Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16MART2001CUMA
HABERLER
DUTNYADA BUGIİN
ALt SİRMEN
Siyaset Bitiyor mu?
Önce Kemal Derviş'i kutlayarak başlayalım.
Çarşamba akşamüstü yaptığı açıklamalann içe-
riği açısından değil, ama konuşmasındaki akıcılık
ve Türkçeye hâkimiyeti bakımından Sayın Derviş
gerçekten kutlanmayı hak ediyor.
Bir yıl Amerika'da kaldıktan sonra Yanki aksanıy-
la konuşanların, bir-iki yıl Ingilizce eğitim görüp her
tümceye yanm yamalak bildiği kefere deyimleri ka-
tarak derdini anlatmaya çalışanlann tersine, yıllar-
dır ABD'de görev yapan Sayın Dervjş, ne kendi öz-
dilinin hâkimiyetini yitirmişti ne de olur olmaz yere
yabancı sözcükler sokuyordu.
Kemal Derviş'in çarşamba günkü açıklamalan
ise piyasanın harekete geçmesi için beklenen sin-
yallerden çok, uzun erimli bir planın ana hatlannın
gözler önüne serilmesiyle sınırlı kaldı.
Ama şu, zorlu geçeceği herkesçe bilinen iki ay
içinde piyasaları hareketlendirip, güvensizliği gide-
rip, durumu biraz istikrara kavuşturmak için âlına-
cak acil önlemler, izlenecek parasal politikalarla il-
gili doyurucu ipuçlannı elde edemedik.
Yapılan açıklamalardan çıkarılacak sonuç, açık
açık söylenmese bile, herkesin canının fena halde
acıyacağıdır.
Toplum büyük çoğunluğuyla bu acıyı zaten hak
etmiş olduğuna göre, başa gelen çekilecektir.
Ancak görünen o_ki, sıkıya girmeye alışmamış,
"ekonomi dehası!" Özal döneminden bu yana ar-
tan biçimde üretimi boşlamış, avanta ve lavantaya
alışmış birtoplumun içinde, özelliklesesinifazladu-
yuranlar, "Gelsin bizimle konuşsun esas!" (sanki
şimdiye dek herkes onlarla konuşmamış gibi) diye-
rekferyat iletehdidi kanştırıp kamuoyu önünde kö-
pürenler, "sıyırmanın" yollannı arayacak görünü-
yorlar.
• • • ' " " •"
Oysa Türkiye çok büyük bir yapısal bunalım ya-
şıyor. Şunlann bunlann sıyırmasına izin verildiği tak-
dirde büyük bir felakete koşulacağı açıktır.
Böyle bir felaket yalnız emekçinin, üreticinin dü-
zenini bozmayacak, bozuk düzenden nemalanan-
lann tezgâhlarını da altüst edecektir.
Yalnızca bu sonunculann şimdiye dek biriktirdik-
leriyle terk-i diyar eyleyip tatlı yaşamlannı sürdür-
mek olanağına sahip olacaklardır.
Burada bir noktayı da vurgulamak gerek. Üreten
yatınmcı da güç durumdadır.
Avanta lavanta denizi bitmiş, güç bir dönem baş-
lamıştır.
Avanta lavanta denizi ile bitiikte, ala özal ya da
alaturka demokrasinin siyaseti de bitmenin eşiği-
ne gelmiş bulunmaktadır.
Geçmişteki tutumlanyla, yeterii olmayan serma-
ye birikimi, düşük tasarfufu ile IMF'nin kapısına da-
yanmış olan ülkeler oranında olmasa bile, geliş-
mişlerde de küreselleşmenin etkisiyle, artıkyatınm,
üretim ve paylaşım kararlannın ulusal devletin or-
ganlanndan, yani seçilmişlerden küreselleşmiş ser-
mayeye doğru kayması, siyasetin alanını daralt-
makta, bugüne kadar ahşageldiğimiz klasik de-
mokrasinin sınıriannı küçültmektedir.
Ulusal devlet ortadan kalkmıyor, ama kimi karar
mekanizmalannı elinden kaçınyor, öte yandan da
küreselleşen dev sermayeye kamu birikimlerini ak-
taran edilgen bir sağmal ineğe dönüşüyor.
• • • '•''
Özal'dan beri, zaten o yola gönül rahatlığıyla gir-
miş olan bizim polıtıkacıyı ırgalayan husus bu de-
ğil-
Bizim politikacının zaten o taraklarda bezi yoktu.
O avanta ve talan olanağı dağıtmaktaydı ki, son bu-
nalımın doğurduğu ortamda Kemal Derviş'in alma-
ya çalıştığı önlemler, bu kapıyı da kapamaya yöne-
liktir.
Bankacılık sistemi ile hortumlama dönemi kapa-
nırken kamu bankalannın ışlevlerinin değiştirilme-
siyle görev zararlanna son verilmesi, bizim politi-
kacının elindeki günü gününe politika yapmanın
araçlarını da ortadan kaldırmaktadır.
Iktidar koltuklannda oturup da yatınm, üretim ve
paylaşım kararlarını verme erkını çoktan yitirmiş
olanlar, bir de ellerinden avanta dağıtım olanaklan
alınınca ne yapacaklar kı?
"Hamili kart yakinimdir" dönemi de kapanınca,
bunlann politik işlevleri ne olacak ki?
Işte programın en kritik noktası buradadır. Hiç
kuşkunuz olmasın ki, şu anda, eli mecbur oldu-
ğundan sinmiş görünen politikacı, varlık nedenini
oluşturan araçları elde etmek için ilk fırsatta baş-
kaldıracaktır.
'Darbeci' yurttaşa dava
TRABZON (Cumhuriyet) - Geçen Kurban
Bayramı'nda Trabzon'un Şalpazan ilçesinde
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e yönelik ola-
rak "Size artık itimadınuz kalmadj. tnşauah aske-
riye gelir de rahatlanz" dıyen Fehmi Çolak hak-
kûıda, "Askeri, kanunlara karşı itaatsizuğe teşvik
etmek" suçunu düzenleyen TCY'nin 153. mad-
desi uyannca soruşturma başlatıldı.
Dava açılmasına karar verilmesi halinde ilk kez
bir yurttaş, askeri müdahale istemekten yargıla-
nacak.
İfade için pazariık yaptı
İstanbul Haber Servisi - Milliyet Gazetesi Baş-
yazarı ve Genel Yayın Yönetmeni Abdiİpekçirnn
öldürülmesine ilişkin yeniden açılan davada Yu-
suf Çenkkaya ile yurtdışında bulunan Yalçın Öz-
bey'in yargılanmasma dün devam edildi.
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki otu-
rumda Ipekçi cinayeti hakkında bilgisi olduğunu
öne sûren Yusuf Çelikkaya, istediği cezaevine
nakli yapılmadığı takdirde, cinayete ilişkin bildik-
lerini açıklamayacağını söyledi.
'Camileri Sudan örgütledi'
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyar-
bakır 3 No'lu DGM'de idam istemiyle yargılanan
Mehmet Sudan'm Hizbullah'ın cami örgütlen-
mesinin miman olduğu belirtildi.
Sudan hakkında açılan dava dün 3 No'lu
DGM'de görüldü. Duruşmada DGM savcısı Yü-
maz Aktaş tarafından hazırlan iddıanamede Su-
dan için, "1994 yıhna kadar Dryarbakır'daki 162
camiden 90'ında örgütsel yapüanmamn öncüsü-
dûr" ıfadesı kullanıldı.
16 Mart 1978 de gerçekleştirilenfaşist saldırının sorumluları hâlâ ortaya çıkanlarnadı
23 yıllık katliam tlavasıİstanbul Haber Servisi - îstanbul Üniversite-
si Merkez Kampusu önünde 7 öğrencinin öldü-
rüldügü 16 Mart faşist katliamının üzerinden 23
yıl geçmesine karşın dava henüz sonuçlanma-
dı. Avukat Cem Alptekin. katliamın çözülebil-
mesi için hukuksal mücadelenin yanı sıra siya-
si mücadelenin de gerektiğini söyledi.
İstanbul Emniyet Müdûr Yardımcısı Şükrü
Balcı imzasıyla, katliamdan 9 gün önce katli-
amın yapılacağına yönelik istihbarat emniyet
birimlerine gönderilmiş, yazıda ülkücülerin,
solcu öğrencilere saldıracaklan ve üzerlerine
dinamit atacaklan belirtilmişti. Bu istihbarata
karşın 12 Eylûl öncesinin en kanlı eylemlerin-
den biri 16 Mart 1978 günü saat 13.30'da 1Ü
Merkez Kampusu önünde meydana geldi. Top-
lu olarak dışan çıkan ögrencilerin üzerine bom-
ba atılarak tarandı. Cemil Sönmez, Baki Ekiz,
Ahmet Turan Özer, Murat Kurt, Ahmet Şim-
şek, Hatice Özen ve Hamit Akü yaşamını yitir-
di. 41 öğrenci de yaralandı. İstanbul 1 No'lu Sı-
kıyönetim Mahkemesi'nde açılan davada döne-
min Ulkü Ocaklan İstanbul Şubesi Başkanı Or-
han Çakıroğlu. Kazun Ayaydm, Mehmet Gül,
Ahmet HamdiPaksoy ve Sıddık Polat yargılan-
dı. Yargılama sonunda Polat 11 yıl hapis ceza-
sına çarptınlırken diğer sanıklar beraat etti. As-
keri Yargıtay'ın karan bozması üzerine Polat da
beraat etti. Böylece dava rafa kaldınldı.
Yıllar sonra olayın sanıklanndan Zülküf
İsot'un bir başka sanık LatifAkdı tarafından öl-
dürülmesi üzerine İsot'un ailesinin açıklama-
lan katliamı yeniden gündeme getirdi.
1995te dava yeniden açüdı
Bu açıklamalar üzerine avukatlar, faillerle il-
güi olarak 1992'de istanbul Cumhuriyet Başsav-
cılığı'na suç duyurusunda bulundu. Zamanaşı-
mına az bir süre kala 2 Ekim 1995'te yeniden
eski polis memuru Mustafa Doğan ve Latif Ak-
dı'nın 7'şer kez idam istemiyle yargılanmalan-
na başlandı. îstanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde tanık olarak dinlenen Zülküf tsot'un ab-
lası Remzhe AkyoL katliam emrini Alparslan
Türkeş'in verdiğini söyledi. Davanın görülme-
sine 22 Mart 2001 tarihinde devam edilecek.
16 Mart davasının avukatlanndan Cem Alp-
tekin, katliamın çözülebilmesi için hukuksal
mücadelenin yanı sıra siyasi mücadelenin de
gerektiğini belirtti. Alptekin, Hasan Fehmi Gü-
neş ile Avrupa Ülkücü Türkler Fedarasyonu
Başkanı Lokman Kondakçı arasındaki görüş-
menin bant çözümlerini delil olarak mahkeme-
ye sunduğu için yargılandı ve beraat etti. Alp-
tekin, tstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan
Çîtid'nin, temyize başvurarak mahkemenin be-
raat karannın kesinlesmesini önlediğini savuna-
rak bantın dava için çok önemli olmasına kar-
şın Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı bildiri ne-
deniyle delil olarak kullanılamadığını söyledi.
Aydın'da gerginlik
PoUsarama
yapmakistedi,
lkişiöldü
AYDIN (Cumhuriyet) - Ay-
dın E Tipi Cezaevi çevresinde-
ki Ovaemir beldesi Telsiztepe
mevkiindeki evlerde arama
yapmak isteyen polis ile vatan-
daşlar arasmda çıkan tartışma-
da bir kişi öldü.
Aydm E Tipi Cezaevi çevre-
sindeki evlerde her ay arama
yapıldığını belirterek denetim-
lerini sürdüren Aydın Emniyet
Müdürlüğü ekipleri, Resul Ay-
demir'in evini de aramak iste-
di. Aydemir'in, polisin arama
girişimine karşı çıkması üzeri-
ne çıkan tartışmanın büyüdüğü
ve mahalle sakinlerinin de ka-
tılmasıyla kavgaya dönüştüğü
bildirildi.
Olayda ağır yaralanan Resul
Aydemir (35) Aydın Devlet
Hastanesi'ne kaldınlırken yol-
da öldü. Aydemir'in kardeşlen
Sûleyman ve Abdullah Ayde-
mir de gözaltına alındılar. Olay-
lann büyümesi üzerine Telsiz-
tepe'de jandarmanın güvenlik
ördemlen aldiğı ö^gnıldi. >
Bu arada Resul Aydemir'in
cenazesini almak üzere Aydın
Devlet Hastanesi'ne giden ka-
labalık bir grup, hastane önün-
de polis barikatı ile karşılaştı.
Grubun, ellerindeki sopa ve bı-
çaklarlapolislere saldırdığı bil-
dirildi.
İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
İstanbul 1 No'lu DCM
Sabancı davasında
cezasız karar
tstanbul Haber Servi-
si-Sabancı Holding Yö-
netim Kurulu üyesi Öz-
demir Sabancı, Toyota-
SA Genel Müdürü Ha-
luk Görgün ve sekreter
Nilgûn Hasefe ile 2 jan-
darma erinin öldûrülrne-
si davasmda yargılanan
12 sanıktan 8'i hakkın-
daki davanuı ertelenme-
sine karar verildi. Mah-
keme, Fehrrye Erdal, ts-
mail Akkol'un dosyası-
nın aynlmasını, Ercan
Kartal'ın dosyasınm ise
başka bir davayla birleş-
tirihnesini kararlaştırdı.
Sanıklardan Mustafa
Duyar da cezaevinde öl-
dürüldüğü için dosyası-
nm ortadan kaldınlma-
sına karar verildi. Sa-
bancı ailesinin, Belçi-
ka'da bulunan Fehriye
Erdal'ın Türkiye'de işle-
diği suçlardan dolayı
yargılanması amacıyla
açrığı dava 3 Mayıs 2001
tarihine bırakıldı.
istanbul 1 No'lu
DGM'deki duruşmaya.
Cezaevleri
-:»£•
davanın tutuklu, tutuk-
suz ve gıyabi tutuklu 12
sanığından hiçbiri katıl-
madı. Mahkeme heyeti,
Farma Erdem, Metin
Narin, Ejder Güngör,
Mehmet Gökmen, Fer-
han Taş, Melek Akkaya,
Nazh Güngör ve Murte-
za Deveci hakkındaki da-
vayı, şartla salıverme
yasası gereği erteledi.
Gıyabi tutuklu sanıklar
Ismail Akkol ve Fehriye
Erdal haklundaki dava
dosyasınm aynlmasını
karara bağlayan mahke-
me heyeti, DHKP/C ör-
gütünün liderlerinden
olan ve eylem talimatını
verdiği öne sürülen Er-
can Kartal hakkındaki
dava dosyasuıı ise aynı
mahkemede görülen
başka bir dava dosyasıy-
la birleştirdi. Mahkeme
heyeti, yargılama aşa-
masında Afyon Ceza-
evi'nde öldürülen Mus-
tafa Duyar hakkındaki
kamu davasmı 9a orta-
dan kaldırdı.
9 terörist öldürüldü, bir er arazi taramasında mayına basarak şehit oldu
Şırnak'ta PKK operasyonu
'Yaşama dönüş'
tahliyeleri engelliyor
DİYARBAKIR (Cumhuri-
yet Bürosu) - Şırnak kırsalında
yapılan operasyonda 9 PKK'li
öldürüldü. Arazi taraması smı-
smda mayına basan bir güven-
lik görevlisi de şehit oldu.
Olağanüstü Hal Bölge Valili-
ği'nden yapılan yazıh açıkla-
maya göre, Şımak'ta iki gün-
den bu yana yapılan operasyon-
lar sırasında bir grup PKK'li ile
sıcak temas sağlandı.
Çıkan çatışmada 9 PKK'li
öldürüldü. PKK'lilerle birlikte
9 Kaleşnikof, 2 el bombası, 3
RPG-7 roketatar mühimmatı
ile bu silahlara ait bol miktar-
da mermi ele geçirildi.
Olaydan sonra bölgede ger-
çekleştirilen arama-tarama fa-
aliyetleri sırasında önceden
araziye döşenmiş mayına ba-
san bir güvenlik görevlisi de
şehit oldu.
PKK'deiççatışma ~~
Bu arada, AA'nın haberine
göre bir grup PKK'li arasmda
Kandil Dağı'ndaki PKK kam-
pında para sorunundan kay-
nakJandığı öne sürülen bir ça-
tışma çıktı.
Para verileceği vaadiyle
kampa götürülen kişilerin, ala-
caklannı istemek üzere sözde
Başkanhk Könseyi'nin bulun-
duğu binaya yürümek istedik-
leri, bu grup ile binayı koru-
makla görevli kişiler arasmda
çatışma çıküğı belirtildi. Çatış-
mada 7 PKK'linin öldüğü, 5
PKK'linin de yaralandığı iddia
edildi.
HoUanda'ya işkence iazntinatı
CEMtLCtĞERİM
SAMSUN - Hollanda'da
1993 yıhnda polisin kötü mu-
amelesi sonucunda beyin kana-
ması geçirerek yaşamını yitiren
Samsunlu Hüseyin Köksal'ın
ailesinin Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi'ne (AlHM) açtığı
dava sonuçlandı. Hollanda hü-
kümeti, Köksal'ın ailesine 140
bin gulden (yaklaşık 60 müyar
TL) tazminat ödemeyi kabul
etti. 7 Ocak 1993 "te trafik ka-
zası geçiren Hüseyin Köksal
(32), "alkoflü olduğu" gerek-
çesiyle karakola götürülürken
dayak sonucu beyin kanaması
geçirerek yaşamını yitirdi.
Köksal'ın ölümünden so-
rumlu tutulan bir polis memu-
TU 5 Nisan 1993'te çıkanldığı
mahkemece suçsuz buiunarak
serbest bırakıldı. Köksal ailesi
de 1.999 yılında tazminat iste-
miyle Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi'ne başvurdu.
tstanbul Haber Servisi
- Yargılandıklan davalar-
dan tahliye edilen çok sa-
yıda ölüm orucu eylem-
cisi, 19 Aralık'ta başlatı-
lan "yaşama dönüş ope-
rasyonu'" sırasında çıkan
olaylar hakkında açılan
soruşturma nedeniyle
tahliye edilemiyor. Ölü-
mün eşiğindeki çocukla-
nnı "yaşama cekmek"
için başvurmadık kapı bı-
rakmayan aileler, yetkili-
lerin "umursamaz''tavır-
larmdan yakıruyor.
Kandıra Cezaevi'nde
147'nci gününe giren
ölüm orucu eylemcileri
arasında bulunan Cem
Yıkkz'ınbabasıtdrisYü-
dız, elinde istanbul 4
No'lu Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nin oğlu
hakkında verdiği tahliye
karan, Kandıra ve Üskü-
dar cumhuriyet savcılık-
lanna verdiği dilekçe ör-
nekleri ile kapı kapı dola-
şıp derdini anlatmaya ça-
lışıyor. Gazetemize gelen
Idris Yıldız, oğlu Cem'in
yargılandığı davada 28
şubat 2001 tarihinde tah-
liye edildiğini belirterek
19 Aralık'taki olaylann
sonıştunnası kapsamın-
da 450 kişi hakkında ve-
rilen toplu tutuklama ka-
ran nedeniyle tahliye edi-
lemediğini söyledi.
Aileler de otüme yakın
TAYAD'h aileler adına
yapılan yazıh açıklamada
da cezaevlerindeki ölüm
oruçlannın 147. gününe,
TAYAD'h ailelerin sür-
dürdüğü ölüm oruçlannın
da 122. gününe girdiği be-
lirtildi. Açıklamada, ai-
lelerin sürdürdüğü ölüm
oruçlannda Gülsüm Ada,
Şenay Hanoğiu,Fatma Şe-
ner, Hürya Şimşek, Zehra
Kulakazve ReşjtSan'nın
sağlık durumunun ağır-
laştığı bildirildi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
F tipi cezaevlerine nakil için yapılan, onlarca
insanın yaşamını yitirmesine neden olan ve adı-
na "Hayata Dönüş" operasyonu denen uygula-
ma bir yönüyle sürüyor. Bitkaç haftadır yeni açı-
lan Tekirdağ F Tipi'ne nakiller yapılıyor. Bu kö-
şede daha önce birkaç kez sözünü ettiğim ço-
cukluk arkadaşım, 68'li arkadaşırn Ali Açan ara-
dı. Kardeşi Selim Açan da Edirne'den Tekir-
dağ'a nakledilmişti.
Selim Açan'la Bayrampaşa'da kalırken ko-
nuşmuştuk. Zaten onu, ağabeyi nedeniyle çok
uzun yıllardırtanınm. Bayrampaşa'da iken ölüm
orucuna karşı çıkmıştı. Bir grup arkadaşıyla bir-
likte ölüm orucunun yanlış olduğunu düşündü-
ğünü söylemişti. Selim, Bayrampaşa'daki ope-
rasyonda yaralanmıştı. Daha sonra da dövüle-
rekkaburgalan kınlmıştı. Bayramdan birkaç gün
önce de Edime'den Tekirdağ F Tipi'ne nakledil-
mişti.
Ali Açan, daha sonraki gelişmeleri şöyle an-
lattı: "Selim, EdimeFTıpi'nde, tekkişilikhücre-
de yaşamını iyi kötü sürdürvyordu. En son 1
Mart günü onu ziyaret ettim. Yaralan iyileşmiş,
kınlmış olan kaburgalan kaynamıştı ve rahat ha-
reketedebiliyordu. Cezaevinin giriş kapısına ası-
lan bir çizelgeye göre, Selim'in bayram görüşü
10 Mart günüydü. Kız kardeşim Serpil, eşi ve
oğlu, onu bayramda ziyaret edeceklerdi. Istan-
bul'da, onun Tekirdağ'a nakledildiğini birtutuk-
Cem Yıldız Hâlâ îçeride
lu ailesinden tesadüfen öğrenmişler."
Ali Açan, kız kardeşi Serpil'den dinlediklerini
ise şöyle aktanyor "Selim'i ve yaklaşık 60 kişi-
yi iki partide 3 Mart Cumartesi günü saat
06.00'da sevkarabalanna bindirmişler. Emanet
kapalı olduğu için kimse emanetteki parasını
alamamış. Beş parasız nakledılmişler. Edime'de
yanlanna verilen birkısımeşya, Tekirdağ'dasa-
kıncalı görülüp verilmemiş. Kız kardeşim Serpil,
eşi ve oğluyla görüşe gittiği halde onlara görüş
izni verilmemiş, halbukiEdime'de iken görüşe-
biliyohardı. Tam bir keyfilik. Selim'i yine tek ki-
şilik hücreye koymuşlar. Kajdığı hücrenin kalo-
riferieri de yanmıyormuş. Üşûdüğü için elinde
bulunan her şeyi üzerine giymiş. Kız kardeşimin
götürdüğû elbiselerin hiçbirini almamışlar. Oy-
sa Edime'de kazak talan kabulediyoriardı. Se-
lim 10 gündür banyo yapamadığını ve koktuğu-
nu söylemiş."
Ali Açan'ın bundan sonra aktardıklan önemli:
"Sayımlarda hen\esin ayakta durmasını istiyor-
larmış. Bu süre bazen yanm saati aşıyormuş.
Durmayanlar ve duramayanlar (ölüm oruççula-
n) kıyasıya dövülüyormuş. Bu yüzden Selim'in
kaburgalan yeniden arızalanmış... Aralannda
ölüm omççulan olan genç çocuklar çok kötü
dövülüyoriarmış."
Ali Açan, bunca yaşadıklanndan sonra şu çağ-
nyı yapıyor: "Geçen bayramımız, operasyon ne-
deniyle zehir olmuştu, bu bayram da nakil ne-
deniyle. Ben bu çocuklan ve kardeşimi iyi tanı-
yorum. Onlarböylesine 'tretmanlara' boyun eğ-
meyecekler. Bu işin sonu ölümle bitecek. Bu ül-
ke bu ölümleri taşıyamaz. Artık bayramlan sev-
miyomm, son iki bayramdır seni üzdüğüm için
özür diliyorum." Selim'in kız kardeşi Serpil ise
cezaevleri kapılannda çektikleri çileleri anlatmış.
Örneğin iç çamaşın ve çorabın bile kantinden
alınmak zorunda olduğunu; su, şeker, gazete
masraflannı da ailelerin karşıladığını, şehirden
uzak mesafelerde kurulan cezaevlerine gitmek
için harcanan taksi paralannın, yol paralannın
zaten yoksul olan aileleri çaresiz bıraktığını be-
lirtmiş.
Şadi Özpolat'ın babası avukat Halil Özpolat,
Şadi'nin Edime F Tipi Cezaevi'nden Kandıra'ya
nakledilmesi sırasında başına gelenler nedeniyle
TBMM Insan Haklan Araştırma Komisyonu Baş-
kanlığı'na şikâyet dilekçesi yazmıştı. Oğlunun can
güvenliğinden endişe ettiğini bildirmişti.
Kemal ve Cemal Özdemir kardeşler geldiler.
Ümraniye Cezaevi'nde kalan iki kardeşlerinden
birisini, Ahmet'i Kandıra'ya, Bülent'i Edirne'ye
göndermişlerdi. Bülent'in operasyon sırasınd£
aldığı bir kurşunun vücudunda kaldığını ve ya-
pılan muayenede bu kurşun çekirdeğinin akci-
ğerine çok yakın bir mesafede olduğunun sap-
tandığını söylediler. Raporun da bir fotokopisin
bıraktılar. llgi istediler.
Kemal Aİtıngül, Edime F Tipi'nden birfaks
mektup yollamıştı. "Su faks elinize ulaştığındi
kim bilir ben ne durumda olacağım" diyordu
Metin Fırat, Kandıra Cezaevi'nden yazmıştı
Içeriye girdiğinde 19 yaşındaydı, şimdi 23; ba
şına gelenler yüzünden bir kulağı duymaz ol
muştu.
Hüseyin Çakıroğlu'nun öyküsü ise daha dra
matikti. Ftipini protesto için tutuklanmış ve Üm
raniye'ye konmuştu. Operasyonda Kandıra'y;
nakledilmişti. 24 Ocak 2001 tarihinde tahliye ol
masına rağmen serbest kalamamıştı. Daha ön
ce bu köşede sözünü ettiğim Cem Yıldız git
onu da operasyon nedeniyle tutuklamışlardı.
Cem Yıldız'ın babası Idris Yıldız koşturuyo
ölümün hemen yanı başındaki oğlunun anlam
sız ikinci tutuklanması nedeniyle serbest bırakı!
ması için uğraşryordu. Henüz iddianamesi bil
olmayan, operasyon yüzünden sırf cezaevind
olduğu için tutuklanan insanlar, belki de bu uy
gulama yüzünden yaşamlannı yitirecekle
Adalet böyle mi sağlanacak?