16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Biriktiren Hesap Garanri'den geleceğiniz için kârlı bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap Dolar veya mark. Diyelim ki her ap bir keaara 100 dolar koyup birıktinyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı 100 doları Biriktiren Hesaba yatınrsanız, üç sene sonunda 4079 dolannız olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. Daha fazla yatırırsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kârlı değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garanti.com.tr CUMHURİYET 23 OCAK 2001 SAU O L A Y L A r t V-tL O O K U Ş L J j j R [email protected] f*Garanti^ Bafka bir arzunuz? trantı'dea getecc^mz ıçtn kâr bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenara 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı 100 doları Biriktiren Hesaba yatınrsanız, üç sene sonunda 4079 dolannız olur. Kısacası, 500 doiara yakın fazladan birikmiş olur. Daha fazla yatınrsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kârlı değil mi? Harta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız ! bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garanti.com.tr ÎÎGaranti Başka bır arzunuzf Garanti'den geleceğiniz için kârlı bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim kı her ay bir kenara 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı 100 dolan Biriktiren Hesaba yatınrsanız, üç sene sonunda 4079 dolannız olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. Daha fazla yatınrsanız, daha fazla birikmiş olur. • Nasıl, kârlı değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, ı www.garanti.com.tr îlGarantiBafka bır esa Garanti'den geleceğiniz için kârlı bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenara 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olurâunuz. Ama aynı 100 dolan Biriktiren Hesaba yatırırsanız, üç sene sonunda 4079 dolannız olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. ' Daha fazla yatırırsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kârlı değil mı? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garanti.com.tr îlGarantibır arzunuzf ırıktıren Hesap Garanri'den geleceğiniz için kârlı bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenara 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı 100 doları Biriktiren Hesaba yatırırsanız, üç sene sonunda 4079 dolanruz olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. Daha fazla yatırırsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kârh değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garanti.com.tr i*GarantiBafka bır arzunuzf 'Ne Olacak Bu Memleketin Hali!' Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR R akı sofralann- da ilk yudum- lardan sonra or- taya attığımız bu soru artık yeni boyutlar, yepyeni anlamlar kazandı. Vur- gunlar, soygunlar, yolsuzluk- lar, yasadışı türlü çeşitli eylem- ler ortamında yaşıyoruz. Binn- ci Perde'den sonra "Safari Bir" operasyonundan haberdar ol- duk. Perdelerin birbiri ardı sı- ra sonsuza kadar açılacağı an- laşılıyor. Butoplumun boğazı- na kadar içine gömüldüğü ba- taklık temizlenebilir mi? Ben pek sanmıyorum. Dilerim ya- nılınm. Hekim dili ile konuşursak sağhğını yitirmiş bir toplum bu. Tüm organlarbozukluk sin- yali veriyor. Denge bozuk, kog- nitif fonksiyonlar iyice aksı- yor; algılama, bellek, muhake- me, yargılama, otokontrol.. tû- mü kusurlu. Bilincin yanı sıra vicdan da işlevsiz kalmış durumda. Böy- le her tarafi ile aksayan bir or- ganizmayı iyi niyetle sağlığa (şifaya) kavuşturmaya çalışan- lar var. Ama onlar da etiyoloji (nedenler) ve patogenez (oluş mekanizmalan) konusunda an- laşmazlık içindeler. Hastalık belirtileri çok açık, çok belirgin ve giderek yayılı- yor, yaygınlaşıyor ama.. hasta- lığın nasıl giderileceği konu- sunda doyurucu, inandıncı, üze- rinde birleşilen reçeteler, öne- riler yok. Hastalığın süregel- mesinden yararlanarak bu sağ- lıksız organizmayı daha da çok yıpratan çıkar gnıplannın var- lığı da yadsınamaz. Şifa arayışı içinde olanlar de- mokrasi üzerinde görüşbırlıği- ne vanyorlar. Ancak ona nasıl ulaşılacağı, önündeki engelle- rin neler olduğu konusunda böyle bir görüş birliği yok. 28 Şubat, demokrasiye destek mi- dir, yoksa onu engelleyen bir ey- lem mi? Anlaşmazlık neden- lerinden sadece biri. 312 mad- de bir ikincisi. Örnekleri ko- layhkla çoğaltabiliriz. Göster- melikbir demokrasiden kurtu- lup gerçeğine nasıl kavuşabili- riz acaba? Türkiye böyle bir demokrasiyi içtenlikle benim- seyecek, yetkili, yetenekli, iç ve dış dinamikleri ustahkla kul- lanabilecek güçlü bir iktidan nasıl işbaşma getirebilir? Ha- vada, boşlukta uçuşmayacak, ayağı yere basacak yanıtlar bu- lunması güç sorular bunlar. Yurdumuzda olup bitenlere bitmez tükenmez kaygüar için- de yaklaşırken sık sdc uzun yıl- lar önce ılk ziyaret ettiğim ûl- keyi, Danimarka'yı anımsa- maktan kendimi alamam. 37 yıl önce uzunca sürecekbir kur- sa katılmak üzere bu ülkeye vardığımın ertesi günü bir açı- lış kokteyli için Domus Medi- ca adlı bir binayı ararken, s o kağı süpürmekte olan Dani- markalı bir işçiye işaretlerle bu yen sormak istemiştim. Genç adam beni şaşkına çe- viren güzel bir îngilizce ile ara- dığım binayı tarif etti. Hemen ertesi gün bindiğim tramvay biletçisi Tûrkiye'den olduğu- mu öğrenince bana Perge Ha- rabeleri'ni çok ilginç bulduğu- nu, Aspendostan çok etkilendi- ğini kusursuz bir îngilizce ile anlattı. 24 gelişmekte olan ûlkenin temsilcileri ile birlikte katıldı- ğnn kursun açılış töreninde bi- ze Danimarka'da parmakla sa- yılacak kadar az sayıda büyük zengin olduğunu, ama hiç yok- sul insan bulunmadığını anlat- tılar. Gerçekten bir yıla yakın bir süre kaldığımız bu ülkede yoksul olmadığı gibi.. tercih etseniz bile yoksulca yaşama- nın mümkün olmadığını gör- dük. Her Danimarkalı aile ve bi- rey, eğitimden ve sağlık hiz- metlerinden eşit şekilde yarar- laruyordu. Katıldığımız kursun konusu olan engellilerin her türlü gereksinimi eksiksiz ve bedelsiz karşılanıyordu. Ora- da sosyal sakatlık (engellilik) kavramını öğrendik. Sadece be- densel nedenlerle değil, sosyal nedenlerle zor duruma düşmüş insanlara toplum sahıp çıkıyor- du. İyi okullardan, kaliteli eği- timden sadece varlıklı kesim değil, herkes yararlanıyordu... EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Demokrasi YaşayacaksaL "irtica ile mücadelemiz bin yıl sürecek!.." Bu, Genelkurmay Başkanı'nın sözü... Hepi- mizin değilse de, pek çoğumuzn içtenlikle katıldığı bir saptama... "Demokrasi Türkiye'de ebediyen yaşa- yacak" Bu da Başbakan'ın söyledikleri!.. Demokrasi ve irtica!.. Birbirine ters düşen iki kavram. Biri geriliğin önüne set çekiyor, öbürü ise her türlü kanşıklığı içine sindiriyor ya da sindireceği, sindirmesi gerektiği sa- nılıyor... Elli yıldır demokrasi sözü ediyoruz. Yoldan geçen birine sorsak; "Sence demokrasi ne- dir".. bilmem ne yanıt verir? Tanımı son de- rece güç bir soru! Demokrasi. Ama hangi de- mokrasi, kimin için, hangi yaran sağlamak için?.. önceleri sandık ki değişik görüşlere sahip partiler kurulursa demokrasi gelmiş olur! Her yurttaşın serbestçe oy kullanması de- mokrasinin belirtisidir! Doğrusu ya, her ka- fadan ayn ses çıkmasını demokratik birdü- zen, birortam bildik. Yıllargeçti. hâlâ demok- rasi diyoruz, demokrasi arıyoruz... Ya irtica? Türkiye'yi yüzyıllar gerisindeki an- layışlara, düşünüşlere götürmek mi, bir dü- şünüş biçimi mi? "Bizim için demokrasi bir araçtır, gittiği yere kadar gideriz!.." Sonra- sı? Sonrası demokrasi diye bilinen koşulla- nn ortadan kaldınlıp dinsel verilere dayalı bir çeşrt dikta yönefmi!.. ömek isterseniz Iran, Sudan, AfganistanL Son yıllarda Cezayir'de yüzlerce insanın din adına katledilmesi. Hiz- bullahçılann kendilerinden azıcık farklı dü- şünen kimi yandaşlarını bile işkencelerte öl- dürüp toprak altına gömmeleri... Evet, bin yıl da sürse Türk halkı geriliğe tes- lim edilmeyecek! Buna engel, öncelikle Ke- malist mirasa sahip çıkan gençlik, halk, ay- dın. En önde de Atatürk ordusu... Varsın Başbakan'ın dediği de olsun, de- mokrasi sonsuza dek yaşasın! Ama nasıl yaşayacak, demokrasiyi yıkıp yerine bir or- taçağ düzeni kurmak çabalanna göz yuma- rak mı? Kazdığımız kuyuya kendi umursa- mazlığımızla batırarak mı? Son günlerde bir asker düşmanlığı aldı yü- rüdü. 28 Şubat olayı yeniden gündeme ge- tirildi. Bir kez daha "Asker darbe yapacak, yapmayacak" söylentileri yaşandı. Bütün araştırmalarda halkımızın en çok güven duy- duğu güç, Sitahlı Kuvvetleri Bunun bir an- lamı yok mu? Biri çıkıyor "En büyükyolsuz- luklar askersel yönetimlerde olur" diyon başka biri dünyada saygınlık kazanmayışı- mızın nedenini askerin düşüncesini açıkla- masında buluyor. Istenen nedir? Asker hep susacak, politikacılann dediğinden şaşma- yacak! Ama polrtikacı kadrolan ülkeyi bata- ğa, çıkmaza götürüyorsa, asker niye sussun? Ozellikle de ordu kademelerinde görev alan subaylar en sağlam, en çağdaş bir eğitim- le yetiştirilmiş insanlar ise! Bakıyorum, 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde, mahkemeler- de hesap verenler, cezaevlerinde aylarca, yıl- larca yatanlar değil askersel yönetimlere karşı çıkanlar! Tam tersi, o tür yönetimler sı- rasında işleri yolunda gidenler, kazançlan- na bir daha katanlar! Kimse gerçek bir demokrasinin, onuriu, çağdaş Atatürk devriminin temel ilkelerine bağlı bir uygulamanın; halkın yaranndan, mutluiuğundun yana bir anlayışın karşısın- da değil. Ama işte hepimiz görüyoruz, son kırk yılda işbaşına gelip giden partilerin, li- derlerin halkımızı çıkmazlardan çıkmazlara nasıl sürüklediğini!.. Bu yüzden ülkenin iç ve dış güvenliğinden sorumlu Silahlı Kuvvetler zaman zaman sesini yüksettmek zorunda kal- mışsa, kalıyorsa suç kimde. 24 Ocak Kararlan: Soygun, Iflas! Yrd. D o ç . Dr. FARUK GÜÇLÜ AbantlBÜ, llBFÖğretim Üyesi 2 4 Ocak 1980 tarihi Süleyman De- mirel'ın başbakan sıfatıyla, T\ırgut Ozal'ın DPT müsteşan sıfaöyla im- za attıldan ünlü ekonomık kararla- nn alındığı tanhtır. Bu tarih ûlkenin eko- nomik ve siyasal yapısında köklü değişik- liklere neden olan bir tarihtir. 24 Ocak Kararlan'nda temel olarak o za- man güçlü olan ışçi sendıkalanmn sesle- rinin kısılarak ışçılenn daha az ücret alma- lan, ekonomının yabancı sermaye ile uyum içindehğinin sağlanması, vergi gelirlerin- de ücretlileraleyhine yeni düzenlemelerya- pılması, tanm yerine sanayi ve ticaret sek- törlerine ağırlık verilmesi planlanmışu. Siyasal ıktidar, söz konusu ekonomik karariann srvil örgütlerce yoğun tepkiye ma- ruz kalması sebebıyle acz ıçıne düşmüştu. Siyasal ikridann imdadına 12 Eylül darbe- cileri yetişti. Böylece ekonomık karariann miman Turgut Özal, ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcısı sıfatıyla da- ha etkin bir konuma getirildi. Oysa askeri liderlerın darbe gerekçesi arasında saydık- lan bir parhden mijletvekili adayı olmuş ve kazanamamıştı Özal. Yine iş âlemınde MESS olarak bilinen bır sendıkada da gö- rev yapmış ohnası kendisinin yeni görevi- ne engel olmadı. Belli ki iç ve dış serma- ye çevreleri Özal'ın tercih edilmesınden ya- na ağırlık koymuşlardı. Aradan yirmı tam yıl gecti. Ortada eko- nomik anlamda bır başan değil tam bir if- las söz konusudur. Memuru, ışçısi, polisi sokaklara dökülmüş durumdadır. Köylerbo- şahnış, tanm ve hayvancılık bıtme nokta- sına getinlmıştır. Daha önce tanm ürünle- ri ihraç eden birülke olan üDcemiz Italya'dan bitli buğday, Iran'dan et, Hindistan'dan buf- falo ahnak durumunda kahmştır. Işsızlik, açhk, hırsızlık, fuhuş, intihar alabildiğine nrmanmış, alkol tüketimi re- kor düzeye ulaşmışnr. Uzun yıllardan son- ra verem yeniden hortlamış, verem hasta- nelerinde yer bulunamaz olmuştur. İnsan- lar örgütlenmeden alabildiğine soğutul- muş, kalabalıklar arasında yalnız yaşayan bırey halıne getirilmiştir. Tarihimizde ilk kez namus uğruna ışlenen cınayetlerle ka- nsını, kızını, böbreğını satan ınsanlan yan yana ve iç içe görmeye alışır olmuşuz. SonyirmiyTİdaeüibineyaklaşaninsanı- mızcanına kryma (intiharjiyohryia yaşamı- na son vermiştir. Bu rakam bir sa>-aşta bi- leolmayan kan.t»m ifadesidir. Yûz bini aşan insanın da canına krvmagirişimindebulun- duğunu düşündûğümüzde 24 Ocak Ka- rarian'nm insanımıza mutsuzlğuveintiha- n, cinayeti seçenek olarak sunduğunu gö- rüyoruz. Yaşananhayaliihracatvçsahtefaturafur- yasıyla her mahallede bır zengin ve her sokakta bir çete yaratıldı. İnsanlar hakla- nnı mahkemelerde değil çetelenn bürola- nnda arar oldular. 24 Ocak Kararlan arkasına aldığı siya- sal destekle insanlara futbolu, siyasal Is- lamı seçenek olarak sundu. Bu anlamda 24 Ocak Kararlan'nın sağladığı başan tartı- şılamaz. Bugün profesörimden eski başba- kanına kadar herkes neredeyse bu- "ami- go" gibi futbol sahalannı dolduraıakta ve stres atmaktadır. 24 Ocak Kararlan'nın ürünü olan siya- sal Islam her geçen gün yoksullaştınlan insanlanmızm önüne tek seçenek olarak su- nulmuştur. Kapımıza dayanan şeriat tehü- kesi bu doğal sürecin bir ürünüdür. PENCERE Kimi zaman diyorum ki: , ' . - Şu Sovyetler iyi ki battı!.. -Neden?.. - : - TC kurtuldu. - Ne ilgisi var ki?.. - Olrnaz olur mu!.. Dincileıie hortumculann işbiriiği "Kahrolsun komünistler" diye laik Tür- kiye Cumhuriyeti'ni kim vurduya getirecekti. Herkesin gözü "komünizm tehlikesi" ile bağ- lanmıştı; bu tehdit ortadan kalkınca ne görelim, irtica malı götürüyor, 'politikacı-bürokrat-vur- guncu' üçlüsü, ülkeyi soyup soğana çeviriyor. • Ama birileri tedirgin.. Diyorlar ki: "- Işadamına kelepçe vurulur mu?.." Yanlış bir soru!.. Çünkü bu soru başka sorulan da gündeme getirir - Profesöre kelepçe vurulur mu?.. - Köylüye kelepçe vurulur mu?.. - İşçiye kelepçe vurulur mu?.. Eski düzenlerde senyör, kont, baron gibi "im- tiyazlılar vardı; vaktiyle hukuk sınrfsaldı; ama, çağ- daş toplumda ceza hukuku her yurttaş için bir!.. • Peki, ne yapmalı?.. Kelepçe kime, ne zaman, niçin vurulur?.. Uygulamada yanlış bir şey varsa, kelepçeyi vuran sorgulanır; uygulamada yanlış bir şey yok- sa, yasa, yönetmelik ve kurallar gözden geçiri- lir. Ne söyiüyorlar büyüklerimiz: _ "- Işadamına kelepçe vurmak, Tûrkiye'ye bir Üçüncü Dünya ülkesigörüntüsü veriyor." Oyie mi?.. Yazara, çizere, aydına kelepçe vurulduğu za- man bunlar neden susuyorlardı?.. Bir ömür boyu fikir adamını ve sanatçısını ke- lepçeleyip içeri atan bir toplumda sıra işadamı- na gelince tepki gösterilmesi ibret verici!.. • Peki, kim takıyor bu kelepçeyi?.. Komünistler mi?.. ' ' Bir zamanlar her solcuya, sosyaliste, sosyal de- mokrata düşmanlaşıp 'komünist' diye saldıran- lar "açıktoplum "a kelepçe vurdular, hertüreleş- friyi "servef düşmanlığı" ile bir tuttular; bu ka- ranlıkta soygun, yağma, rüşvet, yolsuzluk dev- lerte ve iş dünyasında geçerlilik kazandı; ger- çekten girişimci ve namuslu işadamının önünü tıkadı. Şimdi bunun kefaretini ödüyoruz. n "Temiz toplum" mu istiyoruz?.. Pislikleri temizlemek zorundayız. Peki, nasıl oldu da "temiz toplum sefert>erii- ği" başladı?.. 28 Şubat'tır dönüm noktası!.. 28 Şubat 'milattr. Komünizm tehlikesi varsayımıyla körleşen Tür- kiye'nin gözleri 28 Şubat'ta açıldı. • Yıne de derim ki -yalnız işadamına değil- ge- rekmiyorsa hiçbir yurttaşa kelepçe vurulmama- lı... Değil mi!.. + Jt^ TDrkrye Gazeteciter Cemiyeti'nın yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ilışkin raporlanyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsrz haberferiyle sivil toplumlann gazetesı. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 $imdl Istlkbal Uyku Sctleri, Slllkonlze Yastık hedlyell! Ustelık kampanya avantajlarıyla, peşın fıyatına lOtaksitlel.. " Ya / a n a c a k çok Ucretıiz Tûkttd Ho«ı 0800 361 5558150) 2001 krf«fcbodo^ı 28022001 famponyo kotudonylo ılgılı oymıhlı bılgı ıgn, küfcn bır tshUnl Y n t l ı Sahcın no bo»wn/rwz i s f t < o o J A 5 O S 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle