Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLÜL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Kalite
Marmara Universitesi
Mühendislik Fakültesi,
kamu kuruluşlan
kategorisinde Avrupa
Kalite Ödülü'ne aday
gösterilmiş... İTÜ,
ODTÜ neyse de
Münih, Aachen, Viyana
teknik üniversitelerinin
bile sollanması büyük
başan olmalı, derken
postadan bir mektup
çıktı: "Hazır Avrupa
Kalite Yönetimi
Vakfı'nın toplantsı bu
yıl Istanbul'da
yapılacak ve Türk
sanayi kuruluşlanndan
birine birincilik ödülü
verilecekken
Marmara Mühendislik
Dekanı'nın Kal-Der
yönetim kurulu üyesi
olması münasebetiyle
fakültenin de en
azından bir mansiyon
aiması kesin
sayılır. 28
Şubat'tan
sonra çember
sakallannı kesip
her gün sinek
kaydı tıraş olarak
çagdaş bir görüntü
sergileyen ve
hademesinden
öğretim görevlisine
kadar sorulara
verecekleri yanıtlan
ezberlemiş kadronun
'kalrte'sini tescil
etmek zor
olmayacaktır. Dansı,
öğretim üyelerinin
çoğunu yetiştiren
Suudi Arabistan'daki
Kral Abdülaziz
Üniversitesi'nin
başına."
Elektronik posbK sotn6posta.ciflTihiBVBt.cow.tr Tol: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Marmara faylart
incelemeye alışmış...
"Incelendiâi verden deail.
inceldiâi verden kooacakl"
avunma sanayiinde gizlilik derecesi olan
teknik bilgilerin korunamadığı ve Askeri
Elektronik Sanayii ASELSAN'ın bu bilgile-
ri NATO'nun askeri kanadına üye olmayan
bir ülkenin silah şirketiyle paylaştığı iddiası ile Tür-
kiye, uluslararası bir skandalın eşiğine geldi... Tür-
kiye'deki F-16'lann elektronik savaş sistemleri iha-
lesini alan ve Amerikan Lockheed firmasıyla ortak
üretim yapan ancak Başbakanlığın talimatıyla ikin-
ci parti üretim sözleşmesi iptal edilen MlKES'in Ge-
nel Müdürü Pertev Cinalioğlu, Milli Savunma Ba-
kanlığı'na bir yazı göndererek şöyle dedi:
"Evvelce şirketimizce imzalanmış ancak daha
sonra fesh edilmiş ve halen Savunma Sanayii Müs-
teşarlığı'nın ASELSAN AŞ ile sözleşme görüşmele-
rini sürdürmekte olduğu ikinci paket F-16 uçakları,
SPEVVS-II projesinde ASELSAN AŞ'nin konuya iliş-
kin olarak vermiş olduğumuz teklifin bütün detay-
larına gayri kanuni şekilde vakıf olduğu, üstelik bu
SPEVVS-II
bilgileri ihale makamını yanıltıcı şekilde kullanmak-
ta olduğunu gösterir bir belge elimize ulaşmıştır.
Şirketimizin üzerinde fikri ve sınai haklara sahip ol-
duğu ve sadece ihale makamına sunulmuş olan iha-
le dokümanlarını ele geçirmek, kullanmak ve ihale-
ye fesat kanştırmakta hiçbir sakınca görmediği an-
laşılan ASELSAN AŞ yöneticileri hakkında kanuni yol-
lara başvuracağımız tabiidir.
Ancak, asıl önemli olan husus, anılan ihale dokü-
manlan arasında gizlilik dereceli teknik bilgilerin bu-
lunması, bu detaylann sadece Savunma Sanayii
Müsteşarlığı ve Türk Hava Kuvvetleri'nin bilgisinde
ve mülkiyetinde olduğu ve korunması gerektiği göz
önüne alındığında;
a) Gizlilik dereceli bilgilerin de anılan şirketin eli-
ne geçmiş olabileceği, b) ASELSAN AŞ'nin hiçbir
şekilde elinde olmaması gereken bilgilere sahip ol-
duğunun görülmesi ve bu ihalede beraber çalıştık-
lan şirketin de bu bilgilere nüfuz etme ihtimalinin ol-
ması, c) Söz konusu şirketin NATO askeri kanadı dı-
şında bir ülke şirketi olması sebebiyle, gizlilik dere-
celi bilgilere bu ülkenin de nüfuz edebilmesi ihtima-
linin bulunmasıdır.
Güvenlikaçısından son derecetehlikeli bulduğu-
muz bu gelişmeyi tensiplerinize arz ederiz."
Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğ-
lu'nun katılacağı bir törenle bu hafta başında imza-
lanması planlanan sözleşmenin ertelendiği öğrenildi.
ASELSAN'ın biriikte olduğu Fransız Dassault fir-
ması, Belçika'daki F-16'lann elektronik savaş sis-
temleri ihalesinde büyük bir rüşvet skandalına ka-
nşmış; başbakan yardımcısı ile ekonomi ve savun-
ma bakanlan hapis cezası almış; hava kuvvetleri
komutanı intihar etmişti.
SESSİZSEDASIZ(l) MRİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatt
Erdinç UTKU
"Ayak oyunlan" da Ohmpiyatlara alınsaydı;
ilk üç madalyayı kımseye kaptırmazdık!
Gece geçmeyen Bağ-Kup reçetesi
Şişli Etfal Hastanesi'ne ameliyat ol-
mak üzere yatan hasta için doktorlar
gece yansına doğru ilaç istemiş...
Hastanın eşi bir elinde reçete, öte-
ki elinde Bağ-Kur Sağlık Karnesi nö-
betçi eczane anyor.
Şişli ve Taksim yöresinde nöbetçi üç
eczanenin vitrininde "Bağ-Kur reçe-
teleri yapılır" yazdığı halde peşin öde-
me olmadan eczaneler gece ilaç ver-
miyor.
Ve vatandaşın cebinde ilaç almaya
yeterii para yok...
Çaresizlik içinde, Bomorrti Polis Ka-
rakolu'na gidiyor.
Polis başından savıyor:
- Savcılığa git, dilekçe ver!
Sabah oluyor ve ilaçlan aldıktan
sonra ilk işi Istanbul Sağlık Müdüriü-
ğü'ne telefon etmek oluyor...
Gece yaşadığı olayı anlattığı yet-"
kili bayan yapması gerekeni söylüyor
- Durumu idare ediverin!
Telefonun başına otunmuşken Is-
tanbul EczacılarOdası'nın numarası-
nı çeviriyor:
Sözlü başvurulan değeriendireme-
yiz, bir dilekçe yazın, fakslayın.
Sonra oturup birkaç soru yazıyor:
"Bağ-Kur'la eczaneler arasındaki
sözleşmede gece gündüz farkı mı
var? Eczanenin vitrinine duyuru asıp
içerde nasıl para isteniyor? Hastane-
de yatan bir vatandaşın değeri ilaç
parâsından daha mı az? Yasalar ve ku-
rallar uygulanmayacaksa neden ko-
nuyor?"
Yazdıklarını yırtıp çöpe atıyor!
îyi Bir Çözüm:
Risk Sermayesi
Yrd. Doç. Dr. MURAT
CANYÜREK
Risk sermayesi, ekonomi dün-
yasındayeni bir düşünce üreten
veya eski sistemini düşünsel an-
lamda geliştiren, ancak bu plan-
larını realize edecek sermayeye
sahip bulunmayan girişimcilere
sunulan bir ekonomik olanak ola-
rak önümüze geliyor. Yeni dü-
şüncelerin desteklenmesi, ge-
nellikle "gelişmiş ekonomilere"
özgü bir uygulama iken eski ku-
rumlann yeni düşüncelerle reha-
bilitasyonu, daha çok "sonınlu
ekonomilere özgü" bir uygula-
ma olarak karşımıza çıkıyor ve bu
düşüncelerin uygulama alanına
aktarılmasını olanaklı kılıyor.
Konvansiyonel finansman sis-
temleri, fînansman ihtryacı olan-
lann bu ihtiyacını giderirken kon-
vansiyonel güvenceler anyor ve
bu anlamda; ipotek tesisi, men-
kul haczi oluşturulması, teminat
mektubu, kefalet gibi konvansi-
yonel güvencelerden yararianı-
yor. Konvansiyonel finansman
sağlayıcıları, bu açıdan reel eko-
nomiden kopuyoriar ve bir anlam-
da "paralarını takip eder" hale
geliyortar. Bu yöntem, tüm dün-
yada, yaygın olarak, "reelsektör-
finans sektörü" tartışmasını gün-
demde tutuyor. Oysa nsk ser-
mayesi kuruluşlan, projenin or-
tağı olarak karşımıza çıkıyorlar
ve düşünsel anlamda ortaya kon-
muş işin gelişimı yönünde, dü-
şünce sahibi girişimcilerle biriik-
te çaba sarf ediyorlar. Bu yakla-
şım, "reel sektör-fînans sektörü"
tartışmasının sonlanması için kat-
kıda bulunuyor, çünkü her iki ta-
raf da aynı gemide buluşuyorlar
ve geminin selametle varsıl li-
manlara ulaşması için çaba har-
cıyoriar.
Tûrkiye açısından önemli
Ülkemiz 1980'lerin ilkyarısın-
dan beri, etrafını saran ekono-
mik sorunlan aşma çabasını yo-
ğunlaştırmış görünüyor. Ancak
aradan geçen 20 yıla yakın za-
man, bize hedeflerin çok uzağın-
da kaldığımızı da gösteriyor. Bu
konudaki tartışmaların aynntıla-
nnagkmeden, çok genel bir sap-
tama ile yetinmeliyim ki çözüm
için ileri sürülen reçetelerin "re-
e/settörü"yeterıncedikkateal-
madan, üretim ve dışsatımı sağ-
layıcı unsurlan içermeden, sade-
ce "para politikalan" üzerine ku-
rulmuş olması, yaşadığımız so-
runların önde gelen sebepleri
arasında yer alıyor. Ülkemiz 20
milyar dolartar civannda seyre-
den dışsatımını, yirmi yıldır da-
ha yüksek rakamlara taşıyamı-
yor, oysa sadece ABD Dolan'nın
yıllık değer kaybı dikkate alındı-
ğında, 1980'lerin ilk yansındaki
20 milyar dolariık rakamlann gü-
nümüzde 40 milyar dolarlara
ulaşması gerekli idi. Sanayüni
geliştiremeyen ve ürünlerini yurt-
dışına satamayan bir ülkenin,
etrafını saran çemberi kırabil-
mesi, işsizliği önleyebilmesi, ka-
lıcı sosyal refahı sağlayabilme-
si, halkının gelir dengesindeki
uçurumları kapatabilmesi ola-
naklı gözükmüyor. Sanayi ve hiz-
met sektöründe yer alan kuru-
luşlar, yeni gelişimler, yatınmlar
için sermaye ihtiyaçlannı açıkla-
dıklannda, finans sektörünün ta-
lep ettiği korkunç maliyetlerle
karşılaşıyorlar, ekonomimiz kü-
çülüyor, ekonomik ve sosyal so-
runlar gündeme geliyor. Finans
sektörü ile reel sektörü bir "kon-
sensüs" içine sokmak için risk
sermayesi en elverişli enstrü-
manlardan biri olarak gözüküyor.
Bu konsensüs sağlandığında,
ülkemizin ekonomik darboğaz-
daki pek çok sanayi kuruluşunun
ve pek çok saygın muessesesi-
nin önündeki finansal engellenn
kalkacağına, bu kuruluşların ta-
hammül edilebilır finansal mali-
yetler ile "yaşayabilir ve dünya ile
rekabet edebilir" hale geleceği-
ne inanıyoaım. Bu gelişim iş ba-
nşının sağlanmasına ve gelirler
arasında oluşan uçurumların gi-
derilmesine de katkıda buluna-
bilir düşüncesindeyim. Ancak
bunun için risk sermayesi kuru-
luşlanna -geçici de olsa- uygun
bir "iklim" yaratmak gerektiği
düşüncesindeyim. Bu çerçeve-
de, öncelikle bu kuruluşlann cid-
dı bir ekonomik zemıne oturtul-
malan gerektiği açıktır. Bu cüm-
leden olarak, nsk sermayesi ku-
aıluşlannın asgan sermayeleri-
nin en az 2 milyon ABD Dolan'na
eşdeğer Türk Lirası'nın altında ol-
maması gereklidir fıkrindeyim.
Öte yandan, bu kuruluşlara ya-
bancı sermaye katkısının da sağ-
lanabilmesi adına, yabancı ser-
mayenin ülkeye gelişindeki 'deh-
şet yöntemleri" sona erdirerek
hızlı bir kuruluş sistemine geç-
menin gerekli olduğu düşünce-
sindeyim. Aynca, bu kuruluşla-
nn sermayelerini kullanış biçim-
lerinin dikkatle izlenmesi ve bu-
na ilişkin sıkı kurallar oluşturul-
ması kaydıyla, kuruluştan itiba-
ren 10 yıllık bir süre için bu ku-
ruluşlann kazançlarının mevcut
vergi oranlannın yansı oranında
vergilendirilmesi anlamlı olabilir.
Bunun dışında, risk sermayesi
kuruluşlannın destek olacağı ku-
ruluşlann yönetimlerinde yer al-
malan olasılığı noktasında hem
bu kuruluşlar adına şirket yöne-
timine girecek kişilere hem de
proje sahibi olup kaynak ihtiya-
cı sahibi olan kuruluşlann yöne-
ticilerine ve paydaşlanna rahat-
lık sağlamak adına, işin amacı-
na uygun surette,risksermaye-
si temsilcisi yönetim kurulu üye-
lerinin -sermaye ihtiyacı olan ku-
ruluşun/fikrin bir anonim şirket
formunda örgütlendiği baz alına-
rak- Ticaret Kanunu'ndaki yö-
netim kurulu üyelerine ait so-
rumluluklardan, belli bir süre için
-ömeğin ilk katılımdan itibaren 3
yıl- "azade kılınması" da yarariı
olabilir. Bunların dışında, risk
sermayesi kuruluşlannın, yapıla-
cak bir yasal düzenleme ile dü-
zenlemenin yapıldığı tarihten iti-
baren en geç iki yıl içinde halka
açılmazorunluluğu getirilmesi, bu
kuruluşlann SPK denetimine alın-
masının yanında, sermayenin
demokratikleşmesi açısından da
katkı sağlayabilir.
Türkiye'de "reel sektör" ge-
rekli atılımı yapamazsa ülkemiz
gelecekte finans sektörü "nden
de bahsedememe riski ile karşı
karşıya kalabilir. Bu nedenle "risk
sermayesi" enstrümanı iyi kul-
lanılmalıdır.k
KÎM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
<f
ÇtZGÎLİK KÂMtL MASARACİ
HARBt SEMtH POROY semırıporoy(çı yahoo.com
BULUT BEBEK NURAYçtFrçt
*Om bud srnan' Jm ı za
b ^
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 14 Eylül
ISADORA'NIN ÖLÛML
İ327'Û£ talGÜH, ÛNLÜ AMEBHMJ &WSÇI ISADO6A PUNCAN
(2MM&V),'*? «4Z4 SONUCU ÖLOU. ZAMAtıltNOA SEL/J&J
KUfMUAB* GOKE rAPILMAKT* OiAN BfiLS SANAT1NI
çae coeüte eiçtMpe f'o&i SOEN DÜNCAU, PAR eöftûş.
LÜLE/&N ŞİMÇEtUMRlMI ÜZEBİUE Ç£*MffT7.
ESKİ YUMAN'C**! Gtö ÇIPt/VCAYAKlA VE
ÜZeBIAJE B)R HAJiAAAUIYESA/SAGAK yAf>r/&
OANSIAH TUM BATI PUMX4SIM/ ETKİLEMİf,
RVS 8ALEU£7XS/ PIAGHILEV'İN BİLE PİKJCATİUİ
çEicMiçn. 1913 'TB, iıo çoojĞutJo BIR. on>n»o_
BlL KAZAStNOA yfT/e£A/ &UNCAH,&ifL[XĞI SU-
NALIMDAU KOCAYKUBnjL4MAM/fT!. YH-LAg
SONRA, FRANSA'DA AÇUC BİR OTZ>hK>BİLLE
6İDERKEAI, BOYUUNDAKJ UZLIA1 EÇARRIN TEK£R-
LBS£ OOUMMASl SOUUCU BĞAmKâÜÇTÜJ
DÜZ ÇÎZGİ
UMİT ZtLELt
Hükümetin Gururu!..
Heyecandan gözlerim yaşardı...
Göğsüm gururla kabardı!..
Sömürge valisi havalannda bakanlanmıza, bürok-
ratlanmızaemirieryağdıran, ekonomiye "inceayar"
isteyen IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarel-
li'ye, sonunda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bü-
lent Ecevit ağzının payını verdi!..
Başbakan müthiş konuştu, müthiş; hiçbiryaban-
cı kuruluşun kendini devletin yerine koymaya hak-
kı olmadığını söyledi, bu biiir...
"Ücret ve gelirpolitikamızı yabancı kuruluşlardik-
te ettirmeye kalkışmamalı" dedi, bu ikii...
"Kîmse bize dayatma yapamaz, kendi karanmtzı
kendimiz veririz" diye kükredi, bu da üüç...
Başbakan Ecevit bu sert konuşmayı yaptıktan bir-
kaç saat sonra katıldığı bir televizyon programın-
da da müjdeyi verdi:
- Ekonomik programdan dönüş yok!..
Zaten Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz da
aynı saatlerde Cottarelli ile görüşüp gönlünü almış,
güvence vemıişti:
- Sözümüzün sonuna dek arkasındayız, 36 aylık
IMF programı uygulanacak!..
• • •
Anlayacağınız, aynı hamam aynı tas!..
Demek ki; IMF komiserinin neredeyse hüküme-
ti yöneten kişi edasıyla açıklamalar yapması karşı-
sında kırılan gururu tamir görevi bizzat Başbakan
tarafından üstlenilirken, diğer taraftan verilen tali-
matların gereği titizlikle yerine getiriliyor!..
- Ne de olsa onur, gurur sorunu!..
Bu durumda benim bir yurttaş olarak anladığım
şu:
'Ince ayaryapılsın" dedi, yapılacak..
'Vergi iadesini kaldınn" dedi, kaldın-
"Benzine, elektriğezam yapın" dedi,
"'Askeri harcamalan kısın" dedi, kısı-
- Cottarelli
- Cottarelli
lacak..
- Cottarelli
yapılacak..
- Cottarelli
lacak..
- Cottarelli, "Işçiye, memura 2001'de zam yap-
mayın" dedi, yapılmayacak..
Emin olabilirsiniz; bunlann tümü öncelik sırasına
göre teker teker hailedilecek, ama zannetmeyin ki
IMF komiseri emrediyor diye; tamamen bizimkile-
rin özgür ıradesiyle!..
Şimdi soru şu:
- IMF'nin Düyun-u Umumiye'den ne farkı var?!.
Tarihin en vahim olayı
"Kutsal kitaplarda bile, değil bir insanı, bir kann-
cayı bile yakarak öldürrpek en büyük günah sayıl-
mıştır. 35 kişi yanarak ölürken sanıklann vicdanla-
nnda en ufak bir acıma hissi uyanmamıştır..."
Ankara 1 No'lu DGM'nin Sıvas katliamı ile ilgili ge-
rekçeli karan bu sözlerle başlıyor. O günleri anım-
sayanlar, televizyonlardakı görüntülerde mürtecinin,
yanan insanların çığlıklannı nasıl büyük bir zevkle,
adeta huşu içinde dinlediklerini de anımsayacak-
lardır. Ben, "Kurtann bizi" çığlıklanna karşı atılan şe-
riatçı sloganlan daha dünmüş gibi, tüm aynntılan
ile ve dehşetle, tiksintiyle anımsıyorum...
Orada bir kalkışmanın, laik cumhuriyeti yıkmanın
en karariı ve sadist uygulaması gerçekleştirilmişti.
Bugün "Irticanedir", "Gericiliğin tanımınıyapın', "Ca-
dı avı başlatmayalım" diyen Türkiye Cumhuriyeti
bakanlannın hafızalan zayıfsa herhangi bir televiz-
yon kanalından o görüntüleri istemesi yeterlidir...
- Irticanın ne olduğunu, bir daha hiç unutmama-
casına öğrenmeleri için!..
Telefonculann fuanl..
Bana söyler misiniz, Mahsun Kırmızıgürün "Bi-
lişim Fuan"nda işi ne?.. Fuan gezen biri olarak de-
ğil, prpmosyon ürünü olarak!..
Peki, Kenan Işık'ın hayranlanna imza dağıtma-
sı ile Bilişim 2000'in ne ilgisi var?.. Imzasını bılgisa-
yar, cep telefonu, yazılım programı reklamları ya-
pan dergi ya da broşürlere atmasının dışında?!.
Geçen pazargünü Beylikdüzü'ndeki "Bilişim Fu-
an'nın kapısından girdikten yalnızca beş dakika
sonra bunlan düşündüm. Ama haksızdım; çünkü ko-
ca fuar salonunu işgal eden binlerce kişinin çoğu
Mahsun'un standı önünde kuyruğa girmişti. En iyi
tahminle iki saat bekleyecekleri kuyrukta "Yıkılma-
dım Ayaktayım" türküsü eşliğinde dans ediyor, çok
eğleniyorlardı!.. Bir de hediye dağıtan bir cep tele-
fonu şirketinin önünde birikmişlerdi. Zaten bu fu-
ara niçin "bilişim" adını taktıklannı da anlayamadım.
"Cep Telefonu Fuan" daha çok yakışırdı, çünkü fu-
ar alanını onlar işgaj etmişti!.. Birkaç tane bilgisa-
yar ve yazılım şirketi de vardı tabii...
- Sinek avlıyorlardı!..
E-posta: uzileli@ixir.com
Faks:0212-287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Sesi kalın-
laşmasın diye
çocukken iğ-
diş edilmiş şar-
kıcılara verilen
ad. 2/ Aynı
ahır adına ko-
şan yanş atla-
nna verilen
ad... Kabada-
yı. 3/Birgös-
tenne sıfatı...
Özgün çizim,
harita, pîan gi-
bi şeylerin fotoğraf
teknığiyle çoğaltılma-
sı. 4/ Piston... Tavla- 2
da " ü ç " sayısı. 5/ 3
Uzaklıkişareti... "Yi- 4
ğit yiğidin yoldaşı/— 5
- yiğidin öz kardaşı" 5
(Karacaoğlan). 6/Bir 7
tembih sözü... Mer-
cek. 7/ Osmanh do-
B
nanmasında kullanıl- '
mış yelkenli bir gemi. 8/ Mezbaha. 9/ Bir sahnenin
filme alınabilmesi için açık ya da kapalı bir mekân-
da hazırlanmış yer... Ticarette kullanılması hemen
mümkün olan paraya verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ El yazması kitapların sonuna, güveden koruya-
cağına inanılarak yazılan ve tılsımlı sayılan sözcük.
2/ Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan
hastalıklar için kullanılan sözcük... Ördeğe benzer
bir su kuşu. 3/ Asker... Bir mahn fiyatını ve cinsini
gösteren küçük kâğıt. 4/ Cam üretimi ve sanayide
kullanılan soda külü... Notada durak işareti. 5/ Bir
ilimiz...Hastalıklı, sakat. 6/Yüksekokul. 7/tnceve
uzun metal şerit... Asma, kavun, karpuz gibi bitki-
lerin sürgünü ya da dah. 8/ Işyen... "Ben gelmedim
dava için/Benim işim -— için" (Yunus Emre). 9/
Memelilerde ana ile dölüt arasında kan alıp verme
işini sağlayan organ... Köpek.