Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 T~EMMUZ 2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
•layamlmaz
hakları
BM'nin gözetiminde
i ki yıl önce Roma'da
imzalanan "Insan
Maklan Mahkemesi
/Vnlaşması"na LJbya,
I rak, Israil, Yemen,
Katar, Çin ve bir de
A B D karşı çıkmışt.
N e w Yorktaki insan
hıaklan örgütü
-Human Rights
VVatclTın
cfirektörû
Kennet Roth'un
açıkiamasından
öğreniyoruz ki, ABD
anlaşmayı imzalamak
için bir koşul öne
sürûyor. Buna göre bir
devletin görevlisi ya
cia yetkjlisi eğer
insanlık suçu, savaş
suçu işter ya da kıyım
yaparsa sanığın
yargılanabilmesi için
B M Güvenlik
Konseyi'nden onay
alınması veya sanığın
ülkesinin mahkemede
temsil edjlmesi
zorunluluğu isteniyor.
ABD, sanık
sandalyesine
oturmaya meraklı
olmadığına göre
Güvenlik Konseyi'nin
daimi üyesi olarak
veto hakkım kullanıp
davayı görüimeden
sonuçlandırmayı
amaçjıyor. Bu '•• >.i
durumda "insan
haklan" değil
"ABD'nin haklan" söz
konusu oluyori
Bektn [ posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Sınırlan, teknoloji
çiziyormuş...
"Sınır ihlallerine veni kılıf:
Teknikanza!"
B
ugün 2 Temmuz... Atatürkçü Düşünce Der-
neği'nden Tank Konal dostumuz anım-
sattı... Ulusal tarihimizde önemli birgün...
1 Istanbul limanına demirieyen düşman ge-
milerine bakarak "Geldikleri gibi giderier" diyen ve
Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere 16 Mayıs 1919'da
Istanbul'dan aynlan Mustafa Kemal Paşa'nın, tam
sekiz yıllık bir aradan sonra bu kez Türkiye Cumhu-
riyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak Istanbul'a geldiği
gün: 2 Temmuz 1927.
Bayram değil...
özel günler arasında bile yer almıyor...
Fakat anlamlı bir gün...
özellikle gençlerin bilmesi gereken bir tarih.
18 Nisan 1920'den ölümüne dek Atatürk'ün ya-
nında bulunan ve bugünkü Muhafız Alayı'nı bir ta-
kım askerle kuran Ismail Hakkı Tekçe'nin, gazete-
ci Hasan Pulur'a anlattığı ve 1968 yılında Milliyet
gazetesinde yayımlanan anılanndan da yararlana-
2 Temmuz
rak (Pulur'un deriediği emekli general Tekçe'nin anı-
lan Kaynak Yayınlan'ndan çıktı: Muhafızı Atatürk'ü
Anlatıyor) anımsayalım o günü...
"Belediyenin daveti üzerine Istanbul'a gidiyordu.
Beni çağırdı ve 'Ismail Hakkı sen alayını topla ben-
den iki-üç gün önce Istanbul'a git. Gerekli tertibatı
al. Beni Izmit'ten karşılamaya gelecekler, onlarla
birtikte gelir, bana orada mülaki olursun' dedi. Hila-
fetin lağvından sonra halifenın emrindeki süvari bö-
lüğü de benim emrıme verilmiş, bir de bando var.
Trene binip Haydarpaşa'ya geldik. Oradan araba
vapuruna bindik. Kaptan her zamanki gibi Üskü-
dar'dan kalkınca Kabataş'a istikamet aldı. Hemen
kaptan köşküne çıktım. Kaptana 'Rotayı Sirkeci'ye
çevir' dedim. Kaptan 'Aman efendim, yol uzar' de-
yince 'Bana bak! Uzaklık, yakınlık bahis konusu de-
ğil. Bilet paranı ben vereceğim, çevir Sirkeci'ye de-
dim. Sirkeci'ye indik, Eminönü'nde tertiplendik ve
Karaköy'e yürüyüşe başladık. Köprü üzerinden bir
geçişimiz vardı, ömrüm boyunca unutamam. Allah
bana o günü göstermişti. Yedi yıl önce (düşman as-
kerlerinin köprüden geçişi sırasında) ettiğim dua
tutmuştu. Kumandanı bulunduğum kıta köprüden
geçiyordu.
Gerekli tertibatı aldıktan sonra Izmit'e gittik ve
trenle Ankara'dan gelen Atatürk'le birlikte vapurla
Istanbul'a geldik. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nda
Istanbul heyetini kabul etti. Kendileriyle bir konuş-
ma yaptı. Dolmabahçe Sarayı'nı kastederek, 'Bu-
rası artık yedi evliya kuvvetinde zıllullahlann (Tann-
nın gölgesi) değil zıl (gölge) olmayan, hakikat olan
milletin sarayıdır; milletin sinesinden çıkmış, mem-
lekete ve millete hizmet eden insanlara mahsus bir
ikâmetgahtır' dedi."
SESStZ SEDASIZ (!) NVStKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
ErdinçUTKU
Beni bir sen anlıyorsun; tercüman aracılığıyla!
Kîtaplar; okunmayı bekleyen kitaplar
Yeni çıkan kitaplar ve yeniden
basılan kitaplar.. Zarfın içinden çıkıp
da çalışma masasının üstünde
biriken, ilk fırsatta okunması ya da
bir tatil kaçamağında çantada
mutlaka olması gereken kitaplar...
Erdoğan Aydın'dan "Osmanlı
Gerçeği" ve "Fatih ve Fetih",
Cumhuriyet Kitaplan.
Erol Toy'dan "Türk Gerilla Tarihi",
Yaz Yayınlan.
Orhan Koloğfu'ndan "Ecevit ile
CHP", Büke Yayınlan.
Betül Uncular'dan "Uçurumun
Kıyısında", Broy Yayınevi.
Ismet Kemal Karadayı'dan
"Hukuksuz Yönetimler Suskun
Insanlar", Güldikeni Yayınlan.
Zeki Sanhan'dan "Kurtuluş
Savaşı'nda Ikili Iktidar", Kaynak
Yayınlan.
A. Başer Kafaoğlu'nun çevirisiyle
"2000'li Yıllara Girerken
Kapitalizm", Kaynak Yayınlan.
Hasan Izzettin Dinamo'dan
"Kavga Şıirleri" ve "Özgürlük
Türküsü", Yalçın Yayınlan.
Namık Kemal
Behramoğlu'ndan "Banş Ne Oldu
Bilmiyorum", Yalçın Yayınlan.
Erkal Zenger'den "Thencere
Ghottin Khara", 21. Yüzyıl Yayınları.
Musa Seyirci'den "Batı Akdeniz
Bölgesı Yorukleri", Der Yayınları.
Isa Karataş'tan "Ağacı Yaşken
Eğdiler", Gerçeğe Doğru Kitaplan.
Sedat Memili'den "Musa da Böyle
Buyurdu", Kaynak Yayınlan.
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKlNCÎ
Kundu ve Topkapı Palace' (!)
"Başta Bûyûkşehir Bdediye-
si olmak ûzere, tûm Başkan ve
Meclis üyelerini Kundu Köyü
Kent Parkı'nın 2000 yataklı
tatil köyû ve golf sahası ola-
rak tahsisi için Bayındırbk ve
Ukfiır-Bskanlığrnca yapılan
plan değişikliğini ret etmeye
çağırıyoruz..."
Aralannda Mimarlar Odası
ve diğer meslek kuruluşlanyla
ÇEKIL gibi hükümet dışı ku-
ruluşlann Antalya'daki birimle-
rinm bulunduğu 20 demokratik
ve duyarlı örgütün ımzasını ta-
şıyan bu ortak çağn, Antalya
Bûyûkşehir Belediyesi "yöneti-
mince" dikkate alınmadı.
Böylece "demokrasinin ka-
lesi" olma iddiasındakı bir ye-
rel yönetım daha, "demokrasi-
nin güvencesi" olan srvil toplum
kuruluşlannın sesine kulaklan-
nı tıkayarak, merkezi hükümetin
toplum yaranna aykın girişimi-
ne karşı "yasal ve demokratik
direniş hakkım" bile kullan-
madı...
Antalya Bûyûkşehir Belediye
yönetıminin bu tavn üzerine,
"kentsel çevre değerlerini" ko-
J
ruyabilmek için ça-
reyi"yargıya''baş-
vurmakta bulan
Mimarlar Oda-
i sı, Şehir Plancı-
* ları Odası ve
- / Peyzaj Mi-
:
marlar
Odası ise
..4| Antalya'da-
ma olanağı sağlarken, acaba
"hangi hukuku" uygulamış
oluyorlar?..
Işte bu sorunun yanıtını da yi-
ne Mimarlar Odası ve ÇED Kö-
şesi yıllardır bıkmadan, usan-
madan dile getıriyor.
Bütûn orman tahsıslennde ol-
duğu gibi, Kundu ömeğinde de
hem siyasetçiler, hem de yatı-
nmcılar "12 Eylül dönemi ya-
salanndan" yararlanıyorlar.
Bu nedenle Cumhurbaşka-
nımız Ahmet Necdet Sezer'in
"Anayasa'dald geçki 15. mad-
de kalksın, böylece 12 Eylül
yasalarının Anayasa'ya ay-
kınlığı sorgulansın" şeklin-
deki görûşü, sadece demokra-
simizin değil, ülkenın çevre ve
kültürdeğerlennın "esenliği"
açısından da büyük önem taşı-
yor...
•••
Kundu ormanlannda daha ön-
ce tahsısı yapılan alandakı "Top-
kapı Palace" projesıne gelin-
ce...
Bu tesıs için de aynı 12 Eylül
hukukundan yararlanılarak "or-
manın arsaya çevrildiği" or-
tada... Aynca, çevresine "kirli-
lik" saçtığı da sürekli birtartış-
ma konusu...
Ancak bu ömekte, asıl tartışıl-
ması gereken projedekı "mima-
ri duyarsızlık" değil midir?..
Topkapı Sarayı gibi, bir ken-
tin, bir ülkenın, hatta bir tarih-
sel dönemin "simgesi" olan çok
önemli ve "ünik" bir kültür mi-
ki bırimleri kanalıyla 2. Idare
Mahkemesi'nde 2000/623 evrak
numarasıyla açtıklan ortak da-
vanın dılekçesuıde özetle diyor-
lar ki:
u
Hem Orman Bakanlığı'nın
Kundu ormanlannı turizm ya-
tınmlarına tahsis için verdiği
ön izin, hem Bakanlığın bu ön
izne dayanarak aynı ormanı
imıra açan planlan, hem de
Belediyenin bir kent parkı ka-
rannı da yok eden aynı plan-
lan onaylaması, yasalara ve
hukuka aykırıdır..."
Tme aynı dilekçede özetle vur-
gulanıyorkı:
k
Çûnkü ön izin imar izni de-
mck değildir. Bakanük da, be-
lediye de imar yetkilerini çev-
re ve toplum çıkanna kulla-
narak bu ön izni geçersiz kıla-
bilirlerdi..."
Peki, hem Orman Bakanlığı
u
inar izni olmadan" ön izin ve-
riıien, hem de Bakanlık ve Be-
ledye ormanlık alana yapılaş-
rasımızı, "turistik çekiciük"
adına "taklit" ederek ve üste-
lik adını da kullanarak pazarla-
mak acaba mimarlık sayılabilir
mi?..
Eğer bu "kültür yoksunu"
uygulama, ormanda değil de özel
tapulu ve imarlı bir arsada bile
yapümış olsaydı. yıne de mimar-
îığın "nygarlık karşısındaki
sorumluluklan" açısından ka-
bul edilemezdi... Ne var ki top-
lumumuzaruk"öncelikler*' ko-
nusunda da öylesıne kararsız ki..
örneğin "Topkapı Sarayı'nı hiç
görmeyenler" tile Topkapı Pa-
lace'ta kalabıhnek ıçm bırbirle-
riyle yanşabiliyorlar...
•••
Evet... Kundu'da yaşananlar,
1980 sonrasındaki genel "yoz-
laşmanın" hemen "tüm boyut-
larını" içeriyor. 12 Eylül huku-
kunu sorgulamadan ve terk et-
meden bu yozlaşmadan kurtul-
mak ise pek mümkün görün-
müyor...
HAYVANLAR ISMAİL GVLGEÇ igulgec(d yahoo.com
KİM KÎME DUM DUMA BEHÎÇAK
- -y
••'.iU'i/ .*!>••.
HARBÎ SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇI
Yeni Anayasa maHatbetT b'itmiş.
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2 Temmuz
AYAKKABIBOYAMA M4K/H&L&&
f9O7'D£ BU6ÜN, SeeLİN'DB 8A2I KAIA8AUIC
S£MTL£RE OrOAAATIK AYAtCHABl 8OYAAAA MA-
tiOUMAYR &AÇLAUOI. MAtİNELEKİ
ÖZEL. taıeuuış, AyNi SMMNDA BÛ-
fÛK OFELLE&, KrfLALAR VE rATTU OKUL-
LAR İÇİN AYEI gı/£ MAfaHS SEL/fnjS-
M/fTf. SAATTB SO Ç-if=T AYAKKA8I
BOYAYAAJ (SOL&A') İLE, SAATTE 8O
Ç-lFT BOYHYAAJÇtASOA} A4ODGLE&
SlYAU YA OA KAHl/E/eEA/G/
i Ç
. MAKiA/ELSg, İŞÇİ,
MAM \/E SOYA TASAfieUFU SAĞ
YO(Z.t>U..
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Temiz, TertemizToplum...
Sarmaşıklann koyu yeşil, gür yaprakları arasın-
dan an vızıltılan duyuluyordu. Yeni bir günün do-
ğuşunun ilk habercisiydi onlar. Gökyüzünün açık
pembe-kızıl rengi mavıleşiyor, evlerin kırmızı kire-
mitli damlannda gölgeler oluşuyordu. Gece çarkı-
feleklere, güllere, boru çiçeklerine, söğüt yaprak-
lanna düşmüş çiy damlacıkları güneşi görür gör-
mez pınl pırıl parlamaya başlamışlardı. Uzaklarda
bir yerlerde bir köpek havlıyor, sesi kuşlann cıvıl-
tjlanna, kurbağalann vıraklamalanna kanşıyordu. Bal-
konumdan, karşımda yeşiller arasından uzanıp gi-
den denizi seyrediyordum. istavrıt çaparısine çık-
mış, bir o yana bir bu yana dolanan sandallann üze-
rinde martılar uçuşuyordu. Yumak uyanmış, bah-
çe taşlannın üzerine uzanıp sabah temizliğine baş-
lamıştı. Uzun tüylerini yalarken arada bir duruyor,
başını kaldınp nereden geldiğini ikimizin de bilme-
diği kumru sesine kulak veriyordu. Ne kadar duru,
ne kadar yalın, ne kadar temizdi doğa bu cumar-
tesi sabahı...
Dirseklerimi dayadığım balkon parmaklığının
üzerinde kanncalar dolaşıyordu. Onlar da uyanmış-
lar, akşam karanlığı çökene kadar sürecek, o bitip
tükenmek bilmeyen koşuşturmalanna başlamışlar-
dı. Birbirierini izleyerek, birbirlerinin peşi sıra birçiz-
gi halinde gidip geliyoriardı balkon parmaklığının
demirieri üzerinde. lçlerinden biri duraksayınca,
arkasındakiler de duraksıyor, o yeniden yürüyün-
ce, öbürieri de yürümeye başlıyoriardı. Benim an-
layamadığım bir yaşam düzenleri vardı bu karın-
calann. Yöllan üzerinde karşılaştıktarı kanncalaria
kafa kafaya veriyorlar, bir şeyler konuşur gibi ya-
pıyorlar, sonra aynlıp yeniden yürümeye başlıyor-
iardı. Bir simit susamı, büyükçe bir ekmek kınntı-
" sı gibi taşıyamayacaklan ağır yüklerin attına girmiş,
yol üstünde kan ter içinde kalmış arkadaşlannın he-
men yardımına koşuyoriardı. Çalışkan, disiplınli,
dayanışmacı hayvanlardı kanncalar. Ayakta kala-
bilmek, kendılerinın dışındakı dünyayla başa çıka-
bilmek için hep bir arada, koloni halinde yaşıyor-
lardı.
Balkon parmaklıklan üzerinde gidip gelen kann-
calann, kafamda bırden Türkiye Büyük Mıllet Mec-
lisi'ni, o yüce çatının altındaki milletvekillerini çağ-
nştırması doğrusu bana oldukça yadırgatıcı gelmiş-
ti ilk anda. Öyle ya, bu mınik kanncalann ne ilgisi
vardı, ne ilgisi olabilirdi o kocaman milletvekilleriy-
le? Bu tuhaf çağrışımı kafamdan kovmak istiyor,
ama birtürlü başaramıyordum. Gözlerim hâlâ ka-
rıncaların üzerindeydi... Dalmış onlan izlerken bir-
den ben de, kanncalar da bir "pıt" sesiyle irkildik.
Hepsi bir anda durdular. Parmaklığın üzerine yu-
karda bir yerlerden bir kuş kakası düşmüştü. Taze
ıslak kuş kakasının içinde üç kannca debeleniyor-
du. Benim, "şimdi neolacak? "dememekalmadan,
bütün kanncalar kakaya doğru yönelip ınsan aklı-
nı durduracak bir kurtarma çabasına giriştiler. Ka-
ka kurumadan, üç kannca kuruyan kuş kakası için-
de tıkanıp, boğulup ölmeden kurtarıldı. Bu rastlan-
tı daha da şaşırtmıştı beni. Buna daha önce tanık
olsaydım, gördüklerim kafamdaki çağrışıma haklı
bir neden olabilirdi belki... Ama böyle olmamıştı...
t Belki de o minik kanncalar dâğüdi kafamdaki
çağnşımın kaynağı... Peki, neydi? Duvarda, ardın-
da parlak izler bırakarak, yavaş yavaş ileıieyen sü-
müklüböcek, hiç durmadan "guk guk" diye öten
kumru, rüzgârda salınan taze söğüt dalı olabilir
miydi? Yoksa gordüğüm, bu sabah gördüğüm her
şey, doğa, doğanın saflığı, temizliğı miydı kafam-
da Ankara'yı çağnştıran? Onlar da, Ankara'daki-
ler de bu güneşli, ılık haziran sabahı kadar saf ve
temizdiler. Nasıl kediler birbirlerini yalayıp temizli-
yoriarsa, nasıl kumrular birbirierinin bitlerini gaga-
lıyoriarsa, nasıl kanncalar birbirierini kaka içinde bo-
ğulmaktan kurtanyoriarsa onlar da birbirierini pak-
layıp, aklayıp temizlemişlerdi... Dün akşamdan be-
ri her şey temiz, her şey saf, her şey aktı Ankara'da...
Bulmuştum. Kafamdaki çağrışımın nedeni tek
başına kanncalar, böcekler, kuşlar, çıçekler değil-
di. Bunların hepsiydi. Doğaydı. Doğanın tümüydü.
Milletvekiderımiz, mılletvekıllerimızın hepsi doğa
gibi temiz, tertemizlerdi artık. En renkli deterjan
reklamları bile sönük kalırdı onlann yanında. Yeni
yıkanmış bir yatak çarşafı kadar beyazdılar onlar...
Şimdi temiz temiz tatile çıkacaklar, dönünce de ce-
zaevlerindeki katillere, yankesıcilere, dolandırıcıla-
ra, soygunculara, hırsızlara, uğursuzlara af çıkar-
tıp "kader kiriileri"r\\ paklayacaklardı. Temiz toplu-
mumuzun tertemiz öncüleriydi onlar...
Ve doğa bile kıskanacaktı onlan...
Faks:0212-723 84 97
e-mail: dkavukcuoglutgtuyap.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAGA:
l/Cehennem...
Çıkaryol,çare ^
2/Bıryerdebı- 2
nken sıvılan dı- „
şanya akıtmak-
ta kullanılan 4
boru ya da c
oluk... Kemal
Bilbaşar'ınbır 6
romanı. 3/ Sü- 7
merlerde sağhk
tannçası.. Dık °
vedennyamaç. 9
4/Smırnışanı...
Toprak, kum ve saman
elemeyeyarayanmde- 1
liklıkalbur. 5/Cömert. 2
6/Dökülen tohumlarla 3
ertesı yıl çıkan tahıl. .
Üstü kapalı olarak an-
latma. 7/ Saf pamukla
dokunan bir tür ku-
maş... Utanç duyma. 8/ '
Duyuru... Denizlerde
yaşayan ıki çenetli ve ın 9
1 2 3 4 5 6 7
bedenli yumuşakça cinsı. 9/ Erkek keçı.. Manısa ya-
kınlannda, doğal eserlerin korunması amacıyla ulu-
sal park kapsamına alınmış dağ.
YUKARIDAN AŞAĞIYAT—
1/ Kutsal olduğu için dokunulmaması gereken şey...
Sözleşme, bağıt. 2/ Müzıkte üç ya da daha çok sesın bir
aradatınlaması... "—-Oraloğlu": Tiyatrooyuncumuz.
3/ Eski dılde su Başkalannın sırtından geçinen kim-
se. 4/ Erendiz Atasû'nün bir öykü kitabı... Çanakka-
le'nin bir ilçesı. 5/ Elıne ayağına çabuk, çevık 6/ Şaşı-
lacak kadar çirkin olan şey... Roma mıtolojısınde venm-
lilik tannçası. 7/Moliere'in "Hastalık Hastası" adlı ya-
pıtından Ahmet Vefik Paşa'nın yaptığı uyarlama... Ka-
lınbükülmüş sıcim. 8/ Asya'da bir ırmak... " — oluyor
halımı takrıre hıcabım" (Nıgâr Hanım). 9/ Avrupa'da
bir başkent... "Oğuz — " : Karikatür sanatçımız.