ya-
ni CHP'nin Baykal'la özdeş-
leştirilmesi ve bu biçimde
CHP'ye ilgi duyanlann çoğu-
nun hiçbirzaman affetmeyece-
ği Baykal'm akJanması çaba-
sıdır.
18 Nisan seçimlerinde, bir
yandan Baykal'ın politika an-
layışına duyulan tepki nede-
niyle, öte yandandemokratoy-
lannbirleştirilmesi düşüncesiy-
le CHP'den DSP'ye oy gitmiş-
tir. Apo'nun yakalanması da
(sanki siyasilerin zerre kadar
biremegi varmış gibi) DSP'ye
biraz oy getirmiştir, ancak bu
tür oylar daha çok sağ-sol ara-
sında bocalayan şaşkın seç-
menden gehniştir. Belki Ece-
vitbunun bilincindedir ki, par-
tiyi tümüyle sağa kaydırmıştır
ve bu nedenle partisine De-
mokratikSağ Partidemek da-
ha doğrudur. Durum göster-
mektedirki DSP'ye giden tep-
ki oylan oradan geri gelecek,
ama CHP'ye gitmeyecektir.
Hatta CHP'nin kemikleşmiş
oylanndan başka partîlere
önemli kaymaiar olacağı göz-
lemJerimizarasmdadır.Çünkü
-nedeni ne olursa olsun-
CHP'nin Mecüs'e girecek ka-
dar kemfldesmiş oyuvardır.Bu
oylan bileabunayan bir kadro
suçhıdurve birgün dahiyöne-
timde kalmaması gerekir. De-
mokrasiyi azıcık özümsemiş
bineylerin yapacağıtekşey bu-
dur. Oysa Ba\kal'uı gktişinde
bir hinük, geöşindeyse binbir
dniik vardı. Uzaünaya gerek
yok; yakışmadL-
Baykal'ın yanlışlan saymak-
la bitmez. Kendisinden biraz
farklı düşünen örgütleri ya da
kişileri tasfıye etmekle, birza-
manlar FP'li Ali Coşkun'u
CHP 'de siyasetyapmaya davet
eden zihniyeti kilit noktalara
getirmekle ne yapmak istiyor
Sayın Baykal? Hele hele DSP
gibi şeyhlerden, tarikatlardan
medet umulması hoşgörüle-
cek bir şey midir? Oysa
CHP'ye oy vermek şöyle dur-
sun, tarikatlara ilgi duyanla-
nn DSP'ye bile oyverdiİderin-
den, vereceklermden kuşku
duyanm.
Tânkatiar,dincüerkendi açt-
lanndan bflinçlidir. Başkalan-
nı kuüanır, kendilerini kullan-
dırmazlar. Başkalarmdan oy
ahr, başkalanna vermezler.
Yeri gelmişken, Baykal'ın
bir incisinden de söz etmek is-
tiyorum. Aralık 2000'in orta-
lannda "Bu hükümetalterna-
tifsiz değfl" dedi, çiçeği bur-
nunda genel başkan. Hüzünlü
bir tebessümle dedim ki ken-
di kendime; seçenek (alterna-
tif) kim olabilir, Kutan ve Çflk
fcr mi? Her kimse... Baykal,
onlann sözcülüğünü yapacağı-
na, parfisinin seçenek olması-
nın yollanm arasa daha iyi et-
mezmi?
Bundan sonra CHP'nin tek
sorunu Mecüs'e girmek değil-
dir; küçük bir oy farkıyla gir-
se ne olur, girmese ne olur. Bu
parti, Türkiye Cumhuriyeti 'ni
kurarüann ve yaşatanlannpar-
tisidir. Etnik, dinsel, kişisel
hiçbir aynm, çıkar ve hırs gö-
zetmeksizin; demokrasiye ina-
nanlann sırtladığı birpartidir.
Buyüzden CHP'yi yönetenler
"Küçük obun, benim olsun"
anlayışından vazgeçmeli, ^e
zaman gitmesi gerektiğim bfl-'
meli ve altı kez gidip yedi kez
gelenlerin durumuna düşme-
melidir.
PENCERE
MedyadaKrizDepreml...
Medyada kriz!..
Saban Grubu'nun patronu Dinç Bilgin, Etibank'ın
içini boşaJtp şirketlerine aktarmış; az buz değil, yak-
laşık 100 trilyon liralık bir yolsuzluktan söz açılıyor;
dosyalar adliyede...
Satış-reklam-dağıtım üçlemesindebu grup, ba-
sının yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyordu.
Çöküntü derin!..
Bunalım, kuyusuna tüm medyayı da çekti, dep-
rem "gazeteci"y\ vurdu.
Gerçekte sorun yapısal...
•
1991, dünya ve Türkiye için dönüm noktasıdır;
Sovyetler dağılınca iki kutuplu dünya tarihe kanş-
tı. ABD "YeniDünya Düzeni'ni ilan etti, aynıyıl Na-
dir Nadi gözlerini yaşama kapadı, Cumhuriyet'te
beklenen oldu, "Nadir Nadi'nin Yazarian" adı ve-
rilen grup gazeteden aynlmak zorunda kaldı; bu ola-
yın öyküsü anlamlı ve uzundur,
Gazeteye dönüşüm 1992 Nisanı.
Oysa hiçbir gazetede çaltşmak istemiyordum, bü-
tün Önerileri geri çevırmiştim; ama, iş Cumhuriyet'i
kurtarmak görevBie dönüşünce yuvaya döndüm.
Aradan yaklaşık 10 yıl geçti.
199O'!ı yıllann başında Babıâli vardı; altı veya ye-
di gazetenin yanı sıra Özal'ın tek özel televizyonu
gündemdeydi, "meoya"sözcüğü kullanılmıyordu.
Şimdi düşünüyorum: Babıâli'nin Ikitelli'yedönüşe-
ceğini, tekeller, karteller kurulacağını, otuz gaze-
te, otuz TV'yle piyasanın altüst olacağını, medya-
nın bu kadar kirieneceğini bilsem, dönmeyi göze
alır mıydım?..
•
Yozlaşmada başı Sabah çekti.
Dinç, illede "nambırvan" olacaktı; buyoldahiç-
bir ilke, kural ve sınır tanımayacaktı...
Ta ki halkın paralannı bankanın kasalanndan bo-
şaltıp şirketlerine hortumlayıncaya kadar!.. Peki, bir
ülkenin basınında doğal rekabet ortamı yok edilir-
se, gazetelerin gazeteliği kalır mı?.. Mesleğin kir-
lenmesi, gazetectyi de lekelemez mi?..
Dogan Grubu, Sabah'ın dayanılmaz rekabet sal-
dınlanna yanıt vermek yolunda, gittikçe büyümek
ve basın dışı işlere dayanmakta zoıiandı.
Peki, Cumhuriyet nasıl ayakta kaldı?..
Mucize!..
Bugün durumumuz iyidir; sonbahara kadar he-
sapbnmızı yaptık, kendimizegöre dengelenmızi sağ-
ladık; ama, medyadaki kriz az buz değil, yaklaşık
4 bin çalışanı vurdu; sokaklar degertı işsizlerle do-
lu...
•
En kötüsü ne?..
On yıllık yozlaşmanın sonunda medyanın say-
gınlığı sıfırlandı.
Yüz milyar dolar harcasanız yitirilen güveni ve say-
gınlığı artık geri getirmek olanaksızdır. Ben şimdi
kimi gazetelerde temelsiz yazılar ve asılsız haber-
lerle Cumhuriyet'e saldırmaya yettenen kimi dost-
lara şaşıyorum; sanki bütün bu olanlardan Cum-
huriyet sorurnluymuş gibi öfl<eyi üstümüze çekiyo-
ruz...
Ateş bacayı saımış, bunalım ağırlaşıyor, bizim-
krlerfn derdi gücü Cumhuriyet...
•
Nasıl çıkılır bu işin içinden?..
Aydın Doğan'a bu sorunun yanrtında sorumlu-
luk düşüyon medyada rekabeti yasadışına sürük-
leyen anlayış ve koşullar iflas ettiğıne göre, önce-
likie basında, meslek kuruluşlanyla birjiktedava çö-
zülmeli...
Yoksa bu gidiş gidiş değil; hiçbirçağdaş toplum-
da medya Türkıye'dekine benzemiyor.
Birlesik Rchbcrlcr Tıırizm
KÜLTÜR GEZtLERİ PROGRAMI
MMırt
Çortuiu Alı Paşa Medresesı, Aük Alı Paşa Canui, Çemberlıtaj,
Nur-ıosmarıye. Mahmutpaşa OBnıkn, Hajnana, Vıluf ve Vaiıde
Huiar Vaucamı
25M«rt : FENER-BAİAT
Gcgınkr Kulûbû ve Jak Deleon ile..
: ZEYREKTENEVİT'E
Pantokralor (ZejTek Camıı). Fatıb Kfilliyea, Yavuz Setan,
Pammabnstce. Kanve. .Anetnaszuıdanlan. vs...
1*-2J.\B« : Gİ^TVDOĞllrfLTİTÎGEZİSİ
Ur& Nemrut. Sogmaar. Şuaıp Şehn. Hanan. V'ıranşehır. Yeadı
Köyfcn, Mardm, Dara, Deyr-ûl Zaûıan. Mıdyat, Ibsmkeyi
Dıy-artMhr
12-28 Mıyn : KDUM n OOESSA
Odessa, Oibıa, Khersson, Bıbcesany, Yalta. Eupedoru. YalU
Snwtopol,Maıpç,Çuft(KjievePanoraııaMûzKnletıır
)toy»yp
11-20 Mıy» : SURİYE - ÜRDÜN
Pttra, Vladaba, Amnun, Nebo Dağı. Ötüdonz. knsh. Bosra,
Şam. MaJulla, Palımra, Homs, Cradı de Ctovalier, Lâzlaye.
Ugsnt, Ebb. Halep, San Suneoa..
14-21 M«yu : MALTA • SİCİLVA
Palermc. Mooreale. Secesta, Trapanı, Selınunıe (Tapmalüaı- Vadısı).
Agngento, Ennı Sıracusa. Taoraıına. La Valetta, Mdoa..
02-10 Hıorar BARCELONA - MADRİD - ENDÎIÜS
An Deco'dan Mozarabe've. Gotıkten. Mudejar'a mıman sdllenn
ûlanca zecemlığı ile Jolu. Akdenız'm canlı.renklıvaşannnın her
gûn.bergKtso!u)daDdığıispan?olşehırlm Sevılk Cordoba,
Granade. Madnd ve Barcelooj.-
Meşnti^t Cad. 1«/S Şi^kiM - I«L, Td: (212) 252 U\1t - 79-M
mnrJodtırgezfleıicon iııftHa kaftBrgtz* ri.c»m
NOVITAS Turizm
Yurtiçi Kültür Turları
"Bu İlkbahar Doğu'ya gidiyoruz"
Kilikya'dan Nemrut'a: 18-23 Nisar
Urfa - Mardin: 3 - 6 Mayıs
Erzurum'dan Van'a: 25 - 30 Mayıs
Klasik GAP: 20 - 24 Haziran
Yurtdışı Kültür Turu
İtalya (Roma - Siena - Floransa)
26 Mayıs - 2 Haziran
Hafiasonu Istanbul Kültür turlanmızı acentamızdan öğreninh
Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-mail: novitas@superonline.com
Tûrtaye Gazeteciler Cemfyeti'nin yayınladığı gunlük
Cazete
Ülke sorunlanna ilişldn raportanyla. araştfrmalanyla
köşe yazilanyla. tarafee haberlenyle stvıl toplumlann gazetes.
Düzeolı okum* için abone otun. Teh 0^12.51106 75