23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2000 PAZARTESİ HABERLER MGV Kocaeli Şubeside mühüplendi • İZMİT(AA)-Milli Gençlik Vakfi'nın (MGV) Kocaeli Şubesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce amacı dışında faaliyet gösterdiği gerekçesiyle mühürlendi. Yöneticileri hakkında da dava açılan MGV'nin, Tepecik Mahallesi Feridun Özbay Caddesi Kapusuz îşhanı'ndaki Kocaeli Şube Başkanı Sinan Ejderoğlu, bazı kitap ve dokümanlan almalanna izin verildiğini ve gözaltına alınan kimsenin bulunmadığını bildirdi. Yücelen karakol inceledi • MERSİN(AA)- Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, Içel Valisi Şenol Engin ile emniyet müdürlüğü nezarethanelerinde incelemelerde bulundu; gözaltında tutulan sanıklarla konuştu; Emniyet Müdürü Haluk Bahçekapılı'dan çahşmalar ve uygulamalar konusunda bilgi aldı. Nezarethane incelemesi sırasında, gözaltında bulunan Osman Taş'a " Burada rahat mısınız" diye soran Bakan Yücelen, "Burası birinci sınıf otel, ama bize küfrediyorlar" yanıtmı alınca, "küfürün de insan haklan ihlali sayıldığını" belirterek yetkililere bunun tekrannı istemediğini söyledi. Yücelen. daha sonra brifing salonunda ğazetecilere yaptığı açıklamada, polislerin günde 12 saat görev yaptıklannı, fıziken bunun zor bir koşul olduğunu ve gözden uzak tutulmaması gerektiğini kaydetti. • Yüksek yargıda seçtmgünü • ANKARA(ANKA)- Danıştay ve Yargıtay'da bugün yapılacak 2 seçimle Danıştay'ın 4 yıl görev yapacak yeni başkanı ile Anayasa Mahkemesi yedek üyesi belirlenecek. Danıştay Başkanlar Kurulu'nun aldığı karar uyannca, Erol Çırakman'ın yaş haddinden emekliye aynlması nedeniyle yeni başkanı belirlemek için seçime gidilecek. Danıştay Başkanlığı için şimdilik, 1. Daire Başkanı Harun Çetintemel, 5. Daire Başkanı Nuri Alan, 6. Daire Başkanı Gürbüz Önbilgin ve 9. Daire Başkanı Uzdem Akyüz'ün adaylık başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Anayasa Mahkemesı'nin yedek üyesi Mustafa Yakupoğlu'nun temmuz ayında yaş haddinden emekliye aynlması nedeniyle Yargıtay Büyük Genel Kurulu"nda da seçim yapılacak. Türk-İş Başkanlar Kurahı • ANKARA(AA)- Türk-Iş Başkanlar Kurulu, bugün olağanüstü toplanacak. Konfederasyon genel merkezinde gerçekleştirilecek olağanüstü başkanlar kurulu toplantısında, hükümet tarafından onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen sosyal güvenlik kuruluşlanyla ilgili kanun hükmünde karamameler (KHK), zorunlu tasarruf fonunda biriken paralann ödenmesi ve bu yıl içinde bağıtlanacak toplu iş sözleşmelerinin değerlendirileceği büdirildi. Toplantıda, sendika başkanlannın görüşleri doğrultusunda bir karar alınıp hükümete iletilebileceği de öğrenildi. Hesapları altüst olan muhalifler strateji belirleme toplantılan yapıyor CHP'de kuruhay telaşıMUTLUSERELİ ANKARA-CHP'de, 15gün- lük takvim içinde verilen olağa- nüstü kurultay kararı, parti içi gruplann "genel başkanhk" he- saplannı altüst etti. Telaşa kapı- lan muhalif gruplar, durum de- ğerlendirmesi yapmak ve stra- teji belirlemek amacıyla toplan- tılar düzenlemeye başladüar. Mayıs aytndaki olağan kongre- ye yönelik olarak gelecek ay il ve ilçe kongrelerinin başlaya- cak olması, delegasyona riâkım • Hasan Fehmi Güneş'in öncülüğünü yaptığı 'Sol Kanat' dün durum değerlendirmesi yapmak için bir araya gelirken Mehmet Moğultay Istanbul'da ilçe başkanlannı topladı. Murat Karayalçın da yandaşlanyla bugün bir toplantı düzenleyecek. olma arayışı içindeki gruplann hesaplannı etkiliyor. Muhalif gruplar kendi aralannda 30 Ey- lül'de aday çıkanp çıkarmama- yı tartışırken, yandaşlan Deniz Baykal'a "Mayıs'ta dengeierin ne olacağuu biiemeyiz. Güç biz- deyken aday ol" diyerek yoğun baskı yapıyorlar. CHP'de 30 Eylül'de yapıla- cak olağanüstü kurultaya 12 gün kala, muhalif gruplar "adl durum toptanülan" düzenle- meye başladılar. Hasan Fehmi Güneş" ın öncülüğünü yaptığı "$olkanat"ın il temsilcileri dün Ankara'da bir araya gelirken Mehmet Moğultay da Istan- bul'da ilçe başkanlannı topladı. Murat Karayalçın'ın da bugün Ankara'da yandaşlanyla geniş katılımlı bir toplantı düzenleye- ceği bıldinldi. 'Sol kanat'ın, Hasan Fehmi Olumlerinin 39. yıldönumu Menderes, Zorlu ve Polatkan aıııklı tstanbul Haber Servi- â -Eski başbakanlardan Adnan Menderes ve es- kı bakanlardan Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan, ölümlerinin 39. yıldönümünde, DYP tstanbul II Baş- kanlığı tarafından Top- kapı'daki Anıtmezar'da düzenlenen törenle anıldı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hayri Ko- zakçıoğlu, Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın 'demokrasi mücadelesf verdiğini kaydederek, "Onlann manevi var- hklanna sahip çıkmak, demokrasi)e sahip çık- mak demektir" dedi. Kozakçıoğlu, şöyle de- vam etti: "Bugün özgürlüğe sa- hip çıkan polMkacılann savunduklanıu, bun- dan 55 sene önce savu- narak ortaya çıkan, önünde saygryla eğüdi- ğimiz bu demokrasi şe- hitleridir. Menderes, Zorhı vePolatkan, idam edDdikieri günlerde şe- riata mı sahip çıkmış- lann, 30 bin lrîşinin ha- yanna neden olanbir te- rörisun dosyası MecKs'e mi gönderUmemişti, bankalann içleri hor- tumlanıyor. bu paranın hesabı sorulmuyor muydu, Kuzey Irakta ayn bir deviet kunıiu- yordu da bizim hükü- metimirin sesi çıkmıyor muydu? Hiç de böyle bir şey yoktu. Bu şehit- ler'özgürlük' demişler- dl Bu sehhfer arkadaş- lan ile birükte demok- rasi' demişlerdL" Anma töreni, Kuranı- kerim okunmasının ar- dından dua edilmesiyle sona erdi. DP Genel Başkanı KorkutÖzal ve eski Istanbul Büyükşe- hir Belediyesi Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün Topkapı'daki Anıtmezar'ı ziyaret etti. Baykalcdar, liderlerine "Siyasetteelinde ne zaman güç varsa kuDanacak- suı. Şimdi güç bizdeyken bunu kullan" baskısı yapıyoriar. CHP Istanbul Gençlik Kollan Eğitim Sekreteri Yılmaz'dan öneri 'CHP gençliği tek vücut olmalı' ZEYCAN GÜL CHP Istanbul Gençlik Kollan Eğitim Sekreteri Önder Yıhnaz, CHP'de yapısal sürekliliğin, altı oktan biri olan devrimciliğin, uygulamada işlerlik kazanmasıyla gerçekleşeceğini belirtti. Yılmaz, emegin, eşıtliğin, adaletin yüksek değerler olduğunu benimseyen herkesin, özlenen CHP'yi yaratmakla yükümlü olduğunu vurguladı. CHP'de 18 Nisan seçimleri sonrası başlatılan "Yeniden yapdanma" sürecini ve sürecin sorunlannı değerlendiren Yılmaz, CHP ve aynı misyonun temsilcisi diğer partilerin, 1980 darbesi ve anayasasıyla toplumdan ve örgütlerinden kopanldıklannı, 1995 genel seçimlerinden sonra aldıklan oy oranlanyla da yıpranmış ve gerilemiş bir görüntü verdiklerini savundu. Yılmaz, 18 Nisan seçimlerinden sonra parti içinde ve dışında, partinin mevcut sorunlannın tespitine ve çözümüne yönelik çalışmalann başlamasına karşın CHP'nin zihinsel ve ideolojik buhran geçirdiğini, kimlik sorunu yaşadığı izlenimi verdiğini savundu. Yılmaz, "Süreç içinde parti içi iktidar kavgası kişiselleşti. Ideolojiyi iktidara taşıma anlayışı kahnadL Parti halkm gözünde yıprandı. Yapay ekipleşmelere sahne okhı" dedi. Yılmaz, partiye, düşünsel yapıyla bağdaşmayan insanlann kaydedildiğini, "delege ağahğT diye adlandınlan feodal yapının meydana getirildiğini öne sürdü. Yılmaz, bu sorunlann, 1980 darbesinin ülkede oluşturduğu örgütlü toplum bilinci ve kamu inisiyatifîni yok eden toplumsal yapıyla bağlantılı olduğunu ifade etti. CHP'nin temelinin, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda halkın mücadele gücünü ortaya koyan Kuvayı Milliye ile halkı örgütleyen Anadolu ve Rumeli Müda- faa-i Hukuk Cemiyeti'ne dayandığım anımsatan Yılmaz, "CHP, günümüzde verdiği gonintüyle adeta o günkrini unutmuş bir izlenim veriyor. CHP, geçmişte ûzerine akhğı sorumhıluğu yaşadığı sürece yerine getirmek durumundadır" dedi. CHP'nin savunduğu ideoloji ve toplum kesiminin belli olduğunu ıfade eden Yılmaz. Türkiye'de sosyolojik ve siyasal çerçevede oturmayan taşlan CHP'nin oturtması gerektiğinı belirterek şöyle devam etti: "Emeğin, eşittigin, adaletin yüksek değerler olduğunu benimseyen, bu değerlerin hak ettiği karşıhğı alması için çaba sarfeden, bedenen, ruhen ve zihnen genç kalan herkes, özlenen CHP'yi yaratmakla yükümlüdür." CHP gençliğinin, Kemalist ve tam bağımsız anlayışla kendi içinde tek vücut olması gerektiğini ifade eden Yılmaz şunlan söyledi: "Bu vücut, partinin devrimci anlayışla Türkiye Cumhuriy eti'nin güncel konumda yer almasını sağlayacak dinamiktir. Genç bir CHP, sryasetin kişilere yönelik olarak yapıhnasma karşı koyabüecek güce sahip olacaknr. Bu, parti içinde'yapay' diye tabir edilen kişiterin bir yerlere taşuıması siyasetinin de aynı zamanda reddi olacak." CHP'nin, sisteme uyan değil, sistemi değiştiren bir parti olması gerektiğini belirten Yılmaz, "Nasl bir CHP" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Tüm tarihi boyunca partiyi ayakta rutan, Cumhuriyet'in \e CHP'nin sevgisini taşıyan partinin gerçek sahiplerinin, yanhşlara dur dediği; partinin dış poütikasmdaki başansını öncetikle kendi içindeki sorunlan aşmasına bağh olduğu gerçeğinden hareketle parti içindeki yapay eldpleşmeleri aşnuş; emekten yana tavır koyan, tarihsel misyonuna ve devrimci köklerine sahip çıkan bir CHK" Güneş'in Iskitler'deki bürosun- da gerçekleştirdiğı toplantısma, Güneş, Ercan Karakaş ve Esin Fatma TemeTın yanı sıra eski Konya İl Başkanı Hûsnü Boz- kurt da katıldı. Son dönemde sol kanat ile ayn düşenlerden Etem Cankurtaran, toplantıya katılmazken Fıkri Sağlar'ın toplantıda bulunduğu öğrenil- di. Alınan bilgiye göre toplan- tıda il temsilcilerinin geçen haf- taki PM toplantısında Baykal ekibi ile yapüan ittifaka tepki göstermeleri değerlendirildi. Bu nedenle, Baykal ekibi ile iş- birliği içinde bulunulmadığına iüşkin olarak bugün kamuoyu- na bir açıklama yapılması ka- rarlaştınldı. Bu doğrultuda, Esin Fatma Temel ve Prof. Dr. Abdülkadir Ateş'in MYK'den istifa etmeleri gündeme geldi, ancak bundan vazgeçildı. Top- lantıda aynca, sol kanadın ku- rultaya etkin olarak katılması görüşü benimsenirken kurulta- ya yönelik çalışmalan yürütme- si için bir komite oluşturuldu. Partinin eski genel sekreter yardımcılanndan Bekir Yurda- güJL olağanüstü kurultay karan ahnmadan önce muhalif gruplar arasında tüzük kurultayına yö- nelik bir hareket başlanldığmı belirterek, Baykal'a yakınlığıy- la bilinen ısımler tarafından bü- tün örgüt birimlerine faks mesa- jı gönderilerek, tüzüğün geçiril- memesi yönünde talimat veril- diğini ileri sürdü. Yurdagül, Baykal ekibinin tüzüğün redde- dilmesini sağlayarak Genel Başkan Altan Öymen ve eski genel sekreter Tarhan Erdem yönetimine güvensizlik yarat- ma amacında olduklannı savun- du. Güneş ve Ertuğrul Gü- nay'ın da bu nedenle parti mec- lisinde (PM), Baykal ekibiyle ittifak yaptığını kaydeden Yur- dagül, "Bu ilkesiz büükteliği gerçekleştiren gruplar, Bay- kal'ın genel başkan, Güneş'in genel başkan yardıması, Gü- nay'm genel sekreter ve Moğul- tay 'ın da genel sekreter yardun- ası olduğu bir yönetim sağbma- yı amaçlamaktadıriar. Onlara yakışan da böyle bir buüktefik- tir" diye konııştu. Ertuğrul Günay ise, bu gibi durumlarda görüş alışverişi ne kadar doğalsa oy alışverişinin de o kadar doğal olduğunu söy- ledi. Kurultayda çıkan bütün lis- telerin bir daha hiçbir durumda ortak hareket edemeyeceğine ilişkin bir görüş olduğunu belir- ten Günay, bu yaklaşımın doğ- ru olmadığını savundu. Günay aynca, partide kimseyle kanlı bıçaklı olmadığmı, ancak siya- si bazı konularda görüş aynlık- lan bulunduğunu söyledi. He- nüz, 30 Eylül'deki kurultayda genel başkanlık yanşmın doğnı olup olmayacağını irdelediğini kaydeden Ertugrul Günay, "Da- ha önümüzde çok uzun bir za- man var. Henüz karar vermiş değüun" diye konuştu. Muhalif gruplar, bu kısa süre- de genel başkan adayı çıkanp çıkarmamayı tartışırken yan- daşlan Baykal'a yoğun baskı yapmaya başladılar. Mayıs ayındaİu olağankurultayda den- geierin ne olacağırtın şimdiden bilinemeyeceğini savunan eki- bi, Baykal'a " Siyasette ehndene zamangüç varsa kuUanacaksın. Şimdi güç bizdeyken bunu kul- lan" baskısı yapıyorlar. Bazı dinci ğazetecilere göre, kişisel sorunu her tür mücadelenin önüne geçiyor ^Erbakan, zoru görünce kaybolur' tstanbul HaberServisi- Kesin- leşen hapis cezasını 4 ay ertele- ten kapatılan RP'nin Genel Baş- kanı Necmettin Erbakan, "de- mokraf olarak nitelediği gaze- tecilerle bazı şeriatçı gazeteciler tarafından "kişisel sorununu de- mokrasi mücadelesinin önüne koymakla" suçlandı ve "kor- kak" olduğu ima edildi. Erba- kan'ın siyasi geçmişindeki dav- ranışlan, bu yöndeki nitelemele- ri haklı kılan önıeklerle dolu. Erbakan, Hidiv Kasn'nda 312. maddenin kalduılması için yardım talebinde bulunduğu "demokrat gazetecilerin", de- mokrasi anlayışuıı ve mücadele yöntemini sorgulayan sorulany- la karşılaştı. Erbakan'ın davet- lileri arasında bulunan AH Bay- ramoğlu. dünkü Yeni Binyıl ga- zetesindeki köşesinde, Erba- kan'ın "hapse girerek mücade- leeüne niyetindehiçohnadığuu'' yazdı. Erbakan'ın kritik anlarda demokrat olarak nitelediği ga- zetecilerden destek istediğini belirten Bayramoğlu, yazısında "Kritik anlar Erbakan'm şahsi sorunu ya da duruşunun siyasi açıdan hassaslaşnğı zamanlar- da ortaya çıkıyor. Erbakan, her sefer şahsi sorun ve duruşunu. bunlann amnı çizmeden, de- mokrasi, hukuk ve insan hakla- n meseieleriyle ustaca Uişkilen- diriyor" dedi. Erbakan"ın za- man zaman gerçekleri tahrif et- tiğini de ifade eden Bayramoğ- lu, FP içindeki yenilikçi gruba yönelik antidemokratik uygula- malara ilişkin soruya verdiği "Demokrasi mücadelesi için di- siplin ve itaat şartnr" yanıtının altınıçizdi. Sabah gazetesi yazan Can Atakh da dünkü yazısında Erba- kan'ın söylediklerinde "demok- rasi ve insan haklan kavramını hemen her cümle başmda tek- rarlamasuun** dışında bir deği- şiklik ohnadığını vurguladı. Ce- zasının ertelenmesi için "Evimi tamir ediyorum. Aüern perişan ohır" yönünde gerekçe gösteren Erbakan'a yönelttiği "Size yakı- şan, 'Ben Başbakanlık yapnıış bir siyasetçiyim. Bana dört ay daha süre verin, bu süre içinde benim mahkûm olduğum ilkel maddenin kaldınlması için te- maslarda bulunacağım' demek değil nüydi" sorusunu Erba- kan'ın "kabadayhk olarak" ni- telediğine dikkat çeken Atakh, "Erbakan demokrasi adına ya- pılacakonurlu bir çılaşı kabada- yınkolarak nheleyince, söylediği pek çok sözün anlamı da ghnüş oWu" dedi. Toplatıya katılan di- ğer gazeteciler de benzer görüş- ler dile getirirken şeriatçı Akit gazetesi yazarlanndan AtiDaÖz- dür, dünkü yazısında Erba- kan'ın mücadeledeki yetersizlı- ğine ilişkin eleştirileri annnsa- tarak "Amatör bir Erbakan âşı- ğıyımvedostuma'korkak 1 dam- gasınuı vuruhnasma gönlümü ran edemiyonım'' diye yazdı. Geçmişi doğruluypr Erbakan'ın geçmişteki tutu- mu da "Kişisel sorununu de- mokrasi mücadelesinin önüne koyduğu" ve demokrasi müca- delesindeki cesaretsizliğine iliş- kin değerlendirmeleri haklı kı- hyor. Bazı ömekler şöyle: -1969 yıhnda yapılan tarnş- malı Odalar Birüği seçimini kay- beden Erbakan, kendisiniodasj- na kilitleyerek koltuğunu bırak- makistemedi. Erbakan poüs zo- ru ve ünlü tövbekâr hırsız Çopur Hüseyin'in kapıyı çflingirie aç- masıyia dışan çıkarüabüdL -12 Mart darbesi döneminde kapatılan Milli Nizam Parti- si'nin (MNP) genel başkanı olan Erbakan, darbe döneminde Isviçre'ye kaçtı. Darbe sonra- smda MNP kadrolan 1973'te kuruculan arasında Erbakan'ın olmadığı Milli Selamet Parti- si'ni kurdular. -1996 kurduğu RETAHYDL hükümetini, yolsuzluklan için hakkmdaMecfis soruşturmasıis- tediğiDYPlideriÇüler'le"soruş- turma önergelerinin geri çekil- mesi" pazarhğı üzerine kurdu. - REFAHYOL hükümeti dö- neminde, irtica ile mücadele edilmesini öngören ve "28 Şu- bat kararlan" olarak bilinen MGK kararlannın altına başba- kan olarak imza ath. Daha son- ra karşı olduğunu söyledi. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Eşitlik Korkusu... Insanlarda yeni bir korkunun yaratıkjığını görü- yorum: 'Eşitlik korkusu'. Uzun süredir gözlemle- diğim 'üstûn olma çılgtnlığı'n\n insandaki 'aşağı- lık ve yetersizlik duygusu'nun bir sonucu olduğu- nu düşünüyordum. Kapitalist ekonominin pazar- lama teknikleri de ınsanlarda 'üsfün olma komp- leksi' yaratarak satışları arttırdığı için durumu bu- na bağlama eğilimindeydim. Adler'in öğretisi de insanlann aşağılık duygusundan kurtulmak için çabaladığını açıklar. Ancak günümüz toplumlann- da yaşananlar daha farklı bir açıklamayı gerekli kı- lıyor. bu da 'artık insanlann birtiihne eşit olmak- tan korkutulduğunu' düşündürüyor. Eşitlik, eşit olmak, insanlann birbirine eşit kılın- ması, eşit olduğunun kabul edilmesi uzunca bir sü- redir önce unutuldu, sonra da sosyal bir korkuya dönüştü. Eşit olmak, artık yetersizlik, aşağıda olmak, ça- resiz insanlar kitlesine katılmak anlamlanna geli- yor. İnsanlar, sanınm bu nedenlerle 'eşitlik' gibi son derece insancıl, son derece insan duygulan- na, insan aklına uygun bir kavramdan korkar du- ruma getirildiler. İnsanlar artık hırslı, gergin, öfkeli, alaycı, uzak, sevgisiz, kaygılı, kavgacı ve doyumsuz. Gıpta etmek, yani birisinde görüp beğenmek, o- nun gibi olmak ya da onun benzerine sahip olmak duygusu ortadan kalktı, acımasız bir kıskançlığa dönüştü: Onun hiçbir şeyi olmasın, hepsi benim olsun. Birini korumak, bir şeyi korumak duygusunun te- meli olan acımak, şefkat duymak duygusu da ye- rini 'konjyarak üstün olduğunu kanıtlamak, bunu da koruduğunun başının üstüne asmak' gibi bir aşağılamanın belirtisi oldu. İnsanlar sürekli birbirine bakarak, birbirini kıska- narak, birbirine işaret koyarak yaşar duruma gel- diler. Bu 'başkası endeksli hayat' da 'üstün ol- ma'nın dile getirilmeyen gerekçesi oldu. İnsanlann 'çocuklanndan ne beklediklerine ba- kınız'. İnsanlar artık çocuklanndan 'başkalanndan üstün olmalannı' bekliyorlar. Çocuklarına okul se- çerken, öğretmen seçerken, giysi seçerken, ayak- kabı seçerken ölçütleri budur: 'Benim çocuğum üstün bir çocuktur ve bu fark edilmeli, bu sağlan- malıdır'. İnsanlar, çocuklannın başka çocuklarla eşit olmasından korkuyorlar. Çünkü 'eşitlik', in- sanlan artık korkutuyor. Artık bütün dünya bir 'üstûnlük-aşağılık dizge- si' olarak tanımlanıyor Amerika Avrupa'dan üstün, Avrupa Ortadoğu'dan üstün, Ortadoğu Hindis- tan'dan üstün. Beyazlarsiyahlardan üstün. Erkek- ler kadınlardan üstün. Zenginlerfakirlerden üstün. Okumuşlar okumamışlardan üstün. Büyükler kü- çüklerden üstün. Bizimkiler sizinkilerden üstün. Ben senden üstünüm. El elden üstün. Eller ayak- lardan üstün. Uzunlar kısalardan üstün. Kaşlar gözlerden üstün... Liste uzayıp gidiyor. İnsan haklan bildirgesinde yer alan 'İnsanlar öz- gür ve eşit olarak doğarlar' ilkesi, günümüzde san- ki bir alay konusu durumuna geldi. Gerçekte artık insanlar ne özgür doğuyor ne de eşit. Tam tersi- ne, kölelik ve eşitsizlik daha doğuştan başlıyor. O- nun için de insanlar arasındaki hayat artık bir sa- vaş olarak sürüp gidiyor: Ben senden üstün ola- cağım, bunun için de seni ezecegim (seni geçe- ceğim ya da seni yeneceğim ya da senin önünde gideceğim de olabilir). Dünyayı bir vahşi hayvan arenasına çeviren 'ez- meyen ezilir' ilkesi gerçekte, dile getirilmeden uy- gulanan en önemli hayat felsefesini oluşturuyor. Peki, ne olacak, böyle sürüp gidecek mi? Insan- lık bu karabasandan kurtulmanın yolunu bulama- yacak mi? Üstte olanlar orada yaşamanın hem zevkini hem korkusunu içlerinde duyarken altta olanlar ya bir gün üste çıkmanın hayalini kurarak ya da dine, bir inanca sığınarak yaşamlannı sür- dürecekler mi? 'Eşitlik korkusu' insanlan felce uğ- ratmayı sürdürecek mi? Yoksa, insanca bir ses, insanca bir çıkış, insan- ca bir çözüm bulunacak mı? İnsanca bir çözüm, çocuklara öğrettiklerimizle başlayacaktır. Çocuklara eşitliği öğretiniz. Çocuklannızı hırslannıza alet etmek yerine, on- lara eşitliği öğretiniz. Çocuklarınıza demokrasiyi öğretmek istiyorsa- nız, onlara eşitliği öğretiniz. Çocuklannıza özgürlüğü öğretmek istiyorsanız, onlara eşitliği öğretiniz. Çocuklannızı başanlı kılmak istiyorsanız onlara eşitliği öğretiniz. Çocuklannızın kendi önlerinde engel olmaması- nı istiyorsanız onlara eşitliği öğretiniz. Çocuklannıza eşitliği öğretmek için de önce siz eşitliği öğreniniz. Insanda ve toplumda eşitlik bilinmiyorsa, daha- sı bir korku oluşturuluyorsa.. orada insanlık erde- mine ilişkin hiçbir şeyi öğretemezsiniz. E-mail: erdal.atabek@mynet.com.tr Fax: 0212 513 90 98 Ziraat Bankası 3 trilyonlıık vurgun iddiasına iki tutuklama ISTANBUL (AA> - Ziraat Bankası Sirkeci Şubesi'nden bazı fir- malara usulsüz kredi vererek, bankayı yakla- şık 3 trilyon lira zarara uğrattıklan iddiasıyla yakalanarak gözaltına alınan şube müdürü ile yardımcısı tutuklandı. Eminönü'nde bulu- nan Ziraat Bankası Sir- keci Şubesi'nden bazı fırmalara usulsüz kredi verildiğini tespit eden banka yetküileri, duru- mu savcılık aracılığıyla polise bildirdi. Bunun üzerine banka hesaplannı incelemeye başlayan mali polis, ba- zı firmalara usulsüz kredi vererek bankayı yaklaşık 3 trilyon lira zarara uğrattıklan ge- rekçesiyle Şube Müdü- rü Nur Kurt'un yanı sı- ra kendisine yardım e- den Müdür Yardımcısı Mehmet Gümrükçü ile veznedar Erdoğan Öz- han'ı gözaltına aldı. tstanbul Adliyesi'ne sevk edilen Kurt, Güm- rükçü ve veznedar Er- doğan Özhan, nöbetçi savcı tarafından sorgu- landı. Savcılık, sanıklan tu- tuklanmalan istemiyle Istanbul Nöbetci 2. As- liye Ceza Mahkeme- si'ne gönderdi. Burada tekrar ifadeleri alınan sanıklardan Kurt ile Gümrükçü tutukla- ndı.Özhan ise serbest bırakıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle