25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri, genel başkanhk için isim vermeden Baykal ve yandaşlannı uyardı Oymen: Gereldyorsa yanşınzSERDARKIZIK tZMtR - îzmir'de 9 Eylül'e denk düşen iki tanhi kutlama... Birincisi, Izmır'ın kurtuluşuyla emperyahst ışgale son verilen tarihin 78. yıldönümü; diğeri, bu kurtuluşa imzasını atan Mustafa Kemal'ın kurduğu altı oklu partının yaşgünü... _ CHP Genel Başkanı Altan Öyroen, Anıtkabir'deki deftere "Sayın ve Sevgiii Genel Başka- nnn" yazma ayncalığına sahip tek parti lideri olarak 9 Eylül sabahı görevini yaptıktan sonra tarihi günde CHP Karşıyaka ll- çe Örgütü'nûn düzenlediği ye- mekte partilileriyle bır araya CHPtüzüktaslağı • CHP Genel Başkanı Altan Öymen: CHP dışandan gelen engellemeleri tarihi boyunca kolayhkla aşmıştır. Ancak partimize son yıllarda yerleşen iç mücadele, kamuoyunda bize olan güveni sarsmaktadır. Birlik ve bütünlüğihı topluma gösterilmesi şarttır. geldi. Öymen içın havaalanın- daki görkemlı karşılamayla başlayan hazırlıklar, partı ıçın- de kimi zaman dillendinlen "Genel başkan ilgi görmüyor" söylemleriru adeta boşa çıkardı. Kendisine göstenlen bu coş- kulu ilgiyle 9 Eylül Kurtuluş Gûnü'ne katılan Öymen, parti içine dönük önemli mesajlar verdi. Bir yanıyla bu mesajlara, Karşıyaka tlçe Başkanı Süba Barlak'ın açılış konuşmasmda yer verdiği şu görüşler zemin bazırladı: "CHP dışandan gelen engel- lemeleri tarihi boyunca kolay- hkla aşmışür. Ancak partimize sonyıllarda yerleşeniç mücade- le, kamuoyunda bize olan güve- ni sarsmaktadır. Birlik ve bü- tûnlüğûn topluma gösteribnesi şarttır. Yüzde 8.71 düzeyi. bize bunu anlatmaktadır. Üretkenü- ğimizi ve enerjimizi iç çekişme- lere değil, ülke sorunlannı çöz- mepofitikalanna yönehmehyiz. Parti çahşmalanna gerekh' kat- kının partinin başında ohnadan da yapüabiunesi mümkündür ve bu, günümüzde ber zaman- kindendahafazla gereksinim ol- muştur_ r> Gerginyüzfer Bu sözler yemekte bulunan- lann büyük çoğunlugunca al- kışlarla İcarşılandı. Ancak kimi masalarda iki büyük tanhsel Başansız yönetim istifa edecek MUTLUSERELİ ANKARA - Seçimli kurultay tartışma- lan nedeniyle gölgede kalan tüzük tasla- ğXyann toplanacakparti meclisınde (PM) ele alınacak. Partılilerce içeriğı tam ola- rak anlaşılamayan "itibari örgüt" kavra- mı nedeniyle yoğun eleştinlere hedefolan tüzük taslağında, 60 kişilik PM'nin 40 ki- şiye, 20 kişilik Merkez Yönetim Kunı- lu'nun (MYK) 14 kişiye düşürülmesi ön- görüldü. Başansız genel başkan ve MYK'nm isüfası düzenlemesinın getıril- dıği taslakta, partı örgütü ve yönetıcüeri- nin devletle ve belediyelerle çıkar ilişki- sine girmesini engelleyici düzenlemelere yer verildi. Tüzüğe göre, CHP'li adayla- nn seçim harcamalan ve mal varlıklan şeffafolacak. CHP'de yaklaşık 9 aydır yürütülen tü- zük değişikliği çalışmalan son aşaması- na geldi. örgütün görüşlerinin değerlen- dirilmesinin ardmdan oluştumlan taslağı görüşen MYK, 6-7 Eylül tanhlerinde ger- çekleştirilen tl Başkanlan Toplantısı'nda tartıştırdığı ve 12-13 Eylül tanhlermde PM'ye sunacağı "Tüzük Taslağı 2"yi (TT2) hazırladı. Ancak tüzük taslağı, tam bu sırada patlak veren seçimli kurultay tartışmalannın gölgesinde kaldı. Taslak- ta yer verilen unsurlardan bazılan şöyle - Seçmen sayısı MYK'ce belirlenecek sayıyı geçen muhtarlık, belde, ilçe ve il- lerde itibari muhtarlık, belde ilçe ve il ku- rulabilir. - PM, milletvekih, belediye genel ve ara seçımlerınde aday olmasını uygun görmediği aday adaylannı veto eder. - PM. nüfusu 3 milyonu geçen ılierde u itibariü"\ nüfusu 200 bını geçen ılçeler- de "itÜMUi üçe" kurulmasına karar vere- bilir. - Üst birimler, alt birimin çahşmalannı yetersiz göriirlerse alt birimlerin kongre- lerini toplayarak başkan ve yönetim ku- rulu üyelerinin görevden alınmasmı. yer- lerine yeni başkan ve üyelerin seçümesi- ni isteyebilirler. fKongîe ve toplantılarda yapılacak se- çimlerde, her iki cinsıyetten en az dörtte bir oranında üye seçılir. Her bir cinsiyet- ten yeter sayıda aday çıkmazsa katılan adaylarla seçim yapılır. - Partinin katüdığı genel seçimlerde se- çim başansı elde edilememesi durumun- da genel başkan ve MYK üyeleri görev- lerinden aynhr. - Parti genel merkez yöneticileri ve mil- letvekilleri ülke genelinde, partinin hü- kümette oldugu dönemlerde kamu kesi- miyle çıkar ilişkisine giremezler. Esenboğa'da TBMM Başkanı Akbulut tarafindan karşıianan Sezer, burada düzenlediği b*sm topbnösında,kaökhgı BM BinydDonığo'nımsonuçbnnıdeğerlendirdL (Fotoğraf: AA) ABD'den dönen Sezer'den küreselleşme uyansı 'Daha yoksul olmayahm' ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Cumhur- başkanı AhmetNecdetSezer, küreselleşmenin insanlık için yeni ftrsatlar vaat ettiğini, ancak yine de zenginin daha zengin. yoksulun daha yoksul kılmmamasına özen gösterilmesi ge- rektiğıni söyledi. Uluslararası toplumda ken- dini gösteren istikrarsızhğın kaynağmda yok- sulluğun yattığma işaret eden Sezer, güvenli- ğe yönelik tehditlere karşı en etkın yöntemin demokrasının dayandığı temellerin güçlendi- nlmesı olduğunu; hukukun üstünlüğü, ınsan hak ve özgürlüklennın geliştinlmesinin, yö- netimin her düzeyde saydamlaştınlması ve bağımsız yargının bu stratejinin vazgeçılmez unsuru olduğunu vurguladı. 6-8 Eylül günleriarasındaNew York'ta ger- çekleştinlen BM Bmyıl Doruğu'na katılan Cumhurbaşkanı Sezer, dün Türk Hava Kuv- vetleri'ne ait bir uçakla yurda döndü. Cum- hurbaşkanı Sezer'i, Esenboğa Havalima- nı'nda TBMM Başkanı Yridınm Akbulut kar- şıladı. Sezer, buradadüzenlediği basıntoplan- üsmda, katıldığı BM Binyıl Doruğu'nun so- nuçlaruudeğerlendirdi Binyıl DoruğuGenel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, küreseUeş- menin insanlık için yeni ftrsatlar vaat ettiği- ni, ancak yine de zengini daha zengin, yoksu- lu daha yoksul kılmamak için özen gösteril- mesi gerektiğini vurguladıgını belirten Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halkın iradesine güvenmeyi ve ona saygı gösterme>i önemli değerler olarak gördüğû- müzeve ancakhukuk devletiDe bu değerlerfaı egemen lahnabileceğine işaretettim. Eniyiyö- netim bicuni olan demokrasinin suıırlannın genişletilmesi ve her nlrhl aşın akun ve fana- tizme karşı korunmasında sivil toplunuın gi- derek daha önemK rol oynamasaım sağlan- ma$igereğûûd1kgetirdim.Defnokratikleşnıe ile ekonomik getişmişliğin btrbirine koşut sû- reçler oiduğuna da dikkati çektim ve eğftmıin onceükli bir konu oluşunu aıumsatnm.' 1 Sezer, konuşmasmda BM'nin ekonomik ve toplumsal yardım yanında, çatışmaları önle- me ve sona erdirme yeteneğı bakımından da güçlendirilmesi ve yapısal olarak geliştirU- mesi gereği üzennde durduğunu anımsattı. Sezer şunlan söyledi: "Uluslararası toplum- da kendini gösteren istikrarsızhkiann kayna- ğuKİayoksulhığuny'attığuu.hemzihinselbem bedensel yoksullukla savaşunm gerekliliğini belirttim,Toplumsal\-eekonomikprogranua- ra daha fazla kaynak aynhnası, geiişmekte olan üiketerin çabalanna da katkıda buhınul- masmm yarar ve önemine değindim. Güven- liğimize yönefik tebditiere karşı en etidn yön- temia,demoknısinmdayandığttemellermgüç- lendirümesi olduğunu, hukukun üstünlüğü- nün,insanhakveözgürlülderinin getiştirflme- smin,yönetimin herdüzeydesaydamhğuun ve hesapv«rebumeolgusuıranyerieştirihnesimn ve bağımsız yargmm bu stratejinin vazgeçD- mezöğeleri okhığunaişaretettim." Sezer, New York'ta bulunduğu süre ıçınde 24 ülkenin dev- let ve hükümet başkamyla ikili görüşmeler yapma olanağı bulduğunu anlattı. olayın denk düştüğu günün coş- kusuna uymayan, can sıkıntısı- m yansıtan yüzler de vardı. Daha sonra kürsüye davet edilen öymen'in konuşmasın- daki şu bölüm, genel başkanhk konusunda erken mücadeleye gırişen bugergin yüzlenn sıkın- tısını daha da büyütecekti: "CHP'yi dedikodudan, kjrv- gadan korumahyız. CHP'yi sa- vunmahyız. CHP'yi kurttan, kuşfam,dedikodudankorumab- yız. Birfik, dayanışma içinde oJ- mahyız. Ayn ayn görüşler ofea dabi üretflen fikirler aynı mer- kezedökühneBdir.Partidegenel başkanhk için erken mücadele vermeye gerek yok. Ama iDa da yanş gereldyorsa onunda gereğini yapmahyız.Eğer eleştirikr hakbysa o za- man onlar gereğini yap- mak Kuruttaylar gereği- ni yapar. Yine de birlik, dayamşma içinde,büükte güç ohîşturmabyız, yom- muza devam etmeüyiz. Türkiye'nin buna ihtiyaa var. Türkiye büyük yoi- suzfaık içinde yüzüyor." Açıkça adayız demese- ler de Anadolu'nun çeşit- li kentlerini gezen takım- dan sıkıntı duyan, bundan ötürü PM'de yeni bir MYK oluşumu sağlama- ya çalışan, bunda başan- İı olmazsa seçimli olağa- nüstü kurultay planlayan öymen'in bu sözleri, bü- yük birdestekle karşılam- yordu. Öymen, tzmir'den aldı- ğı büyük moralle Anka- ra'ya döndü. Gecenin coşkusuna ters yüz ifadeleriyle bazı- lannın iç sıkmtılan bü- yürken çekişmelerden ve bunun kamuoyundaki olumsuz etkilerinden yo- rulan partüıler ıse her dö- nem ülkepolitikasmda et- kin ve belirleyici olan Iz- mir'de Öymen'in tüm açıkhğıyla verdiği tarihi mesajlan tartışmaya baş- lıyorlardı... Baykal yine dûğûnde Türkiye genelinde ge- zılennı sürdüren Deniz Baykal ise dün de Kon- ya'mn Sarayönü ilcesin- deydi. CHP İl Başkanı Süleyman Albayrak ve partililer tarafmdan kar- şıianan Baykal, eskı CHP tlçe Başkanı Mehmet Göney'in oğlunun dügün töremne katıldı. Gazete- cılerin sorulan üzerine "tüzük kurutoyı ik ügüi özel bir çahşmas bulun- madığmı" iddia eden Baykal, CHP'siz bir Mec- lıs'ın tadının olmadıgıru belirterek gittiğı her yer- de bu ızlenımı edindiğini söyledi. CHP'nin etkin ve güçlü birbiçimde sıyaset- teki yerini alması gerekti- ğinı vurgulayan Baykal, "Bunuhalknnızda istiyor. CHP aühm yapmah" de- di. Denız Baykal, yakında tüzük kurultayuım topla- nacağım ve partinin gele- ceği açısuıdan önemli ka- rarlar alınacağuıı bildirdi. IRMIKIAYDIN ENGlN aengin@dofuk.nettr Biliyorum, tek bir kenrteki gözlernlerden çıkıp genelleme- ler yapmak yanıltıcıdır. Deniz- li'degeçirdtğimiz -ne kadaryo- ğun olursa olsun- 24saatte gö- rüp gözlediklerimizle, dinleyip konuştuklanmızla bu yazının başlığını koysaydık haksızlık olurdu. Ama Cumhuriyet'te çalışan bir gazeteci, istese de isteme- se de, günlük yaşamında CHP'nin sorunlanndan biriyle ya da bir CHP üyesi ile karşıla- şır. Yani... Yani Denizli gözlemleri, epeydir süren bir birikimin son halkası. Ve orada da degişen bir şey yok. CHP, kuruluşunun 77. y\ldö- nümünü kutlarken gene "Bay- kalcımısın, değilmisin", "Par- ti meclisinin kaçı genel mer- kezci, kaçı Baykalcı, kaçı bil- mem neci" tartışmaları ile çal- kalanıyor. Altan Öymen'in "genelbaş- kan adayı yanştırma oyunu'na yönelik yakınılan, parti içinde, "Genel Başkan'ın bu çıkışı, mayıstaki seçimli kurultayı sonbahara çekmenin birişare- Dibi Tembel CHP ti mi? Eğer öyleyse, mevcut delege dengesi, kunıltaya ka- dardeğişirmi? Oeğişirse Bay- kalcılann kaç delegesi olur, Sı- vaslılann kaç, Karadenizlilerin kaç, Alevilerin kaç? Genel merkez hangi illerden destek alır? Karayalçın grubu genel merkezeyakın dumşunu konır mu?.." taraşmalannı alevlendi- riverdi. CHP'nin bizim görebildiği- miz fotoğrafı" bu. Peki, sizce CHP'nin sorunu bumu? Baykalcı olanlarla olmayan- lar sosyal demokrasinin hangi ideolojik, programatik yönelim- ierinde birbirlerinden aynşıyor- lar? • • • Denizli'de, öteki CHP'lilere çaktırmadan yanıma gelip, her zaman Baykal'a sadık kaldıgı- nı marifetmiş gibi açıkladıktan sonra "Engin Bey, siz gazete- cisiniz, bilirsiniz, bu bizim Ad- nan Keskin'/e Baykal'ın arası açık diyohar, doğnı mu" diye soran CHP'liye, bu konuda zerre kadar bilgim olmadıği halde sırf "test etmek" üzere "Evet" dedim, "Doğru. Kanlı bıçaklılar. Selam bile vermiyor- larbirbirierine". Adam yüzünü buruşturdu, "Böyle olacağı belliydi" dedi, "Deniz Bey bü- tün delege ilişkilerini Adnan Keskın'e bırakırsa olacağı buy- du elbet". Deniz Baykal ile Adnan Kes- kin'in arasının bozulduğu söy- lentileri kulağına ulaşan bir CHP'li, aynlığın "özelleşprme, sendikal hareketle ilişkiler, Tony Blatrçizgisi, Schröder1 ın yeni açılımları, Tüririye'nin AB'ye katılım perspektifleri, Kıbns sonınuna ilişkin çözüm önerileri, kazançlann vergilen- dirilmesinde sosyal demokrat öneriler, laisizm, taban fiyat politikalan..." gibi Türkiye siya- setinin hangi temel sorunu üs- tünde yoğunlaştığını sormadı. Böyle bir derdi yoktu ve böyle bir ilgi odaklanmasına ftlan da sahip değildi. Onun CHP üsrüne bilmek is- tediği, "Kim, kaç delegeyi kontrol ediyor; kunıltaya kaç delege desteği ite girer" soru- lannın utanç verici darltğına sı- kışıp kalmıştı. Ve CHP tabanındaki "aktif partililer" arasında "o", şaşıla- cak (ya da öfketenilecek) kadar çok. Tamam, CHP'nin tepesinde toplumu ateşleyecekyeni pro- jeler üreten, DSP-ANAP-DYP- MHP-FP blokunun karşısına çıkıp "o sorun öyle değil böy- le çözûlür, o konuda öyle de- ğil böyle yapılır" diyen yok. Tamam, CHP Genel Merke- zi seçim yenilgisinin ardından doğan çok elverişli koşullan, "tüzük tartışmalan, partinin içi- ne çekıduzen verme" çabalan ile harcadı. Sanki merdiven çt- karken çiklet çiğnenemez, ko- şarken türkü söylenemezmiş gibi, bir yandan partiye çeki- düzen verip biryandan merkez soluntektemsilcisi olarak mer- kezin sağında konumlanan öteki partilerin karşısında umut veren bir ses yüksettmesini be- ceremedi. Tamam, partinin tepesi böy- le. Ama insaf edin, "partinin di- bi" çok mu farklı? Avrupa'da sosyal demokrat partilerin birbiri ardına ıktıdara gelip Avrupa Birliği'ni Avrupa birleşik devletlenne sıçratmak için kollan sıvadığı bir tarihsel dönemeçte, CHP'nin dibi, CHP'nin sosyal demokrat bir parti olduğunu bile unutmuş gibi. Belki otuz yıldır partiyi zehir- leyen delege oyunlan, "hem- şerilik, bölgecilik, etnik özellik, dinsel ağıhık" gibi, sosyal de- mokratlar için ancak utanç kaynağı olabilecek "ait kimlik- leri" öne çıkanp o batakta "particilik" oynuyortar. Dibi tembel bir partinin tepe- sine, Ahmet gelse ne olur, Mehmet gelse ne olur. Bir bölümü Ahmetçi, öteki bölümü Mehmetçi diye aynş- mış bir parti, kendini sosyal de- mokrat olarak tanımlamaya kalksa ona kim, niye inanır? Galiba birilerinin, CHP'nin di- bine "dip değil taban" olmala- n gerektiğini ve bir de... ...Bir de sosya! demokrat ol- duklannı ve sosyal demokra- sinin ciddi bir siyasal akım ol- duğunu anımsatması gereki- yor... Okuyan'dan öğüt Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, göreve başladığı tarihten bu yana medyanın gündeminde sık sık yer alıyor. Okuyan, özelleştirme politikalanna destek sağlamak için "SSK'nin bûtçede nasıl bir kara delik haline geldiğini" anlata anlata bitiremiyor. "Reform" adı altında sosyal güvenlik sistemini "serbest piyasaya" uydurmaya yönelik bir dizi yasa tasansı hazırlayan Okuyan, geçen günlerde bir televizyon programına konuk oldu. Çalışma Bakanı, "işçiler için neler yaptığmdan" söz etti uzun uzun. Sıra Bakanlar Kurulu'na sunulan sendikal iş güvencesi yasa tasansına geJdiğinde, programın sunucusu sordu: - Yani şitndi bu yasa çıkarsa, sendıkalı olmak istersem eğer, işveren beni işten çıkaramayacak öyle mi? Kendınden emin güvence veren Okuyan. canlı yayın bittikten sonra sunucuya öğüt vermekten kendini alamadı: - Ne olur ne olmaz. Sen yine de dikkatli d. Işverenıni üzecek şeyler yapma... Antaşılan. gazetelere, "Bakanlıkta hemen hemen her gece sabah 3'e kadar çalışıyorum. Bazen o kadar bunalıyorum ki, odada yalnız başıma ağladığım oluyor" diye açıklamalar yapan Okuyan, onca sorunu arasında bir de televizyon sunucusu için üzülüp ağlamak istememişti... Ecevit 'yazılı' sever Başbakan Bütent Ecevit, son zamanlarda sık sık yazılı açıklamalar yapmaya başladı. Başbakanlık'ta gazeteciierin karşısına çıktığında da çoğu kez elindeki metni okuyan Ecevit'in "yazıir merakı basın çalışanlanna da yansıdı. Gün boyu Başbakanlık binasında bekleyip giriş çıkışlan kontrol eden, bakanlara ya da başbakana güncel konularla ilgili sorular yönetten muhabırler, Ecevit dönemınde yeni bir yöntem geliştirdiler. Başbakanlık muhabirlen, sabah basın bürosunda Ecevit'e sormak istedikleri sorulan yazılı hale getirerek basın müşavırine iletiyortar. Bu sorulan inceledikten sonra gazeteciierin karşısına çıkan Ecevit, bir kez de sözlü olarak iletilen sorulan yine elindeki metinden yarartanarak yanıtlıyor. Geçen hafta ekonomiyle ilgili bır açıklama için gazeteciierin karşısına çıkan Ecevit, kendisine daha önceden iletilmiş olan sorulan da yanıtladı. Bu arada "kural dışı" davranan bir muhabir, Ecevit'e, "ANAP lideri Mesut Yılmaz'/n Cumhurbaşkanı'nın yasalardan kaynaklanan yetkilerinin KHK ile kısıtlanmasına ilişkin bir açıklamasını" sordu. Ecevit, önceden kendisine yazılı olarak iletilmemesine karşın bu soruyu yanıtsız bırakmadı. Başbakan'ın memurlarla ilgili KHK'den söz etmeye başlaması üzerine sorusunun yanlış anlaşıldığını fan\ eden muhabir de yazılı soru iletmenin yarannı anladı. Demirel 'ombudsman' olursa... Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in baş kamu denetçiliği (ombudsman) için adının geçmesiyte yeni bir tartışma başladı. "Kamu denetçiliği yasası çıkar da Demirel ombudsman olursa ne yapacak" diye soranlann merakını gidermek için araşttrma yapınca karşımtza ilgkıç bir tabki çıktt. TBMM Dilekçe Komisyonu, ombudsmanlıga benzer bir işlev üstlenmış durumda. Oraya gelen başvurulann benzerieri kamu denetçiliğine de yapılacak. Işte Dilekçe Komisyonu'na başvuruda bulunan bazı yurttaşlann istekleri: - Lise 2. sınrfta öğrenimini sürdürürken kaçınlan kıztmı bulun. - Köyümüzdeki tapulu araziieri, düz ve deniz goren 'Vallahi irtica var' Kamu kurumlannda mürteci memurlann varlığı ve irticayla mücadelede seçilecek yöntem, geçen haftanın da en önemli gündem maddesiydi. Tartışmalar en çok da yargı çevrelerinde yoğunlaştı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile bazı yargı organlannın başkanlan binbiıieriyle ters düştü. Bu tartışmalar sürerken iki yargı organının üst düzey temsilcisi, bir akşam yemeğinde bir araya geldi. Birisi diğerine, hafif dalga geçerek "Varıu, Adalet Bakanı 'irtica yok' diyor. Vargrtay Başkanı 'irtica yok' diyor. Sen nereden çıkardın irticanın var olduğunu. Hem sen onlardan daha mı iyi bileceksin" dedi. Diğeri, soruyu ciddiye almış olmalı ki hemen yanıtını verdi: "Vallahi de billahi de irtica var." deviet arazisi ile değıştirmek istiyoruz. - Eski eşim, evini stüdyo olarak kiralıyor ve bundan sağladığı kazançtan vergi a ödemiyor. - Kupon bjriktirmeme karşın promosyon ürününü alamıyorum. - Turizm işletme belgeli restoranımda içki satılmasına izin verilmiyor, kaymakamdan şikâyetçiyim. - Ağılımdan çalınan 150 koyunun bulunmasını istiyorum. - Görme özürlü otduğum için ehliyet alamıyorum, buna bir çözüm bulunmasını istiyorum. - imam-hatip lisesinde okuyan kızım, başörtüsü nedeniyle okula alınmıyor. - Yeni aldığım ... marka buzdolabı defolu çıktı, magduriyetimin giderilmesini istiyorum. ANAP'ın internet cafe'si ANAP Genel Merkezi'nde bir süre önce bir şirketin katkılanyla intemet cafe açıldı. Binanın girişinde bir alan yeniden düzenlendi. Masalar, sandalyeler, bilgisayartar yerieştirildi. ANAP'ın internet cafe'si bir süre oldukça yoğun ilgi gördü. Her bilgisayann başında en az birkaç kişi oluyordu gün boyunca. Geçen günlerde ANAP Genel Merkezi'ne gidenler, masaları bomboş görünce şaşırdılar. Bilgisayariann yerinde yeller esiyordu ama masalar, sandalyeler ve "intemet Cafe" tabelası yerinde duruyordu. Anlatılanlara göre her geçen gün bir parçanın eksildiğini fark eden parti görevlileri, bilgisayarları "güvence altına almışlardı"'... Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan tbmmfa cumhuriyetconur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle