19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2001 SALJ CUMHURİYET SAYFA İ V U J L I U l i . [email protected] 15 - Muhalifliği, güncelliğini koruyan Neyzen, Işıl Kasapoğlu'nun yorumuyla Tiyatrokare'de Kavgası MELTEMKERRAR " Yaşadığj üç çeyrek asır boyunca bir saniye bile ruhunda sıkrv önetim hiiküm sürmemiş- tir" dıyor Hasan Âli Yücel, uslanmaz muha- lif Neyzen Tevfik'i anlatırken. Ney ile mey arasında geçen bir yaşam... Kimı zaman kuş- tüyü yataklarda, köşklerde, saraylarda, kimi zaman cami arkalannda, izbelerde yorgan di- ye bir bayrağa sanlarak! Nasıl tanınz Neyzen Tevfik'i? Çoğumuz, res- samlara esin kaynağı olan derin çizgili yüzü- nü, fotoğraflar değıl de karikatürlerinden, re- simlennden bıliriz. Yaşanu yüzüne yansıyan bu adamı, Abidin Dino'nun, Aliye Berger'in tuvaline taşıyan da Mîna Urgan'ın onu ilk gördüğûnde anlattığı gibi, 60 yaşında, 100 ya- şın kınşık ve çizgılerini taşıyor olmasıdır. Fık- ralan, nûkteleri dilden dile dolaşırken sessiz- ce o resimlerden bakar Neyzen. Kücücük bir çocukken şiddetle ılk kez karşılaştığı, okula gitmeyi reddettıği zamandan 'azûY bır istib- dat karşıtı olduğu yıllara, kitabının adı gibi 'hiç'liğe konuşmamış rruydı zaten hep... Neyzen Tevfik sahneye hîç çıkmadan 'us- ta' olmuştu, ama bu kez tıyatro sahnesinde, iz- leyıci karşısında. Tuncer Cücenoğlu'nun yaz- dığı oyunu Işıl Kasapoğlu yönetıyor. Oyunda Burak Sergen rol alıyor. Işıl Kasapoğlu bu oyunla bir fenomenı sah- neye taşırken hiç merak etmediğimız sorula- n sorma amacmda.. "Neyzen'i çocukluğum- dan beri herkes anlaür bana. Uepimize de an- latümıştır.Neyzen'inükralarmıanlaUrlar,mû- ziğinden söz ederler. ama hiç kimse bize Ney- zen'in ne olduğunu. nasıl bu noktaya geldiği- ni, niye bu tür bir şiir yazdığuu, neden bu tür nükteler yapuğuu, niçin bu tür bir müziğin hüznûnü yaşatrığını sormaz." Kasapoğlu ancak bu tür metinlerle bır sa- natçının oluşum dönemını kavrayıp sonucu daha ıyı anlayabıleceğımizı söylüyor. Okul- larda anlatılanlann hiçbınnde, o sanatçının bırikiminın ardında yatanlann araştınlmadı- ğına değiniyor. "Biz yıllardır Türkiye'de her alanda bir kolaycüık yapryoruz, hep sonlan ahyoruz. Olmuş, pişmiş ya da pişti gibi gözü- ken bilgilerle donanıyoruz. Oysa o bilgiye na- sü ulaşüdığı ya da o bilginin nereden kaynak- landığını bir türtü araştırmıyoruz. Hepimiz herşeyibiliyorgibiyiz,amabirazarkasınıaraş- ^tM^inız zaman Wçb1r şey yok. Oysa gerçek- ten ûretimler birtakım birikimier sortucunda oluyor, burada Burak'la yapnğun da o biriki- mi araştırmak." Oyunda Neyzen'le özdeşleşmiş ney sesin- de sürüyor • "Her yeri örtüşüyor çağımızla. Meşrutiyetten bahsediyoruz, milenyumda da hâlâ her şey aynı, hiçbir şey değişmemiş Türkiye'de! Nereye baksamz Neyzen'in dediğini görüyorsunuz: -.-. 'Daldıkça dal, çaldıkça çal, çal! Ne sorgu var, ne sual!" den, fikra \ e nuktelen kullanmaktan özenle ka- çınmış Kasapoğlu. "Hepimizeanlatnanvesev- dirilen Neyzen'in niye Neyzen olduğunu sor- mak istiyorum. Bizde böyle insardann, durduk yere olduklan gibi bir durum var. OzeDikle birtakım insanlar durdukyere oluveriyorlar ve oldu kabul ediyoruz çoğunu da." Oynamak değil 'anlatmak' çabası Herkesin kafasında bir imgesi olan ve 73 yıl boyunca çok karmaşık ve yorucu bir hayat yaşayan Neyzen'i oynamak insanüstü bir gay- ret gerektiriyor, Burak Sergen'e göre. Bir oyuncu olarak onu en çok etkileyen, Ney- zen'in haksızhğa karşı muhalif dili. "Kim olursa obun değişmryor tavn. Cumhurbaşka- m, başbakan, mebus, hiç fark etmiyoronun için. Bunlara karşı olan söver tavn, oyuncu olarak, arü bir gûç, performans veriyor." Kasapoğlu bu oyunla Neyzen'i tiyatro sah- nesinde oynamak değil, anlatmak çabasında. Bunu yaparken de gölge oyunundan kuklaya. meddah geleneğinden ortaoyununa ve köy se- yirlik oyunlanna göndermeler yaparak kısa bir tiyatro tarihi sunuyor izleyiciye. Neyzen ne kadar 'bizim' geleneğimiz içindeyse, onu an- latan oyun da o geleneğin ıçınden renkler ta- Siyût-Türkiye'de birtakım küçük şovlar dışın- da anlatıcı/meddah geleneğınin kaybolduğu- nu söyleyen yönetmen, anlatıcıhğın dünyada festivallerinin yapıldığını belirterek tamamen bize ait bir biçim olmasına rağmen Türkiye 'de unutulmaya yûz tuttuğundan dem vuruyor. "Ashnda Neyzen'i anlatmak, oynamaktan da- ha zor" diyor Burak Sergen. Çünkü anlatmak ikinci bir ağız oluyor. "Bir anı Neyzen oluyor- sunuz, ama hemen kurtulmanız gerek. Tam onun gibi düşünûrken birdenbire değişip an- laücırolûne geçmeniz gerekiyor, ama anlaücı- mn da çok samimi obnası lazun." Bütün bu farklı biçimler arasında, kimi za- man bir kuklayla, kimi zaman küçücük bir oyuncakla karşılıklı oynayan Sergen, bunun oyunculuk anlammda büyük farklılıklar getir- diğini söyleyerek hayatırun en zor rollerinden birini oynadığını belirtiyor. "EKnize aldığmız her obje, bir anda bir karaktere dönûşûyor. He- men ona ses vermek,değişikbir tnuyla sunmak zorundasıruz. Hayatnndâ hiç kukla oynatma- dım, bütün bu nesneleri ses çıkaran bir obje haüne dönüştürmek aktörlükte çok kolay bir şey değiL bir 'kişi' yokki karşmızda, onun to- nuna auşasınız, karşıukh diyaloglar, monolog- lar oteunu." Neyzen'in kişiliğiyle özdeş muhalif yanı bugünle de bütünleşerek güncelliğini koru- yor. Neyzen'den yola çıkarak kalıcılığın bir bi- rikim gerektirdiğini anlatırken "KesinKkle hiç- bir şey değişmemiş!'' diyor Kasapoğlu. "Özel- likle son birkaç yddır çok daha fazla anlama- ya başladuV derken de arkası hep 'koF çıkan 'sanatçT ve 'poötikaa'lara dikkat çekiyor. Neyzen gibi, Haldun Taner gibi yazarlann, bilim adamlan ve sanatçılann önemli bir ya- şamışlık sürecinden geçtikten sonra oldukla- n yere geldiklerini söylerken de bugünden ya- nna ülkenin en önemli sanatçısı ya da en önem- li politik lideri olunabildiği Türkiye'de böyle bir metnin, bir anlamda bir 'ders' niteliği ta- şıdığına dikkat çekiyor. Neyzen'in dünyasını tiyatro sahnesine taşı- yan Sergen de onun söylediklerinin bugün hâ- lâ güncelliğini korumasına "Sadecehayretet- tim!" dıye karşılık veriyor. "Her yeri örtüşü- yor çağımızla. Meşrutiyetten bahsediyoruz, miknyumda da hâlâ her şey aynı, hiçbir şey de- ğişmemiş Türkiye'de! Nereye baksamz Ney- zen'in dediğinigörüyorsunuz: Daldıkça dal, çal- dıkça çal. çal! Ne sorgu var, ne sual!" Bu anlamda Neyzen'i bugün oynamamn özel bir yeri var Sergen içın. Çünkü hep fik- ralanyla hatırladığımız Neyzen'in söylemek istedikleri çok ciddi şeyler. "Bunlan söyleye- roemekten, sürekli sansüre uğnunaktan dip- soman olmuş, hastanelere düşmüş, alkoUk ol- muş zaten!- Halen yüksek sesle Neyzen'i oku- duğunuzda ortahk birbirine girer. bu anlam- da kavgası bugün de sürüyor Neyzen'in." Altıntaş, 'Saraydan Kız Kaçırma' başlıklı resim dizisini filme dönüştürüyor Ortakbir estetik arayışBURCU GÜNÜŞEN Mustafa Aluntaş Doğu toplum- . lanndan devşırdığı 'çintemani' simgesinı tangoyla buluşturan, bedenlenn kımı zaman saydam- laştığı, kimi zaman bir neon ışık dünyasını çağnştırdığı resimlen- ni Parmakkapı Sanat Galerisi'nde sergıhyor. - Kullandığınız tckniklen söz edermisiniz? \ apıüannızdaki çin- temani ve üçtop simgelerinin öne- minedir? MUSTATA ALTINTAŞ - Dü- şünceyi yansıtmada kurallann en önemlisı teknik altyapıda yetkın- . likrir.Buyetkinlikyoksaözgünbir ~ anlatım dili de oluşamaz. Önem- li olan kendi anlatım dılını oluş- turacak ve zenginleştırecek kül- türel donanımdır. Özgünlük ara- yışında yapay, yetkin olmayan bir , teknik uygulama kesinlıkle yapı- tın içeriğini oluşturamaz.Yapıtla- nmın düşünsel, kavramsal ve tek- nik altyapüanyla bütünleşen tema- larda kullandığım sımgesel öğe- ler, biçım ya da renkler rastlantı- sal değildir. Kültürümüzden ko- panp aldığım bir motifin ve üs- telik de bu motif yıllarca dondu- rulup anlamlan yitirilmış dekora- tif öğelerse, bugün nasıl bır işle- vi olabihr? lçerdıği anlamlar na- sıl çözümlenır ve güncelleştın- lir? Bu sorular, bugünün sanatçı- sı olarak benim ıçın kımlık ve ev- rensel kültür mirası açısından sim- gesel önem tasımaktadır. - Doğu estetiğini çözümlemeye çahşan Banlı düşüncenin değerİe- rine yaklaşımınız nedir? ALTINTAŞ - Batı dediğimız kültürlenn, Doğu estetiğini çö- zümlemek gibi bir derdi yüzyular- dır olmamıştır. Batı ancak koloni- sini yaptığı uluslann kültürlerin- den çıkarlannı kollamıştır. Ancak 19. yüzyıl sonlanna doğrudur kı. gerçek anlamda Doğu kültürleri- nin değerlerini pozitivist bir görüş- le bünyesine uydurmuştur. Fre- ud'unpsıkanalızintemelkavram- M.ustafa Altıntaş, gerçekliği düşsel öğelerle besleyen, hareketli, karşıtlıklarla dolu simgesel yapıtlanyla Parmakkapı Sanat Galerisi'nde. lannı Viyana'da oluşturması rast- lantısal değildir. Ya da izlenımcı sanatın yaşama ve doğaya dönük prensıplerini Çin ve Japon kültür- lerindenedinmesi... Arûk 'Bat'de- diğimiz coğrafi bölge günümüz sanatında yerel ve ulusal değerle- nn de evrensel sanatm bünyesin- de olması gerektiğini kabul etmek zorundadır. - Doğu ve Batı'nın estetik anla- \ışlannı birleştiren \eni bir este- tik > ararmak gerektiğini düşünü- yormusunuz? ALTINTAŞ- Sanatta gereklilik dıye bir tanımlamanın olduğuna inanmıyorum. Hatta sanatın tekil kavramlanndan olan 'irrasyonel'i göz ardı etmiyorum. Ancak eğer sanat bir ıdeolojinın yönlendir- mesiyle, içerdiğı değerler açısın- dan bu başka sanatı ya da ulusla- nn kendı öz ifade biçimlerini bas- kı altına aknaya ya da tekelleşme- ye başlarsa. o zaman sorunlar çık- maya başlar. Ûmeğın smema sa- natı ideolojik ve tecımsel açıdan tekelleşmeye 1950'li yıllarda Marshall planıyla başladı ve Ame- rıkan sineması, ulusal sinemala- nn gelişimine çok ağır darbeler vurdu. İfade özgürlüğü olmadan evrensel değerlerde yapıtlar ver- mek olanaksız olduğu için, bu- gün özgür ve yansız bir sanatın, tüm uluslann ortak kıvanç ve mut- luluklannın simgesi olacak ortak bir estetiğin aranmasunn kaçıaıl- maz olduğunu düşünüyorum. - Sinema ve resim gibi iki görsel sanat dahyla ilgüenryorsunuz. Bu alanlarda verdiğiniz ürünler bir- birlerininasüetküiyor? ALTINTAŞ- Bugün tüm sanat- dallan birbiriyle iç içedir.Resmi, sinema sanaûnın anası dıye düşün- mek gerekir. Çünkü sinema, resim sanatının harekete geçirilmesidir. Farklı dısıplınlere meraklı bir sa- natçı olarak, sınemayı da resim çalışmalanmkadarönemsiyorum, ikisüıi birhkte sürdürüyorum. Bu iç içelık benım resim anlayışıma farklı anlatım olanaklan ve tek- nik özelhkler getirmiştir. Bu etki- leşimin anlaum dilini zenginleş- tirdiğini söyleyebilirim. - Bir de yeni bir film projeniz var~ ALTINTAŞ - Bundan beş yıl önce Mozart'm 'Saraydan Kız Kacırma' operasından yola çıka- rak tasarladığım ve uyarladığım resimlerden sonra, bu serideki re- simlerimi filme dönüştürmem ge- rektiğini düşünmüştüm. Bu ne- denle, operanın kendısıne sadık ka- larak, kahramanlannı ve hikâye- sini ve uzamlannı kendi resimsel çahşmamın içine sokarak, onlan renklere, biçimlere dönüştürerek, zaman zaman tarihsel sürece ya- yarak, rönesansa ve günümüze göndermeler yapan bir senaryo üzerinde birbuçukyıldır çalışıyo- rum. Topkapı Sarayı, kendi atöl- ye ortamım ve değişikmekânlar- da çekilecek bu fılm bir belge- sel-sanat filmi niteliği taşryacak. Kültûr Bakanlığı ıle TRT kurumu- nun yapuncılığmı üstlendiği 60 dakikalık bu filmin çekimlerine Mayıs 2001 tanhlerinde başlaya- cağjm. Filmin festivallerdeve TV kanallannda gösterimı de sanı- nm 2002 yılında gerçekleşecek. Bestelerini de seslendirecek SpearsHanyeni albümvefilm GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - Stockholm'e bir yıldız düştü: Brimey Spears. Sanatçı8Şubat'tagel- di ve derhal yeni albü- tnünü hazırlamaya baş- ladı. Stockholm'deki uluslararası adlann ka- yıt yaptığı Cherion Stüdyosu artık olma- dığı için Spears, Cos- mos Studios'da, Chen- on'unkurucusu Denniz ltop'tan sonraen önem- li kişisi olan MaxMar- tin'le birlıkte yeni albü- münün çalışmalanna başladı. Spears, bu ayın sonuna kadar "Ikind vatanun" dediği Is- veç'te, Stockholm'de çahşacak. Brimey Spears 3. al- bümünde kendi beste- lerine de yer veriyor. Albüm çakşmalan nasıl gidiyor? - Çok ıyi. Max bu stüdyoyu da çok güzel donatmış. Aydmlık ve ferah bir yer. Rami ve Max'le birlikte güzel bir çalışma gerçekleş- tiriyoruz. Britney Spears, pla- ğuı yapımcısı olarak herhangı birgörevyük- kömediğini,bu işi '^a- haiyi bflenlere" bırak- tığını da söylüyor. Sanatçı ilk kez film stüdyosunaçıkrnayada hazırtenıyOT. Senaryo- sunu Shaonda Rhi- me'tn yazdığı bir füm- de "okulhı kız" rolü- nü oynayacak: - Düsündükçe çok heyecanlanıyorum. Be- nim içm müthiş bir sı- nav olacak. Benden ne yapmamın beklendi- giyle ilgili hiçbir fikrim yok. Işte işin en heye- can verici yanı bu ya- nı! Ne var ki, sinema- da yeni bir kariyere başlasa bile bunun yal- nızca ikinci planda ka- lacagını söylüyor: - Benim için müzik hep birinci sırada ola- caktır. En büyük aşkım hep müzik olacaktır. Spears geçen yıluı sonlannda Stock- hohn'debüyük bir kon- ser vermiş ve Globen Arenası'nın 14 bin 500 sandah/esini tıka basa dolmuştu. lsveç'e gel- mekten hoşnut olduğu bellı oluyor: - Isveç benim ikinci vatamm. Buraya bu üçüncü gelişim. Her- kes çok saygı ve sevgi gösteriyor. Sanatçı yeni aibü- münûn admi henoz koymamış, ama son- bahara hazır olacağını söylüyor. İlk albümü "Bab\ One More Ti- me"1999'daçıkmışve 25 milyon satmıştı. No|at Devrfmm sepgisi sürüyor • Kültür Servisi - 1995 yılında kaybettiğımiz ressam Nejat Devrim'in çalışmalan Istanbul ve Ankara'da Galeri Nev'de sergileniyor. Dünyanm değişik sanat merkezlerinde kişisel sergiler açan Devrim'in eserlerine 1948'den itibaren Paris'te Mayıs Salonu (Salon de Mai) ve Yeni Gerçeklikler Salonu (Salon de Realites Nouvelles), 1954-62 yıllan arasmda Torino Estetik Merkezi'nde Michel Topie'nin düzenlediği sergilerde yer verildi. 1952'de kuruculanndan olduğu Ekim Salonu'nun (Salon d'Octobre) başkanlığmı yaptı. 2 Şubat-27 Mart tarihleri arasmda Istanbul Galeri Nev ve 16 Şubat-27 Mart arasmda Ankara Galeri Nev'de izlenebilecek olan sergilerde sanatçının kâğıt üzerine muhtelif dönemlerde gerçekleştirdiği çalışmalanna yer veriliyor. Erdal honü'nün yeni kitabı • ANKARA (AA) - Kişisel tarihinı, 'Anılar ve Düşünceler' adı altında kaleme alan Erdal Inönü, kitabmın üçüncü cildinde 1984 seçimlerinden sonra gelişen olaylan anlatıyor. Doğan Yayıncılık'm gelecek ay piyasaya çıkaracağı kitapta, Inönü'nün siyaset yaşamındaki öyküsü ile üniversite yıllanndaki anılan, kendi yorumlan ve tanıklann gözlemleriyle aktanlıyor. Yerel seçimlerden ikinci parti olarak çıkan ancak parlamento'da temsil edilmeyen Sosyal Demokrat Parti'nin (SODEP) muhalefet arayışlan ıle Halkçı Parti'ye birleşme çağnsım kitabm ilk cildinde ele alan Inönü, bu sefer yaşananlan tüm detaylanyla ışlıyor. Erdal Inönü, yakın geçmişe ışık tutan 'Anılar ve Düşünceler' dizisine, 4. ciltte kaldığı yerden devam ediyor. Şarkıcı ChaHes Irenet öldü • PARİS (AFP)-60yıllık besteci ve şarkıcı Fransız Gharles Trenet, Paris yakınlanndaki bir hastanede geçirdiğı felç sonucu 88 yaşmda öldü. Trenet'nin en tanınmış parçası, müzik tarihinin- klasikleri arasına giren ve dünya dillerinde 4 bine yakın farklı versiyonla söylenen 'La Mer'di. Doğduğu kent olan Narbonne'dan 1933'te Paris'e gelerek kariyerine başlayan Trenet, romantik ses rengiyle 1000'den fazla şarkı yorumlamış ve Fransa'nın savaş öncesi döneminin müziğiyle özdeşleşmişti. Boğadçi Ünlversitesî'nde klasik miidc konserjeri • Kültür Servisi - Boğaziçi Ümversitesi'nin onanlan tarihi salonu Albert Hall, her hafta yapılacak klasik müzik konserlerine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Yeniden yaşama kavuşan yüz yıllık orgu ve değerli Steinvvay piyanosuyla üniversitenın kültür merkezi aynı zamanda lstanbul'un da bir kültür merkezi olmaya aday. 2001 yılı ikinci döneminde yer alacâk konserler, Yapı Kredi Sigorta'run sponsorluğu ile gerçekleşecek. İlk konser Güher ve Süher Pekinel tarafmdan bugün verilecek ve geliri on iki depremzede üniversite öğrencisine burs olarak bağışlanacak. Pekineller ile başlayacak ve 23 Mayıs'a kadar sürecek etkinliİdere Borusan Oda Örkestrası. Akbank Oda Orkestrası ve Alpaslan Ertüngelap, Çem Mansur gibi şefler de yer alacak. Genco Erkal, Askerin Öyküsü ve Bahann Öyküsü başlıklı yapıtlarda Borusan Oda Orkestrası üyelerine anlatıcı olarak katılacak. Konserlerden bazılan, açıklamah olarak sunulacak. Colette Deble'm kadin figürleri le Late Müldür'ün şnrleri • Kültür Servisi - Fransız Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda 22 Şubat Perşembe günü açılacak olan sergide Colette Deble'm yapıtlan yer alıyor. Sergi, sanatçının kadın figürleri ve bu figürleri üzerine Lale Müldür tarafmdan yazıhnış şiirlerden oluşuyor. Deble, on yıldan bu yana kadın fıgürlerinden yola çıkarak plastik sanat çahşmalan yapıyor. Sanatçuun günümüze kadar yaptığı iki binden fazla resim bir günlük niteliği taşıyor. BUGÜN • TAREK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00'de Ahıer Çeker'in düzenlediği "Necati Cumah'nm ardmdan" başlıklı söyleşi gerçekleşecek. (293 12 70) Şk BABYLON'da saat 18.30'da 'Şehir Uykuda' adlı oyun izlenebilir. (292 73 68) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00'da Claude Berri'nin yönettiği 'Tchao Pantin' adlı fılm gösterilecek. (252 02 62) • tŞ SANAT'ta saat 19.30'da solist Benyamin Sönmez'in viyolonsel konseri izlenebilir. (316 00 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle