25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2001 PERŞEMBE 8 EGİTİM tlgili kurumlar arasında işbirliği sağlanamadı, okuma-yazma oranı düşük kaldı Bizi affedin çooddarFİGENATALAY Tûrkıye etkın bir çocuk polıtıka- sı geliştıremedı. Okuma-yazma ora- nında istenilen düzeye ulaşılamadı. Kız çocukJannın ve kadın nüfusun eğitim düzeyı. behrlenen hedefle- rin altında İcaldı. Tüm önlemlere rağmen ılköğretim çağı nüfusunun tamamı zorunlu eğitımden yararlan- dınlamadı. Bu tespitler, çocuklara hızmet gö- türen tüm kuruluşlann işbirhğiyle Sosyal Hızmetler ve Çocuk Esirge- me Kurumu Genel Müdürlüğü'nce (SHÇEK) hazırlanan "Dünya Ço- cuk Zirvesi Ulusal tzleme Rapo- ru"nda yer alıyor. Rapora göre. son 10 yüda gerçekleştınlen çalışmalar sonucunda bazı olumlu gelışmeler kaydedıldı, ancak belirlenen İıedef- lere ulaşılamadı. Edlnllen dersler Raporda, "Edinüen Dersler** baş- 15 gün dinlenecekler ~r 7"lusal Çocuk Raporu'ndan itiraflar: istenilen okullaşma oranlanna ğ I ulaşılamadı. Eğitimin bütün kademelerinde fiziki altyapı ve insan K**/ gücü eksikliği devam ediyor. Etkili bir aile planlaması gerçekleştirilemedi. Kız çocuklannın ve kaduı nüfusun eğitim düzeyi, belirlenen hedeflerin altında kaldı. Tüm önlemlere rağmen ilköğretim çağı nüfusunun tamamı zorunlu eğitimden yararlandınlamadı.Ulusal bütçeden, çocuğa hizmet götüren kurum ve kuruluşlara aynlan pay yetersiz kaldı. lığı altında yer alan maddelerden bazılan şunlar: • Etkin bir çocuk politikası geliş- tirilemedi. • Çocuğa hizmet götüren tüm sektörler arasında yeterli düzeyde ışbırlığı sağlanamadı. Cüvenll doflum • Ulusal bütçeden, çocuğa hizmet götüren kurum ve kuruluşlara ayn- lan pây yetersiz kaldı. • Toplum ve aile içinde çocukla- ra ılışkin değer yargılan istenilen düzeyde değiştirilemedi. • Her doğumda temız ve güvenli doğum ortamı sağlanamadı. • Doğurganhk ülke genelinde yüksek düzeyde ve etkili aile plan- laması yöntem kullanımı istenilen düzeye getirilemedi. • Özel eğitim okullannın sayısı çok yetersiz kaldı. Kaynaştırma eği- timine geçilmesinde yeterli gelişme sağlanamadı. • Özürlü çocuklann tümü sağlık ve sosyal güvenceye sahip kılına- madı. Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, Türkiye'nin beş yılda i- ki ulusal çocuk raporu hazırladığı- nı hatırlatarak bu ikinci raporla, ''ço- cuk haklannın her alanında çocuk- lar için ortak iyilere ulaşma çabası- nm yinebir başka bahara kaldığının anlaşıküğmı" söyledı. Olgunlaşmamış ülke Türkiye'nin çocuk gerçeğini al- gılamada bilinç düzeyi olgunlaşa- mamış bir ülke görüntüsü verdiğini kaydeden Şirin, "Tûrkiye'de çocuk, henüz özne durumuna gelememiştir ve toplumsal aklın çocuklar için ha- rekete geçirilmesine yönelik politi- kalara hazırhkh defildir. Türki- ye'nin birinci ve ikinci ülke çocuk raporlan bu sonucun bdgesi obnası baknnmdan önemfidir" dedi. Raporda, kısa dönemde ulaşılmak istenen amaç ve hedefler şöyle sıra- lanıyor: • Bebek ölüm hızı yüzde 20'ye indirilecek. • Beş yaş altı ölümler yüzde 30'a indirilecek. • Bölgeler arası eğitim ve sağlık göstergelerindeki farklılıklar yüzde 50 oranında azaltılacak. • Kadınlann olaıryazarlık oranı arttınlacak. • 2005 yılında okulöncesi eğitim- de yüzde 25, ilköğretimde yüzde 100, ortaöğretimde yüzde 75 ve yükseköğretimde yüzde 37.3 okul- laşma oranı sağlanacak. • Çocuk mahkenıelerinde yaş sı- nın 18'eçıkanlacak. • Çalışan çocuklarla ilgili yasal düzenlemeler tamamlanacak. • Asgari çalışma yaşı tüm alanlar- da tam olarak uygulanacak. Yartyd tatiliyann başlıyor• Uzmanlar, 12 Şubafa kadar sürecek tatil boyunca ödev, eğlence, dinlenme, kitap okuma ile televizyon ve bilgisayara aynlacak zamanlar arasında iyi bir denge kurulmasını öneriyorlar. Öğrenciler, gün say- dıkları tatıle yann kavu- şuyor. Tatıl çok uzun de- ğil ama yapacak çok şey var. Sinemalar, çocukla- nn görmek için can attı- ğı filmlerle dolu. Yenı kitaplar okumak, bilgi- sayar başında oturmak, arkadaşlarla gezmek. ai- lece yurtiçı ya da yurtdı- şı yolculuklara çıkmak. anne-babasız kamplara katıbnak, seçeneklerden bazılan. Tabii bir de ta- til ödevleri var. Aslında ıyı bırzaman- lamayla hepsıni yapmak mümkün. Uzmanlar, bü- tün bir öğleden sonrayı bilgisayar ya da televiz- yon başında geçirmenin zamanı kötü kullanmak anlamına geleceğinı. bu- nun ıçm de anne-baba- lann kontrolünün gerek- tiğini vurguluyorlar. Kltap okumak Uzmanlara göre, ço- cuk gün ıçınde mutlaka kitap okumaya zaman ayırmalı. Bunu. eğlence, televizyon ya da bilgisa- yar için bir önkoşul ola- rak göstermemek, çocu- ğun okumaktan zevk al- masını sağlamak da an- ne-babalara düşüyor. Ödevlerin, tatilin son birkaç gününe sıkıştırıl- maması da önerilenler arasında. Kimi okullarda öğren- cılere çok ağır ev ödev- len venliyor. Bu "şans- sız" öğrenciler, tatılı ders yaparak geçirmek iste- mıyor. Anne-babalar da ağır ev ödevlenne ısyan edıyor. Mavi Pedagojik ve Psıkolojik Danışma Merkezı'nden Pedagog Belgin Temur, çocuğun enerji depolaması, eğ- lenmesı. dinlenmesi ge- reken bir dönemde, yeni bılgıler ezberlemeye ça- lışmasınm onu dersten de. okuldan da soğuta- cağını söylüyor. Tatilde ödev yapma- nın zaten sıkıntı verici bir durum olduğunu be- lırten Temur, şöyle ko- nuştu: "Ödev, yeni bir şey öğrenmek olarak al- gılanmamah. Bilginin pekişririlmesi amacma yönelik olmalıdır. Birçok çocuk. 'uzun tatıl var' di- ye okulla ilgili hiçbir şey yapmıyor ve ödevi tatÛin son günkrine sıkışünyor. Ödev zamana yayılman, günlere bölünerek, dü- zenli ve yeterli miktarda yapümaJı. Burada aile- nin de çocuğa karşı des- tekleyici, > önlendirici bir tavruıın olması gereki- yor. Çocuğun derskrine olduğu kadar oyuna, ar- kadaşlanyla eğlenmeye de vakft ayırabümesi sağ- lanmaudırf 13-14yaşmda sınav stresine giren çocuklarisyan ediyor. Onlar küçükyaşta çalışmak yerine yaşamak istiyor.(Fotoğraf: KADER TUĞLA) Sekizinci sınıf öğrencileri ilk kez Anadolu, Fen liseleri ve özel okullar sınavlanna girecek Sınav değil, aşkzamanı"Keşke hiç sınav otmasa, böyie okuyup ghsek"diyorlar. Sosyal aktıvitelerine zaman ayıramamaktan, ders çalışmak için masa başında oturamamaktan yakınıyorlar. Ama bir yandan da daha 13-14 yaşında, iş bulmanuı güçlüğünden, iyi bir ünıversiteyi kazanabilmek için iyi bir lisede öğrenim görmenin önemını de göz ardı etmiyorlar. Onlar, sekız yıllık zorunlu eğitimin başlamasından sonra ilk kez Anadolu, Fen Hseleri ve özel okullar sınavlanna girecek yüzbinlerce ilköğretim sekizinci sınıf öğrencisinden birkaçı. Kimi anne-baba, ergenlik çağı sorunlan yaşayan bu çocuklann sınav stresine sokulmasını doğru bulmuyor, • 11 yaşındaki beşüıci sınıf öğrencileri Anadolu ve özel liseler sınavlan yaklaşırken sınav kaygısından tırnak yiyip, altlannı ıslatırlardı. Bu yıl sınava girecek 14 yaşındaki sekizinci sınıf öğrencileri ise hem âşıklar hem de her şeye isyan ediyorlar. bu konuda okullarda hiçbir rehberlik hizmeti verilmediğinden yakınıyorlar. Eğitimciler ise sınava girme yaşının büyümesınden hoşnut. Çünkü çocuk artık özgür iradesiyle karar verebiliyor. Örneğin, anne-baba 14 yaşındaki bir çocuğu zorla imam-hatıp lisesine kaydettıremiyor. Bu yüzden imam-hatip liselerine gösterilen talep de azalmış durumda. Pek çok eğitimci, veli ve öğrenci de, zorunlu eğitimin, birçok eksiklik ve sorunlan bulunmasma karşın yalnızca imam-hatip liselerine kayıtlan azaltması açısından bile olsa çok önemli olduğu noktasında bırleşıyor. Rehberlik yok Veliler, okullarda suıava yönelik rehberlik hizmetleri verilmesini isterken, Eğitim- Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer. "Okullarda rehber öğretmenin yaptiğı tek şey, ankeder hazıriamak, 'problemli' çoculdar ve 1 öğrenciler üzerlerindeki baskıdan şikâyetçi • Keşke Mçsıruıvyapıhnasa Istanbul Erkek Liseliler Eğitim zanamamayı düşünemiyorum. Bu Vakiî Özel ilköğretim Okulu seki- sınav beşinci sınıfta olsaydı ciddıye- zinci sınıf öğrencılerine. "Sınav si- tinin farkında olmazdık Şimdi ol- zin için ne ifade ediyor?", "Anne-ba- ması daha iyi. Anne-babamdan bas- bamzdan bu konuda baskı geliyor kı görmüyorum, ama sınavla ilgili nHi?", "Kazanamazsanız ne olur?", kendi görüşlerini söylüyorlar. "Smava beşinci sınıfta mı girmeyi IRMAK ERDOĞAN: yeğk*nüniz?"sorulannı yönelttik. İş- "Bu sınav keşke beşinci smıfta ol- te yanıtlan: sa>dı. O zaman çok motive obnuş- SELEN SOYLU: tam, çokçahşryordıun.Anne-babam Sınavı kazanmak istiyorum. Çün- 'ille de şu okula gıreceksin" diye bas- kü iyi bir liseye girersem, iyi bir ünı- kı yapmıyor.Ama benyabana dfl ög- versiteyi kazanabılınm ve bu şekıl- renmek istiyorum, Bunun için de iyi de de iyi bir iş hayatım olabılir. Ka- bir okulu kazanmam şart" • Ergenlik çağı problemleri başgösterebilir • Psikolojikhauriık\xıpılmalı Mavi Pedagojik ve Psikolojik ma konusunda zorluklar yaşana- Danışma Merkezi'nden Psıkolog bihr. Aynca bu dönemde başan, Belgin Temur, bu yaş grubunun güvenaçısındançokönemtaşır.Bu özellikleri ve sınava hazırlanma sınav, çocuğun yaşamındaki en konusunda şunlan söyledi: önemli başanynuş gibi algrismır ve "Bir sınava hazuianmak, o SH çocuğa öyle hissettirilirse başan- navda başanh olacak bügileri ka- sızhk haünde oluşan duygusal kı- zanmanın yanı sıra, sınavla flgüi nkhk, onun kendine olan güveni- psikoiojik hazırfağı da gerektirir. nin azalmasına ve beraberindebir- Sınava girecek çocuklann yaşı, ilk çokruhsaJ sıkıntuun yaşanabilme- çocukluğun son e\Tefcrinin de so- sine neden olabilir. Anne-babalar, na erdiği ve ergenlik öze&ıklerinin çocuğun kişilik ve geüşim özeffîk- yoğun şeküde yaşanmaya başladı- lemiekendine özgü bir bimoldu- ğt bir dönemdir. Yoğun ders çahş- ğunu unutmamahdnian'' aifeteriylc konuşmaknr"diyor. Istanbul Erkek Lıseliler Eğitim Vakfı Özel İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Ayla Dagıstan, bu yıl sınava girecek öğrencileri çok stresli gördüğünü vurguluyor ve şöyle devam ediyon "Ailekr de gergin. Çocuklanyta iletişim kurmakta zorianıyorlar. Ancak, bu suıavlara beşinci suuf yerine sekizinci smıfta girilmesi daha olumlu. Orta son suufa gefaniş bir çocuk, 'ben şu okula gitmek ıstemıyorum, buna gitmek istiyorum' diyebfliyor. Sddz ynuk zorunlu eğitimin bir dezavantajı, yabana dil oğrenilroeye başlanması için gecildlmesinde yaşamyor.'' Özel Kalamış Okullan Eğitim Koordinatörü Mikail Ozan, şunlan söylüyor -İlkokultx>şind sınıf çocuklannda sınav kaygısı çok daha yüksekti. Alt ıslatma, ürnak yeme sorunlanyla sık karşüaşuYhk Erken ergenlik ve ergenfikdönemmi yaşayan ilköğretim sekizinci suuf çocuklannda ise sınav kaygısı, isyan, tepki şekUnde kendmi gösteriyor. Bu yaş grubunda anne-baba ve okul etkili olamıyor. Çocuk dakendini arkadaşlanna kanıtiama çabası içinde. Yaş yüksddikçe sınav kaygısı daha azahyor ve bilinçh' hale geliyor, ama anne-babada gelecek kaygısı daha fazlalaşıyor, bu da çocuğa baskı unsuru oluyor." PERŞEMBE ORHAN BURSALI İnsan Organ Fabrîkalarına İzin Biraz siyasetin dışına çıkıp önemli bir bilimsel karar üzerinde duracağız bugün, çünkü Avrupa'da insan organları için biyolojik fabrikalar üretime başlıyor! önceki gün Ingiltere Lordlar Kamarası, uzun süredir tartışılan bir konuya noktayı koydu: Onayladığı bir yasa ile artık bundan böyle, insan cenininden alınacak hücreler, kanser, Alzneimer vb. gibi hastalıklann tedavisinde yeni yöntemler geliştirilmesi amacıyla kullanılabilecek. Bu ne demek? Ceninler (embriyo) klonlanacak, yani biyolojik yöntemlerte embriyolann yüzlerce binlerce, kopya- sı çıkanlacak ve bu embnyolardan alınacak kök hücrelerie tflah olmaz kronik hastalıklann tedavisi için yeni deneyler yapılabilecek. ingiliz hükümeti, kullanılacak ceninlere sınıriama koydu: a) 14 günden büyük olamaz, yani sadece hami- leliğin 14. gününe kadar olan ceninler kullanıiabiltr. b) Kök hücreler ceninden alındıktan sonra ceni- nin geri kalan kısmı başka bir amaçla kullanılamaz ve yok edilir. c) Klonlanmış embriyolar, başka bir kadının rah- mine yerteştirilip büyütülemez. Böylece Avrupa'da ingiltere, bugüne kadar la- boratuvarlarda fareler üzerinde yapılan deneyterin insan üzerine taşınmasına resmen izin veren ilk ül- ke oldu. Böyle bir izin, etik olarak, özellikle tutucu ve Hıristiyan çevrelerin baskılanyla reddediliyordu. Almanya hâlâ konunun etik yönünü tartışıp duru- yor. Alman bilim adamlan ve sağlık çevreteri, "Bu konuda geç kalıyoruz, parsayı Ingiltere toplamaya başladı, bız hastalanmızı tedavi amacıyla Ingilte- re'ye mi göndereceğiz?" diye yakınıp dunjyor. ••• Olaya biraz daha yakından bakalım: Embriyonal kök hücreleri biyolojisi veya tıbbı ta- mamen yeni bir alan. Embriyo veya ceninlerin kök hücreterine temel bb araştırmacılan "sihirii hücre- ler" gözüyle bakıyor. Ve bu alanda yapılan çalış- malarla aslında geleceğin tıbbının dayanacağı, klasık lyileştirme yöntemlerinden tamamen farklı, yepyeni bir lyileştimie yöntemi geliştirilmeye çalışı- lıyor. Bu yönüyle, kök hücreleri yeni bir tıbbın ge- lişmesine temel hazırlıyor. Bu kök hücrelerinin sihiri nereden ileri geliyor? Birincisi, sonsuz kopyalanabiliyoriar. Bir cenin- den aldığınız hücreleri, eger istediğiniz sonuçlan veriyorsa, teorik olarak ebedi olarak hep kullana- bilirsiniz. Ikincisi, bu kök hüclerinin, bedenimizdeki bili- nen 210 farklı hücre tipinin hemen hepsinin "atası" olduğu belirtiliyor. Yanı neredeyse bütün hücre tip- leri, bu kök hücrelerden, aynşarak ve büyüyerek oluşuyor ve bedenimizdeki fonksiyonlannı icra et- meye başlıyor. Kök hücreleri örneğin, kan hücrelerinin, kas hücrelerinin, beyin hücrelerinin ana kaynağı duru- munda. Bu nedenle de, bilim ınsanlan, bu kök hücreleri- r» bütün organlarımız için yedek organ deposu olarak görüyor. Yani, kök hücrelerini elde ederek ve tekniğine uygun olarak kullanarak, örneğin beynin bozulan bir takım fonksiyonlannı, bozulan kaslan, bozulan sinir sistemini, bozulan karaciğeri, bozulan kemik yapısını, şeker kullanım yapısını tamir etmek mümkün olacak. Kök hücreleri arasından uygun olanlan tanımla- narak, hasta organlar sıfırdan yenilenebilecek. Tıbbın, aslında ne kadar büyük bir dönüşümün eşiğinde olduğu açık değil mi? Hele bu umut bütünüyle gerçekleştiği zaman?! ••• Şimdi, bilim insanlarının kök hücrelerie hangi hastalıklann tedavisinde yeni bir çağ başlatmayı umduklan konusuna daha aynntılı bakalım: Mesela Muhammed Ali'nin yakalandığı ve bato toplumlan yaşlandıkça sayılan her geçen gün ar- tan Parkinson, Alzheimer hastalığı. Yıne bir baş- ka sinir hücreleriyle ilgili hastalık olan Muttible Skleroz ve benzeri hastalıklar. Yanıklar sonucu mahvolan deri hücrelerinin yenilenmesi. Hepatrt ve siroz gibi hastalıklara yenik düşen karactğerin tamamen yenilenmesi. Kalp kası hücrelennın yenilenmesi ve böylece bu hücrelerin ölümü veya başka nedenle görev yapamaması sonucu ortaya çıkan Kalp krizterinin ve kalp zayıflıklannın önlenmesi. Insülin hücrelerinin yenilenerek şeker hastalığı- nın önüne geçilmesi. Kemik kanseri ve kemik zayıflaması (osteopo- roz) gibi bugüne kadar tedavi edilemeyen veya zor tedavi edilen tehlikeli hastalıklann yenı kemik hüc- releriyle tedavisi... Liste uzun.. Bütün gelışmiş ülkeler şimdi bu alana yatınmlar yaparak geleceğin tıbbında ve tedavisinde önemli bir yer edinmeye çalışıyor. Çünkü sağlık, en büyük ekonomik faalryetterin döndüğü alanlardan biri. Acaba bu yeni gelişme Türkiye'nin ilgi alanına girer mi dersiniz? obursali(a bilimmerkezi.org.tr Yoğun baskı sorun yaratır Oğrenci velileri rahatsızhk duyuyor Kızı sekizinci sınıf öğrencisi olan bir an- ne, sınavla ilgili eleşti- rilerini şöyle smılıyor: "İtirazım, kesinûkle zorunlu eğitimin sekiz yüa çıkarümış ohnası- na değil. Ancak belki gözardı edilen bir nok- ta, sekiz yılhk eğitimin sonrasında bu yıl ilk kez Anadolu liseleri, Fen liseleri ve Kolej sı- navlanna hazuianan çocuklann bir yandan da buluğ çağuun getir- diği sorunlarla uğraşı- yor otanasL Bu dönem- de çocuklanmızm sı- nav stresme sokulma- sma karşıymL Bu yaş- lar ldşilik buima sava- şmm, asiliğin ve dersle- re olan ügtdrKgiıı znr~- vede olduğu dönemler. Kimi hırslı vefilerin çocuklarma ders çahş- malan için yapüklan yoğun baskriann b«ı kritik yaş dönetnind« ileridekancıc4abfleceS< nıhsal rahatsızhklarca yol açabileceğini düşâ- nüyorum."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle