Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J v U J L Â LJMX kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Tarihi kaleyi 'ezerek' geçmesi planlanan 'TJçan YoV için son karan Danıştay verecek
Trahzoırcla Va otomobil va kent'!•/ •/"Yavaşama kesinbirbjçhndeotomobilkent-
lerimizi öldürmektedir. Oyle ki21. yüzyıkla ar-
ükikisinden birinitercih etmedurumundaka-
bcağız."
Bu sözlerin AvrupaKentselŞartı'ndayer al-
dığnıı okurlanmıza anımsatmaya artık gerek
yok. "Yol açmak" ya da "trafiği rahatlatmak"
adına kentlerimizin yüzlerce ve binlerce yıl-
lık tarihsel ve kültürel dokulannı "parçalama-
ya" niyetlenen hemen her "kentiçi karayohı"
projesinde, Türkiye'nin de imzası bulunan bu
"Avrupa sözteşrnesinT bıkmadan, usanmadan
yetkililerin dikkatine sunuyoruz...
Ne var ki bu kez yazımızın en başına alma-
mızın nedeni, durumun "acil" olınası ve "oto-
mobil ya da kent" tercihindeki "karar ver-
me" aşamasına gelinmiş bulunan Trabzon"da
kente karşı sorumluluğun artık sıradan yetki-
lilerde değil "yüksek yargıda" bulunması.
Eğer Danıştay, kentın tanhsel belleğini oluş-
turan Trabzon Kalesi'ni alrma alacak şekilde
planlanmış "TanjantYolu" projesine tartışma-
h bir "kamu yaran"(!) anlayışıyla yeşil ışık
yakan Trabzon Idare Mahkemesi karannı ve
bunu onayan 6. Daire karannı "düzeftme"
başvurusundaki "büimselve kültürel gerekçe-
leri" yerinde bulursa, ulaşun deymce akılla-
nna sadece karayolunu getiren "otomobile
sevdah" kafalar değil "Trabzon" kazanacak.
Yargı hep 'hayır' demiştL.
Aslında "idariyargı" bundan önceki tüm ka-
rarlannda kente duyarsız "karayolu ısrannı"
değil, tarihsel dokuyu gözeten "mimarhk ve
şehirdlik ilkelerini" desteklemıştı.
örneğin, o yıllarda "Yavuz Sultan Selim
Köprüsü" gibi toplumun "mflH duygularmı"
da istismar eden bir ısimle projelendınlen ve
aynı tarihsel isimle kent tarihınin merkezini
dev viyadükler altında "ezmeye" niyetlenen
Tanjant Yolu planına karşı Kenan Sert adlı
Trabzonlunun açtığı davaya da bakan Trab-
zon İdare Mahkemesi, 30 Nisan 1992 tarih ve
E: 1991/813 sayılı "yürütmeyi durdurma"
karannı verirken şunu vurgulamıştı:
"Trabzon kentinin simgesi3000yıİhkkalesur-
lannın şehrin ilk nüvesi olan antik kenti oluş-
turduğû,bu eseıierin üzerinden geçen viyadü-
kün hem kentin siluetine, hem de tarihi bölge-
ye görsel, ekolojik ve psikolojik açılardan za-
rar vereceğL." n
>,
Bu plam aynı yıl (1992) "iptal" eden idare
mahkemesi karanna belediyenin "temyiz"
(bozma) başvurusunu reddederek "onay" ve-
ren 8 Nisan 1993 tarihli Danıştay karannda da
şu saptamanın altı çizihnişti:
"Dava konusu imar planı değişikliğinin şe-
hirdMk ilkelerine, planlama esaslanna aykın
oiduğu~."
Yüksek yargının "oybirüğiyle" aldığı bu ka-
rarla "Trabzon Kalesi yol altinda kalmaktan
kurtuldu" sanılırken, belediye bu kez de "Ata-
türk Vryadükü" admı yeğleyerek aynı planı
18.6. 1993 tarihli meclis karanyla yeniden
onayladı.
Bu duyarsız "inadı" da durdurmak üzere
Kale surlanyla kucaklaşan ve 'restore edfimiş' kültür
mirası da SİT'i parçalayacak yoklan olumsuz etkilenecek.
- , Bu binalar 'viyadük ahmda' kaldığmda, yüzlerdeki o
'Trabzonlu gulümsemesT artık kalacak mı? (sağda)
XValenin üzerinden uçarak
kentin kültür zenginliğini göz ardı
ettiği için daha önce birkaç kez
yargı tarafindan da engellenen
'Tanjant Yolu' projesi, son olarak
tarihi surlann 'üzerine oturacak'
şekilde planlandı. , . .
MJM projeyi de engellemenin
trafiğe çözüm bekleyen halkın
'psikolojisini bozacağı'
ileri sürülerek otomobile sevdah
ulaşım anlayışına yargıdan da
destek aranıyor.
Trabzon Idare Mahkemesi'nde dava açan Mi-
maıiar Odası Şubesi'nin gerekçelerinin ye-
rinde görülmesi sonucunda ikinci plan operas-
yonu 5Sf^PltîfW9^lSBöryargı karanyra İp-
tal edildi. Yine belediyenin bu karan temyizi
de Danıştay'ın 19.4.1995 tarihli karanyla uy*
gun bulunmamış, idare mahkemesinin planı
iptal karan onaylanırken şu görüşlerle hüküm
verilmişti:
"Atatürk Viyadükünün incelenmesinden,
StT alanında tarihi ve kültürel yapüara zarar
verdiği, plan değjşikliğinin nâzım imar planı
boyutunda irdelenmediğL."
Devreye 'psikoloji' giriyon..
Işte bu kararlarüzerine Trabzon'da kente kar-
şı duyarlı çevTeler rahat birnefes alırken, "oto-
mobile karşı duyarh" çevreler yine boş dur-
madılar. Dev viyadüklerinden ötürü halk ara-
Bahçecık Mahafles
1989'daKİ proje yanşrnast sonucurtda beiirlenen yol
SfTt ve kale'yi gbneyden ctolaşarak tarihe zarar
vermiyor. Bunun yenne dayattlan yeni yoi güzergâhı
ise antik kerttjn de bufunduğu Ortahtsarm v© kale
duvannır "üzennden" geçiyor.
sında "uçan yol" denilmeye başlanan proje-
lerini bu kez "yere" indirdiler ve tarihi kale-
yi "hemzemin" geçen yeni bir planı 1996 yı-
İmda devreye soktular. *!&&'
Belediyenin ve Karayollan'nın yanı sıra
"kurul"un da katıldığı ve daha sonra idare
mahkemesi ile Danıştay 6. Dairesi'nin bile
kararlanna yansıyan "proje konseptinde" ise
artık şu gerekçeler öne çıkıyordu:
"Bu yolun uzun yıOar sürüncemede kahna-
sıhalk üzerinde psikolojikçöküntüyedeneden
olmaktadır..."
Bu anlayış, aynı dönemde "üyeleri değişti-
rflen" ıdare mahkemesinin o yıla kadar bu yol
güzergâhına olan bilimsel çekincelerini de
"ortadan kakhnnca", Mimarlar Odası'nın aç-
tığı yeni davada bu kez yargı, şehirciliği de-
ğil "psikolojiyi"(!) gözeterek karar verdi.
Üstelik, bilirkişilerin; "Kaleyeteğetgeçişde
aslında alçaktan geçen bir viyadüktür ve tari-
hi dokuya daha zararhdır" şeklindeki rapor-
lanna rağmen yeni projeyi "uygun bulan" 29
Nisan 1999 tarihli idare mahkemesi karan,
Danıştay 6. Dairesi'nce de onaylanıyor, Mi-
marlar Odası'nın temyiz başvurusu 23 Ekim
2000'de şöyle "ret" ediliyordu:
"Trafik probkmi had safhaya gehniş yolun
zorunlu olarak ve kale duvarlarma zarar ver-
meden, kentsel khnhgi koruyarak, Ortahisar
kentselSİT alanıüzerinden geçirilmesinde üs-
tün kamu yaran bulunduğuJ"
Son umut yüksek yargıda
Şımdi ise bu karardaki "kamu yaran" kav-
ramınıntemelde "kamunun mah" olan SÎT'in
korunarak yaşama geçebileceğini; bunu sağ-
lamak için de aynı yolun güneyden ve "StT'hı
dışından" dolaşmasınıöngoren 1989'daki "ya-
nşma birincisi planm" tek uygun seçenek ol-
duğunu; aynı plan bilirkişilerce de hep savu-
goren anlayışın bilimsel olmadığını; aynca
tarihi altına alacak bir yolun da kültürel do-
kuya "zarar vermeden"(!) ve "kentsel khnB-
ğikoruyarak''(!) inşa edileceğini söylemenın,
bilim bir yana "akla" da aykrn düştüğünü.. ve
bu nedenlerle yerel mahkeme ve 6. Daire'de-
ki bu "agmç" gerekçelerin yeniden incelene-
rek Trabzon'u gözden çıkartan yola onay ve-
ren yargı karannın "düzelo1mesinin
talep eden
başvuru "Danıştay Başkaniığı'nın karannı''
bekliyor...
Bakalım, Trabzon binlerce yıllık tarihiyle 3.
binyılı nasıl karşılayacak? Ya otomobile tes-
lim olacak ya da uygarlığa armağan edile-
cek...
Olaylı galalar'Vîzontde'nin galası. sonzamanlar-
da 'olavh' geçen galalann tersine, de-
ğişik kesimlerden konuklann katılı-
mıyla 'olaysız' gerçekleşti.
'Oiayh' galalar tiyatro sanatçısı AU
Sürmeti'nın Istanbul Devlet Tiyatro-
su'nda sahnelenen ve başrolü oyna-
dığı, işadamı Sakıp Sabancı'nın ya-
şamnıı konu alan "Patron" adlı oyu-
nunun galasında gösterdiği tepkiyle
başladı ve adeta moda oldu.
Ozellikle sinema fılmlerinin gala-
lanndayaşanan protestolu akşamla-
nn sonuncusu ise
"Hemşo" fihninin ilk
gösteriminden sonraya-
şandı. Filmin galasında,
başrol oyunculanndan
Okan Bayülgendiğer
oyunculardan farklı bir
salonda fılmi seyrederek
arasının açık olduğu ya-
pımcı Ferdi Eğflmez'e
tepkisini gösterdi. Ka-
muoyu ve basın ise bu
olaylan izlerken ilk gün-
den beri iki gruba aynl-
dı. îlk grupta yer alan-
lar tt
olayçıkartanlar*'m
reklam amacı güttükle-
rini savundu. Diğerleri
Bavülgen 'Hemşo'nun
galası haKkmda yorum
ygpmıyor.
ise olanlan sanatçılann sıkıntılann'
dile getirmesi, hakkını araması ola-
rakyorumladı vebutepkiyi basınyo-
luyla duyurmak için en iyi zaman-
lamayı gala akşamı olarak gördü
Konuyla ilgili soru yönelttiğimiz AU
Sürmeli, tepkisinin reklamla uzak-
tan yakından ilgisi olmadığının Dev
letTiyatrolan'ndayaşanan son olav-
larla kanıtlandığını söyledi. Başla-
tılan yolsuzluk operasyonlannın ne
kadar haklı olduğunu, bir sanatç
olarak tepki göstermekten başka bc
amacı ohnadığmı belirtti. Bayülger
ise konuyla ilgili sorulanmızı ya-
nıtsız bıraktı.
Kronolojik olarak olaylı fılm ve ti-
yatrolan şöyle sıralayabiliriz:
Nisan 2000: Ali Sürmeli, Tank
Buğra'nın kaleme aldığı, Sabancı'nın
yaşamını konu alan "Patron" oyu-
nunu devlet dayatmasıyla oynadığı-
nı söyleyerek gala sonrası verilen
kokteylde Sabancı ve Kültür Bakanı
Istemihan Talay'a bagırarak tepkisi-
ni gösterdi.
Kasun 2000: Bu kez galadan önce
"MeleklerEvi'' filminin iki oyuncu-
suHandeAtaizi ve TalatBulutsöz dü-
ellosuna girişti. Bulut,
Ataizi 'nin oyuncu ol-
madığını, güzelliğiyle
"işi götürdüğünü" söy-
leyince ortahk kanştı.
Ataizi de Bulut'un ken-
disini çekemedığinı, ay-
nca film çekimi için
Van'a çağırarak otel
odasında cinsel tacizde
bulunduğunu iddia etti.
Aralık 2000: Serdar
Akar'ınyönetn'ği "Dar
Alanda Kısa Paslaşma-
lar" fılminın galasında
ise oyunculardan biri
değil, "tinerd" bir ço-
cuk bıktığını söylediği
sokak hayatma tepkisini gösterdi;
sahneye fırlayarak kendini jiletle-
meye kalkıştı. Sokak Çocuklan Der-
neği Başkanı Yusuf Ahmet Kulca
gelinceye kadar kimsenin müdaha-
le edemediği genç, güçlükle sahne-
den indirildi.
Ocak 2001: Okan Bayülgen, rol al-
dığı "Hemşo" fılmının Çemberlitaş
Şafak Sinemalan'ndaki galasında id-
dialara göre kavgalı olduğu yapımcı
Ferdi EğUmez'e tepkisini gösterdi.
Bayülgen, dört salonda gösterilen fil-
mi diğer oyuncularla seyretmedi. Sev-
gilisi CansuDere ıle başka bir salon-
da fılmi izlemeyi tercih etti.
Vîzontele'ye yoğun ilgi
Kûttür Servisi - Senaryosunu Yıimaz
Erdoğan'ın yazdığı ve Omer FarukSa-
raç'labirlikte yönettiği'Mzontek' fitaıi-
nin galası 23 Ocak'taLütfı KırdarKong-
re ve Sergi. Sarayı'nda yapıldı.
Yoğun ilgi gören filmin galasına Te-
oman, Düanen Gürün, Fösun Akatb,
SemraÖzal,tbrahimTaÜıses,Hürv^Av-
şar,KavaÇQiıtgin>ğ1u,MücapOflQoğtu,
ErdalOz>-agcılar..\levAlatkMastafaAli
Alabora, Doğa Rutkay, Eşref Kolçak,
Haldun Dorroen, Nediin Saban gibi sa-
nat ve magazin dünyasının ünlü isimle-
ri katıldı. Aynca Ali TaHp Özdemir,Yıl-
maz Ulusoy ve Hafis Toprak gibi iş ve
politika dünyasmdan isimler de konuk-
lararasındaydı. Kalabalık nedeniyle için
ikinci bir salon daha açıldı.
YıimazErdoğanfîhn gösteriminden ön-
ce yapüğı konuşmada uzun süren zorlu
yoldan sonra izleyici karşısına çıkmak-
tan büyük mutluluk duyduğunu, film
için büyük riskler aldıklannı fakat, seyir-
cinin beğenisinin her şeyden önemli ol-
duğunu söyledi. Yümaz Erdoğan'ın ya-,
msıraDeroetAId^AftanErkekIi,Cenı
Ydmaz, Bican Gânalan, Mend Çetinka-
ya,ErdalTosun,Şafak Sezer.KöksalEn-
gür, Tolga Çevik, Yasemin Alkaya, Şeb-
nem Sönmez, Idal Aydm gibi pek çok
oyuncunun yer aldığı ve Gevaş'ta çeki-
len kalabalık kadrolufilmdeyöre sakin-
leri de rol aldılar. 'VnDBtete'Türkiye'nin
çok 'uzak' kasabalanndan birine devlet
eliyle televizyonun gelmesinin ardından
yaşanankomıkve aa olaylar anlanhyor.
Çekim aşamasından itibaren üzerinde
uzunsürekonuşulanfihn2.5 milyon do-
lar bütçesiyle bugüne dek çekilen Türk
fılmleri arasında 'en yüksek maliyetiT
fihnolmaözelhği kazandı. 2 Şubat'taviz-
ytHiagjre<^f3m90sinemadabirdengös-
terilecek. Gevaş'ta sinema bulunmadığı
için fihn Van'da gösterüecek.
BUCUN
• AKM BÜYÜK
SAHNE'de, saat 20.00'de
Istanbul Devlet Opera ve
Balesi'nın sunduğu
'FmdıkkıranBalea'
ızlenebilir. (2511023)
• BORUSAN KÜLTÜR
VESANAT
MERKEZİ'nde, saat
18.30'daProf.Dr. Ahmet
Yürür'ün 'Bir
Modemizm Şampiyonu:
ÜhanMimaroğlur
konulu söyleşisi yer
alıyor. (292 06 55)
• CEMALREŞtTREY
KONSER SALONU'nda,
saatl9.3O'daÇek
Üçlüsü'nün konseri
izlenebilir. (232 98 30)
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Ben, Itibapir mıyım?
Aslında bir süredir taktım bu konuya.
Üstelik kişisel olduğunu da sanmıyorum, zira ye-
ni söylemle "saygınlık" da deniten "itibar", ancak
toplum içersinde ve toplumla birlikte yaşadığımız
sürece anlam kazanan bir sözcük. Issız bir adanın
tekbaşınalığında sanınm "itibar" diye bir sorunumuz
olmazdı.
O halde, toplumla ilintili her şey gibi, "itibar" da
bir kültür sorunu. Ve ben, yaşadığım toplum içerisin-
de kendi "itibanmı" sorguluyorsam eğer, bu sorgu-
lamanın o toplumun yaşama biçimiyle ve kültürüy-
le de kopanlamaz bağlan vardır, diye düşünüyorum.
Bundan sanınm 5-6 yıl öncesine kadar "itibar" di-
ye bir sorunum yoktu aslında. Ya da şöyle diyelim,
bana göre benim "itibanmın" kaynaklan farklı oldu-
ğu için, böyle bir sorunum yoktu. Kendi gözümde
"itibarlıydım", çünkü yapıp ettiklerim iyi şeylerdi. Bu
ülkenin düşünce yaşamını bugün ve ilerde kendımin
artık fıziksel olarak yer almayacağım bir gelecekte,
zenginleştireceğine inandığım eserier çeviriyordum;
kendim kitap yazıyordum; gazetedeki köşemde, ay-
dınlık ve aydınlatıcı olduğuna inandığım düşüncele-
ri okurlarla paylaşmaya çalışıyordum; üniversrtede
görevliydim veyannın insanlannı olabildiğince düşü-
nen, tartışan, kendi doğrulanna eleştirel bakışla ula-
şacak kişiler olarak yetiştırmek için çaba harcıyor-
dum. Ve bütün bunlardan ötürü de, kendi gözümde
"itibariı" biriydim...
"İtibar" ölçütlerimde aksayan bir şeyler olduğunu
ilk kez, yurtdışından mesleğımle ılgılı krtap getırtmek
için tüketici kredisi almak üzere bir bankaya başvur-
duğumda "anlar gibi" oldum. Kredi talepnamesin-
de, "kredinin ne amaçla kullanılacağı" bölümüne
"mesleki kitap alımı" yazmıştım, banka görevlisi na- .
zikbirifadeyle: "Beyazeşyayazarsanız, dahagaran-
tili olur!" dedi. Ve sonra da talebime olumsuz yanıt
geldi. Nedenini sorduğumda aynı görevti, yine na-
zik: "Parasal itibaryeterli bulunmamış", dedi. Ben,
"kanıtlanabilir ve belgelenebilir gelir" olarak elbette
ki devletin bana ünıversitedeki hizmetimin karşılı-
ğında layık gördüğü aylığı yazmıştım.
Böylece, o aylığın beni, kendime mesleğimle ilgi-
li kitaplar almak istediğimde, kredi "mercı/en" önün-
de yeterince "itibariı" kılmadığını anlamış oldum.
İkinci işaret, kredi kartlan yüzünden geldi.
Bir banka, görevli bulunduğum yerdeki odama
kadar memur gönderip kredi kartı vermişti. Sonra-
dan, bazı ödeme güçlükleri nedeniyle, o kartı iade
etmek zorunda kaldım. Aradan zaman geçip, kredi
kartı borçlanmı taksitlendirme yoluyla ödeyecek ko-
numa geldiğime inandığımda, biryabancı ars^'c-
pediye -yine mesleki nedenlerle- abone olmak 17ın
düşük limitli bir kredi kartı başvurusunda bulundu-
ğumda, bu talep "artık itibanmın sakatlığı" nedeniy-
le geri çevrildi. Şimdi böyle ihtiyaçlar için, gerektiğin-
de, apartman komşumun kredi kartina başvuruyo-
rum.
"Itibanm" konusunda daha başka işaretler de al-
dım. Ömeğin artık bazı aylar elektrik, su, telefon gi-
bi faturalar biraz yüksek geldiğınde paraya sıkışabil-
diğimi "ortalığa" söylemekten vazgeçtim. Zira söy-
iediğim zamanlarda en azından bazı kişilerin yüzün-
de beliren ifadeden, "itibanm" konusunda kuşkuya
düştüklerini okumayı öğrendim!
••;"' ^©/et, arhk itibann hep çok değerli saydığım çevi-
rilerde ve yazılarda değil, ama genel bir yaşama bi-
çiminde, kredi kartı diye adlandınlan kartlarda ve
benzeri "dışlaşma biçimlerinde" yoğunlaştığını bilı-
yorum. Dolayısıyla kendime artık "itibahı" değil, "iti-
barsız" bir kişi gözüyle bakıyorum. Böylece uzun
sürmüş bir yanılsamadan uyanmış olarak, yaptıkla-
nmı bundan böyle "itibarsız" bir kişi olmanın bilin-
ciyle sürdürüyorum. Belki de yaşadığım ülkenin "ken-
dine özgü" koşullannda, bazı yollarcla direnebilmek,
böyle bir "itibarsızlığı" göze almaya bağlı.
Camus'nün bir sözünü eskiden çok severdim:
"Insan, yaşamı boyunca kendine özgü bir ahlakı
üretir." Ben, bu söze kendilığımden şunu ekledim:
"Ama o ahlak, zamanı geldiğınde bir yaşamı da tü-
ketebilir..."
e-posta:ahmetcemal(n superonline.com
acem20(u hotmail.com
Işıksel'den
yeni sergi
• Haber
Merkezi -
Gerçekçi bir
anlayıştan yola
çıkarak
peyzajlarmda ve
natünnortlannda
soyut renk ve
leke
düzenlemelerine
varmasıyla
ünlenen ressam
Dilek Işıksel'in
Kızıltoprak Sanat Galerisi'ndeki sergisi 30
Ocak'a kadar sürecek. Renkleri üst üste
koyup, sonrasında kazıma yoluyla değişik
katmanlar yakalama gibi bir tekniği olan
sanatçmm son sergisinde narlı, mangallı,
siklamenli natürmortlar ağırlık kazanmış.
KOLTÛR SANAT
YAYINCIUK
Ocak
Perşeıııbe 2001, saat 18:30
"Ermeni Müziği"
Knar Grubu
Canh müzik ve sövleşi
Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çıfter Araşörma Kûtüprıanesı
Istıklal Cad No 285. Kat 1, Beyoğlu