Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2000 PA2AR
14 Â U J K . kultur@cumhuriyet.com.tr
Güher ve Süher Pekinel, yeni albümleri 'Take Bach' ile Bach'taki cazritminisunuyor
'Gerçek müzfcyen gelişendir'YEŞİMAKYÜZ
Gûber-Süher Pekinerın, caz müzis-
yenı JacquesLoussier'in düzenlemele-
ri ile Bach'ın ıkı ve üç piyano için yaz-
dığı koncertolan yorurnladıklan ilk caz
albümü 'Take Bach' ülkertuzde Uni-
versal Müzık tarafından sunuldu. Ka-
yıtlan Paris'te Palaıs des Congres'te
yapılan albüm Türkıye için Alınanya'da
tekrar basıldı.
'TakeBach'ın 1. ve 3.'ü parçaJarın-
da ikilıye üçûncü birpiyano olarak, caz
doğaçlamalanyla katılan Loussier'in
yanı sıra Jacques Loussier Trio olarak
perküsyoncu Andre Arpino ve basçı
Benoit Dunoyer de Segonzac eşlik edi-
yor. 'Take Bach' birkaç yeniliği birara-
da taşıyor. Türtaye'de ikilinin ilk pro-
düksıyonu olmasının yanı sıra klasik ve
caz müziğinin bir arada olduğu bir klip
de ilk kez gerçekleştirildi. Yönetmen-
liğıni Abdullah Oğuz'un yaptığı klip,
Binbirdirek Sarnıcı'nda çekildi. Klip-
te, 'caza uygun' olarak oluşturduklan
deri kıyafetli imajlan ile Güher-Süher
Pekinel, Jacques Loussier ve Fransız
'Les Asteroides' dans grubu yer alıyor.
tki yıl önce Loussier ile birlikte ver-
dikleri konserde Bach'ı caz yorumuy-
la seslendiren ıkili daha önce de Bob
James ile 'Bach und Computermusik'
(Bach ve BügisayarMüziği) adlı bir ça-
lışma gerçekleştirmıştı.
- Neden Bach'ı seçtiniz?
SÜHER PEKİNEL -Aslında Bach,
cazda daima vardır. Uzun zamandan
beri en büyük cazcılar Bach'ı yorum-
ladılar. Bach evrensel.. en önemlisi de
matematıği ile tüm boyutlan aşıp ken-
dı formunu kırmadan, yeni bir forma
ulaşmak için belki de çok uygun bir
besteci. Birkaç boyutta çahşıyor ve çok
şeffaf bir matematıği var. Armoni için-
de bu şeffaflık ve olağanüstünûn son-
suz arayışını ve doğrudan formüle edi-
lışini bulduk. Cazcılar da doğaçlama-
lannda devamh bir şeffaflık aradıklan
için, Bach ile çalışmarun heyecan ve-
rici olduğunu düşünüyorlar.
GÜHER PEKİNEL - Cazdaki ritm,
Bach'ta da var ama.. yazılmış notalan
biraz değiştirerek cazınritminiyakala-
mak Debussy'de ve Ravel'de yok mese-
la.
S.PEKİNEL - Çok keskin ve karşı-
lıklı düet yapan triolar vasıtasıyla 16'lık
ve 32lik bıçımler, böyle birritmikşek-
linde etkili oluyor. Soyutlama sayesin-
de müzik yeni bir boyut kazanıyor. Bi-
zim için de doğaçlama ile yeni yollar
açılıyor. Matematıksel olan İcendiliğin-
den çözülüyor ve Bach'ı kendi içinde
birdenbire 'swing'e getiriyor.
Şimdi de Mozarfı araşünyoruz
- Bach dışında caza uyarianabüecek
başka bestecfler var nu?
SJ»EKtNEL- Şu anda Mozart ı araş-
tınyoruz, bambaşka boyutta bir anlayı-
şı ve yaklaşımı var. Bach'taki gibi bir
şeffaflığı da var. Belki bu şeffaflıktan
yola çıkarak onun formu içinde kendi
melodilerinin bir kısmı alınarak bir caz
uyarlamasmagirişilebilir BunuLous-
sier'e sorduk. 'Ben bunu uzun süreden
beri araştınyoruın ama_ hâlâ anahta-
nnı bulamadun' dedı. Bizim için yep-
yeni kapılar açabilir ama.. uzun biraraş-
tırma gerekıyor. Bunlar olmadan belli
belırsiz. günün modasına uyarak yapı-
lan adaptasyonlar hiçbirzaman ınandı-
ncı olamaz. Müziği, kalp atışınızla be-
nimsiyorsunuz. Ister anlayın, ister an-
lamayın kalp atışı ritmle bir olduğu an
iyi müzik gerçekleşıyor.
G.PEK3NEL - Birçoğu denendi, o
kadar başanlı olamadı. Bach şimdiye
kadar caza en iyi uyarlanan besteci.
- Jacques Loussier De birlikte albûm
çalışması nasü gerçekieşti?
S.PEKİNEL - Birlikte çalışmayı biz
önerdik. Ama onunla yanşır gibi değil,
•Biz klasik kalahm. sen doğaçlamalar-
la içine gir' dedık. Üç piyano ile Bach'ın
caz yorumu en güzel şekilde oldu. Ba-
zen klasıkten yani baroktan caza girdik,
diğerlerinde de cazdan barok'a geçtik.
Bazı bölümlerde, ikimiz de doğaçla-
ma yapıyoruz. Çeşitlemeleri,fldayn yol-
dan senteze ulaşmayı göstermek iste-
dik.
Aynca, tüm besteciler bir piyano için
yazıyor, iki piyano için yazmak çok
zor. Bazı yerlerde devamlı boşluk ola-
bilıyor. Loussier uyarladı, 'gerryekabn
yerİeri siz doldunın" dedi. Çok zorlan-
dık. KJasıkte biz kendi nefesimize gö-
re ayarhyoruz. Ama cazda devamlı bir
disiphn içinde, belirli birritimdekala-
caksınız. Jacques ileyülardır çalarak ve
çalışarak bu müzik içimizde büyüdü
ve şimdı çok ıyı oldu.
- BirbirinLri görmeden çahyorsunuz,
caz konserlerinde de böyle nu olacak?
GJ»EKtNEL - Çünkü, karşınızdaki
yüze bakmakkonsantrasyonumuzu bo-
zuyor. Aynca, karşı karşıya olduğunuz
zaman kapağı açık olan piyanonun se-
si yukan gidiyor. Böylece iyi bir ses or-
taya çıkmıyor, uğultular oluyor, pedal-
lar birbirine kanşıyor.
SJ»EKİNEL - Zaten, uyum aramı-
yoruz. Artık karşıtlardan çıkarak o nok-
taya ulaşmak istiyonız. Bu kişiliğimi-
zi ve kendımizi ifade etme gücünü gös-
termesi açısından önemlı. Sobstiz ve da-
ha da fazla solist olarak kendimizi be-
Ker
müzisyenin
kendi rengi,
tarzı vardır.
Aşamalanmızın
bizi getirdiği
yeri görmeyi
amaçlıyoruz.
Bir başka
boyutta, başka
türlü çalabiliriz.
Hiç araştırma
yapmayanlar
gerçek
müzisyen
değildir. Bizim
için kendimizi
geliştirebilmem
iz ve müziğe
karşı olan
sorumluluğumuz
önemli.
Gelişime ayak
uyduramazsak,
seyirciye hiç bir
şey veremeyiz.
lirlemek istiyoruz. Çünkü her müzisye-
nin kendi rengi, tarzı vardır. Aşamala-
nmızm bizi getirdiği yeri görmeyi amaç-
lıyoruz. Bundan sonra bir başka boyut-
ta başka türlü çalabiliriz. Belki birbiri-
mizden daha çok aynlacağız. Kolay
zorluklarda değil, en büyük güçlükler-
de birlikte olmak önemli. Bunu şov için
yapmıyoruz. Yoksaöbürpiyanistlerde
yaparlar. Ama bundan sonraki caz kon-
serlerinde ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Daha önce piyanolann kapaklannı
çıkartarak, karşı karşıya çaldık. Bir bü-
tünlük sağlamak istedik. Her müzik tü-
rü ıçın başka bir dinleyiş tarzı oluştur-
mak gerekiyor. Tüm müzisyenlerin yap-
ması gerekir bunu. Hayahnızın sonu-
na dek ilk günlerde öğrendiklerinızle,
aynı şekilde üerleyemezsiniz. Hiç araş-
tırma yapmayan müzısyenlere gerçek
müzisyen demıyorum.
- Kendini yenilemek, yaratKihğı kul-
lanmak, cazın kendi doğasıyia nu, yok-
sa müzisyenin tekniği ile mi ilgili?
S.PEKİNEL - Kendi tekniğinizle,
görüşünüzle ve gerçekleştirme gücünüz-
le ilgili. Bunlann hepsi cazın içinde
olan özellikler. Bizim için, kendimizi
geliştırebılmemiz ve müziğe karşı olan
sorumluluğumuz önemli. Dünya deği-
şiyor. Biz bu gelişmeye ayak uydura-
mazsak, o zaman seyirciye hiçbir şey
veremeyiz. Sunduklanmızı alabilenler
de zaten kendi içinde gelişenlerdir. Do-
layısıyla seyircımizden de bekliyoruz
bu gelişmeyı. Biz, hiçbir zaman cazcı
olarak ortaya çıkmadık. Taptjğımız caz-
cılar varken bunu söyleyemeyiz. Bu,
Jacques Loussier'in Rachmaninoff pi-
yano konçertosu çalıp 'Ben şimdi kla-
siğe geçtim' demesi gibi bir şey. Ancak
Loussier de Bach konçertosunu klasik
olarak çaldı. Kısıtlanmak ıstemediği
için klasiğe döndü.
'Hem avantaj hem de yük'
- Ikizotmaıuzmüzikyaşamuuzda ya-
raüciûğınızı nasıl etküedi?
GJ»EKİNEL- Hem avantaj, hem de
yük getiriyor. Yük getiriyor, çünkü de-
vamlı her şeyi sorguluyorsunuz. Kar-
şınızdakini dinleyip yapmak istediğiniz
şeyleri duyuyorsunuz. Böylece kendi-
nizi daha ıyı geliştirip besliyorsunuz..
ama çok yorucu bir süreç. Aynca, ay-
nı genlere sahip olduğunuzda kişilik
savaşı oluşuyor. Kendinizi bir aynada
görüyormuşsunuz gibi... Bazı şeyleri
de kabul etmiyorsunuz. Aynaya baktı-
ğınız zaman sadece kendinizi değil,
onun içindeki yalınlığını da görebilir-
siniz. Bu yüzden kendi kişiliğinizi bul-
manız lazım. Gelişme çağında bu çok
önemli. Onun için biz 9 yaşından son-
ra aynldık. Aynı hocalardan ders aldık,
ama asla ikı piyanoyu birlikte çalma-
dık. Birbirimizi çalarken dinlemedik
bile.
- Bu albümün konserieri olacak nu?
SJ'EKİNEL -2001 yılında, Alman-
ya, Isviçre, îtalya, Fransa, Avusturya,
ve başka ülkelerde de caz konserleri
tumesi yapacağız.
19 dile çevrilen, satış rekoru kıran 'Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini' Türkçe'de
Yunııs, keçi ve mandoliıdi aşklar
ÖMERURAL
Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini, tkin-
ci Dünya Savaşı'nı temel almakla bir-
likte 1990'Iann ortasma kadar süren
karmaşık ilışkileri, neredeyse tümü baş
karakter nıteliğinde 10'a yakın kışinin
etrafında başanyla döndürüyor. Hepsı
birbirinden kuvvetle çizilmış kışilikler-
den hangısını çıkarsanız romanın örgü-
sûnün zayıflayacağını hıssedıyorsunuz.
Bu anlamda Yüzbaşı Corelli'nin Man-
dolini, birkaç kişiyı temel alan roman-
lardan önemli farklıhklar gösteriyor.
Bol ve iyi çizilmiş baş karakterlerle be-
zeli romanı okurken kendinizi adeta bir
kişilikler karnavalında buluyorsunuz.
tkincı Dünya Savaşı'nın başlangıcı-
na Yunanistan'uı Kefalonya Adası 'nda
tanıklık eden gınş bölümü okuru tezel-
den etkısıne alıyor. Roman ilerledikçe,
aslında öp doktoru olmayan, bilgileri-
ni dünyayı gezdiği gemılerdeki pratiği
ve basit îngihzceansıklopediden edinen
Dr. Yannis'in mucizevi tedavısının çe-
künine kapüıyorsunuz. Dr. Yannis'in,
kendini bildi bileli tek tarafi duymayan
ihtiyarhastasının, aslında çocukken ku-
lağına kaçırdığı bezelye tanesi nederuy-
le sağır olduğunu keşfedip basit bir mü-
dahale ile sağbgına kavuşturmasını oku-
yunca, "Böyte başjayan roman mutlaka
ryidk-" dedim. Bence yazarlann zekâ-
sını gösteren bu tür ilgınç noktalar eğer
iyi kurgu ve üslupla desteklenırse orta-
ya çıkan eserlerin başanlı olması kaçı-
nılmaz. Bernieres'in son romanında da
düşüncem değışmedı. Romanın ilk adrnı-
lannın ne kadar etküi olduğu yine doğ-
rulandı.
Yüzbaşı CorelK'nin Mandolini, hari-
ka başlangıç sonrası Mussolini'nin Hh-
kr'e özenerekgaribanArnavutluk ve Yu-
nanistan'a saldırması ile gelişiyor. Sa-
vaşın en iğrenç yanlannın yaşandığı
günler Bernieres'ın kaleminden 'keyif-
H' hale dönüşebiliyor. Savaşın çirkirjli-
gi cephede tek tek kişilerin yaşadıkla-
nyla neredeyse mizah romanı boyutu-
na taşınabiliyor. Amavutluk'taki savaş
günlerini okurken, ana trajedi motifıni
lngıli/yazarLouisdeBernieres. olayyaratanveödüllükitabını 1994'deyazmıştı.
unutmadan bazen gulumsedım. ltal> an-
lann Kefalonya'yı ışgali sırasmda ya-
şananlara kahkaha atarsanız kesınlıîde
şaşırmayın. Bemieres'te alttan alta bü-
yük mizah yeteneği kendini gösteriyor.
Buna karşılık ttaryanlann müttefık-
lere teslim olmasından itıbaren yaşa-
nanlar ıse telafısız drama dönüşüyor.
Adanın işgaline savaşın ilerleyen gün-
lerinde katılan Almanlann, düşman sa-
fina geçen ttaryanlara karşı yaptıklan-
nı okurken neredeyse insanlığınızdan
utanıyorsunuz. Teslinden sonra yaşanan
felaketler deprem ile zirveye çıkı>or
Insanın bazen "keşke İtaryanlar tesünı
olnıasa>dıdabunlaryaşanmasaydı"di-
yesi gelıyor. Romanın en ilginç yanı,
savaşta bazen kışilenn fedakârlığı ve
çabasıyla, banşta olduğundan daha mut-
lu olunabileceğini ortaya çıkarabilme-
sinde yatıyor. Bu inanılmaz çelışkı bü-
yük ustalık ve ınandıncılıkla sunulu-
yor. Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini'ni
güçlü ve çekicı kılan en önemli sır bu-
rada gizli sanınm.
Romanda genelde antifaşıst rheto-
ric'ten söz etmekmümkün. Bernieres'in
esenru, faşist ve Nazılere karşı savaşan
anne babasına ıthafetmesı de bunu kuv-
vetlendınyor. Ancakyazar, lkıncı E>ün-
'Balıklarsavaşı nasüanlar?'
KühürServtsi-19 dile çevrilen, duygu-
sal ve neşeli, lirik ve öfkeli, trajik ve iro-
nik, açıksöziü ve şaşırtıcı üslubuylajüjn
dünyada üç miryon satış rakamryla son
yıllann en çokkonuşulan romanı 'Yüzba-
şı Corefli'nin Mandolini'run Türkçesi Ya-
pı Kredi Yayınlan tarafından yayımlandı.
Bugünlerde Yunanistan ın Kefalonya
bölgesinde süren romanın film çekimle-
nnde ortalık kanştı. Romandaki baş ka-
rakterlerden Corelli 'yi Nichoias Cage, Pe-
lagıa'yı Penelope Cnız, Doktor Yannis'i
de John Hurt'ün oynayacağı filmin bir
aşk filmı mi yoksa politik bir film mi ola-
cağı tarnşılıyor. Çekimlerin yapıldığı yer
Sami'nin Beledıye Başkanı Artebnis, ıç
işlerine kanşıldığı ve politik fılm olduğu
takdirde gerekeni yapacaklanm, konuyu
i ' n a gfUiırmf;k-
tençekinmeyecelderinibelirtti. Yapımcı-
lar. ada sakınlerıne fılmın bir aşk öyküsü
olacağına ve Yunanistan'ın iç savaşına,
vahşi antı-faşist direnişlerden söz ederek
kapanan yaralan deşmeyeceğine dair söz
verdi.
Louis de Bernieres ise, "Okuyucuya
şunu bildirmek isterim ki, bu kitap savaş
hakkında değildir.Aşk hakkında değildir.
Dosluk hakkında değildir. Bütün bunlar
bence sıkjcı şeyler. Bu kitap, balıklar ve
bahklann savaşı nasıl anladığının taribi
üsrünedir" diyor.
ya Savaşı 'nı çıkaran ve milyonlarca in-
sanın ölümünün nedenı Alman ve îtal-
yan faşistlerinin tarihsel sorumluluğu-
na karşı realist olmayan bir antikomü-
nist dengeleme çabasına girişiyor. Ba-
zı komünist Yunan gerilla gruplannm
^110™^^ bazen Hitler ve Mussoli-
ni'nin yaptıklannın ötesıne geçecek dü-
zeyde abartıyor. Sonuçta, Yunanistan
tarihınin çok tartışılan bir dönemini tek
taraflı suçlu ılan etme yoluna sapıyor.
Yüzbaşı Corelli'nın Mandolini bura-
daki teorik zayıflığına karşılık, Dr. Yan-
nis'in kızı Pelagia'da odaklanan iki bü-
yük aşkın yanı sıra, ınsanlık destanı ya-
zan Itaryan asken "L'Omosessuale" Car-
lo'nun açılmasız rutulmalan etrafında
örülüyor. Romanda ınsaru çarpan ay-
nntılar var. Tuttuğu ringalan, ıslıkla ça-
ğırdığı yunuslara ikram edip onlarla çı-
nlçıplak yüzen Mandras, tartışmasız
manyak Mussolini'nin kendisine attığı
nutuklar, boyunun kısalığından çok kı-
zı Luhınedeniyle Ozal'ı çagnştıranBaş-
bakan Metaksas, durmadan Dr. Yan-
nis'in yazdığı tanh kitabının sayfalan-
nı yiyen 'sabotör' keçı, ölümden kurtu-
luşu ile olaylara yön verenzerdeva, Car-
lo'nun ilk aşkı Francesco'nun, kalbin-
den vurulacağını hissederek sürekli sol
cebinde taşıdığı faresı Mario'yu arka-
daşlanna vermesi, vaazlan sonunda ha-
karet ettiği tek kelime Yunanca bilme-
yen ttalyan askerlerinden coşkulu al-
kışlar alan papaz Arsenios, unutulmuş
ağdalı klasik Yunanca konuşmaya çalı-
şan etekli efsun kıyafeti giyenIngıliz ca-
susu Warren, paraşütle adaya atlayan
Warren'ı gökten inen melek zanneden
çoban Alekos, Dr. Yannis'ın Corelli 'nin
kınlan kaburgalannı romana adını ve-
ren mandolinin tellen ile bağlayarak te-
davi etmesi hemen sayabıleceğim ör-
neklet. Bu tür zekâ pınlüsı taşıyan ay-
nntılann varlığı sonucu romana bağ-
lanmak kaçınılmaz hale geliyor. Ayn-
ca en rahat bızlerin anlayacağı mükem-
mel depremli saniyeler ile Almanlann
İtalyanlara yaptıklan acımasızlığı an-
latan bölümlerin altını mutlaka çizme-
liyün.
Yaklaşık eili yılı kapsayan romanda
Türkiye'nin sürekli gündemde kalma-
sı nedeniyle ülkemızde dünyada gör-
dügünden daha yoğun ilgi uyandıraca-
ğını düşünüyorum. Türkler hakkında
Osmanlılann Kefalonya'yı ışgal etme-
lerinden kaynaklanan olumsuz yansı-
malarhaksızlık boyutunaulaşmıyor. Bu
tür saptamalan, diğer uluslara ilişkin
söylenenlerle harmanlayarak değerlen-
dırirsek daha doğru yaldaşmış oluruz.
Kısacası, Yüzbaşı Corelli'nin Mando-
lini, gereksız politik yargıçlık kavgası
dışında, aşk eksenlı çarpıcı bir roman.
Louis de Bernieres'in 3 milyondan
fazla satan romanı Yüzbaşı Corelli'nin
Mandolini'nın Türkçe çevirisini zevk-
le okudum. Sevgi Sanh ve Ozden An-
kan, yazann akıcı üslubunu çeviride ba-
şan ile aktanyorlar. Aynca iki kişinın or-
taklaşa değil, farklı bölümler çevir-
melerine rağmen sağlanan dil birliği
ciddi editörlük emeğinı ışaretliyor.
Y A P İ Y O R L A R ?
Padno, Keitelve Burstyn,
'Actor's Studio'nun
yönititnine seçildi
m Al Padno,
Harvey Keitel V
Ellen Burstyn,
'Actor's
Studio'nun
yönetimine
seçildi. 1947
yılında başını
Elia Kazan'ın
çektiği bir grup
tarafmdan New
York'ta kurulan
'Actor's
Studio'nın
yönetimini ölene
dek Lee
Strasberg
üstlenmişti. 1982
yılından beri ise
Arthur Penn bu
görevi
sürdürüyordu.
• Hugh
Crant, Helen
Fielding'in aynı adlı
rofnanından uyarlanan
'Bridget Jones'un
Günlüğü'nde Renee
Zelhveger'la başrolü
paylaşıyor. Ikiz ruhunu
bulma hayaliyle kılo
vermeye çalışan bekâr
bir genç kadının
günlük yaşamından
kesitler sunan
romantik komedinın
yönetmenliğini Sharon
McGuu-e üstlenecek.
• Kylle Mlnogue,
son albümüyle Ingıliz
müzik listelerinde üst
sıralara çıkmayı
başardı. Avustralyalı
pop şarkıcısı,
önümüzdeki günlerde
Londra'nın en büyük
eşcinsel festıvaline
konuk olacak.
• Robert Duvall
Nick Cassavettes'in
yönetmenliğini
yapacağı 'John Q' adlı
fılmde Denzel
Washington'la birlikte •
başrolleri paylaşacak.
• Gwyneth
PaltTOKV, bir
romantik komedide
başrol oynayacak.
'How to Lose a Guy in
10 Days' admı taşıyan
filmi Mike Newell
yönetiyor.
• AXİ ROS€, anı bir
kararla yedi yıldır
sürdürdüğü sessızliğıni
bozarak, gelecek
günlerde West
Hollywood Club'da
sahneye çıkacak. Bu
karannın ardından,
grubu Guns n'Roses'la
yapacağı yeni bir
albümle turneye
çıkmasının da söz
konusu olduğu
söyleniyor.
• Bruce willls,
'Altıncı Hıs"
fılmindeki bazı
bölümlerle dalga
geçtıği 'The Kid' adlı
yeni bir
yapımda rol
alıyor
Yönetmenliğini
John
Turteltaub'ın
yaptığı filmin
büyük başan
getirmesi
bekleniycn:
• Kate
VVInslet,
Robert
Harns'in
'Shakespeare In
Love' adlı
eserinden
sinemaya
uyarlanan
'Enigma'da
başrol
oynayacak.
Micheal
Apted'm yönettiği
film, II. Dünya Savaşı
sırasında Almanlann
sırlannı açıklayan bir
matematikçinin gizli
servis tarafından
görevlendirilmesini
konu alıyor.
• Jerry Lewis, 74
yaşındaki oyuncu, 7 yıl
aradan sonra sinemaya
dönüyor. Yeni fıhni
'Trufîles'ı çekecek.
'Truffles' adını taşıyan
filmde Lewis, Fransız
hükümeti tarafından
domuz ticaretinde
meydana gelen
sahtekârlıklan ortaya
çıkarmakla
görevlendirilen
Amerikalı ahçıyı
canlandınyor. Filmin
çekimlerine ocak
ayında Paris'te
başlanacak.
• Thomas
Vlnterbero
Danimarkalı .,
yonetmen, yeni
filmi 'It's
About Love'da
dogma
kurallannı bir
kenara
bırakıyor.
Amerika'da
tngilizce
çekılecek olan
filmde U2un
zaman önce
aynlmış iki
sevgilinin
ilişkilerini yeniden
düzenlemek üzere
Amerika'ya çıktıklan
yolculuk konu ediliyor.
• Luc Besson
Hong Kong'da yeni bir
aksiyon fılminin
çekimlerine başladı.
Başrolünde Jet Lı'nin
oynadığı filmde yeni
teknolojik görsel ve
ses efektleri de
kullanılacak.
• Christopher
Marİ0W6'un hayatı
ıkı ayn fılme konu
oluyor. 29 yaşında
bilinmeyen bir nedenle
yaşama veda eden şair
vedramarurg
Marlowe'un ilginç
yaşammı, Michael —
Elias ve daha önce
Francis Bacon
hakkında bir yapım
gerçekleştiren John
Maybury sinemaya
taşıyacaklar. Öci proje
arasında Marlowe'un
homoseksüel yaşarruna
az veya çok yer
vermelerinden doğan
bir farklılık olacak gibi
görünüyor.