24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15ŞUBAT2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Avrupa haritası Istanbul'dan bir öğretim üyesi dostumuz, "Avrupa Biıiiği'nin 'www.europa.eu.inf sayfasına girerek -ki bu srte Avrupa Birliği'nin resmi sitesi oluyor- 'registration' işlemi yaptığınızda 'ülkeniz' kısmında Türkiye'nin hangi ülkeler içinde yer aldığını görüyorsunuz" diyor... Akla hemen, Avrupa Birtiği'ne aday bile olmaya niyetlenmemiş ülketerle örneğin Isviçre'yte birlikte Türkiye'nin haritada yer aldığı geliyor... Oyle ya, fiziki haritada Avrupa'dayız... Ancak öğretim üyesi dostumuz "Ben size söyleyeyim" diyerek Türkiye'nin de aralannda bulunduğu grufou sıralıyon "Suriye, Iran, Irak, Afganistan,£in, Tacikistan, Urdün, Gürcistan ve diğer Asya ülkeleri..." Avrupa Birliği'nin Avrupa haritasına sadece Avrupa Birtiği'ne üye olanlar girmiştir diye düşünürseniz yine yanılıyorsunuz çünkü Kıbns Rum Yönetimi Avrupa'da yerini almış bulunuyor... Etektronik posta: deniz5om@cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 06 Faks: 0.212.512 44 97 - Işadamlan IMF ile karşı karşıya kalmış... "Etme bulma dünvası!" F aizi haram sayanlar için "faizsiz kazanç ka- pısı"nı serbeşt piyasanın yılmaz savunu- cusu Turgut Özal açmıştı; 1983 sonunda Başbakan olur olmaz daha güvenoyu alma- dan Özal'ın ilk işi çıkarttığı bir kanun hükmünde ka- rarname ile özel finans kurumlannın kuruluşunu sağ- lamak olmuş ve sanki kapıda bekleyen yerli-yaban- cı Islami sermaye bankacılığa soyunmuştu. Faizi reddeden sistem, "kâr payı" üzerine işliyor- du... Buna göre önce "Müslümanlar" paralannı ya- tınyor; sonra örneğin birtüccar Suudi Arabistan'dan ithal edeceği hurmalar için bu paradan yararlanıyor, getirdiği hurmaları Mısır Çarşısı'nda sattıktan sonra elde ettiği kârdan pay veriyor, finans kurumu da bu payı paranın asıl sahipleri arasında bölüştürüyordu. Parayı kullanan tüccar kâr değil zarar ederse, "Müslümanlar" da zarara ortak olmuş oluyordu... Ne ki "Müslümanlar" hiç zarar etmedi; çünkü pro- paganda amacıyla öngörülen bu sistem hiçbir za- Faizsiz man uygulanmadı, zaten böyle bir sistem yoktu... Dağıtılan kâr paylan hep piyasadaki faiz oranla- rıyla eşdeğer oldu... Faizi haram sayanlar kendilerini kandırdı... Türki- ye'de kuralsızlığın sembolü olan "serbest piyasa"nın temeli de zaten bu kandırmaca değil miydi! Müslümanlar için eğerfaiz haramsa, Tann'nın kan- dınlamayacağını şimdilerde görüyor olmalılar... Bu kapılardan en büyüğü battı... Paralannı kaptıranlar için söylenecek tek söz van Allah yardımcınız olsun! Bir de Adalet Bakanlığı... Adalet Bakanlığf nın ne ilgisi var derseniz... Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Başsavcıla- nndan biri, faizi haram saydığı için mi yoksa dağıtı- lan kâr payı oranı faiz oranından daha yüksek oldu- ğu için mi bilinmez, tasarruflarını faizsiz kazanç ka- pısına yatırmış; battığını görünce kendine bir avu- kat tutup yanm gün içinde mahkemeden ihtiyati tedbir karan çıkartıp, icra memurlarıyla faizsiz ka- zanç kapısına dayanarak parasının karşılığı kadar mal kaldırmış... Cumhuriyet Başsavcısı, "Ben hakkım olan yasal işlemi yaptım. Her şey hukuki çerçevede yapılmış- tir" diyor. Doğru söylüyor... Acaba Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de fa- izsiz kazanç kapısında parası batan Türkiye Cum- huriyeti yurttaşlannın adliyelerde aynı hızla aynı iş- lemi yaptırabileceğini söyleyebilir mi? Cumhuriyet Başsavcısı'nın biryurttaş olarak kul- landığı "yasal hakkı" umarız oturduğu koltuktaki yetkisini kullanmaktan kaynaklanmıyordur... Merak ettik... Anayasa'da eşitlik ilkesinden söz ediliyor ya... SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt erdmcutkiKayahoo.com Temiz toplum diyoruz; bin dereden su getiriyorlar! DP. Siyami Ersek Hastane'sinde olanlar Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Da- mar Cerrahisi Hastanesi'nin ek bina- sı bir gökdelen gibi Haydarpaşa'da yükseldi... Türkiye'nin ilk açık kalp ameliyatını yapan ve kalp cerrahisinin öncülerinden Prof. Dr. Siyami Er- sek'in adını taşıyan, Avrupa'nın en büyük hastanesi geçen yıl düzen- lenen bir törenle resmen açıldı... Açılır açılmaz da fiilen kapandı! Bir söytentiye göre, bazı eksik- ler varmış, yüklenici firmanın ek- sikleri tamamlaması bekleniyormuş; bir hafta on gün içinde hasta kabulü- ne başlanacakmış... Kadrolar yavaş yavaş oluşmaya başladığı sırada, gecenlerde hastane- nin 3.5 yıldır başhekimliğini yapan Doç. Dr. Azmi Özter tstifasını verip gö- revinden ayrıldı. Özler ki, zarardaki hastanenin geçen yıl 3.5 triiyon lira kâr etmesini sağlamıştı... Ama bir şeyler oldu, yeni bina hizmete girmeden gö- revi bıraktı. Hastanenin hastalaraaçıl- mamasının nedeni bir başka söylen- tiye göre ise Sağlık Bakanlığı'nın sür- dürdüğü çalışmalarmış... Bakanlık, hastanenin işletmesini bir vakfa vere- cekmiş, bu bakımdan vakfın kurulu- şunun tamamlanması bekleniyormuş... Bu ikinci söylentinin uzantısı olan bir söylentiye göre de, vakfın başkanı Sağlık Bakanı Osman Durmuş ola- cakmış... Hem de Durmuş, Sağlık Ba- kanlığı'ndan aynldıktan sonra vakıf başkanltğını sürdürecek şekilde... Söy- lentiler çeşitli... Hastane açıldığında, gerçekler de açığa çıkacaktır... Parti İçi Demokrasi Sorunu ve CHP ERCAN KARAKAŞ SODEVBaşkam Türkiye her bakımdan cid- di birtıkanıklık içerisinde. Bu- nun önemli bir nedeni siyasi partilerin yetmezliği, liderlik ve örgüt anlayışlanndaki yan- Itşlıkları ve günü aşan hedef- lerformüle edip toplumu ha- rekete geçirememeleridir. Partilerin görevi kendi ide- olojileri doğrultusunda ülke sorunlannın çözümüneyöne- lik olarak programlar, projeler üretmek ve kadrolar yetiştir- mektir. iktidar olduğunda da yetiştirdiği kadrolar aracılığı ile programlannı uygulamaya sokmaktır. Ama Türkiye'nin partileri bu işlevini yerine ge- tirmemektedirier. Demokratik sistemin iyi iş- lemesi ile siyasi partilerin ya- pısı arasında doğrudan bir iliş- ki bulunmaktadır. Toplumda çoğulculuğu, özgür tartışma ortamını, hukukun üstünlüğü- nü, hoşgörüyü, halkın siyase- te etkin katılımını ve yönetici- leri denetlemesini savunan bir partinin bu hususları kendi içinde de gerçekleştirmesi ge- rekir. Aksi takdirde inandıncı olamaz. Ülkemizdeki siyasi parti ya- pılanmalan arasında bazı kü- çük farklılıklar olsa da tüm üyelerin katjlımtyla siyaset üret- meye, karariarı biriikte alma- ya, adayları birlikte belirieme- ye yönelik bir işleyişleri yok- tur. Çünkü yapılan katılımcı ve demokratik değildir. Partiler- de liderler, olması gereken- den daha fazla bir ağıriığa sa- hiptir. Başka bir ifadeyle siya- si partilerin yapısı son derece oligarşiktir. Parti içi demokrasi isten- memektedir. Parti içinde fark- lı fikirve düşüncelerin dile ge- tirilmesi ve bu farklılıklann te- melindeki gruplaşmalar bile partiyi zayıflatıcı oluşumlar olarak gösterilmeye çalışıl- maktadır. CHP'deörgütün yıllardr ver- dtği mücadele sonucunda par- ti içi çoğulculukta ve parti içi demokrasi anlayışında bazı ileriemeler yaşandı. Ama he- nüz bir süreklilik, bir kurumsal- laşma sağlanmış değildir. Du- rum liderin parti içi demokra- siye bakışına göre değişebil- mektedir. Sosyal demokrasinin katı- lımcı demokrasi ilkesini içsel- leştiremeyen liderier "Ben ne diyo/sam o olur", "Herşeye ben karar veririm" vb. diye- rek, partinin politikalannı tek başına belirlemeye kalkışabil- mekte, seçimle işbaşına ge- len yöneticilerin görevine son verebilmekte ve milletvekili adaylarını tek başına belirie- yebilmektedir. Bugün CHP'de yaşanan olayları da bu çerçevede de- ğeriendirmek gerekir. Yeni yö- netim dört aydır görevde. Bu süre içerisinde 30 kadar il ve 10O'ün üzerinde ilçe yönetimi- ne çeşitli yollarla görevden el çektirildi. Yerlerine "yandaş- lar" atandı. Bu da yetmedi 13. maddeden binlerce yığma ve yapay üye yazıldı. Bütün bun- ların kongrelerde ve kurultay- da üstünlük sağlamak için ya- pıldığı herkes tarafından bili- nen bir gerçektir. Parti içi çoğulculuğu, seçil- miş yöneticilerin ve üyelerin hukukunu yok sayan bu anla- yışla bir yere varılamaz. Bu gi- bi uygulamalar ideolojileri ge- reği hiyerarşi yanlısı sağ par- tilerde olağan kabul edilebil- mektedir. Ama sol, sosyal de- mokrat iddialı bir partide as- la kabul edilemez. Çünkü ide- olojisi ve demokrasi anlayışı- nın gereği olarak sosyal de- mokrat partilerde parti içi de- mokrasi olmazsa olmaz bir il- kedir. Parti içi demokrasi de her şeyden önce, örgüt yönetici- lerinin seçimle belirienmesini (seçimle gelenin seçimle git- mesini), farklı görüş ve öneri- lerin özgürce dile getirilmesi- ni, eleştiri hakkını, parti poli- tikalarının aşağıdan yukanya açık ve özgür tartışmalar yo- luyla belirienmesini içerir. Bun- ları talep etmek de her üyenin yalnız hakkı değil, aynı zaman- da görevidir. tLAN TC FATİH 1. ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1998/825 Davacı Inci Yılmaz tarafından davalı Nuri Yılmaz aleyhine açı- lan boşanma davasında: Hâkimliğımızin 1998/825 esas 2000/73 karar sayılı ve 09.02.2000 tanhh karan ıle Gaziantep, Nizıp, Tathcak köyü, cilt 0113, kütük 0006'da kayıtlı Mehmet ve Zeynep'ten olma 1958 do- ğumlu Inci Yılmaz ile Mehmet ve Fatma'dan olma 1956 doğumlu Nuri Yılmaz'ın M.IC'nin 134. maddesi gereğince boşanmalanna, müşterek çocuklar Fatma Tuğba Yılmaz ve Melek Pınar Yılmaz'ın velayetlerinin anneye verilmesine davalı babanın bu çocuklanm her hafta cumartesi günleri ile dini bayramlann 2 günleri sabah saat 09.00'dan ertesi gün aynı saate kadar yanına alıp görüşmesi- ne, yol giderlerini dahi temin etmesine, bakıye 1.306.000 TL'nin davacıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bıra- kıhnasına, istenmediğinden nafaka ve tazminat tayinine yer olma- dığına dair temyizi kabil olmak üzere karar verilmiş olup adresi tesbit edilemeyen davalı Nuri Yılmaz'a tebligat yerine geçmek üzere ilan yolu ile tebliğ olunur. 10.02.2000 Basın: 7900 KlM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCaturk.net ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACl ;•.-. i&ı^im HARBİ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN lSŞubot KADIN HAKLARI UGRUNA.. 19t+'7£ BueÛN, İNGİLİZ KAOfHLA&l, İÇİÇLERI LIĞI ÖHÛHPE aûYÛIt. BİR GÖSrBHİ Yttpn VE BİNA- MtN CAUUARlhJI K/gpf. İNGİLTEeeoe 1B6S'r£ <U- RLIIAN İLK KACHN OY HAKKI KOA4rrES//VC>GA/ SU m- UA 8/ZÇÛK &WGA ve&iMff, ûrFLiitrte zo.yüa- YIL. BAÇLA&NDA, tG4O/AI EpTLİĞl /ÇJM YAPfLAN GY- LEkıtiEK A&nutşrr. KACMAII-AR. £CX>ML *£ sıyA SAL BJ/euĞl • AOU IOJ&JLUŞLJH BİB.UK-TS, KAOlN HAJOAK.1 IÇIU OÜ.TA>n DAHA MllJmHC* DrfSSMÇ BKÇiMLBR/ ÇlKM/pp. MÜJZAOeue Ç-OSu ZAMAM ACILI OLUYOeOİJ. ÖHNSGİN, ÜULU HAOlN HAKIA- IH -SAVUMUCUSU EMAAeUNE PANKHURSr VE BA- LARl BU U&UGDA CezA£WA/£ SİC£ 1918'O£, PARL4MEM7ODAN EŞtrüK KA- KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN (AHKÂMI ŞAHSİYE) 1999/737 VasiTay. Mahkememizce verilen 23.01.2001 tarih ve 1999/737 esas, 2001/55 karar sayılı ilamı ile Bingöl, Yayladere, Gökçedal köyü. c:0003, KSN:0008'de nüfusa kayıtlı bu- lunan, Bedri oğlu, Kibar'dan olma, 20.10.1967 doğumlu davalı, mahçur Güner Deniz, M.K.'nin 355. maddesi ge- reğince vesayet altına alınarak kendısine babası Bedri De- niz vasi tayin edilmiş olup, M.IC'nin 369. maddesi gere- ğince velayet hükümlerinin tatbikine karar verilmiştir. İlan olunur. 23.01.2001 Basın: 7825 KARTAL 5. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000/700 Davacı Maltepe Belediyesi vekili Av. Adalet Bilben tarafından dava- lılar Azmi Tlabar ve Fevzi Sarp aleyhine açılan tapu iptal ve terkin da- vasında; Davalılar Azmi Tlabar ve Fevzi Sarp'ın adresleri meçhul olduğun- dan davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebligat yapılmasına mah- kememizce karar verildiğinden, karar gereğince davalılar Fevzi Sarp ve Azmi Tlabar'ın Kartal 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/700 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 29. 03. 2001 günü saat 10.00'da mahkememizde hazır bulundurulması veya vekil göndennesi ilanen tebliğ olunur. 08.02.2001. Basın: 7963 DÜZ ÇtZGİ UMİT ZİLELİ Bir Gün Hepsi YargılanacakL - Donup kaldılar... - Kimler?.. - Türkiye seninle gurur duyuyor sloganları eşli- ğinde ve de omuzlarda Devlet Güvenlik Mahkeme- si'ne getirilip, alnına kurban kanı sürülen Susurluk- 'çu "vatanseveıier!.." - Peki, niçin böylesine şaşırdılar?.. . - Büyük olasılıkla, himrnetine sığındıkları, kader birliği yaptıkları "büyüklerinin" kendilerini asla yal- nız bırakmayacağına duyduklan güven ve beraat edeceklerine olan tam inançlarının boşa çıkmasın- dan!.. Uzun sürdü, tam dört yıl... Ama sonunda siya- set-mafya-polis arasında yaşanan karanlık ve kirli ilişkileri ortaya çıkaran Susurluk mahkûm oldu. Ka- rarın açıklanmasının ardından kısa süreli şok yaşa- yan vatansever arkadaşların arasından titrek bir ses yükseldi: - Vatan sağ olsun!.. •.•• Bu karar çok önemli... Doğru, bu daha buzdağının görünen çok küçük bir bölümü... Daha sayfalarca ölüm listeleri var, yargısız infazlar var, faili meçhuller var, bu infazlar- da kullanıldığı ortaya çıkan devlete ait silahlar var, uyuşturucudan gelen büyük, çok büyük paralann paylaşımı var, kara para aklamayı da içeren büyük çaplı kirli ilişkıler var... Ama diğer yandan, bu kararla birlikte Susurluk çetesinin variığı tescil edildi. Mahkeme, "çefe oluş- turmak ve yönetmek" suçuna verebileceği en yük- sek cezayı verip, hiçbir indirim de yapmayarak resmi elbiseli çetelerin deyletin içinde yuvalandığı gerçeğini topluma ilan etmiş oldu... -Ûstelik, 'devlet için yaptık", "devlet sımdır" na- karatlanna hiç aldırmadı!.. Ama bu davanın görünen "asıl sanıklan" yargıla- namadı. Bağımsız Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar ile Susuriuk kazasının hayatta kalan tek ismi DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak, milletve- kili dokunulmazlığı kalkanının arkasına sığınarak yargının karşısına çıkmaktan kurtuldular. Her ikisi hakkında tam sekiz dokunulmazlık dosyası TBMM Genel Kurulu gündemınde bekliyor. Mahkeme kararında, "birtakım idah, siyasi veya yasal düzenleme ve manevralarla yargı denetiminin önüne geçilmesi, toplumdaki herkesi üzmekte, kor- kutmakta ve adalet duygusunu zedelemektedir. Suç işleyenin cezasını çekmediği bir toplumda sosyal ve siyasi istikrar sağlanamaz" denildikten sonra şu tarihi uyarı yapılıyor: - Suç işleyip kalkanlann arkasına sığınanlar ve bu kalkanları kaldırmayanlar unutmasın; adalet onlara da lazım olacak!.. Yargı çok açık bir şekilde TBMM'yi uyarıyor, "Suça bulaştığı şüphesi olan kişilerin dokunul- mazlığını kaldınn" çağnsı yapıyor... Ama ben, bu Meclis'in, bu yapısıyla (DSP'li bazı milletvekilleri çabalasa da) bu değerii üyelerinin dokunulmazlık- lannı kaldıracağına hiç mi hiç inanmıyorum!.. Ama tüm benliğimle inandığım bir şey var; bu- gün olmazsa yarın, görünen ya da şimdilik perde arkasında kalan tüm çete reisleri ve üyeleri işledik- leri bütün suçların hesabını yargı önünde verecek- ler... - Çünkü Türkrye'de de hâkimler var... Darbecilerin hafızası!.. Süleymaniye Camii'nin bahçesini "Nakşibendi yatın" haline getiren yolu açan ilk imzanın sahibi Kenan Evren, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, Tur- gut özal'ın annesi Hafize Hanım'ın Süleymani- ye'ye gömülmesi ile ilgili olarak "özal çok ısrar etti, insani duygularla imza attım. Şimdi sıkıntı duyuyo- rum. Şimdi cumhurbaşkanı olsaydım imzalamaz- dım" demiş!.. Nakşibendi şeyhi Mehmet Zahit Kotku'nun gömülmesi olayını ise hatırlayamadığını belirterek, "Bir sürv işle uğraşırken imzalamış olabi- lirim" diye konuşmuş!.. Bu darbecilerin hafızası nedense hep çok zayıf oluyor!.. Sevgili Uğur Mumcu, dünyaya şeriat ih- raç etmekle görevli Suudi Rabıta Örgütü'nün Türk imamlann maaşlannı ödediğini ortaya çıkardığında 12 Eylül'ün başbakanı Bülend Ulusu ve Evren, ev- rakı bakmadan imzaladıklarını, hatırlayamadıklarını söylemişlerdi!.. Bir yurttaş olarak, yaptıklarının ar- kasında bile duramayacak kadar çapsız olanların bu tür açıklamalarını okuduğumda, izlediğimde acı acı gülümsüyor ve düşünmeden edemiyorum: - Vah, vah, vah, bizi kimler yönetmiş!.. E-posta: uzileli@ixir.com Faks:(0212)287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYA1S SOLDANSAĞA: 1/ Teknesi üç- gen biçiminde ve üç telli Rus 2 halk çalgısı. 2/ 3 Anlatımda ba- yağı sayılan sözcük ve te- rimlerin kulla- nılmaması...ls- kambılde bir kâğıt.3/Parlak 8 kırmızı renkte g bir süs taşı... Camız da denilen hay- van. 4/ Bir renk... Te- 1 kerlek biçiminde, sa- 2 rımtırak ve yağlı bir 3 peynir. 5/lsviçre'detu- 4 ristik bir göl... Belirli bir iş için aynlan para. 6/ Mersin yakınlannda kurulu petrol antım te- sisi... Bir soru eki. 7/ "Dünyadasevilmişve 9 seven— bekler / Bilmez ki giden sevgililer dönme- yecekler" (Yahya Kemal). 8/ Bir kamu hizmetinde ya da bir işletmede çahştınlan personelin tümü... Ka- badayı. 9/ Üstün bir yetkinin gücünü simgeleyen değ- nek... Bir soru sözü... Mısır'ın plaka işareti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Ali Özgentürk'ün bir filmi. 2/ Soyluluk... Kakım da denilen kürk hayvanı. 3/ Dili tutulmuş. konuşa- maz hale gelmiş... Kendi kendini yönetme yetene- ğine ulaşmamış devletlerin Birleşmiş Milletler gö- zetiminde gelişmiş ülkelerce yönetilmesi biçimi. 4/ "— Pacino": ABD'li aktör... Oyunda hileci ve kur- naz kişiye argoda verilen ad. 5/"— Sam": Şarkıcı- mız... Birtabloda, üzerinde konunun işlendiği ilkbo- ya katı. 6/ Kâğıtlan bir arada tutmak için kullanılan çengel... Bir nota. 7/ Fazladan kılınan namaz ya da tutulan oruç. 8/1932 -1935 arasında Istanbul'da ya- yımlanan aylık düşün dergisi... Zeybek. 9/ Fotoğraf duyarhğını belirtmekte kullanılan sayısal değer... Neonun simgesi... Bir gıda maddesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle