Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EYLÜL 2000 PAZARTESİ
HABERLER
İdam veren
yargıç utamyor'
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bfirosu) - 69. tzrnir
Enternasyonal Fuan'nda
"AB Sürecinde Düşünce
Özgürlüğü' konulu
konfcrans veren Yargıtay
Başkanı Sami Selçuk,
idamların kaldınlması
gerektiğini belırterek,
idam cezası veren
yargıçlann utandıklan
için kalemlerıni
kırdıklannı ve yine
utanıldığı için infazlann
gizli yapıldığını söyledi.
Selçuk. "Geçmişte
polıtikacılara uygulanan
infazlar Türkiye'ye ne
onur getirdi? Sonradan
çoğunun türbeleri yapıldi.
Türkive idam cezasını
kaldırmak zorunda" dedi.
İşçi taşıyan
kamyonetler
yarıştı: 5 ölii
• BATM.VN (Cumhuriyet)
-Batnıan'da. pamuk
ışçılennı taşıyan ikı
kamyonetin yanşması
sonucu meydana gelen
trafik kazasında 5 kişi öldü,
48 kişı yaralandı.
Batman'ın Karşıyaka,
Petrolkent mahallelerinden
pamuk işçılennı tarlaya
götürmek ısteyen Nasbettın
Oztiirk yönetimındekı
kannonet ıle Alı Alanak'ın
yönetımindeki kamyonet
dün sabah 07.30 sıralannda
hız yanşına gırdı.
Şoförlenn araçlannın
kontrolünü kaybetmesi ve
kanıyonetlenn şarampole
yuvarlanması sonucu 5 kışi
öldü. 48 kışi yaralandı.
Kaçak işçi
I ANKARA(AA)-SSK
müfettışlennce bu yılın
hazıran ayında Istanbul'da
yapılan denetımler
sonucunda. kuruma kaydı
bulunmavan ve kaçak işçi
çalıştırdığı belirlenen
1200 işyerine toplam 1
trilyon 700 mılyar Iira
tutannda idan para cezası
uvgulandı. tşyerlerinde
yapılan denetimlerde.
işverenlerin yüzde
50'sının. çalıştırdığı
işçilerin çalışma sürelerini
SSK'ye eksik bildirdiği de
saptandı.
'Topal Yaşar'
serbest
• İstanbul Haber Servisi -
Boşanmak üzere olduğu
eşi Nurgül Yamak'ı tehdit
ettiği gerekçesiyle
gözaltına alınan 'Topal
Yaşar' lakaplı Yaşar Yavuz
Yamak serbest bırakıldı.
İstanbul Organize Suçlar
\e Sılah Kaçakçıhk Şube
Müdürlüğü'ndeki
işlemlerinin
tamamlanmasının
ardmdan Kadıköy
Adliyesi"ne getirilen
Yaşar Ya\ uz Yamak,
nöbetçi savcılık tarafmdan
serbest bırakıldı.
Diyarbakır'da yakalanan 4 Hizbullahçı için 3 gün ek gözaltı süresi istendi
lerorıstierın dilı çozuidu
Dt\ARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)
- Diyarbakır'da eylem hazırhğı içindey-
ken yakalanan 5 Hizbullahçı için 4 gün-
lük gözaltı süresinin dolması nedeniy-
le 3 günlük ek süre talep edildi. 17 O-
cak'ta başlayan Hizbullah operasyonla-
n kapsamında yurdun çeşitli bölgele-
rinde yakalanan örgütün üst düzey as-
keri kanat sorumlulan ve tetikçilerinin
bulunduğu toplam 15 sanıklı ana dava-
ya bugün devam edilecek. Kamu-Sen
Genel Başkanı Resul Akay'ın şeriatçı
örgüt tarafından öldürülen 23 kamu gö-
revlisi adına müdahil olmak için dilek-
çe verdiği davada, örgütün üst düzey
yöneticilerinin, savunmalannda, birçok
kişinin yargılanmasına neden olan öz-
geçmiş raporları üzerinde duracaklan
belirtiliyor.
Diyarbakır'ın Bağlar semtinde 6 Ey-
lül'de düzenlenen operasyonla eylem
hazırhğı içindeyken yakalanan ve ara-
lannda örgütün bilgisayar operatörü
AlaattinTonga'nındabulunduğu l'ika-
dın 5 kişinin terörle mücadele şubesin-
deki sorgusu devam ediyor. Emniyet
yetkilileri, sanıklann önemli bilgiler
verdiklerini, bu nedenle 4 günlük gözal-
tı süresinin dolması yüzünden ek süre
talebindebulunulacağını söylediler. Di-
yarbakır Valisi Cemil Serhadh'nın da
konuyla ilgili olarak bir açıklama yapa-
cağı belirtildi.
Bu arada örgütün üst düzey yönetici-
lerinin de aralannda bulunduğu 15 sa-
nıklı Hizbullah ana davasına bugün de-
vam edilecek. Diyarbakır DGM savcıla-
n Yılmaz Aktaş ve Ömer Tuncay tpek
tarafindan hazırlanan iddianamede, Hiz-
bullah' ın sıyası kanat sorumlusu Edip
Gümüş. asken kanat sorumlusu Cemal
Tutar. tetikçiler Fuat Balca, Mehmet
Feysel Bozkuş. Abdulkerim Kaya. Meh-
met VaroL, Mustafa İpek, Fahrettin Öz-
demir. Mahnıut Demir. Kemal Gülşen,
Yunus Avcı, Sinan Yakut ve MehmetEz-
me için "Ülkede mevcut anayasal düze-
ni sflah zonrv la yıkarak yerine şer'i esas-
lara dayalı İslam devleti kurmava kalkış-
mak" iddıasıyla TCY'nın 146. madde-
sı uyannca idam isteniyor. Sanıklardan
Mehmet Nurettin Karabulut ve Abdui-
kuddus Yersiz için ıse "Hizbullah'a üye
okJuklan" gerekçesiyle TCY'nin 168.
maddesi uyannca 12 yıl 6 aydan 15 yı-
la kadar hapis cezası talep ediliyor. Sa-
nıklar toplam 156 cınayetten sorumlu
rutuluyor. Ana davanın 10 Temmuz'da
görülen ilk duruşmasında şeriatçı terö-
ristler Edip Gümüş ve Cemal Tutar, psi-
kolojik durumlan iyi olmadığı gerekçe-
siyle savunma yapmamış ve süre iste-
mişlerdı. Sanıklann istemlerini uygun
gören mahkeme de duruşmayı bugüne
ertelemişti. Diyarbakır 3 No'lu DGM'de
bugün görülecek duruşmada sanıklann,
birçok kişinin yargılanmasına gerekçe
olarak gösterilen ve çeşitli örgüt evlerin-
de ele geçinlen özgeçmiş raporlan üze-
rinde duracaklan belirtiliyor. Gümüş ve
Tutar'ın, Hizbullah'ın bu özgeçmiş ra-
porlannı kendi elemanlanna hazırlattı-
ğını, özgeçmişi yazılan birçok kişinin
kendileri hakkında derlenen bilgilerden
haberi olmadığını öne sürecekleri ifade
ediliyor.
Özfatura'nın bürokratı gözaltında
'Balina'dayeni
isimleıe ıdaşıkh
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Tür-
kiye geneline yayılan ve giderek derinleş-
tirilen "Balina Operasyonu" nda ünlü ve ki-
lit isimlere ulaşılmaya başlandı. Operas-
yonda son olarak eski Cumhurbaşkanı Sü-
leyman DemireTin eşi Nazmiye DemireTin
akrabası ve Maliye Bakanlığı Müsteşar Yar-
dımcısı Hasan Hüseyin Şener'in kardeşi ol-
duğu öğrenilen Şerif Şener ile îzmir'in es-
ki belediye başkanlanndan Burhan Özfatu-
ra'nın bürokratı Erdinç Mayaa da gözaltı-
na alındı.
Izmir'de patlayan ve Türkiye'deki çeşitli
gümrük kapılanmn da içinde olduğu 100
noktaya yayılan hayali ihracat ve naylon fa-
tura operasyonu kapsamında gözaltına alı-
nan tzmir-Basmane Vergi Dairesi Müdürii
Ahmet Abş'ın, kendisini rüşvet vererek ve
tehdit ederek yolsuzluğa zorladığını söyle-
diği Şerif Şener'in vergi iadelerini tahsil e-
den kişi olduğu belirtildi. Izmir'in eski
belediye başkanlanndan Özfatura'nın ge-
nel sekreter yardımcısı, ANAP'ın Konak
belediye başkan adayı ve eski Izmir Genç-
lik ve Spor Iİ Müdürii Mayacı da önceki gün
" ' polisçe sorgulanmak üzere gözaltma alındı.
Hs
Nazmiye Demirel'İR akrabasr Şerif Şe-
ner'in mali müşavir olduğu belirtilerek ba-
zı şirketlerin işlemlerini hızlandırdığı ve ha-
yalicilerin vergi iadelerinin izleyiciliğini
yaptığı öne sürülüyor. Şener'in Nazmiye
Demirel'in kardeşi Ali Şener'le akraba ol-
duğu da bildirildi. Şener ve Mayacı ile bir-
likte ismi açıklanmayan 3 kişinin daha gö-
zaltına alındığı kaydedilirken zanhlann ha-
yali ihracat ve naylon fatura yolsuzluklann-
daki rollerinin ne olduğu konusundaki so-
ruşturmanın sürdürüldüğü belirtildi.
Söğüt
şenüklerinde
poşu bağlav an
Devlet Bahçeli,
"Türk-tslam
kültûründen
çağdaşbir
sentez
yaratmamn
imkânlannı
bütün
boyutlanyla
düşünmek
zorundayE"
dedi
(Fotoğraf: AA)
Bahçeli: Çağın dinamiklerini kavrayıp hazır olmalıyız
'Küresefleşmede boğulmayalnn'
Yurt Haberieri Servisi - MHP Ge-
nel Başkanı, Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli. küresel ilişki sistem-
lerinden kopuk olarak yaşamanın
olanaksız olduğunu, hu nedenle ça-
ğın dinamikleriniH iyi kavranması
gerektiğini söyledi. Bahçeli, "Me-
sele AB'ye taraftar olup olmama
meseiesi değildir. Böyle bir yaklaşım
miUetierarası ilişküeri, ülkemizi ve
tarihimizi küçümsemekle eşdeğer-
dir" dedi.
Osmanh Devleti'nin 700. kuruluş
yıldönümü, 719. Ertuğrul Gazı'yı
Anma ve Söğüt Şenlikleri'nin 3.
günü, şenlik yürüyüşü ıle başladı.
Bahçeli, Devlet Bakanı Şuayip
Üşenmez, Kültür Bakanı tstemihan
Talay ve bazı milletvekilleri, omuz-
lanna attıklan poşular ile Hükümet
Konağı Meydanı'ndan Ertuğrul
Gazi Türbesı'ne kadar Genelkur-
may Mehteran Bölügü eşliğinde yü-
rüdüler.
Önce Ertuğrul Gazi Türbesi'ni ve
Söğüt Etnoğrafya Müzesi 'ni ziyaret
eden Bahçeli, yetkililerden bilgi al-
dı. Buradan tören alanına geçen
Bahçeli yaptığı konuşmada, tarihin
büyük iniş ve çıkışlarla dolu oldu-
ğunu, tarihte hiçbir milletin daıma
ileriye doğru yükseldıği veya tersi
ıstıkamet ıçınde olduğunun görüle-
meyeceğini vurguladı.
Tek Cıda-lş, teslimiyetçi özelleştirmeye karşı çıktı
'TEKEL'deki oyunlam bozacağız'
İstanbul Haber Servisi -
Türk-lş'e bağlı Tek Gıda-lş
Sendikası, "TEKEL'in
Yeniden Yapılandırma ve
ÖzeUeştirflmesine İlişkin
Yasa Tasansı
T
'nın. TEKEL'in
"sorgusuz, sınırsız, tam bir
teslimiyetçilik anla> ışr>1a
özcUeştirumcsinin"" kapısını
açtığını beürtti, Sendika,
TEKEL'in özelleştirilme
yerine hukuki ve teknik
anlamda gerçek bir özerkliğe
kavuşturularak "yapısal
reformlarla*
1
düzeltilmesi
gerektiğini savundu.
Tek Gıda-lş Sendikası
Yönetim Kurulu'ndan
yapılan yazılı açıklamada,
sendikanın, TEKEL'in
• Sendika, TEKEL'in özelleştirilme yerine
hukuki ve teknik anlamda gerçek bir özerkliğe
kavuşturularak "yapısal reformlarla" düzeltilmesi
gerektiğini savundu.
özelleştirilmesiyle ilgili yasa
tasansı hakkındaki
görüşlerinin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Yaşar Okuyan'a yazılı
olarak iletildiği ve bu yazıda
sosyal taraflann görüşlerini
almak, ortak bir akıl
oluşturmak için bir görüş
ahşveriş ortamı
yaratılmasının talep edildiği
belirtildi. Ancak aylardır
yazıya cevap alınamadığına
dikkat çekilen açıklamada,
"Yasa tasansı üzerindeki son
derece hayati \e ciddi eleştiri
konularuu, sosyal taraflarca
bir kez bile taruşmadan,
tasaruun TBMM'ye
gönderilmesine karar
vermek. demokratik,
uzlaşmacu katüımcı işbirliği
bc\anlannın, ne denli
samimhetten yoksun
olduğunu açıklıkla ortaya
ko>maktadır" derüldi.
Açıklamaya şöyle devam
edildi:
"Tek Gıda-tş olarak bu tarz
ayak oyunlanna testtm
olacağunm, oldubittilere izin
vereceğunizi sananlar ciddi
bir yanılgı içerisindedirter.
TEKEL gibi mihonlarca
ekicü binlerce işçi ve
memurun geleceğinin,
miryonlarra rüketicinin
sağhğuun söz konusu
olduğu, son derece geniş
halk kiüelerini ilgilendiren
bir kurumu, ne hukuk, ne
ekonomi mantığına, ne de
ulusal çıkarlara uygun
düşen, yasa yapma tekniğine
aykın ve rutarsız '
düzenlemeler ile bir çırpıda
yok edebileceklerini
samyorlarsa \ine
bûyük bir yanügı
içerisindediıier."
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Türklerin, tarihin sahip olduğu en
büyük imparatorluk ve medeniyet-
lerinden birisini kurduktan sonra,
önemli sorunlar yaşadığını ifade e-
den Bahçeli, "Medeniyet sabanuz-
da bir çözülme ve ciddi bir geri kal-
mışhk sorunuyla karşı karşrya kal-
dık. Bugün bu geri kalmışhğın şart-
lannı zorlayıp yeni bir medeniyet
hamlesi yapmanın hazuiıklan içeri-
sindeyken yeni bir şahlanışa imza
atmanın Türk-lslam kültûründen
cağdaş bir sentez yaratmamn im-
kânlannı bütün boyutlanyla düşün-
mek zorundayız" diye konuştu.
Bahçeli bunun ılk şartının "çağıan-
lamak", ıkincı şartının ise "kendi-
mizi anlamak" olduğunu ifade etti.
Dünyanm küresel ölçekte ilişkiler
ürettiğini, eski kültür ve medeniyet
alanlannın bugün büyük ve yeni iş-
birliği ve dayanışma zeminlerine
dönüştüğü bir tarih kesitinde bulu-
nulduğunu da belirten Bahçeli şöy-
le konuştu:
"Bu ilişki sistemlerinden kopuk
olarak yaşamanın imkânsız olduğu
ortada bulunduğuna göre, yapıla-
cak işi iyi tesprt ermek zorundayız.
Küreselleşme sürecinin girdaplarm-
da boğulmamak. küresel aktörler
tarafindan beürienmiş ilişkilere tabi
obnamak için bu UişkUeriiyi anlayıp
yönlendireeek güç ve niteükte olmak
gerekir. lşte bunun yolu çağunızm
dinamiklerini kavramaktan ve ona
hazır ounaktan geçer."
FP Genel Başkanı Recai Kutan
da Osmanh Imparatorluğu'nun ta-
rihinin incelenmesi halinde statü-
kocu bir tablo değil, değişken ve atı-
lımcı bir tarihin çıkacağım belirte-
rek her dönemde ülkeleri kuru bir
statükoculuğa mahkûm etmek iste-
yen çevrelerin bulunduğunu söyle-
di.
oralcalislar@yahoo.com
Sarkis Çerkezyan, 1916 Kara-
man doğumlu. 6-7 Eylül olaylannı Is-
tanbul'un Yedikule semtinde yaşa-
mış. Şöyle anlatıyor o günleri: "Evle-
re giriyoriar, kınyortar, döküyortar, eş-
yaları sokaklara atıyorlar. Yedikule
Caddesi'nin üzerinde birRum kiiise-
s» var, orayı ateşe verdiler... Karşı kö-
şedeki apartmanın altında bir kadın
çığlık çığlığa, böyle ağlayıp çırpına-
rak yandaki sokağa koşarak gitti, ne
yaptılarsa kadına, bilmiyonım... Biz
burada bu olaylan yaşarken dünya-
da herhalde başka memleketler var-
dır ki orada çocuklar korkusuzca
başlarını yastığı koymuş uyuyoriar.
Öyle memleketlerin özlemini duy-
dum o zaman."
6-7 Eylül 1955 olaylan, azınlıklarla
ilgili birçok olayın üst üste geldiği ge-
lişmelerın doruk noktalarından birisi-
dir. Günlerce, özellikle basın tarafin-
dan kışkırtılmış bir kalabalık, azınlık-
ların evlerini, ışyerlerini basmış, talan
etmiş, tahrip etmişti. Olayların ardın-
da iki güç vardı: Siyasi irade ve ba-
6-7Eylül'denl2Eylül'e
sın.
6-7 Eylül yağması ve tahribinde
basın ciddi bir tahrikçi rol oynamış-
tı. Kıbrıs'taki olaylar bahane edilerek
tırmandırılan gerilim, sonunda yalan
bir haberle doruğa çıkmıştı. Bu ha-
ber, Atatürk'ün Selanik'te doğduğu
eve bomba atılmasıydı. Azınlıklann,
Türkiye'de kaderini değiştiren ve bu
ülkeyi kendi tarihinden ve insanlann-
dan koparan bombayı ise Yunanlıla-
nn değil, Türklerin attığı daha sonra
anlaşıldı.
Anlaşıldı da ne oldu? Bombalama-
yı yapan provokatör, devlet tarafin-
dan himaye edildi ve terfi ettirildi. Bir
süre öncesine kadar valiydi. Sanınm
bu görevinden de emekli oldu. Bom-
bayı bir devlet görevlisi atmıştı; sal-
dınya Rumlar, Ermeniler ve Yahudi-
ler uğradılar. Onaramayacakları bü-
yük yaralar aldılar.
Peki saldınların sorumlusu olarak
kim hesap verdi? Komünistler ve sol-
cular. Saldınyı tahrik eden ve olayla-
nn başlamasında sorumluluğu olan
Ekspres gazetesi "Kızıl Maske Düş-
tü" diye manşet attı. Manşetin spo-
tundaiseşunlarsöyleniyordu: "Tah-
rikçiliğin elebaşılan, Türitiye'yi dost-
suz bırakmak gayesini güttüler. 33
müseccel komünist tevkif edildi."
Ekspres'i o zaman çıkaran gaze-
tecilerin bir kısmı hayatta. Hâlâ ga-
zetecilik yapıyorlar. 6-7 Eylül öncesi
tahrik edici yayınlar yapan gazeteci-
ler hayatta, bir kısmı hâlâ köşe yazar-
lığı görevlerini sürdürüyor. Yani 45 yıl
önce, bu ülkenin bir parçası olan
azınlıkları, tamamen yalan ve uydur-
ma haberlerle saldırı hedefi haline
getirenler, bugün bile hükümranlıkla-
nnı sürdürebiliyoriar.
• • •
12 Eylül 1980 askeri darbesi üze-
rine hepimiz anılarımızı tazeliyoruz.
Ancak unutmayalım ki, 12 Eylül bu
ülke gericiliğinde bir duraktır. Bun-
dan 45 yıl önce yapılan 6-7 Eylül yağ-
ması nasıl bir duraksa. Bu ülke hiç-
bir zaman cuntacıları ve askeri dar-
becileri yenemedi, onlardan hesap
soramadı. 12 Mart 1971'in sorumlu-
ları, Deniz Gezmiş'leri idam eden-
ler, hem siyasette, hem askeriyede
hep yükselmeye devam ettiler. 12
Mart'ta bize işkence eden, eziyet e-
den birçok üniformalı terfi etmiş ola-
rak karşımıza tekrar tekrar çıktılar.
Deniz'lerin idamına el kaldıranlar,
cuntalarda bakanlık yapanlar siyasi
hayatta hep üstte kaldılar. Onlardan
hesap sormak biryana hep el üstün-
de tutuldular. Örneğin bunlardan bi-
risi Süleyman Demirel. 12 Mart'ta
cuntacılann çıkarmak istediği gerici
kanunlan Meclis'te bütün gücüyle
destekledi. Askeri mahkemelerin
idama mahkûm ettiği Deniz Gezmiş
ve arkadaşlannın idamının Meclis'te
onaylanması için özel birgayretgös-
terdi. Bunlan yaptığı için belki de hep
ayakta kaldı. Şimdi de ombudsman
olacakmış.
Başka ülkelere bakın; Yunanis-
tan'a, Ispanya'ya, Portekiz'e, hatta
birçok Latin Amerika ülkesine. Bu ül-
kelerde uzun süren cunta dönemle-
ri oldu. Sonunda bu ülkeler cuntala-
n ve cuntacılan yendikleri için de-
mokrasiye yöneldiler. Onlardan he-
sap sorabildikleri için ileriediler. Biz
ise bir türlü cuntalan da cuntacılan da
yenemedik. Varlık Vergisi'nin sorum-
lusu Ferit Melen yıllar sonra 12 Mart
askeri darbesinde başbakan oldu.
Atatürk'ün evini bombalayan provo-
katör vali, darbecilerin başı, hâlâ ül-
kenin en itibarlı kişilerinden.
Türkiye, darbecileri yenemediği
için ne 12 Mart'tan, ne de 12 Ey-
lül'den kurtulamadı. Darbecilerin
zoria kabul ettirdiği 12 Eylül Anaya-
sası'yla yönetiliyoruz hâlâ. Daha ne
denilebilir ki!..
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Ohul Korkusu
'Okul korkusu', çocuklardaokulagitmekisteme-
me biçiminde beliren birkorkutipiydi. Dahaçokan-
nelerine bağımlı kılınmış, evortamından aynlmamış,
değişikliklere uyum sağlamayı öğrenememiş ço-
cuklarda görülen bu korku, üzerinde çok durulan,
oldukça iyi tanınan bir sendromdur. Olasılıkla bu-
gün de okula yeni başlayan çocuklann kimilerinde
'isteksizlik, kann ağnsı, bulantı, baş ağnsı' gibi be-
lirtilerle ortaya çıkacaktır. Ama çocuklann duru-
mundan daha ilginç olanı kimi annelerin tutumu ol-
maktadır.
Çocuklanna çok bağlı olan anneler, okula yeni
başlayan çocuklanndan ayrılmakta zorianmakta,
çocuğunun yanında olmak, hatta sınrfına girerek
yanına oturmak, böylece kalmak istemekten ken-
dilerini alamamaktadırlar. Ilk günün ilk saatlennde
hoşgörüyle karşılansa da daha sonra artık ayrılma-
lan istenen anneler, istemeyerek de olsa çıkmak-
ta, okulun hemen yanındaki bir yerde oturarak ço-
cuklannı beklemektedirler. Asıl üzerinde durulma-
sı gereken annelerin bu tutumudur. Çünkü bu tu
tum, çocuklardaki 'okulkorkusu' üzerinde önem-
li bir etki yapmaktadır.
Anneleri çocuklanna bağımlı kılmaya iten güdü
nedir? Neden anneler çocuklanndan ayrılmakta
zorluk çekmektedirler? Babalarda pek görülme-
yen bu bağımlılık neden annelerde görülmektedir?
Buna ilk neden, anne ile çocuk arasındaki biyo-
lojik bağlılık olarak gösterilmektedir. Çocuğunu do-
kuz ay kamında taşıyan, ona göbek bağıyla bağlı
olan, doğurduktan sonra aylarca emziren, onu be-
deninin bir parçası olarak gören anne, bu bağımlı-
lığı içinde yaşatmaktadır. Elbette bu durum anlaşı-
lır bir olgudur. Ancak çocuğun gereksınmeleri azal-
dıktan sonra da annenin tutumunda bir değişme ol-
maması, çocuğu hâlâ onun bakımına muhtaçmış
gibi davranması artık biyolojik değildir, kültüreldir.
Çünkü çocuk da artık bu aşın itgiyi istememek-
te, karşı çıkmakta, uzaklaşmak istemektedir. Çün-
kü, 1 ile 3 yaş arasındaki çocuğun en önemli he-
defi 'bağımsız olmak'i\r. Artık bağımlılığa gereksı-
nim çocukta değil, annede olmaktadır. Bunu gör
mek istemeyen anne için sorun 'çocuğunun daha
uzun yıllar onun yakın bakımına ihtiyacı olduğunu'
düşünmesidir. Bu 'uzun yıllar' bütün gençlik yılla-
nnı kapsayacak, hatta daha sonrasına da uzana-
caktır. En büyük çatışma da çocuğun büyüyüp er-
gen olduğu dönemdeki 'bağımsızlık arayışı'' sırasın-
da olacaktır.
O nedenle de anneler için önemli görev, zama-
nında ve sırasında geri çekilmeyi bilmek, çocuğu-
nun bağımsız bir kişilik kazanmasına yardım et-
mektir.
Ama annelerin ve babalann 'okul korkusu' sade-
ce bu değildir. Korkunun bir nedeni de çocukları-
nın okulda hangi davranışlan kazanacağı konusun-
dadır ve bu haklı bir korkudur. Çocuklar ilköğretim
döneminde arkadaş etkilerine, giderek daha açık
bir ruhsal döneme girmektedirler. Bu dönemde ar-
kadaşlar arasında yaygın olan, 'marka giymeye
düşkünlük', 'cep telefonu kullanma', 'ınternetyo-
luyla chat'leşme' gibi yeni davranışlar, aite içinde
tartışmalara, uzlaşmazlıklara neden olmaktadır. Ço-
cuk-genç, kendisine ailesi tarafindan yapılan uya-
nlara karşı çıkmakta, arkadaşlannın yaptığını yap-
mak istemektedir. Çocuk-genç de tam arkadaşla-
n arasında prestij kazanmak istediği için kendi açı-
sından haklı görünmektedir; ancak aiîe de onayla-
madığı şeylere izin vermek zorunda kalmaktan bu-
nalmaktadır. Kanımca bu durum günümüzün en
önemli konulanndan birisidir ve hiç tartışılmamak-
tadır. Okul Aile Birlikleri'nin ele alması gereken ko-
nuların başında bu konu gelmelidir. Bu 'Gençliğin
Yeni Kültürü' bütün olumlu ve olumsuz yanlarıyla.
gençlenn de katılacağı toplantılarda tartışılmalıdır.
Aileler bu konularda kendi başlanna, çaresiz ve
toplumsal destekten yoksun kalmaktadırlar.
'Okul korkusu'bir yanıyla öğretmenlerin de kork-
su olmaktadır. Öğretmenler de öğrencilerin her yıl
biraz daha artan 'derslere ilgisizlik', 'düşük moti-
vasyon', 'hedefseçememe', 'yanlışbeklentiler'gi-
bi nedenlerle düşen verimlilikten kaygı duymakta-
dırlar. Stnıf kalabalığı, velilerin aşırı beklentileri, eko-
nomik kaygılar da eğitimin öğretmenler açısından
yarattığı sıkıntılardır. Okul yönetimleri de 'ödenek-
sizlik' yüzünden almak zorunda kaldıkları 'bağışlar
nedeniyle sıkıntıya girmektedirler. Velilerle her yıl ya-
şanan 'bağış sıkıntısı', sürekli bir sürtüşme yarat-
maktadır.
En büyük 'okul korkusu' ise sürdürülen 'ezberci
eğitim'm çağın hiçbir gereksinmesine yanıt vere-
memesi olmalıdır. 21. yüzyılın sözünün sıkça geç-
tiği düşünülürse, eğitimin hâlâ geçmiş yüzyıllarda
kalmış olmasının nasıl bir korku yaratması gerekti-
ği daha iyi anlaşılır. Ezberci eğitim bugünün ve ya-
nnın insanının yetişmesine katkıda bulunmamak-
tadır. 'Eleştirel düşünce eğitimi'ne geçememek,
'yaratıcı eğitlm'm adını bile anmamak hepimiz için
en büyük 'okul korkusu' olmalıdır.
Henüz nasıl yeneceğimizi bile kavrayamadığımız
en büyük korkumuz budur.
Petrol-is 50. yasını kutluyor
Türkiye'de en çok
grevyapan sendika
tstanbul Haber Servi-
si - Petrol-lş Sendika-
sı'nın 50. kuruluş yıldö-
nümü Bostancı Gösteri
Merkezi'nde düzenle-
nen şenlikle kutlandı.
Petrol-lş Genel Başkan
Mustafa Oztaşkm. Pet-
rol-Iş'in 50 yıl boyunca
demokrasinin ve insan
haklannın yıhnaz sa\Tj-
nuculuğunu yaptığını
belirtirken DİSK Genel
Başkanı SüleymanÇele-
bi, Petrol-lş'in bugüne
kadar "zikzak çizme-
den" yolunda dosdoğru
yürüdüğünü vurgulaya-
rak Petrol-lş'le yan yana
olmaya devam edecek-
lerini söyledi.
Türk-lş'e bağlı 35 bin
üyeli Petrol-îş Sendika-
sı'nın 50. kuruluş yıldö-
nümü coşkulu etkınlik-
lerle kutlanıyor. Genel
Başkan Mustafa Öztaş-
kın, önceki gece Bostan-
cı Gösteri Merkezi'nde
düzenlenen şenlikte
yaptığı konuşmada, 6
Eylül 1950"de Bey-
koz'da. 15 petrol işçisi-
nin girişimiyle kurulan
Petrol-Iş'in. sendikal ha-
reketin tüm dönemlerini
yaşadığına dikkat çekti.
Kuruluşundan bugü-
ne kadar 226 işyeri ve iş-
letmede grev, eylem ve
gösteriler gerçekleştiren
Petrol-lş'in, Türkiye'de
en çok grev yapan sendi-
ka olduğunu kaydeden
Öztaşkın, "Sendikamız,
demokrasinin ve insan
haklannın yümaz savu-
nucusudur. Şu çokiyi bi-
nnmelidir: Bir ülkede
demokrasi olmazsa sen-
dikal haklar da olmaz"
dedi.