25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2001 ÇARŞAMBA HABERLER davası • ANKARA (Cıunhuriyet Bfirosu) - MHP milletvekilleri Mehmet Kundakçı ile Cahit Tekelioğlu'nun Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada, adli tıp, TBMM'deki kavgada ölen DYP Şanhurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu'nun kanında 161 miligram metanol, 3 miligram etanol bulunduğunu bildirdi. Adli Tıp yetkilileri, 161 miligramlık metanolun yüksek olduğunu belirterek, bunun ancak ispirto, kolonya ve kaçak rakıda bulunabileceğini kaydettiler. Mahkeme, ölûmlü kavga sırasında oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy, Murat Sökmenoğlu'nun da aralannda bulunduğu 35 milletvekilinin dinlenmesine karar verdi. rakoğhı'ndan 'eyamt • ANKARA (Cıunhuriyet Bürosu) - Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, dün TBMM Genel Kurulu'nda FP Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen'in F-4 uçaklannın modernizasyonuyla ilgili verdiği soru önergesini yanıtladı. Çakmakoğlu, 54 adet F-4 savaş uçağırun modernizasyon maliyetinin 632 milyon 480 bin ABD Dolan olduğunu bildirdi. Üftiversiteden açıklama • Istanbul Haber Servisi -Fatih Üniversitesi'nin kapatılacağı yolundaki haberlerin gerçeği yansıtmadığı, bazı bölûm ve anabilim dallanna yeterli talep olmaması nedeniyle 2001-2002 eğitim ve öğretim yıhnda öğrenci alınmamasma karar verildiği belirtildi. Açıklamada, üniversitenin hemşirelik yüksekokuluna geçen eğitim ve öğretim yılında öğrenci alınmamasının, üniversite senatosunun 2000 yılında yapılan toplantısı sonucunda alınan karara dayandığı belirtildi. CHP Genel Başkanı ile tek başına görüşen Karayalçın, 'Farklı düşünüyoruz' dedi liderlerden BaykaFa ret MUTLUSERELt RARIŞDOSTER ANKARA / İSTANBUL- CHP'de, genel merkez ile muhalifler arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile dün 3 saat süren bir görüş- me yapan Murat Karavalçm, "Paıüdekisorunlaria ilgiliola- rak,aynıoİHylanfarkhyorum- luyoruz. Bunu saptadnn" de- ğerlendirmesini yaptı. Murat Karayalçın, Erdal İnönû, AHan Oymen ve Cezmi Kartay'ın olumsuz yanıt ver- mesi ûzerine, Baykal ile dün tek başına görüştü. Eski lider- lerin Baykal'ın çağnsrnı "sa- mimi" bulmadıklan ve kendi- leriyle ilgili olarak "Onlar baş- ka partüerin genel başkarüan" yaklaşımına tepki gösterdikle- ri için reddettıkleri, Karayal- çın'ın ise davet doğrudan ken- disine yapıldığı için görüşme- ye gittiği belirtildi. Beklenenden uzun süren gö- ***** Deniz BaykaTla görüşmesinin anfandan gazetecüerin sorulannı yanıtlayan - -<ai. Murat Karayalçın, 'BaykaTla aynı otayian farkh yorumhryonız. Bunu saptadun" dedL rüşmede Karayalçın, 13. mad- deden üye kayıtlannın iptal edilmesi, ihraçlann gündem- den çıkanlması, tüzük kurulta- yınm yapılmasının yanı sıra, demokratik koşullarda yapıl- madığı gerekçesiyle delege se- çimlerinin iptalini istedi. Bay- kal, bu isteklerin tümünüj»eri çevirdi. Karayalçın'ın. "One- rflerimiz, uyantannuz dikkate ahnmıyor" diyerek PM 'den is- tifa etmeyi düşündüğü ileri sü- rüldü. Karayalçın, görüşmeden sonra gazetecilerin sorularrnı yanıtladı. Baykal ile ülke ve parti sorunlannı tartışöklannı belirten Karayalçın, "Ülkeso- runlannda mutabakanmız var, ama parti içindeki sorun- laria OgiH olarak aynı oiaylan farklı yorumhıyoruz. Bunu saptadmT diye konuştu. Karayalçrn, partinin yayın organı olan tt Gündem''de es- ki genel başkanlarla ilgili ola- rak "dinozor" ifadesinin kul- lanılmasından duyduğu üzün- tüyüde Baykal'ailettiğini bil- dirdi. Bu arada. kulislerde Erdal înönü'nün, 16 Mart'ta yapa- Emeç anılıyor tstanbul Haber Servisi - Şeriatçı lslami Haraket Orgütü'nce (İHÖ) şoforü Sinan Ercan'la birlıkte katledilen Hürriyet Gaze- tesi Genel Yaym Yönet- meni Çetin Emeç, bugün Zincirlikuyu'daki mezarı başında amlıyor. Suadiye'deki evinin önünde 7 Mart 1990 gü- nü öldürülen Çetin Emeç, sırasıyla Son Posta gaze- tesi, Hayat ve Ses dergi- leri, Hafta Sonu, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Emeç'in Zincirli- kuyu'daki mezan başın- da saat 10.00'da tören dü- zenlenecek. Saat 13.00'te ise Basın Müzesi'nde, E- meç'in eşi Büge Emeç ta- rafindan müzeye bağışla- nan Emeç'in notlan, eş- yalan, resimleri, kitap ve mektuplanndan oluşan özel bÖlümün açılışı ya- pılacak. tĞNELtFIRÇA ZAFERTEMOÇtN cağı Almanya seyahatinden önce partiden aynlacağı dile getiriliyor. Yeni partiye eski hastalık ve yanhşlann taşın- ması olasıhğı, yeni oluşumun başına geçmesi için uzun süre- dir baskılara maruz kalan Înö- nü'nün de, aynı çekince ve kaygılan taşıması, kulisleri da- ha da hareketlendirdi. Adının Sosyal Demokrat Parti olacağı belirtilen yeni partinin içinde yer alan isim- ler, eski hatalara yeni partide izin venneyeceklerinin altını çizerken, yeni bir örgütlenme anlayışı, demokrat, katüımcı, saydam bir tüzük ve bilinçli üye gjbi konular üzerinde çalış- malann sürdüğü öğrenildi. Kartay'dan açıklama Cezmi Kartay da, dün bir ya- zılı açıklama yaparak Bay- kal'ın, 9 Mart günü konuk ol- duğu birtelevizyon programın- da eski genel başkanlarca kale- me alınan uyan mektubunu gö- türdüğü sırada yaptıklan gö- rüşmeyle ilgili olarak yan- lış yorumlar aktardığını söyledi. Kartay, açıklama- sındaBaykal'ateşekkürü- nün gösterdiği ilgi karşı- sında bir nezaket gereği olduğunu belirterek, bu tavnnın genel merkez po- litikalannın onaylanması olarak yorumlanmasının doğru olmadığını belirtti. CHP 20. Dönem Sıvas Milletvekili MahmutLpk ise, CHP'de şu anda yürü- tülen en doğru girişimin, eski genel başkanlann ha- reketi olduğunu söyledi. Altan öymen'i genel baş- kanlıktan uzaklaştıranla nn bugün yeni bir oluşum için hazırlık yürüttükleri- nı kaydeden Işık, "Bu ar- kadaşianmızın Baykal'ı eleştirme hakbtnyok" di- ye konuştu. Istanbul'da geçmiş dö- nemlerde il başkanlığı ya- pan isimlerden Ercan Ka- rakaş, Bozkurt Nuboğtu, AKOzcan, Yûksd Çengd, Etem Cankurtaran ve MehmetBötük de, önceki gece bir araya gelerek son durumu değerlendirdi. Cumhurbaşkanı'nın atadığı yeni üyeler YÖK Başkanı'nı rektörlere şikâyet etti 3 üyeden Gürüz'e karşı Iıarekât Prof.Işıkh Prof.ÇeMkel EBRUTOKTAR ANKARA-Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer tarafindan YÖK Genel Kurul üyeliğine atanan Prof. Dr. Alpaslan Işıkh. Prof. Dr. Aysd Çetikd ve Prof. Dr. Türkan Say- lan, rektörlere YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gûrüz'ü şikâyet etti. Gürüz'ün rektörlere gönderdiği ya- zıdaki görüşlerin genel kurul kara- n olmadığını belirten üyeler, ken- dilerinin her zaman üniversitelerde seçim sistemini savunduklannı kaydettiler. YÖK Genel Kurulu'nun yeni üyeleri Işıkh, Çelikel ve Saylan, Gürüz'e karşı harekât başlattı. Gü- rüz'ün rektörlere gönderdiği yazı- yı tekzip eden 3 yeni üye, karşı yönde yazı hazırladı. Rektörlere • YÖK Başkanı Gürüz'ün rektörlere gönderdiği yazının genel kurul görüşlerini yansıtmadığını belirten Işıkb, Çelikel ve Saylan, rektörlere yazdıklan yazıda, kendilerinin her zaman üniversitelerde seçim sistemini savunduklannı kaydettiler. fakslanan Çelikel, Saylan ve Işıklı ımzalı yazıda, Gürüz'ün 20 Şubat 2001 tarihli yazısının amacını an- lamakta güçlük çekildiği ve şu açıklamanın yapılmasımn zorunlu hale geldiği belirtildi: U 16 Şubat 2001 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul topJanüsında dile getirilen ve Saym Başkan'm sizlere gönderdiği yazıda 3 madde başlığı halinde tes- pit edilen konu, rektör seçim ve ata- ma sürecine iuşltin görüşleri içer- mektedir. Rektör seçunlerinde, se- çilmiş 6 rektör adayuun 3'e indiril- mesi konusunda genel kurulca uy- gulanan kriterier, yeni atanan biz- ler için tereddüt uyandırnuşüT. Ko- nu ile ilgili olarak bazı arkadaşlan- mız görüşlerini ifade etmişlerdir. Hiç tanunadıklan adaylar konu- sundaki budoğal tereddütierin,Sa- ym Başkan tarafindan bfitfln rek- törlere yazı yazdarak bildirilmesi, sanld, yeni seçilen Yüksek Öğretim Kuruhı üyeleri için rektörlerin tep- ki göstermea beklentisi intibamıya- ratmaktadır." Açıklamada şöyle devam edildi: "Bizler üke olarak 2547 sayıh yasa- nın kabul edüdiği günden beri rek- törierinöğretim üyelerince seçflme- sini savunduk. Tbplanüda Saym Başkan 3 madde halinde sizlere u- laşbnfağt teknfleri, 'Bunlar, benim öteden beri savunduğum görüşler- dir' biçiminde ifade etmiş, hatta 'rektör adaylanyla mülakat yapma' konusu bizzat Saym Başkan tara- findan önerilmiştir. Üyeler tarafin- dan olumlu ya da olumsuz bir yo- rumda bulunuimamısür. Gend ku- rul toplanülarmda konuşulanlarm bir 'kurul karan' haline getirflme- dikçe, kurulun görüşü gibi Rektör- ler Komitesi'ne gündem maddesi halinde sunulmasmdaki yaklaşunı anlayamadığnTuz için Saym Gü- rüz'ün hangi maksatla bu yazryı üniversite rektörierine gönderdiği- nin değerlendiriimesini takdirleri- nize sunuyoruz.'' SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Türkiye, içine düştüğü krize çözüm anyor. Türkiye, yapısal bir kriz yaşıyor. Bu kriz, sırf ekonomik önlemlerte aşı- lacak boyutlann ötesinde özellikler ta- şıyor. Türkiye, son 20 yıldır otoriter bir yönetim altına sokuldu. Sol ezildi, mu- halif sesler susturulmak istendi. Solun olmadığı ve solun ezılerek şekil değiş- tirdiği, bürokratikleştiği ortamda Türki- ye, otoriter bir yönetim mantığının esi- ri haline geldi. Siyasi kriz, ekonomik krizin anası oldu. Sol, neden bu kadar etkisiz hale gel- di? Solun bir kesimi, neden muhalif ol- maktan çıkıp otoriter yönetimi savu- nan bir geriliğe mahkûm oldu? özgür- lüklerie sol arasındaki ilişki bundan sonra nâsıl bir seyir izleyecek? ÖDP'nin, yeni bir sol platform için bir projesi var mı? ÖDP Genel Başkanı U- fuk Uras'la solda yeniden yapılanma üzerine konuştuk. Dün de Aydın Gü- ven Gürkan'la konuşmuştuk. Bu ko- nudaki tartışma ve arayışımızı sürdü- receğiz. • • • i } • --> Uras, sörulanmızı şöyle yanıtladı: "Türkiye'deki mevcut sistem lime li- Ufuk Uras'la Solun Geleceği me dökülüyor. Yoksulluk, yolsuzluk ve işsizlikte dünyanın önde gelen ülkele- riarasındayeralıyoruz. Türkiye'de90'lı yıllarda yaşanan krizin etkileri geniş sol yelpazede de kendini hissettiriyor. Sendikalar, meslek biriikleri ve demok- ratik örgütlerin yanında, sol yelpaze- deki partilerde de temsil krizi yaşanı- yor. Sol, kabuğunu kırmakta, çalışma tamnı vezihniyetini 21. yûzyılın özgür- lükçü ve demokratik politikalanna uyartamaktagüçlüklerçekiyor, direnç- ler sergiliyor." Peki sol bu krizi aşabilecek mi: "Sol geçmişiyle vezaaflanyla hesaplaşmak- tan korktuğu, solculukla mutaassıplığı birbirine kanştırdığı sürece yaşadığı temsil kriziniaşmaktazorianacaktır. Ör- neğin onlarca yılın sonu başansızlıkla biten devletçi uygulamalan ile kamu yaran arasındaki farkın anlatılamama- sı ekonomipolitikalannda altematifya- ratmasonınlannıarttınyor. Devletçipo- litikalarda, kamu kurumlannın imkânla- nnın sınırtı birazınlığın, siyasi ve bürok- ratikyönetimin ve sermayenin çıkanna kullandınlması, toplumdaki kamuculuk hissini zayrflattı. Sol, bununla cesurca hesaplaşamadı." Solun başansızlığı üzerine Uras'ın görüşleri şöyle: "Sol, ekonomik vepo- litik karahardan yaşamlan etkilenen çalışanlann karar süreçlerine katılabi- leceği, devleti ve politikayı denetleye- bileceğlbirmodeligeliştirmekte ve kit- lelere anlatmakta başansız oldu. öte yandan sosyalizmin geçmiş deneyle- rinin toplumsal demokrasiye yaşam kazandırmaktaki basansızlığının fatu- rası da yine sola çıktı. Geçmişte ken- diiçinde bile demokrasiyiyaşatmamış olması ülkede solun demokrasiyi ge- liştireceğine dairhaklı ve ciddi şüphe- ler oluşturdu." Solla devlet arasındaki ilişki konu- sunda Uras şunlan söylüyor "Sol, demokrasinin devlet eliyle tepeden inme geliştirebileceği yanılsaması- na karşı toplumun demokratikleş- mesi, kendi örgütlerini geliştirmesi anlayışını yeterince yaygınlaştırama- dı. Kısacası sol, devlete karşı toplu- mun, yönetilenlerin, ezilenlerin mu- halefeti ve sesi olma duygusunu ve görevini yeterince yaşama geçire- medi. Sol tarihteki hatalann veyeter- siz politikalann esiri olmaktan kurtu- lursa, özgüriükçü ve demokratik bir politik kültürü geliştirebilir. Türki- ye'deki devletin ve politikanın otori- ter yapısının, toplumda egemen kı- lınmış olan baskıcı zihniyetin, yeni bir politik kültür ve zihniyetle aşılma- sının yolu, solun toplumun karşısın- da ciddi ve güvenilir bir altemaûf ola- rakçıkabilmesinden veyeniden güç- lenmesinden geçiyor. Sol, kapitalist kürselleşmenin yıkıcı etkilerini sergi- leyip bunun aslında uluslararası ser- mayenin hegemonyasını tüm yaşam alanlanna dayatması olduğunu anla- tırken devletçi tutucu birizlenim ver- mekten kurtulamadı. Solun özünün entemasyonalizm olduğu, çok kül- türiülük, çok kimlikiilik ve farklı ulus- lar arasında hoşgörû, kültûrel VQ ti- cari alışverişin geliştirilmesinden geçtiği yeterince anlatılamadı." Uras, çözüm önerisini şöyle dile getirdi: "Bu krizi aşabilmenin im- kânlannıyaratmakiçin, solun, özel- likle toplum nezdinde yaşamakta olduğu güven bunalımını aşacak sonuçlaryaratmasıgerektyor. Sos- yal demokratlardan sosyalistlere kadar uzanan geniş bir yelpazede parlamento dışı muhalefetin so- mut ve belirgin talepler etrafında yan yana gelmelerini sağlayacak bir türgökkuşağı hareketi geliştiril- melidir. Idari sistemden seçim sis- temine, yerel yönetimlerden adli sisteme, çalışma yaşamından si- yasi demokrasiye kadar tüm alan- lardaki radikal reformlar, toplumsal muhalefetin baskısı ve müdahale- si ile gerçekleştirilmezse, Türki- ye'nin bildiği ve tanıdığı gelenek- sel, otoriter ve baskıcı uygulama- lar ağıriıkiannı arttıracaklardır. Bu ise varolan sorunlann giderilmesi- ne değil, derinleşmesine yol aça- caktır. GLOBALPOIJTIKÜLTCR ERGtN YILDIZOĞLU Tehlikeli Gelişmeler... Korean Tımes gazetesinin, Güney Kore Devlet Başkanı Kim Dae Jung'la ABD Devlet Başkanı II. Bush'un geçen haftaki VVashington toplantısının ar- kasındanyaptığıyorumagöre "ABD, tümgüney-ku- zey yakınlaşması üzerine soğuk bir su döktü, Baş- kan Kim "ızor durumda bıraktı" (11.3.2001). Bu iki li- der arasında ortaya çıkan görüş aynlıklannı, salt Ku- zey Kore'nin gerçek niyetine ilişkin bir algılama far- kıyla açıklamak doğru olmaz. ABD'nin Kuzey Kore politikasındaki değişikliği, daha genel bir stratejik yönelimin dışavurumu olarak ele almak gerekiyor. Kim Dae Jung'un "Kuzey Kore"yeyönelikdesfefc, güven sağlama, buna karşılık beklentilerinde esnek olmayaklaşımı, "güneşışığıpolıtikası", Clirrtonyö- netiminin yaklaşımlanyla birieşerek kuzeyle güney arasında bir "detant" süreci başlatmış, süreç geçen sene haziranda Kim'in, Kuzey Kore ziyareti sırasın- da, Kim Jong ll'le sıcak kucaklaşmasından sonra yeni bir aşamaya girmiş, Kim'e de bu girişimlerinden dolayı Nobel Banş ödülü verilmişti. New Yon\ 77- mes'ın aktardığına göre, Clinton yönetimiyle Kuzey Kore arasında, kuzeyin nükleer silah ve balistik füze projelerine son verebilecek, Kore'yi dünyaya açabi- İecek bir anlaşma yapmanın olasıhğı, kimi pürüzlü noktalara karşın son derecede güçlenmişti (6.3.2001). Artık gündemde kuzey ve güney arasın- da yeni bir banş deklarasyonu, Kim Jong ll'in Seul ziyareti vardı. GÖzlemcilere göre Kim Dae Jung, ge- çen hafta Washington'a giderken II. Bush yönetimi- nin kuzeye yönelik "kaygılannın" farkındaydı, ama Bush'u, sürece, Clinton'ın bıraktığı yerden devam et- mesi için ikna etmeyi umuyordu. Colin Povvell da sanki bu yönde işaretler verir gibiydi. Ancak Bush, Kim'e ABD'nin kuzeyle görüşmelere yeniden başla- mayı şimdilik planlamadığını, kuzeyle güney arasın- da yeni bir banş deklarasyonuna sıcak bakmadığı- nı, kuzeye güvenmediğini aktardı. Powell da zaten artık âdet haline getirmeye başladığı gibi, önceki ılımlı tespitini değiştirdi, üstelik kuzeyin askeri per- sonel sayısını azaltması gibi ek bir tedbiri de günde- me getirdi. Hafta sonunda Korean Herald, Kim'in "Kuzey Kore'ye yaklaşımını, ABD'den gelen baskı- lar doğrultusunda değiştirmeye başladtğım" ve "iki Kore arasında bir banş deklarasyonu projesinden vazgeçtiğini" yazıyordu. Birçok uluslararası pditika analisti, örneğin "Bush, Pyongyang'la (Kuzey Kore'nin başkenti-E. Y) ne oyunu oynuyor" diye soran, New York Tımes'tan Thomas L. Friedman, endişesini dile getirdi. Fried- man, Bush'un ya ne yaptığını bilmediğini ya da uzay savaşlan füze kalkanı saplantısının etkisi altında ol- duğunu yazdı. Ve eMedi; "öyleyse sorun var!" (In- ternational Herald Tribune 10.3.2001). Hong- Kong'da çıkan South China Moming Post da "Bush'un tutumu bölgede güvenlik konusunda kor- kuya yol açıyor" dedikten sonra örnek olarak bir Ja- pon gazetesinin başmakalesindeki uyanyı aktardı: "Pyongyang'a düşman muamelesi yapmak, onun bir düşman haline gelmesini garantileyecektir" (10.3.2001). Japon gazetesinin uyansından hareketle, giriş pa- ragrafımdaki "ABD'nin Kuzey Kore politikasındaki değişikliği, daha genel bir stratejik yönelimin dışa- vurumu olarak ele almak gerekir" saptamasına ge- ri dönmek istiyorum. Ama önce, II. Bush yönetimi- nin olası dış politika yönelimlerini irdelerken (Cum- huriyet, 12.2.2001) iki partinin uzmanları tarafindan yeni başkan için hazırtanan bir Rand Corporatıon ra- porundan aktardığım satırian hatıriatmam gerekiyor: "ABD kendi dışındaki büyük güçleri ve önemli ye- rel güçleri tek bir uluslararası sistem altında enteg- re etmelidir." Arkasından da CIA direktörü G. J. Ten- net'in 7 Şubat'ta ABD Kongresi Intelijans Komite- si'ne sunduğu "Dûnya Çapında Tehdit 2001: Deği- şen Dünyada Ulusal Güvenlik" başlıklı raporuna (CIA web sitesinden okunabilir) değineceğim. Rapor, dünyada ABD'ye yönelik tehdit alanlarını gözden geçirdikten sonra üç ülke üzerinde özellikle duruyor; Rusya, Çin, Kuzey Kore. Bu iki raporu bir araya ko- yunca, ABD'nin hegemonyasını sürdürmeye devam edebilmek için eski Batı Bloku'nu oluşturan ülkele- ri tekrar kendi şemsiyesi attına almayı amaçiadığını, bu amaç için gerekli tehdidi de bu üç ülkeyi zaman içinde düşman bir konuma getirerek yaratmayı plan- ladığını çıkarsamak, sanınm aşın bir zoriama olmaz. Kuzey Kore'nin yanı sıra Bush hükümetınin Çin'e karşı tutumunu, milliyetçi Çin'in silah kapasitesini getiştirmeye niyetli olduğunu da açıklayarak sertleş- tirmeye başladığını, Rusya'ya karşı daha kuşkucu bir dil kulanmaya başladığını, bu arada Armitage fîeport ta (Ocak 2001) da belirtildiğı gibi Japonya'yı daha aktif bir askeri konuma doğru itmeye başladı- ğını, bunun Çin ve K. Kore'de yaratacağı etkiyi dü- şününce... Soğuk savaş döneminde Batı Bloku, nükleer şem- siye altında bir araya konmuştu. Bugün II. Bush yö- netimi füze kalkanı projesıyle bunu gerçekleştirmek istiyor. Bu projenin temel gerekçelennden bırı de ABD tarafindan ısraria vurgulandığı gibi (Stradfor gıbı say- gın intelijans kaynaklannın, uyduresimlerinide kulla- narak aksini ileri sürmesine rağmen) Kuzey Kore gi- bi ülketerin yarattığı nükleer tehdit. Doğal olarak Bush yönetimi bu tehdidin ortadan kalkmasını istemiyor... Ve Colin Povvell ile Condaleezza Rice'ın sık sık ön- ce ılımlı ifadeler kullanıp arkasından aniden daha "şa- hin" ifadeler kulanmak zorunda kalmasına da baka- rak, yönetim içinde, Rumsfeld, Wotfowitz gibi Pen- tagon'u temsil eden (Le Monde 5.2.2001) şahınlerin giderek etkilerini konsolide ettığıni de söylemek müm- kün. Ikı petrol bölgesı arasında ve stratejik su kaynak- lan üzerinde oturan bir ülke olarak Türkiye açısından oldukça tehlikeli gelişmeler bunlar. Medeni yasa tasarısı MHP'den mal rejimiııe itiraz ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Hükü- metin MHP kanadı, Türk medeni yasa tasa- nsı üzerindekı muhale- fetini sürdürüyor. MHP Tokat Milletvekili Ha- san Hüseyin Balak, MHP grup toplantısın- da, edinilmış mallara katılma rejiminin evli- lik dışı ilişkileri özen- direceğini söyledi. Trabzon Milletvekili Orhan Bıçakçıoğhı ise Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ü feminist- lerin yönlendirdiğini ileri sürdü. Balak'ın konuşması üzerine söz alan Devlet Bakanı FarukBal, "Ta- san, İsviçre Medeni Ya- sası'ndan ajnen ahna- rakhaznianmışör. An- cak, mal paylaşımı yü- zünden sıkuıa çekildL Avrupa'nuı nüfusu za- ten azahyor,bu evüükle- ridahada azalm" dedı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle