16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18MART2001 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Itırhan ve Abdülcanbaz Sevgili, ' Turhan Selçuk ile tek taraflı ilk tanışmamız or- taokul yıllarıma rastlıyor. Kimi karikatürlerini hâlâ anımsanm. Heıtıalde 50 yıla yaklaşıyor olmalı, bant şeklinde bir karikatürü vardı. Sahada birbirlerini çalımlayan futbolcular, tribünlerdenyükselenavaze "VurvuriKıronu!". Bir sonraki karede, futbolcunun biri öbürünün ayağı- nı kırmış, sakattanan sedyeyle götürülüyor, tek- meyi atan şaşkın, tribünlerden koro halinde bir s- es yükseliyor "Yuuuh!" Gerçekten de o yıllarda statlarda yapılan teza- hürat buydu ve ben her hafta sonu o zamanlar yi- ne adı inönü olan stadın tribünlerini dolduranlar- dan biriydim. Turhan'ın iki üçgenle Inönü'yü resmedecek us- talığa ulaşıp dünyanın gerçekten sayılı çizerlerin- den biri olarak uluslararası saygınlık kazandığı o eş- siz çizgilerine daha varmadığı yıllardaki bu karika- türüne bakarken, tribünleri nasıl böylesine özüm- sediğine şaşırmıştım. Nereden biiebilirdim ki, o ilk gençlik yıllannda Adana'da meşhur olmuş acar bir santrafordu ve Fenerbahçe taraftanydı. İlk tümcede, tek taraflı tanışma dedim, çünkü ben Turhan'ı on yıldan fazla yapıtlanndan tanıdım. Tanışmamız ise, artık onun Sinan'ın Selimiye dö- nemini çağnştıran ustalık çağında oldu. • • • * Onu, Dolmuş Tef ve Milliyet'te uzun uzun ızle- miştim. Biz tanıştığımızda, Abdülcanbaz da doğ- muştu. Altmışlı yılların sonlarına doğru, Akşam'da bir- likte çalışırken tanıştık. Az konuşan, ikide bir espri patlatmayan, ama bı- çak gibi keskin gözlemlerin ürünü olan benzetme- leri uzun yıllar akıldan çıkmayacak olan, sessiz ve çok alçakgünüllü bir arkadaştı. Örneğin, o yıllarda Akşam'ın patronu olan, par- lak zekâsına karşın nedendir bilmem girdiği her işi batıran, bizim maaşlan doğru dürüst ödeyeme- yen, ama bir aylığımızın 15 katını bir gecede Ulu- dağ'da kumar masasında kaybetmekte beis gör- meyen Malik Yolaç'tan pek hazzetmezdi Turhan. Halbuki, Malik Bey, bütün bu niteliklerine karşın sempatik bir adamdı. Garip de tutkulan vardı. Boyu biraz daha uzun görünsün diye, yumurta topuk pabuçlar giyerdi. Turhan bir gün eşsiz mizahına sardtğı öfkesini şöyle dile getirmişti: "A/e tuhaf bir adam bu yahu! Herkes ayaktay- ken oturuyor, herkes otururken ayağa kalkıyor." Sıkıntılı, çekişmeli yıllarda pekişti dostluğumuz. Birlikte, arada ünlü Abdülcanbaz tokadını görmek olanağını da bulduğum, bir kısım badirelerden geç- tik. O olaylar vesilesiyle ünlü çizgi roman kahrama- nı Abdülcanbaz'ı etiyle kemiğiyle capcanlı tanı- mak olanağını buldum. ••• Evet Sevgili, Turhan'ın Abdülcanbaz'ı çizmesi birraslantı değildi. Nasıl, Walt Disney'in yapıtlan.o dönemin Amerikan felsefesinin ve bu düşüncenin kişide meydana getirdiği davranış biçimlerinin ürü- nüyse Abdülcanbaz da Turhan'ın dünya görüşü- nün ve hasletlerinin yansımasıydı. Biz bir kuşak olarak, kendi toplumumuzdan sü- zülüp gelen Abdülcanbaz'ı çok sevdik. Turhan ile Akşam'dan sonra, Cumhuriyet'te bu- luştuk, sonra o bir olaya kınldığı için aynlıp Milli- yet'e gitti. 1992 yılı başından itibaren yedi yil da ora- da birlikte çalıştık. Bir haftadır Turhan evine döndü. Artık kendi yu- vasında çiziyor. Yirmi yıldan fazla Milliyet'te çizmiş olan bu bü- yük sanatçıya "yuvasına döndü" demem biraz ya- dırgatıcı gelebilir. Oyle değil. Turhan'ın değme titiz kadını bile ha- setinden çatlatacak tertıplilikteki evinin duvannda duran ve kendi fırçasından çıkan resmi bilenler ne dediğimi kolaylıkla anlayabilirier. O resimde palaskalı ünifomnasıyla bir baba ve küçük bir oğlan bir koltukta yan yana oturmakta- dırlar. Baba, Albay Kasım Selçuk, oğlan ise llhan Sel- çuk'tur. Ve resimdeki küçük çocuk gaz lambası- nın ışığında, "Cumhuriyet" gazetesini okumakta- dır babasına. Yaşlara bakınca kolayca anlaşılabi- leceği gibi, otuzlu yıllann ilk yarısıdır. Perşembe günü, hiç aklımdan çıkmayan bu res- mi, Galatasaray Üniversitesi Rektörü, liseden ağa- beyim, üniversiteden hocam ve yaşamda dostum, Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e anlatıyordum. Güldü. - Babam da, dedi ceket cebine koyduğu Cum- huriyet ile gelir, bize Nadir Nadi'nin başyazılannı, Dogan Nadi'n/n kısa fıkralannı okuttuktan sonra "Hadi şimdi de, Üniformasız Amiral Abidin Daver ne demiş ona bakalım" derdi, dedi. Demek ki, Turhan'ın resmi yalnız bir aileyi değil, Abdülcanbaz'ın savunduklarını benimsemiş bir- çok insanın durumunu yansıtıyordu. Sanınm artıkTurhan'a "Evine hoşgeldin!" deme- mi yadırgamazsın Sevgili. 'Çözüm sol ideoloji' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Gençlik Kollan Başkanı Ayhan Yalçınkaya, dün il başkanlanyla genel merkezde toplantı yapö. Toplantının ardından yayımlanan bildiride, bütün sorunlann çözümünün, Anadolu'yu kucaklayan sol bir ideolojiyle mümkün olacağını bildirdi. Bildiride, yıllardan beri sağ hükümetlerin yanlış ekonomİk politikalan ve 'devleti kendi başına yönetmekten aciz IMF hükümetinin', Türkiye'yi tarihin en büyük ekonomik krizi içine soktuğu belirtildi. ** Papandreu'ya fahri hemşeriik • GÜMÜLCİNE (AA) - Batı Trakya'daki 3 Türk belediyesinden biri olan Susurköy Belediyesi, dün Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'ya fahri hemşerilik unvanı verdi. Özelleştinneden sommlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova da Şapçı kasabasında Papanderu ile bir araya geldi. Partinin önde gelen isimlerinden Mehmet Moğultay istifa etti, Fikri Sağlar ihraç edildi CHP işgal attuıdaİSTANBUL / ANKARA (Cumhu- riyet) - Erdal İnönünün parti üyeli- ğinden ve Murat Karayalcın'ın Par- ti Meclisi'nden istifasının ardından CHP'de kan kaybı sürüyor. Merkez yönetimince "kesin çıkarma" iste- miyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilen PM üyesi Mehmet Mo- ğultay, "işgal altmda olduğunu" sa- vımduğu CHP'den istifa ettiğini açık- ladı. Yüksek Disiplin Kurulu dün yaptığı toplantıda Fikri Sağlar'ı par- tiden ihraç etti. Rahmanlar'da bir düğün salonun- da binlerce partilinin önünde yaptığı konuşmayla istifasını açıklayan Mo- ğultay, kendisinden savunma isteyen Yüksek Disiplin Kurulu'nun, somut bir olay ya da konu göstererek orta- ya koymadığını vurguladı. "Suç işfc- diğimiz için değil, suç işleyenleri tes- pitveteşhir ettiğiniiziçin, parti huku- kunu ve tüzüğünü çiğneyenlere karşı mücadele bayrağı açüğunız için Di- siplin KunıhTna sevk edfldik. Suçu- L ) ^ CHP üst yönetimi sağcı basına ve sermaye çevrelerine şirin görünmeye çalışarak gazetelerin magazin sayfalannı süslemekte, CHP bir 'Televole Partisi' haline getirilmektedir. u* Mustafa Kemal'in kurduğupartinin adını ve mirasını kullanan bir siyasal kuruluşun genel başkanının odasının duvarianna şeyhlerin, dervişlerin nasihatieri asdmakta, sağcıpartilerin seçim artıklan 'danışman 'yapılırken sola, sosyal demokrasiye, CHPye emek verenlergiyotinegönderümeye çahşdmaktadır. muz, parti tüzüğüne ve üyelik huku- kuna sahip çıkmakûr" diyen Moğul- tay, Baykal yönetiminin ülkenin, böl- genin ve dünyanın önemli konulann- da hiçbir kararlı tutum almadığını, partiye verilen Hazine yardımmı lüks otellerin salonlannda israf ettiğini, zamanı boşa geçirdiğini ifade etti. 'Solun dûşmanı Baykalcılık' Moğultay, "CHP üst yönetimi sağ- cı basuıa ve sermaye çevrelerine şirin görünmeye çahşarak gazetelerin ma- gazin sayfalannı süslemekte, CHP bir 'Televole Partisi' haüne getiril- mektedir. Mustafa Kemal'in kurdu- ğu partinin adım ve mirasnu kulla- nan bir siyasal kuruluşun genel baş- kanının odasının duvarianna şeyhle- rin, dervişlerin nasihatieri asdmak- ta, sağcı partilerin seçim artıklan 'danışman' yapıhrken sola, sosyal de- mokrasiye, CHP'ye emek verenler giyotine gönderilmeye çahşıhnakta- dnr" diye konuştu. Baykalcı zihniye- tin, dünyanın tamnmış ansiklopedi- lerinde "hizipcilik" maddesinde ör- nek gösterilen, talihsiz bir siyasal anlayış olduğunun altını çizen Mo- ğultay, bu zihniyetin, CHP'yi son i- ki genel seçimde tarihinin en büyük başansızlıklanna uğrattığmı anım- sattı. Moğultay, son kurultayda par- tiyi azınlık oyu ile ele geçiren Bay- kalcıhğı, solun, sosyal demokrasi- nin, CHP'nin ve halkın düşmanı ola- rak niteledi. Sağlar: Partiye ihanet ediyoriar Partiden ihraç edilen Fikri Sağlar yaptığı yazılı açıklamada, "Bugün- kü yöneticiler CHP'nin misyonuna, alü okuna, devrimci heyecaıuna, so- la ve sosyal demokrat ilkelere ihanet etmektedirkr. CHP'yi künhginden ve Idşinghıden uzaklaştirmaktadır- lar. Buna duyarsız kalamazdım, kal- madım da" dedi. Sağlar, parti yöne- timinin kendisini ihraç ederek bütün üyelere gözdağı vermek istediğini vurguladı. Sağlar dün akşam atv'de yaptığı açıklamada ise bundan sonra istifa- lann hızlanacağını belirtti. Sağlar, "Yeni bir oluşum var mı" sorusuna da, "Mevcut dûzende kimse umut- lu değil, insanlann gelecekle ilgili beklentileri yok. UmuÜan yok. Yeni oluşum bu umudu ortaya koyacak. Bu, umudun umudu olacaktır. Yeni yüzler, yeni düşünceler, yeni bir olu- şum çıkaracakür. Ben Tûrkiye'nin geleceğini kuracağma inamyorum. Çağı yakalayacağız ve onun önüne degeçeceğiz~ yanıtını \erdi. thraç yerine uyan CHP Istanbul II Meclisi'nin, oy- birliğıyle karar alarak, "kesin çıkar- ma istemiyle" II Disiplin Kurulu'na sevk ettiği ve aralannda Esenyurt Be- lediye Başkanı Gûrbüz Çapan'ın da bulunduğu 25 partili hakkında karar veren kurul, il meclisinin istemini reddederek, partililerin sadece uya- nlmasuıa karar verdi. Baykal istifalara kayıtsız BÜLENTECEVİT ANTALSA-Turiznıin baş- kenti Antalya'nın kanalizas- yon sisteminin bağlanacağı Biyolojik Antma Tesisi'nin temeli, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da katıldığı bir törenle ahldı. Son aşama- sında 1 milyonluk nüfusa hizmet verebilecek hale ge- lecek olan tesisin ilk etabı 5 milyon dolara mal olacak ve 8 ayda tamamlanacak. Partisindeki istifalar nede- niyle zor günler geçiren De- niz Baykai.önceki gün gd-- diği Antalya'da il örgütü ta- rafından Ofo Otel'de duzen- lenen "TemizDoğa TemizSi- yaset" yemeğine katıldı. Baykal burada yaptığı ko- nuşmada, "Bu toplanü ilaç gibi geldi" derken CHP'H Antalya Büyükşehir Beledi- yesi'nin biyolojik antma te- sisi projesinin önemine de değindi. Gazetecilerin, Erdal tnö- nü'ün istifasıyla ilgili soru- lanna da kısa bir yanıt veren Baykal, "Üzüntü ile karşıla- dım. Keşke istifa etmemiş ol- saydj. Ama tabii, takdir ken- dilerinindir. Demek oluyor ld, CHP'nin başansnun ger- çekleşmesi konusunda Sa\m Inönü'nûn katkısmdan yok- sun kalarak çahşmak duru- mundayız. Elimizden gelen gayreti göstereceğiz, CHP'nin başansını gerçek- leştireceğiz" dedi. Baykal, "Bu istifalarla CHP'de hizip- ler dönemi bitti denUebiür mi" sorusuna ise "Söyleme- yi düşündüğüm şeyleri söy- ledim. Bunlara ekleyecek bir şey yok. Değerlendirmem bu- dur" yanıtını verdi. Baykal, "İstifalann geri aluıması ko- nusundaçaba gösterecek mi- siniz" sorusuna da "Söyle\T e- ceğimi söyledim" karşılığmı verdi. 1ĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN mıni K/INUNDA Anadilde eğjtim tartışması Önce Türkçe sonra Kürtçe • AB'nin Kürtçe yayın isteminin karşılanmasından önce bölgede Türkçe bilmeyen yurttaşın kalmaması sağlanacak. TÜRMEN, AVRUPA KONSEYİ VE TÜRKÎYE KONFERANSEVDA KONUŞTU; AB'nin yolu AK^den geçiyor tstanbul Haber Servisi - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi (AlHM) yargıcı Rıza Türmen. Avrupa Bir- lıği'ne üyelik yolunun Avrupa Konseyi'nden geçtiğini belirterek "Tûrkiye,Avrupa Konse>iileprob- lemlerini bitirdiği anda, zaten üye- lik için hazır olacaktır" dedi. Bahçeşehir Üniversitesi ile Ye- ni Yüzyıl için Yeni Oluşum Hu- kukçular Derneği tarafmdan The Marmara Oteli'nde düzenlenen "Avrupa Konsevi ve Türldje thşld- leri" konulu konferansta konuşan Rıza Türmen, Tûrkiye'nin değer- ler bazında Avrupa ile birleştiği yerin A\Tupa Konseyi olması ge- rektiğini ifade etti. Türmen, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Avrupa'nın bir gü- venlik Avrupası olduğunu ve Tûr- kiye'nin coğrafi ve jeopolitik ya- pısı nedeniyle kolayca burada ye- rini aldığını kaydederek "Soğuk Savaşuı bitmesiyle kurulan yeni Avnıpa ise değerler Avrupası'dır. Değerler Avrupası'nda hi yer bu- labilmek için, Avrupa Konseyi'nin değerlerini benimsemek ve uygu- luyor olnıak gerekir" dedi. Türmen, Türkiye'ye, Avrupa Konseyi'nde en fazla eleştirinin in- san haklan, ifade özgürlüğü, Kıb- ns, işkence ve Güneydoğu sorunu konusundan geldiğini vurguladı. Avrupa Konseyi'nde Türkiye'yi en fazla sıkıştıran konunun ise ifade özgürlüğü olduğunu belirten Tür- men, Tûrkiye'nin bu konudaki Av- rupa normlanna uyum sağlaması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin 1994 yıhnda DEP milletvekillerinin tutuklanmasının ardından Avnıpa Konseyi tarafın- dan izlemeye alındığını ifade eden Türmen, Türkiye'nin Avrupa Kon- seyi değerler sistemi için de önlem- ler alması gerektiğini kaydetti. SERKANDEMtRTAŞ ANKARA - Avrupa Birliği'nin (AB) tam üyelik müzakerelerine geçebilmesi için Türki- ye'ye dayattığı koşullar arasında yer alan "ana- düdeyaymyeeğitinn" ko- nusunda "Once Türkçe- sonra Kürtçe" formülü benimsendi. Kürtçenin en yaygın lehçesi Kır- mançi'nin dağınık hal- deki Kürt lehçelerini bir- leştirmesinden çekinen hükümet, AB'nin bek- lentisinin karşılanması- na yönelik yapılacak ya- yınlann ulusâl bütünlü- ğe bir tehdit oluşturma- sının önlenmesini hedef- leyecek. Hükümet, ya- yınlann, hem Türkçe hem Kürtçe olmasını amaçlarken Güneydo- ğu'daki yurttaşlann Türkçe öğrenmelerini sağlayacak geniş bir kampanya başlatmayı da öngörüyor. Hükümet, Kürtçenin öğretilmesi için devlet okullannda özel kurslar düzenleme- yi programlıyor. Türkiye ile AB arasm- daki ilişkilerin geleceği açısından kritik öneme sahip Ulusal Program' ın açıklanmasına bir gün kala, hükümetin "ana dildeya\ın veeğhun" ko- nulanndaki koşullara yönelik atacağı adımlar da netleşmeye başladı. AB, Türkiye için hazır- ladığı katılım ortakhğı belgesinde, kısa (2001) ve orta vadede (üç- dört yıl) yapılması gereken siyasi reformlan aynntı- lı olarak belirtmişti. Bu reformlar arasında Tür- kiye'de en büyük tartış- mayı yaratan konu Kürt- çe yayın ve eğitim konusu oldu. Ulusal program yarın açıklatuyor ANKARA (Cum- huriyet Biirosu) - Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle(AB)tam üyelik müzakerele- rine geçebilmesi için gerekli olan re- formlann yer aldığı ulusal program pa- zartesi günü açıkla- nacak ve AB Ko- misyonu'na sunula- cak. Bakanlar Kuru- lu'nun yapacağı toplantıda onaylan- masının ardından Başbakan Yardımcı- sı Mesut Yılmaz ta- rafından kamuoyu- na açıklanacak olan ulusal program, ge- rekli mevzuat dü- zenlemelerini 26 başlık altında ele alacak. Dışişleri Ba- kanı tsmail Cem'in AB büyükelçilerine aynntılı bir sunuşu- nu yapacağı progra- mın Resmi Gaze- te'de de yayımlan- ması bekleniyor. Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geleceği açısından kritik öneme sahip ulusal program, 19 Mart'ta açıklanacak ve AB Komisyo- nu'na sunulacak. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Adam öldürmekten, adam yarala- maktan yargılanmış eski ülkücü mili- tan MHP milletvekili bağınyor: "Adam 100 milyarmaaş alıyor. Kansı 220 mil- yon lira. Bunlar bir ev alıyorlar. Ev ki- m;n?"Tasanyı hazırlayan profesörce- vap veriyor: "Hayat müşterek. Kadın da çamurtu semt pazanndan alışve- rişyapıp bûtçeye katkıda bulunuyor." MHP'li kararlı: "Nerede öyle kan..." Profesör "O saçını süpürge ediyor, o- nun mükâfatını alsın." MHP'li: "Öyle kanyı bul, bütün malımı vereceğim." Işte size erkek Meclisimizden bir kadın muhabbeti. 'Kanlar'dan söz ediyor bizim değerli milletvekillerimiz. Bu 'kanlar' mallannı alıp kaçacaklar diye korkuyorlar. "Yer mi" diyorlar, "kaptınr mıyız mallan kanlaral", "biz- de o göz var mı?" Tartışmaya neden olan kanun tartış- ması işin esasını ele veriyor. Bakanın önerisi: Evlilik sırasında edinilmiş bü- tün mallann eşit paylaşılmasını öngö- rüyor. Kadın ve erkek, işyerlerindeki statü ve gelir ne olursa olsun, yaşam- lannı ortak sürdürdükleri dönemde 'Mallan Karılara mı Yedirelim!' kazanılan mallan paylaşacaklar. Tür- kiye gibi kadının çalışamadığı, çocuk bakıp ev işlerine mahkûm edildiği ya da kadının işyerlerinde ikinci plana itil- diği bir ülkede böyle bir teklif adil de- ğil mi? Hatta, yalnız Türkiye'de değil, diğer birçok Avrupa ülkesinde de kadınla- nn işyerlerinde haklannın yenildiği res- men kabul ediliyor. Bu nedenle işyer- lerindeki ücret ve kariyer eşitsizlikle- rini ortadan kaldırmak amacıyla eşit- liği denetleyecek kurumlar oluşturulu- yor. Yani tartışma konusu olan öner- ge, işte bu eşitsiz durum nedeniyle eşlerden biri lehine oluşan maddi bi- rikimin biraynlıkanında paylaşılması- nı hedefliyordu. Erkek Meclisimizin en erkek parti- sinin en erkek milletvekillerinden biri- si bunun üzerine harekete geçti ve 'çarpık' öneriye engel oldu. Çıkan ge- rilim üzerine DSP'li kadın milletvekil- leri devreye girdiler ve bakanın öneri- si dokuza karşı yedi oyla reddedilip ta- san eski haline dönüştürüldü. Adalet Komisyonu'nda üç saat görüşülen ta- sarı, FP'Iİ Fethullah Erbaş. MHP'li Orhan Bıçakçıoğlu ve DSP'li Ali Gü- nay'ın verdiğı önergeyle 'erkeklerin is- teğine uygun hale' getirildi. • • • Tasanyı hazırlayan profesör de ba- kanı terk edip erkek Meclis'in erkek karannı destekledi. Şöyle diyor erkek profesör: "Edinilmiş mallann eşitpay- laşımı aslında Türkiye şartlanna uy- gun değil. Eşitpaylaşımın TBMM'den geçmesi imkânsız. Mal aynlığında, birdenbire en uca, mallann eşit pay- laşımına geçmekgerçekçi değil. Kim- se malını yedirmek istemez." 'Kanlar'a mallannı kaptırmak iste- meyen erkek milletvekilimizin bir baş- ka tepkisi daha var: "Isviçre'deki re- jim bize ne kadar uyar? Orada halay- la dayıyla evlenmekserbest. Bunu da mı buraya alacağız?" Erkek milletve- kilimizin eşi de onun gibi düşünüyon "Eşim haklı, eşitlik olmaz." Aslında bu tartışma bir yönüyje ko- medi, diğer yönüyle trajedi. Üslup muhteşem: 'Kan...' Onlara çok yakı- şıyor. Kadın milletvekillerinin tutumu eğlencelik: 'Kan' diyen milletvekiliyle biriik olup kendi lehlerine olacak bir önerinin reddedilmesini sağlıyorlar. Milletvekilinin eşi de öneriyi 'Türkaile yapısı'na uygun bulmuyor. Bu ülkeye demokrasi, insan hakla- n, düşünce özgürlüğü gerek diye ko- nuştuğunuzda tüm erkek milletvekil- leri ayağa kalkıp bağınyorlar: "Bu ül- keyi bölmek mi istiyorsunuz. Türki- ye'nin özel şartlan var, olmaz." "Ka- dınlar, evlilikboyunca erkekegemen sistem tarafmdan eziliyor, maddi ola- naklar erkeğin elinde toplanıyor, bir gün aynlık olduğunda kadın parasız pulsuz, ortalıkta kalıyor" dediğiniz- de, "Mallan kanlara mı kaptıralım" diyerek DSP'lisi, MHP'lisi, FP'lisi it- tifak ediyoriar. • • • Türkiye'nin şu özel şartlan nelere ka- dir değil ki! Dün özel şartlar Aydın'day- dı. Polisin, evine girmeye çalıştığı yurt- taş, 'kalp krizi'nden ölüverdi (!) Türki- ye'nin özel şartlan... Silopi'de jandar- ma binasından içeri giren iki HADEP'li- den bir daha haber alınamadı. Ara ki yoklar! Türkiye'nin özel şartlan... Her türiü gerilik diz boyu... Sokakta hayvan bogazlanıp ortalık kan gölüne dönü- yor... Türkiye'nin özel şartlan... Banka- lar hortumlanıyor, sorumlusu belli de- ğil... Türkiye'nin özel şartlan... Milletvekili bakana bağınyon "Ner- de öyle kan!" Pariamentodaki kadın milletvekilleri, 'kan' diye bağıran mil- letvekiliyle birlikte bakanın önerisinin reddedilmesini sağlıyorlar. Türkiye'nin şartlan... Hep birlikte Atatürk'ün izindeyiz. "Muasır mede- niyet seviyesine ulaşmak" istiyoruz. Ama kör olsun şu Türkiye'nin özel şartlan. "Mallan kanlara mı yedirelim!" "Var mı öyle. Burası Türkiye!" «'»* • • * . - • ' •'»'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle