Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
davası
• ANKARA
(Cıunhuriyet Bfirosu) -
MHP milletvekilleri
Mehmet Kundakçı ile
Cahit Tekelioğlu'nun
Ankara 9. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde
yargılandığı davada, adli
tıp, TBMM'deki kavgada
ölen DYP Şanhurfa
Milletvekili Fevzi
Şıhanlıoğlu'nun kanında
161 miligram metanol,
3 miligram etanol
bulunduğunu bildirdi.
Adli Tıp yetkilileri, 161
miligramlık metanolun
yüksek olduğunu
belirterek, bunun ancak
ispirto, kolonya ve kaçak
rakıda bulunabileceğini
kaydettiler. Mahkeme,
ölûmlü kavga sırasında
oturumu yöneten
TBMM Başkanvekili
Ali Ilıksoy, Murat
Sökmenoğlu'nun da
aralannda bulunduğu
35 milletvekilinin
dinlenmesine karar
verdi.
rakoğhı'ndan
'eyamt
• ANKARA
(Cıunhuriyet Bürosu) -
Milli Savunma Bakanı
Sabahattin Çakmakoğlu,
dün TBMM Genel
Kurulu'nda FP Bitlis
Milletvekili Zeki
Ergezen'in F-4
uçaklannın
modernizasyonuyla
ilgili verdiği soru
önergesini yanıtladı.
Çakmakoğlu, 54 adet
F-4 savaş uçağırun
modernizasyon
maliyetinin 632 milyon
480 bin ABD Dolan
olduğunu bildirdi.
Üftiversiteden
açıklama
• Istanbul Haber Servisi
-Fatih Üniversitesi'nin
kapatılacağı yolundaki
haberlerin gerçeği
yansıtmadığı, bazı bölûm
ve anabilim dallanna
yeterli talep olmaması
nedeniyle 2001-2002
eğitim ve öğretim yıhnda
öğrenci alınmamasma
karar verildiği belirtildi.
Açıklamada,
üniversitenin hemşirelik
yüksekokuluna geçen
eğitim ve öğretim yılında
öğrenci alınmamasının,
üniversite senatosunun
2000 yılında yapılan
toplantısı sonucunda
alınan karara dayandığı
belirtildi.
CHP Genel Başkanı ile tek başına görüşen Karayalçın, 'Farklı düşünüyoruz' dedi
liderlerden BaykaFa ret
MUTLUSERELt
RARIŞDOSTER
ANKARA / İSTANBUL-
CHP'de, genel merkez ile
muhalifler arasındaki ilişkiler
kopma noktasına geldi. CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal
ile dün 3 saat süren bir görüş-
me yapan Murat Karavalçm,
"Paıüdekisorunlaria ilgiliola-
rak,aynıoİHylanfarkhyorum-
luyoruz. Bunu saptadnn" de-
ğerlendirmesini yaptı.
Murat Karayalçın, Erdal
İnönû, AHan Oymen ve Cezmi
Kartay'ın olumsuz yanıt ver-
mesi ûzerine, Baykal ile dün
tek başına görüştü. Eski lider-
lerin Baykal'ın çağnsrnı "sa-
mimi" bulmadıklan ve kendi-
leriyle ilgili olarak "Onlar baş-
ka partüerin genel başkarüan"
yaklaşımına tepki gösterdikle-
ri için reddettıkleri, Karayal-
çın'ın ise davet doğrudan ken-
disine yapıldığı için görüşme-
ye gittiği belirtildi.
Beklenenden uzun süren gö-
***** Deniz
BaykaTla
görüşmesinin
anfandan
gazetecüerin
sorulannı
yanıtlayan
- -<ai. Murat
Karayalçın,
'BaykaTla aynı
otayian farkh
yorumhryonız.
Bunu
saptadun"
dedL
rüşmede Karayalçın, 13. mad-
deden üye kayıtlannın iptal
edilmesi, ihraçlann gündem-
den çıkanlması, tüzük kurulta-
yınm yapılmasının yanı sıra,
demokratik koşullarda yapıl-
madığı gerekçesiyle delege se-
çimlerinin iptalini istedi. Bay-
kal, bu isteklerin tümünüj»eri
çevirdi. Karayalçın'ın. "One-
rflerimiz, uyantannuz dikkate
ahnmıyor" diyerek PM 'den is-
tifa etmeyi düşündüğü ileri sü-
rüldü.
Karayalçın, görüşmeden
sonra gazetecilerin sorularrnı
yanıtladı. Baykal ile ülke ve
parti sorunlannı tartışöklannı
belirten Karayalçın, "Ülkeso-
runlannda mutabakanmız
var, ama parti içindeki sorun-
laria OgiH olarak aynı oiaylan
farklı yorumhıyoruz. Bunu
saptadmT diye konuştu.
Karayalçrn, partinin yayın
organı olan tt
Gündem''de es-
ki genel başkanlarla ilgili ola-
rak "dinozor" ifadesinin kul-
lanılmasından duyduğu üzün-
tüyüde Baykal'ailettiğini bil-
dirdi.
Bu arada. kulislerde Erdal
înönü'nün, 16 Mart'ta yapa-
Emeç
anılıyor
tstanbul Haber Servisi -
Şeriatçı lslami Haraket
Orgütü'nce (İHÖ) şoforü
Sinan Ercan'la birlıkte
katledilen Hürriyet Gaze-
tesi Genel Yaym Yönet-
meni Çetin Emeç, bugün
Zincirlikuyu'daki mezarı
başında amlıyor.
Suadiye'deki evinin
önünde 7 Mart 1990 gü-
nü öldürülen Çetin Emeç,
sırasıyla Son Posta gaze-
tesi, Hayat ve Ses dergi-
leri, Hafta Sonu, Milliyet
ve Hürriyet gazetelerinde
çalıştı. Emeç'in Zincirli-
kuyu'daki mezan başın-
da saat 10.00'da tören dü-
zenlenecek. Saat 13.00'te
ise Basın Müzesi'nde, E-
meç'in eşi Büge Emeç ta-
rafindan müzeye bağışla-
nan Emeç'in notlan, eş-
yalan, resimleri, kitap ve
mektuplanndan oluşan
özel bÖlümün açılışı ya-
pılacak.
tĞNELtFIRÇA ZAFERTEMOÇtN
cağı Almanya seyahatinden
önce partiden aynlacağı dile
getiriliyor. Yeni partiye eski
hastalık ve yanhşlann taşın-
ması olasıhğı, yeni oluşumun
başına geçmesi için uzun süre-
dir baskılara maruz kalan Înö-
nü'nün de, aynı çekince ve
kaygılan taşıması, kulisleri da-
ha da hareketlendirdi.
Adının Sosyal Demokrat
Parti olacağı belirtilen yeni
partinin içinde yer alan isim-
ler, eski hatalara yeni partide
izin venneyeceklerinin altını
çizerken, yeni bir örgütlenme
anlayışı, demokrat, katüımcı,
saydam bir tüzük ve bilinçli
üye gjbi konular üzerinde çalış-
malann sürdüğü öğrenildi.
Kartay'dan açıklama
Cezmi Kartay da, dün bir ya-
zılı açıklama yaparak Bay-
kal'ın, 9 Mart günü konuk ol-
duğu birtelevizyon programın-
da eski genel başkanlarca kale-
me alınan uyan mektubunu gö-
türdüğü sırada yaptıklan gö-
rüşmeyle ilgili olarak yan-
lış yorumlar aktardığını
söyledi. Kartay, açıklama-
sındaBaykal'ateşekkürü-
nün gösterdiği ilgi karşı-
sında bir nezaket gereği
olduğunu belirterek, bu
tavnnın genel merkez po-
litikalannın onaylanması
olarak yorumlanmasının
doğru olmadığını belirtti.
CHP 20. Dönem Sıvas
Milletvekili MahmutLpk
ise, CHP'de şu anda yürü-
tülen en doğru girişimin,
eski genel başkanlann ha-
reketi olduğunu söyledi.
Altan öymen'i genel baş-
kanlıktan uzaklaştıranla
nn bugün yeni bir oluşum
için hazırlık yürüttükleri-
nı kaydeden Işık, "Bu ar-
kadaşianmızın Baykal'ı
eleştirme hakbtnyok" di-
ye konuştu.
Istanbul'da geçmiş dö-
nemlerde il başkanlığı ya-
pan isimlerden Ercan Ka-
rakaş, Bozkurt Nuboğtu,
AKOzcan, Yûksd Çengd,
Etem Cankurtaran ve
MehmetBötük de, önceki
gece bir araya gelerek son
durumu değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı'nın atadığı yeni üyeler YÖK Başkanı'nı rektörlere şikâyet etti
3 üyeden Gürüz'e karşı Iıarekât
Prof.Işıkh
Prof.ÇeMkel
EBRUTOKTAR
ANKARA-Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer tarafindan YÖK
Genel Kurul üyeliğine atanan Prof.
Dr. Alpaslan Işıkh. Prof. Dr. Aysd
Çetikd ve Prof. Dr. Türkan Say-
lan, rektörlere YÖK Başkanı Prof.
Dr. Kemal Gûrüz'ü şikâyet etti.
Gürüz'ün rektörlere gönderdiği ya-
zıdaki görüşlerin genel kurul kara-
n olmadığını belirten üyeler, ken-
dilerinin her zaman üniversitelerde
seçim sistemini savunduklannı
kaydettiler.
YÖK Genel Kurulu'nun yeni
üyeleri Işıkh, Çelikel ve Saylan,
Gürüz'e karşı harekât başlattı. Gü-
rüz'ün rektörlere gönderdiği yazı-
yı tekzip eden 3 yeni üye, karşı
yönde yazı hazırladı. Rektörlere
• YÖK Başkanı Gürüz'ün rektörlere gönderdiği yazının genel
kurul görüşlerini yansıtmadığını belirten Işıkb, Çelikel ve
Saylan, rektörlere yazdıklan yazıda, kendilerinin her zaman
üniversitelerde seçim sistemini savunduklannı kaydettiler.
fakslanan Çelikel, Saylan ve Işıklı
ımzalı yazıda, Gürüz'ün 20 Şubat
2001 tarihli yazısının amacını an-
lamakta güçlük çekildiği ve şu
açıklamanın yapılmasımn zorunlu
hale geldiği belirtildi: U
16 Şubat
2001 tarihli Yükseköğretim Genel
Kurul topJanüsında dile getirilen ve
Saym Başkan'm sizlere gönderdiği
yazıda 3 madde başlığı halinde tes-
pit edilen konu, rektör seçim ve ata-
ma sürecine iuşltin görüşleri içer-
mektedir. Rektör seçunlerinde, se-
çilmiş 6 rektör adayuun 3'e indiril-
mesi konusunda genel kurulca uy-
gulanan kriterier, yeni atanan biz-
ler için tereddüt uyandırnuşüT. Ko-
nu ile ilgili olarak bazı arkadaşlan-
mız görüşlerini ifade etmişlerdir.
Hiç tanunadıklan adaylar konu-
sundaki budoğal tereddütierin,Sa-
ym Başkan tarafindan bfitfln rek-
törlere yazı yazdarak bildirilmesi,
sanld, yeni seçilen Yüksek Öğretim
Kuruhı üyeleri için rektörlerin tep-
ki göstermea beklentisi intibamıya-
ratmaktadır."
Açıklamada şöyle devam edildi:
"Bizler üke olarak 2547 sayıh yasa-
nın kabul edüdiği günden beri rek-
törierinöğretim üyelerince seçflme-
sini savunduk. Tbplanüda Saym
Başkan 3 madde halinde sizlere u-
laşbnfağt teknfleri, 'Bunlar, benim
öteden beri savunduğum görüşler-
dir' biçiminde ifade etmiş, hatta
'rektör adaylanyla mülakat yapma'
konusu bizzat Saym Başkan tara-
findan önerilmiştir. Üyeler tarafin-
dan olumlu ya da olumsuz bir yo-
rumda bulunuimamısür. Gend ku-
rul toplanülarmda konuşulanlarm
bir 'kurul karan' haline getirflme-
dikçe, kurulun görüşü gibi Rektör-
ler Komitesi'ne gündem maddesi
halinde sunulmasmdaki yaklaşunı
anlayamadığnTuz için Saym Gü-
rüz'ün hangi maksatla bu yazryı
üniversite rektörierine gönderdiği-
nin değerlendiriimesini takdirleri-
nize sunuyoruz.''
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Türkiye, içine düştüğü krize çözüm
anyor. Türkiye, yapısal bir kriz yaşıyor.
Bu kriz, sırf ekonomik önlemlerte aşı-
lacak boyutlann ötesinde özellikler ta-
şıyor. Türkiye, son 20 yıldır otoriter bir
yönetim altına sokuldu. Sol ezildi, mu-
halif sesler susturulmak istendi. Solun
olmadığı ve solun ezılerek şekil değiş-
tirdiği, bürokratikleştiği ortamda Türki-
ye, otoriter bir yönetim mantığının esi-
ri haline geldi. Siyasi kriz, ekonomik
krizin anası oldu.
Sol, neden bu kadar etkisiz hale gel-
di? Solun bir kesimi, neden muhalif ol-
maktan çıkıp otoriter yönetimi savu-
nan bir geriliğe mahkûm oldu? özgür-
lüklerie sol arasındaki ilişki bundan
sonra nâsıl bir seyir izleyecek?
ÖDP'nin, yeni bir sol platform için bir
projesi var mı? ÖDP Genel Başkanı U-
fuk Uras'la solda yeniden yapılanma
üzerine konuştuk. Dün de Aydın Gü-
ven Gürkan'la konuşmuştuk. Bu ko-
nudaki tartışma ve arayışımızı sürdü-
receğiz.
• • • i } • -->
Uras, sörulanmızı şöyle yanıtladı:
"Türkiye'deki mevcut sistem lime li-
Ufuk Uras'la Solun Geleceği
me dökülüyor. Yoksulluk, yolsuzluk ve
işsizlikte dünyanın önde gelen ülkele-
riarasındayeralıyoruz. Türkiye'de90'lı
yıllarda yaşanan krizin etkileri geniş sol
yelpazede de kendini hissettiriyor.
Sendikalar, meslek biriikleri ve demok-
ratik örgütlerin yanında, sol yelpaze-
deki partilerde de temsil krizi yaşanı-
yor. Sol, kabuğunu kırmakta, çalışma
tamnı vezihniyetini 21. yûzyılın özgür-
lükçü ve demokratik politikalanna
uyartamaktagüçlüklerçekiyor, direnç-
ler sergiliyor."
Peki sol bu krizi aşabilecek mi: "Sol
geçmişiyle vezaaflanyla hesaplaşmak-
tan korktuğu, solculukla mutaassıplığı
birbirine kanştırdığı sürece yaşadığı
temsil kriziniaşmaktazorianacaktır. Ör-
neğin onlarca yılın sonu başansızlıkla
biten devletçi uygulamalan ile kamu
yaran arasındaki farkın anlatılamama-
sı ekonomipolitikalannda altematifya-
ratmasonınlannıarttınyor. Devletçipo-
litikalarda, kamu kurumlannın imkânla-
nnın sınırtı birazınlığın, siyasi ve bürok-
ratikyönetimin ve sermayenin çıkanna
kullandınlması, toplumdaki kamuculuk
hissini zayrflattı. Sol, bununla cesurca
hesaplaşamadı."
Solun başansızlığı üzerine Uras'ın
görüşleri şöyle: "Sol, ekonomik vepo-
litik karahardan yaşamlan etkilenen
çalışanlann karar süreçlerine katılabi-
leceği, devleti ve politikayı denetleye-
bileceğlbirmodeligeliştirmekte ve kit-
lelere anlatmakta başansız oldu. öte
yandan sosyalizmin geçmiş deneyle-
rinin toplumsal demokrasiye yaşam
kazandırmaktaki basansızlığının fatu-
rası da yine sola çıktı. Geçmişte ken-
diiçinde bile demokrasiyiyaşatmamış
olması ülkede solun demokrasiyi ge-
liştireceğine dairhaklı ve ciddi şüphe-
ler oluşturdu."
Solla devlet arasındaki ilişki konu-
sunda Uras şunlan söylüyor "Sol,
demokrasinin devlet eliyle tepeden
inme geliştirebileceği yanılsaması-
na karşı toplumun demokratikleş-
mesi, kendi örgütlerini geliştirmesi
anlayışını yeterince yaygınlaştırama-
dı. Kısacası sol, devlete karşı toplu-
mun, yönetilenlerin, ezilenlerin mu-
halefeti ve sesi olma duygusunu ve
görevini yeterince yaşama geçire-
medi. Sol tarihteki hatalann veyeter-
siz politikalann esiri olmaktan kurtu-
lursa, özgüriükçü ve demokratik bir
politik kültürü geliştirebilir. Türki-
ye'deki devletin ve politikanın otori-
ter yapısının, toplumda egemen kı-
lınmış olan baskıcı zihniyetin, yeni
bir politik kültür ve zihniyetle aşılma-
sının yolu, solun toplumun karşısın-
da ciddi ve güvenilir bir altemaûf ola-
rakçıkabilmesinden veyeniden güç-
lenmesinden geçiyor. Sol, kapitalist
kürselleşmenin yıkıcı etkilerini sergi-
leyip bunun aslında uluslararası ser-
mayenin hegemonyasını tüm yaşam
alanlanna dayatması olduğunu anla-
tırken devletçi tutucu birizlenim ver-
mekten kurtulamadı. Solun özünün
entemasyonalizm olduğu, çok kül-
türiülük, çok kimlikiilik ve farklı ulus-
lar arasında hoşgörû, kültûrel VQ ti-
cari alışverişin geliştirilmesinden
geçtiği yeterince anlatılamadı."
Uras, çözüm önerisini şöyle dile
getirdi: "Bu krizi aşabilmenin im-
kânlannıyaratmakiçin, solun, özel-
likle toplum nezdinde yaşamakta
olduğu güven bunalımını aşacak
sonuçlaryaratmasıgerektyor. Sos-
yal demokratlardan sosyalistlere
kadar uzanan geniş bir yelpazede
parlamento dışı muhalefetin so-
mut ve belirgin talepler etrafında
yan yana gelmelerini sağlayacak
bir türgökkuşağı hareketi geliştiril-
melidir. Idari sistemden seçim sis-
temine, yerel yönetimlerden adli
sisteme, çalışma yaşamından si-
yasi demokrasiye kadar tüm alan-
lardaki radikal reformlar, toplumsal
muhalefetin baskısı ve müdahale-
si ile gerçekleştirilmezse, Türki-
ye'nin bildiği ve tanıdığı gelenek-
sel, otoriter ve baskıcı uygulama-
lar ağıriıkiannı arttıracaklardır. Bu
ise varolan sorunlann giderilmesi-
ne değil, derinleşmesine yol aça-
caktır.
GLOBALPOIJTIKÜLTCR
ERGtN YILDIZOĞLU
Tehlikeli Gelişmeler...
Korean Tımes gazetesinin, Güney Kore Devlet
Başkanı Kim Dae Jung'la ABD Devlet Başkanı II.
Bush'un geçen haftaki VVashington toplantısının ar-
kasındanyaptığıyorumagöre "ABD, tümgüney-ku-
zey yakınlaşması üzerine soğuk bir su döktü, Baş-
kan Kim "ızor durumda bıraktı" (11.3.2001). Bu iki li-
der arasında ortaya çıkan görüş aynlıklannı, salt Ku-
zey Kore'nin gerçek niyetine ilişkin bir algılama far-
kıyla açıklamak doğru olmaz. ABD'nin Kuzey Kore
politikasındaki değişikliği, daha genel bir stratejik
yönelimin dışavurumu olarak ele almak gerekiyor.
Kim Dae Jung'un "Kuzey Kore"yeyönelikdesfefc,
güven sağlama, buna karşılık beklentilerinde esnek
olmayaklaşımı, "güneşışığıpolıtikası", Clirrtonyö-
netiminin yaklaşımlanyla birieşerek kuzeyle güney
arasında bir "detant" süreci başlatmış, süreç geçen
sene haziranda Kim'in, Kuzey Kore ziyareti sırasın-
da, Kim Jong ll'le sıcak kucaklaşmasından sonra
yeni bir aşamaya girmiş, Kim'e de bu girişimlerinden
dolayı Nobel Banş ödülü verilmişti. New Yon\ 77-
mes'ın aktardığına göre, Clinton yönetimiyle Kuzey
Kore arasında, kuzeyin nükleer silah ve balistik füze
projelerine son verebilecek, Kore'yi dünyaya açabi-
İecek bir anlaşma yapmanın olasıhğı, kimi pürüzlü
noktalara karşın son derecede güçlenmişti
(6.3.2001). Artık gündemde kuzey ve güney arasın-
da yeni bir banş deklarasyonu, Kim Jong ll'in Seul
ziyareti vardı. GÖzlemcilere göre Kim Dae Jung, ge-
çen hafta Washington'a giderken II. Bush yönetimi-
nin kuzeye yönelik "kaygılannın" farkındaydı, ama
Bush'u, sürece, Clinton'ın bıraktığı yerden devam et-
mesi için ikna etmeyi umuyordu. Colin Povvell da
sanki bu yönde işaretler verir gibiydi. Ancak Bush,
Kim'e ABD'nin kuzeyle görüşmelere yeniden başla-
mayı şimdilik planlamadığını, kuzeyle güney arasın-
da yeni bir banş deklarasyonuna sıcak bakmadığı-
nı, kuzeye güvenmediğini aktardı. Powell da zaten
artık âdet haline getirmeye başladığı gibi, önceki
ılımlı tespitini değiştirdi, üstelik kuzeyin askeri per-
sonel sayısını azaltması gibi ek bir tedbiri de günde-
me getirdi. Hafta sonunda Korean Herald, Kim'in
"Kuzey Kore'ye yaklaşımını, ABD'den gelen baskı-
lar doğrultusunda değiştirmeye başladtğım" ve "iki
Kore arasında bir banş deklarasyonu projesinden
vazgeçtiğini" yazıyordu.
Birçok uluslararası pditika analisti, örneğin "Bush,
Pyongyang'la (Kuzey Kore'nin başkenti-E. Y) ne
oyunu oynuyor" diye soran, New York Tımes'tan
Thomas L. Friedman, endişesini dile getirdi. Fried-
man, Bush'un ya ne yaptığını bilmediğini ya da uzay
savaşlan füze kalkanı saplantısının etkisi altında ol-
duğunu yazdı. Ve eMedi; "öyleyse sorun var!" (In-
ternational Herald Tribune 10.3.2001). Hong-
Kong'da çıkan South China Moming Post da
"Bush'un tutumu bölgede güvenlik konusunda kor-
kuya yol açıyor" dedikten sonra örnek olarak bir Ja-
pon gazetesinin başmakalesindeki uyanyı aktardı:
"Pyongyang'a düşman muamelesi yapmak, onun
bir düşman haline gelmesini garantileyecektir"
(10.3.2001).
Japon gazetesinin uyansından hareketle, giriş pa-
ragrafımdaki "ABD'nin Kuzey Kore politikasındaki
değişikliği, daha genel bir stratejik yönelimin dışa-
vurumu olarak ele almak gerekir" saptamasına ge-
ri dönmek istiyorum. Ama önce, II. Bush yönetimi-
nin olası dış politika yönelimlerini irdelerken (Cum-
huriyet, 12.2.2001) iki partinin uzmanları tarafindan
yeni başkan için hazırtanan bir Rand Corporatıon ra-
porundan aktardığım satırian hatıriatmam gerekiyor:
"ABD kendi dışındaki büyük güçleri ve önemli ye-
rel güçleri tek bir uluslararası sistem altında enteg-
re etmelidir." Arkasından da CIA direktörü G. J. Ten-
net'in 7 Şubat'ta ABD Kongresi Intelijans Komite-
si'ne sunduğu "Dûnya Çapında Tehdit 2001: Deği-
şen Dünyada Ulusal Güvenlik" başlıklı raporuna (CIA
web sitesinden okunabilir) değineceğim. Rapor,
dünyada ABD'ye yönelik tehdit alanlarını gözden
geçirdikten sonra üç ülke üzerinde özellikle duruyor;
Rusya, Çin, Kuzey Kore. Bu iki raporu bir araya ko-
yunca, ABD'nin hegemonyasını sürdürmeye devam
edebilmek için eski Batı Bloku'nu oluşturan ülkele-
ri tekrar kendi şemsiyesi attına almayı amaçiadığını,
bu amaç için gerekli tehdidi de bu üç ülkeyi zaman
içinde düşman bir konuma getirerek yaratmayı plan-
ladığını çıkarsamak, sanınm aşın bir zoriama olmaz.
Kuzey Kore'nin yanı sıra Bush hükümetınin Çin'e
karşı tutumunu, milliyetçi Çin'in silah kapasitesini
getiştirmeye niyetli olduğunu da açıklayarak sertleş-
tirmeye başladığını, Rusya'ya karşı daha kuşkucu
bir dil kulanmaya başladığını, bu arada Armitage
fîeport ta (Ocak 2001) da belirtildiğı gibi Japonya'yı
daha aktif bir askeri konuma doğru itmeye başladı-
ğını, bunun Çin ve K. Kore'de yaratacağı etkiyi dü-
şününce...
Soğuk savaş döneminde Batı Bloku, nükleer şem-
siye altında bir araya konmuştu. Bugün II. Bush yö-
netimi füze kalkanı projesıyle bunu gerçekleştirmek
istiyor. Bu projenin temel gerekçelennden bırı de ABD
tarafindan ısraria vurgulandığı gibi (Stradfor gıbı say-
gın intelijans kaynaklannın, uyduresimlerinide kulla-
narak aksini ileri sürmesine rağmen) Kuzey Kore gi-
bi ülketerin yarattığı nükleer tehdit. Doğal olarak Bush
yönetimi bu tehdidin ortadan kalkmasını istemiyor...
Ve Colin Povvell ile Condaleezza Rice'ın sık sık ön-
ce ılımlı ifadeler kullanıp arkasından aniden daha "şa-
hin" ifadeler kulanmak zorunda kalmasına da baka-
rak, yönetim içinde, Rumsfeld, Wotfowitz gibi Pen-
tagon'u temsil eden (Le Monde 5.2.2001) şahınlerin
giderek etkilerini konsolide ettığıni de söylemek müm-
kün. Ikı petrol bölgesı arasında ve stratejik su kaynak-
lan üzerinde oturan bir ülke olarak Türkiye açısından
oldukça tehlikeli gelişmeler bunlar.
Medeni yasa tasarısı
MHP'den mal
rejimiııe itiraz
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Hükü-
metin MHP kanadı,
Türk medeni yasa tasa-
nsı üzerindekı muhale-
fetini sürdürüyor. MHP
Tokat Milletvekili Ha-
san Hüseyin Balak,
MHP grup toplantısın-
da, edinilmış mallara
katılma rejiminin evli-
lik dışı ilişkileri özen-
direceğini söyledi.
Trabzon Milletvekili
Orhan Bıçakçıoğhı ise
Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ü feminist-
lerin yönlendirdiğini
ileri sürdü.
Balak'ın konuşması
üzerine söz alan Devlet
Bakanı FarukBal, "Ta-
san, İsviçre Medeni Ya-
sası'ndan ajnen ahna-
rakhaznianmışör. An-
cak, mal paylaşımı yü-
zünden sıkuıa çekildL
Avrupa'nuı nüfusu za-
ten azahyor,bu evüükle-
ridahada azalm" dedı.