Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2000 PA2ARTESİ
HABERLER
Durmuş
rahatsız
• ANKARA (ANKA)-
Sağhk Bakanı Osman
Durmuş, bakan,
müsteşar, müsteşar
yardımcılan ve personel
genel müdürünün adının
kullanılarak ış takibi
yapılmasından rahatsız
olduğunu, buna izin
verilmemesinı ıstedi.
Durmuş, Sağlık
Bakanlığı birimlerine
gönderdiği yazıda,
"Sıfatı ve görevi ne
olursa olsun bakanın,
müsteşann, müsteşar
yardımcılannın ve
personel genel
müdürünün adını
kullanarak, iş takibi
yapan ve aynmcılık
isteyenlere karşı dikkatli
olunmasını, böyle
durumlarla
karşılaşıldığında yasal
gereğinin ifası için
derhal adı kullanılan
yetkiliye ve emniyet
birimlerine haber
verilmesinı, aynca
hizmetin ifasında azami
dikkat ve gayretin
gösterilmesini önemle
rica ederim" dedi.
Hizbullah ana
davası başlıyor
• DİVARBAKIR
(Cunıhuriyet Bürosu) -
Hizbullah lıderi
Hüseyın Velioğlu'nun
öldürüldüğü
operasyonda yakalanan
örgütün askeri kanat
sorumlusu Cemal Tutar
ile siyasi kanat
sorumlusu Edip
Gümüş'ün de aralannda
tmlunduğu 15 sanıkJı
'Hizbullah Ana
Davası'na bugün 3
No'lu DGM'de
başlanıyor. Diyarbakır
DGM savcılan Yılmaz
Aktaş ve Ömer Tuncay
Ipek tarafından
hazırlanan ana davanın
ıddıanamesınde,
sanıklar 156 cinayetten
sorumlu tutulurken 13
saruk hakkında idam,
diğer iki saruk hakkında
ise örgüt üyeliğinden 15
yıla kadar hapis cezası
isteniyor.
MHP hgilizceye
karşı
• ANKARA (ANKA) -
MHP'li millervekilleri
anaokullannda tngilizce
eğitim verilmesi ve
oyun oynanmasına karşı
çıktı. MHP'li Bozkurt
Yaşar Öztürk, Milli
Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu ile de
görüştükJerını
belirterek, "Burası
müstemleke ülkesi
değil. Anaokullannda
çocuklar Türk dili ve
kültürünü öğrenmeli.
Biz anaokullannda
Ingilizce oyun
oynanmasına karşıyız"
dedi.
Yargrtay'da
seçim
I ANKARA (ANKA) -
Abdullah Öcalan'a
verilen ölüm cezasını
oybirliği ile onaylayan
9. Ceza Dairesi ile DYP
lideri Tansu Çiller'i
Yüce Divan
tebükesindert kurtaraa—
6. Ceza Dairesi'nin
başkanlan Demirel
Tavil ve Necdet
Mutiş'in 4 yıllık görev
sürelerini
tamamlamalan
nedeniyle Yargıtay'da
bugün seçim yapılacak.
Daire başkanlan ancak
Yargıtay Büyük Genel
Kurulu üye tamsayısının
salt çoğunluğu ile gizli
oyla seçılebilıyorlar.
Türk kadınlan, Avrupa'daki 40 yıllık göç sürecinde köklü bir dönüşüm yaşadı
Değişnuin adı kadmFRANKFURT (Cumhuriyet
Bürosu) -1961 yılının ekim so-
nundan itibaren Almanya'ya
Türkiye'den işçi alım anlaşma-
sı kapsamında insanlanmız gel-
meye başladı. Yanm milyona
yaklaşan açık işyerini keudi in-
san kaynaklanyla kapatamayan
Almanya, çeşitli ülkelerle işçi
alımı anlaşması yapma yoluna
gitti. Böylelikle Türklerin Al-
manya'ya göç tarihi başlamış
oldu.
Türk kadınJarının bu yaşanan
göçteki rolleri ne oldu? Nere-
den nereye geldiler? Bugün Al-
manya'da 2 milyonun üstünde
Türk vatandaşı yaşıyor. Kadın-
lann toplam nüfustaki oranı ise
başlangıçta (1961 -1967) yüzde
13 civanndayken günümüzde
yüzde 47'lere ulaşmış bulunu-
yor. Türk kadın nüfusuyla erkek
nüfusunun dengeli hale gelme-
sinde, 1974 yılında yoğun bir
şekilde başlayan ve günümüzde
de kısmen devam eden aile bir-
leştirme süreci belirleyici oldu.
Çünkü Türkiye'de kalan ve ağır-
lıklı olarak kadınlardan oluşan
eşler ve çocuklar 1974'ten itiba-
ren Almanya'ya göç etmeye
başladılar. Bu tarih, Türklerin
Almanya'ya göçünün bir dö-
nüm noktasıdır. Di|er taraftan
bu sürecin sonunda önceden Al-
manya-Türkıye hattında yaşa-
nan sorunlann büyük bir bölü-
mü Almanya'ya kaydı.
Kuşaklar farklılaşti
Bugün Almanya'da artık üç
kuşağın varlığından söz edebi-
liyoruz. Almanya'daki Türk ka-
dınınm konumundan söz eder-
ken kuşaklar arasındakj farklı-
lıklan göz ardı etmek mümkün
değildir. Her kuşak mensubu-
nun göçten etkileniş biçimi
farklı olmuştur.
Almanya'da yetişen Türk
genç kızlannın konumu ve ge-
lecek perspektifleri annelerinin-
kinden çok farklıdır. Türki-
ye'den kırsal kesimden, gele-
neklerin ve toplumsaJ normlann
kişi üzerindeki hâkimiyetinin
yoğun olduğu bölgelerden ge-
len, eğitim seviyesi düşük olan
ve özellikle eşlerinin peşinden
Almanya'ya gelen Türk kadın-
lannm, Almanya'ya uyum so-
rununu en yoğun yaşayan kadın
tipi olduğunu söyleyebiliriz. Bu
kadrnlar, şehir deneyimini ilk
defa yabancı bir ülkede yapmış-
lar, geldikleri çevredeki belirli
sınırlardaki hareket serbestisini
tamamen kaybetmiş ve eşlerine
karşı zaten var olan bağımhlık-
lannı daha da pekiştirmişlerdir.
Alman toplumundakı değer-
lerin ya da birtakım olumsuz
olarak nitelendirilen yaşam bi-
çımlerinin çocuklan üzerindeki
etkilerini engelleyebilmek için
kızlannı, hatta oğullannı bir an
evvel evlendirme yoluna git-
mişlerdir. Bu durum, aile için-
deki çelişkilerin artmasına ve
hatta kimi durumlarda ilişkile-
rin kapsamına kadar varmıştır.
Almanya'daki Türk kadınla-
rının tipolojisi yapılırken yine
ilk kuşağa ait olan ve o zaman
gelenlerin yüzde 78'i evli, yüz-
de 22'si ise bekârdı. Bu kadın-
lar önce diğer yabancı işçi ka-
dınlarla birlikte "hehn'' dediği-
miz fabrika yurtlanna yerleşti-
rildiler. Akort ve bant işlerinde
çalıştılar. Bunlann birçoğu ken-
di parasını ilk defa kazanıyordu.
A lmanya'da yetişen Türk genç kızlannın konumu ve gelecek
ZM perspektifleri annelerininkinden çok farklıdır. Türkiye'den
</. JL kırsal kesimden, geleneklerin ve toplumsal normlann kişi
üzerindeki hâkimiyetinin yoğun olduğu bölgelerden gelen, eğitim
seviyesi düşük olan ve özellikle eşlerinin peşinden Almanya'ya gelen
Türk kadınlaraıın, Almanya'ya uyum sorununu en yoğun yaşayan
kadın tipi olduğunu söyleyebiliriz.
SPEZIAUTATEN
Almanya'da yaşayan Türk kadınlan arasında entelektüel kesim hızla büyüyor.
Zamanla bu kadınlann birçoğu
kendilerini kabul ettirmeyi öğr
rendiler. Bir yandan iyi veya fcö-
tü Almanca öğrendiler. Her ne
kadar yaşam şartlan zor da ol-
sa, bu kadınlann yaşadıklan
topluma en fazla uyan ve kolay-
ca uyum gösterebilenlerin birin-
kadınlardan oluşmaktadır.
Hiçbir zarnan çalışmayı dü-
şünmeyen kadınlann oranı sa-
dece yüzde 6.2 düzeyinde. Ge-
riye kalan kesim ise tam veya
yanm gün çalışmaya istek gös-
teriyor. Aimanya'da yabancı bir
kadın için çalışmak ne anlam
Türk kadınlannın ikrisadi ha-
yata katılım oranı erkeklere kı-
yasla oldukça düşük. Türk çalı-
şanlann sayı olarak 232.0OO'i,
oran olarak ise yüzde 29'u ka-
dınlardan oluşuyor. Erkek çalı-
şan sayısı ise 567.000 ve bu sa-
yı yüzde 71'e denk geliyor.
• Almanya'daki Türkler kahcı bir kitle haline gelmiştir. Bu kalıcılık
toplumun zamanla heterojenleşmesine yol açmıştır. Türk nüfusunun
kalıcılaşmasına paralel olarak toplumda daha yüksek bir sosyal statüye
kavuşma istemi de artmaktadır. Bu gelişmeden kadınlar da pay almaktadır.
Ikinci ve üçüncü nesil kadınlann konumlan bu süreçte giderek
düzelmektedir. Zira bu kadınlann eğitim seviyesinin yükselmiş olması bir
destek niteliği taşımaktadır.
ci kuşaktan kadınlar olduğu
söylenebilir. Bugün bu kadınla-
nn birçoğu çeşitli dil kurslan,
meslek eğitim kurslan gibi
kurslara katılarak niteliksiz işçi
pozisyonundan daha nitelikli iş-
lere yönelmişlerdir. Kimisi bü-
yük veya küçük, kendi işyerini
kurmuş, Türkiye'den getirdik-
leri becerileri Almanya deneyi-
miyle birleştirerek iş kadını ol-
muştur.
Bağunlı çahşan kadınlar
Türkıye Araştırmalar Merke-
zi'nin gerçekleştirdiğı araştır-
malann sonuçlanna göre Al-
manya"daki 47.000 Türk serbest
meslek sahibinin yüzde 13 ila
17 civannda değişen bir oranı
ifade eder? Öncelikle çahşan
kadın kendi parasını kazanıyor
ve belirli bir bağımsızlığa ka-
vuşabihyor.
Ailenin geçimine katkıda bu-
lunuyor ve bu, genelde kadının
kendıne güveninin artmasını da
beraberinde getiriyor. Kadın
evin dışında yaşayan insanlarla,
dış çevreyle ilişki kurabilme
olanağına kavuşuyor. Çahşan
kadının sosyal ilişkileri doğal
olarak çalışmayana kıyasla da-
ha fazladır ve çahşan kadımn
düşünce yapısı daha dışa dö-
nüktür. Kadın çahşma hayatı
yoluyla lisanını gehştirme ola-
nağına kavuşuyor. Bu yollarla
kadın yetki ve hareket alanmı
genişletme imkânını buluyor.
Oransal olarak bakıldığmda,
her 2.4 çahşan Türk erkeğine
karşılık bir Türk kadınının iş ha-
yatında yerini aldığı gözlen-
mektedir. Federal Istatistik Da-
iresi'nin anket verilerine daya-
narak Ahnanya genelinde ka-
dınlann tüm çahşanlar içindeki
oranı yüzde 42.5 düzeyinde. Ya-
ni ortalama 1.4 çahşan erkeğe
karşın 1 çahşan kadın bulun-
maktadir. Görüldüğü gibi Al-
manya genelinde kadınlann ça-
hşma hayatına katılımı çok da-
ha yüksek. Türk kadınlannın bu
oranı, yabancı çahşanlar gene-
line baİuldığında da yine düşük
kahyor. Çahşan yabancılar ara-
smda kadınlann payı yüzde
35.1 'dir. Relasyon olarak ortala-
ma 1.9 çahşan yabancı erkeğe
karşı 1 çahşan yabancı kadm
bulunuyor.
Çahşan Türk kadınlannm
mesleki durumlanna göre dağı-
lımı ise şöyledir: Çahşan Türk
kadınlannın yüzde 2. l'i serbest
meslek sahibi, yüzde 21.4'ü
kadrolu eleman (angestellte),
yüzde 8'e yakını meslek eğiti-
mi elemanı ve geriye kalan yüz-
de 66 sı işçi olarak çalışmakta-
dır.
Türk kadınlan, Ahnanya'da
çahşan kadınlar arasında işsiz-
likten en fazla etkilenen kesim-
dır. Aralık 1998 tanhinde Türk
vatandaşlan arasında 116.111
erkek işsize karşılık 63.501 ka-
dın işsiz bulunmaktadır.
Kalıcı kitle
Almanya'daki Türkler kalıcı
bir kitle haline gehniştir. Bu ka-
lıcılık toplumun zamanla hete-
rojenleşmesine yol açmıştır.
Türk nüfusunun kalıcılaşması-
na paralel olarak toplumda da-
ha yüksek bir sosyal statüye ka-
vuşma istemi de artmaktadır.
Bu gelişmeden kadınlar da pay
almaktadır.
Ikinci ve üçüncü nesil kadın-
lann konumlan bu süreçte gide-
rek düzelmektedir. Zira bu ka-
dınların eğitim seviyesinin yük-
selmiş olması bir destek niteli-
ği taşımaktadır.
Bugün Alman üniversitele-
rinde eğitim gören 23 bin 031
Türk gencinin yüzde 36'sı ka-
dınlardan oluşmaktadır. Bu ora-
nın gelecekte giderek bir denge-
ye kavuşacağına kesin gözüyle
bakıhyor.
AyHınlanm.3 atağl
Türkiye Araştırmalar Merke-
zi Direktör Yardımcısı Çiğdem
Akkaya, göç sürecinın bazı so-
nuçlanna şöyle dikkat çekiyor:
"Almanya'da yaşayan Türk
kaduılan arasında son ydlarda
bir entelektüel kesimin grttikçe
büyüdüğünü gözkmliyoruz.
Türkiye Araşarmalar Merkezi,
1992 yıhnda bu kesime yöneük
bir araşürma yapmışar. Bu
araşnrmanın gödemlerine göre
bu kesimin üyekri genelde aile
birleştirmesi kanunu kapsamın-
da Almanya'ya gitmiş olanya iş-
çi ya da ev hanımı olarak çalış-
nuş olan ve çeşitli dil kurslan,
meslek eğitim kurslan görerek
kendini getiştirmiş öğretmen,
sosyal danışman olarak ya da
küüürel alanda çahşma yapan
Idşüerolarak Alman tophımuy-
la kendi toplumu arasmda bir
bağ oluşturma işlevini yerine ge-
tirmeye başlamışor. Bu kadın-
larsosyal, siyasiveküHürelalan-
da yapnklan aktif çahşmalarry-
la ve kendi tophımunun insanı-
m tamyan kişfler olma özeOflde-
rtvie Türk toplumu tarafından
benimsenen, saygınak gören ve
toplumun temsili sözcüsü pozis-
yonuna ulaşmışlardır. Tabü Id
bu kadınlar sayıca istatistikleri
sarsacak güce sahipdeğfller.An-
cakbunlarsondereceönemKbir
işlevi yerine getiren kişfler. Eğer
lasaca özetiemek gerekirse Al-
mama'daki Türk kadınlannın
göç konteksi içindeki konumu
üzerine genel olarak şunlar söy-
lenebilir: Ahnanya'da aik bir-
leştirmesinin yasal olarak dü-
zenienmesinden sonra Türkle-
rin yaşam tarzlannda gözk gö-
rülür bir dönüşüm ortaya çık-
nuştu-."
Alman Birlik 90/Yeşiller Milletvekili Ozan Ceyhün, Cumhuriyet'e konuştu
^Suçsuzhığınn artık belgelendi'
BRÜKSEL/FRANKFURT (Cumhu-
riyet) - Avrupa Parlamentosu'na anne
ve babası Türk ihc milletvekili olarak
giren Ozan Ceyhun, önceki yıl topluma
skandal boyutlan sunulan ve hakkında
cinayetsuçlamasıylaaçılandavamn, 19
yıl sonra beraatla sonuçlanmasınm hem
sevindirici hem de son derece düşündü-
rücü olduğunu söyledi.
Avrupa Parlamentosu'na girmesi tam
birdenbire halrinnHa bir
nim de onun yerine girecek ilk yedek ol-
duğum herkesçe büinirken sanki bir ol-
dubittiye getirircesine kırmızı bültenle
aranmam, birçok sonıyu da beraberin-
de getirdi dbette."
Bu sorular ve girişimin arka plannı-
da nelerin yer aldığını şimdilik günde-
me getirmek istemediğini söyleyen
Ozan Ceyhun, "Baa şeyler zamanı ge-
Bncedaha açıkkonuşulur.Tekbir komp-
karalama kampanyası açılmasının bir-
çok açıdan anlamlı olduğunu savunan
Birlik 90Afeşiller milletvekili, Cumhu-
riyet'e açıklamalarda bulundu. Ceyhun
şöyle konuştu:
"Bu kırmızı bülten tesadüf değildi.
Ancak bu kırmızı bültende bana yöne-
ük bilgjkr, örneğin 10 cümleyse buoun
7 tanesi kasıth yanbş bügrydL O sıralar-
da Avrupa Parlamentosu millerveküi
olan Claudia Roth'un Almanya Federal
Parlamentosu'na seçümesine kesin gö-
züyle baJahyordu. Tam o sırada ve be-
işi yüzlerine gözlerine bulaşürdı ve rezfl
oktular. Önemli olan da bu" dedi.
Karanlık bir dönemde».
Türkiye'de ağır bir suçlama nedeniy-
le yargılanıp beraat eden, yani aklanan
ilk ve "muhtemelen de" son AP millet-
vekili olduğunu kaydeden Ceyhun, söz-
lerine şöyle de\am etti:
"12 Evlül gibi karanhk bir dönemde,
yani hukuk devletinin işlemediği, işletfl-
mediği bir dönemde haksız yere suçla-
rup bu suçlamadan dolayı uzun jıllar di-
renmiş biri olarak sonuçta beraat ettiği-
me seviniyonım elbette. Uzun yıflar 12
Eylül savcı ve mahkemelerine verilecek
hesabımın olmadıgını savundum. Hu-
kuk devletinin işletilmediği bir dönem-
de uısanlara işkenceyapılarak suçlu ko-
numuna getirUmeleri. benim demokra-
si ve hukuk devleti ankryişıma sığmrvor.
Bunlan, Avrupa Parlamentosu VeşÛler
Meclis Gnıbu tçişleri Sözcüsü olarak
söytüyorum. YüW boyu, işkence altın-
da ifade verdikleri için beraat etmiş in-
sanlann, oifadelerinden dolayı sanık ko-
numunda yaşamak zonında kaldım.
Böyle bir konumu künse için dilemem.
Bu dava benim 12 Eylül antidemokra-
tik rejimini unutmamam ve Türkne'nin
demokratikleşmesi için çaba harcamam
açısmdan herhalde öğretki birdeneyim-
dL Ancak şahsi bir konuvu özel bir he-
saplaşma gerekçesi haline getirmemeye
deözen gösterdim. Nhekim,Avrupa Par-
lamentosu'na ilk gittiğinıde benim gözü
kapalı bir Türkiye karşıü olmamdan
korkanlann da böyle bir önyargrv a ihti-
yaçlan olmadığnıı kanrtladim. Bir yan-
dan Türkiye'de işkencenin sona ennesi,
ölüm cezasının kalkması ve demokrasi
alarunda anhnası gereken adnnlarkonu-
sunda açık tavır ahrken, diğer yandan
HelsinkiZirvesi öncesive sonrası Türki-
ye'nin AB ileflişkfleriiçin de çok çaba
sarf ettim ve etmekteyim. Çünkü de-
mokratik hukuk devletinin Türkiye'de
gerçekkşmesi, benceTürkiye'nin Avru-
pa'dan djşbnmaması ile çokiç içe bir ko-
nu. Eğer Türkiye'nin insanlannın özün-
de onlarca yddan beri hak etmiş olduk-
lan Kopenhag Kriterleri kapsamında
bulunan en doğal haklan bu sayede ger-
çekleşecekse o zaman elimizden gelenj
yapmamız gerektiğine inanmaktaynn.
Bu nedenle de ifademi Ahnanya'da ver-
dikten sonra duruşmalarda avukatla-
nm tarafindan temsü edilirken 2 kezAn-
kara'ya gidip toplanolara katddun ve
değişmekte olan Türkiye'yi tammaya,
anlamaya çalışûm."
2000X1YILLARDA
ERDAL ATABEK
(Yeni) Define Avcıları...
Çocukluğumuzun severek okuduğumuz kitabıy-
dı 'Define Avcılan'. Uzak denizlere açılan bir gemi-
nin tayfalan arasına miço olarak katılan bir çcx:uğun
gözünden "gizli bir define" arayışının serüveni an-
latılıyordu. Birisinde gizli bir harita vardi, haritanın
üzerinde işaretlenmiş şifrelerte definenin yeri göste-
rilmişti. Gemideki denizciler aslında korsanlardı,
hepsi de kendi hesabına defineyi ele geçirmek için
planlar yapıyordu. Serüven de bu arada sünjkleyici
bir öykü olarak getişiyordu. Çocuklann hayal gücü-
nü geliştirmek için okunması gereken kitaplardan bi-
risidir 'Define Avcılan'.
Günümüzün "genetikşifrenin çözührıesi''zaferi de
'Yeni Define Avcılan'rvn öyküsü olmaya adaydır. In-
sanlann hayal gücünü arttıran olasılıklar birbiri ardı-
na ortaya serilmektedir. 300 yıllık yaşama süresi,
kanserin, kalp hastalıklannın, şeker hastaltğının sili-
nip gitmesi, hastalıklardan kurtulmuş insanlann mut-
luluk içınde yüzlerce yıl birlikte yeryüzü cennetinde
yaşamalan gıbısınden iç ısıtıcı senaryolar bırbirinı iz-
lemektedır. Belki her başan gibi "human genom pro-
jecf'm başansı da zafer sartıoşluğuna yol açmakta-
dır ki doğal karşılanmalıdır.
Ancak bizim zafer çığlıklanmız, uzak vaıiıklı akra-
balan büyük bir servete konmuş yoksul aile bireyle-
rinin kendi durumunu fark etmekten yoksun zavallı
neşelerine benzemektedir. Kendi durumlannı fark
etmekten korkup başka şeylerie oyalanan güçsüz in-
sanlann kendinden başka her şeyle aşın uğraşma
merakına benzeyen bu zavallılık hiç kımseyi düşün-
dürrnüyor mu?
Elimde dört kıtap var, bu konuda bilgilenmek is-
teyenlerin okuması gereken kıtaplar bunlar.
Birisi, 'Biyoteknoloji Yüzyılı', Jeremy Rifkin'in ki-
tabı. Daha önce bu krtabı yazmıştım. Discovery ka-
nalını izleyenler için de yabancı değil. Evrim Yayıne-
vi yayını. Mutlaka okunmalı.
Ikincisi, 'Genlerimizle Yaşamak'. HamerveCop-
land'ın yaprtı. O da Evrim Yayınevi'nin; yeni çıktı. Bu
kitap da genlerimizin hangi özelliklerimiz üzerinde et-
kjli olduğunu açıklayan çok önemli bir kıtap.
Üçüncüsü, 'Hayatın Ipuçlan', Susan Aldridge'in.
Genlerin ve gen mühendisliğinin öyküsü. O da Ev-
rim Yayınevi'nin yayını. Yayınevinın telefonu 0 216 -
347 49 63. e-mail:evrim@ evrimkitap.com, bire-ma-
il de vkaraozfâ hotmail.com
Dördüncü kitap da TÜBİTAK yayını olan 'Ikilı Sar-
mal'. Bu kitap daha önce yayımlanmıştır, Crick ve
VVatson'un DNA'nın yapısını buluşlanyla ilgıli çok il-
gi çekici kitaplan.
llköğretimin orta bolümüyle lise öğrencılerine bu
kitaplar yaz aylannda önerilmelidir. llkokul öğrenci-
leri için de TÜBtTAK Yayınlan'ndan önerilecek kitap-
lar vardır.
Şimdi bu gelişmenin içinde ve ucunda insanlığı
bekleyenler nelerdir?
1 - Gen şifresi çözülerek kalrtımın aynntılı gizlerine
doğru büyük bir adım atılmıştır. Kalrtım olgusunun
alfabesindekı harfler bulunmuştur. Şimdi yazılann
nasıl yazıldığı, doğru ve yanlış yazılann gizi de çö-
zülecektir.
2- Insanfık için yaran, kaiıtımsal hastalıklann tanı-
sı, hangi genden kaynaklandığının anlaşılmasıdır. Bu
büyük adım kalıtımla geçen hastalıklann erken tanı-
1
sını, korunmayı, sonra da gen üzerindeki işlemlerie
sağaltımı sağlayacaktır. Bu, büyük ve olumlu bir
adımdır.
3- Insan genleriyle oynayarak istenen genetik de-
ğişikliklerin sağlanabilmesi olasılığı olumludan çok
olumsuz gelişmelere açık çok ciddi bir kaygı nede-
nkJir. Genetik değişikliklerie istenen özellikte, istenen
tipte insan modelinin hazırianabilmesi bugünden bi-
linmeyen ama düşünülmesi gereken çok önemli teh-
likelerle doludur. Hücrelerie oynamak, biyoteknolo-
jinin aydınlık yüzü kadar önemli karanlık yüzünü oluş-
turabilir.
Bilim de her şey gibi "ne için kullanıldığına bağlı
olarak" iyiye ve kötüye hizmet edebilir.
4- Konunun en olumsuz yanı, "genetik şifre gü-
cü'nün piyasa ekonomisinin elinde olmasıdır. Piya-
sa ekonomısi "insanlık için en yararlı" ile ilgilenmez,
sadece "benim için en çok kâr nerede" sorusunun
yanıtı ile ilgilenir. Şimdi gen şirketleri yıllardır büyük
paralar ödeyerek aldıklan gen patentlerinin büyük
kâriannı hesaplayarak hareket edeceklerdir. Gene-
tik yaran olan her adım, gen şirketlerine çok yüksek
patent haklan ödenerek atılabilecektır. Bu adımlar-
dan da ya sadece parası olanlar yararlanabilecek ya
da insanlar bu paralan bulmak için her şeyi göze ala-
caklardır. Her iki olasılık da dünyanın yeni eşitsizlik-
leri, yeni huzursuzluklandır.
5- Şu anda dünyada var olan her canlının, insan,
hayvan, bitki olarak her türün genetik şifreleri tehdit
attındadır. Bu tehdit, bulunup ele geçirilme, kodlan-
ma, patentlenip saklanmadır. Bir damla kan, birsaç
teli, bir tımak parçası gen şifrenizin açılıp ele geçi-
rilmesi için yeteriidir. Eğer bu genlerde işe yaraya-
cak bir özellik varsa bu gen ilerde satılmak üzere pa-
tentlenecek, satıldığı zaman da sahibi kendi geni
üzerinde bile hak iddia edemeyecektir.
Belki de zaman geçmeden genlerimizin patentini
almamız gereklidir.
Bunlan düşünmek yerine 300 yıl yaşama hayalle-
ri kurmak size de biraz tuhaf gelmiyor mu?
E-mail: erdal.atabekcö mynetcom.tr
Fa» 0212 513 90 98
Kaçakyabancı
istihdamı önlenecek
BAHAR TANRISEVER
ANKARA - Çahşma
ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanhğı, yabancılann ça-
lışmalanna ilişkin dü-
zenlemelerin tek mer-
kezden yürütülmesi
amacıyla yasa taslagı ha-
zırladı. Giderek büyüyen
kaçak yabancı istihdamı-
nın önlenmesinin hedef-
lendiği taslağrn yasalaş-
ması halinde çalışma iz-
ni Çahşma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanhgı'nca ve-
rilecek.
Yasa taslağında, Türk
Vatandaşhğı Yasası, Ba-
sın Yasası ve Basuı Yayın
ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü Hakkındaki
Yasa Hükmünde Karar-
name'nin kapsamına gi-
ren yabancılar ile diğer
bakanlık, kamu kunım
ve kuruluşlannm çahş-
ma ızni verdiği ya da is-
tihdam ettiği yabancılar
kapsam dışı bırakıldı.
Karşıhklık ilkesi, ulusla-
rarası hukuk ve Avrupa
Birliği (AB) hukuku
esaslan dikkate alınarak
çahşma izninden muaf
olacak yabancılar da dü-_
zenlemenin dışında tu-
tuldu. Yalnızca bağunlı
ve bağımsız olarak çah-
şan, bir işveren yanında
meslek eğitımi gören ya-
bancılar ile yabancı ça-
lıştıran gerçek ve tüzel
kişilere yönelik olan tas-
lakta, Türkiye'nin taraf
olduğu ikili ya da çok ta-
raflı sözleşmelerde aksi
öngörülmedikçe çahşma
izni alınması zorunlulu-
ğu getirildi.