Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÖL 2000 CUMA
14 kultur@cumHuriyetcom.tr
5 7 . U L U S L A R A R A S I V E N E D İ K F t L M F E S T Î V A L İ
Vittorio Gassmann \ı sönükanmaKültûrServisi- S7.\fenedikFümFes-
tivali'nde, kısa süre önce yıtırdığımız
ünlü Italyan oyuncu Vittorio Gass-
man'ın 78. yaşını kutlamak amacıy-
la özel bir fılm gösterimi düzenlendi.
Ama geç saatte, küçücûk bir salon
olan Sala Perla'da yapılan fılm göste-
nmı 'Venedik Festhâli Vittorio Gass-
man'ı unuttu' söylentılerinın yayıl-
masına neden oldu. Gassman'ın eşı Di-
letta D'Andrea. Vittorio Gassman'ın
oyunculuk kariyennde önemli bir ye-
n olmayan 'Di Padre in figtio' filmi-
nin gösterilmesinı bir 'saygısızlık' ola-
rak niteledi.
Sade'ın sempatik yüzü
Küçük bir salonda yapılan gösteri-
mi de festıval izleyıcılerinin değil,
Gassman'ı gerçekten seven kişılerin
doldurduğunun altını çizen D'And-
rea, "Vittorio için daha farkh bir şey-
leryapünıasını beklerdim. En azmdan
Venedik'e kadar gelen ve Vıttorio'nun
yakın dostu Robert Altman'dan fark-
h bir gösteri yapılması iste-
nebilirdi. İtalyan sineması
için bu kadar önemli bir ki-
şinin unutulmuşoimasıacık-
h bir olay" diye konuştu.
Festıvalin yöneticisi Bar-
bera da bu seçimi Gass-
man'ın ıstekleri doğrultu-
yapükla-
nnıbelır-
terek
kendini
savundu.
«VHtorio
için bu
filmin özel bir
yerivann.Avn-
ca onu anlatan
ve tamamlayan
bir film. Zaten
biz de onun
oyunculukkari-
yerini değil, onu
hatırlatan bir
gösteri düzenle-
mek istedik. Bu
salonda olması-
nın nedeni ise,
Sala Gran-
de'nin, Clint
Eastwood'un
fibnJerinin gösterilmesLw
- Fransız yönetmen Benoit Jacqu-
ot'nun tartışmalar yaratan fîlmi 'Sa-
de' de Venedik Film Festivali'nin ko-
nuklanndan bin. Ünlü Fransız düşü-
nür Sade Martdsi'nin yaşamını konu
alan fılmle ılk kez bir yönetmen im-
kânsızı başarmış ve düşünceleriyle
sadizm felsefesini yaratan bir düşünü-
DinoDe
Laurentüs'in
yapuncıhğnu,
Jonathan
Mostovv'un
YÖnetmeniiği
niüstlendiğj
'U-571'
Harvey
KeiteL Jon
BonJovLBüi
Paıton
oynuvortar.
• Kısa süre önce
yitirdiğimiz ünlü
İtalyan oyuncu
Vittorio Gassman'ın
78.yaşını kutlamak
için festivalde özel
bir film gösterimi
düzenlendi. Ancak
eşi, kariyerinde
önemsiz bir filminin
gösterilmesini
saygısızlık olarak
niteledi..
rün yaşamını çocuklann bile izleye-
bileceği bır sadelikte anlatmış. Filrnin
'karizmatik' oyuncusu Daniel Auteufl
da Venedik'e gelecek konuklar arasın-
da. Sade'nin imajını dağıtmadan bir
karakter çızmeye çalıştığını söyleyen
Auteil, düşünürün sadist ve fesat yön-
leri yerine tatlı dilli ve sofıstike taraf-
lannı daha ön plana çıkarmaya çahş-
tığını vurguluyor. Auteuil, her ne ka-
dar yazarın kitaplarını, bugün için bı-
le fazla 'asi' bulduğu için bitiremedi-
ğini itiraf etse de, tanhin Sade'ye ada-
letsız davrandıgına da ınanıyor. Ama
yine de, filmin çocuklar tarafından iz-
lenebileceğini söylüyor. "Herkesin
kendine ait bir Sade düşüncesi oMu-
ğu için onu beyazperdede canlandır-
mak bayağı güç oldu. Ben onun sade-
ce biryüzü üzerine düşünebUdim" di-
yen Auteuil pek çok kışının, Sade'yi
yazdıkları ıle özdeşleştırdiğini ve ger-
çek kışılığıni göz ardı ettiklerini ifa-
de ediyor. "Sade'nin yumuşak, sem-
patik yönünün kimse farkında değiL
BizçokinsanibirSade'>igösteriyoruz."
Filmin, Sade'nin yaşamından kısa
bir kesiti, devrimin en kanlı zamanla-
nndan biri olan 1794 yılındakı döne-
mim anlattığını belirten Auteiul, Sa-
de'nin düşüncelerinin, sadece cinsel-
lik ve özgürlük hakkında konuştuğu
için bir adamı hapse atan devrimin
sertliği ıle çok da ters düşmediğinı
söylüyor: "Ba-
na göre, Sade,
korku ve zevk
üzerinesonılar
sorarken kor-
kuyuzevkedö-
nüştürmenin
yoUannı arı-
yon"
-Dino De
Laurentis'ın
yapımcıhğım
yapnğı, yönet-
menliğini Jo-
nathan Mos-
tow'un üstlen-
diğı 'U-571'in gösterimi için, filmin
başrol oyunculan Harvey KeiteL Jon
Bon Jovi, MatmewMcConaghey ve B9
Paxton Venedik'e geldi. Ütinci Dün-
ya Savaşı sırasmda yaşanan ve bir de-
nizaltuun maceralannı konu alan fil-
min gösterimden önce Rusya'daki
'Kursk' denizaltı faciasmda yaşamla-
nnı kaybeden denızciler için bir sani-
ye saygı duruşunda bulunuldu. Belki
de bu yüzden bir araya gelen dört ün-
lü erkek arasında neşeden hiç eser
yoktu.
'Sinema yaşamımın parçası'
Sadece yapımcı Dıno De Laurentis
yaptığı konuşmada, Ingilizlerin ken-
dilerine ait bir denizaltı gemisine Al-
manca 'Enigma' adı vererek Ameri-
kalı gibi göstermesı konusunda çıkar-
dıklan tartışmaya değinerek "Bu fîbn
tkinci Dünya Savaşı'nda hayatını kay-
beden bütün askerierin amsına yaptf-
nuşür. Hiçbir istisna ohnadan. Diğer
tfim söylentilerin de hiç önemi yok.
Shakespeare bile hMyekrideğiştinnez
mi" diye açıklıyor.
Filmin birçok ünlü oyuncusu var.
'Piano'dakı cazibeli vahşi karakteriy-
le kadınlann gönlünde taht kuran Har-
vey KeiteL Bül Paxton ve ünlü Ame-
rikalı rock şarkıcısı Jon Bon Jovi. Bon
Jovi gösteriminden önce şöyle konuş-
tu: "Benim için sinema bir tutkudan
çok daha fazla şey ifade ediyor. Tabii,
beste yapmanın yaşannmda farkh bir
yeri var. Ama John Ford, Mel Brooks
ve Frank SinatraTı eski fihnJeri izle-
mek benim için vazgeçihnez bir zevk.
Bu yüzden de sinema arök benim ha-
yatunın bir parçası okhL."
ocuğun gözüyle ailenin dağılışıVKültür Servisi - Bugûnlerde sinemalannuzda
gösterilen 'Sensiz Olmaz' filminin yönetmeni
Stephen Fnears, yenı fılmı 'liam'ın gösterimi için
Venedik'e geldı. Frears'ın Joseph McKeown'un
'The Back Crack Boy' adh kıtabmdan sinemaya
uyarladığı film, Altın Aslan Ödülü için yanşacak.
Sınemada siyahlar içindekı faşist bir Ingilizin,
Vezahuuhnna eykmleri'ne katılıp Yahudi ve Ir-
landalılann yaşadığı evleri molotofkokteyli ile
bombaladığı sahnelerin görülmesi pek sık rastla-
nan bir şey değıl. Ama 1930'lann Liverpool'un-
da yaşayan 7 yaşındaki bir çocuğun hikâyesinin
anlatıldığı 'liam', bu ve bunun gıbi pek çok şe-
ye değiniyor: Ekonomik depresyon döneminden
dolayı ailenin başmın işsiz kalmasıyla sıkıntıya
düşen bir ışçı aılesı, böylece kimliğini ve kişüi-
ğinı yıtıren bir baba, yoksulluğa bir tepki olarak
doğan ırkçılık, faşizm ve şiddet...
"FUmi, McKeown'ua yazı stiKne hayran oldu-
ğum için yapüm. Çûnkfi o da benim gibi ülkesini
çokiji taıuyan birT dıyor 59 yaşındaki lngılız yö-
netmen "Bir ailenin dagtlmasmı küçük bir çocu-
ğun gözünden anlatmak bana çok ilginç gekiL Ay-
nca Birinci Dünya Savaşı sırasında fngûtere'de de
Yahudilere ve yabancılara karşı ırkçı bir taareket
vardı. Bu unurulmaya ve unuturulmaya çahşan
olayları anlatan izler de bulduın kftapta."
ÂslındaBBCTelevizyonu ıçınhazırlananfilm,
her ne kadar zor bir dönemı anlatsa da küçük bir
çocuğun bakış açısı sayesinde komedi unsurlan
ıle bezenmış. Frears, işsizlik yüzünden, statü ka-
zanabilmek için Yahudi düşmanı kılığına giren bir
• Stephen Frears, Altın Aslan Ödülü için yanştığı yeni
filminde, işsizlik yüzünden, statü kazanabilmek için
Yahudi düşmanı kılığına giren bir babanın trajedisini, 7
yaşındaki Liam'ın saflığıyla kara mizaha dönüştürüyor.
Yoksulluğa karşı ırkçılık, faşizm ve şiddet ortamında,
Liam, içinde sevinç ve umut beslemeyi sürdürüyor.
babanın trajedisini, Liam'ın saflığıyla kara miza-
ha dönüştürmeye çahşmış:
"Liam'ın gözlerine bakmca. açhktan krvranan
bir işçi aifesinin dramı görülebilir. Ama aynı za-
manda,bütün akmülara karşjn kendi çocukluğu-
nu ortaya koyan ve içinde sevinç ve umut besleme-
ye devam eden bir çocuk Liam."
"O dönemde, Katolik kiüsesinin Irianda halkı
üzerine baskısı. Yahudileri reddetmesi ve faşizme
vönlendirmesine tngüiz Kraliyet Ailesi de göz yu-
muyordu" dıyen Frears, bu hareketın 1945 yılı-
na dek sürdüğünü belirterek Ingiltere'de yaşanan
sefalet üzerine pek çok Ingilizin, hükümetin Hh-
ler'le birlik olmamasını eleştirdiğini de anımsa-
tıyor.
Frears, İngiliz yönetmenlerin bu tür tehMkeli'
konulara girmekten kaçındığını, ama Jimmy
McGovern'ın senaryosunu okuyunca bu filmi
yapmaktan başka çaresi olmadığını anlamış: "Li-
am'ın başına geknleri sanki ben yaşamışun gibi
hissettim. Katolik kilisesinin baskısı attuıda yaşa-
nan o umutsuz yoksulluk, rahiplerin baskryla ya-
bancılara karşı şiddeti ve faşiznû
körüklemelerlAllah'tanartıkküi-
se etkisini yttirdL Ama yoksulluk
ve cehalet her an aynı şeylerin ya-
şanmasma yol açabilir. Günümüz-
de de hâlâ ırkçıhğın canlanabflece-
ğine dair işaretler var. Özellikk Av-
rupa'da tarih kendini tekrar
edebuuf
Avusturya'dakı Jorg Haider
harekeanin bunun bırgöstergesı ol-
duğunu söyleyen Frears, bu yüz-
den Avrupa'nın sürekli aynı hatalan
yapmaktan kaçamayacağmı
düşünüyor. "DoğuAlmanva'dayme
Yahudilere karşı ırkçıhkhareketleri
başladL Birçok ülkede buna benzer şeyler ohıyor.
Ne\azıkldaaveridhanralarçokçabııkunutuhıvor.
Benim ve birkaç kişinin yapacağı her hangibir şey
yeterii olmayacak. Bu gidişigörünceaklımaşu şar-
kı sözteri gefiyon'Bu yüz bana birini hanrlatıyor...
Geçmışe yüzümü dönerek sakin sakin yürüyorum.'
Geniş Açı'da 'Fotoğrafta Özportre'
Kültür Servisi- îki ayda bir yayım-
lanan Geniş Açı Fotoğraf Sanan Der-
gisi, EylüL'Ekim 2000 sayısında dos-
ya konusu olarak 'Fotoğrafta Ozport-
re'yı ışliyor.
Dosya bölürnünün ilk sayfalann-
da. "Fotoğrafta ÖzportreyeKronokv-
jik Bir Bakış" adlı yazıda, HipoJyte
Bayard'm Fransız hükümetim pro-
testo etmek için objektifın karşısına
geçıp, yan çıplak duvara yaslanıp
ölüymüş gibi verdiği pozunun oldu-
ğu özportresi yer alıyor. Bu fotoğraf,
çoğu ka>nakta fotoğraf tarihinin ilk
özportresi olarak anılıyor ve aynı za-
manda ılkkurgusal fotoğraf olarak da
nitelendiriliyor. Bu bölümde aynca
EdnardStekhen, OttoUmbehr (Um-
Arif Vehbi Kırhan'uı özportresi
bo), gerçeküstücü dönemin en yara-
tıcı fotoğrafçılanndan Andre Ker-
tesz, Hans Befflmer ve gerçeküstü gru-
bun çekırdeğıne en yakın birkaç ka-
dından biri olan Cİaude Cahun'un
özportreleri var.
"Çağdaş Sanaüarda Fotoğrafik
Özportre Kullanımı" başlıklı yazıda
ıse fotoğrafın ıcadının ılk gününden
başlayan özportremn geçirdiği evre-
ler anlatılıyor. Bu sayfalarda da Du-
ane Mkhak, Yasumasa Morimura,
Cmd}Shermanve EfinaBrotherus'un
fotoğraflan yer alıyor.
Fotoğrafçılan kendı fotograflan-
nı çekmeye davet eden Merih Ako-
ğul'un "Ozportrelerinin IşığmdaFo-
toğrafçmm Ruhsal KunUği'' adlı bö-
lümde, Merih Akoğul ile
Robert Mapplethor-
pe'nın özportrelen ve son
20 yılda oluşturduğu öz-
portrelerle adından sıkça
söz ettiren John Coplans
ile ilgıli fotoğraflann da
bulunduğu "Parçah Er-
kek Estetiği'' adlı, Özge
Baykan ımzalı yazı gelı-
yor.
Kadın sanatçılann on
altıncı yüzyıldan itiba-
ren önce resım, sonra da
fotoğrafta ürettikleri öz-
portreleri ve bu çalışma-
lanndaki değişimleri in-
celeyen "GüzeDik,Aave
Bazı Şeyler..."de Maria
Cosway, Catharina van
Hemessen, Hortenze Ha-
udebourt-Lescot, Rolin-
da Sharples, Kate Matt-
hews, Frances Benjamin
Johnston. VVanda Wulz, Cİaude Ca-
hun, Frida Kahk>, Rachel Lewis ve
Jud>
7
Dater'in özportreleri yer alıyor.
Dosyada aynca fotoğrafik özport-
relerin resmin pratiklerine kayması
üzerine bir deneme olan "Aynada
Kendime Baküğunda" Şahin Kay-
gun, Nuri Bilge Ceylan, MeBke H.
Acele,GüniriÇakılaoğlu nun özport-
relenyle; son yıllarda özportre üze-
rine yoğunlaşan Fransız fotoğrafçı
IsabeDe Rozenbaum ıle yapılmış bır
söyleşı ve çalışmalannda doğaya dön-
me isteğını temsılleştıren Ana Men-
dieta ile ilgıli "Dokunmak Yeryüzü-
ne" yazısı sanatçımn fotoğraflanyla
birlikte yer alıyor.
'Depremin Yuttuğu Fotoğraflar'
Bu sayının dosya bölümü, ülkemız-
de üretılen farkh özportre çalışmala-
n ile sona eriyor. Bu sayfalarda Arif
Vehbi Kn-han, Bülent Şangar, Orhan
Cem Çetin, thsan Derman, Gül Hgaz
Kent, Nun Bılge Ceylan, Orhan Alp-
türk, Aydan Murtezaoğlu, Hadiye
Cangökçe, Feridun Meriç, Balkan
Naci tsüınyeli, Canan ŞenoL Tayfun
Kocaman, Ahmet Öner Gezgin ve
Haül Aftmdere'nin çahşmalan yer
alıyor.
Derguıin dığer sayfalan arasında
ise Nazif Topçuoğlu'nun New
York'taki sergilerle ilgili görüşleri ile
çocuk ve moda fotoğrafçılığını anlat-
tığı yazısı; Merih Akoğul'un Ara
Güler'den Şaldr Eczacıbaşı'na, savaş
fotoğrafçılığmdan Japonlara dek pek
çok konuya değindiği yazısı ile Şeb-
nem Işigfizei'in "Depremin Yuttuğu
Fotoğraflar" özelinde fotoğrafın
önemini anlattığı yazısı yer alıyor.
Assos'ta felsefe günleri
Kühür Servisi- Orsan K. Oymen' in
felsefe tutkunlannı, yılda en az bir ke-
re Assos'tabuluşturmak amacıylakur-
duğu 'Assos'ta Felsefe' adlı platform-
da bugün, yann ve pazar günü olmak
üzere üç gün sürecek olanbir program
düzenleniyor. Bugün saat 19.00'da As-
sos'ta Athena Tapınağı'nda başlaya-
cak olan program. yann saat 16.00'da
Old Bridge House'da 'YaşamıFelsefe-
ye Bağlayan Nedir?' konulu bir etkin-
lıkle sürecek.
I'azar günü saat 16.00'da ise yine Old
Bndge House'da 'Epistemoloji bilgiyi
temeUendirmekzorunda nu?' adlı et-
kinlik ile sona erecek.
Ilerikı yıllarda 'Assos Felsefe Oku-
hı'nu kurmayı amaçlayan Öymen, 'As-
sos'ta Febefe' platformunun buluşma-
lannda formal ve resmi alışkanlıkla-
nn olmadığını bu nedenle de toplan-
tı, konferans, seminer kongre ve se-
ans gibi ifadeleri kullanmaktan ka-
çındıklannı belirtiyor ve platformu
şöyle anlatıyor: "Febefe uçsuzbucak-
sız, her şeyi sorgulayabilen, suur tanı-
mayan, yaratıcı bir düşünce, sezgi ve
duygu dünyasıdu". Ne yazık ki günü-
mözde felsefe,düzeninde zorlamasry-
la, gklerek kuru bir akademik disip-
lin hafine dönüştü, felsefe tutkusunun
yerini, akademik kariyer kaygısı al-
maya başladL
'Assos'ta Felsefe'de febefe taröş-
malannın gercekleştigi zamanlara oİ-
saotsa'felsefe anlar'deriz.Buplatibnn
bir 'work-shop',yani 'ış-dükkânı' da
değfldn*. Amacınuz 'ış yapmak' veya
kariyer hanemize bir artı puan ek-
lemek değiL felsefe yapmak, dosthık-
lar kurmak, muhabbet etmektir."
AynntdıbUgiiçin: (0212 24913 39)
YAZIODASI
SELtMtLERİ
MuzaflerBuyptAçu'nun
Günlükleri
Yaşadığımız ve Yaşananlar, Muzaffer Buyruk-
çu'nun günlüklerinden seçmeleri derleyen bir ki-
tap. Kültür Bakanlığı Yayınları yayımlamış.
Arka kapakta Muzaffer Buyrukçu'nun yaşamöy-
küsü: Hayatını kazanmak için bir dolu iş ardında
günler, yıllar... Aşçı, sütçü, kunduracı çıraklığı, in-
şaat işçiliğj, frezecilik, pedalcılık, hal kâtipliği, ga-
zetecılik, memuriyet.
Bu zor, bir yandan da zengin yaşam deneyimi
Buyrukçu'nun öykülerine her zaman yansımıştır.
Katran, Acı, Korkunun Parmaklan, Bulanık Re-
simler, ilkgençlik yıllanmda okuduğum, Buyrukçu
imzalı öykü kitaplan. Ilk üçünü sanınm Yeditepe Ya-
yınlan yayımlamıştı. Sonra Çan Yayınlan arasında
çıkan Kuyularda...
Çalışan insanlar, işinde gücünde, ağır sorunlar-
layüklü, ala ala hey yaşamaya bütün olanaklan kı-
srtlı insanlar... önlerinde hep dar bir yaşam vardır.
Istekleri, özlemleri uçsuz bucaksızdırda, o dar ya-
şam, olanca merhametsizliğiyle istekleri, özlem-
leri köreftip durur.
Muzaffer Buyrukçu yurdun milyonlarca insanını
yazmtştır.
Günlüklerin kişileri farklı. Günlüklerde şairler, ya-
2arlar, sanatçılar karşımıza çıkıyor. Yaklaşık kırk
yıldan beri günlük tutuyor yazar.
Papirüs yıllanydı. Edebiyat dergisi Papirüs, çağ-
daş Türk edebiyatmın verimlerine açıkt. Edebiya-
tı çok geniş bir çerçeveden görebilen Cemal Sü-
reya. Yalnız incelikli bir şair değil, aynı zamanda
gerçek bir edebiyat koruyucusu, kollayıcısı... Buy-
rukçu'nun günlüklerini Papirüs dergisinde yayım-
landıkça okurdum.
Şimdi Yaşadığımız ve Yaşananlar'da yeniden
okuyorum, fakat içim burkularak.
Yıllar geçip gidivermiş. Ne Papirüs, ne Cemal Su-
reya...
Muzaffer Buyrukçu'nun aynntıdan aynntıya yo-
ğunlaşılarak kaleme getirilmiş günlüklerinde, yitir-
diğimiz birçok sanatçı, daha dün gibi yasayıp du-
ruyorlar, her birine tarih atılmış günlerde, yazılar-
da.
Orhan Kemal'le başlıyor ilk satıriar. Gün geç-
tikçe daha çarpılıp kaldığım biryazardır Orhan Ke-
mal. öykülerini, romanlannı, dahası roman adlan-
nı yoksul kesimlerin hüzün dolu yaşamalannı ser-
gilemeye adamıştı. Onun Arkadaş Islıklan adı be-
ni her defasında yıkar...
Çok geçmeden Edip Cansever, Metin Eloğlu,
Cemal Süreya... Üçünü de tanıdım. Şiirlerini çok
sevdim. Edip Cansever'in şiirindeki bir sözcük için
günlercedtdinişinetanıklıkertim. Metin Eloğlu'nun
gürül gürül sesi vardı. Cemal Süreya'yı dinlemek
murJuluktu.
Hangi birini anayım: Degerii oğretmenim Raıtf
Mutiuay, hepi topu dört kez gorusebıldiğim Dı-
ranas, antotojisiyle kimbilir ne çok kişiye hikâye-
mizi ve romanımızı sevdirmiş Tahir Alangu, ha-
yatın ettiklerine omuz silkmiş lltıami Bekir Tez...
Enikonu hüzünlü geçit töreni.
Muzaffer Buyrukçu'nun günlerinde bir iki kez
ben de vanm. llkinde Papirüs'ün yazıhanesinde-
yim:
'Bazen de tek başına gelirdi Seüm ileri ve epey
otururdu. Cemal Süreya'yla çok severdik, beğe-
nirdik bu mûthiş yeteneği."
Bir başka sahnede, kuçük dağlan ben yarattım
gibi duruyormuşum. Muzaffer Buyrukçu şaşırmış.
Vardı öyle hallerim, kısa bir dönem de olsa vardı.
Şarkılar Seni Söyfer yazanndan özür dilemek is-
terim. Okuyunca, yüzüm kızardı.
Bir sayfada Kerim Korcan... Başka bir sayfa-
da Zeyyat Selimoğlu... Bilge Karasu... Bekir
Yıldız...
Değişik sanat anlayışlanyla edebiyatımıza biri-
kim sağlamış kişiter, yitirdiklerimiz. Yazmasaydılar,
ne çok sayfası bomboş kalacaktı edebiyatımızın.
Ve Muzaffer Buyrukçu günlüklertutmasaydı, on-
lann günlerini, akşamlannı nasıl bılecektik... Dedi-
ğim gibi, yaklaşık kırk yılın guncel yaşaması, bu gün-
lüklerde, edebiyat tarihimize sesleniyor.
Takvimde iz Bırakan:
"Bildiğim her şeyi anlatma zamanı geldi artık.
O yetmezse, tahminlerimi söylerim." Clive Bar-
ker, Galilee, Mehmet Harmancı'nın çevirisi, Ma-
ceraperest Kitaplar, 2000.
K U L T U R Ç İ Z t K
K A M Î L M A S A R A C I