Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 2001 CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALt StRMEN
Özal Eken...
Çok zaman önceydi, gamsız tasasız yıllan-
mızda bir parti yapmış, kızlar, oğianlar dans
edip eğlenmiştik.
Ertesi günü, tabii ki birgün öncenin muhase-
besi yapılıyordu.
Biri D.'ye döndü:
- O köşede oturan yeşil gözlü sanşın kız ne
güzeldi değil mi?
Bizimki şaşırnnıştı.
- Yeşil gözlü sanşın mı, ben görmedim, öyle
biri mi vardı, diye sormaz mı?
Başkası atıldı:
- O kıımızı eteklikli de seninle dans etmeye
can atıyordu...
Bizimki yine şaşkın.
- Yok yaaav, ben hiç fark etmedim! Öyle miy-
di?
Dayanamadım sordum:
- Allahaşkına sen dün neredeydin?...
Yıllar boyu, bu olayı çok düşündüm. Çocuk-
luk arkadaşım D., Frenklerin deyişiyle cismen
ordaydı, ama aklen yoktu. Tıpkı yaşadığımız ki-
mi dönemleri algılayamamamız gibi, o da par-
tide hiçbir şey görmemişti.
Hortumları, rüşvetleri, yolsuzluklan, dolandı-
ncılıklan, ekonomik krizleri ile içinde yaşadığı-
mız döneme şaşkınlıkla bakıyorsak eğer ve so-
ruyorsak kendi kendimize aval aval "Ne oluyo-
nızyaav, vay canına!" diye, geçmişteki kimi dö-
nemlerin Türkiyesi'nde cismen var olmamıza
karşın ne olup bittiğini anlamadığımız içindir.
• • •
Oysa bugünde anlaştlmayacak bir şey yok.
Dün Özal eken birtoplum, işte böyle bir bugü-
nü biçer.
12 Eylül 1980'i, teröre karşı devletin kendisi-
ni savunması olarak görenler, gerçeğin ancak
bir bölümünü kavrayanlardır.
12 Eylül'ün ilk adımı, 1980'in hemen başın-
da, 24 Ocak'ta atıldı. Nitekim, salt askeri dönem
sona erip de kısmi bir "demokrasiye!" geçildi-
ği zaman, 24 Ocak kararlarının yürütücüsü
ABD'nin de onayı, hattateşvikiyle mekanizma-
nın "sivil!" bölümünün başına oturtuldu.
Her şey usulüne uygun cereyan etti. 12 Ey-
lül'ün başındaki kişi, olayın farkında değildi; o,
Turgut Sunalp'in kurduğu parti ile darbesinin
amaçlanna ulaşacağını sanıyordu.
Olayın asıl planlayıcılan ise 12 Eylül'ü gerçek-
ten sürdürecek kişinin Özal olduğunu biliyorlar-
dı ve onlann planlan, tabii kamuoyunun da iş-
birliğiyle, aksaksız yürüdü.
Kamuoyu, partimizdeki arkadaşgibi, neolup
bittiğini tam kavramış değildi.
Özal, ithal ikamesiyle dışa iyice kapalı Türk
ekonomisini, küreselleşen dünyayaekJemleme
işlevini yüklenmişti.
Ihracat seferberliği başladı, turizm yatınmla-
nnda patlama oldu, piyasada her şey serbest-
leşti.
Ama üretim artmıyor, kimi alanlar dışında ya-
tınmlar yoğunlaşmıyordu.
Hayali iharacat, yolsuzluk, rüşvet, binbir da-
lavere aldı yürüdü.
• • •
Hemen belirtelim, eski düzenin sürmesi ola-
naksızdı.
Ama bir yandan KİTMeri tırpanlayan, ulusal
devleti söz ve eylemleriyle sarsmak için her şe-
yi yapan, eğitimin bile paralı olmasını savunan
özal'ın, Türkiye'yi küreselleşen dünyaya ek-
lemleme eyleminin üretim arttıncı yanı yoktu.
Türkiye çok partili "demokratik!" rejimeoldu-
ğu gibi, küreselleşmeye de yanlış kapıdan gir-
miş, ulusal bir strateji oluşturamamış, kendini
kaderin ya da güçlünün rüzgânna kayıtsız şart-
sız teslim etmişti.
Çark, rant yani avanta ile, yağma ile dönüyor-
du.
Herkes konumuna göre nasibini alıyordu dö-
nen çarktan.
Bugünün ekonomik bunalımının da, yolsuz-
luklannın da tohumlannı o zaman Özal ile ek-
mişti Türkiye, bugün de hasadını yapıyor.
Ekonomik kriz bir kez daha kapıdan içeri gir-
di, Selim Edes de önceki gün geldi ve serbest
kaldı.
Türkiye'nin halkı, birbirini izleyen iktidarlar ve
değişen aktörlere kanarak aynı oyunu seyretti-
ğinin ayırdında değil.
Oysa Özal ve çevresinin yerini Demirel ve
çevresindeki aktörlerin sarmış olması kimseyi
kandıımamalı.
özal eken bunu biçerdi, biçiyor ve farkında
olsak da olmasak da aynı oyun sürüyor.
Rahmi DiHigil cezaevinde
'1. Perde'sekiz
tutuklamayla bitti
BURSA (Cumhuri-
yet)- "1. Perde"operas-
yonu kapsamında gö-
zaltına alınan ve arala-
nnda eski Devlet Tıyat-
rolan Genel Müdürü
Rahmi DiUigil ile Bursa
Ahmet Vefık Paşa Dev-
let Tiyatrosu Müdürü
Emin Gümüşkaya'nm
da bulunduğu 8 kişi tu-
tuklandı.
Savcılıkta ifadelerinin
alınmasmın ardmdan
mahkemeye sevk edilen
Rahmi DiHigil, Emin
Gümüşkaya, BDT Idare
Müdür Vekili Hasan
Acar, Hasan Ulusoj ve
Lütfı Durmaz, "suçişle-
mek amacıyla teşekkûl
ohışturmak" iddiasıyla,
Mehmet Topuk, Anf
Kahveci ve Necdet Şeo-
gezer de "görevi kötüye
kuUanmak ve rimmet"
suçlamasıyla tutuklandı.
C eü] Salman ise tutuk-
suz yargılanmak üzere
serbest bırakıldı. Gö-
zaltına alınan Adnan
Bilgin, Hulusi Ergüç,
Fatma Şcngül, Cevat
Yordam, Necati Kıhç ve
NeclaBayramoğhı isim-
li tiyatro çahşanlan ise
savcılık sorgusu ardın-
daıı sahverildi.
Rüşvet, ırza geçme, dolandıncılık suçlarının da kapsama almması için girişimde bulunuldu
Afta 'eşîtKk9
başvurusuANKARA(OımhuriyetBürosu)
- Kamuoyunda af yasası olarak bi-
linen şartla salıvermenin kapsamı-
nın genişletilmesi içinyerel mahke-
melerden Anayasa Mahkemesi'ne
bugüne kadar 15 başvuru yapıldı.
Başvurularda, rüşvet, evrakta sah-
tecilik, ırza geçme, dolandıncılık,
vergi, resim ve harçlara ilişkin suç-
lannkapsam dışı tutulmasının ana-
yasanın "eşiflik'' ilkesine aykın ol-
duğu savunuluyor.
Anayasa Mahkemesi'ne başvu-
ranmahkemeler ile iptalini istedik-
leri yasanın kapsam dışında bırak-
tığı Türk Ceza Yasası maddeleri
şöyle:
• Tehditle bilgi almaya, kişiyi
inancım, siyasi-sosyal görüşünü
açıklamaya zorlamayı düzenleyen
188. maddeve 191.madde.
• Rüşvet suçlanm düzenleyen
211 ve 213. maddeler ile hâkim ve
savcılann rüşvet ve devlet işlerin-
deki suçlanm içeren 219. madde.
• Evrakta sahtecilik suçunu dü-
zenleyen 339. madde, resmi belge-
nin özünde sahteciliği içeren 340.
madde, resmi belgeyi değiştirmek
suretiyle sahteciliği düzenleyen
341. madde, yalancı şahitliği dü-
zenleyen 343. madde, ticari hüviye-
ti yanhş göstermeyi içeren 344.
madde. hususi belgede sahteciliği
düzenleyen 345. madde, sahte bel-
ge kullanmayı içeren 346. madde,
cezayı azaltan hali içeren 347. mad-
de, çek ve senette sahteciliği dü-
zenleyen 349. madde.
• Memur olmayan kimsenin res-
mi belgedeki sahteciliğini düzen-
leyen 342. madde.
• Resmi eksiltmeye hile kanştır-
mayı düzenleyen 366. madde.
• Müzayedelerde tehdit, zorla-
ma, rekabeti önleme suçunu içeren
367. madde.
• Irza tecavüz ve iffete tecavüz,
küçükleri baştan çıkarma suçunu
düzenleyen 414. madde, ırz ve na-
musa tasaddiyi (teşebbüs) içeren
415. madde, zorla ırza geçmeyi dü-
zenleyen 416. madde, cezayı arttı-
ran şahsa bağlı halleri içeren 417.
madde ve ırza tecavüzde suçun
ağırlaşmasını düzenleyen 418.
madde.
• Dolandıncılık suçunu düzen-
leyen 503. madde, hileli iflası içe-
ren 505. madde.
• Dolandıncılık suçunda cezayı
arttıran halleri düzenleyen 504.
madde.
Anayasa Mahkemesi, 12 ayn
başvurunun gelecek günlerde ilk
incelemesini yapacak. Yûksek
Mahkeme, daha önce üç ayn mah-
kemeden gelen başvurulan ele al-
mış ve iptal istemlerini esastan gö-
riişmeye karar vermişti.
7 yıl 6 ay hapis isteniyor
TSÎP'lüere
Ftipini
protesto davası
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Anka-
raDGM Cumhuriyet Başsavcıhğı, Türkiye
Sosyalist lşçi Partisi (TSİP) Genel Başka-
nı Turgut Koçak ile Merkez Yönetim Ku-
rulu (MYK) üyeleri HasanYavaş ve Necmi
Özyurda hakkında, F tipi cezaevlerini pro-
testo eylemleri sırasında "terör örgütûne
yantan" ettikleri iddiasıyla 7 yıl 6'şar aya
kadar ağır hapis istemiyle dava açtı.
DGM Savcısı TalatŞalktarafindanhazır-
lanan ıddianamede, cezaevlerinde hüküm-
lü ve tutuklu bulunan DHKP/C, MLKR
TKP/L ve TtKB gibi terör örgütlerinin, F
tipi cezaevlerini protesto etmek için başlat-
tıîdan ölüm oruçlanna, silahlı çetelerin dı-
şandaki elemanlan ilebazı sivil toplum ör-
gütlerinin destek verdikleri bildirildi.
Başlangıçta yürüyüş ve basın açıklama-
lan ile devam eden protestolann zaman
içerisinde içeriğinin değiştiği belirtilen id-
dianamede, 12 Aralık 2000'de Kızılay'da-
ki gösteride, göstericilerin "poüse taşlaria
saknrdığL, birçok işyerini tahrip ettikkri ve
adeta silahh çetelerin ekmanlanna bir
ayaklanına provası yaptirdıklarT kayde-
dıldi. Iddianamede, sanıklann, "Hürriyet-
çi demokratik nizanu yıkarak yerine ko-
mûnist bir düzen getirmek için kurulmuş
silahh çetelere bikrek yardım etmeksuçu-
nu işledikleri" anlaşıldığından, Türk Ceza
Yasası'nın 169 ile 3713 sayılı TerörleMü-
cadele Kanunu'nun "yan oranında ceza
arttmmınr öngören 5. maddeleri uyann-
ca 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar
ağır hapis cezasına çarptınlmalan istendi.
1ĞNELÎ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
îki eylemci tutuklunun durumu ağırlaşırken uzlaşma çağnsı yinelendi
6
Olüm oruçları dıırdıırııbıın'
• Durumu ağırlaşan Sevgi Erdoğan'ın bağırsaklannın çahşmadığı,
Mehtap Tayboğan'ın mide kanaması geçirdiği bildirildi.
tstanbul Haber Servisi - Cezaevlerinde
"HayataDönüş" operasyonunakarşın sür-
dürülen ölüm orucu eylemi bugün 92. gü-
nüne girerken çok sayıdaeylemcinin ayak-
ta duramayacak durumda olduğu bildiril-
di. ÖDP Istanbul 11 Örgütünden yapılan
açıklamada "Ohlm oruçlan durduruhna-
hdır" denildi.
"Hayata Dönüş" operasyonuna karşm
tutuklu ve hükümlülerin ölüm orucu eyle-
mi sürüyor. Sivil toplumkuruluşlan, tutuk-
lu ve hükümlülerle yeniden görüşmelerin
başlatılması gerektiğini belirtiyorlar^
Özgürlûk ve Dayanışma Partisi (ÖDP)
Istanbul 11 Örgütü önceki akşam parti bi-
nası önünde bir basın açıklaması yaparak
ölüm oruçlanna bir çözüm bulunmasmı
istedi. MYK üyesı Gülseren Pusattıoğhı ta-
rafından yapılan basın açıklamasında, F
tipi cezaevlerinin kapatuması için ölüm
orucu eylemi yapan tutuklu ve hükümlü-
lerin gün gün ölüme yaklaştığı belirtildi.
Açıklamada cezaevlerinde sayım ba-
hanesiyle işkence yapıldığı öne sürüldü.
Aynca cezaevleriyle ilgili olarak DSP il
yöneticileriyle görüşmek isteyen ÖDP yö-
neticileri Sabahattin Uğraş, Erhan Kara-
haöı*e İHD üyesi NimetTannkuhı'nun tu-
tuklanması kınanarak serbest bırakılmala-
n istendi.
Uşak Cezaevi'nde ölüm orucu eylemci-
lerinden Sevgi Erdoğan'ın sağlık durumu-
nun kötüye gıttiğı, bağırsaklannın çalış-
madığı öğrenildi. Tutuklu yakınlan, Uşak
Cezaevi'ndeki tutuklulardan Gönûl As-
lan" ın kolunda uyuşma olduğunu, Mehtap
Tayboğan'ın mide kanaması geçirdiğini
belirttiler.
Tutuklu yakınlan Sincan F Tipi Cezae-
vi'nde keyfi uygulamalarla avukat ve aile
görüşü yasağı getirildiğini öne sürdüler.
Tutuklu yakınlannın verdiği bilgiye göre,
Edirne F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucunu
sürdürenlerden Ahmet Özdemir konuşa-
mayacak halde.
İş güvencemiz yok'
Cinayetişledi
devletisuçladı
• Erdem Kartalmış'ı öldürdüğü
gerekçesiyle tutuklanan Abmet Yücel'in
daha önce şartla salıverme yasasından
yararlanarak serbest kaldığı ortaya çıkü.
Yücel, "Sabıkalı olduğum için hep
horlandun. Bizim gibiler için son
değişmez" dedi.
HASAN KIZ1LTAŞ
ELAZIĞ-Elazığ'da,2
kişiyle birlikte kumar
oynadığı arkadaşını,
boğazmı keserek
öldüren Ahmet YüceL
şartla salıverme
yasasından
yararlanarak
cezaevinden çüctığını
belirterek "Devlet bize
sahip çıkmadL Ne iş ne
güvence verildL Bizim
için arük son değişmez"
dedi. Elazığ
Otogan'nda seyyar
satıcılık yaparak
geçinen evli, 28 •
yaşındaki Erdem
Kartalmış, geçen
günlerde otogar
yakınlanndaki bir yıkık
binada boğazı kesilerek
öldürülmüş olarak
bulundu.
Yaralamadan
sabıkah
Sabıkası bulunan
gencin katillerini
arayan polis, son olarak
birlikte görüldüğü 2
kişiyi gözaltına aldı.
Sorguda Erdem
Kartalmış'ı
vurduklannı itiraf eden
Ahmet Yücel ile Murat
Narçiçeğl üçüncü bir
kişinin de öldürücü
darbeyi vurarak
Kartalmış'ın boğazını
kestiğini iddia ettiler.
Dün olay yerinde
tatbikat yaptmlan katil
zanlılanndan Ahmet
Yücel'in, daha önce
adam yaralama
suçundan cezaevine
girdiği ve şartla
salıverme yasasına göre
tahliye edildiği
öğrenildi. Tatbikat
sırasında
soğukkanlılıkla cinayeti
nasıl işlediğini anlatan
Ahmet Yücel, "pişman
mısın" sorusuna,
devleti suçlayarak şu
yanıtı verdi:
'Sahip çıkümadı'
"Cezaevinden çıküktan
sonra hiçbir yerde iş
bulamadık. Sabıkah
olduğunıuz için hep
horlandık. Devlet de
bize ne iş verdi ne de
sahip çıkb. Bizim
gibilerin sonu değişmez.
Yann cezaevinden
çıksam yine aynı suçlan
işlerim. Çünkü devlet
şartla sahveriyor,
ardmdan bize sahip
çıkmıyor. Önemli olan
soç işleyeni affetmek
değil, onu yeniden
topluma
kazandırmaktır.''
Linçfflrişimi
Ahmet Yücel ve Murat
Narçiçeği'ne tatbikat
sırasında çelik yelek
giydirilirken
Kartalmış'ın yakınlan
zanhlan linç etmek
istedi. Polis, cinayet
zanlılannı olay
yerinden kaçınrken
Kartahnış ailesinden 4
kişiyi gözaltma aldı.
Olayda Erdem
Kartalmış'm boğazını
kestiği öne sürülen
Kûrşat Olgun ise fırari
sanık olarak aranıyor.
Ahmet Yücel ve
Murat Narçiçeği,
sorgulannın ardmdan
çıkanldıklan mahkeme
tarafından tutuklanarak
Elazığ E Tipi
Cezaevi'ne
gönderildi.
STFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Hürriyet'ten Yalçın Bayer'le Çan-
kaya Köşkü'nün yolunda ikentetefo-
num çaldı. Radikal gazetesinden an-
yorlardı. Thilda Kemal'in öldüğünü
söylediler. Thilda ile ilgili bilgi almak
istiyoriardı. Thilda'yı en son 9 Aralık
2000 sabahı Bayrampaşa Ceza-
evi'ne gitmeden önce onlann evinde
buluştuğumuzda görmüştüm.
ThikJa'yla o sabah son kez konuş-
tum. Onunla bir sözümüz vardı. Ba-
har başlarken Büyükada'ya gidecek
ve birlikte mimoza toplayacaktık.
Ona "Nezaman gideceğiz" diye sor-
dum. Yıllar önce bir sohbetimizde,
bizim Büyükada'daolduğumuzu bil-
diği için "Adanın mimozalan çokgü-
zel olur. Bir gün geteyım de birlikte
mimoza toplayalım" demişti. O gün-
den sonra mimoza, Thilda ile ara-
mızda parola haline dönüşmüştü.
Thilda sağlığına kavuşacak, adaya
gelecek ve mimoza toplayacaktık.
Onunla hergörüşmemizde mimoza-
lardan söz ederdik. Ne yazık ki bu is-
teğini sağlık sorunlan yüzünden ger-
çekleştiremedi. Onunlamimoza top-
layamadık. Sözveriyorum, mezanna
mimozalar bırakacağım.
Thilda Kemal, kültür tarihimize
20 Yıl Sonra Çankaya Köşkü'nde
önemli katkılan olan insanlardan bi-
risiydi. Ararat ve Ant yayınlannı ku-
ran, sayısız çeviride imzası bulunan
Thilda, birçok çeviri ödülünün de sa-
hibiydi. Thilda, Azra Erhat ve Mag-
dalena Rufer'le birlikte 1960'larda-
ki kültürel canlanmaya damgasını
vuran üç önemli kadından birisiydi.
12 Mart 1971 askeri darbesinden
sonra onlarla birlikte tutuklanıp yar-
gılandı. Sessiz, hep geri planda dur-
mayı tercih eden Thilda'yla dostluğu-
muzu güçlendiren nedenlerden biri-
si de kedilere olan sevgisiydi. Her
görüşmemizde kediler üzerine soh-
bet etmekten de geri durmazdık.
Thilda, Yaşar Kemal için büyük bir
kayıp olduğu gibi, Türkiye için de
önemli bir kayıp. O başı dik, kişilikli
ve kuvvetli kadını hep özlemle ara-
yacağız.
• • •
ölüm ve yasam yan yana. Ankara
bürosunda yazımı yazarken ve Thil-
da'nın ölümünün üzüntüsünü yaşar-
kentelefonum yeniden çaldı. felefo-
nun ucunda Eşberin kız kardeşi
Sumru Yağmurdereli vardı. Mutlu
haberi verdi: "Eşber'in tahliye karan
koltuğumun altında." Duyduğum ha-
berle hafifledığimi hissettim. Yıllardır
cezaevinde yatan Eşber artık özgür-
dü. Bir haksızhk ve bir anlamsızlık
sona eriyordu. Bunca kargaşanın ve
umutsuzluğun içinde Eşber'in özgür-
lüğüne kavuşması umut verici, se-
vindirici yeni bir gelişmeydi. Eşber'e
aramıza hoş geldin diyorum. Onu öz-
lemiştim.
•••
Çankaya Köşkü'netam 20yıl son-
ra yeniden gittim. 1980 Mayıs ayın-
da zamanın cumhurbaşkanı Fahri
Korutürk'ün veda kokteyli vardı.
Kenan Evren Genelkurmay Başka-
nı'ydı ve darbe tartışmalan ayyuka
çıkmıştı. Kenan Evren'e darbeyi sor-
muş ve bir söyleşi için randevu iste-
miştim. O söyleşiyi sonra sanınm
Nuri Çolakoğluyapmıştı. Sonrasın-
da Türkiye çok acı günler yaşadı.
O günden sonra bir daha Çanka-
ya'ya çıkmadım. Bazı davetlere ben
gitmek istemedim, bazılannda ise
zaten hapiste olduğum için gide-
mezdim. 20 yıl sonra Çankaya'ya se-
verek gittim. Ahmet Necdet Se-
zer'e "7yi ki varsınız" demek için git-
tim. Dedim de. Gazeteci arkadaşla-
nmla beraber biz de bir "aile fotoğ-
rafı" çektirdik. Bu fotograf geçmişte-
ki aile fotoğraflarına benzemeyen
başka bir fotoğraftı.
Ahmet Necdet Sezer'in Cumhur-
başkanlığı süresinin kısaltılması tar-
ttşmalarına tavn da yerindeydi.
"önemli olan süre değil, önemli olan
cumhurbaşkanının neyapacağı" de-
di. Necdet Sezer'in toplumdan gör-
düğü büyük destek, aslında halkın
ne kadar sağduyulu olduğunu gös-
teriyor. Toplum, kaliteli siyasetçinin,
kaliteli devlet yöneticisinin değerini
biliyor. Bunca kirlilik arasında Çanka-
ya temizdi ve bu az bir şey değildi.
Tepenin temiz olması, aşağıya dog-
ru umutlu bir başlangıç anlamına da
geliyordu.
Çankaya'da gazeteciler arastnda-
ki sohbetin ana konulan; enerji ope-
rasyonlan, sivil-asker tartışmalan ve
gazetecilerin iktidaria ilişkileri üzerin-
de yoğunlaştı. Gazetecilik mesleği-
nin, toplumdaki çürümeden payını
aldığı şimdi daha iyi ortaya çıkıyor.
Gazetecinin, yalnızca gerçeğin arka-
sındadurması gerekirken, başka iliş-
kilerin etkisiyle başka yönlendirme-
lerin etkisi altında kaldığını bizler bi-
liyorduk. Ortaya dökülen tartışmalaı
ise, bu işin artık itirafı olarak da algı-
lanabilir. Acı ama gerçek.
Bütün sorun, bu mesleğin kendi-
sini nasıl yeniden itibarlı bir hale ge-
tirebileceği. Hortumculardan para al-
dığı söylenen gazeteciler artık habeı
haline dönüşüyor. Gazeteciler, ban
ka batıran gazete patronlannın bede
lini işlerinden olarak ödüyoıiar. Yiiz
lerce gazeteci meslektaşımız, soı
buhranın bir parçası olarak işsiz kal
dı.
Türkiye, bir batağın faturasını ödü
yor. Her yerden kötü kokular geliyo
Bu kokulann ve dumanlann arasın
dan gazeteci siluetlerinin çıkması d
bizim mesleğin dramı.
"Bozulmazsa düzelmez" diye b
atasözü var. Acaba tam bozuld«j
mu? Düzelecek kadarbozukJuk rmj
Kim bilir...