Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÛL 2000 PERŞEMBE
14 KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr
Rusyazar ve Türkolog Radi Fiş'in vasiyeti üzerine külleri Tür/dye'yegetirilecek
Kendini Türkleşmiş sayıyordu
Radi Fiş, Moskova'da Nâznn HDanet'in mezanmn başmda.
'Kültür elçisi, büyük
bir Türkologdu'
ATAOL BEHRAMOĞLU
-Radi Fiş'in ölümünü 'Cum-
huriyet'teki haberle ögrendim.
Bir dostun ölümünün yarattı-
gı duygulan tammlamak için
'üzülmek' sözü yeterli değil.
Büyük bir Türkologdu. Hepi-
mizin, bütün Türk yazarlan-
nın, şairlerinin dostuydu. Nâ-
zım.Hikmet'in çok yakmında
bulunanlardandı. Hoş, renkli,
yaşam dolu bir insandı. Ra-
di'yi tanıyanlar, onun dostlu-
ğunu özleyecektir.
ŞÜKRAN KURDAKUL -
Radi Fiş'i Sovyetler Birliği
Komünist Partisi iktidarda iken
26gazeteciylebirlikte 1977'de
gittiğim Moskova'da tanımış-
tun. Çok ilginç birkişüiği var-
dı. Yalmzca Nâzım Hikmetimi-
ze yakınhğı dolayısıyla değil,
yazmayı tasarladığı yapıtlarla
da ilgimi çektiğini anımsıyo-
rum. Arkadaşlığırruz her Tür-
kiye'ye gehşinde buluşmalan-
mızda sürdü. Çahşmalanyla
iki üike arasmda kültür elçiH-
ği işlevini yapan ender düşün
adamlanndan biriydi. Türkçe
yazdığı ya da dilimize çeviri-
len yapıtlannın kitapuğımızda
önemîi yeri var. Anısına say-
gılar sunanm.
DEMtRTAŞ CEYHUN -
Çok iyi dostumdu, gerçekten
çok üzüldüm. Türk edebiyatı-
nı, Türkçeyi çok iyi bilirdi'.
Tanzhnat dönemi Türkçesini de
çok iyi kullarurdı. Dolayısıy-
la Şeyh Bedrettin incelemesi
Radi Fiş'in bu bilgisinin ese-
ridir ve Türk edebiyatı için bir
kazançtır. Benimde öyküleri-
mi Rusçaya çevirmişti. Bir ro-
manım içinde çok güzel bir ya-
zıyazmıştı. 1990'lardaTürki-
ye'ye yerleşmek istiyordu ama
olrnadı. Vasiyetinin yerine ge-
tirilmesi gerekir.
AYDIN HATÎPOĞLU -
Türk edebiyatının yurtdıştnda
iyi bir biçimde tanıtılmadığı
bir gerçek. İyi ki dünyanın çe-
şitli yerlerinde bazı insanlar
var, bizim edebiyatımızı tanı-
tan. Bunlann en başında gelen
isim kuşkusuz Radi Fiş'ti. Bu
' ünlü Türkolog, yazar, şair, kap-
tan, balıkçı, Türk dostu Radi
Fiş ile 1971'de tanıştım. O,
gençliğinde Nâzım Hikmet'in
sekreterliğini yapmış, Türkçe-
yi ve Türkiye'yı ondan öğren-
mişti.
'Nâznn'm ÇilesT adlı yapı-
h ile Nâzmı'ın bilinmeyenyön-
lerine ıştk tuttu.
Sık sık Türkiye'ye gelirdi. En
zorlu zamanlarda bile Türki-
ye'ye gelmck için bahaneler
üretirdi. Hatta bir seferinde ge-
mi kaptanı olaarak gelmiş ve
polis karakolundan aramıştı
beni. 1974'te Genç Türk Şair-
leri antolojisinde özellıkle 1960
kuşağı şairlerini ele almış, 'be-
nim genç Türk şairlerim hiç
yaşianmayacak' demışti. 1977
yrhnda yayımladığı bir kitap-
İa Türkiye izlenimlenni aktar-
dı. Radi Fiş'i çok özleyeceğiz.
NECATİ GÜNGÖR - Rus
edebiyaünın bu yaşh ustasını
. yakından tarumış olma şansı-
nı yaşadım. O kalender kişili-
ğinin ötesinde usta bir yazar ve
güvenilir bir Türk dostuydu.
Şeyh Bedrettin den Nasrettin
Hoca'ya, Mevlana'dan Nâzmı
Hikmet'e, Orhan Kemal'e,
Orhan \fefi'ye kadar Türk ede-
biyatının gerçek değerlerini iyi
anlamış bir Türkologdu. Bir-
likteçahşmalaryapacaktıkama
kısmet değilmiş. Helalleşme-
den ayrrldığımız için üzgü-
nüm.
er şeyi yazabilirsiniz ama kimse
duymasın... Halk okuyor ama bir şey
yapamıyor. Umut var, umut ölmez,
ama umut çok tehlikeli bir şey.
En tatlı sözleri kulağınıza
fısıldayarak, sehpaya götürür sizi.
ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU
Nâzun Hikmet'in Moskova
yıllanndakı dostlanndan, ede-
biyatçı ve Türkolog RadiGen-
nadiyeviç Fiş, geçen hafta ya-
şarrunı yitirdi. Fiş, Nâzım'ın ül-
kesinde, Türkiye'de toprağa
verilmeyi vasiyet ettı. Dostla-
nndan şair Mustafa Oztürk'ün
verdiği bilgiye göre Fiş, bede-
ninin yakümasından sonra kül-
lerinin Türkiye'ye götürülme-
sini istedi. Öztürk, Fiş'in bu va-
siyetinin yerine getirilmesinin
yasal yollannı araştırmakta ol-
duklannı, bu amaçla Nâzım
Hikmet Vakfı ile de bağlantı
kurduklannı söyledi.
Türkleri seven, kendini Türk-
leşmiş sayan bir Rus yazardı
Radi Fiş. Türkçeden Rusçaya
çevirdiği kitaplarla iki ülke
arasında kültür elçiliği misyo-
nunu başanyla yürütmüştü.
Türkıye onun ikınci vatanı gi-
biydi. Onu bazen Konya'da dü-
zenlenen Mevlana Festiva-
li'nde, bazen ise Şanlıurfa'da
bir barajm açılışında gördük,
npkı bir Türk gibi. Aslında Ra-
di Fiş'in Türkiye'ye gelmek
için bahane bulmasrna hiçbir
zaman gerek kalmadı; dostla-
nnı görmek, Nâzım'ın mem-
leketinın havasını solumak için
bizımle oldu yıllarca. Fiş'in
belkı de en önemli özelliği, bi-
zi bizden daha iyi tanıyor ol-
masıydı. Üç kitabı; 'Nâzun'ın
ÇBesf, Mevlana've 'BendeHaünceBed-
rettin'im'i bir Rus yazann kalemüıden
okumak hayli ılginçti bir Türk okuru
için...
'İstanbuL istanbuTluktan çıkü'
Fiş, ilk geküği yıl olan 1965 ile son kez
geldiği 1998 arasında büyük farklılık-
largözlemlıyor ve tıpkı eskı bir lstanbul-
lu gibi "tstanbul, tstanbuTluktan çıkn"
diyordu. "tstanbul müthiş hareketh' bir
şehir. Son zamanlarda çok parlak değil
durum. Bizim krizimizle bazı paraleüik-
tervar."
îki ülke arasında büyük benzerlikler ku-
ruyor, nedenlerini anlatmaya koyuluyor-
du. "Tarihten gehne benzerlikler taşryo-
ruz. tkimiz de Bizans'm miraşçısryız. Rus-
ya Bizans'tan din, sizinkiler ise saray al-
dı. Sizin sarayda ne oluyorsa bizde de o
oluyor. Ancak Kremlin entrikaları Bi-
zans entrikalanndan daha küçük. Bu-
nun yam sıra insan olarak da benzeriz.
t
ki gibi değil. Almanlara diyorum ki; 'Siz
buzdolabı gibisınız.* Biz onlardan fark-
1) insanlanz." Radi Fiş, Türklenn bir za-
manlar Ruslar için 'MoskofGâvuru' de-
diği günleri hatırlatıyor ve aynı önyargı-
nın son günlerde Türkler için söylendi-
Yazar ve şair Radi Fiş, Türkçeden Rusçaya kitaplar çevirdi.
ğıni vurguluyordu. "Ne dryoıiar biüyor
musunuz? Bu adam değfl,Türk'tür. Türk
anlayçsz, ahmak, gaddar-Aynışey' Mos-
kof Gâvuru'ydu. Biz bize çok yakınız.
Türk işçisi kendini Avrupa'da olduğun-
dan daha iyi hissediyor Moskova'da. Ay-
nı kültür çünkü. Öte yandan azgetişmiş
Türkiye deniyor. Sonra buraya geüyo-
rum, kim azgeüşmiş, biz mi yoksa siz mi
diye düşünmeye başlıyorum. Komik bir
durum anlayacağınız."
Ülkelenn var olduklannı kendilerine
ispatlamalan için bir düşmana ihtiyaç
duyduklannı \urguluyordu son konuşma-
sında Fiş. "Düşman lazun bize. Alman-
ya ohnuyor, çünkü dostumuzdur, para
veriyor. Amerika başına vurur bir şey
olursa, ama dostunuz görünür. Japonya
ise çok uzak... Bir bakryorsunuz yam ba-
şnuzda Türkiy e var; tarihi düşmanınız."
'Gelecek ne olacak belli değil'
Türkıye-Rusya ilişkileri, Radi Fiş'in de
altını çizdiği gibi çok karmaşık bir temel
üzerine oturuyor. Bir yanda Rusya'ya
yatınm yapan Türkler dost olarak tanım-
lanırken, öbür yandan tarihi düşmanl±
duygulan devam ediyor. Fiş'e, Türkle-
rin Rusya'daki yatınmlannrn nasıl kar-
şılandığını sormuştuk, geleceğı görür gı-
arihten gelme benzerlikler
taşıyoruz. Ikimiz de Bizans'ın
miraşçısıyız. Rusya Bizans'tan
din, sizinkiler ise saray aldı.
Sizin sarayda ne oluyorsa bizde
de o oluyor.
biydi yanıtı: "Jirinovski varya
popuKst, ne diye Türkler yapt-
yor, bizimkiler yapanıazlar mı
diye sonryor. Yapabüir ama bu
kadar çabukyapamazlar. Otel-
fer,binalar,inşaatlar,çokşey v-a-
pıhyorve halkda memnun, do-
larla çahşıyorlar çünkü. Ama
kriz her şeyi ahüst etmek üze-
re. Durum körü. bana göre da-
ha da kötüleşecek. Ama en
önemli sorun moral bozuklu-
ğu. Moral krizi, ekonomik kriz
ve politik kriz var. Nereye gidi-
yoruz, neyikuruyoruz belK de-
ğü. Gelecek ne olacak belli de-
ğiL Halk çok zor bir durumda.
Halkın bunu nasıl atlatacağu.
yerine daha kolay bir soru sor-
saydmız buna cevap verebflir-
dim. Bizim başbakan Prıma-
kov beninı okul arkadaşım. tki
gün daha genç benden, aynı fa-
kültede öğrenim gördük, o da
bümryor. Güya bir şeyler yap-
maya çafaşryor,ama nasılolacak
inanın bilmiyorum."
4
Biz bize benayoruz'
Rusya'da her şey kötüye gi-
diyordu Radi Fiş'e göre, ede-
biyat da payına düşüni alıyor-
du bu durumdan. Rusya'da ar-
tık polisiye ve baldır bacak
edebiyatının okuyucu bulduğu-
nu belırtıyordu. Rusya'daki
sansür mekanizmasmı ise yi-
ne kendine özgü üslubuyla ya-
nıtlıyordu: "Her şeyi yazabi-
lirsiniz ama kimse duymasın...
Siz yazm, yazın, biz istediğimizi yapanz,
dryorlar. Halk okuyor ama bir şey yapa-
mıyor. Umut var, umut ölmez ama umut
çok tehBketi bir şey. Entath sözleri kula-
ğınızafisıldayarak,sehpaya götürürsizL
Umut lazun, umudun yamnda bflgi ve
hareketlazun. Halk kimseye inanmaz ol-
du. Hep akühve namushı adamlan öldü-
rüyoıiar. Kimse katiDeri bulamıyor. Çün-
kü arayanlar vuranlardu*. Biz bize ben-
ziyoruz demiyor muyum? Yalan mı söy-
kyeyim size."
Fiş, Nâzım Hikmet'in mezanmn Tür-
kiye'ye getiribnesine de karşı çıkıyor,
onu rahat bırakmayacaklannı belirtiyor-
du. "Mezannı Türkiye'ye getirecekîeri-
ne önce rahat bu*aksuüar onu."
Fiş'in yapıtlan arasında: Türk Edebi-
yatında Türk Halkının Ulusal Kurtuluş
Kavgası (1952), Günümüz Türkiye Şı-
iri (1958), Sabahattın Ali-Yaşamı ve Sa-
natı (1959), Nâzım Hikmet- Yaşamı ve
Sanatı ((1960), Türk Yazarlannın Yaşa-
mı ve Yazgısı (1963), Nâzım'ın Çilesı
(1968), Celaleddin Rumi (1972), Genç
Türk Şairleri (1974), Sonsuza Kadar Sü-
recek Bir Konuşma (Nâzım Hikmet ile
ilgili anılar-1980), Bir Gün Mutlaka
(Çağdaş Türk şairlerinin şürleri-1984) yer
alıyor.
Şef Erol Erdinç, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi Dekanı oldu
ıııiizilv için yabrnn öııeıııK^
BAHARTANRISEVER
ANKARA - Bilkent Üniversitesi
Müzik ve Sahne Sanatlan Fakülte-
si Dekanlığı'na Prof. Erol Erdinç
getirildi. Klasik müzik dinleyicile-
rinin arttınlması açısından gelece-
ğe yatınm yapılmasına büyük önem
verdiğini belirten Erdinç, "HaBan sa-
lonlanmıza gelmesini beklemeyece-
ğiz,daha öncede okhığu gibiyine yur-
[Üçj turnelerine ağniık vereceğiz'' de-
;di.
î Ankara Devlet Konservatuvan 'nda
; ünlü besteci Adnan Saygun ile çalı-
f
şan Erdinç, 1973 yıhnda mezun ol-
! du. Daha sonra aynı konservatuva-
1
. nn öğretim kadrosunda yer aldı. An-
kara Devlet Opera ve Balesi'nde pi-
yanist olarak çalışmalannı sürdür-
dü. 1975 yılmda Türkiye ve Fran-
sa'dan aldığı burslar ile Paris Ecole
Normale de Musique'de öğrenim
gördü. 1980-1983 yıllan arasında
Ankara Devlet Opera ve Balesi şe-
fi olarak görev yaptı. 1983 yııldian
bu yana Istanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası Şefi olarak çalışan Erdinç,"
1998 yıhnda devlet sanatçısı oldu.
Sanatçı, yapımcı ve yönetmen ola-
rak TRT için televizyonda haftahk
klasik müzik programlan ve çocuk-
lar için müzik yayınlan gerçekleş-
tirdi. 1992-1996 yıllannda Istanbul
Üniversitesi Devlet Konservatuva-
n'nda yaptığı pedagojik çahşmalar
sonucu kurduğu Üniversite Senfo-
//allalkın
salonlanmıza
gelmesini
beklemeyeceğiz.
Yine yurtiçi
turnelerine
ağırlık
vereceğiz.
Klasik müzik
dinleyicilerinin
arttınlması
açısından
geleceğe yatınm
yapılmasına
büyük önem
veriyoruz.
Eğitici
konserlere yer
vereceğiz.
ni Orkrestrası, kısa zamanda ulusla-
rarası bir sanat topluluğu düzeyine
ulaştı.
Bugüne kadar çok sayıda ülkede
ünlü orkestralan yöneten Erdinç,
Kanada, Belçika ve Romanya'da
uluslararası yanşmalardajüri üyeli-
ği göreviniüstlendi. Erdinç'in, St Pe-
tersburg Filarmoni Orkestrası eşli-
ğinde ünlü piyanist Gülsin Onay ile
yaptığı 3 CD de yakında müzikse-
verlerin beğenisine sunulacak.
Eski Bilkent Üniversitesi Müzik
ve Sahne Sanatlan Fakültesi Deka-
nı Ersin Onay'ın istifasından sonra
Erol Erdinç'e dekanlık görevi öne-
rildi. Erdinç, fakültenin bugünkü
düzeyine Ersin Onay'ın çabalanyla
ulaştığma işaret ederken, "Ersin
Onay aynkhktan sonra buraya khnin
geleceği gerçekten önemliydi TekHf
yapümadan önce ben, gerçekten Er-
sin Onay 'ın bıraküğı yerden ahp da-
ha aşağryadüşürmeyecekbirisininge-
leceğini temenni ediyordum" diye
konuştu.
Fakültenin olanaklan, öğretim kad-
rosu ve Bilkent Senfoni Orkestra-
sı'nın önemine işaret eden Erdinç,
kendisine yapılan çağnyı, yıllar bo-
yunca kazandığı birikimiyle başara-
bileceğini düşündüğü için kabul et-
tiğini söyledi. Erdinç, Müzik ve Sah-
ne Sanatlan Fakültesi'nde birikim-
leri dogrultusunda çahşmalar yap-
mak ve daha önceki düzeyi sürdür-
mek için çalışacağmı kaydetti. Er-
dinç, şöyle konuştu:
"Halkın salonlanmıza gehnesini
beklemeyeceğiz, daha önce de oldu-
ğu gibi yine yurtiçi turnelerine ağır-
lık vereceğiz. Klasik müzik dinleyi-
cilerinin, sevenlerinin arttınlması
açısmdan geleceğe yaünm yapılma-
sma büyük önem veriyoruz. Bu doğ-
nırtuda ilk ve ortaöğrenim öğrenci-
lerine yönelik açıklamah, eğitici kon-
serlere sezon progranunuzdayer ve-
receğiz.''
Bilkent Senfoni Orkestrası ve Bil-
kent Gençlik Senfoni Orkestrası'nın
yurtdışı konserleri ve turnelerini art-
trrarak Türkiye'nin ve kurumun ta-
mtımına katkıda bulunmayı hedef-
lediklerini belirten Erdinç, "Dün-
yanın ne yazık ki tanımadığı ama
son derece yüksek düzey ve kah'teye
sahip genç yeteneklerimizi uhıslara-
rası sanat ortamına tamtmak, ka-
zandnmak, önceKkü hedef ve amaç-
lanmız arasırtdadır" dedi.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKİYE
Yazsonu, Aşk, Ay...
Güneş batıyor, tepenin ardından. Daha san ge-
çen aydan. Artık eylül, yanm ay körfezin üzerin-
de; gündoğusu bir aynlık şarkısı...
Kumsala çekilmiş kayıklar, yazsonu habercile-
ri. Kız ile oğlan sarmaş dolaş; belki de son ku-
caklaşmalar, son anlar, son öpücükler; yollaray-
nlacak. Kim bilebilir sonrasını.
Güneş battı, Somatraki ve Imroz eflatuni bir renk
aldı. Içimi hüzün kaplıyor, biryaz daha bitiyor. Kız
ile oğlan bir türiü aynlamıyor.
Karşı kıyılar son derece belirgin; hiç böyle gör-
memiştim. Geçmiş gibi. Her bir noktası açık se-
çik; en ince aynntısıyla, tüm doğal çıplaklığıyla
görülüyor. Ama dokunmak imkânsız; karşı kıyı çok
uzakta.
Kız ile oğlan sarmaş dolaş. Bir yazsonu; deni-
zin mavisi lacivertle dans ediyor.
Sabahın erken saatlerinde kumsalı, denizin ay-
dınlık mavisini izliyorum. Sahilde kimsecikleryok.
Mutlu saatler. Küçük mutluluklar tabii ki...
Ne zaman Saros'a böyle yalnız baksam, Mic-
hel Rio'nun Belirsizlik romanı gelir aklıma.
Bir adam (yazar) sahilde, Büyük Okyanus'a
bakar. Birsetin üstündeki banka oturmuştur. De-
niz, ufuk çizgisi ve sonsuzluk üstüne düşünür. Bir
evin bahçesindedir. Evin sahibi gelir; yönetmen-
dir. Daha sonra kumsala bir kadın gelir, soyunur
ve denize girer.
İki adam, bu anın bir "film" olabileceğini ko-
nuşur. Yazar bütün gün denizi ve kadını izler. Ka-
dın ile tanımı güç bir "aşkyaşar" ve sonra yönet-
men bu anı fılme çeker, vb. vb.
Setin üstündeyim ve bankta oturuyorum. De-
nize sonsuzca bakıyorum. Sitenin sol yanındaki
yoldan genç bir kız kumsala iniyor. Tüm sitenin
önünü kumsaldan yürüyor, böylece kız önümden
geçryor ve onu "dakikalarca" izliyprum.
Genç bir kız; yirmi iki-yirmi üç yaşlannda. Üze-
rinde plaj elbisesi. Mavi büyük çiçekli. Altmışla-
n çağnştınyor. Bikinisi içinde, askılardan belli.
Kolunda çantası; uzun ve düzgün bir beden.
Bir an bakışıyoruz. Yoluna devam ediyor, ba-
şımı hiç çevirmiyorum, yalnızca bakışlanmla iz-
liyorum. Görüş alanımdan çıkıp gidiyor, "yaşa-
mım"dan da çıkıp gidiyor. Bir kez daha görme
"şansım" var mı?
Daha önceki yıllar olsa olurdu. Yayla sahili ran-
ta iyice teslim oldu. Nasıl bir "imar" anlayışı, ka-
bullenmesi, anlaması güç...
Bizim siteye bunca yıl doğayı korumasından,
sert rüzgârlara karşın ağaçlan, çiçekleri yetiştir-
mesinden dolayı madalya verileceğine, Keşan
Belediyesi siteden "anlamsız" yollar geçirerek
cezalandınyor. "Halkçılık" adıyla...
Neyse, artık Saros'un Yayla sahili de "tarih"o\-
du. Karşı kıyılar gibi, belleğimde.
Kızı bir kez daha göremiyorum. Başlamamış bir
öykü brtiyor. Acaba, "öfüm korkusu" mu genç kız-
lara "beni" âşık eden. Yoksa, bu "mavi çiçekli"
kız hiç geçmedi mi sahilden, Saros'tan.
Artık, dolunay körfezin üstünde hüküm sürü-
yor. Ay, denizin ortasında, geçmişe uzanan, anı-
lara uzanan, o inanılmaz doğaya, güzelliklere
uzanan bir yol; yalnızca bellekte...
Ya aşk... Ne kadar Saros parsellense de, aşk-
lar şu veya bu biçimde, şu veya bu an şarkısını
söyleyecek. Hep söyleyecek, ama.
En karariı dinleyicileri de, ben ve ay. Bir yazso-
nu daha. Işte eylülün hüznü günbatımının efla-
tuni ışıklannda ve Yahya Kemal'in dizeleri du-
daklarda:
Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
Mehtâb... iri güller... ve senin en güzel aksin...
Velhâsıl o rû'yâ duruyor yerii yerinde!
Günseli Kato New York'ta
• Kültür Servisi - Osmanlı minyatürü ve
geleneksel Japon resmi sanatçısı Günseli
Kato'nun haziran ayında Ihlamur Kasn'nda
gerçekleştirdiği enstalasyon ve performansı
'Ahenk, Cenk ve Beden', 21 ve 22 Eylül
tarihlerinde New York'a gidiyor. Sanatçının
performanslanna Sıtkı Kösemen fotoğraflanyla,
Salih Saka müzikleriyle, Timuçin Unan ise
tasanmı ile katkıda bulunuyorlar. Sanatçının
performanslan, geleneksel sanatla başladığı
resim üretiminin öznel uyarlamalanm içeriyor.
Persan Art GaHery açıldı
• Kültür Servisi - Türkiye'nın ilk özgün baskı ve
fotoğraf galerisi olan Persan Art Gallery açıldı.
Galeride, özel olarak hazırlanan onjinal resim ve
fotoğrafiar sergilenecek. İlk koleksiyon, Özdemir
Altan, Devrim Erbil, Mehmet Özer, Fevzi
Karakoç, Sadık Altınok ve Faruk Akm'a ait
özgün resimler; Izzet Keribar, tbrahim Zaman ve
Sabit Kalfagil'e ait fotoğraflar ve Fazıl Hüsnü
Dağlarca, Melih Cevdet Anday ve llhan Berk'e
ait şiirlerin özgün baskılanndan oluşuyor.
Enis Batur'dan ^Başk^aşımla^
• Kühür Servisi - Enıs Batur'un denemelerinden
oluşan 'Başkalaşımlar 1-10' ve 'Başkalaşımlar
11-20' iki cilt halinde Yapı Kredi Yayınlan'ndan
çıktı. Yazann 1990 ve 2000 arasmda yazdığı on
denemeyi içeren 'Başkalaşımlar 11-20', daha
önce yayımlanmış olan ilk kitabın devamı
niteliğinde. Kitap, romandan sinemaya, müzikten
resme geniş bir yelpazede bir bütün oluşturuyor.
BUGUN
• 3. ULUSLARARASI İZMİT SOKAK
FESTtVALİ'nde saat 18.00'de Bizim Sokak'ta
Grup Günışığı'nın konseri; saat 19.00'da fuar
müdürlüğü önünde Alper Maral'ın 'Borozanh
Tarih' adh gösterisi; saat 20.30'da Cam Havuz
Meydanı'nda Antalya Büyükşehir Belediyesi
Tiyatrosu'nda 'AşkGrevi' adlı oyun yer alacak.
• ÎFSAK'ta saat 19.30'da TüBn Dizdar'ın
'Çiçelderim' adlı saydam gösterisi izlenebilir.
(292 42 01)
• BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Genç
Sinemacüardan Seçmeler' kuşağında Wun
VVenders'in 'Buena VTsta Social Club' adlı filmi
görülebilir. (251 32 40)