Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLÜL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYE7 SAYFA
i l L J 1 \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Kosova'daki Osmanlı dönemi mimarlık mirasını 'bizden değil' diyerek yok ediyorlar...
Suudilerfaı kiiltiir katliaııuSuudi Arabistan'da egemen olan
kiiltûr anlayışmın öteden beri "Os-
manh düsmanhğT üzerine oturduğu-
mı bilıyorduk.
örneğin, 1992 yılında Mekke'deki
Harem-i Şerif in tarihi "revaklannı"
bile yıkma gınşimlerınde, Mimar Si-
nan'ın ünzasını taşıyan bu revakların
Arap Yanmadası 'ndaki "Osnıanh dö-
nemi sanau" örnekleri arasında yer al-
masının önemli payı vardı.
Şimdi de Kosova'daki ırkçı-şoven
Sırp saldınlan sırasında tahrip olan
tarüısel yapılar, sözde "kültûrel yar-
dun" (!) programı kapsamında ''res-
torasyon'' (!) hizmetlerinı üstlenen
"Suudi Arabistan lnşaat Ekipleri" ta-
rafindan onanlmak adına tümüyle yı-
kılarak yok ediliyorlar. Dahası, orta-
dan kaldınlan Osmanlı dönemi mi-
marlık örneklerinin yerine de "Arap
mimarisr tarzında yeni yapılar diki-
yorlar...
Strplarta 'suç ortakhğT
Geçen yıl (1999) Kosova'daki tarih-
sel yapılann savaş sonrasındaki duru-
munu belgelemek üzere "KosovaKül-
türel \firas ProjesTnı başlatan Hanvard
Üniversitesi'nden Andras Riedlma-
yer, Suudilerin bu tavnnı Mimarlar
Odası'na da bildirdiği 26 Ağustos 2000
tarihli elektronik posta mektubunda
Tarihi Mostar köprüsûnü ırkçt-şöven sakkrganlar yıkmışlardı_. Şimdi, geriye kaian Osmanh eserierini de 'şeriatçı' Suudi ekipleri 'temizfiyorlar'L (solda) Tarih
düşmanı Sırplar eski yapılan özei oiarak bombalarken, 'apartmanlara' dokumnadılaıu. Suudüer de aynı tavn bu kez restorasyon' adı aJtında sürdürüyon- (sağda)
çok önemli bir anımsatma yapıyor.
La Haye'deki "Birfeşmiş Milleder
Eski Yugoslavya SavaşSuçlan Mahke-
ınesi''nin Yugoslav Çumhurbaşkanı S.
Mfloseviç ve dığer dört üst düzey Sırp
ve Yugoslav yöneticiyi yargılarken
uluslararası sözleşmelere aykın oiarak;
"bilim ve sanata, tarihsd anıtiara el
koyma, yıknn ve kasrtta zarar venne"
suçlannı da işlemış olduklannı sor-
gulama konusu yaptığına dikkat çeken
Riedlmayer, aynı mahkemenin başsa-
vüığınca kendilerinden istenilen ra-
poru hazırlarken yaptıklan gözlemle-
ri de şöyle özetlıyor:
"Yarcbm içinnestorasyonizni alanSu-
udi ekipleri, hasar görmûş ancak ona-
nlabiiir Osmanlı stiündekiBoşnak ca-
milerini yıkıyoriar ve yerine Suudi sti-
tinde yenikrini yapıyoriar.J"
Camilerin ıçindekı renkli Balkan-
tslam bezemelerinin de yok edildiği-
ni ve "kadmlar için ayn gJrişler" ek-
lenerek Arap Müsiümanlığının kural-
lannın "dayatıkhğııu" belırten Riedl-
mayer'in bu kültûr suçuna örnek ver-
diği uygulamalann en "radikah" ise
'Özgür Avrupa Radyosu'nun seslenişi
Kosova'daki Osmanlı döne-
mi kültür varlıklanna karşı "Su-
udi yardım (!) ekipkrTnin baş-
lattıklan
u
onanm adına yok et-
me" operasyonunu, bir süredir
"Özgür Avrupa Radyosu" da
Türkiye ve dünya kamuoyuna
duyvırmaya çalışıyor...
Mimarlar Odası'nda internet
aracılığıyla izlenen Jolyon Na-
egek adlı muhabirin ayru radyo-
daki habennde bazı vurgulama-
lan özetle şöyle:
• "Bu yıknn, 1998 ve 1999'da
Snpgöçleringiriştiğive200'den
fazla (bölgedeki tarihi eserlerin
1/3'ü) cami ve diğer dinsel ya-
pıyıyıkükiansaidınlann ardın-
dan Kosova'daki mimari mira-
sa yöneük bir ikinci saldıru.."
• "Suudikre göre mezar taş-
lan da putperesttiksimgest oldu-
ğu için ortadan kaldınlıyor. Va-
habi mezbebine mensup Suudi-
ler, sadece kendilerini gerçek
Mûslüman sayıyor ve diğer İs-
lam kûttûtierinednşnuutca dav-
ranıyorlar."
• "Bir krahyet kararnamesi
fle kurulan Suudi Kosova ve Çe-
çenistan HaUdanna Yardım Or-
tak Komitesi'nin diğer amact-
nın Vahabiiiğin tslam anlayışını
yayma olduğu anlaşıhyor. (Yık-
tıklan eski eserlenn yerine de)
Yapüklanyenicamiler,Balkan-
lar'm çoğu kentsel ve kırsal pey-
sajını karakterize eden Osman-
lı tipi camilere hiç benzemeyen,
aynntüardan yoksun,düz beyaz
kutular biçiminde™"
• (Suudi ekipleri) Savaşta ha-
sar gören bir canünin 2 misüda-
ha büyüJk (ve Suudi tarzında)
yapıbnası bunun için de tarihi
mezar taşlannın kaldırılması
koşulu kabul editanezse, insani
yardımı da durduracaklannı
imayohryla da oba hissettiriyor-
lar~"
• "SuudUer,BeyCamiisi'nde-
ki (Kosova) Osmanh çini işleri-
nin ve duvar bezemelerinin ka-
atümasını ve bütûn-
yapını bembeyaz sıvanmasını
emrediyorlarT
• "Vİtcitm'de bir mûslüman
mezarhğı, Gazi Ali Bey ve Ka-
rarnanlıCamileri'ninlS.yy'dan .
kahna tarihi mezarhkian da (Su-
udilerinonarun operasyonlann-
da) yıkınıa uğradılan.."
Bütün bu örnekleri, özgür
Avrupa Radyosu'nda "Suudi
Vahabi Yardım Ekipleri Balkan
Amdannı Buldozede Yıkryor"
başlığıyla duyuran Jolyon Na-
egele, haberinin ne denli "önem-
li" ve "ivedi müdahale gerekti-
ren" bir kültür kıyımmı yansıt-
üğını ise şu sözleriyle özetliyon
"Bu yıİam, 1998 ve 1999Ma
Snp gfiçlerin giriştiği ve bölge-
deki tüm tarihi eserlerin 1/3'ûnü
ohışturan 200'den fazla camiyi
ve diğer dinsel yapılan yıknkla-
n saldınlann ardından Koso-
va'daki mimari mirasa yönelik
bir ikinci saldırL_"
Bu sesleniş bilmem artık "du-
yulacak" mı?
Balkanlarda restorasyon yapan Snndilerimok
etmek istedikleri kültür varuklan arasmda
Osmanlı dönemineaif mezar taşjan'bifcvar-
Çünkü bu taşlara 'put' gözüyk baküıyor_
Yakova (Gjakova) kentindekı Hadum
KüDiyesi'nde gerçekleşiyor.
Bu önemli külliyeyi "onarma" iz-
nini alan Suudi ekipleri, temmuz ayın-
da tüm kalıntılara "dozer" sokarak
yok ettikleri gibi, cami arkasındaki
Osmanlı dönemi "anıtsalmezartaşla-
rmı" bile larmışlar, parçalamışlar...
'Bize' dûşen g5rev
Türkıye'den geçen yıl (1999) "Os-
manh'nm 700. YıhnT kutlayanlar ara-
sında, sayısız kez "haa" olanlar, Su-
udi Arabistan'ın "onur konuğu" oia-
rak Mekke'ye gidenler, "Islam ûlke-
terinrvesini" örgütleyenler de vardı...
Bu çevreler, Balkanlar'daki Sup sal-
dırılanyla Osmanlı mirasının tahrip
edilmesine karşı da büyük tepki ve
"infial" icindeydiler...
Şimdi ise aynı tahribattan çok daha
"kabcT olan bir "voketmegirişimini"
sürdüren Suudilere karşı aynı "Os-
manlıcı" kesımde gözlenen "sessiz-
Bk" ilginç değil midir?..
Ancak "bizier'', yani tarihe dinci ve
siyasal gözlüklerle değil, "insan uygar-
hğmın zengin birikimlerine sahip çık-
ma" bılıncı ve kültürüyle bakan "la-
ik ve çağdaş Türkrye" savunuculan,
Kosova'daki katliama duyarsız kalama-
yız, Osmanh dönemi mirasını "Arap
şeriatçıhğuıın krvTmına" terk edeme-
yiz.
Bu nedenle başta Kültür Bakanhğı
olmak üzere, Dışişleri Bakanlığı'nın,
Vakolar Gend Müdürlüğü'nün ve hat-
ta Başbakanhk ve Cumhurbaşkanh-
ğı'nın da hemen harekete geçmeleri ve
uluslararası kültür kurumlannın da
dikkatini çekıp desteğini alarak Koso-
va'da kültürel haklan ve mırası koru-
ma yönünde devreye girmeleri gere-
kiyor...
Üç ay süreyle Trabzon Devlet Tiyatrosu'nda görevlendlrildl
Rotasyon illv kez Bilgin
9
e
uygulanıyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-2000-2001 sanat sezonunun
açılmasına az bir süre kala Dev-
let Tiyatrolan 'ndaki tartışmalar
yeniden alevlendi. Sürgünlere yol
açacağı gerekçesiyle eleştirilen
rotasyonun Ankara'da ilk oiarak es-
ki genel müdür LemiBOgm için uy-
gulanması dikkat çekti. Bılgin, 3
ay süreyle "TariaKuşuJuüet" ad-
lı oyunda rol almak üzere Trabzon
Devlet Tiyatrosu'nda görevlendi-
rildi.
Geçen sezon, Lemi Bilgin yurt-
dışındayken görevden alınarakye-
rine Rahmi DUBgil'ın atanması.
bu yönteme tepki gösteren sanat-
çılara disiplin cezalan verilmesi,
izinsiz oiarak göreve gelmedikle-
ri iddia edilen 2 sanatçının söz-
leşmesinin feshedilmesi ve ardm-
dan yaşanan gelişmeler kurumda
huzursuzluğu arttırmıştı. Son oia-
rak 24 Temmuz'da yapılan reji
asıstanlığı sınavında şaibe iddi-
alan ortahğı kanştırmış, Kültür-
Sen ve bazı sanatçılar sınavda kim-
lerin kazanacağım noter kanalıy-
latespitetmişti.
Kültür-Sen'in duyurduğu 8 ki-
şilık listedeki 6 kişinin sınavı ka-
zaaması ise iddialan daha da arttır-
dı. Sınav sonucunda Mine Acar,
Okan Kdan, Erman Canatan, tz-
zetPblatArarat, Oğuz Budak, Rı-
zaŞahin, Orhan Karataş ve Ulkü
Ayvaz reji asıstanlığı kadrosu al-
dı.
Sınavdan 3 gün önce 21 Tem-
mnz tarihinde asılan, Sıvas Dev-
let Tiyarrosu'nda sahnelenecek
rgünlere
yol açacağı
gerekçesiyle
eleştirilen
rotasyon,
Ankara'da ilk
oiarak eski
genel müdür
Lemi Bilgin
için
uygulandı.
"Resfanli Osmanh Tarihi" adlı oyu-
nun kastında. Rahmı Dılligıl ile bir-
likte göreve gelen başdramaturg
Mine Acar, bulunduğu kadro iti-
banyla yönetmenlik yapamaya-
cak olmasınakarşın yönetmen oia-
rak ilan edildi. Kastta, raporlu ol-
duğu için Başrejisör Erhan Gök-
gücü'nün imzası yer almazken Mi-
ne Acar 24 Temmuz'daki sınavı
kazanarak reji asistanı oldu.
Sınavı kazanan îzzet Polat Ara-
rat da, Diyarbakır Devlet Tiyat-
rosu'nda müdür oiarak görevlen-
dirildi.
Devlet Tiyatrolan, geçen hazi-
ran ayında yayımladığı genelgey-
le de 2000-2001 sezonunda bü-
yük kentler ile taşra arasmda sa-
natçı değişimini öngören rotasyon
uygulamasını yapacağmı duyur-
muştu. Çok sayıda sanatçı tara-
fından "sürgünlerezemmhazıria-
yacağı" gerekçesiyle eleştirilen
rotasyonun Ankara'da ilk oiarak
görevden alınmasına karşı açtığı
dava halen süren eski genel mü-
dür Lemi Bilgin için uygulanma-
sı dikkat çekti. Bilgin, Ephraim
Kishon'un "TarlaKuşuJuBet" ad-
lı oyununda rol almak üzere 3 ay
süreyle Trabzon Devlet Tiyatro-
su'nda görevlendirildi. 3 kişilik
oyunu Trabzon Devlet Tiyatrosu
Müdürü Gafip Erdal'ın yönetece-
ği öğrenildi.
Devlet Tiyatrolan Genel Mü-
dürü Rahmi Dilligil hakkında ger-
çeğe aykın beyanda bulunmak su-
çuyla açılan davanın ilk duruşma-
sı da 17 Ekim'de görülecek. Dil-
ligil'üı, Ray Galton John Antra-
bus yazdığı ve Orhan Aztzoğiu'nun
Türkçe'ye çevırdığı "Pantokrau-
nu En Son Ne Zaman Cördün" ad-
lı eseri, yer ve kahraman isimleri-
ni değiştirerek kendi yapıtıymış
gibi gösterdiği iddia ediliyor.
Konservatuvara
pazarlamacı müdür
ADANA (Cumhuriyet Güney Öleri Büro-
su)- Rektörün 'ricaa'yla görevden istifa eden
Çukurova Üniversitesi Konservatuvan'nuı
müzisyen müdürü Hakan Çuhadar'ın yeri-
ne, pazarlama profesörü Serap Çabuk atan-
dı. Serap Çabuk'un, Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. AHan Çabuk'un eşi olduğu öğrenildi. Ye-
ni Rektör Prof. Dr. Yaİçuı Kekeç'in birkaç ay
önce tiyatro bölûmünde yaşanan 'besmele'
skandalıyla kanşan konservatuvarda, bu şe-
kilde yeni yönetım oluşturma girişimı hoş
karşılanmadı.
Lisansüstü ve sanatta yeterlilik çalışmala-
nnı Gazi Üniversitesı'nde
yapan Yrd. Doç. Hakan Çu-
hadar, geçen yıl başında Çu-
kurova Ünıversıtesi'nce ya-
pılan çağn üzerine Çukuro-
va Devlet Senfoni Orkestra-
sı'ndaki görevinden aynla-
rak Konservatuvar Yaylı Saz-
lar Bölümü'ne öğretim üye-
si oiarak gırdı. Bir süre son-
ra müzik bölümü başkanlı-
ğına atandı. Tiyatro bölümü
skandalıyla konservatuvar
kanşmadan hemen önce de
(haziran ayında) müdürlük
görevine ve yönetim kurulu üyeliğine atan-
dı . Çuhadar'ın göreve başlamasından hemen
sonratiyatro bölümündekı skandal patladı. Ba-
sına 'Besmeleyletiyatrodersi' başlığıyla yan-
sıyan olayda, öğretim üyelerinden Ayla Ka-
pan tzci ile Azeri öğretim üyesi Cihangir
Nevruzov'un adı öne çıktı. Öğrenildiğı kada-
nyla olay bıraz da Nevruzov'un çalışma yön-
teminden ve kimliğinden kaynaklanıyordu.
'Besmelesavı'na da bu yapısı yol açmıştı. Bir
Kırgız yazann 'Şeytaoa Lanet' adlı oyunun-
daki 'kutsamasahnesi'ni 'aptesahna' sahne-
sine uyarlama, söz konusu sava kaynaklık
edıyordu. Ancak sorun öğrencilerin yakınma-
sında düğümleniyordu. Tiyatro bölümünün
22 öğrencisınden 18'inın sınıfta kahnasına,
• Daha önce
tiyatro bölûmünde
yaşanan 'besmele'
skandalıyla kanşan
Çukurova
Üniversitesi
I Konservatuvan'na
j bu kez pazarlama
Lprofesörü atandı.
bir anlamda bölümün bu yıl mezun verme-
yerek adeta çökmesine ve sonuçta öğrenci-
lerin idari yargıda hak arama yollanna düş-
mesine yol açan olayın özünün Nevruzov'un
öğretmen kimlığiyle ılgili olduğu bildirildi.
Öğrenciler, derslerin boş geçtiğinden yakınıp
öğretmenlerinin verimli olmadığını savlarken
sınava giren sekiz öğrenci, ders yılı içinde hiç-
bir şey öğrenmediklerini, bomboş oturduk-
lannı anlatmak için sınavda sorulara yanıt
vermediler ve sadece oturmakla yetındiler.
Tiyatro bölümündekı başansızlıkta öğret-
menlerinmi öğrencilerinmi payı olduğuaraş-
tınlmadan, skandahn asıl so-
rumhüan da gözardı edilirken
bir günah keçisinin arandığı
şu sırada, Çukurova Üniver-
sitesi Rektörlüğü'ne seçilen
Prof. Dr. Yalçın Kekeç, mü-
dürlüğünün üçüncü ayı bile
dolmayan Hakan Çuhadar'ın
konservatuvardakı sorunlan
çözemeyeceğine hükmede-
rek görevden aynlmasını is-
tedi. Çuhadar da 'Rektörhl-
ğfin isteği üzerine' ifadesinin
yer aldığı bir dilekçeyle Kon-
servatuvar Müdürlüğü'nün
yanı sıra yönetim kurulu üyeliği ile müzik bö-
lümü başkanlığından da istifa etti.
Çuhadar'ın yerine ise Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Altan Çabuk'un eşi, îktisadi Tica-
ri Ilimler Akademisi öğretim üyesi, pazarla-
ma uzmanı Prof. Dr. Serap Çabuk atandı.
Gelişmelerle ilgili soruyu yanıtlayan Rek-
tör Prof. Dr. Yalçın Kekeç, Çuhadar'a istifa
etmesi yönünde herhangi bir baskı yapması-
nın söz konusu olmadığını, görevden aynl-
masını istediğıru, bunun da yönetim açısın-
dan bazı sorunlann yaşandığı konservatu-
varda düzenin sağlanması için gerekli bir
operasyon olduğunu, ıstıkrann sağlanmasm-
dan sonra konservatuvar yönetiminin asıl sa-
hiplerine devredileceğini söyledi.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sevda Şener ve
Ferhan Şensoy'un__ •• •• ••• •••• • •
Duşundurduklerı...Geçen pazar günü ülkemizin tiyatro yaşamı-
nın iki ünlü adı, yıllann hocası Prof. Dr. Sevda
Şener ile yıllann sanatçısı Ferhan Şensoy, iki
gazetede sanat ve tiyatro sanatı üzerine okuyan-
ları gerçekten düşündürmesi gereken açıkla-
malarda bulundular.
Şimdilerde ülkemizin tiyatro yaşamına katkı-
lannı değerli yazılarıyla sürdürmekte olan Sev-
da Şener, 10 Eylül tarihli "Radikal Iki'de çıkan
"Ortalamayı Aşmak" başlıklı yazısında, sanatın
geneline ilişkin önemli birsorunu, sanattaki ger-
çek değerierin ortalama düzeyin ağır bastığı or-
tamlarda kimi zaman yitip gitmesi, hep ortala-
madan yana olan zihniyetin gerçek yetenekle-
re neredeyse hep düşman kesilmesi sorununu
irdelemiş. Konuya özellikle ülkemiz açısından yak-
laşan Sevda Şener, yazısının hemen başında
şöyle diyor: "Sanatın yalnızca üstün yeteneğe
sahip olanlann verdikleri ürünlerie gelişebile-
ceği bilinir de, nedense ortalamadan üstün sa-
natçıya sahip çıkmakta genellikle geç kalınır...
Sanınm başka alanlarda da olduğu gibi, toplu-
mumuzda insanları kalıcı sonuçlar değil, geçi-
ci çözümlerilgilendiriyor... Değeriendirmelerde
en çok sanat yapıtının yöneticiye sağladığı ge-
çici itibar ile halkın kolay eğlence isteği dikka-
te alınıyor. Kimsenin kendinden sonrasına ka-
lacak çapta olana aldırdığı yok. Ortalama olan,
sıradan olan, herkesin daha çok işine geliyor.
Yönetici, sanatın gücü ile iktidannın aşılması-
na, seyirci düş gücünün sınıriannın zorianma-
sına katlanamıyor..."
Yukandakiler, ülkemizdeki durumu özetleme
bağlamında hiçbir yoruma gerek duyurmayacak
kadar açık biçimde gözler önüne seren cümle-
ler. özellikle son yıllarda devletin sanat kurum-
lannda belirginlesen yönetim anlayışı, sanki o ku-
rumlarda asıl önem taşıyan sanat değilmiş de,
devletin iktidannı vurgulamasıymış izlenimini
uyandınyor. Sanki devlet, kendisine ait sanat
kurumlannda ortalamayı, sıradanlığı çok geride
bırakan sanatsal başarılaria onurlanacak yer-
de, bu başarıları ve onlann yaratıcılannı biryer-
de durdunmayı, kendine asal görev edinmiş!
Evet, Sevda Şener'in çok özlü biçimde dile ge-
tirdiği gibi, Türkiye'de devletin sanat kurumla-
nnda yönetici "sanatın gücü ile iktidannın aşıl-
masına dayanamıyor". Oysa, yine Sevda Şener*in
belirttiği gibi, "Ortalamayı aşabilmenin tekyolu
ortalamanın üstünde olanın değerini kabul et-
meyi göze almak olmalı".
Her zaman sanatı uygulamanın yanı sıra, ay-
nı zamanda sanatı üzerinde düşünen az sayı-
daki sanatçılardan biri saydığım Ferhan Şensoy,
10 Eylül tarihli "Cumhuhyet"te yayımlanan "Es-
ki Umudum Yok Artık" başlıklı yazıda, gerek bu-
günkü gençliğimizin sanat karşısındaki tutumu,
gerekse Türkiye'de nasıl tiyatro yapılması gerek-
tiği konusunda, kanımca çok düşündürmesi ge-
reken saptamalarda bulunuyor. Bugünkü kuşa-
ğın nasıl bir kuşak olduğunu şöyle anlatmış Şen-
soy: "Belki de yaşlanıyorum biraz, ama ben ti-
yatrocu oiarak eski umudumu ve heyacanımı yi-
tirdim diyebilirim. Bu geçecektir elbet, ama
müthiş bir kriz bence. Tüm gününü internet
önünde geçiren bir kuşak var. Kitap da okumu-
yorlar... Tlehye bakarken intemet yalnızlığında-
ki yeni kuşak karşısında tiyatrocu oiarak eski
heyecanım ve umudum yok artık."
Burada Ferhan Şensoy'un "Internet yalnızlı-
ğındaki yeni kuşak" tanımı üzerinde kanımca
ne kadar durulsa azdır. Çünkü burada tanımla-
nan, yaratıcı eyleme kaynaklık eden, yoğunlaş-
ma için variığı kesinlikle gerekli olan türden bir
yalnızlık değil, fakat insani içine daldığı sanal dün-
yada giderek daha çok kısırlaştınp donduran, ona
yaşam gerçekliğini neredeyse tümüyle unuttu-
ran bir yalnızlık. Ve yalnızlığın böylesine sanat-
la bile ulaşabilmek, neredeyse olanaksızdır.
Ferhan Şensoy'un, ikinci önemli saptaması,
Türkiye'de yapılması gereken tiyatroyla ilgili:
"Sonuçta Türkiye'de tiyatro yapıyorsanız karar
veımeniz gerekiyor; Batılı tiyatroyla aşık mı ata-
caksın, sokaktan geçen adamlara mı tiyatro ya-
pacaksın? Batılı tiyatroyla aşık atacaksan zaten
bunlan Istanbul'da oynamanın gereğiyok. Meh-
met Ulusoy gibi Pariste yapabilirsin veya Mont-
real'de yapabilirim. Beyoğlu'nda Türklere tiyat-
ro yapacaksan da o geleneğe -yani Türk tema-
şa sanatının yüzyıllardır süregelen verileriyle
oluşan geleneğe- dayanmak zorundasın."
Başka deyişle: Bütün öteki sanatlardan çok
daha ileri ölçüde olmak üzere, aynı zamanda bir
toplumsal kurum niteliğini taşıyan tiyatro, yönel-
diği toplum tanınmadan ya da salt varsayım
ürünü bir topluma seslenerek yapılamaz!
e-posta: ahmetcemal@superonline.com
acem20@hotmail.com
Mydonose Shovvtime etkinliMeri
• Kültür Servisi - Mydonose Showtime
etkinlikleri, Istanbul'dan sonra tzmir ve Ankara'da
devam ediyor. Etkinlikler, 15-16-17 Eylül'de dans
ve akrobasi grubu Circus Oz'la başlayacak; 19
Eylül'de Sertab Erener, 20 Eylül'de Şebnem
Ferah, 21 Eylül'de de Mazhar-Fuat-özkan
konserleri ile devam edecek. 22-23-24 Eylül
tarihlerinde ise Irlanda dansını jazz, flamenko ve
klasik bale ile birleştıren 'Spirit of Dance'
grubunun 'New Millenium' adlı gösterisi
ızleyicilerle buluşacak.