27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2000 PA2AR 14 Â U J K . kultur@cumhuriyet.com.tr Güher ve Süher Pekinel, yeni albümleri 'Take Bach' ile Bach'taki cazritminisunuyor 'Gerçek müzfcyen gelişendir'YEŞİMAKYÜZ Gûber-Süher Pekinerın, caz müzis- yenı JacquesLoussier'in düzenlemele- ri ile Bach'ın ıkı ve üç piyano için yaz- dığı koncertolan yorurnladıklan ilk caz albümü 'Take Bach' ülkertuzde Uni- versal Müzık tarafından sunuldu. Ka- yıtlan Paris'te Palaıs des Congres'te yapılan albüm Türkıye için Alınanya'da tekrar basıldı. 'TakeBach'ın 1. ve 3.'ü parçaJarın- da ikilıye üçûncü birpiyano olarak, caz doğaçlamalanyla katılan Loussier'in yanı sıra Jacques Loussier Trio olarak perküsyoncu Andre Arpino ve basçı Benoit Dunoyer de Segonzac eşlik edi- yor. 'Take Bach' birkaç yeniliği birara- da taşıyor. Türtaye'de ikilinin ilk pro- düksıyonu olmasının yanı sıra klasik ve caz müziğinin bir arada olduğu bir klip de ilk kez gerçekleştirildi. Yönetmen- liğıni Abdullah Oğuz'un yaptığı klip, Binbirdirek Sarnıcı'nda çekildi. Klip- te, 'caza uygun' olarak oluşturduklan deri kıyafetli imajlan ile Güher-Süher Pekinel, Jacques Loussier ve Fransız 'Les Asteroides' dans grubu yer alıyor. tki yıl önce Loussier ile birlikte ver- dikleri konserde Bach'ı caz yorumuy- la seslendiren ıkili daha önce de Bob James ile 'Bach und Computermusik' (Bach ve BügisayarMüziği) adlı bir ça- lışma gerçekleştirmıştı. - Neden Bach'ı seçtiniz? SÜHER PEKİNEL -Aslında Bach, cazda daima vardır. Uzun zamandan beri en büyük cazcılar Bach'ı yorum- ladılar. Bach evrensel.. en önemlisi de matematıği ile tüm boyutlan aşıp ken- dı formunu kırmadan, yeni bir forma ulaşmak için belki de çok uygun bir besteci. Birkaç boyutta çahşıyor ve çok şeffaf bir matematıği var. Armoni için- de bu şeffaflık ve olağanüstünûn son- suz arayışını ve doğrudan formüle edi- lışini bulduk. Cazcılar da doğaçlama- lannda devamh bir şeffaflık aradıklan için, Bach ile çalışmarun heyecan ve- rici olduğunu düşünüyorlar. GÜHER PEKİNEL - Cazdaki ritm, Bach'ta da var ama.. yazılmış notalan biraz değiştirerek cazınritminiyakala- mak Debussy'de ve Ravel'de yok mese- la. S.PEKİNEL - Çok keskin ve karşı- lıklı düet yapan triolar vasıtasıyla 16'lık ve 32lik bıçımler, böyle birritmikşek- linde etkili oluyor. Soyutlama sayesin- de müzik yeni bir boyut kazanıyor. Bi- zim için de doğaçlama ile yeni yollar açılıyor. Matematıksel olan İcendiliğin- den çözülüyor ve Bach'ı kendi içinde birdenbire 'swing'e getiriyor. Şimdi de Mozarfı araşünyoruz - Bach dışında caza uyarianabüecek başka bestecfler var nu? SJ»EKtNEL- Şu anda Mozart ı araş- tınyoruz, bambaşka boyutta bir anlayı- şı ve yaklaşımı var. Bach'taki gibi bir şeffaflığı da var. Belki bu şeffaflıktan yola çıkarak onun formu içinde kendi melodilerinin bir kısmı alınarak bir caz uyarlamasmagirişilebilir BunuLous- sier'e sorduk. 'Ben bunu uzun süreden beri araştınyoruın ama_ hâlâ anahta- nnı bulamadun' dedı. Bizim için yep- yeni kapılar açabilir ama.. uzun biraraş- tırma gerekıyor. Bunlar olmadan belli belırsiz. günün modasına uyarak yapı- lan adaptasyonlar hiçbirzaman ınandı- ncı olamaz. Müziği, kalp atışınızla be- nimsiyorsunuz. Ister anlayın, ister an- lamayın kalp atışı ritmle bir olduğu an iyi müzik gerçekleşıyor. G.PEK3NEL - Birçoğu denendi, o kadar başanlı olamadı. Bach şimdiye kadar caza en iyi uyarlanan besteci. - Jacques Loussier De birlikte albûm çalışması nasü gerçekieşti? S.PEKİNEL - Birlikte çalışmayı biz önerdik. Ama onunla yanşır gibi değil, •Biz klasik kalahm. sen doğaçlamalar- la içine gir' dedık. Üç piyano ile Bach'ın caz yorumu en güzel şekilde oldu. Ba- zen klasıkten yani baroktan caza girdik, diğerlerinde de cazdan barok'a geçtik. Bazı bölümlerde, ikimiz de doğaçla- ma yapıyoruz. Çeşitlemeleri,fldayn yol- dan senteze ulaşmayı göstermek iste- dik. Aynca, tüm besteciler bir piyano için yazıyor, iki piyano için yazmak çok zor. Bazı yerlerde devamlı boşluk ola- bilıyor. Loussier uyarladı, 'gerryekabn yerİeri siz doldunın" dedi. Çok zorlan- dık. KJasıkte biz kendi nefesimize gö- re ayarhyoruz. Ama cazda devamlı bir disiphn içinde, belirli birritimdekala- caksınız. Jacques ileyülardır çalarak ve çalışarak bu müzik içimizde büyüdü ve şimdı çok ıyı oldu. - BirbirinLri görmeden çahyorsunuz, caz konserlerinde de böyle nu olacak? GJ»EKtNEL - Çünkü, karşınızdaki yüze bakmakkonsantrasyonumuzu bo- zuyor. Aynca, karşı karşıya olduğunuz zaman kapağı açık olan piyanonun se- si yukan gidiyor. Böylece iyi bir ses or- taya çıkmıyor, uğultular oluyor, pedal- lar birbirine kanşıyor. SJ»EKİNEL - Zaten, uyum aramı- yoruz. Artık karşıtlardan çıkarak o nok- taya ulaşmak istiyonız. Bu kişiliğimi- zi ve kendımizi ifade etme gücünü gös- termesi açısından önemlı. Sobstiz ve da- ha da fazla solist olarak kendimizi be- Ker müzisyenin kendi rengi, tarzı vardır. Aşamalanmızın bizi getirdiği yeri görmeyi amaçlıyoruz. Bir başka boyutta, başka türlü çalabiliriz. Hiç araştırma yapmayanlar gerçek müzisyen değildir. Bizim için kendimizi geliştirebilmem iz ve müziğe karşı olan sorumluluğumuz önemli. Gelişime ayak uyduramazsak, seyirciye hiç bir şey veremeyiz. lirlemek istiyoruz. Çünkü her müzisye- nin kendi rengi, tarzı vardır. Aşamala- nmızm bizi getirdiği yeri görmeyi amaç- lıyoruz. Bundan sonra bir başka boyut- ta başka türlü çalabiliriz. Belki birbiri- mizden daha çok aynlacağız. Kolay zorluklarda değil, en büyük güçlükler- de birlikte olmak önemli. Bunu şov için yapmıyoruz. Yoksaöbürpiyanistlerde yaparlar. Ama bundan sonraki caz kon- serlerinde ne yapacağımızı bilmiyoruz. Daha önce piyanolann kapaklannı çıkartarak, karşı karşıya çaldık. Bir bü- tünlük sağlamak istedik. Her müzik tü- rü ıçın başka bir dinleyiş tarzı oluştur- mak gerekiyor. Tüm müzisyenlerin yap- ması gerekir bunu. Hayahnızın sonu- na dek ilk günlerde öğrendiklerinızle, aynı şekilde üerleyemezsiniz. Hiç araş- tırma yapmayan müzısyenlere gerçek müzisyen demıyorum. - Kendini yenilemek, yaratKihğı kul- lanmak, cazın kendi doğasıyia nu, yok- sa müzisyenin tekniği ile mi ilgili? S.PEKİNEL - Kendi tekniğinizle, görüşünüzle ve gerçekleştirme gücünüz- le ilgili. Bunlann hepsi cazın içinde olan özellikler. Bizim için, kendimizi geliştırebılmemiz ve müziğe karşı olan sorumluluğumuz önemli. Dünya deği- şiyor. Biz bu gelişmeye ayak uydura- mazsak, o zaman seyirciye hiçbir şey veremeyiz. Sunduklanmızı alabilenler de zaten kendi içinde gelişenlerdir. Do- layısıyla seyircımizden de bekliyoruz bu gelişmeyı. Biz, hiçbir zaman cazcı olarak ortaya çıkmadık. Taptjğımız caz- cılar varken bunu söyleyemeyiz. Bu, Jacques Loussier'in Rachmaninoff pi- yano konçertosu çalıp 'Ben şimdi kla- siğe geçtim' demesi gibi bir şey. Ancak Loussier de Bach konçertosunu klasik olarak çaldı. Kısıtlanmak ıstemediği için klasiğe döndü. 'Hem avantaj hem de yük' - Ikizotmaıuzmüzikyaşamuuzda ya- raüciûğınızı nasıl etküedi? GJ»EKİNEL- Hem avantaj, hem de yük getiriyor. Yük getiriyor, çünkü de- vamlı her şeyi sorguluyorsunuz. Kar- şınızdakini dinleyip yapmak istediğiniz şeyleri duyuyorsunuz. Böylece kendi- nizi daha ıyı geliştirip besliyorsunuz.. ama çok yorucu bir süreç. Aynca, ay- nı genlere sahip olduğunuzda kişilik savaşı oluşuyor. Kendinizi bir aynada görüyormuşsunuz gibi... Bazı şeyleri de kabul etmiyorsunuz. Aynaya baktı- ğınız zaman sadece kendinizi değil, onun içindeki yalınlığını da görebilir- siniz. Bu yüzden kendi kişiliğinizi bul- manız lazım. Gelişme çağında bu çok önemli. Onun için biz 9 yaşından son- ra aynldık. Aynı hocalardan ders aldık, ama asla ikı piyanoyu birlikte çalma- dık. Birbirimizi çalarken dinlemedik bile. - Bu albümün konserieri olacak nu? SJ'EKİNEL -2001 yılında, Alman- ya, Isviçre, îtalya, Fransa, Avusturya, ve başka ülkelerde de caz konserleri tumesi yapacağız. 19 dile çevrilen, satış rekoru kıran 'Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini' Türkçe'de Yunııs, keçi ve mandoliıdi aşklar ÖMERURAL Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini, tkin- ci Dünya Savaşı'nı temel almakla bir- likte 1990'Iann ortasma kadar süren karmaşık ilışkileri, neredeyse tümü baş karakter nıteliğinde 10'a yakın kışinin etrafında başanyla döndürüyor. Hepsı birbirinden kuvvetle çizilmış kışilikler- den hangısını çıkarsanız romanın örgü- sûnün zayıflayacağını hıssedıyorsunuz. Bu anlamda Yüzbaşı Corelli'nin Man- dolini, birkaç kişiyı temel alan roman- lardan önemli farklıhklar gösteriyor. Bol ve iyi çizilmiş baş karakterlerle be- zeli romanı okurken kendinizi adeta bir kişilikler karnavalında buluyorsunuz. tkincı Dünya Savaşı'nın başlangıcı- na Yunanistan'uı Kefalonya Adası 'nda tanıklık eden gınş bölümü okuru tezel- den etkısıne alıyor. Roman ilerledikçe, aslında öp doktoru olmayan, bilgileri- ni dünyayı gezdiği gemılerdeki pratiği ve basit îngihzceansıklopediden edinen Dr. Yannis'in mucizevi tedavısının çe- künine kapüıyorsunuz. Dr. Yannis'in, kendini bildi bileli tek tarafi duymayan ihtiyarhastasının, aslında çocukken ku- lağına kaçırdığı bezelye tanesi nederuy- le sağır olduğunu keşfedip basit bir mü- dahale ile sağbgına kavuşturmasını oku- yunca, "Böyte başjayan roman mutlaka ryidk-" dedim. Bence yazarlann zekâ- sını gösteren bu tür ilgınç noktalar eğer iyi kurgu ve üslupla desteklenırse orta- ya çıkan eserlerin başanlı olması kaçı- nılmaz. Bernieres'in son romanında da düşüncem değışmedı. Romanın ilk adrnı- lannın ne kadar etküi olduğu yine doğ- rulandı. Yüzbaşı CorelK'nin Mandolini, hari- ka başlangıç sonrası Mussolini'nin Hh- kr'e özenerekgaribanArnavutluk ve Yu- nanistan'a saldırması ile gelişiyor. Sa- vaşın en iğrenç yanlannın yaşandığı günler Bernieres'ın kaleminden 'keyif- H' hale dönüşebiliyor. Savaşın çirkirjli- gi cephede tek tek kişilerin yaşadıkla- nyla neredeyse mizah romanı boyutu- na taşınabiliyor. Amavutluk'taki savaş günlerini okurken, ana trajedi motifıni lngıli/yazarLouisdeBernieres. olayyaratanveödüllükitabını 1994'deyazmıştı. unutmadan bazen gulumsedım. ltal> an- lann Kefalonya'yı ışgali sırasmda ya- şananlara kahkaha atarsanız kesınlıîde şaşırmayın. Bemieres'te alttan alta bü- yük mizah yeteneği kendini gösteriyor. Buna karşılık ttaryanlann müttefık- lere teslim olmasından itıbaren yaşa- nanlar ıse telafısız drama dönüşüyor. Adanın işgaline savaşın ilerleyen gün- lerinde katılan Almanlann, düşman sa- fina geçen ttaryanlara karşı yaptıklan- nı okurken neredeyse insanlığınızdan utanıyorsunuz. Teslinden sonra yaşanan felaketler deprem ile zirveye çıkı>or Insanın bazen "keşke İtaryanlar tesünı olnıasa>dıdabunlaryaşanmasaydı"di- yesi gelıyor. Romanın en ilginç yanı, savaşta bazen kışilenn fedakârlığı ve çabasıyla, banşta olduğundan daha mut- lu olunabileceğini ortaya çıkarabilme- sinde yatıyor. Bu inanılmaz çelışkı bü- yük ustalık ve ınandıncılıkla sunulu- yor. Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini'ni güçlü ve çekicı kılan en önemli sır bu- rada gizli sanınm. Romanda genelde antifaşıst rheto- ric'ten söz etmekmümkün. Bernieres'in esenru, faşist ve Nazılere karşı savaşan anne babasına ıthafetmesı de bunu kuv- vetlendınyor. Ancakyazar, lkıncı E>ün- 'Balıklarsavaşı nasüanlar?' KühürServtsi-19 dile çevrilen, duygu- sal ve neşeli, lirik ve öfkeli, trajik ve iro- nik, açıksöziü ve şaşırtıcı üslubuylajüjn dünyada üç miryon satış rakamryla son yıllann en çokkonuşulan romanı 'Yüzba- şı Corefli'nin Mandolini'run Türkçesi Ya- pı Kredi Yayınlan tarafından yayımlandı. Bugünlerde Yunanistan ın Kefalonya bölgesinde süren romanın film çekimle- nnde ortalık kanştı. Romandaki baş ka- rakterlerden Corelli 'yi Nichoias Cage, Pe- lagıa'yı Penelope Cnız, Doktor Yannis'i de John Hurt'ün oynayacağı filmin bir aşk filmı mi yoksa politik bir film mi ola- cağı tarnşılıyor. Çekimlerin yapıldığı yer Sami'nin Beledıye Başkanı Artebnis, ıç işlerine kanşıldığı ve politik fılm olduğu takdirde gerekeni yapacaklanm, konuyu i ' n a gfUiırmf;k- tençekinmeyecelderinibelirtti. Yapımcı- lar. ada sakınlerıne fılmın bir aşk öyküsü olacağına ve Yunanistan'ın iç savaşına, vahşi antı-faşist direnişlerden söz ederek kapanan yaralan deşmeyeceğine dair söz verdi. Louis de Bernieres ise, "Okuyucuya şunu bildirmek isterim ki, bu kitap savaş hakkında değildir.Aşk hakkında değildir. Dosluk hakkında değildir. Bütün bunlar bence sıkjcı şeyler. Bu kitap, balıklar ve bahklann savaşı nasıl anladığının taribi üsrünedir" diyor. ya Savaşı 'nı çıkaran ve milyonlarca in- sanın ölümünün nedenı Alman ve îtal- yan faşistlerinin tarihsel sorumluluğu- na karşı realist olmayan bir antikomü- nist dengeleme çabasına girişiyor. Ba- zı komünist Yunan gerilla gruplannm ^110™^^ bazen Hitler ve Mussoli- ni'nin yaptıklannın ötesıne geçecek dü- zeyde abartıyor. Sonuçta, Yunanistan tarihınin çok tartışılan bir dönemini tek taraflı suçlu ılan etme yoluna sapıyor. Yüzbaşı Corelli'nın Mandolini bura- daki teorik zayıflığına karşılık, Dr. Yan- nis'in kızı Pelagia'da odaklanan iki bü- yük aşkın yanı sıra, ınsanlık destanı ya- zan Itaryan asken "L'Omosessuale" Car- lo'nun açılmasız rutulmalan etrafında örülüyor. Romanda ınsaru çarpan ay- nntılar var. Tuttuğu ringalan, ıslıkla ça- ğırdığı yunuslara ikram edip onlarla çı- nlçıplak yüzen Mandras, tartışmasız manyak Mussolini'nin kendisine attığı nutuklar, boyunun kısalığından çok kı- zı Luhınedeniyle Ozal'ı çagnştıranBaş- bakan Metaksas, durmadan Dr. Yan- nis'in yazdığı tanh kitabının sayfalan- nı yiyen 'sabotör' keçı, ölümden kurtu- luşu ile olaylara yön verenzerdeva, Car- lo'nun ilk aşkı Francesco'nun, kalbin- den vurulacağını hissederek sürekli sol cebinde taşıdığı faresı Mario'yu arka- daşlanna vermesi, vaazlan sonunda ha- karet ettiği tek kelime Yunanca bilme- yen ttalyan askerlerinden coşkulu al- kışlar alan papaz Arsenios, unutulmuş ağdalı klasik Yunanca konuşmaya çalı- şan etekli efsun kıyafeti giyenIngıliz ca- susu Warren, paraşütle adaya atlayan Warren'ı gökten inen melek zanneden çoban Alekos, Dr. Yannis'ın Corelli 'nin kınlan kaburgalannı romana adını ve- ren mandolinin tellen ile bağlayarak te- davi etmesi hemen sayabıleceğim ör- neklet. Bu tür zekâ pınlüsı taşıyan ay- nntılann varlığı sonucu romana bağ- lanmak kaçınılmaz hale geliyor. Ayn- ca en rahat bızlerin anlayacağı mükem- mel depremli saniyeler ile Almanlann İtalyanlara yaptıklan acımasızlığı an- latan bölümlerin altını mutlaka çizme- liyün. Yaklaşık eili yılı kapsayan romanda Türkiye'nin sürekli gündemde kalma- sı nedeniyle ülkemızde dünyada gör- dügünden daha yoğun ilgi uyandıraca- ğını düşünüyorum. Türkler hakkında Osmanlılann Kefalonya'yı ışgal etme- lerinden kaynaklanan olumsuz yansı- malarhaksızlık boyutunaulaşmıyor. Bu tür saptamalan, diğer uluslara ilişkin söylenenlerle harmanlayarak değerlen- dırirsek daha doğru yaldaşmış oluruz. Kısacası, Yüzbaşı Corelli'nin Mando- lini, gereksız politik yargıçlık kavgası dışında, aşk eksenlı çarpıcı bir roman. Louis de Bernieres'in 3 milyondan fazla satan romanı Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini'nın Türkçe çevirisini zevk- le okudum. Sevgi Sanh ve Ozden An- kan, yazann akıcı üslubunu çeviride ba- şan ile aktanyorlar. Aynca iki kişinın or- taklaşa değil, farklı bölümler çevir- melerine rağmen sağlanan dil birliği ciddi editörlük emeğinı ışaretliyor. Y A P İ Y O R L A R ? Padno, Keitelve Burstyn, 'Actor's Studio'nun yönititnine seçildi m Al Padno, Harvey Keitel V Ellen Burstyn, 'Actor's Studio'nun yönetimine seçildi. 1947 yılında başını Elia Kazan'ın çektiği bir grup tarafmdan New York'ta kurulan 'Actor's Studio'nın yönetimini ölene dek Lee Strasberg üstlenmişti. 1982 yılından beri ise Arthur Penn bu görevi sürdürüyordu. • Hugh Crant, Helen Fielding'in aynı adlı rofnanından uyarlanan 'Bridget Jones'un Günlüğü'nde Renee Zelhveger'la başrolü paylaşıyor. Ikiz ruhunu bulma hayaliyle kılo vermeye çalışan bekâr bir genç kadının günlük yaşamından kesitler sunan romantik komedinın yönetmenliğini Sharon McGuu-e üstlenecek. • Kylle Mlnogue, son albümüyle Ingıliz müzik listelerinde üst sıralara çıkmayı başardı. Avustralyalı pop şarkıcısı, önümüzdeki günlerde Londra'nın en büyük eşcinsel festıvaline konuk olacak. • Robert Duvall Nick Cassavettes'in yönetmenliğini yapacağı 'John Q' adlı fılmde Denzel Washington'la birlikte • başrolleri paylaşacak. • Gwyneth PaltTOKV, bir romantik komedide başrol oynayacak. 'How to Lose a Guy in 10 Days' admı taşıyan filmi Mike Newell yönetiyor. • AXİ ROS€, anı bir kararla yedi yıldır sürdürdüğü sessızliğıni bozarak, gelecek günlerde West Hollywood Club'da sahneye çıkacak. Bu karannın ardından, grubu Guns n'Roses'la yapacağı yeni bir albümle turneye çıkmasının da söz konusu olduğu söyleniyor. • Bruce willls, 'Altıncı Hıs" fılmindeki bazı bölümlerle dalga geçtıği 'The Kid' adlı yeni bir yapımda rol alıyor Yönetmenliğini John Turteltaub'ın yaptığı filmin büyük başan getirmesi bekleniycn: • Kate VVInslet, Robert Harns'in 'Shakespeare In Love' adlı eserinden sinemaya uyarlanan 'Enigma'da başrol oynayacak. Micheal Apted'm yönettiği film, II. Dünya Savaşı sırasında Almanlann sırlannı açıklayan bir matematikçinin gizli servis tarafından görevlendirilmesini konu alıyor. • Jerry Lewis, 74 yaşındaki oyuncu, 7 yıl aradan sonra sinemaya dönüyor. Yeni fıhni 'Trufîles'ı çekecek. 'Truffles' adını taşıyan filmde Lewis, Fransız hükümeti tarafından domuz ticaretinde meydana gelen sahtekârlıklan ortaya çıkarmakla görevlendirilen Amerikalı ahçıyı canlandınyor. Filmin çekimlerine ocak ayında Paris'te başlanacak. • Thomas Vlnterbero Danimarkalı ., yonetmen, yeni filmi 'It's About Love'da dogma kurallannı bir kenara bırakıyor. Amerika'da tngilizce çekılecek olan filmde U2un zaman önce aynlmış iki sevgilinin ilişkilerini yeniden düzenlemek üzere Amerika'ya çıktıklan yolculuk konu ediliyor. • Luc Besson Hong Kong'da yeni bir aksiyon fılminin çekimlerine başladı. Başrolünde Jet Lı'nin oynadığı filmde yeni teknolojik görsel ve ses efektleri de kullanılacak. • Christopher Marİ0W6'un hayatı ıkı ayn fılme konu oluyor. 29 yaşında bilinmeyen bir nedenle yaşama veda eden şair vedramarurg Marlowe'un ilginç yaşammı, Michael — Elias ve daha önce Francis Bacon hakkında bir yapım gerçekleştiren John Maybury sinemaya taşıyacaklar. Öci proje arasında Marlowe'un homoseksüel yaşarruna az veya çok yer vermelerinden doğan bir farklılık olacak gibi görünüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle