Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2001 PERŞEMBE
8 EGİTİM
tlgili kurumlar arasında işbirliği sağlanamadı, okuma-yazma oranı düşük kaldı
Bizi affedin çooddarFİGENATALAY
Tûrkıye etkın bir çocuk polıtıka-
sı geliştıremedı. Okuma-yazma ora-
nında istenilen düzeye ulaşılamadı.
Kız çocukJannın ve kadın nüfusun
eğitim düzeyı. behrlenen hedefle-
rin altında İcaldı. Tüm önlemlere
rağmen ılköğretim çağı nüfusunun
tamamı zorunlu eğitımden yararlan-
dınlamadı.
Bu tespitler, çocuklara hızmet gö-
türen tüm kuruluşlann işbirhğiyle
Sosyal Hızmetler ve Çocuk Esirge-
me Kurumu Genel Müdürlüğü'nce
(SHÇEK) hazırlanan "Dünya Ço-
cuk Zirvesi Ulusal tzleme Rapo-
ru"nda yer alıyor. Rapora göre. son
10 yüda gerçekleştınlen çalışmalar
sonucunda bazı olumlu gelışmeler
kaydedıldı, ancak belirlenen İıedef-
lere ulaşılamadı.
Edlnllen dersler
Raporda, "Edinüen Dersler** baş-
15 gün dinlenecekler
~r 7"lusal Çocuk Raporu'ndan itiraflar: istenilen okullaşma oranlanna
ğ I ulaşılamadı. Eğitimin bütün kademelerinde fiziki altyapı ve insan
K**/ gücü eksikliği devam ediyor. Etkili bir aile planlaması
gerçekleştirilemedi. Kız çocuklannın ve kaduı nüfusun eğitim düzeyi,
belirlenen hedeflerin altında kaldı. Tüm önlemlere rağmen ilköğretim çağı
nüfusunun tamamı zorunlu eğitimden yararlandınlamadı.Ulusal bütçeden,
çocuğa hizmet götüren kurum ve kuruluşlara aynlan pay yetersiz kaldı.
lığı altında yer alan maddelerden
bazılan şunlar:
• Etkin bir çocuk politikası geliş-
tirilemedi.
• Çocuğa hizmet götüren tüm
sektörler arasında yeterli düzeyde
ışbırlığı sağlanamadı.
Cüvenll doflum
• Ulusal bütçeden, çocuğa hizmet
götüren kurum ve kuruluşlara ayn-
lan pây yetersiz kaldı.
• Toplum ve aile içinde çocukla-
ra ılışkin değer yargılan istenilen
düzeyde değiştirilemedi.
• Her doğumda temız ve güvenli
doğum ortamı sağlanamadı.
• Doğurganhk ülke genelinde
yüksek düzeyde ve etkili aile plan-
laması yöntem kullanımı istenilen
düzeye getirilemedi.
• Özel eğitim okullannın sayısı
çok yetersiz kaldı. Kaynaştırma eği-
timine geçilmesinde yeterli gelişme
sağlanamadı.
• Özürlü çocuklann tümü sağlık
ve sosyal güvenceye sahip kılına-
madı.
Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa
Ruhi Şirin, Türkiye'nin beş yılda i-
ki ulusal çocuk raporu hazırladığı-
nı hatırlatarak bu ikinci raporla, ''ço-
cuk haklannın her alanında çocuk-
lar için ortak iyilere ulaşma çabası-
nm yinebir başka bahara kaldığının
anlaşıküğmı" söyledı.
Olgunlaşmamış ülke
Türkiye'nin çocuk gerçeğini al-
gılamada bilinç düzeyi olgunlaşa-
mamış bir ülke görüntüsü verdiğini
kaydeden Şirin, "Tûrkiye'de çocuk,
henüz özne durumuna gelememiştir
ve toplumsal aklın çocuklar için ha-
rekete geçirilmesine yönelik politi-
kalara hazırhkh defildir. Türki-
ye'nin birinci ve ikinci ülke çocuk
raporlan bu sonucun bdgesi obnası
baknnmdan önemfidir" dedi.
Raporda, kısa dönemde ulaşılmak
istenen amaç ve hedefler şöyle sıra-
lanıyor:
• Bebek ölüm hızı yüzde 20'ye
indirilecek.
• Beş yaş altı ölümler yüzde 30'a
indirilecek.
• Bölgeler arası eğitim ve sağlık
göstergelerindeki farklılıklar yüzde
50 oranında azaltılacak.
• Kadınlann olaıryazarlık oranı
arttınlacak.
• 2005 yılında okulöncesi eğitim-
de yüzde 25, ilköğretimde yüzde
100, ortaöğretimde yüzde 75 ve
yükseköğretimde yüzde 37.3 okul-
laşma oranı sağlanacak.
• Çocuk mahkenıelerinde yaş sı-
nın 18'eçıkanlacak.
• Çalışan çocuklarla ilgili yasal
düzenlemeler tamamlanacak.
• Asgari çalışma yaşı tüm alanlar-
da tam olarak uygulanacak.
Yartyd
tatiliyann
başlıyor• Uzmanlar, 12 Şubafa kadar sürecek tatil
boyunca ödev, eğlence, dinlenme, kitap
okuma ile televizyon ve bilgisayara
aynlacak zamanlar arasında iyi bir denge
kurulmasını öneriyorlar.
Öğrenciler, gün say-
dıkları tatıle yann kavu-
şuyor. Tatıl çok uzun de-
ğil ama yapacak çok şey
var. Sinemalar, çocukla-
nn görmek için can attı-
ğı filmlerle dolu. Yenı
kitaplar okumak, bilgi-
sayar başında oturmak,
arkadaşlarla gezmek. ai-
lece yurtiçı ya da yurtdı-
şı yolculuklara çıkmak.
anne-babasız kamplara
katıbnak, seçeneklerden
bazılan. Tabii bir de ta-
til ödevleri var.
Aslında ıyı bırzaman-
lamayla hepsıni yapmak
mümkün. Uzmanlar, bü-
tün bir öğleden sonrayı
bilgisayar ya da televiz-
yon başında geçirmenin
zamanı kötü kullanmak
anlamına geleceğinı. bu-
nun ıçm de anne-baba-
lann kontrolünün gerek-
tiğini vurguluyorlar.
Kltap okumak
Uzmanlara göre, ço-
cuk gün ıçınde mutlaka
kitap okumaya zaman
ayırmalı. Bunu. eğlence,
televizyon ya da bilgisa-
yar için bir önkoşul ola-
rak göstermemek, çocu-
ğun okumaktan zevk al-
masını sağlamak da an-
ne-babalara düşüyor.
Ödevlerin, tatilin son
birkaç gününe sıkıştırıl-
maması da önerilenler
arasında.
Kimi okullarda öğren-
cılere çok ağır ev ödev-
len venliyor. Bu "şans-
sız" öğrenciler, tatılı ders
yaparak geçirmek iste-
mıyor. Anne-babalar da
ağır ev ödevlenne ısyan
edıyor.
Mavi Pedagojik ve
Psıkolojik Danışma
Merkezı'nden Pedagog
Belgin Temur, çocuğun
enerji depolaması, eğ-
lenmesı. dinlenmesi ge-
reken bir dönemde, yeni
bılgıler ezberlemeye ça-
lışmasınm onu dersten
de. okuldan da soğuta-
cağını söylüyor.
Tatilde ödev yapma-
nın zaten sıkıntı verici
bir durum olduğunu be-
lırten Temur, şöyle ko-
nuştu: "Ödev, yeni bir
şey öğrenmek olarak al-
gılanmamah. Bilginin
pekişririlmesi amacma
yönelik olmalıdır. Birçok
çocuk. 'uzun tatıl var' di-
ye okulla ilgili hiçbir şey
yapmıyor ve ödevi tatÛin
son günkrine sıkışünyor.
Ödev zamana yayılman,
günlere bölünerek, dü-
zenli ve yeterli miktarda
yapümaJı. Burada aile-
nin de çocuğa karşı des-
tekleyici, > önlendirici bir
tavruıın olması gereki-
yor. Çocuğun derskrine
olduğu kadar oyuna, ar-
kadaşlanyla eğlenmeye
de vakft ayırabümesi sağ-
lanmaudırf
13-14yaşmda sınav stresine giren çocuklarisyan ediyor. Onlar küçükyaşta çalışmak yerine yaşamak istiyor.(Fotoğraf: KADER TUĞLA)
Sekizinci sınıf öğrencileri ilk kez Anadolu, Fen liseleri ve özel okullar sınavlanna girecek
Sınav değil, aşkzamanı"Keşke hiç sınav otmasa, böyie
okuyup ghsek"diyorlar. Sosyal
aktıvitelerine zaman
ayıramamaktan, ders çalışmak
için masa başında
oturamamaktan yakınıyorlar.
Ama bir yandan da daha 13-14
yaşında, iş bulmanuı
güçlüğünden, iyi bir
ünıversiteyi kazanabilmek için
iyi bir lisede öğrenim görmenin
önemını de
göz ardı etmiyorlar.
Onlar, sekız yıllık zorunlu
eğitimin başlamasından sonra
ilk kez Anadolu, Fen Hseleri ve
özel okullar sınavlanna girecek
yüzbinlerce ilköğretim
sekizinci sınıf öğrencisinden
birkaçı. Kimi anne-baba,
ergenlik çağı sorunlan yaşayan
bu çocuklann sınav stresine
sokulmasını doğru bulmuyor,
• 11 yaşındaki beşüıci sınıf öğrencileri Anadolu ve özel
liseler sınavlan yaklaşırken sınav kaygısından tırnak
yiyip, altlannı ıslatırlardı. Bu yıl sınava girecek 14
yaşındaki sekizinci sınıf öğrencileri ise hem âşıklar hem
de her şeye isyan ediyorlar.
bu konuda okullarda hiçbir
rehberlik hizmeti
verilmediğinden yakınıyorlar.
Eğitimciler ise sınava girme
yaşının büyümesınden hoşnut.
Çünkü çocuk artık özgür
iradesiyle karar verebiliyor.
Örneğin, anne-baba 14
yaşındaki bir çocuğu zorla
imam-hatıp lisesine
kaydettıremiyor. Bu yüzden
imam-hatip liselerine
gösterilen talep de azalmış
durumda. Pek çok eğitimci,
veli ve öğrenci de, zorunlu
eğitimin, birçok eksiklik ve
sorunlan bulunmasma karşın
yalnızca imam-hatip liselerine
kayıtlan azaltması açısından
bile olsa çok önemli olduğu
noktasında bırleşıyor.
Rehberlik yok
Veliler, okullarda suıava
yönelik rehberlik hizmetleri
verilmesini isterken, Eğitim-
Sen Genel Başkanı Alaattin
Dinçer. "Okullarda rehber
öğretmenin yaptiğı tek şey,
ankeder hazıriamak,
'problemli' çoculdar ve
1 öğrenciler üzerlerindeki baskıdan şikâyetçi •
Keşke Mçsıruıvyapıhnasa
Istanbul Erkek Liseliler Eğitim zanamamayı düşünemiyorum. Bu
Vakiî Özel ilköğretim Okulu seki- sınav beşinci sınıfta olsaydı ciddıye-
zinci sınıf öğrencılerine. "Sınav si- tinin farkında olmazdık Şimdi ol-
zin için ne ifade ediyor?", "Anne-ba- ması daha iyi. Anne-babamdan bas-
bamzdan bu konuda baskı geliyor kı görmüyorum, ama sınavla ilgili
nHi?", "Kazanamazsanız ne olur?", kendi görüşlerini söylüyorlar.
"Smava beşinci sınıfta mı girmeyi IRMAK ERDOĞAN:
yeğk*nüniz?"sorulannı yönelttik. İş- "Bu sınav keşke beşinci smıfta ol-
te yanıtlan: sa>dı. O zaman çok motive obnuş-
SELEN SOYLU: tam, çokçahşryordıun.Anne-babam
Sınavı kazanmak istiyorum. Çün- 'ille de şu okula gıreceksin" diye bas-
kü iyi bir liseye girersem, iyi bir ünı- kı yapmıyor.Ama benyabana dfl ög-
versiteyi kazanabılınm ve bu şekıl- renmek istiyorum, Bunun için de iyi
de de iyi bir iş hayatım olabılir. Ka- bir okulu kazanmam şart"
• Ergenlik çağı problemleri başgösterebilir •
Psikolojikhauriık\xıpılmalı
Mavi Pedagojik ve Psikolojik ma konusunda zorluklar yaşana-
Danışma Merkezi'nden Psıkolog bihr. Aynca bu dönemde başan,
Belgin Temur, bu yaş grubunun güvenaçısındançokönemtaşır.Bu
özellikleri ve sınava hazırlanma sınav, çocuğun yaşamındaki en
konusunda şunlan söyledi: önemli başanynuş gibi algrismır ve
"Bir sınava hazuianmak, o SH çocuğa öyle hissettirilirse başan-
navda başanh olacak bügileri ka- sızhk haünde oluşan duygusal kı-
zanmanın yanı sıra, sınavla flgüi nkhk, onun kendine olan güveni-
psikoiojik hazırfağı da gerektirir. nin azalmasına ve beraberindebir-
Sınava girecek çocuklann yaşı, ilk çokruhsaJ sıkıntuun yaşanabilme-
çocukluğun son e\Tefcrinin de so- sine neden olabilir. Anne-babalar,
na erdiği ve ergenlik öze&ıklerinin çocuğun kişilik ve geüşim özeffîk-
yoğun şeküde yaşanmaya başladı- lemiekendine özgü bir bimoldu-
ğt bir dönemdir. Yoğun ders çahş- ğunu unutmamahdnian''
aifeteriylc konuşmaknr"diyor.
Istanbul Erkek Lıseliler Eğitim
Vakfı Özel İlköğretim Okulu
Müdür Yardımcısı Ayla
Dagıstan, bu yıl sınava girecek
öğrencileri çok stresli
gördüğünü vurguluyor ve şöyle
devam ediyon
"Ailekr de gergin. Çocuklanyta
iletişim kurmakta zorianıyorlar.
Ancak, bu suıavlara beşinci
suuf yerine sekizinci smıfta
girilmesi daha olumlu. Orta son
suufa gefaniş bir çocuk, 'ben şu
okula gitmek ıstemıyorum,
buna gitmek istiyorum'
diyebfliyor. Sddz ynuk zorunlu
eğitimin bir dezavantajı,
yabana dil oğrenilroeye
başlanması için gecildlmesinde
yaşamyor.''
Özel Kalamış Okullan Eğitim
Koordinatörü Mikail Ozan,
şunlan söylüyor
-İlkokultx>şind sınıf
çocuklannda sınav kaygısı çok
daha yüksekti. Alt ıslatma,
ürnak yeme sorunlanyla sık
karşüaşuYhk Erken ergenlik ve
ergenfikdönemmi yaşayan
ilköğretim sekizinci suuf
çocuklannda ise sınav
kaygısı, isyan, tepki şekUnde
kendmi gösteriyor. Bu yaş
grubunda anne-baba ve okul
etkili olamıyor.
Çocuk dakendini
arkadaşlanna kanıtiama çabası
içinde. Yaş yüksddikçe sınav
kaygısı daha azahyor ve bilinçh'
hale geliyor, ama anne-babada
gelecek kaygısı daha
fazlalaşıyor, bu da çocuğa baskı
unsuru oluyor."
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
İnsan Organ
Fabrîkalarına İzin
Biraz siyasetin dışına çıkıp önemli bir bilimsel
karar üzerinde duracağız bugün, çünkü Avrupa'da
insan organları için biyolojik fabrikalar üretime
başlıyor! önceki gün Ingiltere Lordlar Kamarası,
uzun süredir tartışılan bir konuya noktayı koydu:
Onayladığı bir yasa ile artık bundan böyle, insan
cenininden alınacak hücreler, kanser, Alzneimer
vb. gibi hastalıklann tedavisinde yeni yöntemler
geliştirilmesi amacıyla kullanılabilecek.
Bu ne demek?
Ceninler (embriyo) klonlanacak, yani biyolojik
yöntemlerte embriyolann yüzlerce binlerce, kopya-
sı çıkanlacak ve bu embnyolardan alınacak kök
hücrelerie tflah olmaz kronik hastalıklann tedavisi
için yeni deneyler yapılabilecek.
ingiliz hükümeti, kullanılacak ceninlere sınıriama
koydu:
a) 14 günden büyük olamaz, yani sadece hami-
leliğin 14. gününe kadar olan ceninler kullanıiabiltr.
b) Kök hücreler ceninden alındıktan sonra ceni-
nin geri kalan kısmı başka bir amaçla kullanılamaz
ve yok edilir.
c) Klonlanmış embriyolar, başka bir kadının rah-
mine yerteştirilip büyütülemez.
Böylece Avrupa'da ingiltere, bugüne kadar la-
boratuvarlarda fareler üzerinde yapılan deneyterin
insan üzerine taşınmasına resmen izin veren ilk ül-
ke oldu. Böyle bir izin, etik olarak, özellikle tutucu
ve Hıristiyan çevrelerin baskılanyla reddediliyordu.
Almanya hâlâ konunun etik yönünü tartışıp duru-
yor. Alman bilim adamlan ve sağlık çevreteri, "Bu
konuda geç kalıyoruz, parsayı Ingiltere toplamaya
başladı, bız hastalanmızı tedavi amacıyla Ingilte-
re'ye mi göndereceğiz?" diye yakınıp dunjyor.
•••
Olaya biraz daha yakından bakalım:
Embriyonal kök hücreleri biyolojisi veya tıbbı ta-
mamen yeni bir alan. Embriyo veya ceninlerin kök
hücreterine temel bb araştırmacılan "sihirii hücre-
ler" gözüyle bakıyor. Ve bu alanda yapılan çalış-
malarla aslında geleceğin tıbbının dayanacağı,
klasık lyileştirme yöntemlerinden tamamen farklı,
yepyeni bir lyileştimie yöntemi geliştirilmeye çalışı-
lıyor. Bu yönüyle, kök hücreleri yeni bir tıbbın ge-
lişmesine temel hazırlıyor.
Bu kök hücrelerinin sihiri nereden ileri geliyor?
Birincisi, sonsuz kopyalanabiliyoriar. Bir cenin-
den aldığınız hücreleri, eger istediğiniz sonuçlan
veriyorsa, teorik olarak ebedi olarak hep kullana-
bilirsiniz.
Ikincisi, bu kök hüclerinin, bedenimizdeki bili-
nen 210 farklı hücre tipinin hemen hepsinin "atası"
olduğu belirtiliyor. Yanı neredeyse bütün hücre tip-
leri, bu kök hücrelerden, aynşarak ve büyüyerek
oluşuyor ve bedenimizdeki fonksiyonlannı icra et-
meye başlıyor.
Kök hücreleri örneğin, kan hücrelerinin, kas
hücrelerinin, beyin hücrelerinin ana kaynağı duru-
munda.
Bu nedenle de, bilim ınsanlan, bu kök hücreleri-
r» bütün organlarımız için yedek organ deposu
olarak görüyor.
Yani, kök hücrelerini elde ederek ve tekniğine
uygun olarak kullanarak, örneğin beynin bozulan
bir takım fonksiyonlannı, bozulan kaslan, bozulan
sinir sistemini, bozulan karaciğeri, bozulan kemik
yapısını, şeker kullanım yapısını tamir etmek
mümkün olacak.
Kök hücreleri arasından uygun olanlan tanımla-
narak, hasta organlar sıfırdan yenilenebilecek.
Tıbbın, aslında ne kadar büyük bir dönüşümün
eşiğinde olduğu açık değil mi?
Hele bu umut bütünüyle gerçekleştiği zaman?!
•••
Şimdi, bilim insanlarının kök hücrelerie hangi
hastalıklann tedavisinde yeni bir çağ başlatmayı
umduklan konusuna daha aynntılı bakalım:
Mesela Muhammed Ali'nin yakalandığı ve bato
toplumlan yaşlandıkça sayılan her geçen gün ar-
tan Parkinson, Alzheimer hastalığı. Yıne bir baş-
ka sinir hücreleriyle ilgili hastalık olan Muttible
Skleroz ve benzeri hastalıklar.
Yanıklar sonucu mahvolan deri hücrelerinin
yenilenmesi.
Hepatrt ve siroz gibi hastalıklara yenik düşen
karactğerin tamamen yenilenmesi.
Kalp kası hücrelennın yenilenmesi ve böylece
bu hücrelerin ölümü veya başka nedenle görev
yapamaması sonucu ortaya çıkan Kalp krizterinin
ve kalp zayıflıklannın önlenmesi.
Insülin hücrelerinin yenilenerek şeker hastalığı-
nın önüne geçilmesi.
Kemik kanseri ve kemik zayıflaması (osteopo-
roz) gibi bugüne kadar tedavi edilemeyen veya zor
tedavi edilen tehlikeli hastalıklann yenı kemik hüc-
releriyle tedavisi...
Liste uzun..
Bütün gelışmiş ülkeler şimdi bu alana yatınmlar
yaparak geleceğin tıbbında ve tedavisinde önemli
bir yer edinmeye çalışıyor.
Çünkü sağlık, en büyük ekonomik faalryetterin
döndüğü alanlardan biri.
Acaba bu yeni gelişme Türkiye'nin ilgi alanına
girer mi dersiniz?
obursali(a bilimmerkezi.org.tr
Yoğun baskı sorun yaratır
Oğrenci velileri
rahatsızhk duyuyor
Kızı sekizinci sınıf
öğrencisi olan bir an-
ne, sınavla ilgili eleşti-
rilerini şöyle smılıyor:
"İtirazım, kesinûkle
zorunlu eğitimin sekiz
yüa çıkarümış ohnası-
na değil. Ancak belki
gözardı edilen bir nok-
ta, sekiz yılhk eğitimin
sonrasında bu yıl ilk
kez Anadolu liseleri,
Fen liseleri ve Kolej sı-
navlanna hazuianan
çocuklann bir yandan
da buluğ çağuun getir-
diği sorunlarla uğraşı-
yor otanasL Bu dönem-
de çocuklanmızm sı-
nav stresme sokulma-
sma karşıymL Bu yaş-
lar ldşilik buima sava-
şmm, asiliğin ve dersle-
re olan ügtdrKgiıı znr~-
vede olduğu dönemler.
Kimi hırslı vefilerin
çocuklarma ders çahş-
malan için yapüklan
yoğun baskriann b«ı
kritik yaş dönetnind«
ileridekancıc4abfleceS<
nıhsal rahatsızhklarca
yol açabileceğini düşâ-
nüyorum."