28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2001 SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Krizin Zaten İçindeydik Dün patlak veren olaydan sonra, herkes "kriz" çığlıkları atarken, aklıma Stalin döneminde SS- CB'de geçen bir fıkra geldi. Yüksek görevlilerden biri arkadaşına sormuş: - Bizim ivan ne yapıyor yahu? - O öldü, demiş beriki. - Yok yanılıyorsun, demiş bizimki, biraz önce gördüm, yolda yürüyordu. - Öldü, diye yinelemiş beriki, öldü ama daha ha- beri yok. Zaten uzunca bir süredir, krizin tam göbeğin- de yaşıyordu, ekonomik, politik ve sosyal sorun- ları bakımından oksijen çadınna alınmış bir has- taya benzeyen Türkiye... Her sabah "Yeni bir ekonomik kriz patlak verir miacaba?" diye güne yüreği ağzında uyanan in- sanlar, her gün yeni bir yolsuzluğun, yeni bir hor- tumun haberini okuyordu gazetelerde. Türkiye 2000 yılını krizle kapattı, faizleryineür- mandı, imdada kendi sadrine şifa IMF yetişti. Türkiye kritik bir dengeyi bir türlü doğru dürüst tutturamazken, hükümetten kaynaklanan krizler birbirini izliyordu. Rahşan Hanım kaynaklı af, toplumu sarsan büyük bir kriz yaratıyordu, mu- halefetin sesini kısma operasyonlan görüşmele- ri sırasında, TBMM'de bir milletvekili can veriyor- du. Yolsuzluklann üstüne gidilirken, Başbakan ön- ce soruşturma için delil toplayan jandarma ile ta- kıştı, sonra savcı ile çatıştı. Işin garibi, bütün krizlerin odağında duran ve hatta düğmeye basan, iktidarın mensupları veya bizzat başı oluyordu. ••• Kısacası, 19 Şubat 2001 sabahından önce de zaten sürekli krizin içinde yaşıyorduk. Kamuoyu, siyasal iktidara rağmen ortaya çıka- nlan yolsuzluklann kapatılması için veya hiç de- ğilse bütün genişliğiyle soruşturulamaması gaye- siyle çeşitli odaklara iktidardan gelen baskılar ol- duğunu düşünüyordu. 19 Şubat sabahı, Milli Güvenlik Kurulu toplan- tısı gergin başladı. Gerginliği, anayasal yetkisini kullanarak, Devlet Denetleme Kurulu'nu çaltştı- np, yolsuzluklann soruşturması için harekete ge- çen Cumhurbaşkanı'na Ecevit'in gösterdiği sert tepki doğurmuştu. Başbakanlık ile Çankaya arasında zaten bir ile- tişim kopukluğu vardı. En ufak bir olay bile, ör- neğin Esad Coşan'ın ölümü, bu kopukluğu ger- ginliğe dönuşturüyordu bir anda. Dünkü toplantıda, Cumhurbaşkanı, iktidann yolsuzlukları yeterince soruşturmadığı, adaleti baskı altında tuttuğu yolundaki eleştirilerini dile getirince. tuhaf ilişkilerin adamı, Bülent Bey'in sağ kolu Hüsamettin Özkan duruma müdaha- le ederek, - Sizi bu makama seçtiren kişilerle böyle konu- şamazsınız, diyor. - . . . Bu, tek kelimeyle devletin başına ve rrilliî ira- deye karşı küstahlıktır. Ama belki de Hüsamettin Bey bir açıdan hak- lıdır. Mümtaz Soysal ın da belirttiği gibi, Hüsa- mettin Bey de, başkaları da, hatta muhalefette- kiler de, parlamento üyelerinin, milli iradenin tem- silcileri olduklarını unutmuşlar, kendilerini liderie- rinin iradesinin temsilcisi olarak görmektedirler. Asıl büyük siyasal kriz burada yatmaktadır. ••• Bakanlar Kurulu'nun olaydan sonraki toplantı- sında, Bülent Ecevit, hükümetin görevine devam edeceğini açıklamış ve krizin sorumluluğunu Cumhurbaşkanı Sezer'e yüklemiştir. Bülent Bey'e söylenecek tek şey "El insaf!" olabilir. Şimdi soımak gerek, yapısı icabı toplantılann- da konuşulanları basına ve kamuoyuna kapalı olan Milli Güvenlik Kurulu'ndaki olayı, TV kame- raları aracılığıyla kamuoyuna açıklayan ve bunu yaparken de karşısındakini terbiyesizlikle suçla- yan, Cumhurbaşkanı Sezer miydi, yoksa Başba- kan Ecevit mi? Başbakan Ecevit, oksijen çadınna konmuş, en ufak bir kriz geçirmesin diye üstüne titrenen bir hastaya her sabah iki okallı şamar patlatan bir doktora benziyor. Tabii bu arada herkesin ısraria sorduğu bir so- ru daha var: "Bu iktidan, yolsuzluk soruşturmalanndan, ül- keyi uçunıma atacak hamleleri bite göze alacak kadar korkutan ne ola ki?" Bülent Bey bindiği dalı kesmiştir. Zaten bu iktidarın hiçbir şeye yaramadığını cümle âlem biliyordu, ama herkes "Aman düşer- lerse daha kötü olur, kriz çıkar, böyle gitsin ba- ri!" diyordu. Şimdi Bülent Bey kanrtlamıştır ki, krizin çıkma- sı için iktidann gitmesine hiç gerek yoktur, onlar işbaşındayken de krizi bizzat kendileri yaratmak- ta üstattırlar. CHP'den sezer'e tam destek Baykal: Ecevit fevri davrandıANKARA (Cumhu- riyetBürosu)-CHPGe- nel Başkanı Deniz Bay- kal, devletin zirvesinde ortaya çıkan bunalım ile ilgili olarak, Cumhur- başkanı AhmctNecdet Sezer'e tam destek ver- di. Baykal, dün akşam saatlerinde 2 sayfalık yazılı bir açıklama ya- parak zirvedeki bunalı- mı değerlendirdi. Ece- vit'in 'fevri bir tepkiyle vekızgınhkla' toplantıyi tetk etmekle zirvede bir çatlak görüntüsü yarat- tığınıbelirtenCHPlide- ri, "Daha sonra yaptığı açıklama sadece suçla- ma niteliğinde kalnuş- ür" dedi. Baykal, Ece- vit'in yaptığı açıklama ile Sezer'in terbiye a- nırlannı aşan' bir ko- nuşmayaptığına inanıl- masının istediğine dik- kat çekerek, "Gönûl is- terdi ki orada yaşanan olay aynnülanyla ka- muoyuna yansısın, du- rumun ağtr suçiama ya da hakaret nitctiğj taşt- yıp taşunadığına kamu- oyu karar verebuan" dedi. Baykal MGK'de yaşanan tartışmanın belli bir üslup ve düzey içinde yaşandığına inandığmı büdirdi. Cumhurbaşkanı Sezer'in toplantı öncesindeki sözleri üzerine Ecevit MGK'yi terk etti 6 DevLeti soydıırtmayız'ANKARA (CumhuriyetBürosu)- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer'in "çamurun üstünde oturmak, hukukve anayasa bflmemek,yargıve yasamaüzerindebaskıkurmak,sav- cüara baskı yapmak ve istifa etmesi gereken Cumhur Ersümer'i koru- makia suçladığı Başbakan Bülent Ecevit Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısını terk etti. Gerili- mi tırmandırarak Sezer' i "sorum- suzhıkla" suçlayan hükümet, Cum- hurbaşkanı'nın "kamuoyu önünde özür dDemesi''ni istedi. Ecevit, Se- zer'in sözlerinin "devletgelenekleri- ne aykm ve terbiye dışT olduğunu öne sürdü. Olağanüstü toplanan Ba- kanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Ecevit, hükümetin görevı- nin başında olduğunu, dün ortaya çı- kan ekonomik sorunlann sorumlu- sunun Sezer olduğunu savundu. MGK'nin şubat ayı olağan top- lantısı son yıllann en kapsamlı ve MGK toplanüsı. Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit arasmdaki taroşma derin bunalımma sahne oldu. Sezer, toplantmın açılışında yaptığı 6 da- kikalık konuşmada Ecevit'i suçladı. Sezer hukuk devleti vurgusu yap- tıktan sonra anayasa kitapçığmı Ecevit'in önüne sertçe bıraktı. Bu tavır Başbakanlık'ta "Sezer anaya- sa kftabını Ecevit'e firlattT olarak yayıldı. Ozkan. Ecevit'in önündeki kitapçığı masadan alarak Sezer'in önüne attı ve bakanlar toplantı salo- nundan aynldı. Sezer, bakanlann aynlmasınm ardından salonda ka- lan askerlerle yaklaşık 25 dakika görüştü. Ecevit'in, Çankaya Köşkü'nde bakanlarla birlikte beklerken göz- yaşlarını tutamadığı öğrenildi. Basbakanlık'a geçerek aralannda Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Öz- nedenrv le yapüamadı. kan'ın da bulundugu bazı bakanlar- la düzenlediği kısa bir toplantı; Türkmenistan'da bulunan Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'yle de bir telefon görüşmesı yapan Ecevit, ga- zetecilerinkarşısınaçıkarak Sezer'i suçlayan açıklamalar yaptı. Ecevit daha sonra Bakanlar Kurulu'nu ola- ğanüstü toplantıya çağırdı. Bu gelişmeler yaşanırken MGK Genel Sekreteri Orgeneral Cumhur Asparuk Ecevit'le görüşmek üzere Basbakanlık'a geldi. Başbakanlık'ta 30 dakika kalanAsparuk'un Ecevit'e "Hükümetten ayrrimayın" dediği öğ- renildi. İzgi arabulucu ~ Çankaya Köşkü hükümet krizinin giderilmesi için gûn boyu temaslar sürdü. Bolu'da bulunan TBMM Başkanı Ömer tzgi, programını ya- ndakeserek Ankara'ya döndü. Ece- vit'le 2 kez, Cumhurbaşkanı Se- zer'le de 1 kez olmak üzere telefon- la görüşme yapan Izgi'nin arabulu- culuk girişimlerini bugün de sürdü- receği belirtildi. Başbakan Ecevit, Bakanlar Kuru- lu toplantısının ardından "saygısız- hkla suçladığı" Sezer'in "sorumsuz- luk yaparak ekonominin yeniden krize gjrmesine neden olduğunu*1 öne sürdü. BAŞBAKAN ECEVtT'tN SUÇLAMALARINA ÇANKAYA'DAN AKŞAM SAATLERİNDE YANIT GELDl: yapan OzkanANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer, "kamuoyu önun- de özür düemesmi" iste- yen hükümete, "anaya- sal yükümlülüklerini ye- rine getirmek,yobuzhık- la mücadele ve hukuk devktini yaşama gecir- mek yönündeki duyarb- hk ve kararhhğuun süre- ceğT yanıtını verdi. Top- lantının Hüsamettin Oz- kan'ın "saygı dışı müda- hale,sözveda>Tanışlan < * nedeniyle yanm kaldığı- nı vurgulayan Sezer, ekonomide yaşanan sı- kıntılannjn sorumlasu- nun, Çankaya Köş- kü'ndeki gelişmeleri dı- şa yansıtan Başbakan Bülent Ecevit olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden dün akşam saatlerinde yapı- lan açıklama şöyle: Güçler aynlığı uyarısı: Bugün (dün) yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında gündemin görüşülmesi- ne başlanmasından ön- ce, Sayın Cumhurbaşka- nımız anayasadaki güç- ler aynlığmın önemini vurgulayarak bu ilkeye göre, yasama, yürütme ve yargı organlannın kendi alanlannda ulusa iliş- kin egemenliği kullandıklan- nı, birbirlerinin görev ve yet- ki alanlanna kanşamayacak- lannı, güçler aynlığının dev- let organlan arasında üstün- lük sıralaması anlamına gel- meyip belli devlet yetki ve gö- revlerinin kullanılmasmdan ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ibaret ve bununla smırlı uy- gar bir ışbölümü ve işbirliğı olduğunu, bu anayasal ilke karşısında yürütme organının yargıya müdahale ermesinin doğru olmadığını vurgula- mıştır. İblsuzluğa ödün veril- memeli: Saym Cumhurbaş- kanımız, yolsuzluklann önlen- mesinde saydam bir devlet ya- pısı oluşturulması gerektığini ve bu konuda denetimin önemli bir etmen olduğunu. anayasanın 108. maddesınde Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme, araştırma ve denet- leme görev ve yetkisinin veril- diğini, kendilerinin kurulu bu kapsamda görevlendirdiklen- nı, Türkiye'run gündeminde- ki yolsuzluk savlannın üzerine ödün verilmeden, kararlılıkla gıdılmesi gerektığini açıkla- mıslardır. Ozkan saygısızlıkyaptı: Bu sırada, toplantı düzenine uymadan, saym Başba- kan'ı da aşarâk araya gi- ren bir bakanın saygı dışı müdahale, söz ve davra- nışlan üzerine Saym Baş- bakan ve bakanlar toplan- öyı terk etmişlerdir. Sorumsuzluğu Ece- vit yaptı: Bu gerçeğe karşın, Sayın Başba- kan'ca yapılan açıklama- nın neden olduğu geliş- melerden Sayın Cumhur- başkanı 'nın sorumlu tu- tuhnası, en hafif deyişle haksızlıktu". Cumhurbaşkanı 'na saygısızlık: Ayrıca be- lirtmek gerekir ki Sayın • 'Cumhuıbaşitanıııözllı Milli Güvenlik KtJrulu toplantısı başlamadan ya- pılan konuşmada kullan- dıklan üslubu "terbiyed>- şı" biçiminde nitelendir- mek, Cumhurbaşkanrna gösterilmesi gereken as- gari nezaketle bağdaşma- maktadır. Duyarhlık ve karar- lılık sürecek: Sayın Cumhurbaşkanımız, dev- letin başı sıfatıyla devlet organlanmn düzenli ve uyumlu çahşmasını gö- zetmek konusunda ana- yasada yazılı yükümlülü- ğü yerine getirmek, yol- suzlukla savaşım ve hu- kuk devletıni yaşama ge- çirmek yönünde, bundan böyle de duyarhlık ve kararh- lık içinde ohnayı sürdürecek- tir. Sayın Cumhurbaşkanımız, gerçeğı yansıtmayan açıkla- malar karşısında, bu açıklama- nın yapılıp kamuoyunun bilgi- lendırihnesını gereklı görmüş- lerdir. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Siyasi kriz, sonunda devletin tepesine sıçradı. Cumhurbaş- kanı ile Başbakan'ın birlikte ça- lışma olanaklan neredeyse or- • tadan kalkmış gibi görünüyor. Bu yazıyı yazdığım sırada he- nüz hükümetin nasıl bir tutum izleyeceği netleşmiş değildi. Bu gelişmeyi, ciddi bir yapı- sal krizin devletin tepesine yan- sıması olarak kabul etmek da- ha gerçekçı sayılır. Son yıllarda Türkiye'de olanlar başka bir ül- kede olsaydı, ne hükümet ka- lırch, ne parlamento. Türkiye'de yalnızca hükümetle cumhur- başkanı arasında degii, hükü- metle ordu arasında da zaman zaman kamuoyuna yansıyan gerijimler yaşanıyor. Yani dev- letin en tepesinde, sorunlara yaklaşım konusunda ciddi farklıklar ortaya çıkıyor. Bu farklılıklar, normal işleyen bir demokratik rejimde olsa pek sorun ojmadan çözüm yol- lan bulunabilir. Türkiye'de böy- le blmuyor. Çünkü,Türkiye nor- mal işleyen bir demokratik sis- teme sahip değil. Sistemin ana yönlendiricisi, 12 Eylül cuntası- nın hazıriayıp kabul ettirdiği 1982 Anayasası. Bu anayasa, bir askeri yönetimin mantığına göre hazırlanmış. Otoriter ve bir Yapısal Krizin Tepeye Yansıması anlamda militer bir anayasa. Siyasi partilerin çalışma düze- ni de, seçim sistemi de bu ana- yasanın yol göstericiliğinde iş- liyor. Meclis, yargı sistemi bu anayasanın hükmü altında. Milli Güvenlik Kurulu, bu ül- kenin asıl iktidan olarak çalışı- yor. Millet Meclisi, var olan sis- tem içinde bir onay makamı halinedönüşmüşdurumda. Bu nedenle siyaset MGK'de belir- leniyor. Siyaset MGK'de belir- lenince, iktidar mücadelesi de bu kurum içinde yaşanıyor. Normal bir düzende iktidar mü- cadelesi siyasi partiler arasın- da yasanır ve bu mücadele Meclis çatısı altnda cereyan eder. Biz ise Türkiye gerçekliğinin bir sonucu olarak, her gerilim- de MGK'yi oluşturan güçlere bakıyoruz: Yani hükümete, Si- lahlı Kuvvetler'e ve cumhur- başkanına. Bu üç kuvvetin yak- laşım farklan MGK içinde çözü- lemeyince siyaset kilitleniyor. • • • Cumhurbaşkanı ile hükümet arasmdaki krizin temel nedeni, hukuk devleti anlayışı konu- sundaki çatışma. Cumhurbaş- kanı, bir hukuk adamı olarak hukukun temel ilkelerine bağlı bir tavırsergiliyor. Bu tavnnı de- mokrasi konusundaki duyarlı- ğıyla da birleştiriyor. Hükümet ve bürokrasi ise yıllardan beri "kitabına uydurma" temelinde bir alışkanlık içinde işleri yürü- tüyordu. Bu anlayış, bu hükü- metle sınırlı olmayan bir gele- nek olarak geçmişten bu yana sürüp gidiyordu. Ekonomik krizin olağanüstü boyutlara ulaştığı, çürüme ve yozlaşmanın şaha kalktığı bir dönemden geçiyoı uz. Bu ko- şullar, toplumun susturulduğu, muhalefet edenin başına olma- dık işlenn geldiği bir otoriter sis- temin ürünü olarak ortaya çık- tı. Çürüme, birtakım ahlaksız adamlann işbaşına gelmesi ve- ya onlann çok yetenekli olma- sıyüzünden büyümedi. Bunun nedeni, otoriter sistem. Şeffaflık ve özgürlük, bir ül- kede temiz yönetimin iki yüzü gibidir. Bir ülkede özgürlük yoksa şeffaflık da yok ediliyor. Bu ise baskı rejimi demektir. Baskı rejimi yolsuzluk rejimidir. Baskı rejimi yozlaşmadır, hır- sızlıktır, cinayettir, ölümdür, fa- ili meçhul cinayettir, yargısız in- fazdır. Bankalann hortumlan- masıdır, katillerin zengin olma- sıdır. Işte biz yıllardır bunlan ya- şıyoruz. Tanıdığımız birçok ka- tilin zenginler sınıfına dahil ol- duğunu, seçkinler sınıfına da- hil olduğunu görüp ah vah edi- yoruz. Bu bir Türkiye gerçekli- ği. Aslında bütün baskı rejimle- rinin ortak karakteri bu. Işte böyle bir yozlaşma ve çürüme ortamında devletin te- pesinde bir kavga yaşanıyor. Bu kavgaya Meclis yalnızca seyirci kalabiliyor. Halk ise se- yirci olmaya bile korkuyor. Güç sahiplerinin kavgası onu ürkü- tüyor. Cumhurbaşkanı'nın hu- kuk devletinde ısrar etmesidir krizin temel nedeni. Ama, Tür- kiye bir hukuk devleti değil ki! Bunu kabul ettirmeye kalkınca kıyamet kopuyor. Türkiye bir hukuk devleti de- ğil, ama olmakzorunda. Parça- sı olmaya çalıştığımız uygar dünyada çok önemli yeni de- mokratik değerler tartışılıyor. Biz olduğumuz yerde sayıyo- ruz. Geçmişte ısrar ediyoruz. Yanlışta ısrar ediyoruz. Türkiye böyle yönetilemez. Türkiye, MGK'den de, de- mokratik olmayan parti mer- kezlerinden de yönetilemez, yönetilmemeli. Türkiye'yi Meclis yönetmeli, yönetecek Meclis ise demokratik bir ana- yasa, demokratik bir seçim yasası ve demokratik bir siya- si partiler yasasına dayanma- h. Cumhurbaşkanı ile hükümet arasmdaki kriz nasıl çözülür bi- lemiyorum. Ancak, bu kriz çö- zülse bile yenileri gelecektir. Türkiye, köklü bir siyasi ve ekonomik kriz yaşıyor. Yapısal bir kriz yaşıyor. Bu krizı çözme- nin yolu, köklü bir demokratik- leşmeden geçiyor. Eninde so- nunda Türkiye bu noktaya ge- lecek. Hem de çok uzak olma- yan bir gelecekte. Krizin bu ka- dar tırmanmasının nedeni de, artık sistemin çözüm üretme yeteneğini yitirmesindendir. Hep birtikte, başta darbe anayasası olmak üzere siste- min temel kurumlannı sorgula- yıp değiştirmeye girişmeliyiz. Işler iyice içinden çıkılmaz ha- le gelmeden hemen şimdi yapsak diyorum. Bakanlar Kurulu: Sezer özür dUemeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet, Başba- kan Bülent Ecevit'e sert eleştiriler yönelten Cum- hurbaşkanı Sezer'i yıprata- rak yalıtmayı kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu, "anayasa kitapcığınr Başbakan'a fir- lattığı öne sürülen Sezer'in "kamuoyu önünde özür di- lemesmi" istedi. Sezer ile yaşadığı gergin- liğin ardından konuyu yar- dımcılan Mesut Yılmaz, Hüsamettin Özkan, tçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Miltt Savunma Bakanı Sa- değerlendıren Ecevit, ilk açıklamasını dün saat ll.OO'de yaptı. Sezer'in, MGK'nin başında kendısi- ne "terbiye dışı üslupla ağır ithamlarda bulunduğunu" öne süren Ecevit, yanıt ver- meyerek toplantıyı terk ettı- ğini söyledi. Sorunun "bü- yük bir kriz" olduğunu be- ürten Ecevit, Bakanlar Ku- rulu toplantısı sürerken top- lantıya ara verdi ve istifa et- meyeceklerini söyledi. Ecevit ile birlikte toplan- tıyı terk eden bakanlardan tçişleri Bakanı Tantan ise Sezer'in çevresindekilerden yakmarak, YÖK Genel Ku- rulu'na yapılan atamalan eleştirdı. MGK'de Cumhur- başkanı'na anayasa kitapçı- ğını fırlatan Özkan, Bakan- lar Kurulu toplantısında "Sezer'in anayasaIdtapçığı- nıfirlatması,hükümete kar- şısaygtsıznkveterbiyesKÜk- tir* 1 nitelemesını kullandı. Mesut Yılmaz da, kendisi- nin daha önce Sezer tarafın- dan azarlandığını belirterek zamanla her şeyin çözüle- ceğini söyledi. Toplantıda, Sezer'in ve- receği resepsiyonlara katıl- mama, görüşmeleri asgari seviyede tutma önerisi be- nimsendi. Yaklaşık 5 saat süren toplantının ardından açıklama yapan Ecevit, Se- zer'in hükümet çalışmalan- nı engellemeye çahştığını ileri sürdü. Ecevit. "Saygı- sızhk aslında hükümeti be- def atanaktadn*" dedi. Ece- vit, Sezer'in söyleyecekle- rini uygun bir zeminde ilet- mesi gerektiğini savundu. Sezer'in tavrının ekonomi- ye zarar verdiğini yineleyen Ecevit. "Ük açıktamanızda hükümetin göre\i başında olduğunu sö>1ese>diniz, pa- ra çıkışı olur muydu" yö- nündeki soruya ise net yanıt vermedi. Ecevit. "MGK'yi arenayadönüştürmüşofana- sı, eşi görülmenüş sorum- suzlukömeğidir" dedi. Ecevit'in açıklamasının ardından Bakanlar Kurulu adına yapılan yazılı açıkla- mada, makamı ne olursa ol- sun hiç kimsenin Başba- kan'a saygısızlık yapmaya hakkı olrnadığı, Başbakan' a yapılan saygısızlığın Ba- kanlar Kurulu'na yapılmış sayılacağı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle