23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 2000 PA2AR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Peker serbest • tstanbul Haber Senisi - Antalyada gozaltına abndıktan sonra Istanbul'a getirilen Sedat Peker dün sevk edildiği tstanbul DGM tarafından serbest bırakıldı. Peker, tstanbul DGM'den otomobiline binerek aynlırken "Bir açıklama yapacak mısınız" şeklindeki soruya, "Hayır" yanıtını verdi. Peker'in Bayrampaşa Cezaevi'nde yaklaşık 11 ay önce meydana gelen çatışmayla ilgili olarak sorgulandığı öğrenildi. CHPntoİzniir topfantısı • lZMİR(Cumhurivet Bürosu)-CHP Genel Merkezi'nce düzenlenen "CHP Halkla Birlikte Çözüm Üretiyor" projesinin 79'uncu ili kapsayan tzmir toplantısı dün yapıldı. Toplantıda konuşan CHP Genel Başkanı Altan Öymen, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i " demokratikleşme taraftan" oiduğu için seçen Meclis'teki partilerin, Sezer'in söylediklerini yapmadıklannı, demokratikleşme yolunda yasa değişikliğine gitmediklerini söyledi. Siyasi partiler arasındaki "kurt, kuş" tartışmalannı "mekitep müsameresi gibi" diye tarumlayan Öymen, , "Yolsuzluk iddialannı çok ciddi bulan kurt, Mecliste kuzulaşıverdi" diye konuştu. Meclis'teki soruşturma mekanizmasının inandıncı olmaktan çiktığını, "yozlaştığını ve aşın . siyasallaştınldığınT vurgulayan Oymen, Meclıs'te bugün "yolsuzlukla haşır neşir olmuş partiler" . bulunduğunu söyledi. TMMOPden hükümete tepkl • ANKARA (Cumhurivet Börosu) - Türk Mühendıs ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB), Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği Yasası'nda değişiklik yapan yasa gücünde kararnameye tepki gösterdı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Güvenç, karamamenin lONisan 2000 tarihinde yayımlanan — Yapı Denetimı Hakkında 595 sayılı kararname ile yaratılan uzman mühendis - uzman mimar tanımına yasal bir dayanak oluşturma amacı taşıyan boş ve anlamsız bir ~- düzenleme olduğunu söyledi. Samsun'öa irtica operasyonu • SAMSUN(AA)- Samsun'un Çarşamba ilçesinde irticai faaliyetlerde bulunduklan iddiasıyla gozaltına ahnan 29 kışiden, 5"ı tutuklandı. Ilçe Jandarma Alay Komutanlığı tarafından üç gün önce Erikli köyünde 2 eve düzenlenen baskrn sırasmda yakalanan ve irtıcaı faaliyetlerde — bahmduklan gerekçesıyle gözaltma alınan 29 kışiden 8i dün nöbetçi rnahkemede hâkim lorşısına çıkanldı. Vahit !T*-Akduman (46), Emre ~~ .Amasyalı (24), Ali Eraslan (21), Sınan Mucuk (22) ve Hatice Akduman (41) irtıcaı faaliyetlerde bulunduklan iddiasıyla tıtuklanırken H.B. (21), 7 A. (42) ve A.Ç. (20) serbest bırakıldı. lutuklanan kişiler, Samsun Kapalı Cezaevi ve Müşahade Merkezi'ne göndenldıler. CHP Tanm Masası, koalisyon hükümetinin tarım politikalarinı eleştirdi 'Hayvancıhk iflas ettirilclfANKARA (Cumhuriyet Bfi- rosu) - CHP Tanm Masası "nca hazırlanan raporda, hükümetin açıkladığı buğday alım fiyatla- nnın çiftçiyi üretemez duruma getirdiği bildirildı. Tanma veri- len desteğin son on yılda gide- rek azaldığı, girdi fıyatlannın buğday fıyatlannın çok üzerin- de oiduğu belirtilen raporda, hayvancıhğın iflas ettınldiği, büyük ve küçükbaş hayvan sa- yısımn süreklı azaldığı vurgu- landı. Raporda, "Girdiler, des- tekler ve reel enflasvon dünva fi- • Emekli, memur, işçi ve esnaftan sonra çiftçiye de ürününün ve emeğinin karşılığının verilmediği vurgulanan raporda, "Ülke ekonomisinin, tanm sektörünün IMF ve Dünya Bankası'na teslim edildiği, köylünün, tanm üreticisinin kaderine terk edildiği bir kez daha somut olarak görülmüştür" denildi. . • __ .. yatlan fle değerlendirilmezken, ürün fiyatırun dünya fiyanna bağlanması, teslimiyetten ve za- fıyetten başka bir şey değüdir" denildi. CHP Tanm Masası'nca hazır- lanan raporda hükümetin açık- ladığı hububat alım fiyatlan ve hayvancılık politikalan eleşti- rildi. Emekli, memur, işçi ve es- naftan sonra çiftçiye de ürünü- nün ve emeğinin karşılığının ve- rilmediği vurgulanan raporda, "Ülke ekonomisinin, tanm sek- törünün IMF ve Dünya Banka- sı'na teslim edildiği, köylünün, tanm üreticisinin kaderine terk edildiği bir kez daha somut ola- rak görülmüştür" denildi. Çiftçının üretemez duruma düşeceği kaydedilen raporda, 1990 yılmda ton başına destek- leme fiyatının 192.3 dolar oidu- ğu, bu rakamın 2000 yılında Rahmi Koc 'Ecevb'i îakdir ediyorum' tSTANBUL (AA)- Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rah- mi Koç, Başbakan Bü- lent Ecevit'in hükü- metin dağılmaması için her türlü fedakâr- lığı gösterdiğım belir- terek Ecevit'i takdir ettiğini söyledi. Toplusözleşmeler- deki ücret artışlan için hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinden bir platform oluşturu- larak bir yüzde belir- lenmesini ve bu yüz- denin dışına çıkılma- masını isteyen Koç, Türk-lş Genel Başka- m Bayram Meral'den de övgüyle söz ederek "Geçen döoemde en büyük şansımız. böyle bir adamın böyle bir mevkide otmasıdır. Bu çokmühim. Ben kendisini tak- dir ediyorum. Büyük sabır ve çaba harcıyor. Şimdiye kadar haİlet- ti işi: Dolayısıyla şü' anki görûşüm, hükü- met dağilmayacak- ör" dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART 165.9 dolara gerilediği belirtil- di. 1990 yıhnda bir litre moto- rinin 3.2 kilogram buğday ile alındığı, bu rakamın 2000 yılm- da 4.3 kilograma yükseldiği vurgulandı. Çiftçinin gerçekte açıklanan fîyattan ürününü satamadığına dikkat çeken CHP, "Ya fiyatiar geç açüdanır, çiftçi ürününü u- cuz fryattan tüccara satmak zo- runda kahr. Ya ahm yeterince yapümaz çiftçi tüccara mahkum kahr. Ya da ahnan ürünün para- sı geçödenerekgerçekte çiftçinin cebinegirenparahepbufi- yatiann altmda kalrnışür" uyansmda bulundu. Tanm Masası, son on yılda buğday fiyatlannın 204 kat artmasma karşm dolarm 236, motorinin 275, gübrenin 232 kat art- tığına dikkat çekti. CHP'nin raporunda, Türkiye'de tanma verilen desteğin 1929 dünya eko- nomik buhranıyla başladı- ğı anlatılarak U O zaman dünya fiyatlan çok düştü dışandan alahm denme- miştir. Tam tersine imkin- lann çokkıt oiduğu bir dö- nemde büe çiftçi üretemez hale gehnesin diye destek- leme afamian başlatılmış- tır" denildi. Hayvan sayıs . ,v düşüyor • Raporagöre, 1971'de 37 milyon olan büyük ve kü- çükbaş hayvan sayısı 1999'da 30 milyona, kıl keçısi 15 miryondan 7 mil- yona geriledi. Hayvancılık 1980 yıhndan sonra belir- gin şekilde geriledi. Ra- porda, "EBK, Yem Sanayi ve SEK sosyo ekonomik fonksiyonlaruu büe göz ar- m ederek. Kilestirme-getiş- tirme olanaklannı arasür- makbir yana, üretkflerden kaçırarak özeUeştirme adı atanda yok edilmişlerdir. Yokhıklârmda hayvanan- ğımı/ın düşeceği durun düşünühnemiştir" görüşü kaydedıldı. CHP'de 'gölge kabine' düşüncesiyle oluşturulan çalışma gruplannın sayısı 6'ya ulaştı Masalar hükümeti 'izliyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'de, toplumsal gelişmeleri yakmdan izlemek ve politika oluşturmak amacıyla düzenlenen çalışma masalanna "Sivil Tophım Orgütleri Masası'' da eklendi. Sivil Toplum Örgütlen Masası Koordmatörü Genel Sekreter Yardmıcısı Bekir Yurdagül. sayılan 6'ya ulaşan çalışma masalannın "gölge kabineyi" oluşturduğunu belirterek "Bu masalann ana görevlerinden biri hükümetin ve bakanhklann icraatını izlemektir" dedi. CHP'de "gölge kabine" görevini üstlenen masalann sayısı 6'ya yükseldi. MYK üyesi Algan Hacaloğlu yönetimindeki Ekonomi Masası, Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi yönetımindekj Tanm Masası, MYK üyesi Metin Arif • CHP Genel Sekreter Yardımcısı Bekir Yurdagül, sayılan 6'ya ulaşan çalışma masalannın "gölge kabineyi" oluşturduğunu söyleyerek "Bu masalann ana görevlerinden biri hükümetin ve bakanlıklann icraatını izlemektir" dedi. Ağaoğlu yönetimindeki Enerji - ! Masası, Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Seyman yönetimindeki Sağlık Masası, Genel Sayman Nihat Matkap yönetimindeki Sosyal Güvenlik Masası ve Genel Sekreter Yardımcısı Bekir Yurdagül yönetimindeki Sivil Toplum Orgütleri Masası, çalışmalannı her hafta düzenli raporlar hazırlayarak sürdürüyor. Genel Başkan Yardımcısı tnal Batu'nun koordine edeceği Dışişleri Masası'run da kısa süre içinde çahşmalanna başlayacağı belirtildi. Bekir Yurdagül, Sivil Toplum Örgütlen Masası'run «sendikalar'', "meslek odalan" ve "srvil toplum orgütleri'' olmak üzere 3 bınmden oluştuğunu anlattı. Sendikalar biriminin Türk-tş, DİSK, Hak-Iş, KESK temsilcileri; meslek odalan biriminin TMMOB, Barolar Birliği, TTB, TÜRMOB, TESK temsilcileri ve sivil toplum orgütleri biriminin de ÇEKÜL, Türk Kadmlar Birliği, Körler Federasyonu, Tüketici Haklan Demeği, ADD, ÇYDD, Çağdaş Hukukçular Derneği, Edebiyatçılar Derneği, emekli orgütleri, Haücevleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği temsilcileri ile çahştığını anlatan Yurdagül, masanın STÖ'leri tanıma, onlarla ilişkileri sürekli hale getirme ve bu ilişkiyi yerel düzeyde kurumsallaştırma amaçlanm tasıdığını söyledi. Her birimin periyodik olarak ayda 3 toplantı gerçekleştireceğini belirten Yurdagül, masanın çalışmalannm aylık bülten ve Internet aracılığıyla hem parti örgütü hem de sivil toplum örgütlerine duyurulacağun bildirdi. Yurdagül, "CHP'nin toplumun ve toplumun örgüthl kesüninin nabzuu tutması, onlann düşüncelermi duygulanru, taleplerini öğrenmesi, buna dönük yerel, ulusal potitikalar ohışturması ve bu poh'tikalarla halka uuttesmin, daha kolay, daha sisteınli ve kaha bir iktişjm sistemi yaratacağmı düşünüyoruz" dedi. IRMIKI AYDE\ ENGtN aengin(â doruk.nettr Gerek Orta Asya'daki Türki- ye büyükelçilerinin ortak ra- poru, gerek Bülent Ecevit'in değerlendırmelerı, gerekse "Fethullah okullan"n\ gezip gören kimi meslektaşlann yar- gılan nedense "kalite" soru- nuna odaklandı, onunla kısrt- landı. Dünkü Tıırnık, bu kalite soru- nunu tartışmaya ve bir okulun kalitesinin "öğretim" ve "eği- tim" kavramları bağlamında derinleşerek tartışılması gerek- tiğini vurgulamaya çalışmıştı. Başka aynntılar üstünde de durulabilir. Karma eğitimin ne- redeyse kesinlikle reddedili- şindeki "/s/am/"yönlendirme- ye; ansiklopedik bilgi zengin- liğine karşılık kültürel cılızlığa dikkat çekilebilir. Orta Asya ^umhuriyetleri ile kimi Afrika devietterindeki okullarda eği- timde dinsel vurgunun öne çı- kışı, buna karşılık Rusya, ABD gibi "gâvur" nüfusun ağırlıkta oiduğu ülkelerde "Türklük" vurgusuna ağırlık tanınması üstünde durulabilir. Ama "Gülen okullan"tart\ş- masında bunların tümü de ay- nntı olur. Yakıcı sorunun "Bu okullar niçin kuruldu? Kim, niye, ne Fethullah Gülen Okullan (3) amaçla, hangi hedefe hizmet etmesiiçin bu muazzam, dev- let gücü gerektiren eğitim ya- ttnmlannı gerçekteştirdi" nok- tasında düğümtendiği kanısın- dayız. Okullann yayıldığı coğrafya- nın inanılmaz genişliği, yatlı ve parasız öğrenim veren bu okullann, devlet bütçelerine denk parasal kaynaklan, öğ- renci kabulünde "en iyilehn seçilmesindeki belirgin tercih, Türklük ve Islam misyonerliği ülküsü ile beslenmiş öğret- men kadrosunun öğrencilerie neredeyse 24 saat ılgilenerek "yanş atı eğitimi"n\ çağnştıran çabaları, buna karşılık öğre- nim dilininjngilizce oluşu.gibi aynntılar, yukandaki soruya yanıt bulmanın anahtarlan. Büyük ağırlığını Orta As- ya'nın Türk kökenli ve Müslü- man cumhuriyetlerine, Afri- ka'nın, Güney Asya'nın Müs- lümanlığın güçlü oiduğu ülke- lerine, Arnavutluk, Bosna gibi gene Müslümanlığın belirieyi- ci rol oynadığı Balkan ülkele- rine veren bu dev boyutlu "eğitim a<J<"nın görünen ve resmen ifade edilen amacı şu: Türk bayrağını oralarda dal- galandırmak, Türk dili ve kül- türünü tanıtmak, Istama yöne- likönyargılan, Islamın "hoşgö- rülü" yüzünü sergileyerek kır- mak! Bu Türkiye'nin dış politikası mıdır? Bu misyonerlik atılımı Türki- ye Cumhuriyeti'nin dış politi- ka hedeflerinden biri midir? Bunu doğrulayan ne resmi bir kanıt var, ne belirgin bir gözlem. Bir soru daha: Bu çapta bir misyonerlik atılımına, kâh ağ- layan, kâh gülen, kâh "birlok- ma bir hırka " felsefesine bağ- lılığını vurgulayan, "Nur tale- besi" bir "cami vaizi'nin çapı yetebilir mi? Yüzlerce milyon dolara varan parasal kaynak- lar, cemaate yakın varsıllann gönüllerinden kopan bağışlar- la karşılanabilir mi? Yoksa, Gülen okullan denen misyonerlik atılımı, yıkılan Sovyetler Birliği'nin egemen- lik ve etki bölgelerinde, şimdi Rusya'nın yerleşmesini, yeni bir süper güç oluşturmasını önlemeye yönelik uluslararası düzey ve kapsamda bir stra- tejinin bileşenlerinden biri mi- dir? Sovyetler Biriiği'ni radikal Islamcı rejimlerle kuşatmaya yönelik "yeşil kuşak" strateji- si, Sovyetler'in yıkılmasryla iş- levsiz kaldı. Buna karşılık radi- kal Islamcı hareketler, Yeni Dünya Düzeni'nin de denge- lerini sarsacak birer terör ör- gütüne dönüştüler. Onlar artık desteklenen değil, mücadele edilen, yok edilmesine çalışı- lan siyasal hareketler. Vrtrinine, Nurculuk hareketi- nin Fethullah Gûlen yoru- munda altı kalın çizilen "Isla- mi hoşgörü" konmuş bir mis- yonerlik atıhmı, görünen o ki ABD'nin "yeniAvrasya strate- //s/'"nin halkalarından biri. Fethullah Gülen cemaatinin, her şeye rağmen 28 Şubat sü- recinden "en azyara alarak çı- kan" siyasal Islamcı hareket oluşu başka türlü nasıl açıkla- nabilir? • • • Bir not F tipi cezaevleri üs- tüne art arda beş Tırmık ya- yımlandı. Bizim Oral Çahşlar hepsini okumuş ama ne den- diğini çıkaramamış. Demek tartışmayı "koğuş sistemi mi, Ftipi mi" noktasın- da düğümlemenin yanlışltğını; sorunun, hükümlü ve tutuklu yurttaşlann can güvenliğini sağlamak olduğunu; bunun yolunun da demokrasinin çağdaş ölçütlerine tam uyum- dan ve hukukun egemenliğin- den geçtiğini anlatmayı bece- rememişim. N'aparsın. Yazan acemi ise beceremiyor. Oral Çahşlar tek yazı yazdı ve ben, ne dediğini kolayca anladım. N'aparsın. Yazan usta ise tek yazıda beceriyor. Anladıklanm şunlar Cezaevi sorununda söz sa- dece orada yatacaklara dü- şermiş; orada yatmayan ga- zetecilere değil. Demek yeni- den "içeri" düşene kadar bu konuda yazmamak gerekiyor. Bir de hükümlü ve tutuklu- lann can güvenliği için koğuş sistemine karşı çıkmamak ge- rekiyormuş. Da... örneğin Ulucanlar'da bir arada değiller miydi? POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA UCOııı Köhne bir evin çöküşü düş müydü? Bir yangın yeri, bir temmuz akşamında Sıvas'ta Madımak Oteli'nde, aşkın kenar süsleri gibi on- larca insana mezar olacağını hiç akla getirmemiş- ti... Çocuk gözlerinde kalan resimler yedi yıl sonra Zeynep Arbok'un mektubunda beliriyor, zamanın kıskacı acılar denizini oluşturuyordu... Behçet Aysan'ın dizelerindeki sakız gibi beyaz düşler hüznün rüzgânnda dağılırken, bir genç kı- zın umutlan kayboluyordu... "Amansız bir yurt yangınından bu düştü bizim payımıza iki hasret yumağıyız şimdi sen oradasın ben burada!" Zeynep, bu dizelerde neyi aradığını anlatıyor mektubunda... Diyor ki: "Türkiye tarihinin kanımca en karanlık olaylann- dan biri olan 2 Temmuz Srvas Katliamı 'nda ba- bamı kaybettim. Yukandaki dizeleri yazan\en ba- bam, kuşkusuz bu sözleri gün gelip benim yürek- ten duyarak söyieyeceğimi bilemezdi. Şiirierin- de bir kâhin gibi kendi ölümünden, bizim hüznü- mûzden söz etmiş olduğunu bugün anlayabiliyo- njm. İçinde bulunduğum tarifsiz keder ve umut- suzluk karşısında duygulanmı açığa vurabiliyor- sam bundandır..." Gözlerimi yumuyorum... Kız Kulesi açıklannda birgemi Karadeniz'e doğ- ru yol alıyor... Bugün 2 Temmuz 2000... Sıvas kıyımının yedınci yıldönümü... O anda çivtt mavisi boyalı odalarda bir fotoğ- rafın camı çatJıyor, tel çerçevesi radyonun üzenn- den yere düşüyor... Güvercinler kırmızı kiremitli evlerin çatılanna konmuyor... . . Sonra bir ses geliyor uzaklardan: "Onu vurdular, gözümle gördüm onu; ak bir zambağa binmiş gidiyordu; zambak dur, sana da bulaştı kan." *•• Zeynep'in mektubu beni yedi yıl önceye götü- rüyor... Saatler durmuş, gökyüzü kızıl bir aleve bürün- müştü... Sanki uyanık görülen bir düştü, o tüterken yan- gın yerien; geceye bir masaldan düşmüş, ıkı akas- yasalkımelleri... Pusu Sıvas'ın orta yerinde kurulmuştu. Asım Bezirci, Metin'e, Nesimi'ye bakıyordu. Nesimi Çimen sırtını duvara dayamıştı. Hepsi de ölüme meydan okuyordu... Onlann gözlerinde zaman mı saklıydı yoksa sev- da mı, kimseler bilemedi... Uzaklarda bir bozkır akşamının olanca yalnızh- ğı, alev saçan gecenin habercisiydi... Her sabah acının kollannda uyananlar artık öpü- şemeyeceklerdi gökyüzüyle... ölümün çığlığı bir ateş parçasıydı... Acaba Metin mi, Behçet mi anımsamıştı Nihat Behram'ın 'ölülerimiz't o anda, ölüm üzerine ko- nuşuriarken... "Olüm seni yanıltmasın... Bir düşün yaşayanlan alnını koritusuzca kaldır kimin yanındasın yerin neresi ve senin en çaresiz anında tek silahın nedir?" Hasret Güttekin belki minicik bir çiçeğin kök- lerinı duşunuyordu... Muhlis ve Muhibe Akarsu bir serçe kümesinin bir dala konmasını, bir süre sonra havalanmasını bekliyoriardı... Yangın giderek büyüyordu... Hain pusuyu kuran karayobaz çeteleri ağızlann- da salyalarıyla uluyorlardı... ••• t Gözlerimi yumuyorum... " ' { Kız Kulesi açıklanndan birgemi daha geçiyor... Zeynep'in dokunaklı mektubunu bir kez daha okuyorum... Zeynep babasını özlüyor!.. Tüm çocuklar babalannı, annelerini özler!.. Tüm anneler, babalar çocuklannı özler!.. Sakın ola ki ölüm seni yanıltmasın!.. Sakın ola ki usanma, hayata yaraşan sesi ara- maktan!.. Her kuşun palazlandığı bir yuva vardır, her dal rüzgânn, avuçlann, kendi hevesince boyanır... Çünkü yasaması gerekiyor bir şeylerin... Bir şeylerin, bir şeylerin: Senin olan!.. Sizin, bizim, hepimizin olan!.. Yasaması gerekiyor; yasaması, çoğalması!.. hikmeLcetinkayaCg cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Çumhuriyef »^ kitap kulübfl >>»< (AĞININ TAHIĞI Ü{ YAZAR 2 BASI KUBİLAYOLAYIVETARİKAT SANCILI YILUR KU$ATILMI$ KUZMPOSTUHDAKÜRT SANA DA BULASTI KAN DİN BAROHUNÜN KAZLARI — 2 BASI A$IK KADINLAR SOKAĞI 2 BASI SERİAT PAZARI SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL TÜRKİYE'NİN JEYTAN ÜÇGENİ ZLEIİM P0YRA2 Cunhunyet Kıtap Kulübu Çağ Pazarlaraa A Ş Tufkocağı Cad No.39/41(34334)CağaJoğtu-lstanbul Tel 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle