23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2000 PA2ARTESİ HABERLER Durmuş rahatsız • ANKARA (ANKA)- Sağhk Bakanı Osman Durmuş, bakan, müsteşar, müsteşar yardımcılan ve personel genel müdürünün adının kullanılarak ış takibi yapılmasından rahatsız olduğunu, buna izin verilmemesinı ıstedi. Durmuş, Sağlık Bakanlığı birimlerine gönderdiği yazıda, "Sıfatı ve görevi ne olursa olsun bakanın, müsteşann, müsteşar yardımcılannın ve personel genel müdürünün adını kullanarak, iş takibi yapan ve aynmcılık isteyenlere karşı dikkatli olunmasını, böyle durumlarla karşılaşıldığında yasal gereğinin ifası için derhal adı kullanılan yetkiliye ve emniyet birimlerine haber verilmesinı, aynca hizmetin ifasında azami dikkat ve gayretin gösterilmesini önemle rica ederim" dedi. Hizbullah ana davası başlıyor • DİVARBAKIR (Cunıhuriyet Bürosu) - Hizbullah lıderi Hüseyın Velioğlu'nun öldürüldüğü operasyonda yakalanan örgütün askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar ile siyasi kanat sorumlusu Edip Gümüş'ün de aralannda tmlunduğu 15 sanıkJı 'Hizbullah Ana Davası'na bugün 3 No'lu DGM'de başlanıyor. Diyarbakır DGM savcılan Yılmaz Aktaş ve Ömer Tuncay Ipek tarafından hazırlanan ana davanın ıddıanamesınde, sanıklar 156 cinayetten sorumlu tutulurken 13 saruk hakkında idam, diğer iki saruk hakkında ise örgüt üyeliğinden 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. MHP hgilizceye karşı • ANKARA (ANKA) - MHP'li millervekilleri anaokullannda tngilizce eğitim verilmesi ve oyun oynanmasına karşı çıktı. MHP'li Bozkurt Yaşar Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ile de görüştükJerını belirterek, "Burası müstemleke ülkesi değil. Anaokullannda çocuklar Türk dili ve kültürünü öğrenmeli. Biz anaokullannda Ingilizce oyun oynanmasına karşıyız" dedi. Yargrtay'da seçim I ANKARA (ANKA) - Abdullah Öcalan'a verilen ölüm cezasını oybirliği ile onaylayan 9. Ceza Dairesi ile DYP lideri Tansu Çiller'i Yüce Divan tebükesindert kurtaraa— 6. Ceza Dairesi'nin başkanlan Demirel Tavil ve Necdet Mutiş'in 4 yıllık görev sürelerini tamamlamalan nedeniyle Yargıtay'da bugün seçim yapılacak. Daire başkanlan ancak Yargıtay Büyük Genel Kurulu üye tamsayısının salt çoğunluğu ile gizli oyla seçılebilıyorlar. Türk kadınlan, Avrupa'daki 40 yıllık göç sürecinde köklü bir dönüşüm yaşadı Değişnuin adı kadmFRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) -1961 yılının ekim so- nundan itibaren Almanya'ya Türkiye'den işçi alım anlaşma- sı kapsamında insanlanmız gel- meye başladı. Yanm milyona yaklaşan açık işyerini keudi in- san kaynaklanyla kapatamayan Almanya, çeşitli ülkelerle işçi alımı anlaşması yapma yoluna gitti. Böylelikle Türklerin Al- manya'ya göç tarihi başlamış oldu. Türk kadınJarının bu yaşanan göçteki rolleri ne oldu? Nere- den nereye geldiler? Bugün Al- manya'da 2 milyonun üstünde Türk vatandaşı yaşıyor. Kadın- lann toplam nüfustaki oranı ise başlangıçta (1961 -1967) yüzde 13 civanndayken günümüzde yüzde 47'lere ulaşmış bulunu- yor. Türk kadın nüfusuyla erkek nüfusunun dengeli hale gelme- sinde, 1974 yılında yoğun bir şekilde başlayan ve günümüzde de kısmen devam eden aile bir- leştirme süreci belirleyici oldu. Çünkü Türkiye'de kalan ve ağır- lıklı olarak kadınlardan oluşan eşler ve çocuklar 1974'ten itiba- ren Almanya'ya göç etmeye başladılar. Bu tarih, Türklerin Almanya'ya göçünün bir dö- nüm noktasıdır. Di|er taraftan bu sürecin sonunda önceden Al- manya-Türkıye hattında yaşa- nan sorunlann büyük bir bölü- mü Almanya'ya kaydı. Kuşaklar farklılaşti Bugün Almanya'da artık üç kuşağın varlığından söz edebi- liyoruz. Almanya'daki Türk ka- dınınm konumundan söz eder- ken kuşaklar arasındakj farklı- lıklan göz ardı etmek mümkün değildir. Her kuşak mensubu- nun göçten etkileniş biçimi farklı olmuştur. Almanya'da yetişen Türk genç kızlannın konumu ve ge- lecek perspektifleri annelerinin- kinden çok farklıdır. Türki- ye'den kırsal kesimden, gele- neklerin ve toplumsaJ normlann kişi üzerindeki hâkimiyetinin yoğun olduğu bölgelerden ge- len, eğitim seviyesi düşük olan ve özellikle eşlerinin peşinden Almanya'ya gelen Türk kadın- lannm, Almanya'ya uyum so- rununu en yoğun yaşayan kadın tipi olduğunu söyleyebiliriz. Bu kadrnlar, şehir deneyimini ilk defa yabancı bir ülkede yapmış- lar, geldikleri çevredeki belirli sınırlardaki hareket serbestisini tamamen kaybetmiş ve eşlerine karşı zaten var olan bağımhlık- lannı daha da pekiştirmişlerdir. Alman toplumundakı değer- lerin ya da birtakım olumsuz olarak nitelendirilen yaşam bi- çımlerinin çocuklan üzerindeki etkilerini engelleyebilmek için kızlannı, hatta oğullannı bir an evvel evlendirme yoluna git- mişlerdir. Bu durum, aile için- deki çelişkilerin artmasına ve hatta kimi durumlarda ilişkile- rin kapsamına kadar varmıştır. Almanya'daki Türk kadınla- rının tipolojisi yapılırken yine ilk kuşağa ait olan ve o zaman gelenlerin yüzde 78'i evli, yüz- de 22'si ise bekârdı. Bu kadın- lar önce diğer yabancı işçi ka- dınlarla birlikte "hehn'' dediği- miz fabrika yurtlanna yerleşti- rildiler. Akort ve bant işlerinde çalıştılar. Bunlann birçoğu ken- di parasını ilk defa kazanıyordu. A lmanya'da yetişen Türk genç kızlannın konumu ve gelecek ZM perspektifleri annelerininkinden çok farklıdır. Türkiye'den </. JL kırsal kesimden, geleneklerin ve toplumsal normlann kişi üzerindeki hâkimiyetinin yoğun olduğu bölgelerden gelen, eğitim seviyesi düşük olan ve özellikle eşlerinin peşinden Almanya'ya gelen Türk kadınlaraıın, Almanya'ya uyum sorununu en yoğun yaşayan kadın tipi olduğunu söyleyebiliriz. SPEZIAUTATEN Almanya'da yaşayan Türk kadınlan arasında entelektüel kesim hızla büyüyor. Zamanla bu kadınlann birçoğu kendilerini kabul ettirmeyi öğr rendiler. Bir yandan iyi veya fcö- tü Almanca öğrendiler. Her ne kadar yaşam şartlan zor da ol- sa, bu kadınlann yaşadıklan topluma en fazla uyan ve kolay- ca uyum gösterebilenlerin birin- kadınlardan oluşmaktadır. Hiçbir zarnan çalışmayı dü- şünmeyen kadınlann oranı sa- dece yüzde 6.2 düzeyinde. Ge- riye kalan kesim ise tam veya yanm gün çalışmaya istek gös- teriyor. Aimanya'da yabancı bir kadın için çalışmak ne anlam Türk kadınlannın ikrisadi ha- yata katılım oranı erkeklere kı- yasla oldukça düşük. Türk çalı- şanlann sayı olarak 232.0OO'i, oran olarak ise yüzde 29'u ka- dınlardan oluşuyor. Erkek çalı- şan sayısı ise 567.000 ve bu sa- yı yüzde 71'e denk geliyor. • Almanya'daki Türkler kahcı bir kitle haline gelmiştir. Bu kalıcılık toplumun zamanla heterojenleşmesine yol açmıştır. Türk nüfusunun kalıcılaşmasına paralel olarak toplumda daha yüksek bir sosyal statüye kavuşma istemi de artmaktadır. Bu gelişmeden kadınlar da pay almaktadır. Ikinci ve üçüncü nesil kadınlann konumlan bu süreçte giderek düzelmektedir. Zira bu kadınlann eğitim seviyesinin yükselmiş olması bir destek niteliği taşımaktadır. ci kuşaktan kadınlar olduğu söylenebilir. Bugün bu kadınla- nn birçoğu çeşitli dil kurslan, meslek eğitim kurslan gibi kurslara katılarak niteliksiz işçi pozisyonundan daha nitelikli iş- lere yönelmişlerdir. Kimisi bü- yük veya küçük, kendi işyerini kurmuş, Türkiye'den getirdik- leri becerileri Almanya deneyi- miyle birleştirerek iş kadını ol- muştur. Bağunlı çahşan kadınlar Türkıye Araştırmalar Merke- zi'nin gerçekleştirdiğı araştır- malann sonuçlanna göre Al- manya"daki 47.000 Türk serbest meslek sahibinin yüzde 13 ila 17 civannda değişen bir oranı ifade eder? Öncelikle çahşan kadın kendi parasını kazanıyor ve belirli bir bağımsızlığa ka- vuşabihyor. Ailenin geçimine katkıda bu- lunuyor ve bu, genelde kadının kendıne güveninin artmasını da beraberinde getiriyor. Kadın evin dışında yaşayan insanlarla, dış çevreyle ilişki kurabilme olanağına kavuşuyor. Çahşan kadının sosyal ilişkileri doğal olarak çalışmayana kıyasla da- ha fazladır ve çahşan kadımn düşünce yapısı daha dışa dö- nüktür. Kadın çahşma hayatı yoluyla lisanını gehştirme ola- nağına kavuşuyor. Bu yollarla kadın yetki ve hareket alanmı genişletme imkânını buluyor. Oransal olarak bakıldığmda, her 2.4 çahşan Türk erkeğine karşılık bir Türk kadınının iş ha- yatında yerini aldığı gözlen- mektedir. Federal Istatistik Da- iresi'nin anket verilerine daya- narak Ahnanya genelinde ka- dınlann tüm çahşanlar içindeki oranı yüzde 42.5 düzeyinde. Ya- ni ortalama 1.4 çahşan erkeğe karşın 1 çahşan kadın bulun- maktadir. Görüldüğü gibi Al- manya genelinde kadınlann ça- hşma hayatına katılımı çok da- ha yüksek. Türk kadınlannın bu oranı, yabancı çahşanlar gene- line baİuldığında da yine düşük kahyor. Çahşan yabancılar ara- smda kadınlann payı yüzde 35.1 'dir. Relasyon olarak ortala- ma 1.9 çahşan yabancı erkeğe karşı 1 çahşan yabancı kadm bulunuyor. Çahşan Türk kadınlannm mesleki durumlanna göre dağı- lımı ise şöyledir: Çahşan Türk kadınlannın yüzde 2. l'i serbest meslek sahibi, yüzde 21.4'ü kadrolu eleman (angestellte), yüzde 8'e yakını meslek eğiti- mi elemanı ve geriye kalan yüz- de 66 sı işçi olarak çalışmakta- dır. Türk kadınlan, Ahnanya'da çahşan kadınlar arasında işsiz- likten en fazla etkilenen kesim- dır. Aralık 1998 tanhinde Türk vatandaşlan arasında 116.111 erkek işsize karşılık 63.501 ka- dın işsiz bulunmaktadır. Kalıcı kitle Almanya'daki Türkler kalıcı bir kitle haline gehniştir. Bu ka- lıcılık toplumun zamanla hete- rojenleşmesine yol açmıştır. Türk nüfusunun kalıcılaşması- na paralel olarak toplumda da- ha yüksek bir sosyal statüye ka- vuşma istemi de artmaktadır. Bu gelişmeden kadınlar da pay almaktadır. Ikinci ve üçüncü nesil kadın- lann konumlan bu süreçte gide- rek düzelmektedir. Zira bu ka- dınların eğitim seviyesinin yük- selmiş olması bir destek niteli- ği taşımaktadır. Bugün Alman üniversitele- rinde eğitim gören 23 bin 031 Türk gencinin yüzde 36'sı ka- dınlardan oluşmaktadır. Bu ora- nın gelecekte giderek bir denge- ye kavuşacağına kesin gözüyle bakıhyor. AyHınlanm.3 atağl Türkiye Araştırmalar Merke- zi Direktör Yardımcısı Çiğdem Akkaya, göç sürecinın bazı so- nuçlanna şöyle dikkat çekiyor: "Almanya'da yaşayan Türk kaduılan arasında son ydlarda bir entelektüel kesimin grttikçe büyüdüğünü gözkmliyoruz. Türkiye Araşarmalar Merkezi, 1992 yıhnda bu kesime yöneük bir araşürma yapmışar. Bu araşnrmanın gödemlerine göre bu kesimin üyekri genelde aile birleştirmesi kanunu kapsamın- da Almanya'ya gitmiş olanya iş- çi ya da ev hanımı olarak çalış- nuş olan ve çeşitli dil kurslan, meslek eğitim kurslan görerek kendini getiştirmiş öğretmen, sosyal danışman olarak ya da küüürel alanda çahşma yapan Idşüerolarak Alman tophımuy- la kendi toplumu arasmda bir bağ oluşturma işlevini yerine ge- tirmeye başlamışor. Bu kadın- larsosyal, siyasiveküHürelalan- da yapnklan aktif çahşmalarry- la ve kendi tophımunun insanı- m tamyan kişfler olma özeOflde- rtvie Türk toplumu tarafından benimsenen, saygınak gören ve toplumun temsili sözcüsü pozis- yonuna ulaşmışlardır. Tabü Id bu kadınlar sayıca istatistikleri sarsacak güce sahipdeğfller.An- cakbunlarsondereceönemKbir işlevi yerine getiren kişfler. Eğer lasaca özetiemek gerekirse Al- mama'daki Türk kadınlannın göç konteksi içindeki konumu üzerine genel olarak şunlar söy- lenebilir: Ahnanya'da aik bir- leştirmesinin yasal olarak dü- zenienmesinden sonra Türkle- rin yaşam tarzlannda gözk gö- rülür bir dönüşüm ortaya çık- nuştu-." Alman Birlik 90/Yeşiller Milletvekili Ozan Ceyhün, Cumhuriyet'e konuştu ^Suçsuzhığınn artık belgelendi' BRÜKSEL/FRANKFURT (Cumhu- riyet) - Avrupa Parlamentosu'na anne ve babası Türk ihc milletvekili olarak giren Ozan Ceyhun, önceki yıl topluma skandal boyutlan sunulan ve hakkında cinayetsuçlamasıylaaçılandavamn, 19 yıl sonra beraatla sonuçlanmasınm hem sevindirici hem de son derece düşündü- rücü olduğunu söyledi. Avrupa Parlamentosu'na girmesi tam birdenbire halrinnHa bir nim de onun yerine girecek ilk yedek ol- duğum herkesçe büinirken sanki bir ol- dubittiye getirircesine kırmızı bültenle aranmam, birçok sonıyu da beraberin- de getirdi dbette." Bu sorular ve girişimin arka plannı- da nelerin yer aldığını şimdilik günde- me getirmek istemediğini söyleyen Ozan Ceyhun, "Baa şeyler zamanı ge- Bncedaha açıkkonuşulur.Tekbir komp- karalama kampanyası açılmasının bir- çok açıdan anlamlı olduğunu savunan Birlik 90Afeşiller milletvekili, Cumhu- riyet'e açıklamalarda bulundu. Ceyhun şöyle konuştu: "Bu kırmızı bülten tesadüf değildi. Ancak bu kırmızı bültende bana yöne- ük bilgjkr, örneğin 10 cümleyse buoun 7 tanesi kasıth yanbş bügrydL O sıralar- da Avrupa Parlamentosu millerveküi olan Claudia Roth'un Almanya Federal Parlamentosu'na seçümesine kesin gö- züyle baJahyordu. Tam o sırada ve be- işi yüzlerine gözlerine bulaşürdı ve rezfl oktular. Önemli olan da bu" dedi. Karanlık bir dönemde». Türkiye'de ağır bir suçlama nedeniy- le yargılanıp beraat eden, yani aklanan ilk ve "muhtemelen de" son AP millet- vekili olduğunu kaydeden Ceyhun, söz- lerine şöyle de\am etti: "12 Evlül gibi karanhk bir dönemde, yani hukuk devletinin işlemediği, işletfl- mediği bir dönemde haksız yere suçla- rup bu suçlamadan dolayı uzun jıllar di- renmiş biri olarak sonuçta beraat ettiği- me seviniyonım elbette. Uzun yıflar 12 Eylül savcı ve mahkemelerine verilecek hesabımın olmadıgını savundum. Hu- kuk devletinin işletilmediği bir dönem- de uısanlara işkenceyapılarak suçlu ko- numuna getirUmeleri. benim demokra- si ve hukuk devleti ankryişıma sığmrvor. Bunlan, Avrupa Parlamentosu VeşÛler Meclis Gnıbu tçişleri Sözcüsü olarak söytüyorum. YüW boyu, işkence altın- da ifade verdikleri için beraat etmiş in- sanlann, oifadelerinden dolayı sanık ko- numunda yaşamak zonında kaldım. Böyle bir konumu künse için dilemem. Bu dava benim 12 Eylül antidemokra- tik rejimini unutmamam ve Türkne'nin demokratikleşmesi için çaba harcamam açısmdan herhalde öğretki birdeneyim- dL Ancak şahsi bir konuvu özel bir he- saplaşma gerekçesi haline getirmemeye deözen gösterdim. Nhekim,Avrupa Par- lamentosu'na ilk gittiğinıde benim gözü kapalı bir Türkiye karşıü olmamdan korkanlann da böyle bir önyargrv a ihti- yaçlan olmadığnıı kanrtladim. Bir yan- dan Türkiye'de işkencenin sona ennesi, ölüm cezasının kalkması ve demokrasi alarunda anhnası gereken adnnlarkonu- sunda açık tavır ahrken, diğer yandan HelsinkiZirvesi öncesive sonrası Türki- ye'nin AB ileflişkfleriiçin de çok çaba sarf ettim ve etmekteyim. Çünkü de- mokratik hukuk devletinin Türkiye'de gerçekkşmesi, benceTürkiye'nin Avru- pa'dan djşbnmaması ile çokiç içe bir ko- nu. Eğer Türkiye'nin insanlannın özün- de onlarca yddan beri hak etmiş olduk- lan Kopenhag Kriterleri kapsamında bulunan en doğal haklan bu sayede ger- çekleşecekse o zaman elimizden gelenj yapmamız gerektiğine inanmaktaynn. Bu nedenle de ifademi Ahnanya'da ver- dikten sonra duruşmalarda avukatla- nm tarafindan temsü edilirken 2 kezAn- kara'ya gidip toplanolara katddun ve değişmekte olan Türkiye'yi tammaya, anlamaya çalışûm." 2000X1YILLARDA ERDAL ATABEK (Yeni) Define Avcıları... Çocukluğumuzun severek okuduğumuz kitabıy- dı 'Define Avcılan'. Uzak denizlere açılan bir gemi- nin tayfalan arasına miço olarak katılan bir çcx:uğun gözünden "gizli bir define" arayışının serüveni an- latılıyordu. Birisinde gizli bir harita vardi, haritanın üzerinde işaretlenmiş şifrelerte definenin yeri göste- rilmişti. Gemideki denizciler aslında korsanlardı, hepsi de kendi hesabına defineyi ele geçirmek için planlar yapıyordu. Serüven de bu arada sünjkleyici bir öykü olarak getişiyordu. Çocuklann hayal gücü- nü geliştirmek için okunması gereken kitaplardan bi- risidir 'Define Avcılan'. Günümüzün "genetikşifrenin çözührıesi''zaferi de 'Yeni Define Avcılan'rvn öyküsü olmaya adaydır. In- sanlann hayal gücünü arttıran olasılıklar birbiri ardı- na ortaya serilmektedir. 300 yıllık yaşama süresi, kanserin, kalp hastalıklannın, şeker hastaltğının sili- nip gitmesi, hastalıklardan kurtulmuş insanlann mut- luluk içınde yüzlerce yıl birlikte yeryüzü cennetinde yaşamalan gıbısınden iç ısıtıcı senaryolar bırbirinı iz- lemektedır. Belki her başan gibi "human genom pro- jecf'm başansı da zafer sartıoşluğuna yol açmakta- dır ki doğal karşılanmalıdır. Ancak bizim zafer çığlıklanmız, uzak vaıiıklı akra- balan büyük bir servete konmuş yoksul aile bireyle- rinin kendi durumunu fark etmekten yoksun zavallı neşelerine benzemektedir. Kendi durumlannı fark etmekten korkup başka şeylerie oyalanan güçsüz in- sanlann kendinden başka her şeyle aşın uğraşma merakına benzeyen bu zavallılık hiç kımseyi düşün- dürrnüyor mu? Elimde dört kıtap var, bu konuda bilgilenmek is- teyenlerin okuması gereken kıtaplar bunlar. Birisi, 'Biyoteknoloji Yüzyılı', Jeremy Rifkin'in ki- tabı. Daha önce bu krtabı yazmıştım. Discovery ka- nalını izleyenler için de yabancı değil. Evrim Yayıne- vi yayını. Mutlaka okunmalı. Ikincisi, 'Genlerimizle Yaşamak'. HamerveCop- land'ın yaprtı. O da Evrim Yayınevi'nin; yeni çıktı. Bu kitap da genlerimizin hangi özelliklerimiz üzerinde et- kjli olduğunu açıklayan çok önemli bir kıtap. Üçüncüsü, 'Hayatın Ipuçlan', Susan Aldridge'in. Genlerin ve gen mühendisliğinin öyküsü. O da Ev- rim Yayınevi'nin yayını. Yayınevinın telefonu 0 216 - 347 49 63. e-mail:evrim@ evrimkitap.com, bire-ma- il de vkaraozfâ hotmail.com Dördüncü kitap da TÜBİTAK yayını olan 'Ikilı Sar- mal'. Bu kitap daha önce yayımlanmıştır, Crick ve VVatson'un DNA'nın yapısını buluşlanyla ilgıli çok il- gi çekici kitaplan. llköğretimin orta bolümüyle lise öğrencılerine bu kitaplar yaz aylannda önerilmelidir. llkokul öğrenci- leri için de TÜBtTAK Yayınlan'ndan önerilecek kitap- lar vardır. Şimdi bu gelişmenin içinde ve ucunda insanlığı bekleyenler nelerdir? 1 - Gen şifresi çözülerek kalrtımın aynntılı gizlerine doğru büyük bir adım atılmıştır. Kalrtım olgusunun alfabesindekı harfler bulunmuştur. Şimdi yazılann nasıl yazıldığı, doğru ve yanlış yazılann gizi de çö- zülecektir. 2- Insanfık için yaran, kaiıtımsal hastalıklann tanı- sı, hangi genden kaynaklandığının anlaşılmasıdır. Bu büyük adım kalıtımla geçen hastalıklann erken tanı- 1 sını, korunmayı, sonra da gen üzerindeki işlemlerie sağaltımı sağlayacaktır. Bu, büyük ve olumlu bir adımdır. 3- Insan genleriyle oynayarak istenen genetik de- ğişikliklerin sağlanabilmesi olasılığı olumludan çok olumsuz gelişmelere açık çok ciddi bir kaygı nede- nkJir. Genetik değişikliklerie istenen özellikte, istenen tipte insan modelinin hazırianabilmesi bugünden bi- linmeyen ama düşünülmesi gereken çok önemli teh- likelerle doludur. Hücrelerie oynamak, biyoteknolo- jinin aydınlık yüzü kadar önemli karanlık yüzünü oluş- turabilir. Bilim de her şey gibi "ne için kullanıldığına bağlı olarak" iyiye ve kötüye hizmet edebilir. 4- Konunun en olumsuz yanı, "genetik şifre gü- cü'nün piyasa ekonomisinin elinde olmasıdır. Piya- sa ekonomısi "insanlık için en yararlı" ile ilgilenmez, sadece "benim için en çok kâr nerede" sorusunun yanıtı ile ilgilenir. Şimdi gen şirketleri yıllardır büyük paralar ödeyerek aldıklan gen patentlerinin büyük kâriannı hesaplayarak hareket edeceklerdir. Gene- tik yaran olan her adım, gen şirketlerine çok yüksek patent haklan ödenerek atılabilecektır. Bu adımlar- dan da ya sadece parası olanlar yararlanabilecek ya da insanlar bu paralan bulmak için her şeyi göze ala- caklardır. Her iki olasılık da dünyanın yeni eşitsizlik- leri, yeni huzursuzluklandır. 5- Şu anda dünyada var olan her canlının, insan, hayvan, bitki olarak her türün genetik şifreleri tehdit attındadır. Bu tehdit, bulunup ele geçirilme, kodlan- ma, patentlenip saklanmadır. Bir damla kan, birsaç teli, bir tımak parçası gen şifrenizin açılıp ele geçi- rilmesi için yeteriidir. Eğer bu genlerde işe yaraya- cak bir özellik varsa bu gen ilerde satılmak üzere pa- tentlenecek, satıldığı zaman da sahibi kendi geni üzerinde bile hak iddia edemeyecektir. Belki de zaman geçmeden genlerimizin patentini almamız gereklidir. Bunlan düşünmek yerine 300 yıl yaşama hayalle- ri kurmak size de biraz tuhaf gelmiyor mu? E-mail: erdal.atabekcö mynetcom.tr Fa» 0212 513 90 98 Kaçakyabancı istihdamı önlenecek BAHAR TANRISEVER ANKARA - Çahşma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanhğı, yabancılann ça- lışmalanna ilişkin dü- zenlemelerin tek mer- kezden yürütülmesi amacıyla yasa taslagı ha- zırladı. Giderek büyüyen kaçak yabancı istihdamı- nın önlenmesinin hedef- lendiği taslağrn yasalaş- ması halinde çalışma iz- ni Çahşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanhgı'nca ve- rilecek. Yasa taslağında, Türk Vatandaşhğı Yasası, Ba- sın Yasası ve Basuı Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Hakkındaki Yasa Hükmünde Karar- name'nin kapsamına gi- ren yabancılar ile diğer bakanlık, kamu kunım ve kuruluşlannm çahş- ma ızni verdiği ya da is- tihdam ettiği yabancılar kapsam dışı bırakıldı. Karşıhklık ilkesi, ulusla- rarası hukuk ve Avrupa Birliği (AB) hukuku esaslan dikkate alınarak çahşma izninden muaf olacak yabancılar da dü-_ zenlemenin dışında tu- tuldu. Yalnızca bağunlı ve bağımsız olarak çah- şan, bir işveren yanında meslek eğitımi gören ya- bancılar ile yabancı ça- lıştıran gerçek ve tüzel kişilere yönelik olan tas- lakta, Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da çok ta- raflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe çahşma izni alınması zorunlulu- ğu getirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle