Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EYLÜL2000PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
İki yapgı açılışından
iki konuşma
Gericı akımların adalet mekanizmasınası-
zıp sızmadığı tartışılıp duaıyor. "Sızdı" di-
yenlerin yanında "Sızmadı" dıyenler de var.
Azıcık geçmişe gıdelim... 6 Eylül 1966 günü,
dönemin Yargıtay Başkanı Imran Öktem,
yargı yılını açış konuşmasında, Yargıtay Ce-
za Genel Kurulu'nun "Nurculukpropaganda-
sıyapmanın TürkCeza Yasası'nın 163. mad-
desinde yazılı suça girdiğine" ilişkin karanna
değiniyor: "Hiçbir kimse, dini ınanç ve kana-
atlennden dolayı kınanamaz. Bunu elbet Yar-
gıtay hâkimleri bilır. Fakat hiçbir kimse; dev-
Jetın sosyal, iktisadi, siyasi veya hukuki temel
dûzenini kısmen de o/sa din kurallanna da-
yandırma ve siyasi veya şahsi çıkar veya nü-
fuz sağlama amacı ile dini veya din duygula-
nnı yahut dince kutsal sayılan şeyleri iştismar
edemez ve kötüye kullanamaz. Din, iman ve
ibadet perdesi altında kendisine, ailesine,
çevresine, milletine zarariı hareketler yapılı-
yorsa ve suçlar işleniyorsa bu hal, dinin, din
ve vicdan hürriyetinin kötüye kullanıldığını
gösterir. Hukuk buna müdahale eder.
... Nurculuk gibi Müslümanlann çoğunlu-
ğu tarafından Islam akıdeleri ile telafisi müm-
kün olmadığı kabul edilen gerici ve sağcı ce-
reyanlaryurtiçindeçoktehlıkelibirhalalmış-
tır. Aydın ve doğruyu gören vatandaşlanmın
dikkat nazarlarını çekerim. Bu akımlara kapı-
lan vatandaşlanmın mühim bir kısmı saf ve
temiz insanlardır. Allah'a inanma ihtiyacı kar-
şısında din bezirgânlannın ağlanna düşmüş-
ler ve yollannı sapıtmışlardır. Bunlan kurtar-
maklazımdır. Gerçekten bu gerici akımlar, top-
lumu ortaçağın başlarına itmekte, bir kısmı
ise vatandaşlar arasında ırk bakımından hi-
zıpler yaratmak, reformcu dınamizmi önle-
mek ıstemektedır. Bızim vazifemiz, Türki-
ye'yı din ve şeriat oyunlarına sahne olmak-
tan korumak, gericiliği onlemek, devrimleri
aynı canlılık ve ayakta tutmak, yalnız müs-
pet ilim metotlan üzerinde yürümektir."
Bir bölümünü aktardığımız Öktem'in topu
topu 10 sayfatutan bu konuşması, hakkın-
da dava açılmış bir emekli vaize yakın örgüt-
lerin geçmişte düzenlediği toplantılara katıl-
mış bugünkü Yargıtay Başkanı Sayın Sami
Selçuk'un tamamı 115, özeti 72 sayfa tutan
söylevini dınlerken aMımıza düşuverdi birden...
ISIK KANSl
Cumhuriyetçilik tartışmasıEski Eğitim-lş Sendikası yöne-
ticileri Niyazi Altunya, Erdal Ça-
lı ve Fevzi Coşkun, yaklaşık bir ay
önce Eğitım-Sen yönetimıne birer
mektup göndererek öğretmenle-
rin "cumhuriyeti koruma ve ço-
cuklara cumhuriyet devriminin il-
keleri hakkında bilgi kazandırma
işlevi" olduğuna ilişkin ifadelerin
Eğitim-Sen Genel Kurulu çalışma
raporundan çtkarılmasını eleştir-
mişler ve durumun düzeltilmesini
istemişlerdi.
Köşemizde bu mektubu yayım-
lamış ve Eğitim-Sen'in "cumhuri-
yetçılik, cumhuriyet ilkeleri'ne kar-
şı tutumunu yadırgadığımızı ifade
etmiştik.
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Ke-
mal Ünal, konuya ilişkin bir açık-
lama gönderdi. özetle şöyle di-
yor:
"Sendikamızın 3. çalışma döne-
minde görev yapan merkez yöne-
tim kurulumuz, genel kurula top-
lam 414 sayfadan oluşan birrapor
sunmuştur. Raporda yer alan 'Eği-
tim-Sen naal bir eğitim istiyor?' bö-
lümü, yönetim kurulumuz tarafın-
dan incelenip sonuçlandınlmadan
kitaba girmiştir. Merkez yönetim
kurulumuz, raporun sunumu sıra-
sında gereksiz tartışmalan önle-
mek için bir açıklama yapmıştır.
Açıklama aynen şöyledir:
"Çalışma raporumuzun 52 ve
57. sayfalan arasında, Eğitim-Sen
nasıl bir eğitim istiyor? başlıklı bö-
lümde yer alan bazı ifadeler, ge-
nel başkanın konuşma kitapçığın-
da duzeltilmiş olarak yer alması-
na rağmen, teknik nedenlerden ve
genel kurul hazırlıklarının yoğun-
luğundan dolayı çalışma raporu-
muza taslak haliyle girmiştir. Bu
bölümle ilgili genel başkanın ko-
nuşma metni esastır.' Görülece-
ği üzere rapordan sorumlu merkez
yönetim kurulu, raporun 52 ve 57.
sayfalan arasında 'Eğitim-Sen na-
sıl bir eğitim istiyor?' başlıklı bö-
lümün tamamının çıkanlmasını is-
temiş, bu bölümde yer alan konu-
lara ilişkin bir tartışmaya girme-
miştir. 'öğretmenin köyde cum-
huriyeti koruma işievi de vardır' ve
'Çocuklara yaşıtlanna uygun bir
biçimde cumhuriyet ilkeleri hakkın-
da bilgi kazandınlmalıdır' ifadele-
rinin özellikle metinden çıkanldığı
izlenimini veren açıktamalannızger-
çeği yansıtmamaktadır.
Çalışma raporunun ilgili bölü-
münde, Eğitım-Sen 'in bugüne ka-
dar oluşturduğu eğitim politikala-
nna uygun öneriler olduğu gibi,
aksi önerilerin de bulunduğu bir
gerçektir. Merkez yönetim kurulu-
nun raporda tartışmalı gördüğü
'özel kesimlere lise açma yetkisi ve-
rilmesi, taşımalı eğitim, yaygın eği-
timin TSK'ye devredilmesi, okul-
larda paratoplama konulannın be-
nimsenmesi' gibi önerilerdir."
Kemal Ünal açıklamasında, Eği-
tim-Sen yönetiminin "cumhuriye-
ti" tartışmaya açma niyeti olmadı-
ğı gibi, cumhuriyetin aydınlanma
ve modernleşme yolunda dünya
halklanna, ülkeye ve ülke insanla-
nna sağladığı gelişmeleri reddet-
me ve yok sayma gibi anlayışı da
olamayacağını vurguluyor:
"Eğitim-Sen yöneticileri bunun
bilincindedir. Bunun yanında de-
mokratik, laik ve hukuk devleti ola-
rak tanımlanan Türkiye Cumhuri-
yeti'nin bu niteliklerinin cumhuri-
yeti koruma ve kollama adına, dev-
letin yüksek menfaatlan adına yok
edilme çabalanna sessiz kalmak
gibi birarayışı da olamaz. Bu nok-
tadaki eleştiri ve itirazlar, cumhu-
riyet adına yapılan yanlışlara karşı
çıkışın ve demokratik, laik ve öz-
gürlükçü bir cumhuriyet isteğinin
bir ifadesi olarak gönjlmelidir."
Binlerce cumhuriyetçi öğretme-
ni banndıran Eğitim-Sen yönetimi-
nin "cumhuriyeti" tartışmaya aç-
ma niyeti olmadığını öğrenmek-
ten sevinç duyduk. Dileriz, öğret-
menlerin "cumhuriyeti koruma ve
çocuklara cumhuriyet devriminin
ilkeleri hakkında bilgi kazandırma
işlevi" olduğunu en yakın zaman-
da resmi raporlarına da işlerler.
Hangisi
doğpu?
Milli Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu, bakanlığı
içinde gerici kadroları
temizlemekte kararlı olduğu
yönünde demeçler veriyor.
Son olarak, arkadaşımız Ebru
Toktar'a kendisiyle
çalışamayacaklannı anlayan
50'ye yakın müfettişin
emekliye ayrıldığını söyledi.
Konuyu araştırdık.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki
kaynaklarımıza göre,
gerçekten son dönemde
emekliye ayrılan müfettişler
olmuş. Ne var ki, bunların
sayısı 50'ye ulaşmamış.
Emekliye aynlış nedenlerinin
de, Bostancıoğlu'nun "laik"\ik
konusunda gösterdiği
duyarlılıkla bir ilgisi yokmuş.
Çoğu, doğal nedenler ve yaş
haddinden emekliliklerini
istemişler. Bu durumda, ya
Milli Eğitim Bakanı yanılıyor
ya da bize bilgi veren
kaynaklar. Bir olasılık daha
var: Milli Eğitim Bakanlığı'nın
tutucu kadrolan
Bostancıoğlu'nu yanıltıyor...
Hangisi doğru?
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Asgari Ücret ile SSK Taban ve
Tavan Ücretinin tşverene Maliyeti
Sosyal Sigortalar Kurumu'nca, sigorta primine esas alınan üc-
rctlerin alt (taban) ve üst (tavan) sının, 506 sayılı Sosyal Sigor-
talar Yasası'nın 78. maddesine göre belirlenir.
Yasanın bu maddesine göre alınacak prim ve verilecek öde-
neklerin alt sının, 1 Nisan 2000'den geçerli olarak 150 milyon li-
ra olarak saptanmıştır. Üst sının ise Bakanlar Kurulu karan ile 1
Ağustos 2000'de, 450 milyondan 600 milyona çıkanlmıştır.
Asgan ücret, 31 Aralık 1999 gûnlü Resmi Gazete'de yayımla-
nun Asgari Ücret Tespıt Komisyonu karan uyannca, 1 Temmuz
2000 ile 31 Aralık 2000 dönemınde ve 16 yaşını doldurmuş iş-
çiler için, ayda 118 milyon 800 bin lira olarak saptanmıştır. As-
gari ücret sigorta pnmine esas ücret alt sınınn altında kalmıştır.
Yasanın 78. maddesi uyannca, "Sigortaluun kazancı alt sını-
nn altında ise, bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait si-
gorta priminin tümünü işveren öder."
Sigortahlann büyük bir bölümü sigorta üst sınınna yakın (ta-
van) ya da üstünde ücret almalanna karşın, asgari ücretle çalışı-
yor gösterilmektedır. Böylece, prim ve vergiler asgari ücrete gö-
re ödenmektedir. Bugün, sigorta primine esas kazançlardan alı-
na primlerin oranı, işyennm ve ışin konumuna göre sıgortalı ve
işveren payı toplamı yüzde 33.5 ile yüzde 41 arasındadır. Sigor-
talı payı bütün iş kollan için yüzde 14'tür.
tşverenin ödemek zorunda olduğu sigorta payı, ışyerinin ve
işin ağırlık ve tehlike durumuna göre yüzde 19.5 ile yüzde 27
arasında değişmektedir. Aynca 1 Ocak 2000'de yûrürlüğe gıren
tşsizlik Sıgortası Yasası uyannca ve sigorta primine esas alınan
kazançlara göre işçiden yüzde 2, işverenden yüzde 3 ve devlet
katkısı olarak da yüzde 2 olmak üzere toplam yüzde 7 oranında
işsizlik sigortası primi alınmaktadır. Asgan ücret ile, prime esas
alt sınır arasındaki farka ait işsizlik sigortası primini de işveren
ödemektedir.
Işverenler ve sigortalılar SSK ve işsizlik sigortasına toplam
yüzde 40.5 ile yüzde 48 arasında prim ödemektedir. Bu prim
oranının yüksekliği, işverenleri sigorta primlerini asgari ücret-
ten ödemeye zorlamaktadır. 118 milyon 800 bin lira olan asgari
ücret, işverene 158 milyon ile 169 milyona gelmektedir. Işyeri
ve işın özellığine göre asgari ücretin, sigorta tabanı ve tavan üc-
retinin işverenlere maliyeti oldukça yüksektir.
SSK NORMAL İŞLER
UcretvePrimler
Prime Esas Ucret
% 19.5 SSK Pnmı
% 3 işsizlik Sigortası
İşverene Maliyeti
Asgari Ucret
118.800.000
33.618.000
5.124.000
157.542.000
SSK Tabanı
150.000.000
29.250.000
4.500.000
183.750.000
SSKTavanı
600.000.000
117.000.000
18.000.000
735.000.000
SSK EN TEHLİKELİ İŞLER
Ucret ve Primler
Pnme Esas Ucret
% 25 SSK Pnmı
% 3 Işsıziık Sigortası
İşverene Malıyet
Asgari Ucret
118.800.000
41.868 000
5.124.000
165.792 000
SSK Tabanı
150.000.000
37.500.000
4.500.000
192.000.000
SSKTavanı
600.000.000
150.000.000
18.000.000
768.000.000
SSK EN TEHLİKELİ, EN AĞIR VE YIPRATICI İŞLER
Ucret ve Primler
Prime Esas Ucret
% 27 SSK Pnmı
% 3 Işsızlik Sigortası
İşverene Maliyeti
Asgari Ucret
118.800.000
44.868.000
5.124.000
168.792.000
SSK Tabanı
150.000.000
40.500.000
4.500.000
195.000.000
SSK Tavanı
600.000.000
162.000.000
18.000.000
780.000.000
700 yıl sonra doğalgaz
FP'li Ankara Anakent
Belediyesi ilanla duyuruyor:
"Sincan doğalgaza
kavuşuyor." llanlarda,
Sincan'ın doğalgaza
kavuşmasının zamanlaması
da vurgulanıyor.
"Osmanlı'nın kuruluşunun
700. yıldönümünde."
Düşünün bir kere... Osmanlı
kurulmasaydı, Sincan
doğalgaza kavuşmak için kim
bilir kaç yüzyıl daha
bekleyecekti!
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net
HARBt SEMÎH POROY semihporoy(û yahoo.com
BULUT BEBEK \URAYçlFTçt
KEDİ LEVO APTVUKA
ANKARA 15. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
tLANEN TEBLİGAT
DosyaNo 1999 6958
Alacaklı Iktısat Bankası Av Mehke Soydaş, Kaptanpaşa Sok 25'2 G O P An-
kara Borçlu Mustafa bygun. Konur Sok 19 17 Kızılay//Ankara Borç Mıktan
574332.420 -TL'nın ıcra mas Av Üc % 228 faız ile bırlıkte tahsılı Müstenıdr
Banka Kredı Söz Ckieme emrı borçluya teblığ göndenlmış. bıla tebliğ dönmesı
özenne borçlunun emnıyet kanalı ile adresının tahkık edılmesı ıstenılmış, borçlu
adresı Emnıyet Müdürlûğü'nce de bulunamaması ûzenne odeme emnnın ılanen
teblığıne karar venlmıştır Işbu odeme emnnın ılan tanhınden ıtıbaren borcu ve ta-
kıp masraflannı kanunı süre olan yedı güne on beş gûn ılave ederek 22 gün ıçınde
ödemenız (temınatı vermenız). borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklı-
nın talubat ıcrası hakkına daır bır ıtırazınız varsa senet altındakı ımza sıze ait de-
gılse yine bu 22 gün ıçınde aynca ve açıkça bıldırmenız, aksı halde ıcra takıbınde
bu senedın sızden sadır olmuş sayılacağı, ımzayı reddettığınız takdırde mercı önün-
de yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vakı ıtırazımzın mu-
vakkaten kaldırılacağı. senet veva borca ıtırazınızı vazılı veya sözlü olarak ıcrada-
ıresıne 22 gûn ıçınde bıldırmedığınız takdırde aynı mûddet ıçınde 74 madde gere-
ğınce mal bevanında bulunmanız. aksı halde hapısle tazyık olunacağınız. hıç mal
bevanında bulunmaz ya da hakıkate aykın beyanda bulunursanız hapısle cezalan-
dınlacagınız. borç ödenmez veja ıtıraz edılmezse cebn ıcrayadevam edıleceğı, ta-
kıbe ıtıraz ettığınız takdırde. ıtırazla bırlıkte teblığ gtderlerinı ödemenız. aksı hal-
de ıtıraz etmemış sayılacağınız ıhtar olunur 6.9 2000 Basın. 50351
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Eylül
ANKAfto'ûA SEL!
19S7 'DE 8U6UN, BAŞMEHT AHK42A, &ÜYÜ/C gi*
S£L BAStCtNtHA U&&&I. ÖĞLEDEN SONÜA BAŞ-
LAYAN SASANAK HAÜNP£K1 YAĞMUR VE OCtO,
KÜÇÛtC VE 2AKAKSIZ g/# AKAGSU OLAN HAriP
ÇAYI'NI TBŞIRMIÇ, Su OA K£hJT VE ÇEIflteSİNİ
SULAZ AL77HOA 8/KAKM/ÇTt. HATİP ÇAYI, 4O
KkJOMETKEÜK VAPI gOYUNCA, KAVA$-£SEN-
BO6A-MAMMC YÖNUNDE AZGIN SlR ŞEKİIDE
İL£RLİYERE/C,ÖMÛNE GELEAI HEJZŞBYİ YIK/P
Ö Ü , İMSAN VE HAWAHUV?J SÜ0ÜKLE-
KESİÜP SULAR OU&ULUNG*, SEL.
BASKININtN 100'PE/V ÇO/C /NSAMN ÖLÜMÜ
NE, 1OOO 'O£N Ç.CK B/MAMIAJ yitOAm '
AJE&EAJ OL£>USU GÖIUU.A*ÛÇTÜ~
GÖRÜŞ
KEMAL K1LIÇDAROĞLU
SSK Üzerine
Oynanan Oyımlar
"Yolsuzluklan çözmek için sabaha kadar çalıştı-
ğını söyleyen Çalışma Bakanı isyan etti: Bazen bu-
nalıp odamda ağlıyorum" (Milliyet - 5.9.2000). Ga-
zetenin sekiz sütuna manşeti ise, "Ağlatan soy-
gun". Sayın Okuyan'a göre, üç sosyal güvenlik ku-
ruluşunda geçen yıl yapılan soygunun miktarı 1
katrilyon lira. Sayın Bakanı bunaltan ise, çıkar grup-
larından kendisine gelen baskı. Sayın Bakan çıkar
grupları ile ilgili olarak da ilginç bir örnek veriyor.
"Geçmişte bir başhekim değiştireceğiz. Eski Cum-
hurbaşkanı'ndan Başbakan'a hatta KKTC Cumhur-
başkanı'na kadar herkes aradı." Sayın Bakana gö-
re bu kişiler, çıkar gruplarına destek verenler. Eğri
oturup doğru konuşalım. Fethullah Gülen'e des-
tek verdiğini bildiğimiz Sayın Başbakan'ın, çıkar
gruplarına destek vereceğine ihtimal veremiyoruz.
Ancak bu açıklamanın "ben bir imalat hatasıyım"
diyen bir bakan tarafından yapılmasını da olağan
karşıladığımızı belirtmek isteriz.
Bu açıklamanın olağan olamayan yanı ise, 1 kat-
rilyonluk yolsuzluğun yapıldığı dönemde açıklama-
yı yapan kişinin, bakanlık koltuğunda oturmasıdır.
Her ne hikmetse şu soruyu sormak gazetenin ak-
lına gelmiyor: "Sayın Bakan mademki 1 katrilyon-
luk yolsuzluk saptadınız, bu soygunu yapan kişiler
acaba hangi mahkemelerde yargılanıyoriar?" Bel-
ki okurların aklına, devlet memurlarıntn yargılan-
masındaki güçlükler gelebilir. Hemen belirtelim,
SSK ve Bağ-Kur çalışanlan, 657 sayılı Devlet Me-
murlan Yasası'natabi değiller. Yani, her an yargı hu-
zuruna çıkarılabilirler.
Sayın Bakan o kadar desteksiz atıyor ki, anlamak
mümkün değil. Bakınız Sayın Bakan neier söylü-
yor: "Bir hastanemiz pirinç almış, bir yılda bitirmiş.
Oysa aldığıpirinci 100 sene kullansa (yanlış okuma-
dınız, yüz yıl diyor) ve hastalara her gün pirinç ye-
dirseyinebitiremez. Birhastanemiz fueloil almış, has-
taneyi yaz kış her gün 40 derece ısıtsa 10 yılda tü-
ketemez, altı ayda bitirdim diye rapor yazdırmış."
Sabah gazetesı - Necati Doğru - 7.9.2000). Ama
bunların hangi hastaneler olduğu belli değil. Bizim
yaptığımız bir araştırmaya göre böyle bir olay yok.
Hiçbir hastanede böyle bir olay olmamış. Zaten ol-
sa bunu yapan yöneticilerin yargı önünde olması
gerekmez mi?
Doğal olarak akla şu soru geliyor: Bir bakan, ken-
disine bağlı olarak çalışan bir kurumu niçin adeta
yolsuzluklann kaynağı olarak gösteriyor? SSK gi-
bi, 32 milyon yurttaşa sosyal güvenlik hizmetini, çok
düşük maliyetlerle (Sağlık Bakanlığı'nın yarı fiyatı-
na) sunan bu kurumu suçlamasının gerisinde aca-
ba ne var?
Bu sorunun yanıtı, Sayın Bakan'ın üzerinde ısrar-
la durduğu ve tüm sorunların çözüm kaynağı ola-
rak kamuoyuna sunduğu bılgisayar ihalesinde yat-
maktadır. Yaklaşık 500 milyon dolar olacağı tahmin
edilen bu ihale için Sayın Bakan altyapı oluşturmak-
tadır.
Kuşkusuz, bir sosyal güvenlik kurumunun bilgi-
sayarla donatılmasına kimsenin itiraz etmeye hak-
kı yoktur. Çünkü günümüzde çağdaş teknolojinin
girmediği kurum, iletişim alanında yavaş ve tutucu
kalmaya mahkûmdur. Ne var ki bu yatırımın şaibe-
ye yol açmayan ve kurumun çıkarlarını koruyan bir
anlayışla yapılması gerekir. Bunun tek koşulu da si-
yasilerin -ki özellikle Sayın Bakan'ın- bu işlere bur-
nunu sokmamasıdır.
Sayın Bakan, yolsuzlukla mücadelede Ismet Pa-
şa'nın ünlü sözünü de hatırlatmadan edemiyor:
"Bir ülkede namuslular da, namussuzlar kadar ce-
surolmalı." Çok doğru bir söz. Bız de bu sözün ge-
reğini yapıp, Sayın Bakana bırkaç soru yöneltmek
istiyoruz. Işte sorularımız.
• SSK'de bilgisayar/kontrolörlük hizmeti, parti-
nıze yakın olduğu söylenen bir firmaya (işçi temsil-
cisinin muhalefetine karşın) ihalesiz verilmek isten-
dimi?
• Bu konu ile ilgili SSK Yönetim Kurulu'nun ka-
ran 25./ 5.2000 tarihini mi taşıyor?
• Bu kararı niçin işveren ve işçi emeklilerinin yö-
netime katılmadıklan bir zamanda gündeme getir-
diniz?
• SSK Bilgi Işlem Daire Başkanı'nı ve aynı daire
başkanlığında bazı şube müdürlerini bu işlemler
öncesinde değiştirdiniz mi?
• Ve son bir soru: Bağ-Kur'da aynı işi, aynı fir-
maya ihalesiz verdiniz mi?
Evet, biz de aynı kanıdayız. Ismet Paşa doğruyu
söylüyor. Bir ülkede namuslular da en az namus-
suzlar kadar cesur olmalı.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/Banliyö. 2/
Elma, armut,
ayvagibimey- 2
velerin yenme- 3
yen iç bölü-
mü... Bir nota.
3/ Ekmek. 5
peynir gibi or-
ganık madde-
lerin üzerinde
nem ve ısmın 8
etkısiyle olu- g
şan yeşil renk-
h mantar... Batmış
olan bir nesnenın ye- "I
rini akustik dalgalar- 2
la saptayan sistem. 4/ 3
Boğa güreşi yapılan 4
alan... Tecrübeli, us- 5
ta. 5/ Güzel söz söy- g
leme sanatı. 6/ Aşık
ve bilye oyunlannda
kullanüan, içi oyulup
kurşun abnlarak ağır-
laştınlmış boyalı kemik... Memelilerde asalak ola-
rak yaşayanufak bır böcek. 7/Sanı... Pamuktando-
kunmuş basma. 8/ Avrupa'da bir başkent... Yunan
abecesinde bir harf. 9/ Akıl... Tembellik.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Bütün beyitleri arasında konu birlifi bulunan
gazellere verilen ad. 2/ Ürünün onda bin oranında
alınan vergı... Kanşıklık, kargaşa. 3/ Bir kimsenin
yararhhğını gösteren belge. 4/ Yabancı... Kesinti-
lerden sonra kalan miktar... Bir nota. 5/ Ahşveriş-
te durgunluk... Eli ya da ayağı sakat olan kimse. 6/
Yankı... Asya'da bir ırmak. 7/Denizlerin çekilme-
siyle oluşan ve yurtlanmaya elverişli olan bölge. 8/
Yanardağ kayalıklan arasında bulunan bir feldispat
türü... Tellür elementınin sımgesi. 9/ Amaç... İki
derenin ya da iki yolun birleştiği yer.