Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 ŞUBAT 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Halen görevdeki bazı bakanlar açısmdan hukuki sorunlar ortaya çıkabileceği belirtiliyor
Htikümette DDK korkusuANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - Hükümette,
Cumhurbaşkanhğı'na
bağlı Devlet Denetleme
Kurulu'nun (DDK) fon-
daki bankalarla ilgili de-
netiminden, Bankacılık
Düzenleme ve Denetle-
me Kumlu'ndan önce
murakıplann raporlannın
işleme konulmadığına
ilişkin iddialan da kapsa-
yacağı ve böylece halen
görevdeki bazı bakanlar
açısından hukuki sorun-
lar ortaya çıkabileceği
için rahatsızlık oluştuğu
belirtiliyor.
BDDK'nin geriye dö-
nük raporlarla ilgili he-
sap sorma yetkisinin ol-
mamasının da DDK'nin
devreye girmesinde etki-
• Hükümette, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun
fondaki bankalarla ilgili denetiminden rahatsızlık başgösterirken
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun geriye dönük
raporlarla ilgili hesap sorma yetkisinin olmamasının da DDK'nin
devreye girmesinde etkili olduğuna dikkat çekiliyor.
• Anayasal bir kuruluş olan DDK'nin yasasında, "Kurul tarafından
yapılacak inceleme, araştırma, denetlemelerde ilgili kuruluş ve
kişiler, istenecek her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür"
hükmü bulunuyor.
Anayasanın 108. maddesinde DDK
"İdarenin hukuka uygıınhığunun
düzenh' ve verimM şeküde yürütülme-
ıri ve gpKşrtrflmpgnin «ağfanması ama-
cıyla Cumhurbaşkanhğı'na bağh ola-
ı^kunılanDevlet Denetleme Kurn-
mu, Cıunhurbaşkanı'nm isteği üzeri-
ne tûm kamu kurum ve kunıhtşlann-
da ve sermayesinin yansffidan fazkt-
sına bu kurum ve kunıhışlann katd-
dığı her türlü kuruluşta, kannı kuru-
muniteUğhideolanmeslekkunılıışüı-
rnKİa, her dözeydeki işçMşveren mes-
lek kuruluşlannda, kamuya yararh
deraefiierde, valoflarda her tûrlû to-
ceteme^araştınnavedeneöeınetertya-
paıf
li olduğuna dikkat çeki-
lirken bankaların yalnız-
ca yeminli murakıplarca
denetlenebileceği savını
DDK'nin yasası çüriitü-
yor.
Anayasal bir kuruluş
olan DDK'nin yasasında,
"Kurul tarafindan yapı-
lacak inceleme, araşür-
ma, denettemeterde ilgili
kunıhış ve kişfler, istene-
cek her fürlü bilgi ve bel-
geyi \iermekle yükümlü-
dür'' hükmü bulunuyor.
"DDK'nin BDDK'yi
denetleyecegi" ifadeleriy-
le. kamu bankalannın de-
netimi de gözden kaçınl-
maya çalışılıyor. Hükü-
met, kamu bankalanyla
ilgili Yüksek Denetleme
Kurulu raporlanmn
TBMM'de görüşülmesi-
ni uzun süre engelledi.
Tüm kamu kurumlannın
1998 yılı raporlan görü-
şülürken, hâlâ Halk Ban-
kası'nm 1997 yılı raporu
ele ahnamamıştı. Halk
Bankası'nın 1997 yılı ra-
poru, l yıl bekletildikten
sonra ancak geçen ay, so-
ruşturmalar saklı kalmak
üzere, koşullu olarak ak-
landı.
Emlak Bankası rapor-
lan da KİT Komisyo-
nu'nda görüşülüyor, an-
cak 1988 yılından bu ya-
na aklanmıyor. Devlet
Bakanı Recep Önal
YDK'nin, murâkıplann
incelemesini istediği
usulsüzlükleri içeren ra-
porlannı geri göndererek
Türk Ceza Yasası'nın de-
ğil, Bankalar Yasası'nın
esas alınmasını, somut
bilgilere dayanılmasmı
istemişti. Bu yazı, YDK
üzerindeki baskunn son
göstergesi olurken, kamu
bankalannı özelleştirme-
ye ilişkin yasayla da hem
DENETDE:
Müfettiş raporlan
îşleme konulmuyor
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-Denetim ele-
manlan örgütleri, bakan-
lıklarda bakana, genel
müdürlüklerde genel mü-
düre bağlı müfettişlerin
zor çalıştığını, hazırladık-
lan raporlann da işleme
konulmadığına dikkat
çektiler.
DENETDE Genel Baş-
kanı Anlay Ergüven,
Cumhurbaşkanı ve Dev-
let Denetleme Kurulu'na
saldınnın ortahğı bulan-
dırmak için ileri sürüldü-
ğünü söyledi. Bu olayın
tek çaü aitmda bağnnsız
özerkbtrdenetimyapdan-
maaisteklerininhakhhğı-
nı da' ortaya koyduğunu
konulara dikkat çekti:
"Banka genei müdürü-
ne bağh teftiş kurulu, nasıl
genel müdürün içinde ol-
duğu biryofeuzluğu ortaya
çıkarabüir? Çıkaramaz.
Siyasiotoriteyebağhdene-
tim birimi zor çahşryor.
YDKraporlanMec&egi-
dryor, şardı ibra ediüyor.
Sistemin bir çdaş noktası
buhnası lazım. Denetim
ssteminkanmışdunımda.
Sayın Cumhurbaşkanı
hakh, yetkisini kuBanryor.
DDKdeyetkflT
Denetim Elemanlan
Sendikası Genel Başkanı
Ahmet Erol da, Türki-
ye'de denetim elemanlan-
nın bakanlıklarda bakana,
genel müdürlüklerde ge-
nel jnüdüro bağh olduğu-
nu anımsaîtı.
Devlet Bakanı Recep Önal YDK'nin, murakıplann incelemesini istediği usulsüzlükleri içeren raporlannı geri gön-
dererek Bankalar Yasası'nın esas ahnmasnu. istemişti. DDK'nin; 1983-1984 yülannda Kenan Evren'in Cumhurbaj"
kanı olduğu dönemde Anadolu Bankası'nda denetim işlevini yerine getirdiğme dikkat çekiliyor. „. '' '.*/, „ '£.;,
Ecevit her krizde Sezer'i suçladıAYKUT KUÇUKKAYA
2000 yılmın Türk siyaseti
açısından "sürpriz getişmesi"
hiç kuşkusuz eski Anayasa
Mahkemesi Başkanı Ahmet
Necdet Sezer'in Türkiye Cum-
huriyeti'nin 10. Cumhurbaşka-
nı seçihnesiydi. 5 Mayıs 2000
tarihinde Sezer'i üçlü koalis-
yon hükümeti seçtirecek, ancak
Çankaya Köşkünde hiç um-
madığı bir "cumhurbaşkanT
bulacaktı. Makam otosunu
"kmnızı ışıkta" durduran yeni
Cumhurbaşkanı. daha birçok
"insanal hareketi" ile medya-
nın sayfalanna "Sezer'in ükle-
ri" haberleri ile yansıyacaktı.
Göreve geldiği günden bu
yana halkın büyük sevgisini ka-
zanan Sezer, buna karşın huku-
ka aykın işlemleri reddetmesi
nedeniyle hükümetin hedefi
haline gelecekti. Başbakan Bü-
lent Ecevit de 8 Ağustos 2000
tanhınden dün sabaha kadar
• Üçlü koalisyon hükümeti, 5 Mayıs 2000'de
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer'i Türkiye
Cumhuriyeti'nin 10. Cumhurbaşkanı seçtirdi. Ancak
Çankaya Köşkü'nde hiç ummadıklan bir
"cumhurbaşkanı" buldular. Sezer, hukuka aykın
işlemleri reddetmesi nedeniyle hükümetin hedefi
haline geldi. Ecevit ise 8 Ağustos 2000'den dün
sabaha kadar yaşanan her krizin ardından yaptığı
açıklamalarda Sezer'i suçladı.
yaşanan her krizin ardından
yaptığı açıklamalarda Sezer'i
suçlayacaktı.
Sezer ile hükümet arasında-
ki ilk sıkıntı yaratan gelişme
kamu ücret rejimindeki denge-
sizlikleri gidermek gerekçesiy-
le çıkanlan ancak bu amacuı
dışında pek çok düzenleme
geTçekleştirilen Yetki Yasası'na
dayanılarak hazırlanan kanun
hükmündeki karamameler ko-
nusunda yaşanmıştı. Anayasa
Mahkemesi 'nin yasanın yürür-
lüğünü durdurmasınm ardın-
dan Çankaya Köşkü, aralann-
da cumhurbaşkanının yetkileri-
nin suıırlanmasını öngören ka-
ramamenin de bulunduğu 5
KHK'yi "yasal dayanağuıın
kalmaması" nedeniyle hükü-
mete geri göndermişti.
Sezer ile hükümet arasında-
ki ciddi ilk kriz ise Sezer'in ir-
tica ile mücadele gerekçesiyle
kamu çahşanlanmn meslekten
çıkanlmasını öngören KHK'yi
8 Ağustos 2000'de hukuk dev-
leti ilkelerine aykın olduğu ge-
rekçesiyle iade etmesiyle baş-
ladı. Sezer'in KHK'yi imzala-
mak zorunda olduğunu savu-
nan Ecevit'e, Sezer'in "kendi-
siyle görüşmeye gerek görroe-
diğT iletilecekti. Sezer, yeni-
den onayuıa sunulan karama-
meyi ikinci kez iade etti. He-
nüz ilk kriz durulmadan Sezer,
"IMF" ve "Dünya BankasTnın
kredi koşuluna bağladığı kamu
bankalannın özelleştirilmesini
amaçlayan Ziraat Bankası,
Halk Bankası ve Emlak Banka-
sı'nın yeniden yapılandınlma-
sına ilişkin kanun hükmünde
karamameyi de anayasaya ay-
kın bularak hükümete geri gön-
derdi. Sezer, tarikat şeyhi Mah-
mud Esad Coşan ile damadı AM
Yücel Uyarel'in Süleymaniye
Camii bahçesine defnine iliş-
kin karamameyi reddetmesiy-
le de hükümetin ve bazı tarikat
liderlerine duyduğu sempatiyi
çoğunlukla gizlemeyen Ece-
vit'in hedefi olacaktı. Oysa Se-
zer'm gerekçesi yıne açıktı:
"Hiçbir Idşiye, aikye, zümreye
veya suufa imtiyaz tanınamaz."
Ecevit ise Sezer'in daha ön-
ce aralannda Yusuf Bozkurt
Özal'uı da bulunduğu 6 kişiye
ait benzer kararnameleri ımza-
ladığını açıklayacak, ancak
Ecevit, Özal'ın kararnamesini
defin işleminden sonra Çanka-
ya Köşkü'ne sunduklannı ve
dolayısıyla "emrivaJd" yaptık-
lannı unutacaktı.
Yaşanan son kriz ise Sezer'in
kamu bankalan ile fondaki
bankalann batış sürecini ince-
letmek üzere Devlet Denetle-
me Kurulu'nu (DDK) görev-
lendirmesiyle başladı.
YDK'nin hem de
TBMM'nin denetimi dı-
şına çıkanldı. Halk Ban-
kası ile Emlak Bankası;
Egebank, Demirel grubu
şirketleri başta olmak
üzere batık bankalara ve
bu banka sahiplerinin şir-
ketlerine aktanlan usul-
süz krediler nedeniyle
gündeme gehnişti. Bun-
lann üzerinin örtühneye
çalışılması da kamu-
oyunda rahatsızlık yara-
tan konulardan birini
oluşturuyordu.
Cumhurbaşkanı'nm
bu noktada kamu ban-
kalanrun denetlenmesi
için DDK'yi devreye
sokması ise anlamlı bu-
lunuyor. DDK'nin; ka-
mu bankalan, BDDK ve
fon bankalan üzennde,
kamu kurumlan statüsü
olduklan için denetim
yetkisi bulunuyor. Baş-
bakan Bülent Ecevit'uı
"Denetimm denetimi
yapümak isteniyor" sa-
vı, Türk devlet yapısıy-
la da uygunluk göster-
miyor. DDK gibi Başba-
kanlık Teftiş Kurulu da
aslında denetimin dene-
timini yapan bir kurum
niteliğinde bulunuyor.
Aynca DDK'nin; 1983-
1984 yıllannda Kenan
Evren'in Cumhurbaş-
kanı olduğu dönemde
Anadolu BankaSf'nda
denetim işlevini yerine
getirdiğine dikkat çeki-
liyoT.
Anayasanm 108.
maddesindekı hükmün
gereği, denetim yetki-
sinde sorun bulunma-
yan DDK'nin 2443 sa-
yılı yasasmda da "Ku-
nı) tarafindan yapılacak
inceleme, araştırma, de-
netlemelerde Ogfli kuru-
luş ve kişiler, istenecek
her türlü bilgi ve belgeyi
vermekle yükümlüdür"
deniliyor.
Bu hüküm de, banka-
larla ilgili belgelerin
DDK'ye verilemeyece-
ğine ilişkin savlan ge-
çersiz kılıyor. Sezer,
DDK'ye Aİpaslan Naz-
hoğm, Süreyya Turgut,
Gahp ÇeBk, Hı£a Deve-
d, Abdülkadir Sev'i ata-
dı. Yasaya göre 9 kişi-
den oluşması gereken
DDK'de, yeni atamalar
dışında Demirel döne-
minde atananlardan yal-
nızca Recep Sanal halen
görevini sürdürüyor.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Tos Vuran
'Akademisyenler'
Geçenlerde Niğde'den eski bir öğrencim aradı.
Şu anda akademisyen olmayan, fakat üniversite-
de çok sayıda arkadaşı olan ve akademik yaşa-
mın dışında sayılmaması gereken bir genç. Öyie
sanıyorum ki, maddi olarak geçınme olanağı ol-
saydı, büyük bir mutlulukla akademik yaşamı se-
çerdi. Fakat iş tşten geçmiş değil. Atalanmızın vur-
guladıklan gibi, "lyi bir şey için hiçbirzaman geç
olmaz".
öğrencim Niğde'deki üniversitede olup bitenle-
ri anlattığı zaman, dogrusu kulaklarıma inanmak-
ta zoriandım. Bundan birkaç yıl önce, Niğde Ata-
türkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği bir kon-
ferans için gittiğim Nığde'de, benzer şeyleri duy-
muş ve müthiş üzülmüştüm. Ancak 28 Şubat son-
rasında, birşeylerin değiştiğini sanmıştım. Maale-
sef çok yanılmışım.
Telefondaki öğrencim, "Hocam, genç akade-
misyenlerin bir bölümü sabahlan toslaşarak se-
lamlaşıyor" diyordu. Duyulmuş işitilmiş şey değil.
Önce çok şaşırdım, sonra gülmeye başladım. Da-
ha sonra telefonu kapatınca, odamdaki genç mes-
lektaşlanma durumu açıkladım. Ve hep biriikte gül-
dük. Düşünebiliyor musunuz, sabahlan birtakım
"öğretim üyelen", "günaydın" demek için birbir-
lerine tos vuruyorlar...
Bu geri zekâlılar, gençlerimize örnek olacaklar
ve onlan eğitecekler öyle mi?.. Hadi canım.
önce güldük ama, daha sonra beni müthiş bir
endişe ve üzüntü sardı.
Yann bu "akademisyenler", bizim yetiştirmeye
çabaladığımız genç akademisyenlerin jürilerinde
görev alacaklardı. Ve korkanm "tos atmasını" bil-
meyenler, bu sınavlarda başanlı sayılmayacaklar-
dı. Zaten şimdiden kimi doçentlik jürilerinde; "biz-
den've "sizden" aynmının yapıldığını üzülerekdu-
yuyoruz. Eğer "b/zcfen'se hiçbir sorun yok. Ama
eğer "bizden" değilse ağzıyla kuş tutsa hiçbir ba-
şan şansı olmuyormuş. Demek ki yann durumlar
daha kötü olacak.
Son 20 yılda YÖK düzeni inanılmaz bir yapı oluş-
turdu. Büyük kentlerin dışındaki üniversitelerde,
daha doğrusu üniversitelerin bir kısmında, garip
kadrolaşmalar gerçekleşti. Tüm iyimserliğime kar-
şın, bu kadrolaşmalan düşündüğüm zaman içim
ürperiyor.
Toslaşarak selamlaşan akademisyenler istisna
değil. Söylendiğine göre pek çok üniversite, bun-
lann ve bunlann ağababalannın kontrolünde. Işin
kötüsü; bunlann alternatifı de çoğu kez, "şeriatçı-
lar" ve "siyasal Islamcılar" oluyormuş.
Bizi 20 yılda nerelere getirdiklerine bir bakın...
28 Şubat sonrasında, Atatürkçülüğü ve laikliği
kimselere bırakmayan YÖK, böylesine hain birör-
gütlenme gerçekleşirken acaba nerelerdeydi? Şu
dakikada Türkiye üniversitelerindeki rektörler baş-
ta olmak üzere, tüm yöneticilerin atanmasında,
YÖK birinci dereceden sorumludur. Bu türden
"tosçulann " ya da "tarikatçılann" ve "şeriatçılann"
atanmalan sırasında, neden karşı çıkmadılar? Bu
durumdan haberdar olmadıklarını ileri sürmeleri
mümkün mü?
•••
Akademisyenlerin (ve de akademisyen olma-
yanlann) böyle "toslaşmalan", MHP'li olmalannın
"alameti farikası" imiş. Bu ise de pek aklım errne-
di.
Bildiğiniz üzere; bunlann "sembolü" bir kurt ya
da "bozta/rttur. Ve sembolleri kurt olduğuna gö-
re bunlann "toslaşmalan" değil; olsa olsa birbirle-
rini ısırmalan gerekir. (Artık nerelerinden olursa...)
Ya da kurtlann yaptığı gibi (Eskimolarda görül-
düğü üzere), birbirlerini burunlannı sürterek se-
lamlamalannı beklerdim. Tos atarak selamlaşma-
nın anlamını açıklamak çok zor.
Orta Asya'da yapılan araştırmalara göre oralar-
daki atalanmızın en azından bir bolümünün sem-
bolü keçi imiş. Acaba bu akademisyenler, o keçi-
lere mi öykünüyortar?..
•*•
Bu MHP'lilerin hayvanlarla ilişkisine akıl fikir er-
miyor. Kurt mu, keçi mi, boğa mı?..
El işaretlerine bakarsanız kurtla hiçbir ilgileri yok.
Zira Peru'daki ünlü bir futbol takımının taraftarla-
n, uzun yıllardan beri bu işareti kullanıyor ve bu işa-
ret, "lama"yı simgeliyor. Bızim MHP'lilerin, lamay-
la herhangi bir ikjilerinin olmadığı da çok açık.
Btraz şaka yapıyorum ama, işin şaka kaldınrya-
nı da pek yok. Sabahlan "toslaşarak" selamlaşan
sözde akademisyenlerin, o tos vurduklan kafala-
nnın içinde neler olduğunu çok merak ediyorum.
Ve bu konuda kimi tahminler yaptığım zaman,
inanın içim ürperiyor ve çok endişe ediyorum.
Ve eğer endişelerim doğruysa "Tann Türk'ü ko-
rusun..."
ADIM ADIM ÇANKAYA - HUKUMET KRİZİ
İlk sinyal hafta sonu alındıAP4KARA (Cumhuriyet Büro-
su)- Başbakan Bülent Ecevit ile hü-
kümet üyelerinin Milli Güvenlik
Kurulu'nun (MGK) şubat ayı ola-
ğan toplantısuu terk etmesiyle so-
nuçlanan bunalımın ilk sinyalleri
hafta sonu alındı. Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, kamu banka-
lan ile fondaki bankalann bahş sü-
recini inceletmek üzere Devlet De-
netleme Kurulu'nu görevlendirdi.
Bunun üzerine Başbakan Bülent
Ecevit, Sezer'i «denetimin deneti-
mmi" yapmakla suçladı.
Aynı gün Çankaya Köşkü'nden
yapılan açıklamada, görevlendir-
menin BDDK'nin denetlenmesine
ilişkin olmadığı, "tasfîye edilen ve
yönetimi fona devredflen bankalar-
la ilgili işlemlerin denetknmesiyle''
sınırh olduğu vurgulandı. Açıkla-
mada, "Görevlendirmede doğru-
dan herhangi bir kişi ya da kurum
hedef ahnmadığı gibi geçmiş döne-
meyöneiikoian vekonusu bakunm-
dan kamuoyunu da yakmdan ilgi-
lendiren bu görevin yerine getirU-
mesbde BDDK'nin çahşmalann-
dan ve elemamanndan da \-ararla-
nılacağı doğakur" denildı. Çanka-
ya ile Başbakanlık arasındaki "ör-
tühı kriz" dünkü MGK toplantısın-
daaçığaçıktı. Ecevit'inMGKtop-
lantısını terk etmesiyle sonuçlanan
bunalım saat saat şöyle gelişti:
0928: Sezer ile Ecevit arasında
toplantı öncesinde ayaküstü bir tar-
tışma yaşandı.
09J0:MGKtoplandı.
09.50: Ece\it toplantıyı terk etti.
09.51: Kurula katılan bakanlar da
toplantıdan aynldı.
10J0: Başbakan Ecevit, başba-
kan yardımcılan Mesut Yıhnaz,
HüsamettinÖzkan, Içişleri Bakanı
Sadettin Tantan ve Milli Savunma
Bakanı Sabahattin Çakmakoğhı
Başbakanhk Binası'na gelerek de-
ğerlendirme toplantısı yaptılar.
11.00: Ecevit, ilk açıklamasını
yaptı.
11.05: MGK Genel Sekreteri Or-
general Cumhur Asparuk Başba-
kanlık'a geldi.
11^40: MGK Genel Sekreteri As-
paruk Başbakanlık'tan aynldı.
12.00: Tüm kabine üyelen kendi
genel başkanlan başkanlığında ay-
n ayn toplandılar. Devlet Bahçe-
B'nin Türkmenistan'da olması ne-
deniyle MHP'liler Şuayip Üşenmez
başkanlığında toplandı.
13.00: Bakanlar Kurulu toplandı.
13.15: Ekonomi bürokratlan, hü-
kümetin açıklama yapması gerek-
tiği uyansmı Ecevit'e ilettiler.
14.00: Bakanlar Kurulu'nda top-
lantıya ara verildi.
14.20: Yılmaz, "Istifa yok" dedi.
1425: Ecevit, hükümetin görevi-
nin başında olduğunu söyledi.
18.00: Bakanlar Kurulu sona er-
di.
18.10: Başbakan Ecevit, açıkla-
ma yaparak Sezer'in özür dilemesi-
ni istedi.
19^0: Cumhurbaşkanlığı'ndan
Ecevit'i yanıtlayan bir açıklama
yapıldı.
00.45:Başbakanhkta'ki ekonomi
zirvesi sona erdi.
mesa