16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16MART2001CUMA HABERLER DUTNYADA BUGIİN ALt SİRMEN Siyaset Bitiyor mu? Önce Kemal Derviş'i kutlayarak başlayalım. Çarşamba akşamüstü yaptığı açıklamalann içe- riği açısından değil, ama konuşmasındaki akıcılık ve Türkçeye hâkimiyeti bakımından Sayın Derviş gerçekten kutlanmayı hak ediyor. Bir yıl Amerika'da kaldıktan sonra Yanki aksanıy- la konuşanların, bir-iki yıl Ingilizce eğitim görüp her tümceye yanm yamalak bildiği kefere deyimleri ka- tarak derdini anlatmaya çalışanlann tersine, yıllar- dır ABD'de görev yapan Sayın Dervjş, ne kendi öz- dilinin hâkimiyetini yitirmişti ne de olur olmaz yere yabancı sözcükler sokuyordu. Kemal Derviş'in çarşamba günkü açıklamalan ise piyasanın harekete geçmesi için beklenen sin- yallerden çok, uzun erimli bir planın ana hatlannın gözler önüne serilmesiyle sınırlı kaldı. Ama şu, zorlu geçeceği herkesçe bilinen iki ay içinde piyasaları hareketlendirip, güvensizliği gide- rip, durumu biraz istikrara kavuşturmak için âlına- cak acil önlemler, izlenecek parasal politikalarla il- gili doyurucu ipuçlannı elde edemedik. Yapılan açıklamalardan çıkarılacak sonuç, açık açık söylenmese bile, herkesin canının fena halde acıyacağıdır. Toplum büyük çoğunluğuyla bu acıyı zaten hak etmiş olduğuna göre, başa gelen çekilecektir. Ancak görünen o_ki, sıkıya girmeye alışmamış, "ekonomi dehası!" Özal döneminden bu yana ar- tan biçimde üretimi boşlamış, avanta ve lavantaya alışmış birtoplumun içinde, özelliklesesinifazladu- yuranlar, "Gelsin bizimle konuşsun esas!" (sanki şimdiye dek herkes onlarla konuşmamış gibi) diye- rekferyat iletehdidi kanştırıp kamuoyu önünde kö- pürenler, "sıyırmanın" yollannı arayacak görünü- yorlar. • • • ' " " •" Oysa Türkiye çok büyük bir yapısal bunalım ya- şıyor. Şunlann bunlann sıyırmasına izin verildiği tak- dirde büyük bir felakete koşulacağı açıktır. Böyle bir felaket yalnız emekçinin, üreticinin dü- zenini bozmayacak, bozuk düzenden nemalanan- lann tezgâhlarını da altüst edecektir. Yalnızca bu sonunculann şimdiye dek biriktirdik- leriyle terk-i diyar eyleyip tatlı yaşamlannı sürdür- mek olanağına sahip olacaklardır. Burada bir noktayı da vurgulamak gerek. Üreten yatınmcı da güç durumdadır. Avanta lavanta denizi bitmiş, güç bir dönem baş- lamıştır. Avanta lavanta denizi ile bitiikte, ala özal ya da alaturka demokrasinin siyaseti de bitmenin eşiği- ne gelmiş bulunmaktadır. Geçmişteki tutumlanyla, yeterii olmayan serma- ye birikimi, düşük tasarfufu ile IMF'nin kapısına da- yanmış olan ülkeler oranında olmasa bile, geliş- mişlerde de küreselleşmenin etkisiyle, artıkyatınm, üretim ve paylaşım kararlannın ulusal devletin or- ganlanndan, yani seçilmişlerden küreselleşmiş ser- mayeye doğru kayması, siyasetin alanını daralt- makta, bugüne kadar ahşageldiğimiz klasik de- mokrasinin sınıriannı küçültmektedir. Ulusal devlet ortadan kalkmıyor, ama kimi karar mekanizmalannı elinden kaçınyor, öte yandan da küreselleşen dev sermayeye kamu birikimlerini ak- taran edilgen bir sağmal ineğe dönüşüyor. • • • '•'' Özal'dan beri, zaten o yola gönül rahatlığıyla gir- miş olan bizim polıtıkacıyı ırgalayan husus bu de- ğil- Bizim politikacının zaten o taraklarda bezi yoktu. O avanta ve talan olanağı dağıtmaktaydı ki, son bu- nalımın doğurduğu ortamda Kemal Derviş'in alma- ya çalıştığı önlemler, bu kapıyı da kapamaya yöne- liktir. Bankacılık sistemi ile hortumlama dönemi kapa- nırken kamu bankalannın ışlevlerinin değiştirilme- siyle görev zararlanna son verilmesi, bizim politi- kacının elindeki günü gününe politika yapmanın araçlarını da ortadan kaldırmaktadır. Iktidar koltuklannda oturup da yatınm, üretim ve paylaşım kararlarını verme erkını çoktan yitirmiş olanlar, bir de ellerinden avanta dağıtım olanaklan alınınca ne yapacaklar kı? "Hamili kart yakinimdir" dönemi de kapanınca, bunlann politik işlevleri ne olacak ki? Işte programın en kritik noktası buradadır. Hiç kuşkunuz olmasın ki, şu anda, eli mecbur oldu- ğundan sinmiş görünen politikacı, varlık nedenini oluşturan araçları elde etmek için ilk fırsatta baş- kaldıracaktır. 'Darbeci' yurttaşa dava TRABZON (Cumhuriyet) - Geçen Kurban Bayramı'nda Trabzon'un Şalpazan ilçesinde Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e yönelik ola- rak "Size artık itimadınuz kalmadj. tnşauah aske- riye gelir de rahatlanz" dıyen Fehmi Çolak hak- kûıda, "Askeri, kanunlara karşı itaatsizuğe teşvik etmek" suçunu düzenleyen TCY'nin 153. mad- desi uyannca soruşturma başlatıldı. Dava açılmasına karar verilmesi halinde ilk kez bir yurttaş, askeri müdahale istemekten yargıla- nacak. İfade için pazariık yaptı İstanbul Haber Servisi - Milliyet Gazetesi Baş- yazarı ve Genel Yayın Yönetmeni Abdiİpekçirnn öldürülmesine ilişkin yeniden açılan davada Yu- suf Çenkkaya ile yurtdışında bulunan Yalçın Öz- bey'in yargılanmasma dün devam edildi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki otu- rumda Ipekçi cinayeti hakkında bilgisi olduğunu öne sûren Yusuf Çelikkaya, istediği cezaevine nakli yapılmadığı takdirde, cinayete ilişkin bildik- lerini açıklamayacağını söyledi. 'Camileri Sudan örgütledi' DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyar- bakır 3 No'lu DGM'de idam istemiyle yargılanan Mehmet Sudan'm Hizbullah'ın cami örgütlen- mesinin miman olduğu belirtildi. Sudan hakkında açılan dava dün 3 No'lu DGM'de görüldü. Duruşmada DGM savcısı Yü- maz Aktaş tarafından hazırlan iddıanamede Su- dan için, "1994 yıhna kadar Dryarbakır'daki 162 camiden 90'ında örgütsel yapüanmamn öncüsü- dûr" ıfadesı kullanıldı. 16 Mart 1978 de gerçekleştirilenfaşist saldırının sorumluları hâlâ ortaya çıkanlarnadı 23 yıllık katliam tlavasıİstanbul Haber Servisi - îstanbul Üniversite- si Merkez Kampusu önünde 7 öğrencinin öldü- rüldügü 16 Mart faşist katliamının üzerinden 23 yıl geçmesine karşın dava henüz sonuçlanma- dı. Avukat Cem Alptekin. katliamın çözülebil- mesi için hukuksal mücadelenin yanı sıra siya- si mücadelenin de gerektiğini söyledi. İstanbul Emniyet Müdûr Yardımcısı Şükrü Balcı imzasıyla, katliamdan 9 gün önce katli- amın yapılacağına yönelik istihbarat emniyet birimlerine gönderilmiş, yazıda ülkücülerin, solcu öğrencilere saldıracaklan ve üzerlerine dinamit atacaklan belirtilmişti. Bu istihbarata karşın 12 Eylûl öncesinin en kanlı eylemlerin- den biri 16 Mart 1978 günü saat 13.30'da 1Ü Merkez Kampusu önünde meydana geldi. Top- lu olarak dışan çıkan ögrencilerin üzerine bom- ba atılarak tarandı. Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Turan Özer, Murat Kurt, Ahmet Şim- şek, Hatice Özen ve Hamit Akü yaşamını yitir- di. 41 öğrenci de yaralandı. İstanbul 1 No'lu Sı- kıyönetim Mahkemesi'nde açılan davada döne- min Ulkü Ocaklan İstanbul Şubesi Başkanı Or- han Çakıroğlu. Kazun Ayaydm, Mehmet Gül, Ahmet HamdiPaksoy ve Sıddık Polat yargılan- dı. Yargılama sonunda Polat 11 yıl hapis ceza- sına çarptınlırken diğer sanıklar beraat etti. As- keri Yargıtay'ın karan bozması üzerine Polat da beraat etti. Böylece dava rafa kaldınldı. Yıllar sonra olayın sanıklanndan Zülküf İsot'un bir başka sanık LatifAkdı tarafından öl- dürülmesi üzerine İsot'un ailesinin açıklama- lan katliamı yeniden gündeme getirdi. 1995te dava yeniden açüdı Bu açıklamalar üzerine avukatlar, faillerle il- güi olarak 1992'de istanbul Cumhuriyet Başsav- cılığı'na suç duyurusunda bulundu. Zamanaşı- mına az bir süre kala 2 Ekim 1995'te yeniden eski polis memuru Mustafa Doğan ve Latif Ak- dı'nın 7'şer kez idam istemiyle yargılanmalan- na başlandı. îstanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde tanık olarak dinlenen Zülküf tsot'un ab- lası Remzhe AkyoL katliam emrini Alparslan Türkeş'in verdiğini söyledi. Davanın görülme- sine 22 Mart 2001 tarihinde devam edilecek. 16 Mart davasının avukatlanndan Cem Alp- tekin, katliamın çözülebilmesi için hukuksal mücadelenin yanı sıra siyasi mücadelenin de gerektiğini belirtti. Alptekin, Hasan Fehmi Gü- neş ile Avrupa Ülkücü Türkler Fedarasyonu Başkanı Lokman Kondakçı arasındaki görüş- menin bant çözümlerini delil olarak mahkeme- ye sunduğu için yargılandı ve beraat etti. Alp- tekin, tstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çîtid'nin, temyize başvurarak mahkemenin be- raat karannın kesinlesmesini önlediğini savuna- rak bantın dava için çok önemli olmasına kar- şın Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı bildiri ne- deniyle delil olarak kullanılamadığını söyledi. Aydın'da gerginlik PoUsarama yapmakistedi, lkişiöldü AYDIN (Cumhuriyet) - Ay- dın E Tipi Cezaevi çevresinde- ki Ovaemir beldesi Telsiztepe mevkiindeki evlerde arama yapmak isteyen polis ile vatan- daşlar arasmda çıkan tartışma- da bir kişi öldü. Aydm E Tipi Cezaevi çevre- sindeki evlerde her ay arama yapıldığını belirterek denetim- lerini sürdüren Aydın Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Resul Ay- demir'in evini de aramak iste- di. Aydemir'in, polisin arama girişimine karşı çıkması üzeri- ne çıkan tartışmanın büyüdüğü ve mahalle sakinlerinin de ka- tılmasıyla kavgaya dönüştüğü bildirildi. Olayda ağır yaralanan Resul Aydemir (35) Aydın Devlet Hastanesi'ne kaldınlırken yol- da öldü. Aydemir'in kardeşlen Sûleyman ve Abdullah Ayde- mir de gözaltına alındılar. Olay- lann büyümesi üzerine Telsiz- tepe'de jandarmanın güvenlik ördemlen aldiğı ö^gnıldi. > Bu arada Resul Aydemir'in cenazesini almak üzere Aydın Devlet Hastanesi'ne giden ka- labalık bir grup, hastane önün- de polis barikatı ile karşılaştı. Grubun, ellerindeki sopa ve bı- çaklarlapolislere saldırdığı bil- dirildi. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN İstanbul 1 No'lu DCM Sabancı davasında cezasız karar tstanbul Haber Servi- si-Sabancı Holding Yö- netim Kurulu üyesi Öz- demir Sabancı, Toyota- SA Genel Müdürü Ha- luk Görgün ve sekreter Nilgûn Hasefe ile 2 jan- darma erinin öldûrülrne- si davasmda yargılanan 12 sanıktan 8'i hakkın- daki davanuı ertelenme- sine karar verildi. Mah- keme, Fehrrye Erdal, ts- mail Akkol'un dosyası- nın aynlmasını, Ercan Kartal'ın dosyasınm ise başka bir davayla birleş- tirihnesini kararlaştırdı. Sanıklardan Mustafa Duyar da cezaevinde öl- dürüldüğü için dosyası- nm ortadan kaldınlma- sına karar verildi. Sa- bancı ailesinin, Belçi- ka'da bulunan Fehriye Erdal'ın Türkiye'de işle- diği suçlardan dolayı yargılanması amacıyla açrığı dava 3 Mayıs 2001 tarihine bırakıldı. istanbul 1 No'lu DGM'deki duruşmaya. Cezaevleri -:»£• davanın tutuklu, tutuk- suz ve gıyabi tutuklu 12 sanığından hiçbiri katıl- madı. Mahkeme heyeti, Farma Erdem, Metin Narin, Ejder Güngör, Mehmet Gökmen, Fer- han Taş, Melek Akkaya, Nazh Güngör ve Murte- za Deveci hakkındaki da- vayı, şartla salıverme yasası gereği erteledi. Gıyabi tutuklu sanıklar Ismail Akkol ve Fehriye Erdal haklundaki dava dosyasınm aynlmasını karara bağlayan mahke- me heyeti, DHKP/C ör- gütünün liderlerinden olan ve eylem talimatını verdiği öne sürülen Er- can Kartal hakkındaki dava dosyasuıı ise aynı mahkemede görülen başka bir dava dosyasıy- la birleştirdi. Mahkeme heyeti, yargılama aşa- masında Afyon Ceza- evi'nde öldürülen Mus- tafa Duyar hakkındaki kamu davasmı 9a orta- dan kaldırdı. 9 terörist öldürüldü, bir er arazi taramasında mayına basarak şehit oldu Şırnak'ta PKK operasyonu 'Yaşama dönüş' tahliyeleri engelliyor DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - Şırnak kırsalında yapılan operasyonda 9 PKK'li öldürüldü. Arazi taraması smı- smda mayına basan bir güven- lik görevlisi de şehit oldu. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan yazıh açıkla- maya göre, Şımak'ta iki gün- den bu yana yapılan operasyon- lar sırasında bir grup PKK'li ile sıcak temas sağlandı. Çıkan çatışmada 9 PKK'li öldürüldü. PKK'lilerle birlikte 9 Kaleşnikof, 2 el bombası, 3 RPG-7 roketatar mühimmatı ile bu silahlara ait bol miktar- da mermi ele geçirildi. Olaydan sonra bölgede ger- çekleştirilen arama-tarama fa- aliyetleri sırasında önceden araziye döşenmiş mayına ba- san bir güvenlik görevlisi de şehit oldu. PKK'deiççatışma ~~ Bu arada, AA'nın haberine göre bir grup PKK'li arasmda Kandil Dağı'ndaki PKK kam- pında para sorunundan kay- nakJandığı öne sürülen bir ça- tışma çıktı. Para verileceği vaadiyle kampa götürülen kişilerin, ala- caklannı istemek üzere sözde Başkanhk Könseyi'nin bulun- duğu binaya yürümek istedik- leri, bu grup ile binayı koru- makla görevli kişiler arasmda çatışma çıküğı belirtildi. Çatış- mada 7 PKK'linin öldüğü, 5 PKK'linin de yaralandığı iddia edildi. HoUanda'ya işkence iazntinatı CEMtLCtĞERİM SAMSUN - Hollanda'da 1993 yıhnda polisin kötü mu- amelesi sonucunda beyin kana- ması geçirerek yaşamını yitiren Samsunlu Hüseyin Köksal'ın ailesinin Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne (AlHM) açtığı dava sonuçlandı. Hollanda hü- kümeti, Köksal'ın ailesine 140 bin gulden (yaklaşık 60 müyar TL) tazminat ödemeyi kabul etti. 7 Ocak 1993 "te trafik ka- zası geçiren Hüseyin Köksal (32), "alkoflü olduğu" gerek- çesiyle karakola götürülürken dayak sonucu beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. Köksal'ın ölümünden so- rumlu tutulan bir polis memu- TU 5 Nisan 1993'te çıkanldığı mahkemece suçsuz buiunarak serbest bırakıldı. Köksal ailesi de 1.999 yılında tazminat iste- miyle Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne başvurdu. tstanbul Haber Servisi - Yargılandıklan davalar- dan tahliye edilen çok sa- yıda ölüm orucu eylem- cisi, 19 Aralık'ta başlatı- lan "yaşama dönüş ope- rasyonu'" sırasında çıkan olaylar hakkında açılan soruşturma nedeniyle tahliye edilemiyor. Ölü- mün eşiğindeki çocukla- nnı "yaşama cekmek" için başvurmadık kapı bı- rakmayan aileler, yetkili- lerin "umursamaz''tavır- larmdan yakıruyor. Kandıra Cezaevi'nde 147'nci gününe giren ölüm orucu eylemcileri arasında bulunan Cem Yıkkz'ınbabasıtdrisYü- dız, elinde istanbul 4 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin oğlu hakkında verdiği tahliye karan, Kandıra ve Üskü- dar cumhuriyet savcılık- lanna verdiği dilekçe ör- nekleri ile kapı kapı dola- şıp derdini anlatmaya ça- lışıyor. Gazetemize gelen Idris Yıldız, oğlu Cem'in yargılandığı davada 28 şubat 2001 tarihinde tah- liye edildiğini belirterek 19 Aralık'taki olaylann sonıştunnası kapsamın- da 450 kişi hakkında ve- rilen toplu tutuklama ka- ran nedeniyle tahliye edi- lemediğini söyledi. Aileler de otüme yakın TAYAD'h aileler adına yapılan yazıh açıklamada da cezaevlerindeki ölüm oruçlannın 147. gününe, TAYAD'h ailelerin sür- dürdüğü ölüm oruçlannın da 122. gününe girdiği be- lirtildi. Açıklamada, ai- lelerin sürdürdüğü ölüm oruçlannda Gülsüm Ada, Şenay Hanoğiu,Fatma Şe- ner, Hürya Şimşek, Zehra Kulakazve ReşjtSan'nın sağlık durumunun ağır- laştığı bildirildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] F tipi cezaevlerine nakil için yapılan, onlarca insanın yaşamını yitirmesine neden olan ve adı- na "Hayata Dönüş" operasyonu denen uygula- ma bir yönüyle sürüyor. Bitkaç haftadır yeni açı- lan Tekirdağ F Tipi'ne nakiller yapılıyor. Bu kö- şede daha önce birkaç kez sözünü ettiğim ço- cukluk arkadaşım, 68'li arkadaşırn Ali Açan ara- dı. Kardeşi Selim Açan da Edirne'den Tekir- dağ'a nakledilmişti. Selim Açan'la Bayrampaşa'da kalırken ko- nuşmuştuk. Zaten onu, ağabeyi nedeniyle çok uzun yıllardırtanınm. Bayrampaşa'da iken ölüm orucuna karşı çıkmıştı. Bir grup arkadaşıyla bir- likte ölüm orucunun yanlış olduğunu düşündü- ğünü söylemişti. Selim, Bayrampaşa'daki ope- rasyonda yaralanmıştı. Daha sonra da dövüle- rekkaburgalan kınlmıştı. Bayramdan birkaç gün önce de Edime'den Tekirdağ F Tipi'ne nakledil- mişti. Ali Açan, daha sonraki gelişmeleri şöyle an- lattı: "Selim, EdimeFTıpi'nde, tekkişilikhücre- de yaşamını iyi kötü sürdürvyordu. En son 1 Mart günü onu ziyaret ettim. Yaralan iyileşmiş, kınlmış olan kaburgalan kaynamıştı ve rahat ha- reketedebiliyordu. Cezaevinin giriş kapısına ası- lan bir çizelgeye göre, Selim'in bayram görüşü 10 Mart günüydü. Kız kardeşim Serpil, eşi ve oğlu, onu bayramda ziyaret edeceklerdi. Istan- bul'da, onun Tekirdağ'a nakledildiğini birtutuk- Cem Yıldız Hâlâ îçeride lu ailesinden tesadüfen öğrenmişler." Ali Açan, kız kardeşi Serpil'den dinlediklerini ise şöyle aktanyor "Selim'i ve yaklaşık 60 kişi- yi iki partide 3 Mart Cumartesi günü saat 06.00'da sevkarabalanna bindirmişler. Emanet kapalı olduğu için kimse emanetteki parasını alamamış. Beş parasız nakledılmişler. Edime'de yanlanna verilen birkısımeşya, Tekirdağ'dasa- kıncalı görülüp verilmemiş. Kız kardeşim Serpil, eşi ve oğluyla görüşe gittiği halde onlara görüş izni verilmemiş, halbukiEdime'de iken görüşe- biliyohardı. Tam bir keyfilik. Selim'i yine tek ki- şilik hücreye koymuşlar. Kajdığı hücrenin kalo- riferieri de yanmıyormuş. Üşûdüğü için elinde bulunan her şeyi üzerine giymiş. Kız kardeşimin götürdüğû elbiselerin hiçbirini almamışlar. Oy- sa Edime'de kazak talan kabulediyoriardı. Se- lim 10 gündür banyo yapamadığını ve koktuğu- nu söylemiş." Ali Açan'ın bundan sonra aktardıklan önemli: "Sayımlarda hen\esin ayakta durmasını istiyor- larmış. Bu süre bazen yanm saati aşıyormuş. Durmayanlar ve duramayanlar (ölüm oruççula- n) kıyasıya dövülüyormuş. Bu yüzden Selim'in kaburgalan yeniden arızalanmış... Aralannda ölüm omççulan olan genç çocuklar çok kötü dövülüyoriarmış." Ali Açan, bunca yaşadıklanndan sonra şu çağ- nyı yapıyor: "Geçen bayramımız, operasyon ne- deniyle zehir olmuştu, bu bayram da nakil ne- deniyle. Ben bu çocuklan ve kardeşimi iyi tanı- yorum. Onlarböylesine 'tretmanlara' boyun eğ- meyecekler. Bu işin sonu ölümle bitecek. Bu ül- ke bu ölümleri taşıyamaz. Artık bayramlan sev- miyomm, son iki bayramdır seni üzdüğüm için özür diliyorum." Selim'in kız kardeşi Serpil ise cezaevleri kapılannda çektikleri çileleri anlatmış. Örneğin iç çamaşın ve çorabın bile kantinden alınmak zorunda olduğunu; su, şeker, gazete masraflannı da ailelerin karşıladığını, şehirden uzak mesafelerde kurulan cezaevlerine gitmek için harcanan taksi paralannın, yol paralannın zaten yoksul olan aileleri çaresiz bıraktığını be- lirtmiş. Şadi Özpolat'ın babası avukat Halil Özpolat, Şadi'nin Edime F Tipi Cezaevi'nden Kandıra'ya nakledilmesi sırasında başına gelenler nedeniyle TBMM Insan Haklan Araştırma Komisyonu Baş- kanlığı'na şikâyet dilekçesi yazmıştı. Oğlunun can güvenliğinden endişe ettiğini bildirmişti. Kemal ve Cemal Özdemir kardeşler geldiler. Ümraniye Cezaevi'nde kalan iki kardeşlerinden birisini, Ahmet'i Kandıra'ya, Bülent'i Edirne'ye göndermişlerdi. Bülent'in operasyon sırasınd£ aldığı bir kurşunun vücudunda kaldığını ve ya- pılan muayenede bu kurşun çekirdeğinin akci- ğerine çok yakın bir mesafede olduğunun sap- tandığını söylediler. Raporun da bir fotokopisin bıraktılar. llgi istediler. Kemal Aİtıngül, Edime F Tipi'nden birfaks mektup yollamıştı. "Su faks elinize ulaştığındi kim bilir ben ne durumda olacağım" diyordu Metin Fırat, Kandıra Cezaevi'nden yazmıştı Içeriye girdiğinde 19 yaşındaydı, şimdi 23; ba şına gelenler yüzünden bir kulağı duymaz ol muştu. Hüseyin Çakıroğlu'nun öyküsü ise daha dra matikti. Ftipini protesto için tutuklanmış ve Üm raniye'ye konmuştu. Operasyonda Kandıra'y; nakledilmişti. 24 Ocak 2001 tarihinde tahliye ol masına rağmen serbest kalamamıştı. Daha ön ce bu köşede sözünü ettiğim Cem Yıldız git onu da operasyon nedeniyle tutuklamışlardı. Cem Yıldız'ın babası Idris Yıldız koşturuyo ölümün hemen yanı başındaki oğlunun anlam sız ikinci tutuklanması nedeniyle serbest bırakı! ması için uğraşryordu. Henüz iddianamesi bil olmayan, operasyon yüzünden sırf cezaevind olduğu için tutuklanan insanlar, belki de bu uy gulama yüzünden yaşamlannı yitirecekle Adalet böyle mi sağlanacak?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle