16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19OCAK2001CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Rehberlik Danıştay'ın yürütmeyi durdurma karan verdiği rehberierie ilgili yönetmeliği yeniden yûrürlüğe koymak için Turizm Bakanlığı'nın yönetmeliğe ek yönetmelik çıkartbğını yazmıştk... Meğer yargıya karşı hile yoluna başvuran böylesi bir yönetmeliğe ek yönetmeliğe Rehberlik Daire Başkanı Yurdakul Erel de karşı çıkmış... Sonuç; Erel görevinden alınmış... Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yu kutlar, başanlannın devamını dileriz! Hastane ANAP Afyon Milletvekili Ibrahim Özsoy, Sağlık Bakanı , olduğunda memleketi Bolvadin'de 100yataklı doğum ve çocuk hastanesinin temeli atılmıştı. 1998 başında 230 milyar liraya ihale edilen inşaata 300 milyar liraya yakın para harcandı... Ortaya çıka çıka kolonlannın beJ verdiği ve simetrisinin bozuk olduğu iddia edilen bir bina çıkt... Hastahklı doğmuş bir hastane! Bektronikp nhuriyetı n.tr TW: 0.212.512 05 0S Faks: 0.212.512 44 97 - Ecevit, darbenin sözlükten çıkanlmasını istetniş... "Sözlüğe bakıp darbe mi vaDilıyordu!" A nkara'daki Atılım Üniversitesi'nden Ulusla- rarası llişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hü- ner Tuncer'in, Ümit Yayıncılık'tan bu ay çıkan "19. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa llişki- leri" kitabından birkaç alıntı: "On dokuzuncu yüzyıl, Avrupa'nın dünya politika- sına egemen olduğu bir yüzyıldı ve dünyanın hiçbir köşesi Avrupa'nın ilgi odağı olmaktan uzak kalma- mıştı. Stratejik konumu ve Avrupa'ya yakınlığı açı- lanndan, Osmanlı Imparatorluğu da Avrupa'nın mü- dahalelerinden kendini uzak tutamamıştı. Aynca, her Büyük Güç'ün Osmanlı Imparatorluğu'na yöne- lik yaşamsal çıkarian bulunmaktaydı. Osmanlı Im- paratoriuğu'nun variığını sürdürüp sürdüremeyece- ği sorunu, on dokuzuncu yüzyıl diplomasisini meş- gul eden konuların en başında gelmekteydi. Os- manlı Devleti'nin kaderiyle ilgilenen Avusturya, In- giltere, Fransa ve Rusya'ya 1871'den sonra Itatya ve Almanya da katılmıştı." Büyük Güçler"Büyük Güçler'in Osmanlı Imparatorluğu'na yö- nelik politikalannı belirlemede temel aldıklan ilke güç dengesiydi. Hiçbir devlet, diğerlerinden daha çok toprak ya da daha fazla bölge üzerinde etki sa- hibi olmayacaktı... Osmanlı Imparatoriuğu'nunTürk olmayan halkian arasında kısa bir sürede yayılan ulus- çuluk hareketi, Avrupa devletleri koruyuculuğu al- tında olmaksızın, bu denli başanlı olamaz ve impa- ratoriuğun parçalanma sürecini bu denli hızlandıra- mazdı. llk kez 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Rusya, Osmanlı Devleti'ndeki Ortodoks halklann koruyucusu olarak kabul edilmişti. Daha sonralan Fransa Katolikler'in, Ingiltere ve Amerika Birleşik Devletteri de Protestanlann koruyucusu dmuş ve böy- lece Musevilerin dışındaki tüm Müslüman olmayan halklann Büyük Güçler'den birer koruyucusu ol- muştu... Avrupalı devletler, Osmanlı Devleti'nin var- iığını sürdürmesini istemekteydi; ancak, bu devlet, kendilerinin denetimi altında yaşamalıydı." Kitabın dışına çıkıp tarih sahnesindeki filmi hızla çevirelim: Yirminci yüzyıla girilirken Osmanlı'nın "hasta" olduğuna karar verildi ve bu kez Türkler dı- şındaki Müslüman halklann da koruyuculuğuna so- yunularak Ortadoğu'da Osmanh'dan bağımsız dev- letler kuruldu... "Hasta"nın ölümüyle sıra mirasın paylaşımına geldiğinde hiç hesapta olmayan bir ge- lişme yaşandı, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Osmanh'dan bağımsızlığını kazanan öteki devlet- lerden Türkiye Cumhuriyeti'nin tek farkıı Büyük Güç- ler'den bir hamisinin olmamasıydı. Türkiye'yi kuranlar Osmanlı'nın siyasi mirasını tü- müyle reddetmişti... Bugün ise Türkiye'yi yöneten- ler Osmanh'yla avunuyor... Büyük Güçler'e de eski defterleri açmak kalıyor! SESStZSEDASIZ (!) NVRÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdir>cutku(a yahoo.com Hükümet-Vatandaş ilişkilerinin sponsorluğunu IMF'nin aldığı doğru mu? Kamuda sağlık hizmeti: Bağışlayın! Izmir'de bir kamu kuruluşunda me- mur olarak çalışıyor... Devletin hastanesine gidiyorve dok- tor bazı tahlillerin yapılmasını istiyor... Tahliller için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin Endokrino- loji Laboratuan'na sevki yapılıyor... Fakülte laboratuvanna gittiğinde tahlil için 10 milyon lira isteniyor. Devlet memuru olduğunu söylüyor; sevkini gösteriyor... Fayda etmiyor... 10 mityon liranın tahlil ücreti değil bağış olduğu söyleniyor... Bağışın ancak kişinin nzası ile yaP'kbileceğini anlatıyor ve bir kamu çalışanı olarak bir kamu hastanesinden sevk edildiği kamuya ait bir labora- tuvarda bağış yapmak istemediğini, kamudan hakkı olan sağlık hizmetini ücretsiz almak istediğini söylüyor... Devletin katkısının yetersiz olduğu ve tahlillerin bağışla yapıldığı söyle- niyor... Istenen bağışı yapsa aldığı mak- buzla çalıştığı kurumdan parayı tah- sil edeceğini bildiği halde "hayır" di- yor ve bağış yapmıyor... Iki kamu kurumu arasında danışık- lı dövüşe alet olmak istemiyor... Devletin fiilen yûrürlüğe koyduğu "Bağış yoksa sağlık hizmeti de yok" uygulamasını reddediyor... Ama en çok, para üzerine kurul- muş ve yasa dışına çtkılmış böylesi bir olayı, doktor yetiştiren bir kurumda ya- şadığına üzülüyor... 'İnsan Hakları' ve Kosova'daki NATO Bombaları CÜNEYT AKALIN Bütün dünya NATO'nun Ko- sova'da kullandığı "tüketilmiş uranyum "lu silahlan (DU) tar- tışıyor. Avrupa ayağa kalktı. Komisyon üzerine komisyon kuruluyor; saptanan kanser vakalarıyla, "tüketilmiş uran- yumiu silahlar arasındaki iliş- ki araştınlıyor. Olay Türkiye'yi birkaç ne- denden dolayı özellikle ilgi- lendiriyor. Bir kez, orada as- kerlerimiz var hem de uran- yumlu silahlann yanı başında. Ikincisi çok sayıda yurttaşı- mız, soydaşımız yaşıyor o top- raklarda. Uçüncüsü ise Ko- sova burnumuzun dibi. Altta- rafı bin km. bile yok aramızda. Genelkurmay'ın Kosova'dan getirttiği çok sayıda toprak ve su ömeğini Türkiye Atom Ener- jisi Kurumu'na incelettiğini ga- zetelerden öğreniyoruz. (Cum- huriyet, 12.1.2001) Avrupa'daki pek çok kuru- luşun sesini yukseltmesınden sonra, bir süre susmayı tercih eden, hatta bir ara suçu Mi- loşeviç'e yıkmaya kalkışan NATO yetkilileri, baskılar kar- şısında daha fazla dayanama- dılar. NATO'nun "uranyumlu silahlan" kullandığını bizzat Genel Sekreter Robertson iti- raf etti. Insanın tüyleri diken diken oluyor. NATO adını taşıyan güç, "Banş, Banş" diye diye "Banş"\ tepeliyor. "Banş" di- ye diye cinayet işliyor. Işin iyi- ce vahşi olan yanı şu: Olüme mahkûm edilenler sadece "düşman " adı verilen masum silahlı-silahsız insanlar değil. NATO güçleri kendi çocukla- nnı da gizli gizli ölüme yolla- maktan çekinmiyor. Bir şey dikkatinizi çekiyor mu? O anlı şanlı "insan hak- lan" örgütlerinden ses çıkmı- yor. Ne garip, değil mi? Tür- kiye içindeki kimi olaylarda çok faai, çok "duyarlı" bu ör- gütler, "tüketilmiş uranyum"\u silahlann ne anlama geldiğini mi bilmiyorlar, yoksa bunlann ne gibi sonuçlara yol açtığın- dan haberieri mi yok? Öylesi de, böylesi de yan- lış. Yanlış sö2cuğü zayıf kalı- yor. Ürkütücü demek daha doğru. "İnsan haklan" en baş- ta "yaşam hakkı'nı ve banşı içermez mi? Kosova'da variı- ğı bile tartışmalı NATO'nun, bu tür silahlar kullanmış (de- nemiş?) olması başlı başına bir suçtur, ama bu suçun or- taya çıkması, bunu öncelikle dile getirme açık yürekliliğine sahip kuruluşlann var olması- nı gerektirir. Kimi yerlerde özellikle çok konuşmakla, olur olmadık mü- dahaleleri yapmakla ünlenen bu örgütlerin, bu tür yerlerde ve sorunlar karşısında (özel- likle ABD, NATO, AB gibi ko- nularda) suskunluklannı koru- maları, onlann "dış ilişkileri" konusunda kuşkulan arttırmı- yor mu? Bağdatlı çocuklann kitle ha- linde ölümleri, bizim "insan haklan örgütleri"n\r\ dikkatini çekmemişti. Şimdi buna bir de Kosova'daki NATO bom- balan eklendi. "İnsan ha/c/an"na duyarlı ke- simlerin dikkatini çekmek için illa Albright'ın ya da Alman Dışişleri Bakanı Rscner'in bi- rilerine ödül vermesi mi ge- rekli? Albright'ın ya da Fischer'in suçlannı açıklamak kime dü- şecek? HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ [email protected] KtM KİME DÜM DUMA BEHIÇAK •[email protected] BULUT BEBEK NVRAYçtFTçl [email protected] GAZİANTEP 5. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNtN TEBLİĞt İLANI Dosya No: 2000/426 Alacakh: T. Vakıflar Bankası TAO Vek. Av. E. Çiğ dem Yanıçog- iu, Adana Borçlu: Mehmet Yılmaz ELMA-Allaben Mah. Şaiıbaki Sokak. No: 5/9, Gaziantep Borç Miktan: 5.642.000.000.- TL faiz ve masrafi hariç. Yukanda dosya numarası ve taraflan yazüı dosyamızın borçlusuna gönderilen ödeme emri bila tebliğ iade dönmüş olup yapılan emniyet araştınna- sında da borçlunun adresi tespit edilemediğınden borçluya ödeme em- rinin ılanen tebliğ edilmesine karar verilmiş olup işbu ödeme emrine karşı bir itirazınız var ise işbu ilanın neşrinden ıtibaren 15 gûne 7 gûn içinde itiraz etmeniz aksi takdirde hakkınızda yapılan takibin kesinle- şeceği, yine bu süre içensinde ödemeniz, ödemediğiniz takdirde hak- kınızda cebri icra yoluna başvurulacağı üanen tebliğ olunur. 11.01.2001 Basın:2035 TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 19Ocak İSTANBUL ASLtYE 5. TtCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN Dosya No: 20O0'545 Davacı Ekin-Istanbul Turizm AŞ tarafmdan davalılar Feridun Ebrem ve Hüseyin Çalık aleyhıne 03.02.2000 gûnü meydana gelen trafık kazasında da- vacıya ait 34 TF 2197 plaka sayüı aracın ağır hasar görmesi nedeniyle zarar ve ziyanı olan 3.316.567.5OO.-TL'nin davalılardan tahsiline ihşkin dava ika- me edilmış olmakla, Davalılar Feridun Ebrem ve Hüseyin Çalık'a Hacı Ka- dın Cad. No:21 Özel Seda Kliniği Tıp Merkezi Kocamustafapaşa/tstanbul adresine çıkarblan dava dilekçesi ve dunışma günü tebliği hususundakı dave- tiyeler bila tebliğ iade edilmiş olup, yapnnlan zabıta tahkikatında da adresi tespit edilemediğinden, dava dilekçesi ve dunışma gününün ılanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşmanın 27.02.2001 günü saat 11.00'de yapılmasına (belli gün ve saatte duruşmaya gelmediğunz takdirde dunışmaya gıyabınız- da devam edilecektir) tebliğ yerine kaim olmak üzere dava düekçesi ve duruş- ma günü ilan olunur. 08.01.2001 Basın: 1838 LAMA Ç/FTl/GL. 1926'P* BU6ÜN /N6tLT£KE'P£ L4M4 SATtÇI- NA BAÇLANOI! BEP^ORPSHIRE'M 8/* LA- MA YBTİÇTİKME ÇİmJSi KURKVÇ CHAAJ HAKOU> WIN6FieiX>, HAn*WOt» ÇD&H. ~ TARAK 7O-80 A&6TB UlAÇnKMlÇTT. BU AKAOA BAZILARMI DA BİfJEK. UAYVANI OLAKAK BĞİTMİÇri.L/HAA SA77ÇI 8ÖYLE- C£ HAYVA/JAr BAHCSieei OlÇlNOA ÖZEU AUCILAÜt O4 lC6tt£NCH£*4rÇTr. CAMA, GÜNBY AA*C&KA'YA Oz6Ü gİK UAYVAM OLüP'AtoBRİKAH DeVESi'tfİYG AJ>LANt>tG/LA*AA7?VXG. AgTTK TAMAMI EVCİL PUÜlMıtDA BULUUAN LAU4LAÜ, YÛK YUANt OLMZAK KULlMWLMAH7*N BAÇ- KA. ETİ Ug 7ÜYCEGİ IÇİN OC B£UEUkm*7B)İIL lamoiar kızdırtUtlc- lan zantali HHcür. mmlarnjl*. ütUûdür. KONYA EREĞLt 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/59 Karar No: 2000/375 Davacı Yeter Özkümüş vekili tarafından mahkememize açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, davalılar Murat Erdo- ğan ve Salih Göçmen yönünden davanın reddine, Zafer Alpaslan ve Hakan Sürme yönünden kısmen kabulü ile 292.635.000.- TL tazmı- natın kaza tarihinden ıtibaren yasal faizi ile büiikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazla talebin reddine, harç, mahkeme masrafi ve vekâlet ücretinden bu davalılann sorumlu tutulmalanna karar verilmiş, karar davalı Zafer Alpaslan vekili ta- rafından temyiz edilmiş olmakla, mahkeme karan ve temyiz dilekçesinin davalı Hakan Sünne'ye ilanen tebliğ edilmesine karar verilmek- le işbu karar ve temyiz dilekçesi üanen tebliğ olunur. 20.12.2000 Basın: 1538 ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Kara Mizah Tiirü Kaç haftadır evdeyim; sinema yok, tiyatro yok, konser yok, sergi ya da başka etkinlikler yok, ama kitaplar var. Telefonla seslenen dostlar, eve gelenler var. Konuşurken çiçekler açıyor yüre- ğimde. Belki de kuşağımın özelliği. Dostluk, önem- li bir olay yaşamımda, kimi çok önceden atılan bir tohum toprağa, eskimez yenilenir, güzel boy verir, yeşerir, renklenir, güç verir, soluk verir. Ev- de geçen uzun günlerde ben de güzel soluklan- dım doğrusu. Güzel yaslandım kimi dostlanma, yaslanmanın gücünü duydum tepeden tırnağa. Yoksa yaşam kolay değil, her gün, her saat ye- ni bir olay, yeni bir soygun, yeni bir yolsuzluk, ope- rasyonlar, trilyonlar, katrilyonlar, büyük vurgunlar, açlar, işsizlerle sergilenen tablolar karşısında ruh sağlığını korumak giderek güçleşiyor. Önceki ak- şam CNN'de Yavuz Baydar'ın programında stres ile ilgili sorulan yanıtladı Dr. Tanju Sürmeli. Bel- li öğütler de veriyor. Gerginliği aşmak için pozitif enerji üreteceğiz, güzel şeylerdüşleyeceğiz, sev- diğimiz bir yere hayal yolculuğu yaparak acı ger- çekleri unutacağız. llginç bir rastlantı, ben de bu yöntemi uygula- nm uykum kaçtığı zaman. Körfez'e giderim, zey- tin ağaçlannın gri yeşiline, Assos'a doğru yüze- rim, Ida'yatırmanınm, bilge dostumla konuşurum ya da Kozak Yaylası'nda çam kokusuyla oksijen bayramını kutlayarak uykuya dalarım. Ama havada siyanür kokusu var. Mahkeme kararına karşın altın arayanları des- tekliyor, yasağı kaldırıyor ülkeyi yönetenter. Hu- kukun üstünlüğü havada kalıyor, yabancı şirket- lere ödün veriliyor. Hayli acı faturalar bekliyor ül- kemizi. Ege ve Edremit Körfezi turizme kapanı- yor! Böylesine kapsamlı bir ödün nasıl verilebilir, akıl almıyor. Bu da IMF dayatması bir olay mı acaba diye kuşku da duyuyor insan. Isveç'te yayımlanan Svenska Dagbladet gaze- tesinde Birsel Lemke iie ilgili uzun bir yazı var. Başlığı çok hoş; "Ben Dünyayı Değiştinnek İçin Doğdum". Alternatif Nobel Ödülü'nü de bu ne- denle kazanıyor bence. Siyanürie altına hayır di- yenlerle verdiği, başardığı savaş nedeniyle. Kara mizah türü bir olay değil mi? Biryanda ödül törenleri, kürsülerde çarpıcı ko- nuşmalar, yabancı basında övgü yazılan, öte yan- da mahkeme kararına karşın siyanürle altın ara- maya izin veren yöneticiler. Bu öykü burada noktalanabilir mi? Bence ha- yır! Olumsuz koşullara karşın umudumu yitirmiyo- rum. Altına saldıran güçler Bergamalıların solu- ğunu kesemeyecek. • • • Mimar-ozan Cengiz Bektaş geldi önceki gün. Başucumdaki kitaplarayenileri eklendi. Biri; Sel- çuk Kervansaraytan, Koruma ve Kullanımlan Üze- rine Bir öneri. Yetkili çevrelerin duyarsızlığına karşın kitaplar yayımlanıyor, öneriler oluşuyor ülkemizde. Umu- du yitirmeden sorunlara çözüm üretenler de az değil. Yozteşmaya karşın yeniden yapılanmayı öngörüyor, var güçleriyle çalışıyor. Söyleşimiz gü- zel boyutlandı, FikirTepesi'nden Gölbaşı'na, An- talya'ya, Güre'ye de uzandık. Sankız'ın basketçi kardeşlerini kutlayarak Kamil Saka'ya da bir se- lam çaktık. Başkanlık görevini üçüncü kez üst- lendi Sankız'ın ilçesinde. CHP yöneticilerine de bir uyan bence. • * • Başucumda başka kitaplar da var. Onlar için ay- n bir yazı gerekiyor. Büyük emekle, sevgiyle, bil- giyle, birikimle oluşan çok değerli yapıtlar. Bir de "Pako'ya Mektuplar". Sevgili Bekir Coşkun'un seslenişi güzel tınılar yapıyor yüreğimde. Gördüğüm her kuş, tanıdığım her yaratık, pe- şinden baktığım her tavşan, sırtüstü uzanıp sey- rettiğim herşahin beni büyüledi, yüreğimde ina- nılmaz fırtınalar koptu, artık âşıktım Pako. Dağlara, ormanlara, ağaçlara, derelere, taşla- ra, kayalara, dikenlere âşıktım. Sevginin ölçüsünü anlatıyorum sana. Pako'yla birlikte dinliyorum bu öyküyü. Işıktan sıcak damlalar düşüyor kalbime. Güzel bir çar- pıntıyla buzulluğu geride bırakıyor, ısınıyorum. O sevinçle gülümsüyorum Pako'ya. Yaşama sevincim yeniden yeşeriyor. Pako'lara selam... B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1V 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Pencerelerin altında, yağ- mur suyunun sızmasını ön- 3 leyeneğikbö- A lüm. 2/ Eski * Mısır inanışın- 5 da ana tanrı- 6 ça... Maksat. 3/ 7 Argoda karnı aç ya da para- 8 sızkimse...îş- 9 siz, aylak. 4/ Bir akademik unvanın kısa yazılışı... Gele- 1 cek... Peygamberi 2 Hud'udinlemedikle- 3 ri için Tanrı tarafın- 4 dan yok edilen kavim. 5 5/Eski Yunan kentle- g rindepazaryeri... Ba- yağı, sıradan. 6/ Is- kambillerle oynanan ğ bir tür oyun... Yana- ğın ait kısmı. 7/ Egzama da denilen deri hastalığı. 8/Maharet... Vilayet. 9/Ipliklerin boyanmak isten- meyen bölümlerinin sanlarak boyaya batınlması yoluyla uygulanan bir tür boyama tekniği. lan salata gibi yenen kokulu bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlı devletinde kale komutanına verilen ad... Bizmut elementinin simgesi. II Korumak, himaye etmek. 3/ Afrika'da bir ırmak... Iri kemik. 4/ Du- man lekesi... Eğreti, ödünç. 5/ Soyundan gelinen kim- se... Yüz metre kare tutannda yüzey ölçüsü birimi. 6/ Bir resmi sulandmlmış renklerle boyama ya da gölgeleme biçimi... futsak. II Üstü kapalı olarak anlatma... Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü. 8/ Çekim alanına giren hiçbir şeyi, hatta ışığı bile bırakmayan varsayımsal gökcismi. 9/ Eskiden mest üzerine giyilen san pabuç... Bir nota.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle