Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLUL 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
30
Edirne 27 Samsun Y 20
Kocaelı A 25 Trabzon Y 21
Çanakkale A 26 Giresun
Izmir A 28 Ankara
Y 22
A 24
Manisa A 29 Eskişehir A 24
A 25.Aydın
Denizli
_A 30 Konya
A 30 Sıvas A 23
Zonguldak A 22 Antalya A 29 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
A
28
34
36
32
34
30
26
PB
ç T ^ Parçalı bulutlu
Yurdun kuzeydoğu
kesımleri parçalı, yer
yer çok bulutlu, Orta Oslo
Karadeniz kıyıları ıle
Doğu Karadeniz sa-
ğanak yağışlı, dığer
yerler az bulutlu ve
açık geçecek. Hava
sıcakltğı batıda bıraz
artarken doğuda de-
ğışıkltk olmayacak. Münih
: \
m
Y 16
IS MERKEZLER
Berlin PB 18
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
A
A
14
13
22
20
21
23
21
Budapeşte PB 21
Madrid A 30
Viyana
ç
p
"
v
>, Bulutlu k Çok bututlu
PB 19
r Yağmurfu Gök gûrOtfflû
* *
GUNCELcÜKEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Bahçeli; rahmetli lider Alparslan Türkeş'in kapı-
sında tersyüz edildiği Diyarbakır'da alkışlarla karşıla-
nıyor.
Kentin HADEP'li Belediye Başkanı Feridun Çettk,
Başbakan Yardımcısı'na, "bölgeye biriikte hizmet"
sözü veriyor ve... bitmedi efendim:
Devlet Bahçeli, toplantıdan aynlırken sıcak bakış-
laria kalabalık arasında duran HADEP'li Çelik'e -el-
bette dostluk ve işbirliği içeren- kısa konuşma ve
davranışından ötürü "teşekkür ediyor".
"Bölge" Türk topraklan. HADEP'li veya başka par-
tiden, orada yaşayanlar Kürt kökenli, fakat Türkiye
Cumhuriyeti yasalarma, ülkenin bölünmez bütünlü-
ğüne saygılı ve sadık olmalan gereken birerTürk va-
tandaşı.
Olası durum bu iken bu konumdaki bir vatandaş
olan Belediye Başkanı ile Başbakan Yardımcısı'nın
yakınlaşmasına şaşırmak neden?
Başbakan Ecevit'in temmuz ayı başlannda siyaset
coğrafyasından silinmesi için öteden beri vannı yo-
ğunu ortaya koyduğu CHP'ye karşı giriştiği son sal-
dınnın bilinen içeriği; doğrusu bu soruyu zorunlu kı-
Ityor.
Ecevit, önce DSP Parti Meclisi'nin kapalı oturu-
munda "istihbarat kaynaklanndan öğrendiğini akta-
rarak CHP'nin Güneydoğu 'da HADEP7e tehlikeli iliş-
kileregiriştiğini" söyledi. Tabii bu söylem basına "sız-
dınldı".
Birgün sonra basının karşısına hazıriıklı geçen Baş-
bakanımız, beklediği soru gelince hemen şöyle de-
di:
"CHP, HADEP'le işbirliği yapıyor.
Bu, CHP için üzücü, Türkiye için sakıncalı.
Hem adı CHP olan birpartiden böyle bir davranış
gelmesini, o partinin geçmişi, mazisi açısından üzü-
cü bulunım...
Hem de Türkiye'de rejim bakımından sakıncalı bu-
hjrvm."
Kim söylüyor bu sözü? Sade bir insan mı? Bir mil-
letvekili mi? Hayır.
Bir Başbakan!
Bölgede CHP'li örgüt üyelerinin HADEP'li üyeterle
görüşmeler yaparak ilişki kurmasını "rejim bakımın-
dan 'sakıncalı' buluyor".
Bu saptamayı ne yapacağız?
Devleti avuçlannda tutan bir başbakan, rejime sa-
kıncalı bir duruma işaret ediyor. Sonradan kanrtlama-
dığı bu söylemler, varsayalım ki doğrulan açıklıyor. A-
ma bir başbakan söyleyince, üzerinde bir değil beş
kez düşünmek gerekmez mi?
Bir başbakan, "CHP-HADEP işbihiğini rejim bakı-
mından sakıncalı bulunca" akan sular durur mu, du-
• fur. Durmast zoruniu roudiir? • ' *
Hayır efendim; bizde sular köprülerin altmdan ak-
maya devam eder, ediyor.
Daha önceki ifadelerine sadık kalacağını umduğu-
muz Başbakan; Diyarbakır gezisini, MHP'den HA-
DEP'e giden, HADEP'ten MHP'ye gelen "rejime sa-
kıncalı" sıcak mesajlar gözüyle yorumlamtş otabilir.
Böylece; CHP'den sonra HADEP'le işbirliği yapma
hazırlıgında, sakıncalı 2. parti siyaset sahnesinde ye-
rini alıyor.
Milliyetçi Hareket Partisi!
Ne yapacak şimdi Başbakan Ecevit? Ortağı da sa-
kıncalı rejim havalarında!
Yandı gitti keten helvam! Türkiyem, demokratik re-
jimim, Ecevit'im!
MHP'li kurmaylann, milletvekillerinin yorumlan da
başköşede: Dediklerine göre "hepsi canımtz ciğeri-
mizl"
MHP'nin HADEP'e karşı "bundan böyle daha ılım-
lı ve uzlaşmacı birpolitika izlemeyi benimseyeceğin-
den" sözediliyor.
Ecevit, bir ufak değişiklikle MHP'ye karşı 5 Tem-
muz demecini yineleyebilecek mi acaba?
"Durvmu, hem ortağım açısından hem de rejim
açısından sakıncalı bulunım" diyebilecek mi?
Ecevit, konuşma becerisinde ünlü bir siyasetçi.
Bakarsınız söyler, ama çevirir söyleri
Işçi emeklüeri
sokağa çıkacak
ANKARA(Cumhuri-
yet Bûrosu) - Işçi emek-
lileri eylem yapmaya ha-
zırlanıyor. Önceki gün
toplanan Türkiye tşçi
Emeklüeri Cemiyeti
Başkanlar Kurulu top-
lantısında, maaşlarına
yapılan yüzde 2.2'lik ar-
tış oranını protesto et-
mek için yeni eylem
yöntemleri geliştirilme-
si ve sokağa çıkılması
gerektiğini dile getiren
Türkiye Işçi Emeklüeri
Cemiyeti Başkanı Et-
hem Ezgü, emeklüerin
oldukça tepkili olduğu-
nu söyleyerek "Duru-
mun bir kez daha göz-
den geçirilmesi için ko-
nu yönetim kurulunda
ek ahnacak" dedi.
Başbakan'ı da suçla-
yan Ezgü, emeklüerin
bugüne kadar Ecevit'e
hiç güvenmediğini savu-
narak "Ecevit'in bu ülke-
yeyararhohnadığınahep
inandık" dedi.
4447 sayılı yasayla iş-
çi emeklisi aylık artışla-
rını TÜFE'ye bağlayan
sistemin mutlaka kaldı-
nlması gerektiğini söy-
leyen Ezgü, bu sistemin
kaldırümaması duru-
munda emeklüerin çok
güç durumlarda kalaca-
ğını belirterek "Açlann
olduğu yerde kavga
olur" dedi.
Ezgü, emeklüerin
ayakta olduğunu ve ge-
lişmeleri büyük kaygı
içinde takip ettiklerini
belirterek konunun gö-
rüşülmesi için Maliye
BakanlığVndan randevu
isteminde bulunduklan-
nı ve en kısa zamanda
görüşeceklerini söyledi.
TK, askeri araca çapptı:
2 er yaşamını yitirdi
• ADANA (AA) - Adana'da bir TIR'ın askeri
rıinibüse çarpması sonucu 2 er şehit oldu, 1 uzman
çavuş ve 1 er yaralandı. E-90 Otoyolu Ceyhan-
Adana kesiminin 12. kilometresinde meydana
gelen kazada Celal Duman ve Hakan Bayram adlı
erler yaşamını yitirirken Uzman Çavuş Üzeyir
Evirgen ve er Gökmen Sonuvar yaralandı.
4
Tarihin en vahim olayı'• Baştarafi 1. Sayfada
laik ve ikiyüzlü TC Devleti, iman
edenler Allah yolunda savaşırlar,
o halde şeytanın dostlan ile sava-
şın' şekfinde cümlelerin de yer al-
dığı 'Müslüman kamuoyuna'
başhkh büdiriler dagralmıştır.''
Olayın çok vahim boyuta ulaş-
tığını "nihayetfarkeden"güven-
lik kuvvetlerinin havaya ateş et-
mesi sonucu dağıldıklan kayde-
dılen kararda, "Yangına müda-
hak edümiş, ancak otekle buhı-
nan 35 kişi yanma ve karfoondiok-
sit zehiıienmesL 2 kişi ise ateşli si-
lah yarası ile öbnüştür" denildi.
Sıvas Kongresfnin yapıldığı
ve sonradan müzeye dönüştürü-
len bina ile önündeki Atatürk
heykelinin tahrip edildiği vurgu-
lanan kararda, "Samklaruı eyie-
minin. Aziz Nesin'in düşünce ve
davramşlan bahane edilmek su-
retiv le anayasal düzenin en önem-
li ilkelerinden cumhuriyetçilik ve
laikliğin ortadan kaldırılmasma
yöneiik olduğu tüm açıkhğı ile or-
tadadn-" görüşüne yer verildi.
Sanıkların eyleminin, "anaya-
sal düzeni zoria boztnaya kalkış-
nuk" olduğu vurgulanan gerek-
çeli kararda şöyle denildi:
"Madımak Oten'ni yakmak
surethie 35 kişiyi yakarak öldûr-
müşlerdir. Yanan ldşilerin Bizi
kurtann' çığhklanna rağmen bı-
rakuı kurtarmayu güvenlik kuv-
vetkrinin ve itfaiyenin yanan ki-
şileri kurtarma teşebbüsüne bile
engelobnuşlardır. Yanan kişilerin
ölüm çığhklan karşısuıda kıllan
bile kıpırdanıamış, ölmekrini şe-
riatyanbsı slogan atarakzevkle iz-
lemişlerdir. Türk-İslam tarihinde
böyle vahim bir ola\ görülmcmiş-
tir.35 kişi yanarak ölürken sanık-
ların vicdanlannda en ufak bir
acıma hissi uyannıanuştır."
Gerekçeli karann hüküm bö-
lümünde, 33 sanığın "Anayasal
düzeni zoria yıkmaya kaUaşma"
fıüini düzenleyen TCK'nin 146.
maddesine göre ölüm cezasına
mahkûm edüdüderi bildirildı.
Sıvas olaylan davası, 21 Ekim
1993 günü başladı ve 18 duruş-
ma sonunda 26 Aralık 1994 gü-
nü karar verildi. Yargıtay 9. Ce-
za Dairesi, karan esastan bozdu.
Mahkemenin, 19 Kasım 1996
günü başlayan ikinci yargılama-
sı sonunda 33 sanığı idam, 66 sa-
nığı ise çeşitli hapis cezalanna
mahkûm ettiği karan ise Yargıtay
tarafindan usul yönünden bozul-
du.
Ankara 1 No'lu DGM, yargıla-
manın başladığı 21 Ekim
1993'ten bu yana 6 yıl 7 ay 26
gün süren davanın 3. yargılama-
sında ise karan, 16 Haziran
2000'deki duruşmasuıda verdi.
Bir Akdeniz köyü kadar yalın: Zorba
• Baştarafi 1. Sayfada
biliyor.
Macar Devlet Balesi sundu.
"Çardaş Fûrstin'in çocukian"
Akdeniz sıcağım ne bilir; zey-
tin, şarap. rakıyla (uzo) süslen-
miş coşkulan sahneye nasü ta-
şır? Gösteriye önyargılarla git-
tik. Küçümsemeye, "ohnunı;"
demeye, dudak bükmeye önce-
den hazırlanıp da yerimize otur-
duk.
Unutmuşuz. Yunan iç sava-
şından sonra kurulan Metaksas
faşizminden kaçan Yunan ko-
münistlerinin göç ettiği iki ül-
keden birinin Macanstan oldu-
ğunu (öteki Çekoslavakya);
Macanstan'da Balaton Gölü kı-
yılanndaki kasabalarda Yunan
mutfağının meze ve içkilerinin
yanı sıra buzuki nağmeleri, sir-
taki fıgürlerinin de taşındığını
unutmuşuz.
Macar Devlet Balcsi'nin
dansçılan, çok büyük (her an-
lamda çok büyük) bir koro ve
Gabor Kevehazi'nin koreogra-
fîsiyle, Akdeniz, Akdeniz'de
bir ada, Girit, Girit'te bir köy
Istanbul'a, Açıkhava Tiyatro-
su'nun sahnesinc konuk geldi.
Bir Akdeniz köyü kadar ya-
bnL
Gösterinin eleştirisini bale sa-
natının uzmanlanna bırakalım.
tstanbul Cemil Topuzlu Sahne-
si'nden fışkıran yaşam sevinci
nasü tanımlanmalı? InsanoğTu-
nun en temel duygulannın, aşk,
tutku, kıskançltk, şiddet, cınsel-
lik, yazgıya karşı çıkış ve yaz-
gısını sonuna dek yaşamak Zor-
ba'da dans ve müzik olup ızle-
yenleri, sanatın o çok eski işle-
vine, "kjıtharsis"e (annma) u-
laştırdı.
Bir döner sahne için tasarlan-
nuş bölüm geçişlerinin, Cemil
Topuzlu Sahnesi'nin kıt olanak-
lan yüzünden gösterinin akışı-
nı aksattığmı bir "gü«flik kasu-
ru" olarak not edıp yazının baş-
lığına konan "yahn" terimi üs-
tünde duralım. Bale gösterileri-
ni çok kez sakatlayan, özellikle
Sovyet balesınde bir ahşkanhğa
dönüşen, dansla cambazhk ara-
sında gidip gelen "bireysel hü-
ner gösterisi
w
ne, dekor ve kos-
tümlerdeki "şaşaa"dan yardım
uman gözboyacüığa hiç kapıl-
maksızın; "pofaflere başvur-
maksızan dekorundan kostümü-
ne şaşüacak ölçüde yalın (ve bu
sanatta çok riskli) bir anlaüm
yeğlenmişti. Nitekim gösteri
boyunca çok az
u
aDaş kesinösi"
yaşandı. Bu seyircinin tercihin-
den değil, koreograf ve yönet-
menin alkış dilencılığini baştan
reddeden sahne düzenlerinden
kaynaklandı. Nitekim gösteri-
nin sonunda patlayan alkış sa-
ğanağı, iki saat boyunca zapte-
dilen sanatsal coşkunun dızgın-
lerinden boşanmasmın kamtı
oldu.
-Vfe seyircinin farkına bile var- •
mayacağı o çok zor denge. Iz-
leyenleri sıradan bir gösteri iz-
liyormuş duygusuna kaptıran
bir başlangıç ve art arda eklem-
lenen sahnelerde o belli belirsiz
tırmanış (kreşento), ancak iyi
bir profesyonelin üstesinden
gelebileceği o özenli tırmanış...
Sirtaki, ilkin Zorba ve dostu Ya-
zar'ın, sonra Kara Dul'un, son-
ra bütün dansçüann, yani kap-
kara giysileri içinde o Giritli
köylülerin çektiği sirtaki, salt
bir sahne gösterisinin finali ol-
maktan öte, koltuklannda otu-
ranlann sahneye fırlamamak
için kendilerini zor tuttuklan bir
doruk oldu. Tanıtun broşürün-
de "Sirtaki yaşanıın ta kendisi-
dir" deniyor. Finaldeki o unu-
tulmaz toplu dans, o sirtaki, ya-
şamı olanca zenginlikleri ve ke-
deri ve acısı ve sevinciyle sah-
neye taşıdı.
Yazık, beş günlük bir göste-
riydi. Gelip geçiyor. Topu topu
25 bm şansh Istanbullu izleye-
bildi.
Yazık.
Türk, kamu denetçiliğnıde ısrarh
I Baştarafi 1. Sayfada
sını kurula sundu. Türk,
tasanyı "Tûrkiye için bü-
yük bir adun" olarak ni-
telendirirken bir an önce
yasalaşması gerektiğini
söyledi.
Devlet Bakanı Mehmet
Keçecfler, tskandinav ül-
kelerinde idare mahkeme-
leri olmadığı için om-
budsmanlık sisteminin
getirildiğini belirterek bu
sistemin Türkiye'de uygu-
lanmasının yetki kargaşa-
sma neden olacağuıı vur-
guladı. ANAP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardım-
cısı Mesut Yılmaz, tasan-
nın yasalaşması duru-
munda bazı konularda
fayda sağlayabileceğini,
Birecik ve ArtvuVYusufe-
li barajlannın yapımı ko-
nusunda halk ile devlet
arasındaki sorunun bu
yolla çözülebüeceğini
söyledi.
Devlet Bakanı Mehmet
Keçecüer, "Ben böyle bir
sisteme taraf değffim. Ka-
mu kuruluşlanyla Ugili
berkes gelip şikâyetçi olur-
sa ne olacak. Ömegin me-
murmaaşlankonusunda,
'benimkı onunkinden ni-
ye yüksek'diye itiraz ede-
büirier. O zaman ne yapı-
lacak? O zaman bu ku-
rum, işkvi olmayan ku-
rumîar noktasında ola-
cakör.Kuvveder aynlığı0-
kesine aykuı olur" diye
konuştu. Devlet Bakanı
Faruk Bal da, kamu de-
netçilerinin devlet sun ni-
teligindeki gizli bügilere
ulaşmasının sakıncalı ola-
cağını vurgulayarak bu-
nunla ilgili bir düzenleme
yapılması gerektiğini söy-
ledi. Bal'ın sözleri üzeri-
ne Türk, bu konuda gerek-
li düzenlemeler olduğunu
kaydederek açıklama ya-
pabileceğini belirtti.
Başbakan Bülent Ece-
vit, "Açıkçası, ben de nasıl
olacağını çok iyi anlaya-
rnadım" dıyerek konunun
daha fazla uzatılmaması
gerektiğini belirtti ve bir
komisyon kurulmasını
önerdi. Bu öneri üzerine
Türk başkanlığında Dev-
let Bakanlan FarukBal ve
Rüştü Kazun Yücelen,
Milli Eğitim Bakanı Me-
tin Bostancıoğlu ve Mali-
ye Bakanı SümerOral'ın
yer alacağı bir komisyon
kurulması kararlaştmldı.
Türk, "O zaman komis-
yon hemen yann (bugün)
çahşmaya başlasın" de-
yince bazı bakanlardan
"Ne acelen var" sözleri
yükseldi.
Türk'ün "Ben bunun
yasalaşmasuu, göreve de-
vam etmenin varhk nede-
ni sayarun. Eğer yasalaş-
mazsa göreve devam et-
mekte zorlanırun" deme-
si şaşkınlık yarattı. Bazı
bakanlar, Türk'ün ciddi
olduğunu belirtirken ba-
zılan da "Sanırun şaka
yapü" dedüer. Taslak en
az 5, en çok 10 kamu de-
netçisinin yer alacağı ka-
mu denetçiliği kurumu
oluşturulmasını öngörü-
yor. Taslağın ilk halinde
"hukuk ve hukuk prog-
ramlanna ağuiıkh olarak
yer vermiş olan 4 yühk
yükseköğretimi bitirmiş
oünak" koşulu yer alırken
daha sonra bu hüküm,
Cumhurbaşkanı Süiey-
man Demirel'in önünün
açüması için değiştirü-
mişti.
Devlet Bakanı ve Hü-
kümet Sözcüsü Şükrü Si-
na Gürel toplantıdan son-
ra yaptığı açıklamada, Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Yaşar Okuyan'ın
sunduğu iş güvencesi ile
tanm ve orman işçilerinin
1475 sayılı Iş Yasası kap-
samına alınmasına ilişkin
yasa tasanlannın da be-
nimsendiğini söyledi. İş
güvencesiyle ilgili tasan-
nın bazı değişikliklerden
sonra Meclis'e sunulaca-
ğını anlatan Gürel, bu ta-
sanyla işverenin tek taraf-
lı fesih gerekçesinin hak-
lılığmı ispat etmekle yü-
kümlü olacağını, sendika-
ya üye olduğu için işten
çıkarmalann engellenece-
ğini ve haksız nedenlerle
işten çıkanlanlann da gö-
reve iadelerinin sağlana-
cağuıı büdirdi.
Gürel, Okuyan'ın ayn-
ca Kars, Ardahan ve Iğ-
du-'daki kurakhk sorunu-
na dikkat çektiğini, bunun
üzerine Devlet Bakanı
Mustafa Ydmaz'ın öneri-
siyle doğu illeri için 10
adet sondaj makinesi alın-
masına karar verildiğini
söyledi. Ulaşurma Baka-
nı EnisÖksüz, toplanh çı-
kışında gazetecüerin so-
rulan üzerine, hava trafı-
ği kontrolörlerinin özlük
haklannın iyileştirilmesi-
ne ilişkin çalışmalannın
bitmek üzere olduğunu,
yakın zamanda Başba-
kanlığa üetileceğini söy-
ledi.
6
Kayıp Uzîlerden üçü ele geçirüdi'ADANA (Cumhuriyet Güney
tDeri Bürosu) - Adana'da düzen-
lenen çete operasyonunda 27 ki-
şi yakalandı. Yakalananlar ara-
sında Adana Emniyeti'nde gö-
revli olan birbaşkomiser, iki po-
lis ve bir asker bulunduğu öğre-
nüdi. Operasyonda yakalananlar-
la birlücte ele geçirilen çok sayı-
da silah arasında 3 adet Uzi mar-
ka suikast silahınnı da olduğu be-
lirtüdi. Bu süahlann Susurluk
skandalı ile ortaya çıkan kayıp si-
lahlardan olduğu iddia edildi.
Adana Emniyet Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlar
Şubesi'nin hafta başmda başlat-
tığı operasyonlar sonunda 1998
yılında Adana'da öldürülen Is-
kender Gürier'in adamlan oldu-
ğu belirtilen 27 kişi yakalanarak
gözaltına alındı. Gözaltına alı-
nanlann geçen 12 Mayıs'ta Ada-
na'da aynı anda meydana gelen i-
ki ayn bombalama eylemini ger-
çekleştirdiklerini itiraf ettikleri
öğrenüdi. Cinayet, adam kaçır-
ma gibi pek çok yasadışı eylemi
gerçekleştirdikleri öne sürülen
çete elemanlan arasuıda Adana
Emniyet Müdürülüğü'nde görev-
li bir başkomiser, iki polis ve bir
de askerin bulunduğu bildirildi.
Polislerden birinin Adana'da 'Çe-
vikçi Ahmet' adıyla tanındığı ve
hakkında başka konularda soruş-
turma açıldığı iddia edildi.
lçişleri Bakanlığı'ndan gelen
özel görevlilerin de katılımıyla
gerçekleştirilen operasyon kap-
samında 5 adet Kalaşnikof uzun
namlulu tüfek, 3 adet Uzi marka
suikast silahı, çok sayıda el bom-
bası, polisler tarafindan kullanı-
lan telsizler ve polis giysüeri ele
geçirildi.
Operasyonlarda ele geçirilen 3
Uzi suikast silahının ise 'Susur-
luk skandalı' ile biriikte ortaya
çıkan kayıp süahlar arasında ol-
duğu öne sürüldü. Susurluk skan-
dahndan sonra ortaya çıkan bil-
giler, şu anda 10 Uzi marka süah
ile bunlara ait susturuculann ka-
yıp olduğunu gösteriyor.
Gülen davası 16 Ekim'de başlıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tara-
findan hakkında 10 yıla kadarağırhapis cezası is-
temiyle dava açılan Fethullah Gülen'in yargılan-
masına 16 Ekim 2000 tarihinde Ankara 2 No'lu
DGM'de başlanacak.
2 No'lu DGM, Fethullah Gülen hakkındaki da-
vanın tensip tutanağını hazırladı. Mahkeme, du-
ruşma gününü 16 Ekim 2000 pazartesi olarak be-
lirledi. Daha önce Gülen'in gıyaben tutuklanma-
sını isteyen mahkeme, tensip tutanağında, Gülen
hakkında gıyabi tutuklama karan talep etmedi.
DGM Savcısı Yüksel, Gülen hakkında davayı
açmadan önce gıyabi tutuklama karan istemiş, ta-
lep, Ankara 1 No'lu DGM Yedek Hâkimliği'nce
reddedilmişti. Savcı Yüksel'in bu karara itiraznıı
görüşen Ankara 2 No'lu DGM, Yüksel'in itirazı-
nı yerinde görerek Gülen hakkında gıyabi tutuk-
lama karan çıkartmıştı.
Gülen'in avukatlannın bu karara itiraz etmesi
üzerine, bir üst mahkeme olan Ankara 1 No'lu
DGM, mahkeme başkanı ve bir üyesinin izinli ol-
masıru gerekçe göstererek, itirazı karan bağla-
mak üzere dosyayı nöbetçi İstanbul 2 Nolu
DGM'ye göndermişti. istanbul 2 No'lu DGM de,
Gülen hakkındaki gıyabi tutuklama karannı kal-
dırmıştı. Gülen hakkında 5 yüdan 10 yüa kadar
ağnr hapis cezası isteniyor.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
ruluşu temsilcisi ve gazeteciyle akşam yemegi ye-
di. Basına yansıyan haberierden mönüde, AB gi-
riş sürecinde Türkiye'nin yapması gerekenler, önü-
müzdeki engeller ve bu alandaki iç dengelerin ol-
duğu anlaşılryor.
Yılmaz'a göre iç denge şöyle:
- Herkes Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor. An-
cak, askerierin ve MHP'nin çekinceleri var! Bö-
lünme korkusu taşıyoriar...
Askerter, her konu üzerine açıklama yapma egi-
liminde görünmüyor. Biriktirip toptan degerlendi-
riyorlar. MHP ise hemen tepki verdi:
"Biz AB'den korkmuyoruz. Mesut Yılmaz bir
de tabanına baksın, partinin tabanıyla tavanı ay-
nı değil..."
Iktidar ortaklan arasındaki "zıtlıklann uyumu" il-
kesine bir yenisi daha eklendi...
Yılmaz, gerçek anlamda düğmeye bugün ba-
sıyor. Cumhurbaşkanlıgı seçiminin ardından ya-
sası çıkanlan ve tartışmalı bir süreçten sonra ku-
rulan AB Genel Sekreterliği'nin ilk büyük toplan-
tısı bugün yapılıyor. Mesut Yılmaz'ın ve AB Genel
Sekreteri Volkan Vural'ın ev sahipliğindeki top-
lantıya değişik bakanlıklara bağlı 37 kuruluşun
temsilcisi katılacak. Yılmaz, onlara AB'ye uyum
için neler yapılması gerektiğini anlatacak.
İlk adım, AB eğitimi. 110 bin sayfalık AB mev-
zuatının Türkçeye çevrilmesi ve gereklerinin yeri-
ne getirilmesi sadece bizde değil, AB'ye sonra-
dan üye olan her ülkede uzun zaman aldı.
Yılmaz "2003'e kadar iş tamam" diyor. Mesut
Bey'in tarih vermeleri muhteşemdir. İki yıl önce de
"Susurluk 'u iki ayda çözmezsem başbakanlık ba-
na haram olsun" demişti!
Bölünme korkusu!
Yılmaz'ın "bölünme" endişesiyle ilgili yorumu
şu:
"AB'ye girdiği için bölünen bir ülke yok!"
Bu saptamaya söylenecek bir şey yok. Ger-
çekten de AB'ye girdikten sonra sınırlan tartışılan
bir ülke yok. Ancak burada ince bir çizgi var. AB,
son dönem üyelerine şunu söyledi:
"Eksikleriniz var. Ama sizi bünyemize alıyoruz.
Içimizde düzeleceksiniz..."
Türkiye'ye ise şunu söylüyor:
"Eksiklikleriniz var. Bunlan düzeltin, ondan son-
ra sizi içimize alma görüşmesi yapalım..."
AB gözüyle başlıca eksikliğin ne olduğu önce-
ki gün bir kez daha dile getihldi. Avrupa Parlamen-
tosu (AP) AKüeniz ülkelerine yapılacak mali yar-
dımın nasıl gerçekleştirileceğini tartıştı. Türkiye*y«
ilişkin karann özeti şu:
"Vehlecek fonlann kullanımı, Güneydoğu Ana-
dolu'daki halka yöneiik sosyal, kültürel ve yasal
aynmcılığa son verilmesine bağlıdır..."
AB zaten bugüne dek Türkiye'ye yöneiik mali
sözlerini yerine getirmedi. Bundan sonra, olası
sözlerini de Güneydoğu koşuluna bağlayacağını
ilan etmiş oidu.
AP'de kabul edilen bu rapora, dün de Türki-
ye'nin Kuzey Irak'a yaptığı operasyonlann kınan-
masına ilişkin karar eklendi.
ABD, Fransız, Ingiliz uçaklannın Kuzey Irak'ı her
kuşkuda bombalaması serbest, Türkiye'nin sınır
dibindeki terör hareketlerine müdahalesi kınana-
cak durum!
Batı, bölgeyi kaşımaya devam edecek.
Yeri geldikçe söylüyoruz, Sevr sendromu biz-
de değil, Batı'da var. Dostlar o haritayı bir türlü
akıllanndan çıkaramıyortar.
Peki biz ne yapacağız? Batı'nın kafasında bu
var diye, yönümüzü uygariığa dönmekten vaz mı
geçeceğiz?
Elbette hayır. Mustafa Kemal, Batı'ya karşı ba-
ğımsızlık savaşı verdikten sonra, yönünü Batı'ya
dönmüştü.
Ancak yola çıkarken önce kendi içimizde bir
"AB politikası" oluşturmamız gerekiyor. Bu poli-
tikayı oluştururken de, "AB komiseri" gibi davran-
mayıp "ulusal çıkar" kavramını unutmamak
gerekiyor!
balbay9cumhuriyetcom.tr
Belçika'ya tepki
BRÜKSEL / İSTAN-
BUL(AA)-Belçika'nın,
Uluslararası Flandr
Folklor Festivali'ne ka-
tılmak üzere bu ülkeye
davet edilen bir Türk
ekibine vize vermemesi
tepkiyle karşılandı. Bel-
çika Dışişleri Bakanı
Louis MkheTin, son ha-
ber ve gelişmelere iliş-
kin olarak bakanlığın-
dan acü bilgi raporu is-
tediği öğrenüdi.
Milenyum Zirve-
si'nde bulunan ve Dışiş-
leri Bakanı tsmail Cem
ile ikili görüşme yapma-
ya hazırlanan Michel'in
istediğı raporun, Anka-
ra'daki Belçika Büyü-
kelçiliği ve Brüksel'de-
ki bakaniık yetkılılen ta-
rafindan hazırlandığı
ifade edildi.
Belçika Dışişleri Ba-
kanlığı Sözcülüğü, Türk
ekibine vize verilmesi-
nin reddedilmesinin,
'başvunı fornüanndaki
eksfldjkten' kaynaklan-
dığı iddiasını dün de yi-
neledi.
Belçikalı yetkililer,
Türk basunndaki haber-
leri 'abartıh' olarak de-
ğerlendirdiklerini ifade
ederken, bu haberlerin
Belçika basınmdan kay-
naklandığımn anımsa-
tılması karşısmda sessiz
kaldılar. Basına yansı-
yan haberler hakkında,
bakaniık bünyesinde bir
soruşturma açıldığı da
belirtildi.
Belçika'ya gidecek
ekip içinde yer alan yö-
netmen Mete Özgencü,
vize verilmemesini 'saç-
mahk' olaraknitelendir-
di.
Şimdiye dek hiçbir ül-
kede vize sorunuyla
karşılaşmadığını vurgu-
layan Özgencü, "Pasa-
portumda lOyuhk Ame-
rika vizesi var
n
dedi.
Festivali düzenleyen ki-
şinin özel davetlisi oldu-
ğunu belirten özgencü,
vizeyi alıp uygun bir ta-
rihte Belçika'ya gitme-
yi planladığını söyledi.