23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• • • » • E 1 . E • ': t •; ,•• - - " i * * * • " . . . • • . . • V * ' ' • - t V " f i , ' ' ' i. •' \ ^GARANTİ 1»95 WGARANTİ . ; . . • ' 1956 W GARANTİ 1997 \ W GARANTİ 1 9 9 9 . . . . - T Garanti, '" t - , Euromoney'ye göre ., . '"' -" - 5. kez Türkiye'de • -v ' "YılınEnlyi Bankası". • - •• - • * ' - * - : < Tek bir farkla. Artık yeni bir logomuz var. , • V . . . , • • • \ ' * -i - $| Garanti'* Başka bir arzunuzi • • . i _ - rwww.gaf4ntf.com.tr ^M - - ,< . J * î 20TEMMUZ 2000PERŞEMBE DemirePe Şeref Madalyası Dr.NuriÇAGATAY K alıcı bir düzelme sağla- mamasına karşılık, kes- kin kokulu maddeleri koklamak, burun delik- lerini açar. Bunlardan ba- zılan da insanın kendine gelmesıni sağlar. Amonyak, bunlann ilk akla ge- lenidir. Mevsim nedeniyle uzun süredir geç- meyen hafif bir nezlem vardı. Ta ki 18 Mayıs günkü Cumhuriyet'i okuyunca- ya dek. Dördûncü sayfadaki "GülKo- kusu" başlıklı yazısında usta yazar AK Sirmen, Güniz Sokağı'na girdiğini, gül kokusunu alamadığını. ama beüe- ğinin ona hınzırca bir şeyler fısıldadı- ğını söylüyordu. Yazıyı okudukça gül kokusu değil, ama sanki keskin bir amonyak koku- su ortalığı sarar gibi oldu. Bu koku ile birlikte burun deliklerim açıldı, belle- ğime çökmüş olan ağır ve sislı hava da- ğılmaya başladı. Ortalık biraz seçil- meye başlayınca, "30 Kasım 1970" günlü "Günaydm" gazetesi geldi, bel- lek ekranıma oturuverdi. Detnird kardeşlerin şirketlerine dev- let bankalanndan verilen kredilerde ve Devlet Demıryollan (TCDD) arsa- sının kardeşlere satılmasında söylen- tiler dolaşmakta, Başbakan ise "Kar- deşlerim TCDD arsasmı satm abnışlar- işJeri yapm diye ben mi etnir verdim, hani bdgesi" demektedir. Düşündüm, demek ki "verdünse ben verdim" diyebilmek için köprünün al- tmdan çook sulann geçmesi gereki- yormuş. Öte yandan, Başbakanlığa bağlı Yüksek Denetleme Kurulu (YDK), bu işlemlerde "usuküzhık" oldugunu verdiği raporda belirtmiş. Gazete, bu rapordan sonra YDK'nin 9 üyesinin birden görevden alındığını ve başka görevlere atandığını yazmak- ta. Merkez Bankası'nın eski genel mü- dürü ve bu kurulun üyesi Ziya Tanla o gûnün başbakanına açık mektup yaza- rak şöyle demiş: "tcra mevkiinde bulunanlarm suçiu okJuğu, yalnız kendilerinin imzalannı taşıyan belgelerle ispadanmaz. İcra or- ganının başında bulunan kimse, bir yokuzhığu ortaya çıkaranları buJun- duklan görevlerden uzaklaşbnrsa, bu tutum, kendisinin yoisuzhık itişltisi ol- duğunun bir karinesi sayıhr." Bu yazılar, bu mektup için, rapor için neler yapılmıştn-, bilemiyorum. Ama yaalanJar bununla bitmiyor. Ada- let Partisi Konya Milletvekili Ethem Kıbçoğlu da "Teneke" ve "Gübre" yolsuzluklarınnı üzerine gidince, dos- yalı muhalefet yapıyor diye apar topar partiden kovulur. Durdum, düşündûm, bu gazeteler de çok oluyor. Sana ne YDK'nin rapor- lanndan? Bilmiyorlardı ki, daha son- ralan atasözlerimiz (!) arasuıa bir ye- nisi eklenecektı: "Kır şişeyi, dön kfişe- yL" Tam ortalık duruldu derken yine gazetelerden bir başka haber ortalığı birbirine kattı. Kardeş ve kayınbira- derden sonra yeğen Yahya, "Mobüya Yokuzhığu" adı altında devleti dolan- dırmaktan aranıyor... Bu olaydan yıÜar sonra başka bir ye- ğen büyümüş, tt Egebank"ı kurmuş ve buradaki halkın birıkimleri bir gün or- tadan kayboluvermış. Bunun yükünü çekmek de her zaman olduğu gibi dev- lete (yani halka) kalmış. Bakar mısı- nız, bu tablodan ne kokusu çıkar. 16 Şubat 1969'daki "Kanb Pazar, Babçelievler Katliamı", kurşunlanan, bıçaklanan, hapsedılen öğrencıler, "Bi- rinci ve tkinci MC" hükümetleri zama- nında yaşananlar, öldürülen ayduılar, halkımızın halkımıza düşman ettirilme- si ve pek çok açılar. Hepsi gazete say- falanndan gelip belleğımin ön sırala- nna yerleştı. Bu kez gül kokusu, yeri- ni kan kokusuna bu-aktı. Siyaset yaşamında bazılan resim- lerdeki dostlan aracılığı ile toplumda değer kazanmayı denemişlerdir. Ki- misi Johnson'la çekilmiş resımlerinı ba- sına sızdınr, kımısı de Bush ile... Ama nedense Ozal'ın "arkadaşım" dedığı Bush, kendi cenaze törenine değıl de bir Arap kralınm cenazesıne gitmeyi yeğler. Johnson'ın kolunda gırilen 35 yıllık politika yaşamında çoğu kez yö- netimde olanlar, bu sürenın sonunda pa- ramızuı 100 bin kat değer yitirdiğını, 35 yıl önce aym gelışmışlıkte olduğu- muz, Ispanya-Yunanistan ve Porte- kiz'in bizı beşe katladığını, kişi başı- na düşen gelir açısmdan Güney Afri- ka'dan bile geri kaldığımızı nasıl açık- larlar, bilemiyorum. Özal'lar, Demi- rel'ler birer mühendis, yani "Hesap Adamı"dırlar. Ben ise hesaptan anla- mam, onun için şöyle kanşık bir for- mül yapabildim, kusuruma bakılmasın. 35 yıl X Hesap Adamlan Yönetimi = Geri Kalmışlık + Gül Kokusu + Şeref Madalyası... Demek kı gen kalmışhğın kokusu imiş gül kokusu. Bu arada ufak tefek pek çok hınzır soru geldi, aklıma ta- kıldı. Sizlerle birlikte çözebilır miyiz, bir bakalım? "Dün dündür, bugün bu- gündür" diyerek siyasete çark edişle- ri getiren kimdi? Çok partili dönemin yüzakıolan 1961 Anayasası'nınülke- ye uymadığını söyleyen kimdi? Siya- sette ezan-bayrak edebiyatmı en çok kullanan kimdi? Nikâh şahitliklerine, kaçak inşaatla- nn açılışına, tarikat liderlerinin ödül tö- renlerine çağnlan ve giden kimdi? La- ik devletin başı olarak yeni yıl resep- siyonunu ramazan sonrasma erteleyen kimdi? Armağan edilen doğum günü- nün Aksam gazetesine bakıp -eski ya- zı için- "devrim demişiz, devirmişiz'' diyen, harf devrimine açıkça karşı çı- kan kimdi? Öldürülen, hapsedilen, gelecekleri karartılan insanlann ana, baba, evlat ve yakınlan bu ülkede yaşamaktadırlar. 11 Eylül 1980 günü Sayın Ecevit'e "De- mirere ikrdeŞerefMadaKasıverecek- siniz" denseydi, herhalde şöyle yanıt- lardı: "Bu soruyu ne amaçla sorduğunuzu anlayabflmiş değUim." Bu ülkede yakınlannı yitirmiş olup yıllardıracının, itilmışliğüı, kırgınlığın ıçinde yaşamaya terk edilmiş bunca insana "Şeref Madalyası n ışini sor- sak, acaba ne yanıt alırdık, diye birden geldi aklıma. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Orta Sağı Kim Kurtaracak! Süleyman Demirel "orta sağ"aö\ verilen bir topluluğun kurtancısı mı olacak? Hep aynı adamlar, yıllardır bildiği- miz, tanıdığımız! ANAP'la DYP'yi bir araya getirebi- lecek bir anlaşma olabilir mi? Yıl- maz'la Çiller bütün eski kırgınlıklan biryana atarakANAYOL'da bir kez da- ha buluşabılırter mi? Böyle bir oluşu- ma olanaklı bir gözle bakılabilir mi? Hiç sanmıyorum. Herkesin kendine göre bir pastası var. Onu bölüşmeye kalkışmak yüz- lerce politika heveslisinin umutlarını söndürür! Meclis'e gırebılecek aday sayısını yanya indirir. Herkes kendi köşesinde coşkuyla bekliyor, seçim olsa da aday olsam!.. Ar\IAYOL biıiik- teliği önce kişisel tutkular, özlemler yü- zünden gerçekleşmez. En önemlisi de Yılmaz'ın da, Çiller'in de eskidiği!.. Çok kısaoldu politikaönderiikleri... Bir- iki yıl ya süren ya sürmeyen başba- kanlıkları, güçlükle yaşadıklan parti liderliklen... Bugün büyük birseçmen kittesi bu iki politikacıdan umudu kes- miş. Arkalannda bıraktıklan başan- sızlık, yenilgiden yenilgiye düşme çiz- gisi ortada... Şimdi birleşseler de bir- leşmeselerde "orta sağ" yüzde 50'ye varan bir oy birlikteliğinden yüzde 20'lere intşin gerçeğını örtbas edemez. Şimdilik ortada kalan güç, daha doğrusu güçlü görünen iki parti var, DSP ile MHP... DSP de değil, Bülent Ecevit!.. DSP'nin yıldızı Apo'nun ya- kalanması ile parladı. MHP'nin de şe- hit aılelerinın desteğiyle... Şimdi bu iki parti de gerileme aşamasında... Se- lamet, Nizam, Refah, Fazilet çizgisi de koptu kopacak, Yüce Divan kararıy- la yıkıldı yıkılacak bir durumda?.. Bir de CHP var. Yeni araştırmalar, beklentiler, çalışmalar içinde kendini yenileyen, ama öte yandan altı ok yo- netimini çağdaş gerçeklerle ayakta tutmaya çalışan; emekçinin, köylü- nün, efneklinin, aydının özlemlenne ya- nıt verebılecek tek oluşum. Atatürk partisidir. Kendini birtakım aldatıcı, yanıltıcı akışlara, rüzgârlara kaptır- mazsa!.. Şimdi "orta sağda" yeni bir güç odağı çıkanlmak isteniyor, o da eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'dir. Bırkaç aydır ikınci Çankaya niteliğine kavuşturulan Güniz Sokak'ta kayna- yan bir tencere var. Fokur fokur ses- ler çıkanyori Sabahtan akşama gelen- giden belırsız! ANAP'tan, DYP'den kopan, itilen bildiklerimiz, Demirel'in eşiğindeler. Ah Baba bir ortalığa çıksa, orta sa- ğı toplasa.. Ismetlnönü gerçeğini ileri sürenler var. On iki yıl cumhurbaş- kanlığından sonra bir ortaklık hükü- metine beş yıl başbakanlık yapan ta- rihsel liderin başardığını Süleyman Bey gerçekleştirebılir mi? Burda ak- lıma gelen, yine Inönü'nün bir sözü- dür. Cevdet Sunay'ın görev süresi- nin uzatılması konusunda ne demiş- ti: "Bir daha seçilse neyapacak, es- ki yaptıklannı değil mi?" Süleyman Demirel'i, Türk seçmeni ilgiyle, sevgiyle, coşkuyla karşılaya- bilir mi? Yedı kez başbakanlık, yedi yıl cumhurbaşkanlığı görevlerinde ülke- yi yıllarca yöneten bir Demirel'den genye ne kaldı? Hangı başarı, hangi kalkınma, hangi refah çizgisi? Şimdi bir kez daha denenmışı denemeye kalkışmak ış mı? PENCERE KırtanlnufBrtge'den... "Kurtanlmış Bölge"dey\z. Kimden kurtanlmış?.. Betonculardan!.. * '" Gökova'dayız, Akyaka'dayız, Hamdi Bey'in Yü- celen Oteli'nde denize bakan bir masanın çevre- sindeyiz. Nail Çakırhan, Oktay Akbal, E. Topçu- Pilot Albay Yılmaz Tankut, Köln Üniversitesi Türk Edebiyatı Kürsüsü'nden Hüseyin Erdem, bir de ben... Nail Çakırhan yörenin adı konmamış sultanı, Ak- yaka köyünün beldeleşip büyüme sürecindeki ya- pılanmasına damgasını vurmuş, yaptığı ve yap- madığı evlerin tasanmlanndan betonu kovarak eş- siz bir yerleşim yaratmış şaır ve yaşam filozofu... Söz anılardan açıldı. Hüseyin Erdem: - Kinle, dedi, anı yazılmaz. >. Akbal: - Çok güzel bir özdeyiş diyerek ekledi: "Düşma- nımız kindir bizim..." Ben sordum: - Pir Sultan Abdal'/n değil miydi bu dize?.. Yunus Emre'ninmiş... Şiirin tümünü anımsamaya çalıştık; kimsenin ak- lına gelmiyordu; ama, kin duygusunun insana ya- kışmadığını bilmeyen var mıydı?.. Kinle yazılmış anıların en ünlüsü meşhur Dr. Rı- za Nur'un dengesiz kafasının çarpık ürünüdür. • Köpek, adamı ısırmış... Kuduzmuş köpek... Doktor, adamı muayene etmış, evirmış, çevirmiş, bulgulara bakmış, dudaklannı ısırarak demiş ki: - Maalesef... . , L Adam: ' • - Maalesef ne?.. . ,. - Ne yazık ki kuduza yakalanmışsınız... ; Adam önce doktora bakmış, sonra eline bir kâ- ğıt kalem almış, masaya oturup bir şeyler yazma- ya başlamış. Doktor meraklanmış: - Vasiyetinizi miyazıyorsunuz?.. - Hayır, kudurduktan sonra ısıracağım kişilerin listesini yapıyonjm. Ne yazık ki, sağda ve solda anılannı yazarken sığ dünyasının kısırdöngüsünde düşmanlaştığı kişile- ri ısırmaya kalkışan pek çok küçük adam var. • Insan ilişkılerini değerlendırmek kolay değil!.. Ya- şananlan yorumlamak belki daha güç!.. Olaylan ta- rihsel kapsamında algılayabilmek; kişisel ilişkileri bireyi kavrayabilecek sanatsal sezginın radanyla ta- rayabılmek, eline kalem alan herkesin harcı değıl... Çoğu zaman susuz bostan kuyusuna delik ko- vayı sarkrtan çapsız kişi, kendini okyanusa iskan- dıl sallandırmış gibi duyumsar; anı, yazanın kişili- ğıni sergileyecek en geçerli edebiyat türüdür. Içe- riğinde yazın değeri olmayan anılann gerçekliği di- le getirebilmesi ise yansızlığı ve doğruluğuyla oran- tılıdır; kinle düşmanlıkla ne anı yazılır ne de yazı!.. Yunus gibi olmak gerek: . , Biz kimseye kin tutmayız Ağyar dahi dosttur bize Adımız miskindir bizim Düşmanımız kindir bizim Biz kimseye kin tutmayız Kamu âlem birdir bize. »a AYTAŞ OTEL Ege'nin incisi Ayvalık'ta zeytin, incir ve iğ- de ağaçlan arasından, iki adımda Ege Deni- zi'ne kendinizi bırakabileceğiniz ünlü Sanmsak- lı Plajı'nda, yan yana bahçelere açılan geniş oda- lan, sarmaşıklarla kaplı terasları, restoran ve barlan, gezi, spor ve eğlence olanaklanyla do- ğa, dostluk vetatilin tadını çıkarabileceğiniz Ay- taş Otel sizleri bekliyor. -g Ryatlanmız: - "• X 1 kişi Yanm Pansiyon : 15.000.000 TL 1 kişi Oda Kahvaltı : 12.500.000 TL. (0-6ya? çocuk ücretsız, 7-12ya? çocuk %50indmmK) Rez.Tel.: 02663241445 Faks: 02663241446 KARADENtZ KÜLTÜR GEZÎSÎ (05 - 13 Ağustos) Serin yaylalar, Yemyeşıl ormanlar, Çağıldayan dereler zamanı Şebınkarahısar, Barhal, Ardanuç Çamlıhemşin, Uzungöl yaylalan, Tortum Çağlayanı. Sumela Manasttn gibi klasiklenn yarunda; Öşk, Vank, Dört Kılıse, Parhal, Işhan. lnanılmaz muhteşem anıtlar, eski ıllenmızden, yenıden ıl olmaya çoktan layık Şebin- karahısar'dakj Meryem Ana Manastın sürprizi. Tokat, Niksar, Erzıırum, Trabzon, Tirebolu rnüze şehirle- ri; Fırtına Deresi, Kelkıt, Murat Suyu, Çoruh vadıleri ile Sarp Kapısı'ndan Samsun'a, baştan başa mavı ile yeşılın büyüsü; Karadenız BRT - BtRLEŞİk REHBERLER TITIİZM: (212) 252 65 78 (3 Hat) KTJZEY KARADENİZ'tN CENNET 'ADASI': KIRIM (28 Temmuz - 01 Ağustos) Tatar Hanlannın, Çarlann, Grandük Düşeslenn sarayla- nıun, şatolannın, değerh taşlar gıbı ışlendığı gızemli şe- hırler ve muhteşem bir doğa. "Tatar Elhamrası" diye bilınen Hanltk Sarayı'nı da ba- nndıran eski başkent: Bahçesaray, Kalgay kentı Akmes- cıt, Osmanlı - Italyan - Ingılız - Fransız bağlaşık ordula- nna kan kusturan kale-şehir Srvastopol; Churchill - Sta- lın - Roosvelt'ın günümüz dunyasına şekıl verdıklen top- lantıyı yaptıklan, Çar n. Nıkola'mn yazlık sarayı Lıvadı- ya'nın da buhınduğu, Yalta.. Puşkın, Tolstoy, Çehov, A. Makievıch'in anılanyla dolu, Anadolu ve Türk tanhi ile ıç ıçe, I Devlet Gıray Han'la azız Kınm BRT - BtRLEŞtK REHBERLER TT RİZM: (212) 252 65 78 (3 H»l) Türkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sooınlarına ilişkın rajjorlarıyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberlenyle sıvıl toplumların gazetesi. Düzenli okumak ıçın abone olun. Te): 0.212. 511 08 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle