Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2001 PERŞEMBE
14 iJ. LJK. kultur@cumhuriyet.com.tr
Nuran Terzioğlu'nun düzenlediği '20Gece Masallan' Galeri Apel'de sergileniyor
'Herkesin anlatcakbir masah var'
ÖZLEM ALTUNOK
"Sanaüa uğraşan herkes masala gömühnüş-
tür. Neyi anlaürsa anlatsın ve onu nasd isterse
öyle dile getirsin, sanat masaldır. tmgelerin,
düşlerin, tasanmın, kurgunun eşiğinde bekle-
yen ve onun eşliğinde dönenen bir otgudur o.
Bu nedenle gerçeğin sanaü olmaz; sanaün ger-
çeği olur. Kimse şaşırmasın, o da yalanın yılan-
laşmasıdır; sokar, tek gerçek budur işte, öldû-
rüp öldürmeyeceğini kimse bilmez. Bilmez;
çünkü 1001 Gece Masallan'nın varhğı bunun
somut kanıtıdır. Şehrazat, masallan anlabr,
büyûler ve öliimden kurtulur. Hatta kendi yaz-
gısını paylaşacak olanlan da kurtanr. Masal
sağaltîr, ondurur öldûrmez.''
Hasan Bûlent Kahraman, masal ve gece
üzenne kurulu metninde masalın ve sanatın
büyüsünü yansıtıyor "2001 Gece Masallan"
başlıklı sergiye daır yazdıklannda.
Nuran Terzioğlu'nun Galeri Apel'de düzen-
lediği sergının. 1001 Gece Masallan'nı çağ-
nştırması birtesadüf değil elbette. "Masallar,
çocuklarla, hepimizin çocukhığuyla îiişkDi zen-
gin bir düma. Masal, anlatımda hep resim çi-
zer içinde basit, görsellikle ölçülebilir özettik-
ler taşır. Ve en önemlisi, herkesin anlatacak bir
masab vardır." "2001 Gece Masaflan" başlık-
lı sergi, galerinin tematik sergilerinden sade-
ce birisi. Temamn belirlenmesi kadar, izlenen
yöntemi de önemli buluyor Nuran Terzioğlu
sergılennde. "Sık sık konulu sergiler yapıyo-
ruz. Haarlığı kolay olmayan, zaman gerekti-
ren sergiler bunlar. Konu beürlendikten son-
ra kavramsal, görselolarak düşünmesûred so-
nucunda sanatçılar beürleniyor. Sanatçılara
yön vermeden, sınır koymadan, farklı yorum-
larla çeşitiUiğin sağlanabileceği bir bütün oluş-
turmaya çalışıyoruz."
2001 yılınamasallannefsunuyla,kudretiy-
le gıren galeri. 21. yüzyıl insanını, bu sergiy-
le birazcık olsun oyalamayı, vaktini çelmeyi
amaç edıniyor. 4 Şubat'a kadar sürecek olan
sergıde, televızyon ekranından sunulan bir
anımasyon, seramik, ahşap, demir, tekstil gi-
bi malzemelerden oluşan heykel ve enstalas-
yonlar yer alıyor.
Enis Tahsin Ozgür, Suzy Hug Levy, Yıküz
Şermet SünnetçioğJu. Şirin tskit, Gûler Gûn-
gör, Zeynep BerinçekSignoret ve Yücd Kale'nin
işlerınin yer aldığı masal âlemi, 7 sanatçmın
1 TJL asallar, çocuklarla,
hepimizin çocukluğuyla
ilişkili zengin bir dünya.
Masal, anlatımda hep
resim çizer içinde basit,
görsellikle ölçülebilir
özellikler taşır.
Ve en önemlisi,
herkesin anlatacak
bir masah vardır.'
masallanyla renkleniyor.
Terzıoğlu'na göre, yaşamda peley
transparan görünse de aysbergin suın-
daki kısmı, yanı saklı olan, sanatçıhn-
dan ıfade edilebiliyor. "Sanat bir i&cı
ve sanatçılar görsel ifadeyle düşüncor-
sızhğını yansıtıyorlar. Bir kez "Art-KKT
başhklı sergide ölçütJer konusunda Ua-
ma getirmiştim. Ashnda buta\nia an/a-
ratuun sınırlanamayacağrv dı. O serta-
ya çıkan sonuç -sınırlamaya rağmerız-
lığı beraberinde getinü. Masallar di)ir
sınırsızlık taşıyor ve her sanatçı kentb-
nı bu snursızhk içinde anlatryor."
Şehrazat, 1001 gece boyunca man-
latıp oyalayarak renkli, gizlerle dolin-
yanın kapılannı aralar Şehriyar'a. Kazancı, ken-
dısini ve kendinden sonrakilerı yılana yem ol-
maktan kurtannak olur. Gerçek kazammsa
Şehriyar'ın artık eskisı gibi olmayan, renklen-
mış dünyasıdır. Sanatçılar da üreterek pence-
reler açıyorlar dünyamıza.
Girişte Enis Tahsin Özgür'ün, Şehrazat'm
müziği eşliğindeki animasyonuyla izleyiciyi
karşılayan sergi, yine aynı sanatçınm animas-
yon çizimleriyle galerinin üst katına doğru
yol alıyor. Üst katta Suzy Hug Levy'nin 'Bir
Kuş Masah' yerleştirmesi kurşun ve tüylerle;
büyülü, zamana asıh kalmış bir masal anlatı-
yor. Şırin lskit'in kanşık malzemeden oluştur-
duğu yerleştirme ise zamana direnen bir gel-
gitin izlerini taşıyor. 'CinlerinGeçit Resmi'nde
Yıldız Ş. Sünnetçioğlu, cinleri vücuda getire-
rek ironik bir edayla zaferlerini sunuyor izle-
yene. Yücel Kale'nin 'Dûşlûk'ü efsanevi bir
masal yaratığının koynuna uzanıp diyar diyar
gezmeye davet edıyor. 'Sen Söyle Ben Dinle-
yeyim'le masalın büyüsûne hesapsızca inan-
mış insanlarla tanıştınyor Zeynep Pennçek
Signoret bizleri. Güler Güngör ise '2001 Yı-
lında Ip Camban' ile bir geleneği gönderme-
leriyle birlıkte bugüne taşıyor. Masallar bir-
leşiyor, aynlıyor, büyû kalıyor geriye. *tn-
sankrm güleryûze ihtiyaa var, biz de güleryüz-
lü bir sergi yapmaya çahşük. Galerinin amaa
da bu; insanlann gûnlük yaşamına başka bir
boyut katarak kaühmcı bir anlayışla yaraom
sûrecini hissetmeierini sağlamak."
Sir Peter Hall, John Bn'un on beş yılda yazdıgı oyurıu sekiz bucuk saate indirdi
İki günlüHantalus' dostluğu bozdu
Peter Hall, oyunla gurur duyuyor.
Kültûr Servisi - Ünlü Ingiliz rejisör Sb
HalL ülkenin en gözde klasik drama uzr
la, 50 yıllık dostluğun ardından bozuştu
Truva Savaşı üzerine 14 saatlik desta
oyun yazan John Barton, oyununu bir gü
de sahneleyebilmek için yüzde 30-40 or
kestiğıni iddia ettiği Hall'a öfkelendi. B
nu yazmak Barton'ın 15 yılını almıştı.
"Bunu iki gün sürecek bir oyun olan
mıştun. Anu Peter ild günün çok uzun b
olduğunu söyfcdi* diyor Barton. "Yazm
yıllanmı harcadığım oyunun bu hale get
si beni mutiu edemez."
Barton ve Hall, tiyatro projelerinde işl
ne 40 yıl önce Shakespeare'ın üç yapıtı
ledikleri
4
TheWarsoftheRoses' (Gül S;
n) ile başlamıştı. Eskı dostlann arasın
'Tantalus'' adlı oyun, Hall'un rejısıyle lngiltere
prömiyerini cumartesi gûnü Salford Lowry
Centre'da gerçekleştirecek.
Hall, özgûn metni sahnelemenin olanaksız
olduğunu düşünerek oyunu öğle ve akşam ye-
mekleri için verilen molalar dahil, sekiz buçuk
saate indirdi.
Şu anda 'Romeo ve Jûlyet'ı yönetmek için
Los Angeles'ta bulunan Hall, Barton' ın kendi-
sine öfkelenmesınden dolayı çok üzgün oldu-
ğunu belirttı. "Editöryel denetimin bana ait ol-
duğu bu oyun, benim prodüksiyonum olarak
değerlendirilecek. Ve ben de bu oyundan gurur
duyuyorum."
'Tantalus' ilk olarak ekım aymda Denver'da
sahnelendi. Barton, her şeye karşın oyunu izle-
meye gitmiş ve sahnelenen oyunu kendi oyunu
olarak görmediğini söylemıştı.
'Tantalus' Salford'dan sonra Nottingham, Mil-
ton Keynes, Newcastle, Nonvich ve Londra
Barbican Tiyatrosu'nda Royal Shakespeare
Company tarafindan sahnelenecek.
6
Yazar, içinden gek, yazdı, hepsi o kadar!'
ÜMİTZİLEÜ
Aslına bakarsanız, ben bu romanı
daha önce okumuştum!..
Yanı basılmadân önce... Çünkü bir
türlü basılamıyordu!.. Böyle olmaya-
cak; isterseniz baştan, benim de ola-
ya dahil olduğum andan başlayarak
anlatayım...
Geçen ekim ayında Ingiltere Ata-
türkçü Düşünce Derneği'nin davet-
lisi olarak Londra'daydık; Nilüfer
Kışlah, Bedri Baykam ve ben... Sev-
gili Ahmet Taner Kışjah'run birinci
ölüm yıldönümü için düzenlenen pa-
nelde konuşmacıydık.
Bedri Baykam, firsat buldukça bü-
yük bir heyecanla yazdığı ilk roma-
nından söz ediyordu. Adı da bir tu-
haftı;
Kemik! .
Londra'daki yemek ve kahve soh-
betlenmizin önemli bölümünü işgal
etti "Kemik roman-" Bedri Baykam
heyecanlı olduğu kadar da üzgündü:
- tnanamazsuı; tam 12 yayuıcrya
götürdüm kitabı, hiçbiribasmaya ce-
saret edemedi!.. CinseOikle ilgÛi an-
laümlara takıldılar™ Ama bu kitap
2000 bitmeden çıkmah!_
Bedri Ba>kam Türkiye'ye dön-
dükten hemen sonra kitabm kopya-
sını. "Oku, düşüncelerini söyle" no-
tuyla bırlikte gönderdi. Hayli kalm
kopyayı bırkaç gün içinde bitirdim..
Çarpıcıydı!.. İlk konuşmamızda iz-
lenımlenmı aktardım:
-£O\ileyicL.SûrükkyicL.Fenahal-
i Baykam'ın ilk
rorrKemik" bir buçuk
aye üçüncü baskıya
ula^ilimin, felsefenin,
yığın, şiddetin ve
ön iç içe geçtiği
ron, cinsellik yer'yer
ürpeıiçimde öne çıkıyor.
\ı söylediği gibi;
"kemiğine kadar
ışanıyor!.."
decesurL Yayınoların niçmçekindik-
lerinianlamakiçinyayınaolmakge-
rekmiyor!_
Bir yayıncı buhnamn bundan son-
ra da pek kolay olmayacağı yolunda-
ki düşuncemi söylemeyi de ihmal et-
medim tabii!.. Ve Bedri Baykam,
kendine verdiği sözü tutmak adına ki-
tabı kendisi bastı!. 591 sayfalık "Ke-
mik Roman" 2000'in son günlerin-
de "Oigun Yetişkinlere Bir Roman"
üst başlığıyla okuyucuya ulaştı...
Bedri, şeytanın bile aklına gelroeye-
ni yapmış, cinselliğin uç noktalara
ulaştığı bölümleri italik yazıyla so-
yut olarak anlatmışrı!.. Kitabın ilk
iki baskısı bir buçuk ay içinde tü-
kendi. En çok satanlar arasına girdi.
Bedri m'la üçüncü baskımn
hemeıinde, müthiş gürültülü
bir kalitap üzerine konuştuk:
- Naiadm, ne kadar sûrede
yazdırikRoman"ı?..
BE1YKAM - Eşimle Ame-
nka'dyı"ndaydık. İlk tohum-
lar uzi"aba yolculuğu sırasın-
da aklştü. Hatta "roman mı"
yoksane mT' olsun diye uzun
tartışnpnk. Sonunda eşim "ro-
man" edi. O günden bugüne
3.5 yıl
-Ro cinsellik, hatta bir baş-
ka deyrnografik" anlanmlar
öne çüjin nasütepki gösterdi?.
BÂİ Bedri Baykam 'la olan
bir inaaketi bilir... Bedri pa-
ketini kabul etmiştir!.. Cinsellik, ero-
tizm ve nünün gerek resimlerime,
gerek yazüarima nasıl esin kaynağı
oluşturduğunu bilir. Dolayısıyla bu
türden bir baskının, sansürün anlam-
sızhğını da bilir. Aynca benim sanat-
sal alanıma saygısı vardır...
-Niçin "Kemik?"
BAYKAM - Yazmaya başlarken
kafamdaki isim, "Seksüel manyetik
alarnTdı.. Ama yazdıkça isim ken-
diliğinden ortaya çıktı. Çünkü bili-
mi, uzayı, genetığı, felsefeyi, şidde-
ti, ölümü ve cınselliğı kemiğine ka-
dar anlatan bir roman... Ölümle ve
yalnızhkla da çok yakın ilişkili..
Gerçekle kurgunun, dün, bugün ve
yanmn birbiri içine geçtiği "kendi
içinde bir dünya»"
-Tepkilernasü?.
BAYKAM-Çokiyi.. Gerçi yemin-
li düşmanlanmdan bir iki çatlak ses
çıktı ama hiç önemli değil!.. Aynca,
medyada köşe başlannı tutmuş ikin-
ci cumhuriyetçiler sayesinde basın-
da, televizyonlarda röportaj ve tanı-
tımı engellendiği halde üçüncü bas-
kıyı yapıyorum... Ostelik genelde
fazla baskı gösterebilmek için bin
baskı yapılan bu piyasada ben 3 bi-
ner basarak üçüncü baskıya ulaştım.
Normalde 9. baskı olması gerekti!..
Bir de, bu kıtap hakkında, "ne gerek
vanh sanki" diyenler çıkacaktır. Bu
kıtaba "gerek" yoktu. Yazar, içinden
geldi, yazdı, hepsi o kadar!..
Bir kitabm akışı ve sonu anlatıla-
mayacağına göre verebileceğimiz
ipuçlannm sonuna geldik. Kjtapla
ilgili, sizin de çok seveceğinizi um-
duğum bir gözlemimle noktalaya-
lım:
Romanda hem dünyada hem de
Türkiye'de yaşanmış ve tarihin sey-
rini ciddibiçimde etkileyenbazı olay-
lar değıştirilmiş. Örneğin Türkiye'de
1960 devrimi yaşanmış, ama 1971 ve
1980 askeri darbeleri olmamış... Bu-
nun yerine 1973'te bir sol darbe ya-
pıhnış. Aynca Türkiye Kürtçülük ve
şeriatçılık belalanyla hiç vakit kay-
betmemiş. Bambaşka ve dinamikbir
Türk toplumu çıkmış ortaya. Kadın
liderieT önderliğinde gelişmiş, refah
içinde bir Türkiye!.. Hani derler ya;
- Hayal-i cihan değer!..
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKİYE
Uevlet Tıyatpomuz!'
DevtetTıyatrolan bu sezon başında, acıklı biraç*-
lama yapmış, program bastıracak parasının bile oi-
madığını duyurmuşru. Üzülmüştük, koskoca kuru-
mun düştüğü hallere!
ödeneğin sınııiı olması ya da yetersizliği bir yana,
kötü yönetimden diye düşünmüştük. Meğerse kö-
tü yönetimin de ötesiymiş!
•••
Birinci Perde operasyonu bir süredir yazılı ve gör-
sel basında yoğun bir biçimde yer alıyor. Bursa Dev-
letTıyatrolan'nda başlayan yolsuzluk, Genel Müdür
Rahmi Dilligil'e kadar uzandı.
Yolsuzluk, hortumlama, rüşvet, şantaj vb. -deyım
yerindeyse- dört bir yanımızı sardı. Hangi birini izte-
yeceğine şaşınyor insan! Operasyon adlan neredey-
se bir "el sözlüğü" oluşturacak.
Aslında pek de şaşmamak gerekiyor. Işin sım bd-
ki de yüzyıllar önce Marcellius'un Hamtet'e söyle-
diği °rep///c"te yatıyor
"Çürümüş bir şey var Danımarka krallığında."
• • •
Tüm bu yolsuzluklar sürerken ister istemez erdem
gibi bir kavram gelip takılıyor usumuza. Erdem ne-
dir, nasıl erdemli olunur? Felsefe Profesörü Bedia
Akarsu bakın Feteefe Terimleri Sözluğü'nde, eski Türk-
çesi "fazilet" olan "ercfem"i nasıl tanımlryor (Zaman
zaman anımsamakta yarar var):
"1- Istencin ahlaksal iyiye yönelmesi. 2- Insann
tinsel ve ruhsal yetkinliği.// Felsefe tarihi boyunca
erdem kavramına değişik anlamlar verilmiştir. Filo-
zoflann ahlak öğretılerı, genellıkle erdeme -ahlaksal
iyiye- verdikleri anlamla birbirinden aynlıriar. Pta-
ton 'dan beri temel erdemlerolarakşunlarsayılır. Bil-
gelik, yiğitlik, doğruluk, ölçülülük."
Platon'un çok çok gerilerde kaldığı belli. (Zaten bu
sözlüğü yayımlayan Türk Dil Kurumu da 12 Eylül ge-
nerallerince kapatılmıştı.) Yüzyıllar önceki Danimar-
ka krallığında kalmayan erdem, Özal sonrası ikibin-
li yıllann Türkiyesi'nde mi olacak!
•••
Yeryüzündeki öteki ülkeleri bilmiyorum; ama bizim
ülkemizde işler biraz tuhaf işliyor. Yolsuzluklar ayyu-
kaçıktyor, Kütrür Bakanı'nın sesi soluğu çıkmryor. DSP
milletvekili Ali Arabacı, yolsuzlukla ilgili belgeleri ay-
lar önce bakana gönderiyor; ama bakanın yine se-
si çıkmıyor!
Son ana kadar Dilligil'i görevden almıyor. Acaba
ntye? Yoksa Mustafa Demirkanlı'nın ileri sürdüğü
"sa^"lar doğru mu?
Işin bir başka yanı da bugüne kadar Rahmi DiHi-
gil'in "arkasında" olan Kültür Bakanı, şimdi bu yol-
suzluk karşısında neler diyecek! Ya da bugüne ka-
dar Rahmi Dilligil'e arka çıkanlar, peşinden aynlma-
yanlar, kimi yağdanlıklar şimdi neler diyecekler, çok
merak ediyorum.
Devlet Tiyatrolan'ndaki Bursa'dan başlayan yol-
suzluk genel müdüre kadar uzanıyorsa, başta Is-
tanbul olmak üzere acaba öteki bölgelerde durum
lwi H
"YeMiter" acaba gerekfi soruşturmalan başlatrj m?
Çünkü ortada dolaşan dedikodular (ateş olmayan yer-
den duman çıkmazmış) rahatsız edici. Şimdiye ka-
dar başlatmadılarsa, geç kalınmış demektir. Atı alan
evrakı yakarmış!
Acaba bu yolsuzluklar bakanlığa kadar da uzanı-
yor mu? Insanın ister istemez zihnınden geçiyor böy-
le bir soru. öyle ya, StT alanlanyla ilgili bazı duyum-
lar da ftsıltı gazetesinin baş sayfasında...
Ülkenin en "ciddı" olması gereken kültürkurumu-
nun haline bir bakın!
Rostropoviç ve Brendel'e ödül
• CAÎVNES(AA)-
Fransa'run Cannes
kentmde yapılan
dünyanın en önemli
müzik
festivallennden biri
olan 'Midem Müzik
Festivali'nde
viyolonselıst
Mstivlav Rostropoviç
ve piyanıst Alfred
Brendel'e 'Yaşam
Boyu Başan Ödülü'
verildi. Soprano eşi
Galina Vişnevskaya
ile birlıkte ödül alan
Rostropoviç, ana yurdunda Prokofiev ve
Şostakovıç ile birlikte beste çalışmıştı. 1964
yılında Lenin ödülünü alan sanatçı, 1974'te
Sovyetler Birliği'nden aynldıktan dört yıl sonra
Sovyet yurttaşlığmı kaybetti. Rusya'ya 1991 'de
giren Rostropoviç, St. Petersburg'da eşiyle
birlikte bir çocuk vakfi ve bir doğumevi
yaptırdı. Avusturyalı Brendel ise müzığe geç
yaşta başladı. îlk konserini on yedi yaşında
veren Brendel, 1960'h yıllarda 32 Beethoven
sonatlan albümü yapmasıyla uluslararası
alanda tanındı.
Hatay ŞÜP Ödülü verildi
• Kültür Servisi - 9 Ocak Salı günü Hatay
Restaurant'ta düzenlenen bir toplantıyla,
Çemal Süreya ve bir zamanlar Hatay da konuk
olmuş, sanat dünyamızda emeğiyle vs
sevgisiyle iz bıraİanış 81 kişi, söyleşılerle
anıldı. Bu yıl 4'üncüsü gerçekleşen 'Hatay Şiir
Ödülü'nde başanlı olanlara ödülleri ^erildi.
Yurdun değişik yerlerinden 22 genç şairin
katıldığı yanşmada Halil îbrahım Banar,
Egemen Berköz, Osman Serhat Erkedi, Aydın
Hatipoğlu ve Mustafa Öneş'ten oluşaı seçici
kurul ilk-üçü, sırasıyla, 1. Çağdaş Ke^eci 2.
Murathan Çarboğa ve Selami Karabılut olarak
belirledi. Özendirme ödülleri Elif Baıar
Gürkan ve Özge Yücel'e verildi.
Urarrta İlahi Komedya
• Kültür Servisi - Dante'nin İlahi
Komedya'sım Türk popüler kültürüyfe
ilişkilendiren 'îlahi Komedya' başlıkı sergi, 23
Şubat'a dek Urart Sanat Galerisi'nde\er alıyor.
Küratörlüğünü Ali Akay'ın yaptığı sergide
Seza Paker, Neriman Polat, Esra Ersev
Mürüvvet Türkyılmaz, Vahit Tuna veElif
Çelebi'nin işleri yer alıyor.