25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2001 ÇARŞAMBA DtZt Memurlap kahkaha attı'! • İstanbul Haber Servisi - Memur-Sen'e üye bir grup memur, yeni ekonomik programı 'kahkaha atarak' protesto etti. Memur-Sen II Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Memur-Sen İstanbul îl Başkanı Nasuh Özdemir, "Ekonominin dengesinin bozulması gibi bizim de dengemiz bozuldu. Ağlanacak halimize güler olduk" dedi. Memur-Sen üyeleri toplantı süresince kahkahayla gûlerek IMF ve ekonomik programı protesto ettiler. Uyuştupucu operasyonu • tstanbul Haber Servisi - İstanbul Sultançiftliği'nde, piyasa değeri 3 tnlyon lira olan 55 kilo eroin ele geçirildi. Kapıkule'den yüklü miktarda uyuşturucu çıkanlacağı yönünde istüıbarat alan Gümrük Muhafaza Narkotik timinin, yapılan operasyon sonucunda Şenol Ergin ve üç kardeşine ait toplam 55 kılogram eroin ve uyuşturucunun paketlenmesinde kullanılan makineleri ele geçirdiği büdirildi. Doktora yumruMu sahfcm • İstanbul Haber Serviâ - SSK Beşiktaş Dispanseri'nde görevli Dr. Halil Dilek'e lise öğrencisi hasta ile annesi tarafindan yumruklu saldında bulunuldu. Dılek, muayene sırasını beklemek istemeyen ve 3 gündür okula gıtmedığı ıçin rapor almak isteyen lise öğrencisini, sıraya girmesi için uyannca burnuna yumruk yediğini, annesinin de üzerine saldırdığını söyledi. Yeni EvrenseTe kapatma • tstanbul Haber Servisi - Yeni Evrensel gazetesinin, tstanbul DGM'nin karan uyannca bir hafta süreyle kapatıldığı bıldirildi. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ihsan Çaralan, yaptığı yazıb açıklamada, kapatmaya gerekçe olarak gazetenin 8Ocak2000tarihli sayısında yer alan "Ben mutlaka izlemeliyim arkadaşlar" başlıklı yazının gösterildiğini dile getirerek söz konusu yazının, Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe'nin ölüm yıldönümü dolayısıyla yazıldığıru belirtti. Oğhmun cenazesini istiyor • İstanbul Haber Servisi - Elazığ-Bingöl arasmda 1993yılındaterör örgütünün saldınsı sonucu 33 askerin şehit edildıği olayda oğlunu kaybeden Selami Kalafat, oğlunun cenazesinin başka bir aıleye verildiğini belirterek yanlışhğın bir an önce düzeltilmesini istedi. Şehit Aileleri Denıeği Omraniye Şubesi'nde basm toplantısı yapan Kalafat, Elazığ'da fotoğraftan oğlunu tespit etmesine karşın cenazesinin, şehit Murat Elibol'un ailesine verilerek Çanakkale'nin Kösedere köyüne gönderildiğini söyledi. Tımsah operasyonu • tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da düzenlenen 'Timsah' adlı operasyonda, yurtiçi piyasa değeri yaklaşık 5 trilyon lirayı bulan 323 kilogram eroinle yakalanan Hikmet Şahin, Nurettin Eren ve Mehmet Yaşar, "çete oluşturarak uyuşturucu ticareti yaprü&k" suçundan istanbul DGM tarafindan tutuklandı. EmeğinbunahmıYeni bir toplumun mantiğım kurmak, önce insanhğı 'toplumsallaşma'dan uzaklaştıran bugünkü sürecigerçekçi ve acımasızca eleştirmeden geçiyor on yıllarda sermaye, 1970 yıllannın bunalımına, bizzat üretim yönteminde değişiklikleri yoğnnlaştırarak yanıt vermeye çalıştı: Bunu, teknolojik ilerlemelere, Taylorizm-Fordizm modelinin yerine geçebilecek modellere de başvurarak, ancak Japon modeli olan "Toyotizm"e ayncalık tanıyarak yaptı. Bu değişiklikler, emekçi sııufi ve onun sendikal mücadelesini alabildiğine etkiledi. Yüzyılımızm 'Gündeminde Neler var? Server Tanilli 4 ermayenin yapısal bir bunalımı karşısındayız; Doğu Avrupa'da, sol'un önemli öğeleri sosyal demokratlaşma içindedir, bu süreçle beraber, bizzat sosyal demokrasinin kendisi bir derin bunalımı yaşıyor; yeni liberal tasan, ekonomik, sosyal ve siyasal içeriğiyle tam bir yayıhş içindedir. Işte, bütün bunlar, emek dünyasını, birçok boyutlanyla derinden derine etkileyip çıkmıştır. on onlu yıllar, özellikle de 1970'lerin ortasmdan beri, emek dünyası bir bunaluru yaşıyor. Işçi sınıfinm ortaya çıkıp eyleme geçişinden bu yana belki en keskin olanıdır o. Ne var ki, söz konusu bunalımın temellerini anlamak da pek kannaşıktır; çünkü, aynı dönemde, birbirinden oldukça farklı derin dönüşümler emek dünyasını, giderek emekçi ve sendikal hareketi alabildiğine etkiledi. Senaryoyu anlamak için, onun olarak da gördüler; yerleşik düzenin meddahlanna göre ise bu, Marksizmin de sonu idi. Dahası var: Hiç de yerinde olmayan bir adlandınşla "sosyaüst Mok"un çöküşüyle, önde gelen kapitalist ülkeler, emekçilerin sosyal hak ve fetihlerini hoyratça tasfıyeye giriştiler. Böylece, 80'li yıllann sonunda, Sovyetler Birliği'nin ve Doğu Avrupa rejimlerinin yıkıhşı, işçi sınıfina büyûkbir darbe vurdu. Sonraki yıllarda, bu akıma bağh emekçilerin sosyal haklannı parçalayıp yok etme, sol sendikacılığa karşı mücadele, "postmodern" bir kültür adına aşın bir sübjektivizm ve bireyciliği propaganda etme, son olarak da sermayenin değerleri ve çıkarlanna zıt bütün sosyahst öneriler karşısında doğrudan düşmanhkvb. Yeni liberal tasarımn yayılı$ı Buraya kadar anlattığımız karmaşık süreci özetleyelim: Sermayenin yapısal bir bunaluru karşısındayız; Doğu Avrupa'da, sol'un önemli öğeleri sosyal demokratlaşma içindedir, bu süreçle beraber, bizzat sosyal demokrasinin kendisi bir derin bunaluru yaşıyor; yeni liberal tasan, ekonomik, sosyal ve siyasal içeriğiyle tam bir yayıhş içindedir. Işte, bütün despotluğundan farklı biçimde, sermayenin idealini daha da derinliğine içselleşmeye götürecek bir yöntemi bulup uygulamaktır. Bu değişikliklerin pek önemli kimi sonuçlannı şöyle sıralayabiliriz: Fordizmin tipik uygulaması olan bir fabrikada yoğunlaşmış el emekçilerinin sayısı azahnıştır; Üçüncü Dünya ülkelerinde olduğu gibi temel kapitalist ülkelerde de, dünya çapında yaygınlaşmış, geçici, sözleşmesiz çalışmanm sonucu iğretiliğin çeşitli biçimleri artmıştır; bu tür çalışan kadınlann sayısı çarpıcı biçimde çoğalmıştır... ••- • * Böylece, emekçi sınıf daha parçalanmış, çeşitlenmiş ve geliştirildiği ölçüde, bu maskeleme de gelişti. Çağımızda yabancılaşmanuı biçimleri, üretimin yanı sıra tüketim alanını da etkiliyor: Çahşmanın dışında kalan yaşam alanı, "serbest zaman", meta üretim sisteminüı değerlerine, onun maddı ya da gayrimaddi tüketim gereklerine tabi durumda. Seçenekler Onun karşısındaki seçenekler nelerdir? Başta, toplumda üretimin mantığını değiştirmeli; üretim öncelikle, mübadele değerlerinin değil kullanım değerlerirûn üretimine aynlmalıdır. Üretim, aslında sosyal bir süreçtir; bu sosyal üretim, piyasanın mantığına değil de, sosyal olarak yararlı mal ve hizmetlerin üretimine çevrildiğinde sorun çözülmüş olacak. lnsanlar, günde daha az çalışarak, kendi kendıni yıkmayan bir üretim süreci •i örgüsüne giren ibnikleri incelemek gerekiyor. Neleri örneğin? Bunalım nereden kaynaklamyor? Göze ilk çarpan, hiç kuşkusuz sermayenin yapısal bunaluru oldu ve özellikle 70'li yıllardan başlayarak kapitalist ekonomileri bütünlüğüne sarstı. Bu bunalım, başka sonuçlann yanı sıra en başta, sermayeyi, dev boyutlarda yeni bir yapılanmaya götürdü. Emek dünyasmı derinliğine çarpan, önce budur. İşçi hareketinde geriye çekilişin bir ikinci nedeni, Doğu Avnıpa'daki yapınuı ve Sovyetler Birliği'nin çöküşü oldu. Bu yıkılışla beraber, emek dünyasında, yanlış da olsa "sosyalizıtıin soou" düşüncesi yayılmaya başlar. Doğu Avnıpa'daki komünist rejimlerin sona erişi, uzun vadede düşünüldüğünde, hiç kuşkusuz olumlu öğeler taşır, çünkü, yeni tipte bir sosyalist tasanrun, bütünüyle yeni temeller üzerinde ele alınması imkânını yaratmıştır; bu yeni tasan, aynca "tek bir ülkede sosvBİizm" tezini, bu Stalinci tezı reddederken Mars'ın kaleminde dile gelen temel öğeleri de göz önünde tutmanm kapısını açmış bulunuyor. Ne var ki, daha da yakın bir planda, emekçi sınıfinın ve işçi hareketinin önemli fraksiyonlan, bu rejimlerin yıkıhşını "sosyafizmin sonu" geleneksel komünist partilerle sendikalan sarsmış olan bunalımı hatırlatmak yeter. Öte yandan, StaHn döneminin geleneksel sol'unun yıkıldığı bir sırada, bir başka siyasal ve ideolojik sürece tanık olduk: O da, sol'un, eylemini sermaye düzenine tabi kılarak sosyal demokratlaşması idi. Bu "sosyal demokrat uyuşma", sendikal ve siyasal sol'u alabildiğine sarstı ve emekçi smıfin içinde kaçınılmaz yankılara yol açtı. Örneğin sol sendikalizm, sosyal demokrat sendikacılığı da nitelendiren bir kurumsal ve bürokratik işleyiş tipine başvuruyor gitgide. , '-• Sosyal demokrasinin gerlleyls sOrecl Bu olurken şu da oldu: 70'li yıllann sonlanndan başlayarak yeni liberalizmin dev adunlarla yayılışı ve sosyal devletin (welfare state) derin bunaluru, bizzat sosyal demokrasinin gerileyiş sürecini başlattı; onun müdahale biçimi, artık yeni liberal yöntemlere yaklaşmıştu". Kapitalist ülkelerde siyasal eyleme yön verenler ise bu sonunculardır: Istenenler de sanayide yeni yapılanmalar, hızla özelleştirmeler, devletin ağırlığının azalışı, sermayenin dünya çapındaki örgütleriyle (örneğin Milletlerarası Para Fonu ve Dünya Bankası) eşzamanlı olarak mali ve parasal politikalar kabul etme, bunlar, emek dünyasmı, birçok boyutlanyla derinden derine etkileyip çıkmıştir. Sermayenin "yapısal hnnahmı"na yanıt diye, çeşitli önlemler üzerinde durulmaktadır. Onlardan biri ve -"Fordizmden Toyotizme geçiş" diye adlandınlan- pek de önemli olam, sennayenin üretim yöntemine ilişkindir ve emek sürecini de etkilemektedır. Üretim yönteminde defllslklllder ÖzeUikle son yülarda sermaye, 1970 yıllanrun bunalımına, bizzat üretim yönteminde değişiklikleri yoğunlaştırarak yanıt vermeye çalıştı: Bunu, teknolojik ilerlemelere, Taylorizm-Fordizm modelinin yerine geçebilecek modellere de başvurarak, ancak Japon modeli olan "Toyotizm"e ayncalık tanıyarak yaptı. Bir yandan uluslararası rekabetten, bir yandan da işçi hareketini ve smıflararası mücadeleyi denetleme kaygısından ileri gelen bu değişiklikler, emekçi sınıfi ve onun sendikal mücadelesini alabildiğine etkiledi. Gerçekten, Toyotizm, bu bükülgen üretim yöntemi; özünde, sermayenin tasansını içselleştirme yolunda, emekçilerin güçlü biçimde katıhşını arayışın bir sonucu. Sermaye, işletrnelerde böylesi bir nza ve katılmıı özlüyor. Şimdi söz konusu olan, Fordizmin karmaşıklaşmıştır. Bununla beraber, günümüzde, Habermas, Gorz ve Offe gibi "işçi sınıftııın asü rolünün bittiğüıi" söyleyenlerin tersine, XX. yüzyıldan XXI. yüzyıla geçtiğimiz şu tarih kesitınde, "emeğryle yaşayan suuPın başta gelen çabası, çeşitli emek kesimleri arasında mevcut "bir suuftan ohnanın" bağlannı sağlamlaştırmak olmalı. Özetle, emek dünyasmı çarpan bunahmuı gerektiği biçimde anlaşıbnası, işçi hareketini doğrudan etkileyen bu değişikliklere bir bütün olarak bakmaktan geçiyor. Söz konusu değişiklikleri anlamak ise bir yüzyıl bitip bir yenisi başlarken karşımıza dikilen güçlükleri göğüslemek için bir smıfsal tasan hazırlamakta mutlak bir önceliğe sahıp. Yabancılaşmaya karsı ne yapmalı? , Bir önemli konu da şu: Kapitalizm ve kapitalin denetımindeki sistemin egemen olduğu toplum mantığı, yabancılaşmanuı (alienation) çeşitli biçimlerini safdışı edebilecek durumda değil. Bununla beraber, söz konusu yabancılaşma, emeğin yoğunlaşması ve sermayenin tasansının alabildiğine içselleştirilmesi yoluyla maskelenebilir. Fordizmin yapısında olan despotik öğenin yerine Toyotizmin ya da Japon modelinin yöntemleri içine girerken yeni bir sosyal metabolizmaya da yol açmış olacak. îkinci olarak, sosyal bakımdan yararlı mal ve hizmetlerin üretimi, içinde yaşadığunız dûnyada hüküm süren "artık zaman"ı değil, "kullanıhr zaman"ı ölçüt olarak almalı. Bununla sosyal çalışma, alabildiğine insansal bir boyut kazanırken bugünkü fetişist niteliğini de kaybedecektir. Çalışma alanının dışında anlamlı bir serbest zamana gerçekten olanak sağlayacak işte böylesi bir sosyal çalışmadır; sermayenin mantığının egemen olduğu toplum ise buna imkân vermiyor, aynca, nesnelleşmiş emek üzerine kurulu bir düzende gerçekten serbest zaman olamaz. Günümüzde serbest zaman, aslında -maddı ya da gayrimaddi- meta tüketimine ayrılmıştır; böylece, çahşma dışındaki zaman, gırtlağına kadar meta fetişizmine batmıştır. Özetle diyeceğiz ki, yeni bir toplum mantığı kurmak, önce insanlığı "toplumsaUaşma"dan uzaklaştıran bugünkü süreci acımasızca eleştirmeden geçiyor; bu, emek dünyasının içinde bulunduğu derin bunalımı aşmak için de zorunludur.Yeni bir yüzyılın başlannda gerçeklere değinirken, sorulabilecek -belki- en çetin soruyu da soralım: Liberalizme mahkûm muyuz? Yann: Liberalizme mahkûm muyuz? AVRUPA'DAN GÜRAY ÖZ Yeşilin Yumuşak Olanım Severter! Yeşiller'in "DelegelerKonferansı", dahaanlaşı- lır bir ifadeyle kongresi bitti. Ülkemizde yakından tanınan Claudia Roth yüzde 91.5 oyla Fritz Kuhn'un yanında eşbaşkanlığa seçildi. Böylece FrankfurterAllgemeineZeitung'dan Eckart Loh- se'nin belirttiği gibi, tiyatro eğitimi görmüş iki po- litikacı, Yeşiller'in yöneticisi oldu. Tiyatro ciddi bir sanattır, ama oyunculuk, farklı anlamlar taşıyan "netemeir birsözcük. Yeşiller Kongresi ya da res- mi adıyla Delegeler Konferansı'na fars mı, yoksa komedi mi demeli, hangisi daha uygun olur, karar vermek zor. Kunjluşundan bu yana ilgiyle izleyen, olanak buldukça bu partinin içinde politika yapmaya ça- lışan göçmenler açısından, Yeşiller'in önemli bir parti olduğunu söylemeye gerek yok. Göçmenler için yaşamsal değertaşıyan konularda, son seçim- lere kadar süren tutumuyla ilgiye, sempatiye, oy hakkına sahip olan göçmenlerin oyuna hak kazan- mış bir parti oldu Yeşiller. Göçmenlerle ilgili konu- larda giderek sesi ve etkisi azalsa da hâlâ bu sem- patinin sürdüğünü biliyoruz. Ama bir partinin ge- nel politikalannda gerilemenin, sağa kaymanın, Almanya gibi bir ülkede her zaman gündemin ön sıralannda yer alan ve alacak olan göçmen sorun- lan konusunda da etkili olacağı kuşkusu giderek artıyor. Işaretler de pek iyi değil. lyi değil, çünkü "reel" politika yapma eğilimi güçlendikçe ilkeler- den uzaklaşma, onlan "düzeltme" eğilimi ağır ba- sıyor. Seçimlerden sonra çifte vatandaşlık konu- sunda hızlı ve gerekçesiz geri çekiliş ne Yeşiller'in tabanını ne de göçmenleri mutlu etti. ••• Yeşiller konusu bir yana, genel olarak yeni dün- ya düzeninin önüne koyduğu en önemli hedefler- den birisi, partiler arasındaki farklan azaltmak, farklı görüşleri sistem eleştirisinin dışına çıkarmak ve böylelikle sistemı "ebedi" ilan etmektir. Uğrun- da yoigun çaba harcanan bu hedefe doğru göz- den kaçınlmaması gereken bir ilerleme kaydedil- diğini ne yazık ki görmek gerekiyor. Yeni dünya dü- zeninin, komünistinden sosyal demokratına, ye- şiline kadar hemen her partiyi gözüne kestirdtgi or- tada. Artık uysal partilere, tarihin sonunun geldi- ğine ve bundan boyle insanlığın yalnızca ton fark- lartnda demokrasiyi yaşayabileceğine inanan in- sanlar gerekiyor onlara. Bu durumu kabul etme- yenler için ise güzelleştirilmiş, estetik biçimler ve- rilmiş zorba rejimlerden çok uzak olmadığımızı gösteren işaretler, izleme, gözleme, fişleme yön- temleri daha bugünden gündeme girdi. Bu eğer size çok spekülatif geliyorsa, lütfen medyayı, yal- nız medyadaki haberleri, yorumlan değil, medya- nın kendisini izleyin. Çok renkliymiş gibi görünen medyanın, hızla, tek renklilığe doğru ilerlediğini ve bu tek renkliliğin politika sahnesindekı, ekonomik ve sosyal yaşamdaki tek renklilik isteğinin bir iz- düşümü olduğunu göreceksiniz. ••• Eşyanın doğasına aykın böyle bir modefin ba- şan şansı var mı? Şimdilik bu projenin başanlı ol- duğunu, başanlı oldukça da pervasızlaştığını ka- bul etmek gerekiyor. Yoksa Afrika ülkelerindeki 20 milyon AIDS'liyi ilaçsız bırakmakta böylesine di- renir miydi ilaç konsernleri. Uzaklara gitmeye ge- rek yok. Türkiye'de kâğıt üstünde birbinne benze- mez üç parti, rakipsız bir şekilde ülkeyi "yönete- bilir" miydi? Kendi meslek alanımızda kalalım. Tür- kiye'deki gazeteler arasında birbinne benzemeyen gazete sayısının azlığı dikkat çekici değil mi? • • • Almanya'da sosyal demokrasi "merkezpartisi" olduğunu ilan etti. Siz onlann "merkezin sol par- tisi" demagojisine kulak asmayın, eski merkez partileri yerierinde duruyor. Yeşiller merkeze doğ- ru iki yıldır yolda. Liberal Parti, merkezin çağdaş dingili olduğunu yıllardırsöylerdurur. Almanya'nın ciddi haftalık gazetesi Die Ze/r'ta sosyal demok- rasinin akıl hocası Helmut Schmidt'le, Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin jönü Stoiber, hemen her konuda fikir biriiğı içinde olduklannı ilan etmediler mi? Eşyanın doğasına aykın modellerin uzun süre hukmetmesi olanaksızdır. Ama sürenin uzunluğu, karşı modellerin variığına ve inadına da sıkıca bağ- lıdır. Umut kıncı gelişmelerolabilir. Savrulanlar, dö- ne döne dervişe benzeyenler hep olur. önemli olan, ne olduğunu net bir şekilde görebilmek, bi- lebilmek. Üzücü ama son bilgi şöyle: Yeşilin üstüne gölge düştü ve koyulaştı yeşil... Orman Mühendisleri Odası Baskani: Yasal düzenlemeyle orman talanı İstanbul Haber Seni- si - TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sönmezışık. Türkiye 'de 1950 yılından sonra yi- tirilen 27 miryon dekar ormanlık alanın yüzde 56'sının *^asal dözenle- mefer yohıyla yok edD- diğmi" belirtti. Sönme- zışık, "Orman sevgisi konusunda ikiyüzlülük yaşanan bir ülkede' Or- mancılık Günü' kuda- malarmı sahtecflik ola- rak algıbyorum'' dedi. Oda Başkanı Salih Sönmezışık "21 Mart Dünya Ormancıfak Gû- nü"nü gazetemize de- ğerlendirdi. Anadolu ormanlarımn, 1838'de imzalanan kapitülas- yonlar ile birlikte ilk İcez sermayenin deneti- mine girdiğini anımsa- tan Sönmezışık, Türki- ye'de çokpartili döne- me geçiş ile birlikte or- manlann. "Oaidara: hip olabibnek uğmna halkm desteğmi sağla- maaraa" olarak görül- düğünü ifade etti. "Po- pfiiist politikalar doğ- nımısunda pkanlan yasalar ile onnanlan- mıztalanedflııiştir'' cü- yen Sönmezuık, özel- likle ormanın yasal t a - nımında değuiklik y a - pılarak gerçeWeştiril«n düzenlemelenn. herr»e- dense hep seçin yıllan- na rastladığiDj, böylece seçim yıllannın "c»r- mancıhğm yiim >i n" olarak tarhteki rini aldığmı vrguladı. 12 Eylül'le birlikte yağmanın çesdinin "ve boyutunun geıışletilcü- ğini ifade edea Sönn»e- zışık. bu döıemin belırgin özellğinin anayasaya kacı hile y^a- pılarak ormaılann ü s - tü kapalı özellştirilrr»e- si olduğunu aılattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle