27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLUL 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 30 Edirne 27 Samsun Y 20 Kocaelı A 25 Trabzon Y 21 Çanakkale A 26 Giresun Izmir A 28 Ankara Y 22 A 24 Manisa A 29 Eskişehir A 24 A 25.Aydın Denizli _A 30 Konya A 30 Sıvas A 23 Zonguldak A 22 Antalya A 29 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A A A A A A A 28 34 36 32 34 30 26 PB ç T ^ Parçalı bulutlu Yurdun kuzeydoğu kesımleri parçalı, yer yer çok bulutlu, Orta Oslo Karadeniz kıyıları ıle Doğu Karadeniz sa- ğanak yağışlı, dığer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcakltğı batıda bıraz artarken doğuda de- ğışıkltk olmayacak. Münih : \ m Y 16 IS MERKEZLER Berlin PB 18 Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y A A 14 13 22 20 21 23 21 Budapeşte PB 21 Madrid A 30 Viyana ç p " v >, Bulutlu k Çok bututlu PB 19 r Yağmurfu Gök gûrOtfflû * * GUNCELcÜKEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Bahçeli; rahmetli lider Alparslan Türkeş'in kapı- sında tersyüz edildiği Diyarbakır'da alkışlarla karşıla- nıyor. Kentin HADEP'li Belediye Başkanı Feridun Çettk, Başbakan Yardımcısı'na, "bölgeye biriikte hizmet" sözü veriyor ve... bitmedi efendim: Devlet Bahçeli, toplantıdan aynlırken sıcak bakış- laria kalabalık arasında duran HADEP'li Çelik'e -el- bette dostluk ve işbirliği içeren- kısa konuşma ve davranışından ötürü "teşekkür ediyor". "Bölge" Türk topraklan. HADEP'li veya başka par- tiden, orada yaşayanlar Kürt kökenli, fakat Türkiye Cumhuriyeti yasalarma, ülkenin bölünmez bütünlü- ğüne saygılı ve sadık olmalan gereken birerTürk va- tandaşı. Olası durum bu iken bu konumdaki bir vatandaş olan Belediye Başkanı ile Başbakan Yardımcısı'nın yakınlaşmasına şaşırmak neden? Başbakan Ecevit'in temmuz ayı başlannda siyaset coğrafyasından silinmesi için öteden beri vannı yo- ğunu ortaya koyduğu CHP'ye karşı giriştiği son sal- dınnın bilinen içeriği; doğrusu bu soruyu zorunlu kı- Ityor. Ecevit, önce DSP Parti Meclisi'nin kapalı oturu- munda "istihbarat kaynaklanndan öğrendiğini akta- rarak CHP'nin Güneydoğu 'da HADEP7e tehlikeli iliş- kileregiriştiğini" söyledi. Tabii bu söylem basına "sız- dınldı". Birgün sonra basının karşısına hazıriıklı geçen Baş- bakanımız, beklediği soru gelince hemen şöyle de- di: "CHP, HADEP'le işbirliği yapıyor. Bu, CHP için üzücü, Türkiye için sakıncalı. Hem adı CHP olan birpartiden böyle bir davranış gelmesini, o partinin geçmişi, mazisi açısından üzü- cü bulunım... Hem de Türkiye'de rejim bakımından sakıncalı bu- hjrvm." Kim söylüyor bu sözü? Sade bir insan mı? Bir mil- letvekili mi? Hayır. Bir Başbakan! Bölgede CHP'li örgüt üyelerinin HADEP'li üyeterle görüşmeler yaparak ilişki kurmasını "rejim bakımın- dan 'sakıncalı' buluyor". Bu saptamayı ne yapacağız? Devleti avuçlannda tutan bir başbakan, rejime sa- kıncalı bir duruma işaret ediyor. Sonradan kanrtlama- dığı bu söylemler, varsayalım ki doğrulan açıklıyor. A- ma bir başbakan söyleyince, üzerinde bir değil beş kez düşünmek gerekmez mi? Bir başbakan, "CHP-HADEP işbihiğini rejim bakı- mından sakıncalı bulunca" akan sular durur mu, du- • fur. Durmast zoruniu roudiir? • ' * Hayır efendim; bizde sular köprülerin altmdan ak- maya devam eder, ediyor. Daha önceki ifadelerine sadık kalacağını umduğu- muz Başbakan; Diyarbakır gezisini, MHP'den HA- DEP'e giden, HADEP'ten MHP'ye gelen "rejime sa- kıncalı" sıcak mesajlar gözüyle yorumlamtş otabilir. Böylece; CHP'den sonra HADEP'le işbirliği yapma hazırlıgında, sakıncalı 2. parti siyaset sahnesinde ye- rini alıyor. Milliyetçi Hareket Partisi! Ne yapacak şimdi Başbakan Ecevit? Ortağı da sa- kıncalı rejim havalarında! Yandı gitti keten helvam! Türkiyem, demokratik re- jimim, Ecevit'im! MHP'li kurmaylann, milletvekillerinin yorumlan da başköşede: Dediklerine göre "hepsi canımtz ciğeri- mizl" MHP'nin HADEP'e karşı "bundan böyle daha ılım- lı ve uzlaşmacı birpolitika izlemeyi benimseyeceğin- den" sözediliyor. Ecevit, bir ufak değişiklikle MHP'ye karşı 5 Tem- muz demecini yineleyebilecek mi acaba? "Durvmu, hem ortağım açısından hem de rejim açısından sakıncalı bulunım" diyebilecek mi? Ecevit, konuşma becerisinde ünlü bir siyasetçi. Bakarsınız söyler, ama çevirir söyleri Işçi emeklüeri sokağa çıkacak ANKARA(Cumhuri- yet Bûrosu) - Işçi emek- lileri eylem yapmaya ha- zırlanıyor. Önceki gün toplanan Türkiye tşçi Emeklüeri Cemiyeti Başkanlar Kurulu top- lantısında, maaşlarına yapılan yüzde 2.2'lik ar- tış oranını protesto et- mek için yeni eylem yöntemleri geliştirilme- si ve sokağa çıkılması gerektiğini dile getiren Türkiye Işçi Emeklüeri Cemiyeti Başkanı Et- hem Ezgü, emeklüerin oldukça tepkili olduğu- nu söyleyerek "Duru- mun bir kez daha göz- den geçirilmesi için ko- nu yönetim kurulunda ek ahnacak" dedi. Başbakan'ı da suçla- yan Ezgü, emeklüerin bugüne kadar Ecevit'e hiç güvenmediğini savu- narak "Ecevit'in bu ülke- yeyararhohnadığınahep inandık" dedi. 4447 sayılı yasayla iş- çi emeklisi aylık artışla- rını TÜFE'ye bağlayan sistemin mutlaka kaldı- nlması gerektiğini söy- leyen Ezgü, bu sistemin kaldırümaması duru- munda emeklüerin çok güç durumlarda kalaca- ğını belirterek "Açlann olduğu yerde kavga olur" dedi. Ezgü, emeklüerin ayakta olduğunu ve ge- lişmeleri büyük kaygı içinde takip ettiklerini belirterek konunun gö- rüşülmesi için Maliye BakanlığVndan randevu isteminde bulunduklan- nı ve en kısa zamanda görüşeceklerini söyledi. TK, askeri araca çapptı: 2 er yaşamını yitirdi • ADANA (AA) - Adana'da bir TIR'ın askeri rıinibüse çarpması sonucu 2 er şehit oldu, 1 uzman çavuş ve 1 er yaralandı. E-90 Otoyolu Ceyhan- Adana kesiminin 12. kilometresinde meydana gelen kazada Celal Duman ve Hakan Bayram adlı erler yaşamını yitirirken Uzman Çavuş Üzeyir Evirgen ve er Gökmen Sonuvar yaralandı. 4 Tarihin en vahim olayı'• Baştarafi 1. Sayfada laik ve ikiyüzlü TC Devleti, iman edenler Allah yolunda savaşırlar, o halde şeytanın dostlan ile sava- şın' şekfinde cümlelerin de yer al- dığı 'Müslüman kamuoyuna' başhkh büdiriler dagralmıştır.'' Olayın çok vahim boyuta ulaş- tığını "nihayetfarkeden"güven- lik kuvvetlerinin havaya ateş et- mesi sonucu dağıldıklan kayde- dılen kararda, "Yangına müda- hak edümiş, ancak otekle buhı- nan 35 kişi yanma ve karfoondiok- sit zehiıienmesL 2 kişi ise ateşli si- lah yarası ile öbnüştür" denildi. Sıvas Kongresfnin yapıldığı ve sonradan müzeye dönüştürü- len bina ile önündeki Atatürk heykelinin tahrip edildiği vurgu- lanan kararda, "Samklaruı eyie- minin. Aziz Nesin'in düşünce ve davramşlan bahane edilmek su- retiv le anayasal düzenin en önem- li ilkelerinden cumhuriyetçilik ve laikliğin ortadan kaldırılmasma yöneiik olduğu tüm açıkhğı ile or- tadadn-" görüşüne yer verildi. Sanıkların eyleminin, "anaya- sal düzeni zoria boztnaya kalkış- nuk" olduğu vurgulanan gerek- çeli kararda şöyle denildi: "Madımak Oten'ni yakmak surethie 35 kişiyi yakarak öldûr- müşlerdir. Yanan ldşilerin Bizi kurtann' çığhklanna rağmen bı- rakuı kurtarmayu güvenlik kuv- vetkrinin ve itfaiyenin yanan ki- şileri kurtarma teşebbüsüne bile engelobnuşlardır. Yanan kişilerin ölüm çığhklan karşısuıda kıllan bile kıpırdanıamış, ölmekrini şe- riatyanbsı slogan atarakzevkle iz- lemişlerdir. Türk-İslam tarihinde böyle vahim bir ola\ görülmcmiş- tir.35 kişi yanarak ölürken sanık- ların vicdanlannda en ufak bir acıma hissi uyannıanuştır." Gerekçeli karann hüküm bö- lümünde, 33 sanığın "Anayasal düzeni zoria yıkmaya kaUaşma" fıüini düzenleyen TCK'nin 146. maddesine göre ölüm cezasına mahkûm edüdüderi bildirildı. Sıvas olaylan davası, 21 Ekim 1993 günü başladı ve 18 duruş- ma sonunda 26 Aralık 1994 gü- nü karar verildi. Yargıtay 9. Ce- za Dairesi, karan esastan bozdu. Mahkemenin, 19 Kasım 1996 günü başlayan ikinci yargılama- sı sonunda 33 sanığı idam, 66 sa- nığı ise çeşitli hapis cezalanna mahkûm ettiği karan ise Yargıtay tarafindan usul yönünden bozul- du. Ankara 1 No'lu DGM, yargıla- manın başladığı 21 Ekim 1993'ten bu yana 6 yıl 7 ay 26 gün süren davanın 3. yargılama- sında ise karan, 16 Haziran 2000'deki duruşmasuıda verdi. Bir Akdeniz köyü kadar yalın: Zorba • Baştarafi 1. Sayfada biliyor. Macar Devlet Balesi sundu. "Çardaş Fûrstin'in çocukian" Akdeniz sıcağım ne bilir; zey- tin, şarap. rakıyla (uzo) süslen- miş coşkulan sahneye nasü ta- şır? Gösteriye önyargılarla git- tik. Küçümsemeye, "ohnunı;" demeye, dudak bükmeye önce- den hazırlanıp da yerimize otur- duk. Unutmuşuz. Yunan iç sava- şından sonra kurulan Metaksas faşizminden kaçan Yunan ko- münistlerinin göç ettiği iki ül- keden birinin Macanstan oldu- ğunu (öteki Çekoslavakya); Macanstan'da Balaton Gölü kı- yılanndaki kasabalarda Yunan mutfağının meze ve içkilerinin yanı sıra buzuki nağmeleri, sir- taki fıgürlerinin de taşındığını unutmuşuz. Macar Devlet Balcsi'nin dansçılan, çok büyük (her an- lamda çok büyük) bir koro ve Gabor Kevehazi'nin koreogra- fîsiyle, Akdeniz, Akdeniz'de bir ada, Girit, Girit'te bir köy Istanbul'a, Açıkhava Tiyatro- su'nun sahnesinc konuk geldi. Bir Akdeniz köyü kadar ya- bnL Gösterinin eleştirisini bale sa- natının uzmanlanna bırakalım. tstanbul Cemil Topuzlu Sahne- si'nden fışkıran yaşam sevinci nasü tanımlanmalı? InsanoğTu- nun en temel duygulannın, aşk, tutku, kıskançltk, şiddet, cınsel- lik, yazgıya karşı çıkış ve yaz- gısını sonuna dek yaşamak Zor- ba'da dans ve müzik olup ızle- yenleri, sanatın o çok eski işle- vine, "kjıtharsis"e (annma) u- laştırdı. Bir döner sahne için tasarlan- nuş bölüm geçişlerinin, Cemil Topuzlu Sahnesi'nin kıt olanak- lan yüzünden gösterinin akışı- nı aksattığmı bir "gü«flik kasu- ru" olarak not edıp yazının baş- lığına konan "yahn" terimi üs- tünde duralım. Bale gösterileri- ni çok kez sakatlayan, özellikle Sovyet balesınde bir ahşkanhğa dönüşen, dansla cambazhk ara- sında gidip gelen "bireysel hü- ner gösterisi w ne, dekor ve kos- tümlerdeki "şaşaa"dan yardım uman gözboyacüığa hiç kapıl- maksızın; "pofaflere başvur- maksızan dekorundan kostümü- ne şaşüacak ölçüde yalın (ve bu sanatta çok riskli) bir anlaüm yeğlenmişti. Nitekim gösteri boyunca çok az u aDaş kesinösi" yaşandı. Bu seyircinin tercihin- den değil, koreograf ve yönet- menin alkış dilencılığini baştan reddeden sahne düzenlerinden kaynaklandı. Nitekim gösteri- nin sonunda patlayan alkış sa- ğanağı, iki saat boyunca zapte- dilen sanatsal coşkunun dızgın- lerinden boşanmasmın kamtı oldu. -Vfe seyircinin farkına bile var- • mayacağı o çok zor denge. Iz- leyenleri sıradan bir gösteri iz- liyormuş duygusuna kaptıran bir başlangıç ve art arda eklem- lenen sahnelerde o belli belirsiz tırmanış (kreşento), ancak iyi bir profesyonelin üstesinden gelebileceği o özenli tırmanış... Sirtaki, ilkin Zorba ve dostu Ya- zar'ın, sonra Kara Dul'un, son- ra bütün dansçüann, yani kap- kara giysileri içinde o Giritli köylülerin çektiği sirtaki, salt bir sahne gösterisinin finali ol- maktan öte, koltuklannda otu- ranlann sahneye fırlamamak için kendilerini zor tuttuklan bir doruk oldu. Tanıtun broşürün- de "Sirtaki yaşanıın ta kendisi- dir" deniyor. Finaldeki o unu- tulmaz toplu dans, o sirtaki, ya- şamı olanca zenginlikleri ve ke- deri ve acısı ve sevinciyle sah- neye taşıdı. Yazık, beş günlük bir göste- riydi. Gelip geçiyor. Topu topu 25 bm şansh Istanbullu izleye- bildi. Yazık. Türk, kamu denetçiliğnıde ısrarh I Baştarafi 1. Sayfada sını kurula sundu. Türk, tasanyı "Tûrkiye için bü- yük bir adun" olarak ni- telendirirken bir an önce yasalaşması gerektiğini söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Keçecfler, tskandinav ül- kelerinde idare mahkeme- leri olmadığı için om- budsmanlık sisteminin getirildiğini belirterek bu sistemin Türkiye'de uygu- lanmasının yetki kargaşa- sma neden olacağuıı vur- guladı. ANAP Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardım- cısı Mesut Yılmaz, tasan- nın yasalaşması duru- munda bazı konularda fayda sağlayabileceğini, Birecik ve ArtvuVYusufe- li barajlannın yapımı ko- nusunda halk ile devlet arasındaki sorunun bu yolla çözülebüeceğini söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Keçecüer, "Ben böyle bir sisteme taraf değffim. Ka- mu kuruluşlanyla Ugili berkes gelip şikâyetçi olur- sa ne olacak. Ömegin me- murmaaşlankonusunda, 'benimkı onunkinden ni- ye yüksek'diye itiraz ede- büirier. O zaman ne yapı- lacak? O zaman bu ku- rum, işkvi olmayan ku- rumîar noktasında ola- cakör.Kuvveder aynlığı0- kesine aykuı olur" diye konuştu. Devlet Bakanı Faruk Bal da, kamu de- netçilerinin devlet sun ni- teligindeki gizli bügilere ulaşmasının sakıncalı ola- cağını vurgulayarak bu- nunla ilgili bir düzenleme yapılması gerektiğini söy- ledi. Bal'ın sözleri üzeri- ne Türk, bu konuda gerek- li düzenlemeler olduğunu kaydederek açıklama ya- pabileceğini belirtti. Başbakan Bülent Ece- vit, "Açıkçası, ben de nasıl olacağını çok iyi anlaya- rnadım" dıyerek konunun daha fazla uzatılmaması gerektiğini belirtti ve bir komisyon kurulmasını önerdi. Bu öneri üzerine Türk başkanlığında Dev- let Bakanlan FarukBal ve Rüştü Kazun Yücelen, Milli Eğitim Bakanı Me- tin Bostancıoğlu ve Mali- ye Bakanı SümerOral'ın yer alacağı bir komisyon kurulması kararlaştmldı. Türk, "O zaman komis- yon hemen yann (bugün) çahşmaya başlasın" de- yince bazı bakanlardan "Ne acelen var" sözleri yükseldi. Türk'ün "Ben bunun yasalaşmasuu, göreve de- vam etmenin varhk nede- ni sayarun. Eğer yasalaş- mazsa göreve devam et- mekte zorlanırun" deme- si şaşkınlık yarattı. Bazı bakanlar, Türk'ün ciddi olduğunu belirtirken ba- zılan da "Sanırun şaka yapü" dedüer. Taslak en az 5, en çok 10 kamu de- netçisinin yer alacağı ka- mu denetçiliği kurumu oluşturulmasını öngörü- yor. Taslağın ilk halinde "hukuk ve hukuk prog- ramlanna ağuiıkh olarak yer vermiş olan 4 yühk yükseköğretimi bitirmiş oünak" koşulu yer alırken daha sonra bu hüküm, Cumhurbaşkanı Süiey- man Demirel'in önünün açüması için değiştirü- mişti. Devlet Bakanı ve Hü- kümet Sözcüsü Şükrü Si- na Gürel toplantıdan son- ra yaptığı açıklamada, Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın sunduğu iş güvencesi ile tanm ve orman işçilerinin 1475 sayılı Iş Yasası kap- samına alınmasına ilişkin yasa tasanlannın da be- nimsendiğini söyledi. İş güvencesiyle ilgili tasan- nın bazı değişikliklerden sonra Meclis'e sunulaca- ğını anlatan Gürel, bu ta- sanyla işverenin tek taraf- lı fesih gerekçesinin hak- lılığmı ispat etmekle yü- kümlü olacağını, sendika- ya üye olduğu için işten çıkarmalann engellenece- ğini ve haksız nedenlerle işten çıkanlanlann da gö- reve iadelerinin sağlana- cağuıı büdirdi. Gürel, Okuyan'ın ayn- ca Kars, Ardahan ve Iğ- du-'daki kurakhk sorunu- na dikkat çektiğini, bunun üzerine Devlet Bakanı Mustafa Ydmaz'ın öneri- siyle doğu illeri için 10 adet sondaj makinesi alın- masına karar verildiğini söyledi. Ulaşurma Baka- nı EnisÖksüz, toplanh çı- kışında gazetecüerin so- rulan üzerine, hava trafı- ği kontrolörlerinin özlük haklannın iyileştirilmesi- ne ilişkin çalışmalannın bitmek üzere olduğunu, yakın zamanda Başba- kanlığa üetileceğini söy- ledi. 6 Kayıp Uzîlerden üçü ele geçirüdi'ADANA (Cumhuriyet Güney tDeri Bürosu) - Adana'da düzen- lenen çete operasyonunda 27 ki- şi yakalandı. Yakalananlar ara- sında Adana Emniyeti'nde gö- revli olan birbaşkomiser, iki po- lis ve bir asker bulunduğu öğre- nüdi. Operasyonda yakalananlar- la birlücte ele geçirilen çok sayı- da silah arasında 3 adet Uzi mar- ka suikast silahınnı da olduğu be- lirtüdi. Bu süahlann Susurluk skandalı ile ortaya çıkan kayıp si- lahlardan olduğu iddia edildi. Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi'nin hafta başmda başlat- tığı operasyonlar sonunda 1998 yılında Adana'da öldürülen Is- kender Gürier'in adamlan oldu- ğu belirtilen 27 kişi yakalanarak gözaltına alındı. Gözaltına alı- nanlann geçen 12 Mayıs'ta Ada- na'da aynı anda meydana gelen i- ki ayn bombalama eylemini ger- çekleştirdiklerini itiraf ettikleri öğrenüdi. Cinayet, adam kaçır- ma gibi pek çok yasadışı eylemi gerçekleştirdikleri öne sürülen çete elemanlan arasuıda Adana Emniyet Müdürülüğü'nde görev- li bir başkomiser, iki polis ve bir de askerin bulunduğu bildirildi. Polislerden birinin Adana'da 'Çe- vikçi Ahmet' adıyla tanındığı ve hakkında başka konularda soruş- turma açıldığı iddia edildi. lçişleri Bakanlığı'ndan gelen özel görevlilerin de katılımıyla gerçekleştirilen operasyon kap- samında 5 adet Kalaşnikof uzun namlulu tüfek, 3 adet Uzi marka suikast silahı, çok sayıda el bom- bası, polisler tarafindan kullanı- lan telsizler ve polis giysüeri ele geçirildi. Operasyonlarda ele geçirilen 3 Uzi suikast silahının ise 'Susur- luk skandalı' ile biriikte ortaya çıkan kayıp süahlar arasında ol- duğu öne sürüldü. Susurluk skan- dahndan sonra ortaya çıkan bil- giler, şu anda 10 Uzi marka süah ile bunlara ait susturuculann ka- yıp olduğunu gösteriyor. Gülen davası 16 Ekim'de başlıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tara- findan hakkında 10 yıla kadarağırhapis cezası is- temiyle dava açılan Fethullah Gülen'in yargılan- masına 16 Ekim 2000 tarihinde Ankara 2 No'lu DGM'de başlanacak. 2 No'lu DGM, Fethullah Gülen hakkındaki da- vanın tensip tutanağını hazırladı. Mahkeme, du- ruşma gününü 16 Ekim 2000 pazartesi olarak be- lirledi. Daha önce Gülen'in gıyaben tutuklanma- sını isteyen mahkeme, tensip tutanağında, Gülen hakkında gıyabi tutuklama karan talep etmedi. DGM Savcısı Yüksel, Gülen hakkında davayı açmadan önce gıyabi tutuklama karan istemiş, ta- lep, Ankara 1 No'lu DGM Yedek Hâkimliği'nce reddedilmişti. Savcı Yüksel'in bu karara itiraznıı görüşen Ankara 2 No'lu DGM, Yüksel'in itirazı- nı yerinde görerek Gülen hakkında gıyabi tutuk- lama karan çıkartmıştı. Gülen'in avukatlannın bu karara itiraz etmesi üzerine, bir üst mahkeme olan Ankara 1 No'lu DGM, mahkeme başkanı ve bir üyesinin izinli ol- masıru gerekçe göstererek, itirazı karan bağla- mak üzere dosyayı nöbetçi İstanbul 2 Nolu DGM'ye göndermişti. istanbul 2 No'lu DGM de, Gülen hakkındaki gıyabi tutuklama karannı kal- dırmıştı. Gülen hakkında 5 yüdan 10 yüa kadar ağnr hapis cezası isteniyor. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada ruluşu temsilcisi ve gazeteciyle akşam yemegi ye- di. Basına yansıyan haberierden mönüde, AB gi- riş sürecinde Türkiye'nin yapması gerekenler, önü- müzdeki engeller ve bu alandaki iç dengelerin ol- duğu anlaşılryor. Yılmaz'a göre iç denge şöyle: - Herkes Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor. An- cak, askerierin ve MHP'nin çekinceleri var! Bö- lünme korkusu taşıyoriar... Askerter, her konu üzerine açıklama yapma egi- liminde görünmüyor. Biriktirip toptan degerlendi- riyorlar. MHP ise hemen tepki verdi: "Biz AB'den korkmuyoruz. Mesut Yılmaz bir de tabanına baksın, partinin tabanıyla tavanı ay- nı değil..." Iktidar ortaklan arasındaki "zıtlıklann uyumu" il- kesine bir yenisi daha eklendi... Yılmaz, gerçek anlamda düğmeye bugün ba- sıyor. Cumhurbaşkanlıgı seçiminin ardından ya- sası çıkanlan ve tartışmalı bir süreçten sonra ku- rulan AB Genel Sekreterliği'nin ilk büyük toplan- tısı bugün yapılıyor. Mesut Yılmaz'ın ve AB Genel Sekreteri Volkan Vural'ın ev sahipliğindeki top- lantıya değişik bakanlıklara bağlı 37 kuruluşun temsilcisi katılacak. Yılmaz, onlara AB'ye uyum için neler yapılması gerektiğini anlatacak. İlk adım, AB eğitimi. 110 bin sayfalık AB mev- zuatının Türkçeye çevrilmesi ve gereklerinin yeri- ne getirilmesi sadece bizde değil, AB'ye sonra- dan üye olan her ülkede uzun zaman aldı. Yılmaz "2003'e kadar iş tamam" diyor. Mesut Bey'in tarih vermeleri muhteşemdir. İki yıl önce de "Susurluk 'u iki ayda çözmezsem başbakanlık ba- na haram olsun" demişti! Bölünme korkusu! Yılmaz'ın "bölünme" endişesiyle ilgili yorumu şu: "AB'ye girdiği için bölünen bir ülke yok!" Bu saptamaya söylenecek bir şey yok. Ger- çekten de AB'ye girdikten sonra sınırlan tartışılan bir ülke yok. Ancak burada ince bir çizgi var. AB, son dönem üyelerine şunu söyledi: "Eksikleriniz var. Ama sizi bünyemize alıyoruz. Içimizde düzeleceksiniz..." Türkiye'ye ise şunu söylüyor: "Eksiklikleriniz var. Bunlan düzeltin, ondan son- ra sizi içimize alma görüşmesi yapalım..." AB gözüyle başlıca eksikliğin ne olduğu önce- ki gün bir kez daha dile getihldi. Avrupa Parlamen- tosu (AP) AKüeniz ülkelerine yapılacak mali yar- dımın nasıl gerçekleştirileceğini tartıştı. Türkiye*y« ilişkin karann özeti şu: "Vehlecek fonlann kullanımı, Güneydoğu Ana- dolu'daki halka yöneiik sosyal, kültürel ve yasal aynmcılığa son verilmesine bağlıdır..." AB zaten bugüne dek Türkiye'ye yöneiik mali sözlerini yerine getirmedi. Bundan sonra, olası sözlerini de Güneydoğu koşuluna bağlayacağını ilan etmiş oidu. AP'de kabul edilen bu rapora, dün de Türki- ye'nin Kuzey Irak'a yaptığı operasyonlann kınan- masına ilişkin karar eklendi. ABD, Fransız, Ingiliz uçaklannın Kuzey Irak'ı her kuşkuda bombalaması serbest, Türkiye'nin sınır dibindeki terör hareketlerine müdahalesi kınana- cak durum! Batı, bölgeyi kaşımaya devam edecek. Yeri geldikçe söylüyoruz, Sevr sendromu biz- de değil, Batı'da var. Dostlar o haritayı bir türlü akıllanndan çıkaramıyortar. Peki biz ne yapacağız? Batı'nın kafasında bu var diye, yönümüzü uygariığa dönmekten vaz mı geçeceğiz? Elbette hayır. Mustafa Kemal, Batı'ya karşı ba- ğımsızlık savaşı verdikten sonra, yönünü Batı'ya dönmüştü. Ancak yola çıkarken önce kendi içimizde bir "AB politikası" oluşturmamız gerekiyor. Bu poli- tikayı oluştururken de, "AB komiseri" gibi davran- mayıp "ulusal çıkar" kavramını unutmamak gerekiyor! balbay9cumhuriyetcom.tr Belçika'ya tepki BRÜKSEL / İSTAN- BUL(AA)-Belçika'nın, Uluslararası Flandr Folklor Festivali'ne ka- tılmak üzere bu ülkeye davet edilen bir Türk ekibine vize vermemesi tepkiyle karşılandı. Bel- çika Dışişleri Bakanı Louis MkheTin, son ha- ber ve gelişmelere iliş- kin olarak bakanlığın- dan acü bilgi raporu is- tediği öğrenüdi. Milenyum Zirve- si'nde bulunan ve Dışiş- leri Bakanı tsmail Cem ile ikili görüşme yapma- ya hazırlanan Michel'in istediğı raporun, Anka- ra'daki Belçika Büyü- kelçiliği ve Brüksel'de- ki bakaniık yetkılılen ta- rafindan hazırlandığı ifade edildi. Belçika Dışişleri Ba- kanlığı Sözcülüğü, Türk ekibine vize verilmesi- nin reddedilmesinin, 'başvunı fornüanndaki eksfldjkten' kaynaklan- dığı iddiasını dün de yi- neledi. Belçikalı yetkililer, Türk basunndaki haber- leri 'abartıh' olarak de- ğerlendirdiklerini ifade ederken, bu haberlerin Belçika basınmdan kay- naklandığımn anımsa- tılması karşısmda sessiz kaldılar. Basına yansı- yan haberler hakkında, bakaniık bünyesinde bir soruşturma açıldığı da belirtildi. Belçika'ya gidecek ekip içinde yer alan yö- netmen Mete Özgencü, vize verilmemesini 'saç- mahk' olaraknitelendir- di. Şimdiye dek hiçbir ül- kede vize sorunuyla karşılaşmadığını vurgu- layan Özgencü, "Pasa- portumda lOyuhk Ame- rika vizesi var n dedi. Festivali düzenleyen ki- şinin özel davetlisi oldu- ğunu belirten özgencü, vizeyi alıp uygun bir ta- rihte Belçika'ya gitme- yi planladığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle