17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İTÜ'nün haurladığı haritada Boğaz'da gürültü seviyesi normalin çok üstünde çılftı îstanbul 'gimMi' altındaSAADETUSLU îstanbul'un gürültü konusundaki ilk haritası Boğaziçi ve Fatih köprü- leri ile çevresi için çıkanldı. ITÜ Mi- marlık Fakültesi Fiziksel Çevre Kontrolü Birimi tarafindan çıkanlan harita, Boğaz'daki gürültünün nor- mal seviyenin çok üstüne çıktığını ortaya koydu. Çalışmada, Boğaz'a yapılması planlanan 3. bir köprünün Boğaz'da sakin kalan birkaç bölge- nin de yitinlmesine neden olacağı belirlendi. Prof. Dr. Selma Kurra'nın baş- kanlığında yürütülen çalışmada, Boğaz köprüleri ile üzerinde yer al- dıklan otoyollann neden olduğu, Boğaz'ın her iki yakasındaki tarihi yapılann, parklann, dinlenme alan- lannın, konut bölgelerinin, okulla- nn ve sağlık merkezlerinin bulun- duğu 1-2 kilometre genişliğindeki bir alanda saptanan gürültü koşul- lan belirlendi. 14vıkürilk 1986 yılında kabul edilen Gürültü Kontrol Yönetmeliği'ne göre kentle- rin gürültü haritası çıkanlması gere- kirken aradan geçen 14 yıla karşın hıç harita hazırlanmadı. îstanbul için ilk kez ITÜ tarafindan hazırlanan gü- rültü haritası ise Boğaz ve çevresinin durumunu ortaya koydu. Prof. Kur- ra, yapılan çalışmanın köprü ve oto- Ana arterlerdeki karayollan' Ara arterlerdekı konutlar" Saraçhane iHaşm (jcan Gepdı) 105 dBA Maslak Levent Kavşağı Pendik Şirinevler »Bostancı Kartal Aksaray Zincirifkuyu Haliç Beşiktaş M.Köy Yenikapı Göztepe Kadıköy Stıadıye •(sınır 70 dBA) "(40-50 dBA aras/ olması gerekıyor) Kasımpaşa Haznedar Bahçelievler Göztepe Şehremini Kurtuluş Üsküdar Ümranıye Fatih Suadrye Pendik Bakırköy B.Taş Kumkapı Zeytinbumu Kartal Beykoz Sanyer 51 dBA 51 dBA 51 dBA 51 dBA 41 dBA 41 dBA 41 dBA 41 dBA 48 dBA 48 dBA 48 dBA 47 dBA 47 dBA 47 dBA 46 dBA 44 dBA 42 dBA 41 dBA BOğaZİÇİ KÖprÜSÜ: Avrupa yakasında maksimum 70 dBA olan gürültü düzeyi Beylerbeyi bölgesinde 75 dBA'ya ulaşıyor. Gece gürültü ölçütü olarak kabul edilen 45 dBA değeri kesinlikle bu bölgede sağlanamıyor. Fatih KÖprÜSÜ: TEM'in her iki tarafındaki bir bölgede karşılıklı yansımalar nedeniyle gürültü düzeyleri 70-75 dBA arasında. Toplam ulaşım hacminin ve özellikle ağır taşıt yoğunluğunun daha fazla olması nedeniyle Boğaziçi Köprüsü'ne göre gürültü düzeyleri 5 dBA artmakta. yollar nedeniyle büyük ölçüde ses kirlenmesi olduğunu gösterdiğini söyledi.Kurraşöyledevarnetti: "Ge- nelde Boğaz'ın çanakgibi vadiiçinde olması, karşıhkn yansımalar ile gü- rültüyü arttirmakta ve denize dik inen vadiler içinden seslerin içerilere gitmesine engel olamamaktadır. Köp- rünün yerieşim yerierinin üzerinden geçmesi gürültünün hemzemin yol- lara göre çok daha geniş bir alana ya- yıhnasma neden ohnaktadır. Gürül- tü nedeniyle 3. köprüdüşüncesinden tamamen vazgeçilmesi için yeterKne- den bulunmaktadır." 'Yönetmeük uygulansuV Kurra, insan sağhğmı ciddi ola- rak etkileyen gürültünün azaltıla- bilmesi için bir an önce önlem alınması gerektiğini vurguladı. Prof. Kurra, konuyu aynntılı ola- rak ele alan Gürültü Kontrol Yö- netmeliği'nin ise diğer mevzuatla- nn çıkanlamaması nedeniyle tam olarak uygulanamadığını belirtti. Selma Kurra, gürültünün insan sağlığı üzerinde uykusuzluktan işitme sorunlanna dek çeşitli so- runlar yarattığına dikkat çekti. Gürültünün önlenmesi Gürültünün önlenmesi amacıyla belirlenmesi gereken önemli hedefler özetle şöyle sıralandı: • Mevcut gûrültû kiriitiğ) kaynaklanna ve çevre gürüHüsü koşuflarma öişldnverilerekie edflmeBdir. • Işyerinde ve açıkta gürültüye doğrudan maruz kalan kişilerde sağlık taramalan yapılmahdıt • Kenderde belirti konut ataniarmda hazırlanacak gürültâ haritaiarmm yanı sıra ölçfimlerie gürültüden etkilenme anaüzleri yapümabdır. • Gürültü Kontrol Yönetmeliği'ne aktanlacak gerçekçi gürültü limitleri araştınlmalı. • Yönetmebkte beürtflen konalann diğer mevzuat fle uyumunu sağlamak üzere rahşmalar yanıhn^h vp mevzoatta eşgüdüm sağlanmab. • Cezaı yaptınmlar arttınlrnalı. Marmara'da 17 Ağustos'tan bu yana 6000 deprem oldu ALJER n Kaodjlh Rasathaneşiye, Deprem AraşnrmaEnsü"-. tüsü Sismoloji Laboratu- van Şefi Doç. Dr. Doğan Kalafat, 17 Ağustos dep- reminden sonra Marmara Denızı'ndekı depremsel- liğınlOOkatarttığınıbe- lirterek Marmara'da artan depremriskininboyutuna dikkat çekti. Kalafat sis- molojik verilerin, Mar- mara'dakı ilk kırılmanın Marmara Adası'nın kuze- yinden Marmara Ereğli- si'ne doğru uzanan hat üzerinde gerçekleşeceği- ne işaret ettiğini söyledi. Doç. Kalafat, Marma- ra'daki deprem aktivitesi- ni 16 ıstasyondan sağla- nan verilerden izledikle- • Doç. Dr. Doğan Kalafat, "17 Ağustos depreminde kınlma, Gölyaka'da bir bariyere u -taktfarak durdu. Deprem Marmara Denizi içiflcteki faylarin geriîimini arttırdı. Buradaki depresellik 100 kat arttı" dedi. rini, 17 Ağustos 1999 ile 14 Temmuz 2000 tarihle- ri arasında bölgede 2'den büyük 6004 adet deprem kaydettiklerini belirtti. Depremlerin özellikle Marmara Adası'nın kuze- yi ile Marmara Ereğlisı arasında kümelendiğinı anlatan Kalafat, ilk kınl- manın da bu hatta olması- nı ve 7 cıvan büyüklükte deprem üretmesini bekle- diklerini söyledi. 'Kartal, devedetûy* Adalar-Kartal arasında meydana gelen 4.2 bü- yüklüğündeki depremin karaya çok yakın bir nok- tada meydana geldiğini ifade eden Kalafat, bu bü- yüklüktekı bır depremin bölgede birikmiş enerjı- nm çok önemsız bır bölü- münü açığa çıkardığını belirterek "Bölgede birik- miş enerji deve ise Kartal depreminde açığa çıkan enerji miktan devenin sa- dece bir tüyüdür. Şöyle düşünün, 6 büyüklüğün- deld bir deprem 10 tane 5'lik, 100 tane4'lük, 1000 tane 3'lük depreme eşit- tir" dedi. Kalafat, bilim adamlan arasındakı fark: lı görüşlere de değinerek şunlan söyledi: "Deprem adalann gü- neyinde olsaydı artçı dlye- bilirdik. Ancak neredeyse karada oldu. Dolayısı\la artçı değiL Bilim adamla- n arasındald göröş ayn- uklan doğaL Bu sismoJo- jide kesin kalıplaruı bu- lunmamasından kaynak- lanıyor. Kimi bilim adam- lan sadece ana deprem- den birkaç ay sonra mey- dana gelen depremleri artçı şok olarak niteterken Idmisi yıllarca sonra mey- dana geienleri artçı diye niteliyor. Ama 17 Ağustos depreminden sonra Mar- mara'daki deprem risld- nin artoğı konusunda bi- lim adamlan hemfildr. n OkuUorda depreme hazırhk tstanbul'da üköğretim okuDanndaki deprem tatbikatian arahksız devamediyor. Ataköy'deîd Cumhurîyet Lisesi'nden sonra dün de Üsküdar, Kadıköy, Mahepe, Ümraniye ve Beykoz'daki okullarda deprem tatbikan gerçeldeştirüdi. Kadıköy Kız Lisesfnde saat 10.00'da 7.5 büyüklüğünde bir deprem olduğu varsaydarak gerçekleştirflen tatbikatta öğrencilerin bir kısmı okul binasında mahsur kakü. Kısa süre içerisinde okula gelen Shil Savunma Müdürlüğü arama kurtarma ekipleri enkaz amndald öğrendleri çıkardı. Enkaz çahşmalanna öğrencfler de kankn. izmit Balık ölümleri bilmecesi İZMİT(Cumhııriyet)- Izmit Körfezi'nde mey- dana gelen toplu balık ölümlennın, demz su- yundakı çözünmüş oksi- jenin azalmasından kay- naklandığı bıldınldı. Ko- caelı Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, şöy- le denildi: "Sıcak havanuı etidsfy- le biyolojik aynşma tuzı artmış, deniz suyundaki çözünmüş oksijen azal- rmşür. Hklrojen sülffir ar- nşı da söz konusudur. Azalan oksijen açıkta ve derinde yaşayan baokla- nn kryüara hücum etme- sine neden olmuştur. Ok- sijen ihtiyacı nedeniyle balıklar dikine çırpın- makta ve öbnektedir." Kocaeli 11 Çevre Mü- dürlüğü'nce önceki gün yapdan inceleme de ba- îıklann, denizin dip kat- manlannda oluşan hıdro- jensülfür gazının hare- ketlenmesı nedeniyle öl- düğü açıklanmıştı. Bu arada Büyük Men- deres Nehri'nde zeytin- yağı tesislerinin bıraktığı atıklar yüzünden toplu balık ölümleri yaşandı. AtLESİ, OĞULLARININ ORGANLARININ NAKLEDÎLDİĞİ KtŞİLERLE TANIŞMAK İSTİYOR Kansu bir yaşam daha kurtardı SAADETUSLU GAMZE DEMİRDAĞ Genç yaşında hayatına son ve- ren tbrahim Kan- su'nun(14)ikınci böbreği, 5 yıldır diyalize bağlı ola- rak yaşayan 28 yaşındaki Sultan Taş'ahayat verdi. Cesedi Adli Tıp Kurumu'na kal- dınlan Kan- su 'nun, bugün öğle namazmdan sonra Maltepe Başıbüyük Me- zarlığı'nda topra- ğa verileceği be- lirtildi. întihar ettikten sonra kaldınldığı hastanede "be- yin ölümü" gerçekleşen Ibrahim Kansu'nun organlan, organ nak- ledilebılen 'mutlu azmhğa' 4 ki- şiyi daha ekledi. Önceki gün ya- pılan operasyon sonrası kalbi, ka- raciğeri ve bir böbreği yeni sa- hiplerine takılan Kansu'nun di- ğer böbreği de dün Sultan Taş'a hayat verdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde sabaha karşı 02.30'da başlayan ameliyat, 08.30'da sona erdi. Doktorlar, Taş'm durumunun iyi olduğunu söylerken ailesi hayata ikincı kez merhaba diyen Taş için Kansu ailesine teşekkür etti. Ope- rasyon ekibinin başı Prof. Dr. Mu- zaffer Sanyar, ınsanlan organ ba- ğışı yapmaya çağırdı. Marmara Üniversitesi Hastane- si'nde Ibrahim Kansu'yu Adli Tıp'a göndermek için bekleyen amca Kemal Kansu, dayı Fikri Buyruk ve enişte Mesut Simavh, acılannın çok büyük olduğunu, ancak organ bağışı nedeniyle te- selli bulduklanm söylediler. Amca Kansu, organ bağışı ya- pılanlar adına sevindiklerini be- Kansu'nun kalbiyle hayat bulan Mustafa Anuş başanyla gerçekleştirilen ameliyaün ardından yoğun bakım servisine ahndı (solda). Doktorlar, dün böbrek nakli yapılan Sultan Taş'ın ise sağhk durumunun iyi olduğunu söylediler. lirterek "Onlarla tanışmak ve mutiuluklannı payiaşmak istiyo- ruz" dedi. Hastalann durumu Kansu'nun kalbiyle hayat bulan 22 yaşındaki Mustafa Anuş ise ba- şanyla gerçekleştirilen ameliyatın ardından yoğun bakım servisine ahndı. Böbrek nakli yapılan Gülşen Erozan ve Îstanbul Tıp Fakültesi Hastanesı'nde karaciğer nakli ya- pılan Hayriye Atak'ın durumlan- nın da iyi olduğu vurgulandı. Hayata ikinci merhaba İstanbul Haber Servisi - Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bugüne dek 18 kalp nakli gerçekleştirildi. Başhekim Prof. Dr. Cevat Yakut başkanlığında gerçekleştirilen kalp nakillenyle hayata yeniden dönen üç genç, yaşama sıkı sıkıya bağlı. Türkiye'nin üç farklı şehrinde yaşarken aym hastalık yüzünden yollan Koşuyolu'nda kesişen Hahme Esen, KahramanÇelikdag veBüfcntKınltaş, hayann değerini eskısınden daha iyi bildiklerini ifade ediyorlar. Ameliyattan sonra Koşuyolu Kalp ve Araşurma Hastanesi'nin idari kadrosunda çalışmaya başlayan Esen ve Çelikdağ, işlerini çok sevdiklerini söylediler. 6 yılük bekleme süresinden sonra 3 yıl önce kalp nakli yapılan 22 yaşındaki Malatyalı Esen, evlilik hazırlıklan yapıyor. 22 yaşındaki Izmirlı Çelikdağ ise kendisine 2 yü önce Ceyhan depreminde ölen 31 yaşındaki Hüsevin Çrtak adli kişinin kalbtnin nakledildiğini söyledi. Çelikdağ, "Amelryattan önce yatalak bîr hastaydım. Şimdi ise rahamlda koşuyorum, top oynuyorum" dedi. 8 ay önce kalp nakledilen ve hastanede halen tedavisi süren ve Giresunlu olan 27 yaşındaki Kızütaş ise "Arûk hayann değerinidaha iyi anlryorum" diye konuşuyor. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Gene Jakobenizm Duaıp durup Jakobenizm yazıyorum. Doğrusu, bu konuda yazmak hoşuma gidıyor ama, döne dö- ne bu konuyu yazmamın nedeni, bizim "şeriatçıla- nn" döne döne aynı konuyu dile getirmeleri ve ken- dilerince eleştirmeye çabalamalan. Jakobenizmin kökenine girişmek niyetinde hiç değilim. Fakat şu kadannı anımsatmamız gerekiyor ki, eski bir Jakoben manastınnda toplandıklan için bu adı alan ve liberalizmin sakat mantığına karşıhk toplumcu düşüncenin ilk örneklerini veren Jako- benleri, "Otoriterbiryönetim felsefesinin öncüleri" olarak görmek, tek kelimeyle "haksızlık"t\r. Hem de büyük haksızlık... • • • Devrim sonrası Fransası'nda, yetki liberallere geçmiş ve inanılmaz bir soygun düzeni kurulmuş- tu. öyle bir ortam oluşturulmuştu ki, hırsızlara ve soygunculara karşı çıkanlar, "devrihe" karşı çık- mış gibi değerlendiriliyor ve suçlanıyoriardı. (Ne ka- dar zaman geçerse geçsin ve ne kadar farklı ülke- lerde yaşanırsa yaşansın, bazı şeyler inanılmaz bi- çimde benzemiyor mu?..) Liberaller, devletin görevinin "özgürlûkleri koru- makla" sınırtı olduğunu ileri sürüyoriardı. Tanım ge- reği, "akıla" (rasyonef) ve "faydaa" (ütilitarist) olan bireyler; devlet özgürlükortamını koruduğu sürece, kendileri için en doğru olanı yaparlar ve böylece tek tek bireyler kendileri için en doğru şeyi yaparlarken toplum da olabilecek en iyi yere gelmiş olurdu... Jakobenlerin buna itirazı vardı. Haklı olarak, "top- lumda bir dengesizlik olduğunu" ilen sürüyoriardı. "Devlet eğer salt özgürlûkleri korumakla yetinirse, toplumdaki bu dengesizliği ve adaletsizliği de ko- rumuş olur" diyor ve devletin önce, "insanlann öz- gür olabilecekleh bir ortamı oluşturmasınr ve an- cak ondan sonra özgürlûkleri korumasının bir anla- mı olabileceğini ileri sürüyoriardı. Jakobenler bu yaklaşımlanyla modem çağlann "sol düşünces/"nin öncüleri olmuşlardır. Karl Manc'ın "ruhi gıdasının" bir bölümünü, "materya- list Yunan filozoflan"; bir yönünü "Alman solcu fı- lozoflan" oluştururlarken bir yanını da "Jakobe- nizm" oluşturuyordu. Ve günümüzde sağcılann, tutuculann Jakobe- nizm felsefesıne karşı çıkmalannı "makul karşılama- mız" gerekir. Fakat kendisini solcu olarak ılan eden ya da kendisini solcu sanan kimi "aklı evve/"lerin, Jakobenizme karşı çıkmalannın anlaşılması çok zor. • • • Günümüzün sağcısının da, (sözde) soicusunun da yaptığı haksızlık, Jakobenizmi, günümüzden 200 küsur yıl önceki "yöntemleri" savunur bir biçimde görmeleri ve bundan Gtürü eleştirmeleri oluyor. Gerçekten o günlerin Fransası'nda Jakobenler, müthiş bir "terör" estirmişler ve önce karşıtlannı ve daha sonra da bırbirlerini giyotine göndererek etra- fı kan gölüne çevirmişlerdi. Amaçlan, hiç kuşkusuz "yûce" bir amaçtı. Ama Anatote France'ın vurgu- lamış olduğu gibi, "Tannlar acıkmışlardı". Gerçek- ten, her zaman ve her yerde olduğu gibi, "Ihtilal, ço- cuklannıyemişp"... Günümûzde Jakoben olmak demeli, elfeefte "kendisigibi düşünmeyenleri" giyotine göndermek istemek ya da bir başka biçimde ortadan kaldırmak arzusunu yaşatmak değildir. Kendi düşüncelerini tek doğru" olarak görmek de salt Jakobenlerin te- kelinde değildir. Hele ülkemizde, herkesin "doğru- su", en doğrudur... ••• Günümüzün Jakobeni, "insanın insanı sömür- mediği" ve "dengeli" birtoplumun mücadelesi için- dedır. Ve bu mücadelesini yürütebileceği en "uy- gun" ortam da, hiç kuşkusuz, "tüm kurum ve ku- rallanyla işleyen bir demokrasidir". Jakobenizmi fışin doğrusunu bildiği halde), "ofo- riterizmle suçlayanlara", birbakın. Aslında insanla- nn "dûşûncelerine" en ciddi ve amansız kısıtlama- yı getirenleronlardeğillermıdir? (Işin doğrusunu bil- meyenlere söyleyecek hiçbir şeyim yok...) Bu kısıtlama, insanlann din duygulan ve "ahret korkusu"dur. Gerçekten, yüzyıllarca ve yüzyıllarca, "ölüm kor- kusu"nu körükleyen ve insanlara, "sonsuzbirmut- luiuk" vaat eden bu kurum ve bu kurum adına "si- yaset yapanlar", geniş kitlelerde "özgür irade" mi bırakıyorlar? Ve bunlara, (gerekirse) "zoria" engel ol- maya çabalamak mı zorbalık oluyor, yoksa insan- lann bu duygulannı sömürmek mi? Bu "durum", salt halkının çoğunluğunun Müslü- man olduğu toplumlar için değil, hangı dinden olur- larsa olsunlar, tüm toplumlar için söz konusudur. Din kurumunun "rantını" kullanarak insanlann siyasal kaderine egemen olmak isteyenler, her yerde var ol- muş ve her zaman var olmuşlardır. Toplumlann alt- yapısı geliştikçe bu sömürü "frenlenir". Fakat kimi toplumlarda, "devrimci yönetimler", altyapının de- ğişimini beklemeden bu "frenlemeyi" başarmışlar- dır. Mustafa Kemal'in Türkıyesı gibi ülkelerde... Fakat bu türden ülkelerde de "karşıdevhm "in po- tansiyeli vardı. Ve "eskiye dönüş"ü, demokrasi adı- na yaşama geçirmeye çalışıriar. Aslında fırsatını bul- duklan anda, her türfü zorbalıktan da geri kalmaz- lar... Ve bu numaralan "yutmayanlan" da, "Sizler demokrasiye karşısınız" diye itham ederier. Utanmanın sının var mı?.. Bir hafta icinde ikinci kez Kayseri'de askeri uçak düştü: 3 şehit KAYSERİ (Cumhu- riyet)- Erkilet 12. Ha- va Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı'ndan dün saat 11.00 sıralannda havalanan CASA tipi nakliye uçağı, kalkıştan kısa bir süre sonra he- nüz belirlenemeyen ne- denle Sanmsaklı Köyü yakmlannda bulunan Sanmsaklı Barajı göle- ti kıyısına düştü. Keşif uçuşu yaptığı belirtilen uçakta bulu- nan Üsteğmen Okan Dirtik, Teğmen Murat Orbay ve Teknisyen Astsubay Üstçavuş Hü- seyin Tufekçi şehit ol- du. Olayın tek görgü ta- mğı olan Çimsa Fabri- kası Üretim Şefi Erol Kirde, uçağın 2 kez al- çaktan uçuş yaptıktan sonra. barajın arkasın- da bulunan su toplama havzası kenanna burgu yaparak diklemesine çakıldığını söyledi. 3 gün önce Kon- ya'dan havalanan 3. Ana Jet Üs 131. Filo Komutanlığf na aıt F-4 tipi uçakdüşmüştü. Uçak kazasmda Yüz- başı Tacettin Tüfekçi ve Üsteğmen Mustafa Oğuz Önder şehit ol- muştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle