17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet | Genel Yayın Yönetmenv Orhan Erinç a y ı n K d ö ü H i k t etinka\ a 9 Yazıışlen Müdürii: lbra- â • S l Müdü Fik Yayın el Ya y ç Genel YayınKoordınatörü: Hikmet lmtiyaz Sahibi: Berin Nadi tika\ 9 ş j m Yılâız • Sorumlu Müdür Fik- ret Ilkiz • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Istıhbarat Cengiz Vıldınm V Ekonomı Odem Yüzak • Kültûr Handan Şenkökcn • Spor Abdülkadir Yücetnun A Makaleler Sami Karaören 9 Düzeltme \bdullah Yazıcı 6 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge Edibc Buğr» • Y un Haberlen Mehmet Far>; V Avrupa Temsılcısı. Güray Öz Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinka>a. Şükran Soner, Ibrahim \ ıklız. Orhan Bursalı. Mostafa Balba>. HakanKara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Alaturk Bulvan No 125,Kat 4, Bakanlıklar-Ankara Tel '4195020(7hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsılcısr Serdar Kınk, H Zıya Blv 1352 S 23Tel 4411220. Faks 4419117 •AdanaTemsıkısı Çetin Yiğenoglu. lnonu Cd. 119 S No 1 Katl.Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müduriı. l stiin Akmen 9) Koordınatör Ahmet Korulsan •• Muhasebe Bülenl Yencr • ldare Hüstyin Gürer • Saüş. Fazilet Kuza MEDVA C: • V onetım Kurulu Başkanı - Genel Mudür G&lbin Erdaran • Koordınatör Reha Işıtman 9 Genel Müdur> ardımcısı SodaÇoban Tel 514 07 53 - SH9580-5H84««l.Fafcs 5139463 Yayımla>an \e Basan: 't enı Gun Haber Ajansı Basın ve \ avıncıhk A Ş Turkocağı Cad 39 41 Cagaloglu 14314 Islanbu! PK 246 - Sırkec. 34415 lstenbul Tel 10 212) 512 05 05 (20 hat) Faks www.cumhunyet.com.tr 1OCAK2001 tmsak:5.49 Güneş:7.23 Öğle: 12.15 tkindi: 14.33 Akşanr. 16.53 Yatsı: 18.22 Kapalıçarşı'da • tstanbul Haber Servisi - Tarihi Kapahçarşrnın kapılan dün 12 yü aradan sonra bır pazar günü açıldı. Böylece .başta tunstler olmak ûzere Istanbullulara alışveriş olanağı sağlandı. Son olarak 12 yıl önce bayram arifesı olması nedcniyle pazar gûnü açılan Kapahçarşı, yılbaşı dolayısıyla çarşı esnafının isteği üzenne pazar günü kapılanıu açtı. Tarihi çarşıda dün yılbaşı nedeniyle kalabalık günlerden bin yaşanırken genelde tunstler gezıp alışveriş yaptı. ,„•- MalKâne cinayeti aydnlandı • İZMİR(AA)-Gürel Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu üyelerinden llter GürePin Urla'daki malıkânesinde öldürülen eşi înci Gürer in (58) katil zanlısı, aranan bekçi çıktı. 3 ay önce işten çıkartıldığı belirlenen Ferhat Korkmaz (32) sorgusunda, olay günü görüştüğü Înci Gürel'den kendısini tekrar ışe almasını ıstedığinı. bu isteğine olumsuz yanıt alıncada cinayeti planladığını anlattı. Dün sabaha karşı teslım olarak suçunu itiraf eden Bekçi Korkmaz, tutuklandı. 'Fantasy Role Playing' olarak bilinen oyunda oyuncular, bir yaşam, bir köy, bir kent, bir dünya yaratıyorlar Havalindeki karakteıi ^cSELEN BAYCAN Star Wars fılminde Luke Skyvvalker. Ölü Gezegeni havaya uçurduğunda ya da Ja- mes Bond dûnyayı kurtarmak için zaman- la yanşırken herkesin kalbi daha hızlı at- maya başlar. Çoğu insan da onların yerin- de olmak ister ve "ben olsam şöyle yapar- dnn"ı hayal eder. Dünya üzerinde her yaştan milyonlarca insan, hayallerindeki kahramanlan ve hi- kâyelerini bir oyundabir arayagetiriyor. "Ro- le-Playing Game"(RPG) ya da "Fantasy Rok Playing" (FRP) olarak da bilinen oyun- da. çoğu zaman 'çocukça' bulunan hayal- ler canlandınhyor. Oyuncular, bir yaşam, bir köy, bir kent, bir dünyayaratıyorlar. Hi- kâyelerdeki karakterler de yıne oyuncular tarafindan canlandınhyor. Karakterler; ço- cuk, doktor, ögretmen, askeT, hemşıre gibi sıradan insanlann yanı sıra şövalye, büyü- cü veya bir süper kahraman da olabiliyor. Türkiye'ye 90'lann başlannda gelen • Şu anda piyasada altı ayn FRP oyunu bulumıyor. Masa başında insanlarla oynanan bir oyun. Oyunda çoğu zaman çocukça bulunan hayaller hayata geçiriliyor. Savaşlar, bilmeceler, aşklar, dramlar, kâbuslar... Hikâyelerdeki karakterler de yine oyuncular tarafindan canlandınhyor. Karakterler, sıradan insanlann yanı sıra şövalye, büyücü veya bir süper kahraman da olabiliyor. oyun, özellikle üniversite gençliği arasm- da büyük ilgi görüyor. Önceleri yalnızca yeraltında geçen hikâyelere, zamanla ye- ni canavarlar, maceralar, savaşlar, bilme- celer, aşklar, dramlar, kâbuslar eklenerek oyunun içeriği zenginleştirilmiş. Şu anda piyasada birbirinden fariclı özellikte ve bi- rer 'dünya' olarak nitelendirilen altı ayn FRP oyunu bulunuyor. Bir oyun yıllarca sûrebflir FRP'nin Istanbul'da oynandığı yerlerden biri de Sihir Kafe. Oyunda esas amacın eğ- lenmek olduğunu belirten kafenin kunıcu- lanndan Murat Evrensel. "Oyunun iki te- mel faktörü var. tnsanlar ilgi göstermeli ve zaman yaratmah. Oyun, masa başında in- sanlaoynananbiroyun.Buradaoynayan her- kes öğrenci ve işigücü olan insanlar. Hafta- da en az7-8 saatierini aymnalan gerekiyor. Çünkü bu. kazanma amacı olan, iki el son- ra biten bir oyun değil. Bir oyunyıUarca sü- rebiBr"diyor. Oyun, tüm oyunculann birmasa etraftn- da bir araya gelmesi şeklinde oynanıyor. Buna 'convention' yani 'toplanü' adı ve- riliyor. Dci yıl önce kendilerine oyun alaru yarat- mak amacıyla burayı açtıklannı söyleyen Murat Evrensel, herkesin farklı nedenler- le FRP oynadığmı söylüyor. "Hepimizin birleştiği ortak nokta 'eğlenmek için' oy- nuyorotanamız.Gerçekhavattayapamaya- cağunızı yapmanın zevki ve insanda uyan- dırdığı o tatmin duygusunu yaşamak. Biz burayı açarken bizim gibi en fazla yüz kişi- ye o>un alanı yaratmayı planlamışrık. Ama şimdi >aklaşık beş bin FRP oyuncusuyla iktişim içindeyiz" dıyor. 'Canh' da cynanıyor Oyun kafelerinın tümü, genelhkle FRP oynayanlann kendilerine oyun mekânı ya- ratma amacıyla yine oyuncular tarafindan açılmış. Bugün lstanbul ve Ankara başta ol- mak üzere tzmir, Eskişehir ve Antalya'da da bulunan kafelerde oyunlar ücretsiz oy- nanabıliyor. Aynca bırçok üniversite bünyesinde ku- rulan FRP kulüplerinde de oyunculann bir araya gelmeleri sağlanıyor. FRP oyunlannın en çok ilgi çeken tûrü ise Live Action Role Playing (LARP) yani 'canlı' olarak düzenlenen FRP oyunlan. Hikâyeye uygun dekor, kostüm ve aksesu- varlann hazırlandığı bu oyunda karakter- ler, kılıç kuşanmış şövalyeler, dedektifler ya da süper kahramanlar olabiliyor. Dünya üzerinde milyonlarca insanın oy- nadığı FRP için birçok ülkede devlet tara- findan özel olanaklar sağlamyor. Türki- ye'de son dört yıldır yaygm olan LARP'lar, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde olduk- ça ciddiye alınıyor. Sadece hazırlıklan altı ay ile bir yd olan oyunlar içinkurulan atölyelerde dekor, kos- tüm ve aksesuvar yapımı ögretiliyor. Oyunlarda mekân olarak fabrika ve ku- lûplerin yam sıra akıl hastaneleri, hatta boş denizaltılar da (Norveç'te ordu tara- findan sağlanmış) kullanıhyor. Helsinki'de düzenlenen bir LARP ıçin belediye tara- findan 600 milyon Türk Lirası karşılığı kredi verilmiş. Yavrukediye orangutan | Çeviri Servisi - Borneo'nun güneyindekt'Tanjung-Puting" adta doğal parkta yaşa>an bir orangutan ve yavru bir kedinin yakinlığı parkı gezenleri olduğu kadar parkta çalışan hay\an bakıcılannı da hayrete düşürüyor. tkilinin Alnıan Bild gazetesinde y^ımlanan fotoğraflan ya\TU kedinin kendini nasü 'Kosasih" adh orangutanın güçlü koüanna atüğuıı, kucağmda uynyakaldığuıı gözler önüne seriyor. Kosasih de bu ilgrye sevgiyle karşıhk veriyor, kediyi öpüyor, okşuyor. Habcre göre, bakıcılar, türieri birbuierine pek de benzemeyen bu iki hayvanın yakınlığım orangutarun ülkesinden ayn olmasma. yavru kedinin de annesini kaybetmiş olmasma bağtnorlar. Çok hassas olduklan bilinen orangutanlar, Sumatra ve Borneo'daki yağmur ormanlannda yaşıyor. Kosasih ve parktaki bir grup diğer orangutan ise hayvan tüccarlan tarafindan > akalanarak yurüanndan a> nlmış. Park tarafindan güvence altına alınana kadar zor günler geçiren, belki de süa hasrcti çeken Kosasih yalruz olmanın ne olduğunu bildiği için yavru kediye şefkat gösteriyor. Annesi öldüğü için yalruz olan yavru kedi de ihtiyaç duyduğu şefkati orangutanın kollannda buluyor. Tabii ortaya da bu sevgi yumağı tablosu çıkıyor. 010101 D I G I T A L yenighı yeniay * ytniytl hvth olsun TanOnl Istanbui e-posta : tan <q prizma. net. tr SÖYLEŞI ATTİLÂ İLHAN 'Seyirci'yi 'Yüceltmek' mi, 'Kullanmak' mı? Sonradan öğrenecektık: Ertuğrul Muhstn Bey'in 'sı- nemas/', 'Alman Sineması'ymış; bazılan, 'Sovyet Sineması' olduğunu da soylemış ve yazmıştır; aslın- da bunlar, 'Sovyet Sineması'nın, Almanlara ne kadar borçlu olduğunu bılmeyenler: Sadece Eisenstein ya da Pudovkin'ı bile, dikkatlı seyretmek, bu gerçeği an- lamaya yetec Sinerna, Avrupa doğumludur, evet! Ama oyunda 'gör- selliğın' üslûbunu ve yönteminı, Amerika (Hollywo- od) bulmuştur. Belki de bu yüzden, çocukluğumuzun sınemalannda, afişte Fransız ya da Alman fılmleri ol- du mu, seyirci azalırdr, 30'lu, 4O'lı yıllarda, 'yerli film' komedi de olsa ('Akasya Palas', 'Tosun Paşa' vb), heyecan uyandırmryor, çünku, Muhsin ekolünün mi- zansenı de, oyunu da, 'Alman' kokmaktadır... Yanı, nasıl? Avrupa, 'Sesli Sinema'da, iki etkiden kolay ayrılamaz: 'Tiyatro'dan ve 'Sessiz Sine- ma'dan! llk sinema oyunculan, ister istemez tiyatro- cuydular seyircinın, tiyatroda sahneye uzaklığı, oyun- cuyu bağıra çağıra, abartılmış el kol hareketleriyle, 'büyük oynamaya' mecbur eder. 'Sessiz Sinema'ysa, diyalogdan mahaım olduğu için, 'vücutdili'ne yaslan- mış; dolayısıyla 'Mim, Pantomim 1 etkisinde kalmış- tır. Doğru dürüst, tiyatro ve sessiz sinema kultürü ol- mayan, 'Türk seyircisi' için; bu sebepten, Avrupalı oyuncu ve mizansen, abartılmış ve şaşırtıcıydı; Holly- wood tercih edıliyordu ama, kimler tarafindan? Sine- ma 'ayncalığına' erken kavuşmuş, büyük şehir seyir- cisi tarafindan! Türk film 'piyasası 'nda, 'Arap Filmteri' boy göste- rince, hesapta olmayan haylı yoğun bır seyirci kesimi- nin, tamamen farklı düşündüğü meydana çıktı: Halk! 'Arap Sineması' xıx. yy 'melodram' mantığına daya- nan, Hollywood'dan çok Italyan yapımlannın etkısın- deydi; Arap musikisi eşlığınde, 'hard' bır duygu sö- mürüsü yapıyordu: Bırkaç yılda, Anadolu sınemalan- nı istilâ etti. Artık sokaklarda Mısıriı yıldızlann portre- lerini ıçeren afişler Abdülvahap, Ümmü Gülsüm, Yu- suf Vehbi, Leylâ Murat, vb. İki farklı 'seyirci'. nerede görülür? Bu flash/back (geriye dönüş), sonralan seyirciyi bütünüyle ele geçirip, Hollywood'ı, handiyseTür- kiye'den sepetleyecek guce enşen Yeşilçam'ın, hem nereden geldiğinı, hem de hangı 'estetik' zemine yas- landığını, 'tespit etmek' için Hollyvyood, -özellikle '40 Karanlığı'nda- Istanbul'a egemendi; 'komprador1 niteliğinin temel kanıtı, ABD kökenli filmlenn Fransız- ca dublajlı oynatılmasıydı; eskaza onjınal kopya oyna- tılacak olursa, 'altyazılar' sadece Türkçe olmaz, altına Fransızcası da eklenırdi. Anadolu sinemalan derse- niz, -adedi gittikçe artan- Arap filmlerinin işgali attına girmişlerdi. Zamanla Türkçe dublaj tekniğinin gelişti- rilmesi ve yerleştirilmesi, Arapça şarkılann yerıne Ga- zino assolistlerinin eklenmesı (Safiye, Müzeyyen, Ha- miyet, Münir Nurettin vb.) bu filmleri, neredeyse 'Turkleştınyordu' Yeşilçam Sineması'nın temeli böy- lece atıldr. Ertuğrul Muhsin, onun tarzını sürdürenler, 'alafranga' seyırcıye -bugunkü deyimle Beyaz Türk- ler'e- hitap etmişlerdi; Yeşitçam sineması 'alaturka Türkler'e - bugünkü deyimıyle 'öteki Türkiye'ye- hi- tap edecekti. Kimse, kültürde ve sanattaki, böyje bir 'mahiyet' ikiliğinin; 'Kürtür Emperyalizmi'nin sonucu olarak; ancak 'sömürgelerde' görüten, bir kültûr yozlaşması olduğunu fark etmiyordu. Zamanın Atlas Film Stüdyolan'nda, gozümle gör- düm, 'ses/;'çekebılmekıçingetirtilmiş, 'sessiz' kame- ralar vardr. Film endustrisı. demek başlangıçta, lyi ni- yetliymiş! Rejisör Aydın Arakon ('Istanbuî'un Fethi') -kı, en 'Batıir yönetmenlenmızden bıriydı- bana bır ke- resinde. neyı sormuştu bilin bakalım: "-...Paris gör- müş adamsın, Fransız Bilancourt Stüdyolan'nda, birfilmin kaçta kaçını 'sesli' çekebiliyorîar?." Çün- kü, 'sessiz' çekmek, yânı 'dublaj' gerçeği, onu fevka- lâde rahatsız edıyordu. Oysa Muhsin sonrasını baş- latan Faruk Kenç, diyaloğun artıstık ve dramatik kat- kısını, çoktan 'dublaj'a terk etmiş; film çekimini, 'ha- reketli' bir 'fotoğraf çekımi' duzeyıne ındirgemışti Ye- şilçam, Arap sirvemasının vârisidir; Türkiye 'prati- ği', biraz da edebiyattaki 'köy romanlan' modası- nın etkisiyle, baştan başlayarak 'kırsal' olmuştu; çünkü şehirii seyirci, 'komprador/'tatlısu frengi' mayasıyla, Hollywood'ı; hatta seçkin Beyoğlu se- yircisi, savaş ertesi Fransız ve ttalyan filmlerini ter- cih ediyordu. Günümüzdeki televizyon dızisı seyırcisinin, nereden -hangı tabandan- türedığı böylece ortaya çıkıyor. TRT'nin televizyon yayınına henüz başladığı sıralar, bir yaz gecesi; Istanbul'da, biryalı otelının bahçesinde- yiz; bir Yeşilçam ünlüsüne, bunun sınemaya ne gibi bir etkısı olabıleceğini soruyorum; cevabını hiç unut- mam, demıştı kr. "-...boşverese sen, bizi hiç ırgala- maz! THT seyircisi başka, bizim seyirci başka!." Doğ- ruydu da bu, üstelikTRT Drama Bölümü'nün, o yıl- larda görselliğini ve yayın ilkelerini, hangi düzey- de belirlediğinin, önemli bir işaretiydi: o, 'seyirci' ikiliğini ortadan kaldınp 'ulusal' ve 'atternatif' bir sinema yaparak seyirciyi, yüceltmek istiyordu: Ye- şilçam ise bildiğini okuyarak onu 'kullanmak'!. Bugün aynı şeyi söyleyebilir miyız? Manken' sete, 'oyuncu' dublaja... Sonuç ne olmuştur? Korkunç bir şey: Türkiye'de, film oyuncusu, iyi resim veren, çoğu aktöıiük formasyonundan uzak, güzel kız ve yakışıklı er- kek demektir; buna mukabil, konservatuvar eği- timi görmüş, sahici oyuncular, ya gittikçe seyir- cisini yitiren sahnede kalmış ya da -ekmek para- sı için- dublaj sektörünü seçmiştir. Bu onlara ya- radı mı? Belki hayatlannt kazandılar, içlerinden zen- gin olanlar da çıktı ama; Turkçenin anlaşılmaz dere- cede yozlaştınldığı, bir 'dublaj Türkçesi' yaratıldı: o ka- dar ki, Batı'da çekilmiş, ecnebi filmleri, Türkçeleşti- rijdıklerı takdirde, o acaip 'tonlama', o, 'abartma' ile; kimlığini de, 'özgün' kışilığinı de derhal kaybediyor. Dizi piyasası, özel televizyonlardan başlayarak Yeşilçam'dan boş kalan, oyuncuların eline geçti; buna, türkücü, şarkıcı, güzellik kraliçesi ve man- ken kalabalığım ekleyiniz; bunlardan, ciddi ve ka- liteli senaryoda, istenilen sonucu almak mümkün değildir; o zaman, eğer iyi sonuç alınmak isteni- yorsa, reji grubunun -başta yönetmen- sondere- ce bilinçli ve işini bilir olması şart! Senaryo. oyun kalitesı ve dramaturgie sorumluluğu taşımayan; yi- ne de kendini oyuncu, hatta star sayan bu fotomo- delleri; senaryonun gerektırdiği dramatik esneklige, an- cak usta bir yönetmen taşıyabilir. Peki ya yönetmen, en duygu yüklü, en heyecan ve- rici sahneleri bile, 'provasız' çekiyor; star'ın oynadı- ğı, 'kahraman'\r\ canına okuyan, kötü oyuna, müda- hale etmek cesaretıni göstermiyorsa?.. http^/www.prizma.nettr/AILHAN http://www.bilgiyayınevi.com.tr7ailnan Faks/0-212/26019 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle