Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18MART2001 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Itırhan ve Abdülcanbaz
Sevgili, '
Turhan Selçuk ile tek taraflı ilk tanışmamız or-
taokul yıllarıma rastlıyor.
Kimi karikatürlerini hâlâ anımsanm. Heıtıalde 50
yıla yaklaşıyor olmalı, bant şeklinde bir karikatürü
vardı. Sahada birbirlerini çalımlayan futbolcular,
tribünlerdenyükselenavaze "VurvuriKıronu!". Bir
sonraki karede, futbolcunun biri öbürünün ayağı-
nı kırmış, sakattanan sedyeyle götürülüyor, tek-
meyi atan şaşkın, tribünlerden koro halinde bir s-
es yükseliyor "Yuuuh!"
Gerçekten de o yıllarda statlarda yapılan teza-
hürat buydu ve ben her hafta sonu o zamanlar yi-
ne adı inönü olan stadın tribünlerini dolduranlar-
dan biriydim.
Turhan'ın iki üçgenle Inönü'yü resmedecek us-
talığa ulaşıp dünyanın gerçekten sayılı çizerlerin-
den biri olarak uluslararası saygınlık kazandığı o eş-
siz çizgilerine daha varmadığı yıllardaki bu karika-
türüne bakarken, tribünleri nasıl böylesine özüm-
sediğine şaşırmıştım.
Nereden biiebilirdim ki, o ilk gençlik yıllannda
Adana'da meşhur olmuş acar bir santrafordu ve
Fenerbahçe taraftanydı.
İlk tümcede, tek taraflı tanışma dedim, çünkü
ben Turhan'ı on yıldan fazla yapıtlanndan tanıdım.
Tanışmamız ise, artık onun Sinan'ın Selimiye dö-
nemini çağnştıran ustalık çağında oldu.
• • • *
Onu, Dolmuş Tef ve Milliyet'te uzun uzun ızle-
miştim. Biz tanıştığımızda, Abdülcanbaz da doğ-
muştu.
Altmışlı yılların sonlarına doğru, Akşam'da bir-
likte çalışırken tanıştık.
Az konuşan, ikide bir espri patlatmayan, ama bı-
çak gibi keskin gözlemlerin ürünü olan benzetme-
leri uzun yıllar akıldan çıkmayacak olan, sessiz ve
çok alçakgünüllü bir arkadaştı.
Örneğin, o yıllarda Akşam'ın patronu olan, par-
lak zekâsına karşın nedendir bilmem girdiği her işi
batıran, bizim maaşlan doğru dürüst ödeyeme-
yen, ama bir aylığımızın 15 katını bir gecede Ulu-
dağ'da kumar masasında kaybetmekte beis gör-
meyen Malik Yolaç'tan pek hazzetmezdi Turhan.
Halbuki, Malik Bey, bütün bu niteliklerine karşın
sempatik bir adamdı.
Garip de tutkulan vardı.
Boyu biraz daha uzun görünsün diye, yumurta
topuk pabuçlar giyerdi.
Turhan bir gün eşsiz mizahına sardtğı öfkesini
şöyle dile getirmişti:
"A/e tuhaf bir adam bu yahu! Herkes ayaktay-
ken oturuyor, herkes otururken ayağa kalkıyor."
Sıkıntılı, çekişmeli yıllarda pekişti dostluğumuz.
Birlikte, arada ünlü Abdülcanbaz tokadını görmek
olanağını da bulduğum, bir kısım badirelerden geç-
tik.
O olaylar vesilesiyle ünlü çizgi roman kahrama-
nı Abdülcanbaz'ı etiyle kemiğiyle capcanlı tanı-
mak olanağını buldum.
•••
Evet Sevgili, Turhan'ın Abdülcanbaz'ı çizmesi
birraslantı değildi. Nasıl, Walt Disney'in yapıtlan.o
dönemin Amerikan felsefesinin ve bu düşüncenin
kişide meydana getirdiği davranış biçimlerinin ürü-
nüyse Abdülcanbaz da Turhan'ın dünya görüşü-
nün ve hasletlerinin yansımasıydı.
Biz bir kuşak olarak, kendi toplumumuzdan sü-
zülüp gelen Abdülcanbaz'ı çok sevdik.
Turhan ile Akşam'dan sonra, Cumhuriyet'te bu-
luştuk, sonra o bir olaya kınldığı için aynlıp Milli-
yet'e gitti. 1992 yılı başından itibaren yedi yil da ora-
da birlikte çalıştık.
Bir haftadır Turhan evine döndü. Artık kendi yu-
vasında çiziyor.
Yirmi yıldan fazla Milliyet'te çizmiş olan bu bü-
yük sanatçıya "yuvasına döndü" demem biraz ya-
dırgatıcı gelebilir.
Oyle değil. Turhan'ın değme titiz kadını bile ha-
setinden çatlatacak tertıplilikteki evinin duvannda
duran ve kendi fırçasından çıkan resmi bilenler ne
dediğimi kolaylıkla anlayabilirier.
O resimde palaskalı ünifomnasıyla bir baba ve
küçük bir oğlan bir koltukta yan yana oturmakta-
dırlar.
Baba, Albay Kasım Selçuk, oğlan ise llhan Sel-
çuk'tur. Ve resimdeki küçük çocuk gaz lambası-
nın ışığında, "Cumhuriyet" gazetesini okumakta-
dır babasına. Yaşlara bakınca kolayca anlaşılabi-
leceği gibi, otuzlu yıllann ilk yarısıdır.
Perşembe günü, hiç aklımdan çıkmayan bu res-
mi, Galatasaray Üniversitesi Rektörü, liseden ağa-
beyim, üniversiteden hocam ve yaşamda dostum,
Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e anlatıyordum.
Güldü.
- Babam da, dedi ceket cebine koyduğu Cum-
huriyet ile gelir, bize Nadir Nadi'nin başyazılannı,
Dogan Nadi'n/n kısa fıkralannı okuttuktan sonra
"Hadi şimdi de, Üniformasız Amiral Abidin Daver
ne demiş ona bakalım" derdi, dedi.
Demek ki, Turhan'ın resmi yalnız bir aileyi değil,
Abdülcanbaz'ın savunduklarını benimsemiş bir-
çok insanın durumunu yansıtıyordu.
Sanınm artıkTurhan'a "Evine hoşgeldin!" deme-
mi yadırgamazsın Sevgili.
'Çözüm sol ideoloji'
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Gençlik Kollan Başkanı Ayhan Yalçınkaya, dün
il başkanlanyla genel merkezde toplantı yapö.
Toplantının ardından yayımlanan bildiride,
bütün sorunlann çözümünün, Anadolu'yu
kucaklayan sol bir ideolojiyle mümkün
olacağını bildirdi. Bildiride, yıllardan beri sağ
hükümetlerin yanlış ekonomİk politikalan ve
'devleti kendi başına yönetmekten aciz IMF
hükümetinin', Türkiye'yi tarihin en büyük
ekonomik krizi içine soktuğu belirtildi. **
Papandreu'ya fahri hemşeriik
• GÜMÜLCİNE (AA) - Batı Trakya'daki 3
Türk belediyesinden biri olan Susurköy
Belediyesi, dün Yunanistan Dışişleri Bakanı
Yorgo Papandreu'ya fahri hemşerilik unvanı
verdi. Özelleştinneden sommlu Devlet Bakanı
Yüksel Yalova da Şapçı kasabasında Papanderu
ile bir araya geldi.
Partinin önde gelen isimlerinden Mehmet Moğultay istifa etti, Fikri Sağlar ihraç edildi
CHP işgal attuıdaİSTANBUL / ANKARA (Cumhu-
riyet) - Erdal İnönünün parti üyeli-
ğinden ve Murat Karayalcın'ın Par-
ti Meclisi'nden istifasının ardından
CHP'de kan kaybı sürüyor. Merkez
yönetimince "kesin çıkarma" iste-
miyle Yüksek Disiplin Kurulu'na
sevk edilen PM üyesi Mehmet Mo-
ğultay, "işgal altmda olduğunu" sa-
vımduğu CHP'den istifa ettiğini açık-
ladı. Yüksek Disiplin Kurulu dün
yaptığı toplantıda Fikri Sağlar'ı par-
tiden ihraç etti.
Rahmanlar'da bir düğün salonun-
da binlerce partilinin önünde yaptığı
konuşmayla istifasını açıklayan Mo-
ğultay, kendisinden savunma isteyen
Yüksek Disiplin Kurulu'nun, somut
bir olay ya da konu göstererek orta-
ya koymadığını vurguladı. "Suç işfc-
diğimiz için değil, suç işleyenleri tes-
pitveteşhir ettiğiniiziçin, parti huku-
kunu ve tüzüğünü çiğneyenlere karşı
mücadele bayrağı açüğunız için Di-
siplin KunıhTna sevk edfldik. Suçu-
L
) ^ CHP üst yönetimi sağcı basına ve sermaye çevrelerine şirin görünmeye
çalışarak gazetelerin magazin sayfalannı süslemekte, CHP bir 'Televole
Partisi' haline getirilmektedir.
u* Mustafa Kemal'in kurduğupartinin adını ve mirasını kullanan bir siyasal
kuruluşun genel başkanının odasının duvarianna şeyhlerin, dervişlerin
nasihatieri asdmakta, sağcıpartilerin seçim artıklan 'danışman 'yapılırken sola,
sosyal demokrasiye, CHPye emek verenlergiyotinegönderümeye çahşdmaktadır.
muz, parti tüzüğüne ve üyelik huku-
kuna sahip çıkmakûr" diyen Moğul-
tay, Baykal yönetiminin ülkenin, böl-
genin ve dünyanın önemli konulann-
da hiçbir kararlı tutum almadığını,
partiye verilen Hazine yardımmı lüks
otellerin salonlannda israf ettiğini,
zamanı boşa geçirdiğini ifade etti.
'Solun dûşmanı Baykalcılık'
Moğultay, "CHP üst yönetimi sağ-
cı basuıa ve sermaye çevrelerine şirin
görünmeye çahşarak gazetelerin ma-
gazin sayfalannı süslemekte, CHP
bir 'Televole Partisi' haüne getiril-
mektedir. Mustafa Kemal'in kurdu-
ğu partinin adım ve mirasnu kulla-
nan bir siyasal kuruluşun genel baş-
kanının odasının duvarianna şeyhle-
rin, dervişlerin nasihatieri asdmak-
ta, sağcı partilerin seçim artıklan
'danışman' yapıhrken sola, sosyal de-
mokrasiye, CHP'ye emek verenler
giyotine gönderilmeye çahşıhnakta-
dnr" diye konuştu. Baykalcı zihniye-
tin, dünyanın tamnmış ansiklopedi-
lerinde "hizipcilik" maddesinde ör-
nek gösterilen, talihsiz bir siyasal
anlayış olduğunun altını çizen Mo-
ğultay, bu zihniyetin, CHP'yi son i-
ki genel seçimde tarihinin en büyük
başansızlıklanna uğrattığmı anım-
sattı. Moğultay, son kurultayda par-
tiyi azınlık oyu ile ele geçiren Bay-
kalcıhğı, solun, sosyal demokrasi-
nin, CHP'nin ve halkın düşmanı ola-
rak niteledi.
Sağlar: Partiye ihanet ediyoriar
Partiden ihraç edilen Fikri Sağlar
yaptığı yazılı açıklamada, "Bugün-
kü yöneticiler CHP'nin misyonuna,
alü okuna, devrimci heyecaıuna, so-
la ve sosyal demokrat ilkelere ihanet
etmektedirkr. CHP'yi künhginden
ve Idşinghıden uzaklaştirmaktadır-
lar. Buna duyarsız kalamazdım, kal-
madım da" dedi. Sağlar, parti yöne-
timinin kendisini ihraç ederek bütün
üyelere gözdağı vermek istediğini
vurguladı.
Sağlar dün akşam atv'de yaptığı
açıklamada ise bundan sonra istifa-
lann hızlanacağını belirtti. Sağlar,
"Yeni bir oluşum var mı" sorusuna
da, "Mevcut dûzende kimse umut-
lu değil, insanlann gelecekle ilgili
beklentileri yok. UmuÜan yok. Yeni
oluşum bu umudu ortaya koyacak.
Bu, umudun umudu olacaktır. Yeni
yüzler, yeni düşünceler, yeni bir olu-
şum çıkaracakür. Ben Tûrkiye'nin
geleceğini kuracağma inamyorum.
Çağı yakalayacağız ve onun önüne
degeçeceğiz~ yanıtını \erdi.
thraç yerine uyan
CHP Istanbul II Meclisi'nin, oy-
birliğıyle karar alarak, "kesin çıkar-
ma istemiyle" II Disiplin Kurulu'na
sevk ettiği ve aralannda Esenyurt Be-
lediye Başkanı Gûrbüz Çapan'ın da
bulunduğu 25 partili hakkında karar
veren kurul, il meclisinin istemini
reddederek, partililerin sadece uya-
nlmasuıa karar verdi.
Baykal
istifalara
kayıtsız
BÜLENTECEVİT
ANTALSA-Turiznıin baş-
kenti Antalya'nın kanalizas-
yon sisteminin bağlanacağı
Biyolojik Antma Tesisi'nin
temeli, CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'ın da katıldığı
bir törenle ahldı. Son aşama-
sında 1 milyonluk nüfusa
hizmet verebilecek hale ge-
lecek olan tesisin ilk etabı 5
milyon dolara mal olacak ve
8 ayda tamamlanacak.
Partisindeki istifalar nede-
niyle zor günler geçiren De-
niz Baykai.önceki gün gd--
diği Antalya'da il örgütü ta-
rafından Ofo Otel'de duzen-
lenen "TemizDoğa TemizSi-
yaset" yemeğine katıldı.
Baykal burada yaptığı ko-
nuşmada, "Bu toplanü ilaç
gibi geldi" derken CHP'H
Antalya Büyükşehir Beledi-
yesi'nin biyolojik antma te-
sisi projesinin önemine de
değindi.
Gazetecilerin, Erdal tnö-
nü'ün istifasıyla ilgili soru-
lanna da kısa bir yanıt veren
Baykal, "Üzüntü ile karşıla-
dım. Keşke istifa etmemiş ol-
saydj. Ama tabii, takdir ken-
dilerinindir. Demek oluyor
ld, CHP'nin başansnun ger-
çekleşmesi konusunda Sa\m
Inönü'nûn katkısmdan yok-
sun kalarak çahşmak duru-
mundayız. Elimizden gelen
gayreti göstereceğiz,
CHP'nin başansını gerçek-
leştireceğiz" dedi. Baykal,
"Bu istifalarla CHP'de hizip-
ler dönemi bitti denUebiür
mi" sorusuna ise "Söyleme-
yi düşündüğüm şeyleri söy-
ledim. Bunlara ekleyecek bir
şey yok. Değerlendirmem bu-
dur" yanıtını verdi. Baykal,
"İstifalann geri aluıması ko-
nusundaçaba gösterecek mi-
siniz" sorusuna da "Söyle\T
e-
ceğimi söyledim" karşılığmı
verdi.
1ĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
mıni K/INUNDA
Anadilde eğjtim tartışması
Önce Türkçe
sonra Kürtçe
• AB'nin Kürtçe yayın isteminin
karşılanmasından önce bölgede Türkçe
bilmeyen yurttaşın kalmaması sağlanacak.
TÜRMEN, AVRUPA KONSEYİ VE TÜRKÎYE KONFERANSEVDA KONUŞTU;
AB'nin yolu AK^den geçiyor
tstanbul Haber Servisi - Avrupa
Insan Haklan Mahkemesi (AlHM)
yargıcı Rıza Türmen. Avrupa Bir-
lıği'ne üyelik yolunun Avrupa
Konseyi'nden geçtiğini belirterek
"Tûrkiye,Avrupa Konse>iileprob-
lemlerini bitirdiği anda, zaten üye-
lik için hazır olacaktır" dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi ile Ye-
ni Yüzyıl için Yeni Oluşum Hu-
kukçular Derneği tarafmdan The
Marmara Oteli'nde düzenlenen
"Avrupa Konsevi ve Türldje thşld-
leri" konulu konferansta konuşan
Rıza Türmen, Tûrkiye'nin değer-
ler bazında Avrupa ile birleştiği
yerin A\Tupa Konseyi olması ge-
rektiğini ifade etti.
Türmen, 2. Dünya Savaşı'ndan
sonra kurulan Avrupa'nın bir gü-
venlik Avrupası olduğunu ve Tûr-
kiye'nin coğrafi ve jeopolitik ya-
pısı nedeniyle kolayca burada ye-
rini aldığını kaydederek "Soğuk
Savaşuı bitmesiyle kurulan yeni
Avnıpa ise değerler Avrupası'dır.
Değerler Avrupası'nda hi yer bu-
labilmek için, Avrupa Konseyi'nin
değerlerini benimsemek ve uygu-
luyor olnıak gerekir" dedi.
Türmen, Türkiye'ye, Avrupa
Konseyi'nde en fazla eleştirinin in-
san haklan, ifade özgürlüğü, Kıb-
ns, işkence ve Güneydoğu sorunu
konusundan geldiğini vurguladı.
Avrupa Konseyi'nde Türkiye'yi en
fazla sıkıştıran konunun ise ifade
özgürlüğü olduğunu belirten Tür-
men, Tûrkiye'nin bu konudaki Av-
rupa normlanna uyum sağlaması
gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin 1994 yıhnda DEP
milletvekillerinin tutuklanmasının
ardından Avnıpa Konseyi tarafın-
dan izlemeye alındığını ifade eden
Türmen, Türkiye'nin Avrupa Kon-
seyi değerler sistemi için de önlem-
ler alması gerektiğini kaydetti.
SERKANDEMtRTAŞ
ANKARA - Avrupa
Birliği'nin (AB) tam
üyelik müzakerelerine
geçebilmesi için Türki-
ye'ye dayattığı koşullar
arasında yer alan "ana-
düdeyaymyeeğitinn" ko-
nusunda "Once Türkçe-
sonra Kürtçe" formülü
benimsendi. Kürtçenin
en yaygın lehçesi Kır-
mançi'nin dağınık hal-
deki Kürt lehçelerini bir-
leştirmesinden çekinen
hükümet, AB'nin bek-
lentisinin karşılanması-
na yönelik yapılacak ya-
yınlann ulusâl bütünlü-
ğe bir tehdit oluşturma-
sının önlenmesini hedef-
leyecek. Hükümet, ya-
yınlann, hem Türkçe
hem Kürtçe olmasını
amaçlarken Güneydo-
ğu'daki yurttaşlann
Türkçe öğrenmelerini
sağlayacak geniş bir
kampanya başlatmayı da
öngörüyor. Hükümet,
Kürtçenin öğretilmesi
için devlet okullannda
özel kurslar düzenleme-
yi programlıyor.
Türkiye ile AB arasm-
daki ilişkilerin geleceği
açısından kritik öneme
sahip Ulusal Program' ın
açıklanmasına bir gün
kala, hükümetin "ana
dildeya\ın veeğhun" ko-
nulanndaki koşullara
yönelik atacağı adımlar
da netleşmeye başladı.
AB, Türkiye için hazır-
ladığı katılım ortakhğı
belgesinde, kısa (2001)
ve orta vadede (üç- dört
yıl) yapılması gereken
siyasi reformlan aynntı-
lı olarak belirtmişti. Bu
reformlar arasında Tür-
kiye'de en büyük tartış-
mayı yaratan konu Kürt-
çe yayın ve eğitim
konusu oldu.
Ulusal
program
yarın
açıklatuyor
ANKARA (Cum-
huriyet Biirosu) -
Türkiye'nin Avrupa
Birliği'yle(AB)tam
üyelik müzakerele-
rine geçebilmesi
için gerekli olan re-
formlann yer aldığı
ulusal program pa-
zartesi günü açıkla-
nacak ve AB Ko-
misyonu'na sunula-
cak. Bakanlar Kuru-
lu'nun yapacağı
toplantıda onaylan-
masının ardından
Başbakan Yardımcı-
sı Mesut Yılmaz ta-
rafından kamuoyu-
na açıklanacak olan
ulusal program, ge-
rekli mevzuat dü-
zenlemelerini 26
başlık altında ele
alacak. Dışişleri Ba-
kanı tsmail Cem'in
AB büyükelçilerine
aynntılı bir sunuşu-
nu yapacağı progra-
mın Resmi Gaze-
te'de de yayımlan-
ması bekleniyor.
Türkiye ile AB
arasındaki ilişkilerin
geleceği açısından
kritik öneme sahip
ulusal program, 19
Mart'ta açıklanacak
ve AB Komisyo-
nu'na sunulacak.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Adam öldürmekten, adam yarala-
maktan yargılanmış eski ülkücü mili-
tan MHP milletvekili bağınyor: "Adam
100 milyarmaaş alıyor. Kansı 220 mil-
yon lira. Bunlar bir ev alıyorlar. Ev ki-
m;n?"Tasanyı hazırlayan profesörce-
vap veriyor: "Hayat müşterek. Kadın
da çamurtu semt pazanndan alışve-
rişyapıp bûtçeye katkıda bulunuyor."
MHP'li kararlı: "Nerede öyle kan..."
Profesör "O saçını süpürge ediyor, o-
nun mükâfatını alsın." MHP'li: "Öyle
kanyı bul, bütün malımı vereceğim."
Işte size erkek Meclisimizden bir
kadın muhabbeti. 'Kanlar'dan söz
ediyor bizim değerli milletvekillerimiz.
Bu 'kanlar' mallannı alıp kaçacaklar
diye korkuyorlar. "Yer mi" diyorlar,
"kaptınr mıyız mallan kanlaral", "biz-
de o göz var mı?"
Tartışmaya neden olan kanun tartış-
ması işin esasını ele veriyor. Bakanın
önerisi: Evlilik sırasında edinilmiş bü-
tün mallann eşit paylaşılmasını öngö-
rüyor. Kadın ve erkek, işyerlerindeki
statü ve gelir ne olursa olsun, yaşam-
lannı ortak sürdürdükleri dönemde
'Mallan Karılara mı Yedirelim!'
kazanılan mallan paylaşacaklar. Tür-
kiye gibi kadının çalışamadığı, çocuk
bakıp ev işlerine mahkûm edildiği ya
da kadının işyerlerinde ikinci plana itil-
diği bir ülkede böyle bir teklif adil de-
ğil mi?
Hatta, yalnız Türkiye'de değil, diğer
birçok Avrupa ülkesinde de kadınla-
nn işyerlerinde haklannın yenildiği res-
men kabul ediliyor. Bu nedenle işyer-
lerindeki ücret ve kariyer eşitsizlikle-
rini ortadan kaldırmak amacıyla eşit-
liği denetleyecek kurumlar oluşturulu-
yor. Yani tartışma konusu olan öner-
ge, işte bu eşitsiz durum nedeniyle
eşlerden biri lehine oluşan maddi bi-
rikimin biraynlıkanında paylaşılması-
nı hedefliyordu.
Erkek Meclisimizin en erkek parti-
sinin en erkek milletvekillerinden biri-
si bunun üzerine harekete geçti ve
'çarpık' öneriye engel oldu. Çıkan ge-
rilim üzerine DSP'li kadın milletvekil-
leri devreye girdiler ve bakanın öneri-
si dokuza karşı yedi oyla reddedilip ta-
san eski haline dönüştürüldü. Adalet
Komisyonu'nda üç saat görüşülen ta-
sarı, FP'Iİ Fethullah Erbaş. MHP'li
Orhan Bıçakçıoğlu ve DSP'li Ali Gü-
nay'ın verdiğı önergeyle 'erkeklerin is-
teğine uygun hale' getirildi.
• • •
Tasanyı hazırlayan profesör de ba-
kanı terk edip erkek Meclis'in erkek
karannı destekledi. Şöyle diyor erkek
profesör: "Edinilmiş mallann eşitpay-
laşımı aslında Türkiye şartlanna uy-
gun değil. Eşitpaylaşımın TBMM'den
geçmesi imkânsız. Mal aynlığında,
birdenbire en uca, mallann eşit pay-
laşımına geçmekgerçekçi değil. Kim-
se malını yedirmek istemez."
'Kanlar'a mallannı kaptırmak iste-
meyen erkek milletvekilimizin bir baş-
ka tepkisi daha var: "Isviçre'deki re-
jim bize ne kadar uyar? Orada halay-
la dayıyla evlenmekserbest. Bunu da
mı buraya alacağız?" Erkek milletve-
kilimizin eşi de onun gibi düşünüyon
"Eşim haklı, eşitlik olmaz."
Aslında bu tartışma bir yönüyje ko-
medi, diğer yönüyle trajedi. Üslup
muhteşem: 'Kan...' Onlara çok yakı-
şıyor. Kadın milletvekillerinin tutumu
eğlencelik: 'Kan' diyen milletvekiliyle
biriik olup kendi lehlerine olacak bir
önerinin reddedilmesini sağlıyorlar.
Milletvekilinin eşi de öneriyi 'Türkaile
yapısı'na uygun bulmuyor.
Bu ülkeye demokrasi, insan hakla-
n, düşünce özgürlüğü gerek diye ko-
nuştuğunuzda tüm erkek milletvekil-
leri ayağa kalkıp bağınyorlar: "Bu ül-
keyi bölmek mi istiyorsunuz. Türki-
ye'nin özel şartlan var, olmaz." "Ka-
dınlar, evlilikboyunca erkekegemen
sistem tarafmdan eziliyor, maddi ola-
naklar erkeğin elinde toplanıyor, bir
gün aynlık olduğunda kadın parasız
pulsuz, ortalıkta kalıyor" dediğiniz-
de, "Mallan kanlara mı kaptıralım"
diyerek DSP'lisi, MHP'lisi, FP'lisi it-
tifak ediyoriar.
• • •
Türkiye'nin şu özel şartlan nelere ka-
dir değil ki! Dün özel şartlar Aydın'day-
dı. Polisin, evine girmeye çalıştığı yurt-
taş, 'kalp krizi'nden ölüverdi (!) Türki-
ye'nin özel şartlan... Silopi'de jandar-
ma binasından içeri giren iki HADEP'li-
den bir daha haber alınamadı. Ara ki
yoklar! Türkiye'nin özel şartlan... Her
türiü gerilik diz boyu... Sokakta hayvan
bogazlanıp ortalık kan gölüne dönü-
yor... Türkiye'nin özel şartlan... Banka-
lar hortumlanıyor, sorumlusu belli de-
ğil... Türkiye'nin özel şartlan...
Milletvekili bakana bağınyon "Ner-
de öyle kan!" Pariamentodaki kadın
milletvekilleri, 'kan' diye bağıran mil-
letvekiliyle birlikte bakanın önerisinin
reddedilmesini sağlıyorlar.
Türkiye'nin şartlan... Hep birlikte
Atatürk'ün izindeyiz. "Muasır mede-
niyet seviyesine ulaşmak" istiyoruz.
Ama kör olsun şu Türkiye'nin özel
şartlan.
"Mallan kanlara mı yedirelim!"
"Var mı öyle. Burası Türkiye!"
«'»* • • * . - • ' •'»'