17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10CAK 2001 PAZARTEŞI HABERLER "Sonışturmalar dırdıruteun' • tZMtR(AA)-KESK Genel Başkanı Siyami Erdem, "2001, yoğun bir şekilde mücadele vereceğimiz bir yıl olacak" dedi. Erdem, kamu çalışanlannın ücretleri belirlenirken asgari geçim standardının göz önüne alınması gerektiğıni dile getirerek bu standardm altındaki bir ücretin yoksulluğu ifade edeceğini savundu. Resmiverilere göre asgari geçım standardının 580 milyon lira civannda olduğuna işaret eden Erdem, buna karşılık kamu çalışanlannın ortalama ücretinin 194 milyon lira olduğuna dikkati çekti. Erdem, 1 Aralık'taki işbırakma eyleminin ardından bazı kamu çalışanlan hakkında başlatılan soruşturmalann durdurulmasını istedı. TaMyeter sirüyor • LULEBURGAZ(A\)- Kırklareli'nın Lüleburgaz ilçesi kapalı cezaevinden, Şartla Salıverme ve Cezalann Ertelenmesine Dair Yasa kapsamında 32 tnahkûm tahliye edildi. Cumhuriyet savcılığmdan yapılan açıklamada, yasadan yararlanmak isteyenlerden haklannda yakalama, tutuklama ve mahkûmiyet hükmü bulunanlann 20 Ocak 2001 tarihine kadar cumhuriyet başsavcılığına müracaat etmeleri istendi. Demirerin faaHyetteri • ANKARA (AA)-Eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığı görevinden a\Tildıktan sonra geçen 230 günde. 8 bin 55 kişiyle görüştü ve 52 bin 629 kilometre yol kat ettı. Demirelın çalışma ofisi Kuleli Basın Merkezı'nden verilen bilgiye göre 9. Cumhurbaşkanı, 16 Mayıs- 31 Arahk 2000 döneminde, 37 yurtiçi ve 5 ülkeyı kapsayan 2 yurtdışı gezisine çıktı. Bu süre içmde, Ortadoğu ile ılgili 5 çalışmaya katılan Demirel, aynca 98 tören ve 4 uluslararası toplantıda hazır bulundu. Büyiikeiçiiğe sakhn • ANKARA (AA)- Norveç'in başkenti Oslo'daki Türkiye Büyükelçiliğı, dün sabaha karşı yasadışı örgüt yandaşlannın saldınsına hedef oldu. Büyükelçilikten telefonla alınan bilgiye göre. saldında binanın camlan kınlırken duvarlanna çeşitli sloganlaryazıldı. Norveç haber ajansı NTB, görgü tanıklanna dayanarak maskeli 4 kişinın yerel saatle 04.00'te saldında bulunduklannı bildırdı. Ajans, saldınyı, "Czaevi operasyonlanna karşı" bir grubun üstlendiğinı bildirdi. Paketten bombaçM • lstanbul Haber Senisi - Fatih Vatan Caddesi üzerindeki Migros ahşveriş merkezi önüne bırakılan pakette bulunan bomba etkisizhalegetinldi. Incelenmek üzere Terörle Mücadele Şube MüdürlüğiTne götürülen bombanın, el yapımı ve boru tipi olduğu bıldirildi. Boğaz'da gemi araalandı • lstanbul Haber Servisi - lstanbul Boğazı'ndan geçmekte olan "Dol-6" isimli Cayman Adalan bandıralı boş kuru )ük gemisi, Boğaziçi Köprüsü'nün altmdan geçtikten sonra arızalanarak Kuruçeşme açıklanna çekildi. Yetkililer, anzalanan geminin tehlike oluşturmadığını bildirdiler. Işverenlerden 'uluslararası rekabet için' vahşi kapitalizme çağrı TISK: ÜcreÜer diişüriilsüıı YAKUPKARBUZ ANKARA - Iş Güvencesi Yasa Tasa- nsı'na dönük tartışmalar sürerken Tür- kiye Işveren Sendikalan Konfederasyo- nu'nca (TİSK)yapılan bir araştırma, iş- verenin, ücretlerin düşürülmesi, hafta sonu tatilinin kaldırılrnası ve çalışma saatlerinin arttırılmasını istediğini orta- ya koydu. Iş Güvencesi Yasa Tasansı'na ulusla- rarası rekabeti engelleyeceği gerekçesi ile karşı çıkan işverenler, istemlerini TİSK tarafindan yayımlanan "1999 Ça- lışma Istatistikkri ve Işgücü Maüyeüeri" başhklı araştırma ile gündeme getirdiler. Hafta sonu tatilinin ödenmesinin işvere- ne fazladan 52 günlük maliyet getirdiği- nin vurgulandığı araştırmada, çalışma sa- atlerinin arttınlması isteniyor. Araştır- • Türkiye îşveren Sendikalan Konfederasyonu, ücretlerin düşürülmesinin yanı sıra hafta sonu tatilinin kaldırümasını ve çalışma saatlerinin de arttınlmasını istiyor. mada, haftalık çalışma sürelerinin Ame- rika'da 100, Japonya'da ise 96 saat oldu- ğu belirtilerek "Tûridye işçisi 93 saatie Japonya ve ABD işçisinden daha az çah- fiyor" deniliyor. Oysa aynı araştırmada Almanya'da haftalık çalışma süresinin 80, Ingiltere'de ise 88 saat olduğu göz ar- dı ediliyor. SSK verilerüıe göre yaklaşık 5 milyon insanın asgari ücretle geçindiği Türki- ye'de, Türk ekonomisinin rekabetteki en önemli dezavantajının ücretler olduğu sa- vunularak bu dununun yerli girişimciyi yurtdışına yatırım yapmaya yönelttiği id- dia ediliyor. İşverenler, Iş Güvencesi Yasa Tasansı tartışmalan sırasında da " Yatuımlanmızıyurtdışına götürûrüz" diyerek hükümeti tehdit etmişti. Işgücü maliyetlerinin, rakiplerin du- rumu dikkate ahnarak yeniden düzen- lenmesinin istendiği araştırmada, Tür- kiye'nin iç ve dış piyasalarda en çok re- kabet ettiği ekonomilerde işçilik mali- yetinin saatte 14 sente kadar düştüğü savunuluyor. 'Ücret anlaşmalanna geçflsin' Ücret artışlannın üst sınınmn önceden belirlenmesi gerektigi iddia edilen araş- tumada, ulusal düzeydeki ücretanlaşma- lanna geçilmesi gerektigi ileri sürülerek şu görüşler dile getiriliyor: "Ulusal ücret politikası ile örnekleri yurtdışında sıkhk- la görüldüğü üzere konfederal düzeyde (ûlke düzeyinde) çerçeve anlaşmalara ge- çilmeli, bu anlaşmalar işgücü malivetin- de yapüabilecekazami nominal arüşı sap- tamalı ve işkolu/îşyeritopluiş sözleşmek- ri kamu kesimindeki ücret arbşlannda bu koridor esas alınmakT TlSK'in araştırması, ocak ayında 159 bin 882 olan tüm personel sayısının, ara- lık ayında 156 bin 685 kişiye indiğini de ortaya koydu. Araştırmada, istihdamda mevsimlikygeçicilik özelliğinin hâkim olduğu vurgulanarak şeker, turizm ve inşaat işkollan dışmda istihdamın yıl boyunca sürekli olarak azaldığı sapta- ması yapıldı. Nisanda yapılacak kurultayda ya da daha önce çekilebileceği söylentileri yaygınlaştı Siyasette Ecevit'siz fornıüller TÜREYKÖSE ANKARA-DSP'nin2001 yı- h nisan ayında yapılacak kurul- tayı öncesınde Başbakan Bûtent Eeevit'in aktif siyasetten çekile- bileceği söylentileri yaygınlaştı. Kulislerde "vefiaht" olarak Dev- let Bakanı Şükrü Sina Gûrel'in işaret edildiği söylentileri yay- gınlaşırken Dışişleri Bakanı b- mafl Cem, Bankacılık Düzenle- me ve Denetleme Kurulu Başka- nı Z*keriya Temizel ile Ankara milletvekili Uhıç Gürkan ın ad- lan da gündeme geldi. 2001'de hükümet içinde de değişiklikler olabileceğı kaydedildi. Başbakan Ecevit hükümette revizyon ge- reksinimi bulunmadığını söyler- ken istifalar ya da ANAP ve MHP'nin gereksinim duyması durumunda kabinede değişiklik- ler yapılabileceği bildirildi. 2001'de siyasetin başaktörleri ve hükümetin yapısının değişe- büeceğine ilişkın senaryolarbaş- kentkulislerinde yaygınlaştı. Bu senaryolarda dile getirilen görüş- lerle ilgili bazı satırbaşlan şöyle: Gözkr DSP kuruKayındâ~ DSP'nin 2000 yılı sonuna dek yapılması gereken kurultayı, Başbakan Eeevit'in "Bukezku- rultayınuz sıcak havada olsun" gerekçesini göstermesi sonucu nisana ertelendi. Nisan ayında yapılacak kurultayda tarihsel ge- lişmeleryaşanabileceği bildiril- di. Eeevit'in aktif siyasetten çe- kilebileceği belirtiliyor. Bazı kaynaklar, Eeevit'in kurultayı beklemeden de hükümeti bıra- kabileceğini savunuyor. Eee- vit'in "başbakanhğ bırakıp DSP genelbaşkanhğmı sürdürebüece- ği" de ifade ediliyor. Eeevit'in çekilmemesi durumunda da D- SP'nin nisan kurultayında parti meclisi için yoğun bir mücadele yaşanacağı vurgulanıyor. VeBahtldm? Kulislerde, Eeevit'in "vetiaht" olarak Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'i işaret ettiği haberleri di- le getiriliyor. Gûrel'in TÜSİAD Yüksek Istişare Konseyi toplan- üsındaiş çevrelerini "Osmanh'yı yıkan Galata bankerlerine" ben- zeterek bir çıkış yapması ve ar- dından yaşanan gelişmelere dik- kat çekiliyor. Gürel'i yıpratmak için bazı çevrelerin kampanya başlatmasının altında bu senar- yolann bulunduğu savunuluyor. DSP içindeki bazı kaynaklara gö- RTÜK'ten irticaya geçit Bölge raporları dikkate alınmadı • RTÜK, bazı tarikat şeyhlerine Allah tarafından kitap yazdınldığırun ileri sürüldüğü yayınlarda 'ihlal' bulmadı. BAHAR TANRISE VER ANKARA - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) bölge müdürlüklerinin irticai yayınlarla ilgili saptamalannı dikkate almadığı ortaya çıktı. RTÜK Izleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, lstanbul Bölge Müdürlüğü'nün bazı yayın kunılus,lannın irticai yayın yaptıklan yönündeki raporlan üzerinden yaptığı değerlendirmede "ihlal yoktur" sonucuna vardı. Raporlara göre, yayınlarda bazı tarikat şeyhlerine ait kitaplann Allah tarafından yazdınldığı ileri sürülüyor. Alınan bilgiye göre, lstanbul Bölge Müdürlüğü, 10 Ekim tarihinde RTÜK Izleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığf na gönderdiği raporda, Radyo Nur adlı kuruluşun "Hadis-i Şerifler" adlı programında, "Yayıncı, dini ve ahlaki konulan kin ve nefret yaratacak, mitti birlik ve bütünlüğü bozacak, ahlaka, bflhne, vicdan özgürlüğüne ve çağdaş düşünceye ters düşecek şekilde işleyemez" ilkesını ihlal ettiğini belirtti. Ancak 23 Ekim tarihinde Yusuf Turan'ın başında bulunduğu tzleme ve Değerlendirme Dairesi'nin konuyla ilgili Üst Kurul'a sunduğu raporda "ihlal ohnadığr görüşü iletildi. Aynı biçimde lstanbul Müdürlüğü'nün 16 Ekim tarihli raporunda, Moral FM adlı yayın kuruluşunun "Kadının Penceresi" adlı programı nedeniyle yayın ilkelerini ihlal ettiği bildirildi. Izleme ve Değerlendirme Dairesi'nin Üst Kurul'a sunduğu raporda ise yayında "ihlal ohnadığr savunuldu. Siyasette 2001 senaryolan Bülent Ecevit'in yerine "veliaht" olarak Şükrü Sina GüreFin işaret edildiği öne sürülüyor. Ecevit sonrası DSP'de İsmail Cem, Zekeriya Temizel ve Uluç Gürkan adlanm öne çıkaran senaryolar da \ayguıİaşti- re ise partide Ecevit sonrasının "vetiaht" adayı Dışişleri Bakanı İsmail Cem. Eeevit'in cumhur- başkanlığı seçim sürecinde ken- disinin adayının İsmail Cem ol- duğunu açüdaması bu senaryola- ra dayanak gösteriliyor. Eeevit'in en yakırundaki isim olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın "Ecevitie gddim,Ecevit'legkkrim' > açıkla- ması yaptığına dikkat çekilirken buna karşın süreç içinde tavnnın değişebileceği de vurgulandı. Temizel adı da gûndemde Bankacılık Düzenleme ve De- netleme Kurulu Başkanı Ze- keriya Temizel'in adı da Ecevit sonrası DSP'de lider adaylan arasında amlıyor. Kamuoyunda büyük destek gören Temizerin milletve- kili olmaması nedeniyle işi- nin kolay olmayacağı vur- gulanıyor. Ankara milletve- kili Uluç Gürkan'uı da yö- netim mücadelesinde y- er alacağı belirtiliyor. Ancak Gürkan, "Benim için önemli olan Ecevit var- ken Ecevit sonrasını düşün- mek değü. Ece\1t'le birnkte DSP'nin koaUsyonda ağırh- ğuu arttmnasıve merkezso- lun 21. yüzyüa dönük çağ- daş hükümet etme projeİeri- ni yaşama gecirmektir. Ça- hşmalanımzı ve davrantşla- runızı bu doğrultuda sürdü- rûyoruz" dedi. Bahçeh, başbakanbk istemiyor DSP'de Ecevit sonrası se- naryolar konuşulurken MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Dolet BahçeB kilit isim olarak öne çıkıyor. Bahçeli'nin Ecevit gibi ka- rizmatik bir lider yerine, DSP'den başka bir kişinin başbakan olmasını kabulle- nip kabullenmeyeceği kulis- lerde konuşuluyor. Bazı kaynaklar, "BahçeH istersehementransfeıierya- pq) başbakanolabflir.Ancak istemiyor. Devlettestajmı ya- pryor. Henüz kendisini baş- bakanhğa hazır hissetnü- yor* yorumunu yapıyor. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Pınar Selek, tahliye edilme- seydi Terörle Mücadele Yasa- sı'nın 16. maddesi gereği Ftipi cezaevine kapatılacaktı. Orada kimseyle görüşmesine izin veril- meyecek, eski deyişle 'ihtilat- tan men' edilecekti. Tek başına havalandırmaya çıkacak, günün 22 saatini hücrede geçirecekti. Üstelik bu muameleyle karşılaş- ması için suçunun sabtt olması da gerekmiyordu. Tutuklanma- sı ve hakkında 'îerörisr' iddiası- nın öne sürülmesi yeterliydi. Şimdi 'demokratik kamuoyu', 'teröıistler'm F tipine kapatılıp 'devletin cezaevlerine egemen olması'nvn mutluluğunu yaşıyor. Halbuki, geçen günkü Radikal gazetesinin haberinde olduğu gibi, yoldan geçerken vetesadü- fen bile 'teröhst' olabilirsintz ve F tipinin soğuk hücrelerine kapa- tılabilirsiniz. Bu ülkede kimin ba- şına ne geleceğini bugünden ya- nna kestirmek kolay değildir. Unutmayalım ki, bu ülkenin başbakanından cumhurbaşka- nına kadar önde gelen bütün si- yasi liderleri hapislere atıldılar. Onlan 12 Eylül 1980 askeri dar- besinde içeriye atan irade hâlâ ülkenin kaderine yön veriyor. 12 Pınar Selek 'Terörist'ti... Eylül hukuku, 12 Eylül anayasa- st, 12 Eylül döneminin kurum- laşmalan aynen varlığını koru- yor. 12 Eylül askeri darbesinin li- derinin ismi okullara veriliyor, adına bulvarlar açılıyor, törenler yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı sı- ralamasında adı 7. Cumhurbaş- kanı olarak geçiyor. Her yerde saygı görüyor. • • • Pınar Selek'i 'terörist' gören bir yönetim anlayışı, bir hukuk anlayışı ülkeye egemen. Bunu değiştirmeye de gücümüz yet- miyor. F tipi cezaevini ziyaret e- den aileler, görüş yerinin tıpkı 12 Eylül döneminde olduğu gi- bi kontrol altında tutulduğunu, arkada duran 'gö'z/emcı/er'in görüşmelere müdahale ettikle- rini, 'çizmeyi aşan' konuşmact- lan cezalandırdıklarını, istedik- leri an görüşmeyi kestiklerini anlatıyorlar. Türkiye, 12 Eylül'ü bağnna bastı. O dönemin sisteminden yönetenler çok memnunlar. An- cak bu 20yıl zarfındaTürkiye'nin nereden nereye geldiğini birtür- lü düşünmüyorlar. Bazılan, Tür- kiye'nin, askeri açıdan bölgede- ki en güçlü ülke olduğunu söy- leyerek övünüyor. Halkımız da bununla gurur duyuyor. Ancak, bu 'çokgüçlü' ülkeninçivileri bir türlü yerine oturmuyor. Adam başına düşen yıllık gelir dünya- nın her yerinde hızla arttığı hal- de, Türkiye 3000 dolardan yu- kanya bir türlü çıkamıyor. Gelir dağılımındaki uçurum dünyanın en geri ülkeleriyle yarışıyor. Gazetelerimiz, TV ekranlanmız günlerdir, Selek'e yapılan hak- sızlığı dillendiriyorlar. Halbuki, Pı- nar konuşmalannın arasında bir gerçeğe dikkat çekti, kimse o- nun üzerinde kafa yormuyor. Ne demişti Pınar Selek: "Benim gi- bi haksızyere cezaevlerindeya- tan o kadar çok insan var ki! Us- telik onlann, benim babam gibi b/rarka/an dayok..." 'Hayafa dö- nüş'operasyonuylayaşamını yi- tiren, yaralanan ve ölüm oruçla- nnı sürdüren gençlerin önemli bir çoğunluğu henüz hüküm bile giymemişlerdi. Bunlann önemli bir çoğunluğu da herhangi bir şiddet eylemi nedeniyle değil, o çok bildiğimiz 12 Eylül kanunla- n ve yargılama mantığı sonucu ağır cezalara çarptınlmışlardı. Bir kısım örneği kamuoyu dayakın- dan biliyor. Banş Yıldınm, Ümit Kanlı davası gibi, Meclis'te pan- kart açan çocuklar davası gibi... Şimdi onlar acı çekiyoriar, yara- lar bereler içindeler. Kamuoyu ise, 'cezaevlerini onlann elinden kurtardığı için' yönetime şükür- ler ediyor, destek veriyor. ••• Yaşananlara ilişkin tanıklıklan aktarmayı sürdüreceğim. Bunu bir mesleki görev, gerçekleri açıklama görevi olarak gücüm yettiğinceyapacağım: Eyüphan Başar'ın kız kardeşi. Gülmisal Başar kardeşinin durumuyla il- gili şunlan yazdı: "Eyüphan, '96 ölüm onjcuna katılmıştı. Uzun süreliaçlık grevi sonunda vücu- dundaki B1 vitamin depolannın hitmesi sonucu beyinciği küçül- dü. Bunun sonunda yürün\en dengesizlik, duvara tutunma ya da binlerinin yardımına ihtiyaç duyarakyürüyebilme, s/nırferde yoğun zayıflama, halüsinasyon- lar görme, zaman zaman haftza yitimi, yüksek ve ani bayılma ha- li görülüyor. Bütûn bunlar dok- tor raporianyla sabit." Eyüphan operasyon sırasın- da Bayrampaşa'daydı. Atılan bombalardan ve sinir gazlann- dan durumu iyice ağıriaşmış, en sonunda tam önünde patlayan sinir gazı bombasından bayıl- mış ve Bayrampaşa Hastane- si'ne kaldınlmıştır. Durumu ağır- laşınca Bakırköy Sinir Hastalık- lan Hastanesi'ne sevk edildi. 26.12 günü ziyaretine giden ai- lesinin ızlenimleri: "1. Yaşadıklannın hayal mi, gerçek mi olduğunun farkında değil. 2. Belden aşağısının bo- şalmış olması hissini yaşıyor ve yürüyemiyor. 3. El ve ayaklannı kullanamıyor. Tekerieklisandal- yede, ihtiyaçlan arkadaşlan ta- rafından karşılanıyor. 4. Halüsi- nasyonlan sürüyor. 5. Intihar edeceğinden korkuluyor6. Ko- nuşmaktazorianıyor, neredeyse konuşamıyor. 7. Bombalardan bacağına 17 şarapnel parçası sap/anm/ş." Adalet Bakanlığı yetkililerinin bilgisine!... 2000'UYILLARDA ERDALATABEK ~ Yennılın İlk Gününde... Bugüni 0)0^2001- Yeni bir yıl un Mtlarla başlamalıdır. Eski yılla bıriiktp yaşanan günlerin o,'iimsuzluklan, acılan. y ^ ' ^ n OP. ride kalmalı, yeni yılda Ğah2.5ıİze ' şe V»er, daha doğ- ru şeyler yaşanmalıdır. Ama bugün, yeni yılın ilk günü, bu umutlan taşıyor mu? Toplum, yeni bir yıla girmenin umudunu, sevincini neşesini yaşıyor mu? Hatta, yeni bir yıla girdik mi? Hayır, ne yazık ki yeni yılla birlikte gelmesi beklenen- lerin hiçbiri gelmedi, gelmiyor. Bugün, sadecetakvim yapraklanndafarklı bir gün, geri yanı birbirinden fark- lı olmayan olaylann yeniden yeniden yaşanişı. Çünkü 'şiddet odaklı çözüm kültûrü' değişmiyor. Sorunlann çözülmesi, çözümün odağına neyi koy- duğunuza baglıdır. 'Somn odaklı çözüm', çözümün odağına sorur koyarak nasıl çözüleceğini arayan yaklaşımdır. ', yaklaşım gerçekten de cözümü amaçlar, tanım^, aşamalannı belirler ve çözüme yönelir. 'Kaygı odaklı çözüm', çözümün odağına kayo koyarak yaklaşır. Bu odaktaki kaygı, çözüme yakla tırmaz, uzaklaştınr. Kaygı nedeniyle sorundan kaça lar içkiye, uyuşturucuya, başka yollara saparak ç- zümden kaçarlar. 'Şiddet odaklı çözüm', çözümün odağına şiddet ' koyarak davranır. Bu çözüm biçiminde, sorundan hep başkalannı sorumlu tutmak, onlan düşman sayma1 onlan yenerek ya da yok ederek sorunu çözmek yaK laştmı vardır. Gerek bireysel çözümlerimizin gerekse toplumse çözümlerimizin neden hep 'şiddet odaklı çözüm'yo- lunu seçtiği de üzerinde durulması gereken en önem- li konudur. Bu yol öylesine yaygındır ki aile içinden iki li ilişkilere, televizyon dizilerinden çalışma yerierimiz< kadar her alanda ilk akla gelen çözüm yolu olmakte dır. Sözel şiddet, fiziksel şiddet, sosyal şiddet, ulusa şiddet, kültürel şiddet çok çeşitli alanlarda, çok çeşi' li boyutlarda davranışlanmıza egemen olmuş durun dadır. Son cezaevleri olaylan da gerek devletin gerete ölüm orucuna karar veren örgütlerin 'şiddet oda çözüm'ü seçmeleriyle yaşanan felaket boyutlanna ı laşmıştır. 'Somn odaklı çözüm' arayışı olmadığı ıç de yaşanan olaylar yeni 'şiddet odaklı çözüm' ol? lannın tohumlannı atmıştır. 'Şiddet odaklı çözüm' yoluna giden taşlar nasıl c şenir? İlk taş, kendi tutumunu 'tartışılamaz doğru' &• mak, farklı görüşleri mahkûm ederek özeleştirio- kaçmaktır. Böylece, bireysel, grupsal sorumluluk alınmamakta ya da yanlış amaçlara odaklanmaktac özeleştiriye dayanamayan, yanlışlannı göremeye 1 dahası bu tutanak dışındakileri mahkûm eden anl; yış, önce karşıtını, sonra da dışını 'düşman' saym? 1 yönelir. , Karşıtını düşman saydıktan sonra yapılması g^. kenler hemen hemen bellidir. Onun 'düşman o/c ğu'nu unutmadan bir arada yaşamak da olanaklıdı zaman zaman uzlaşmak da. Ama 'düşman' hiç unı tulmayacak, koşullar elverdiği ölçüde düşmana zars verilecektir. Asıl hedef de düşmanı yenmek, olanal» lar elverirse yok etmektir. Buönyargı oluştuktan sonra artık 'şiddet odaklı çc züm' haklılık kazanmıştır, paylaşılan doğru bir değe kazanmıştır, sonrasının tartışılması yanlış, hatta ha v liktir. önyargılar davranışlan kolaylaştınr, olumlarve ••* lirier. Bu taşlann örüldüğü zeminde ise 'eşitsizlik', 7ı j sızlık', 'güvensizlik', 'umutsuzluk've'bunlannyazg s . madığı bilgisi' vardır. Onun için de 'şiddet odaklı çö züm'ün zemini ekonomik ve sosyal eşitsizliklere, bur lann yapılabilmesi için zorunlu kılınan haksızlıklat bunun yarattığı 'güvensizliğe', bunlann sürmes1nd< kaynaklanan 'umutsuz/uğa' dayanmaktadır, 'bütün bunlann yazgı olmadığı, sadece birilerinin çıkarian için yaratldığı bilgisi' de zemindeki kabarmayı yarat- maktadır. Toplumlann yıllar boyunca inançlara yönettilmele- rinde, bu eşitsizliklere, bu haksızlıklara katlanmalan- nı kolaylaştırmak hedefi güdülmüştür. Ancak, böyle avutulamayan, uyutulamayan kişilervegruplar çözü- mün böyle olmayacağını anlayanlardır. Bütün bunlann çözülmesi için şiddete başvurmak mı gerekmektedir? Işte bu sorunun yanıtı bir yol ayn- mıdır. Neye dayanırsa dayansın, şiddetin çözüm olmaya- cağını bitenler, şiddetin dışındaki yollarla çözüm ara- maya yandaştııiar. Ben de böyle düşünenler arasın- dayım. Çünkü şiddetin yanrtı şiddettir. Şiddet, istef devletten gelsin, isterse gruplar, örgütler ya da kişiler- den gelsin sadece 'şiddet yanhlannın egemenliği'ne zemin hazıriar. Bir olayda zarar görenler varsa hiç kimse yarar gö- remez. Kan bulaşmış çözüm, çözüm değildir. Kuyudan çıkanlacak insan, kılıçla değil iple çıkan- lır. Türkiye bu gerçekleri ne zaman öğrenecek, bilmi- yorum. Ama ne zaman öğrenirse 'yeni yıl' o zaman gele- cek, onu biliyorum. e-mail: erdalatak/superonline.com Faks:0212-513 8595 VEFAT Gence eşrafından Abdüssamet ve Gülamber Gül'ün oğlu, Hanife Gül'ün sevgili eşi; Mümtaz, Nuran, Metin, Neriman ve Çetin'in kıymetli babaian; Güner Sungurtekin, Macide Gül, Mürvet Gül ve Angelika Baron'un kayınpederi; Ortiun, Gökhun, Orkan, Alpaslan, Mahir, Gökçe ve Filiz'in biricik dedeleri, Emekli Bankacı MUHTAR GÜL'ü kaybettik. Acımız sonsuzdur. Aziz naaşı bugün Ankara Hacıbayram Camisi'nde kılınacak öğle namazını müteakip Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. GÜL-SUNGURTEKİN VE DEMİREL AİLELERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle