16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18MART2001PAZAR 12 PAZAR KONUGU Dr. Cumhur Aydın 'a göre trafik kazalarının çoğu güvenliğe yönelik doğru önlemlerin bilinmemesinden kaynaklanıyor Canavaryoldadeğil,beyinde Siyasal irade gerekli LEYLA TAVŞANOĞLU Olkemizde hergün trafik kazalannda onîarca kişi ölüyor. Son 15yıl içinde toplam can kaybımn 120 bin kişi olduğu hesaplanıyor. Oysa Güneydoğu 'da 16 yıl süren savaşta 30 binin üzerinde ölü verildiği biliniyor. Trafik terörü de bir çeşit savaş değil mi? Her gün aileler yakınlarımn bir trafik kazasında öldüğünü öğrenmenin acısını yaşarken neden buna önlem alınmıyor? Neden herkes duyarsız? Oysa en yakınlanmızı bu yol kazalannda yitirirken niçin hiçbir şey yapmıyoruz? Konuyu trafik uzmanı Dr. Cumhur Aydın 'la konuşurken yakın gelecekte bu çok önemli sorunu hafifletecek ciddi önlemlerin alınmasına ilişkin kaygı ve kuşkularımız da arttı. •- £. ı... - Devlet, hükümetyülardir süren bu trafık felaketini önlemek için neyapryor? - Dıle getirilecek çok şey var. Bir genel değeriendirme yerine, mutlaka söz etmem gerekli iki konuyu kısaca belirterek bitirmek istiyorum. Ulaştırmada taşıyan ve taşınan var. îki taraf da kendi çıkannı maksimize etmek istiyor. Peki kuıallar, disiplin? Işte devlet burada ortaya çıkıyor. Kuralsızlığın kural olduğu bir ortamda hiçbir şey elde edemeyiz. Bu belirttiğimiz sistematik yaklaşımlar, duyarhhğın artması, korkanm daha çok zaman alacak. Oysa ortada akan kanlar var. Işte burada devlet, denetimiyle ortaya çıkacak. Burada kesinlikle arazıdeki memuru kastetmiyorum, siyasal irade işte tam da burada gerekli. Siz hâlâ, trafikte cinayet işlemiş kişiye, "tedbirsiz. dikkatsiz" diyorsunuz. Bu kabul edılemez. Para cezalan yerine, ehlıyete el koyma, çok etkin bir yöntem. Trafik Cüvenliği Projesi -1998 yüında başlatüan ve sizin de görev aldiğınız Trafik Güvenliği Projesi'ni bize anlatır mısuıtz? - Trafik Güvenliği Projesi, ülkemizde trafik güvenliği alamnda şimdilik ilk ve tek bilknsel çaba. İlk kez konuyla ilgüi uygulamacı kuruluşlar, Karayollan Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı; Sağlık Bakanlığı ve Gazi Üniversıtesı Tıp Fakültesi bir proje çerçevesinde işbirliği yapıyorlar ve birlikte çahşıyorlar. 1998 yılmda başlayan bu çahşma, bu yıhn sonunda tamamlanacak. Bir bölümü Dünya Bankası'ndan kredıli olan projenin bütçesi yaklaşık 90 milyon ABD Dolan. Projede ikı uygulama alanı bulunuyor. tlki, Ankara çevresındeki devlet karayollanndan oluşan 500 km'lik Pılot Proje. Bu alanda, yeni uygulamalar deneniyor ve baa güvenlik parametrelerinin etkileri izleniyor. Ulusal proje olarak adlandınlan ve hemen tüm önemli karayollannın dahil edildiği ikinci uygulama alamnda da kuruluşlar bazı satın almalara koşut olarak, etkinliklerinı geliştiriyorlar. Projenin üçüncü ayağında ise bu uygulama sonuçlan değeıiendirilerek Türkiye'nin önündeki on yıllarda izlemesi gerekli strateji ve kurumsal yapı tarif edilmeye çalışıhyor. Proje; bölgesel uygulama planlan oluşturulması, karayollannda mühendıslık açısından trafik kontrolleri yapüması, ortak ve etkin bir veri bankası yaratılması gibi, heyecan verici sonuçlar ortaya çıkarabilir. PORTRE Dr. CUMHUR AYDIN 1961, Sapanca doğumlu. Yükseköğrenimini îzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 'nde tamamladu Ulaştırma ve trafik konularında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) yüksek lisans ve doktorayaptu 10yıl süreyle akademisyen olarak görev aldu 1993-95 arasında Karayollan Genel Müdürlüğü Trafik Birimi'nde yöneticilik yaptu 1998'den buyana Trafik Güvenliği Projesi 'nde koordinatör olarak çalışıyor. Değişik üniversüelerde ders veriyor. - Trafik kazalan niçin ülkemizin en önemli sorunlanndan biri? - Her yıl dünyada yaklaşık 700 bin insan karayolu trafik ka- zalannda ölmekte, 10 milyonu aşkın insan yaralanmakta ya da sakat kalmaktadır. Bugün gerekli önlemler alınmazsa, önü- müzdeki on yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde en az 6 mil- yon ınsanın kazalarda yaşammı yitireceği, 60 milyon insanın da yaralanacağı ya da sakat kalacağı tahmın edilmektedir. Yi- ne gelişmekte olan ülkelerde, ekonomık ve sosyal ilerlemele- re yönlendirilebilecek yılhk 100 milyar ABD Dolan'nın tra- fik kazalannınmaddikayıplan olarak yitirildiği saptaması var- dır. Öyleyse, konunun dünya çapında çok önemli bir sorun ol- duğunu belirtmekle başlamahyız. Türkiye'de durum nedir? Kuşkusuz kapsamlı istatistiki verile- re sahip olmadığımız için, kesin yar- gılara ulaşmak güçtür. Ancak trafik kazalan sonucu yılhk ölümlerin -ya- kın zamana kadar belirtildiğinin aksi- ne 5 binler değil-10 binler seviyesin- de olduğunu söyleyebiliriz. Bu sayı- ya, polis bilgilerinin yanı sıra jandar- ma bölgeleri ile hastane vehlerinın de- ğerlendirihnesiyle ulaşıyoruz. Her yıl ikı yüz bine yakın yarah ve sakat ve- riyoruz. Bundan hareketle, son 15 yıl içinde kayıplanmızuı 120 binler sevi- yesinde, yani orta büyüklükte bir Anadolu kentanizuı haritadan silin- mesine karşılık gelen bir büyüklükte olduğunu görüyoruz. Aynı dönemde, ailesinin içinde biryakının kaybı ya da sakat kalmasıyla yaklaşık 8 milyon kişinin trafik kazalanndan etkilendiğini söyleyebiliyoruz. Yıl- lık maddi kayıplann ise GSMH'nın yüzde 1-2'leri seviyesin- de olduğu tahmin ediliyor. Türkıye Cumhuriyeti'nin hiçbir dö- neminde, hiçbir sorun bu kadar uzun süreli can alıcı sonuçlar yaratmamış, bu kadar geniş kitleyi etkilememiştir. ulusal tepfcl - Bu sorunun çözümü öncelik taştyor mu? - Trafik güvenliği, Türkiye de dahil birçok ülkede, sosyal bir sorun olarak değerlendirilmesine karşın oldukça fazla bir ka- yıtsızlık da gözlenmektedir. Kaza mağdurlannın sayısıru azalt- ma amacının, genellikle gündelik yaşamımızda pek öncelik ta- şunadığı görülebilmektedir. Bunu aşabilmek için değişik söy- lemler deneniyor. Örneğin, Türkiye'de haftada bir Boeing uça- ğın düştüğünü söylemekteyız. Bireylerin yaşamlan boyunca trafik kazasına kanşma olasılıklan hesaplanıyor (Türkiye için bir kestirime göre her üç kişiden biri). Kaza kurbanlannın ço- ğunluğunu 15 ile 45 yaş arası gençler oluşturduğu ve bunun yüksek oranda ömür kaybına yol açmakta olduğu vurgulanı- yor. Demiryolu ve havayolu gibı sistemlerde riskin çok düşük olduğu dile getiriliyor. Ancak bugüne kadarki tüm çaba, ka- muoyunun ve karar vericilenn dikkatini karayolu kazalan so- rununa çekmekte başanlı olamamıştır. Elbette, bunun birçok nedenı bulunmaktadır. Yol kazalan sorununun nedenleri ve alınacak önlemler, sanıldığının tersine, oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Kazalann birçok olası nedeni, farklı çözümler bulunmaktadır ve aralanndaki ilişki net değildir. Bir diğer ne- den, trafik güvenliğine yönelik doğru önlemlerin gerek yol kullanıcılan, gerekse polıtikacılar arasında, yine sanıldığının tersine, çok az biliniyor olmasıdır. - Sizce çözüme nastl yaklaşümalt? - Kuşkusuz iyileştirme-çözüm aşamasmda iki ana husus or- taya çıkmaktadır: - Kaza ve kazazede sayısının ve riskinin azaltılması, - Kaza şiddetinin azaltılması ve sonuçlanmn daha katlanıla- bilir kılınması. Bunlara nasıl yaklaşılacağının aynntılanna gırmeden önce, olmazsa olmaz bazı koşullann sağlanması gerekriğini vurgu- lamak gerekir. Nedir bunlar? Öncelikle, trafik güvenliğinin iyileştirilmesi gündeminin hem karar vericiler-politikacılar hem de kamuoyunda değerlenmesi, önceliklendirihnesi gere- kir. Açıkçası, bu yönde bir iradenin sürekli biçimde ortaya çık- ması gerekir. Türkiye'de ne yazık ki yılda 10 bin kayıp, böyle bir hareketliligı henüz ortaya çıkararnadı. Taşıt sahipliliğimiz oldukça düşüktür. Yakın gelecekte buradaki artışa paralel ka- za sayısı ve ölümlerde de artışlar beklenir. Bu nedenle tablo da- ha da olumsuzlaşacaktır. Şimdilik ulusal tepki düzeyimizin ne- reden geçtiğini merak etmekteyiz. Bu "kararhhk" ifadesini biraz açrnak zorundayız. Gereksinim duyulan trafik güvenli- ğinin sağlanmasına yönelik bir "Ulke Poütikası vc Stratejisi*' ortaya konulmasıdır. Bu strateji, kısa, orta ve uzun vadelı uy- gulama planlan ıçermelidır. Hedef bellrlenmell Örnek veriyorum, "Trafık kazalanndanölümler azalnlacak- ür" demek yetmez, "2001-2005 dönemi içinde yüzde 25 azaln- lacaktu-" şeklinde hedeflerle tariflenmelidir. Bu genel hedef- lerin mutlak surette uygulama, çalışma ve kaynak hedefleriy- le ilişkilendirihnesi gerekir. Yine örneklersek. bu hedefe eriş- mek için denetim teşkilatının hız kontrollenru yüzde 50 arttı- np ortalama hızlan yüzde 10 azaltma ya da hız ihlallerini yüz- de 30 azaltma gibi hedefleri konuhnuş programlar uygulama- sı gerekiyor. Tam şimdi, kamuoyu ve karar verici desteği ve ön- celiğinden söz etmek gerekir. Bu uygulamalar, aynı enflasyon (belki güzel bir örnek olmadı ama!) izlemesi gibi gözlenmesi gerekir ve hedeflerden eğer uzaklaşılıyorsa, nedenleri tespit edilmeli ve revizyonlar yapılmalıdır. Evet, her hükümet top- lantısında trafik güvenliğinin bir gündem maddesi olmasındân söz ediyoruz. Toplum da sivil örgütlenmeleriyle bunu izleye- cek ve destekleyecektir. Bunun toplu bir bilinç ve örgütlenme ile ilgili olduğu açıktır. Yol GOvenllfll Konseyl Trafik güvenliğine yönelik planlann mutlaka "Ulaşörma Ana Ptanı" ile desteklenmesi, örtüşmesi gerekmektedır. Bu alanda, 1980 'lerin başında hazırlanmış ilk ve tek ulaştırma pla- nmda, yüzde 82'lerden yüzde 70'lere çekihnesi hedeflenen yük taşımacılığmda karayollannnı paymın, azahna bir yana yüzde 95'lere firladığnıı görüyoruz. Demiryollan başta olmak üzere, diğer ulaştırma biçimlerinden sıstemli ve giderek arta- cak biçimde daha fazla yararlanmazsak, bataklığı kurutmamış olacağız. Trafik sorununayaklaşımlarda diğer büyük handikap kurum- sal yapıdır. Görevleri gereği konuyla ilgili, 10 kadar bakanlık ya da genel müdürlük söz konusudur. Bu nedenle, anahtar söz- cükler işbirliği ve koordinasyondur. Oysa bu amaçla yasa de- ğişikliği ile oluşturulan trafik güvenliği kurullan etkin çalışa- mamaktadır. Örneğin, yılda en az iki kez başbakanın başkan- lığında toplanması gereken, "Karayohı Güvenliği Yüksek Ku- nıhı" iki yıldu- hiç toplanmamıştır. Yabancı ülkelerden bu ala- na aktanlacak deneyım, seçilecek bir bakanlığın, yol güvenli- ği üzerinde genel sorumluluğu üstlenmesi ve hderkuruluş ola- rak çahşması olabüir. Bir diğer yaklaşım, sorumluluklan ve gö- rev alanı belirlenmiş bir 'Ulusal Yol Güvenliği Konseyi'nin ya- şama geçirilmesi olabilir.. - Trafik güvenliğini oluşturan parametreler neler? - Trafik güvenliğinde, dört parametre sıkça dile getirilir: Mü- hendislik, denetim, eğitim ve acil yardım. Bir başka deyişle, kazalar ohnaya devam edecektir, ancak karayolunuz, altyapı- nız, onun üzerinde uyguladığınız dene- tim, kullanıcılann bilgi düzeyı ve kaliteli acil yardım öylesine yetkin olacaktır ki ölümler ve ölümcül yaralanmalar azalsm. Oysa, burada da bilimin öngördüğü yak- laşunlar göz ardı edilir ve günlük rutin çalışmalarla yetinilir. Dünya, artık kara- yollannın projelendirilme aşamasında tra- fık güvenliğini dıkkate alıyor, daha koru- yucu tasanmlar peşinde. Kamuoyumuz ve karar vericiler yalmz yasa değişikliği ile sorunlanmızı çözebileceğimizi düşle- mekteler. Bu amaçla trafık yasamızı on- larca kez degiştirmışız. Bir şey değişme- miş. Yeni hazniıkta da bir yeri düzelteyim derken diğerlerini bozuyoruz. Hız limit- lerinin yukan çekilmesi nasıl savunulabi- lir? Yasa herkese, her koşulda tavizsiz uy- gulanmadıkça, kendi etkisini bile gösteremiyor. Şimdi bir so- ralım bakalım, kaç politikacımız, yöneticimiz trafik cezası ödüyor? Burada bir parantez açalrm. Şehir içlerinde trafık uy- gulama ve bağlı olarak yatınm kararlannı, her şeyi bilen baş- kanlara ve il trafik komisyonlan aracılığı ile trafıkte görev alan kunıluşlann temsilcilerinin oylama sonuçlanna bırakmışız. Şehrin yalnız bugününü değil, 50 yılını etkileyecek bir karar vereceksiniz, bunu ilgili ama çoğu kez bılgısizler arasında oy- luyorsunuz. Bu kabul edilebilir mi? Bir kalp ameliyatında, am- bulans sürücüleri, hastane başhekimi ve diğerleri arasında oy- lama mı yapılıyor? Elbetburada en can alıcı konuya geliyoruz. Trafıkte yer alan herkes bir şeyler söylüyor. Duyarlı gazeteci çözüm öneriyor, vatandaş isyan ediyor. Medya yılda bir kez, yalnızca kısa bir dönem görevde olan bürokrâtlan sorgulaya- rak yön vermeye çahşıyor. Şüphesiz, kamuoyu duyarlılığını art- tırmalıyız. Ancak, sorun tespitleri ve kararlar mutlaka bu işin uzmanlanna bırakılmalı. Yanndan tezi yok, TÜBÎTAK ya da yetkin bir üniversite kapsammda bağunsız bir araştırma mer- kezi ve kapsamlı yüksek lisans programı açmalıyız. Belki de üç-beş yıl dışandan bilim adamlan getirerek eğitimcilerimizi eğitmeliyiz. Ancak egıtimli personelle kaynaklan daha doğru ve etkili kullanabileceğiz. Önemli gelişmeler yaşanıyor. Araç- lan daha güvenli kılacak tasanmlar devreye alınıyor, yol çev- releri daha güvenli hale getiriliyor. Tümbunlan ateşlemek için, öncelikle şimdiye kadar yaptıklanmızın yetersız ve hatta yan- lış olduğunu kabul etmeİde başlamahyız işe. Balina'da arananlar listesi kabardı Çankçıoğlu ve vergi müdürleri gözaltmda İSTANBUI7İZMİR - Triryonlarca liralık haya- li ihracat olayıyla ilgili olarak bir süre önce baş- latılan 'Balina' operasyo- nunun kapsamı genişleti- liyor. Arananlar listesini 300 kişiye çıkaran polis, Istanbul, Ankara ve Kars'ta düzenlediği ope- rasyonlarda, 2 yeminlı mali müşavir ile gelirler müdürü, vergi dairesi mü- dürü ve müdür yardımcı- lan olmak üzere toplam 6 kişiyi gözaltuıa aldı. Balina operasyonunun "kflif isimlerinden, tu- tuklu Abdurrahman Ya- kup ReisoğJunun ifade- lerinde adı geçen yeminli mali müşavir ve Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Peyami Safa Çankçıoğlu. yemin- li mali müşav ır İlhan Al- labç, Güngören Vergi Da- iresi Müdürü iken Kars Gelirler Müdürü olarak tayini çıkan Ekrem Has- demir, Göztepe Vergi Da- iresi Müdürü iken tayini Davutpaşa'ya çıkan Ab- bas Karadeniz, Göztepe Vergi Dairesi müdür yar- dımcılığından emekli olan Süleyman Akçelep ve aynı vergi dairesinde yoklama memuru Can Arslan, lstanbul, Ankara ve Kars'ta gözaltuıa alın- dılar. Yeminli mali müşavir- ler Çankçıoğlu ve Alkı- lıç'm, Reisoğlu'nun ha- yalici şirketlerine teyitler verdikleri ve söz konusu vergi dairelerinden büyük miktarlarda haksız KDV iadesi ahndığı belirtildi. lstanbul'da gözaltmda tu- tulan bu kişilerin bir ekip tarafindan Izmir'e getiril- dikleri ve Izmir Kaçakçı- lık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nde sor- gulannın sürdürüldüğü bildirildi. Orhan Apaydın ödülü Yaşar Kemal'e, özel ödül de Gülçin Çaylıgil'e verildi Âydınlanına savaşçısı anddı Yaşar Kemal, Orhan Apaydın 2000 yıh ödülünü sinema sanatçısı Tank Akan'm elinden akfa. (UĞUR DEMİR) tstanbuJHaberServisi-Eski lstan- bul Barosu Başkanı Orhan Apaydnı anısına düzenlenen 2000 yıh ödülü, yazar Yaşar Kemal'e verildi. Orhan Apaydın Demokrasi ve ve Banş Vakfı'mn Kültür Bakanh- ğı'mn katkılanyla düzenlediği 2001 yıh anma ve ödül töreni, dün Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçek- leştuildi. Törenin açılış konuşması- nı yapan gazetemız Yaym Kurulu Başkanı ve yazan İlhan Selçuk, Or- han Apaydın'ın aydmlanma devri- minin hukukçusu olduğunu belirte- rek 1923 devrimi ile şeriat hukuku- nun kahntılannın temizlendiğini, Orhan Apaydm'm da bu devrimin içinde anlam kazandığını söyledi. Apaydm'm yalnız demokrat değil cumhuriyetçi olduğunu da ifade e- den Selçuk, Türkiye'de cumhuriyet- çi olmadan demokrat olunamayaca- ğını anlattı. Orhan Apaydın adına düzenlenen 2000 yıh ödülü, sinema sanatçısı Tank Akan tarafindan Ya- şar Kemal'e verilirken insan hakla- nyla ilgili çahşmalan nedeniyle avukat Gülçin Çayhgil'e de özel ödül verildi. Yaşar Kemal de, Apaydm'm ken- disinin ilk avukatı ve çok yakın dos- tu olduğunu belirterek Apaydm'm ilerici ve halktan yana bir hukuk adamı olduğunu ifade etti. Kemal, "Cezaevine girdiğim zaman hiçbir avukat beni savunmak istemiyordu. O dönemde yalnızca Orhan Apay- dm avukatbğımı üsdendi" dıye ko- nuştu. Anma ve ödül töreninin ardmdan "Toplumda Şiddet" konulu panel düzenlendi. Yazanmız Orhan E- rinç'in yönettiği panelde konuşan lstanbul Barosu Başkam Yücel Say- man, toplumsal düzenin, bireylerin hakkını aramak için aldığı gücü bir süre sonra şiddete dönüştürdüğünü ve devletin bunu yaparken banşı ko- rumak, huzuru sağlamak gibi gerek- çeler öne sürdüğünü kaydetti. Gazetemız yazan Dr. Erdal Ata- bek de şiddetin her toplumda bulun- duğunu, ancak toplumun şiddete karşı nasıl tavır takındığınm önem- li olduğunu belirtti. Atabek, şidde- tin de bir kültürü bulunduğunu ve bu kültürün giderek yaygınlaştığım an- lattı. VEFAT Erzincanlı merhum Recep ve Nafia Tavşanoğlu'nun oğullan; merhume Feride, merhum Vehbi ve merhume Mürşide Tavşanoğlu'nun ağabeyleri, Leyla ve Ayşe Tavşanoğlu'nun kayınpederleri, Yasemin ve Ali Tavşanoğlu'nun dedeleri, Sedat ve Vedat Tavşanoğlu'nun babalan, Emine Tavşanoğlu'nun eşi lstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. FAİK TAVŞANOĞLU 17 Mart 2001 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 19 Mart 2001 Pazartesi günü öğle namazından sonra Bebek Camii'nden kaldırılarak Zincirlikuyu Kabristanı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle