27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1O TEMMUZ 2000 PA2ARTESİ CUMHURtYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Kendi kuşağının sesini arayan Audio Fact farklı ve sürpriz bir projeyle bu akşam Roxy'de 'Tam birkulüpmüziğiyapacağız' CUMHURCANBAZOĞLU 'Berldeeti çocuklar fusion yapıyor' de- ğerlendirmesi Audk) Fact'i en fazla rahat- sız eden cümlelerden bıri galiba. Bu ge- ceki konserle ilgili gelişmeleri almak için bir araya gelir gelmez ilk olarak bu konu açılıyor ve grubun çekirdek kadrosundan OnurTürkmen'le MehmetAKSanhkoIbu tanımın, onlann yaptıkJannı dar bir çer- çeveye soktuğunu belirtiyorlar heraen... Audio Fact, gerçekten önemli bir grup; belli bir kompozisyon anlayışını oturtmuş, hedefi olan, özgûn çıkıslar arayan genç mü- zisyenlerden oluşuyor. Bu gece Roxy'de konsere çıkacak kad- ro, ilk albümlen BbckSpot'taki ekip (Meh- met Ali Sanlıkol, Onur Türkmen, Ryan W>- odvvard,Fernando Huergo,Cengiz Baysal, RobertoCastük»); tek fark trompetçı.bes- teci, düzenlemeci Tiger Okoshi'nın gru- bakatılması... Audio Fact bu gece ıçin farklı bir proje ûretmiş. Büyük bölümü hazır olan yeni al- bümleri için de iyi bir tanıtım olacak kon- serin içeriğiyle ilgili Sanlıkol ve Tûrk- men'le konuştuk: - TigarOkoshi bu geceki projeye naal da- hiloldu? AUDİOFACT-Tiger, 1975'teABD'ye gitmiş ve bir süre sonra Pat Metheny'yle, Bill Evans'la çalışmış, ilk albümlerini ECM'den çıkarmış bir Japon dostumuz; Berklee'de hoca. Aydın Esen ın vasıtasıy- la tanışök. Albûmümûzü dinledi, bizle ça- lışmayı kabul etti. Izmit depreminde za- rar görmüşler yaranna Boston'da bir kon- ser yaptık, orada bizle bütünleşti. Istanbul Caz Festivali'nde de çalmaya geleceğini söyledi. - Bu gecenin repertuvannda neter ola- cak? AUDİO FACT - Çok sürprizlerle dolu bir konser olacağını söyleyebilinm. Hem grubun soundunun oturması, hem de bes- telerimizin olgunlaşmasıyla farklı bir Au- dio Fact olacak sahnede. Girişinden biti- şine kadar ahşılagelmedik şovlar izlene- cek. Efektler, drum'n'bass,jungle gibı so- undlann bizde yarattığı etkileri yansıttı- ğımız parçalar çalacağız. Bu yıl tam bir kulüp mûziği yapmaya hazırlanıyoruz. Gûmbür gümbûr başlayacak konser. Biz, hiç sevmediğimiz halde, iddialı konuşu- yonız bu kez. Bakın caz dünyasına; sürek- li aynı şeyler tekrarlaruyor. Herkes harika çalınmiş albümfer çıkartıyor ama içrhde^ kini üç aşağı beş yukan biliyorsunuz. Yap- tıklanmız gerçekten farklı; temelini caz- dan alan ve sürekli diğer müziklerle ileti- şim halinde olan bir sound bizimkisi. 'Caza olmak gibi saplanümız yok' - Diğerierinden farklı neler ürettiğinize inanıyorsunuz? AUDİO FACT - Bizim cazcı olmak gi- bi bir saplantımız yok; yalnızca evrensel anlamda kendi kuşağımızın sesini anyo- ruz. Caz da, bunu ararken kullandığımız elemanlardan birisi; bip hop gibi, jungle gibi. - İlk albümünüzdeki DiDirga adlı Kıb- ns tûrkûsûnün modern yorumu çok sevil- dL Bu tip yahynatar var mı sırada? AUDİO FACT - 'Dere Getiyor Dere'yle recomposition dediğimiz sıstem geliştir- dik; bir şekilde Türk müziğinde Batılılaş- ma anlamında sentez diye yapılanlann ilk örneği. Şöyle açıklayabiliriz; yıllardır de- nediğimiz 'Bursa'nın Ufak Tefek TaşlarT ISTflNB «ı 7.ULUSLARARASI KULTUR İÇTnMRIII UAKFI CAZ FESTIVALI gibi geleneksel parçalar vardı. Ancak çal- sak bile memnun olmuyorduk; çünkü o me- lodiler çok kuvvetli. Siz de sanki bir ye- rinden girmeye çalışıyorsunuz, halbuki orada işiniz yok. O kadar baskın ki melo- di, caz diye gırdiğinde parçaya 15 saniye sonra türkûnün melodisi geldiğinde bası- yor yapnğını, caz kimliğini alıp götüriiyor. Ne yaparsan yap, siliyoryaptığını. Bu ara- da rürkû de mahvoluyor. Özetle, bir türkü temasını cazla birleşrirince onu belli bir sü- re işledikten sonra temayı vermek gerek- tiğini hissettik. Böyle bir metot geliştirdik ve adını recomposition koyduk. - Yeni aJbümle ilgili bilgi de alahm_ AUDIO FACT - Stüdyoya girmeye ha- zınz; bir iki şirketle konuştuk. Bundan önceki albümü kendi olanaklanmızla yap- nktan sonra şirketlere başvurmuştuk. Şim- di ise daha baştan projeye para koyabile- cek birileriyle çahşmayı planlıyoruz. Al- bümde etnik olacak, ama tadı içimize si- necek şekilde. Bu konserde darbukayla gırnatayı deneyeceğiz aynca. Başanlı olur- sak bu deneyi albüme de yansıtınz büyük ihtimalle. Stüdyoda Tiger olacak konuk sa- natçılar arasında; Yarkın Ritm grubuyla konuşuyoruz. Ercan Irmak'la Okay Temiz de gelebilir. Trompetçi ve bested Tîger OkoshL ümbür gümbür başlayacak konser. Biz, hiç sevmediğimiz halde, iddialı konuşuyoruz bu kez. Bakın caz dünyasına, sürekli aynı şeyler tekrarlaruyor. Yaptıklarımız gerçekten farklı, temelini cazdan alan ve sürekli diğer müziklerle iletişim halinde olan bir sound bizimkisi." 'AIDS'inMirası: Bir Yetimler Kuşağı' Uganda'dakitrajediye dikkatçeken Radhika ChaJasani'ninçahşmasL Kültür Servisi -İki ayda bir yayımla- nan fotoğraf sanatı dergisi Geniş Açı'nın Temmuz-Ağustos 2000 sayısı çıktı. Ge- çen yıl ilk defa yayımlanan portfolyo özel sayısının bu yılki konuklan Nazif Top- euoğhı, Ferdinando Scianna, Radhika Chalasani ve Orhan Cem Çetin. Portfolyo sayısında ilk olarak Nazif Topçuoğlu'.nun son dönem çalışmalan arasında yer alan ve önümüzdeki son- baharda sergi olarak da sunulacak fotoğ- raflanndan oluşan 'Sakatat' isimli port- folyo yer alıyor. Kendisi vejetaryen olan fotoğrafçının et kullanarak hazırladığı ışler, ınsanın ür- permesine neden olsa da, nesnelerin es- tetize edilerek sunuhnası ortaya olduk- ça ilginç bir iş çıkanyor. 'Moda ve FotoğraT sayısında da yer alan Magnum fotoğrafçısı Ferdinando Scianna'nın dünyanm pek çok insanla- n uyurken fotoğrafladığı 'Uyumak ve Hatta Rfiya Görmek Beikf isimli port- folyosu yer alıyor. Hayatrn yan hare- ketsiz hareketlerinin çeşitliliğine tutkun olduğunu belirten Scianna'nm fotoğ- raflannda özellikle uyuyan insanlann yer seçimleri ve yüzlerindeki yalm hal- ler ön plana çıkıyor. Sipa Press ajansının temsil ettiği Rad- hika Chalasani'nin 'ATDS'in Mirası: Bir Yetimler Kuşağı' adlı portfolyosu, AIDS hastalığınm, dünya üzerinde en yoğun ve kıtanın gelir düzeyindeki düşüklük nedeniyle en tahrip edici olarak yaşadı- ğı zorluklan öne çıkararak aktaran Cha- lasani, AIDS ile başetmeye çahşan bir aile özelinde, hastahğın hızla yayıldığı Afrika ülkelerinden bıri olan Uganda'dan kareler eşliğinde yaşanmakta olan bu trajediye dikkat çekiyor. Son olarak Türk fotoğrafmın günü- müzde önde gelen isimlerinden Orhan Cem Çetin 'in 'Yumuşak Şeyler' isimli portfolyosu bu özel sayıda yer alıyor. Çe- tin'in nesnelere, sis filtreleri ve hızlı filmler kullanarak aynntılan azaltan ve resimsi bir bakışla yaklaştığı ve önceki bir sunumunda ızleyenlere 'Orhan Cem Çetin fotoğraf çekiyormuş' dedırten es- ki dönem bir çalışması ile portfolyo say- falan sona eriyor. Geniş Açı'da aynca, geçen aylar bo- yunca açılan sergilerle ilgili söyleşiler ve çizgili sayfa, fotoğrafın dışından, kö- şebaşı ve optik zamanlar yer alıyor. Sokağın sesiniyansıtan 'Three'densonra îlhan Erşahin& Wax Poetic 'in yeni albümü sonbaharda çıkacak 'Bııgünün müziği sentezlerden doğacak' KültürServisi-ÖhanErşahin& W H Poetic, 7. Uluslararası Istanbul Caz Festivali kapsamında Babylon'da kon- ser verdi. Saksafon ve tuşlu çalgılar- daki Erşahin'e, vokalde Norah Jones, sampler ve vokallerde VaL basta Paul Ogunsalu, davulda Jocken Rueckert pikaplarda ise DJ Rupture eşlık etti. Müzik kariyerini on yıldır New York'ta sürdüren Erşahin, şehrin genç kuşak tnüzisyenlerini bir araya getire- rek cazın sokağa yansıması olarak ta- nımlanan hip-hop, acid-jazz, groove, trip-hop ve drum and bass gibi güncel akımlan kendi besteleri çerçevesinde yorumlayan Wax Poetic projesini oluş- turdu. Uzun yıllar EddieHenderson ve VVaDace Roonev yle New York'un ön- de gelen caz kulüplerinde çaldı. Son yıllarda kendi çahşmalanna ağır- hk veren Erşahin, 'She Said' ve 'Ho- me* albûmlerinin ardmdan Wax Po- etic 'le yapbğı ilk albüm 'Three'yle so- kağın sesine kulak veriyor. 'Hissettiğim gibi yaayorum' - Wax Poetic'le yapdğuuz müziği sa- dece 'caz' diye tanımlayabilir misiniz? İLHANERŞAHtN- Ashnda bu tam caz değil. Samrım bugün çok fazla isim var ama isim koymak istersek da- ha çok elektronika, groove, hip-hop. trip-hop gibı. Sadece biz değil, birçok insan bir sürü şeyi aynı anda yapıyor Bence bugünün müziği böyle sentez- lerden doğacak. O yüzden yaptığınuz mûziği bir kategoriye sokmak zor. As- lında bu 'ftısion' olayı çok eskiden be- ri vardı. - Ama siz 'fusion'u reddediyorsu- nuz? ERŞAHİN - Biz bunu degişik bir şekilde yapıyoruz. Çünkü 'ftısion' ge- nelde farkh müzikleri üst üste koymak gibi algılanıyor. Ama öbürü doğal ol- madığından biz kendi müzik stilimizi yaratmaya çalışıyoruz. Bumüziği his- settığim gibi yazıyorum, şimdi bir caz alalım da, üzerine tekno koyalım diye düşünmüyorum. O gün içimden nasıl geliyorsa öyle yazıyorum; kendiliğin- den gelişiyor yani. - Cazın 'Idşisel' oünası gerektiğini düşünüyorsunuz. Wax Poeticbu şekil- de mi doğdu? ERŞAHİN - Yal- nız caz veya sanatta değil, insannı haya- tı öyle ohnalı bence. Çünkü kışisel olma- dığınız zaman, ilginç de olmuyorsunuz. Wax Poetic benim dinlemekten hoşlan- dığım müziği yapı- yor. - Müziğiniz za- manladeğişen aknn- lardan nasıl etküeni- yor? ERŞAHİN - Son zaman larda biraz pop, elektronika agır basıyor sanki. Yaz- dığım son parçalar da öyle, aynca şarkı- cının da etkis' var. Ama o 'esperimen- tal jazz' tarafi da var hâlâ. Yani ben üze- rine saksafon çaldığım zaman caz olu- yor. - Son yıllarda cazdald bu deneysel- lik genç kuşaklara daha kolav ulaşma- nıa sağhyor mu? ERŞAHİN - Klasik caz hep var ola- cak, ama biz 2000'ü yıllan yaşıyoruz ve bu arayışlar bugünün müziğini oluş- "Klasikcazhep var olacak, ama Mz2000'li yıBan yaşıyoruz ve bu arâyısJar bugünün müziğini ohısturnyor. Sadece caz için değil, her tür müzikiçİB geçerü bu. Yalnız biz değil, birçok insan, bir sürü şeyi aynı anda yapıyor. Bence bugünün müziği böyle sentezlerden doğacak." (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) turuyor. Sadece caz için değil, her tür müzik için geçerli bu. -WaxPoeticİtalya'daki'ArezzoWa- ve FestivaM'ndensonra,lsviçre\ie'Mont- reuxJazzFesrvaB'ne konukolacak. Fes- rivallerie aramz nasıl? ERŞAHİN- Festivallerde çalmak da çok zevkli, Italya'da, büyük bir stad- yumda çaldık. Bence Istanbul Caz Fes- tivali de çok iyi. Yıllar- ca plak şirketleri de yan- lış caz basıp durdular, festivaller de aynı yanlı- şa düştüler. Genç cazcı- lareski cazparçalan ye- nilemeye çalıştılar an- cak bu insanlara biraz palavTa gibi geldi. tn- sanlar sıkıldı. Akustik caz da olsun, ama ken- di müziklerini yapsın- lar. Hip-hop, drum and bass bugün bu kadar önemli biryere geldiy- se, bu o insanlann mü- ziklenyle kendilerini ortaya koymalanndan. Son zamanlarda, fes- tivaller yavaş yavaş dünya müziğine yer vermeye başladı. ts- tanbul Caz Festivali de bunlardan biri. -2000ü yıllarda caz nasıl değişeceksJzce? ERŞAHİN-Bence son yıllarda caz çok daha iyi bir yere gi- diyor, çünkü ınsanlar anlıyorlar şimdi. Amerika'da down- town müzik yapanJoonZorn, MikeRi- bot gibi isimler daha ilginç geliyor in- sanlara. - Bu yeni albüm nasıl otuşru? ERŞAHİN - Bu albümde iki yeni şarkı var, ama aynı zamanda daha ön- ceki albümden parçalara remiks yap- tık. Grup da yeni oluştu diyebilirim. Da- ha önce Türkiye'ye Wax Poetic'le iki defa geldim, o zaman bir iki arkadaş toplanıp çahyorduk, ama şimdiki grup- taki elemanlan arayıp buldum. Bir bu- çuk senedir bu albümün çıfcması için çahşıyordum, sonunda albümün ka- yıtlannı New York'ta üç ay gibi bir sü- rede tamamladık. Elden geçen şarkı- larda çok büyük bir değişiklik yok as- lında, sadece daha iyi tınhyor. Mese- la 'Angels'ta Norah'nın vokalleri var şimdi. Diğer parçalarda da ufak deği- şiklikler var. - Sonbaharda çıkacak albümünüz 'Vırgo'danekrvar? ERŞAHİN- Ashnda caz agırlıklı bir plak ama bırkaç parçada ValSampler çahyor. Aynca geçen sene Istanbul Caz Festivali'ne gelen şair Saul WiDi- ams'ın da iki parçası var. Wax Poetic'in daha önce Double- moon Records'tan çıkan 'Three' adlı albümü, Atlantic Records tarafindan 20 Haziran'da tüm dünyada satışa sunul- du. Remiks yapılmış ve yenıden kay- dedümiş olarak, 'On' ve 'PurpleElep- hants' isimli iki yeni parça eklenme- sıyle saüşa sunulan albüm hakkında da- ha fazla bilgi edinmek ıçin www.wax- poetic.net sitesine ginlebilir. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Zeyyat Selimoğlu'nun Ardından Halikarnas Balıkçısı 1946 sonlanna kadar yaşa- mını Bodrum'da sürdürürken, denize bağlı olarak gü- zelliğı, özgürlüğü, insanoglunun isyanlannı, arayış- lannı, bunalımlannı, korkulannı, etkili bir anlatımla or- taya koymuştur. Sünger avcılan, dalgıçlar gibi ölüm- le burun buruna gelen sabır adamlan, Halikarnas Ba- lıkçısı'nın yaprtlanyla gırdi edebiyatımıza... Yazın dünyasında, gazetemızın düzenlediği Yunus Nadi Yarışması'nda birincı ödülü kazanan "Rize Köylennden" (1949-50) adlı yazısı ile adını duyuran Zeyyat Selimoğlu'nun, Halikarnas Balıkçısı ve Sa- it Faik soyundan geldiğini söyleyebiliriz. Yer yer Sait gibi derin, Balıkçı gibi zorlu serüven- lerinöyküyazan... Birarmatörün oğlu olmasına karşın "patron" kim- liği ile görmedi deniz adamlannı Zeyyat Selimoğlu. Benden sorarsanız, uzak deniz seferterine çıktığı zaman, öykülennde kullanacağı nesneler olarak da görmedi onlan. Hem gözlemciydi, hem akla gelmedik değişiklik- leri paylaşan yazgı adamı. Zeyyat'ın o sessiz sedasız görünüşünün ardında- ki insanı yakalayan dostlan arasında benim adımın çok gerilerde geçeceğini biliyorum. Ama özellikle alt- mışlı yıllarda, Balıkçı ve Sait Faik gibi iki büyük us- tanın yapıtlanna karşın varoluşuna giden özgün yol- lan seçmeyi başaran bir insan olduğunu bilenlerde- nim. 1952'de tanımıştım Zeyyat Selimoğlu'nu. Naim Tirali'nin uzun yıllar sürdürmeyi başardığı "Yenilik" dergisinin (1) yazarlan arasındaydık. Belki, ilk karşı- laşmamızda, Kaynak dergisinde yayımladığım "fh- tiyar Balıkçı" şıirimden söz etmesiyle kazandı beni. Sonra o, uzun deniz seferlerine çıktı, ben sonu gel- meyecekmiş gibi görünen hapislik günlenmi yaşa- dım. Asıl yakınlaşmamız Ataç Yayınevi'ni kurduğum 6O'lı yıllardadır. Bu yıllarda hangi dergide görsem coş- ku ile okuduğum öyküler yazdı, Zeyyat. Yıllarca unutamadığım, Çek yazan Bohumil Hra- bal'ın "Sık Kontrol Edilen Trenler"'\ gibı yapıtlan, Türkçemize kazandırarak, çeviri edebiyatımıza da unutulmayacak katkılarda bulundu. Şaırler ve Yazarlar Sözlüğü'nün kendisine ayırdı- ğım bölümünde, öykücü Zeyyat Selimoğlu kişıliğin- den sözederken, "Karadeniz'in, ekmeğini denizde ırayan insantnı gerc^kliği ıç-rr'e vansı'an ovkûie- - le hem teknik, hem kışılerinin ıç üünyaiannı yansıî- mada büyük başan kazandığını" belirtmiştim. Kavganın Sonunda Banş (1955), Direğin Tepe- sinde Bir Adam (1969 - Sait Faik Armağanı), Kıç Üs- tünde Toplantı (1971), Karaya Vurdu Deniz (1975), Deprem (1976) vb. kitaplan bu başannın ömekleri- dir. Kendisinden sonra gelen kuşaklann ilgisinden uzak kalmayacak. (1) Yenilik-Düşün ve Edebiyat Dergisi (15 Aralık 1952 - Aralık 1957). Sahibi, yöneten Naim Tirali. İlk sayı-, sında Nurullah Ataç "Inanmak", Salâh Birsel "Kü- für Edebiyatı", Nurullah Berk, Muzaffer Aşkın, Zeyyat Selimoğlu, Behçet Necatigil, Cahit Kü- lebi, Orhan M. Anburnu, Dağlarca'nın yazılan, şi- irlerı yer aldı. Sunuş yazısında: "...Sıhhatlibiranla- yışın aydınlığında, uzun zamandan beri memleke- timizde yokluğu hissedilen bir 'Sanat Gazetesi' ha- linde 'çıkanlacağı' belirtildi." İlk dizisi bu amaca uygun olarak hazıriandı. Birin- ci yılın sonunda btçim değtştirerek yayımlanmaya baş- landı (Ocak 1954). Bu dizide Sait Faik Abasıyanık (Sayı 6), Cahit Srtkı Tarancı (Sayı 47), Ataç (Sayı 56) özel sayılan dikkati çekti. Uzun yayın yaşamında Ataçtan Salâh Birsel'e, Sa- it Faik'ten Necati Cumalı'ya, Fazıl H. Dağlarca'dan Behçet Necatigil'e kadar, yeni edebiyatımızın pek çok öncü kaleminin yer aldığı dergilerden. Akdeniz Hlm Festivali bugün Roma'da başlıyor • ROMA (AA) - Akdeniz Film Festivali, bugün ttalya'nın başkenti Roma'da başlıyor. llki 1995 yılında düzenlenen ve bu yılki konusu 'Göç, Sinema ve Kimlik' olarak belirlenen festivale, Akdeniz ülkelerinden ve Avrupa'dan toplam kırk üye katıhyor. Türkiye'den 'Dayım', 'Boran', 'Propaganda', 'Umut', 'Sürü' ve 'Yol' fılmlerinin gösterileceği festivalin jürisi, Istanbul Uluslararası Film Festivali Başkanı Hülya Uçansu, Cezayirli oyuncu- yönetmen Reşide Kerim, Hırvat yönetmen Zrinko Ogresta, RAI televizyonundan yapımcı- yönetmen Enrico Ghezzi ve Itah/an yazar Rossana Campo'dan oluşuyor. 'Balalayka'nın ceklmleri başlıyor Kemal Sunal 'ın yerine Uğur Yücel Kültür Servisi-AKÖz- gentürkün yeni filmi 'Ba- latoia'da KemalSunal m canlandıracağı 'Necati Abi' rolünü Uğur Yücd'in oynayacağı açıklandı. Çekımlere bir hafta sonra başlayacağını söy- leyen Ali Özgentürk, ar- tık hem seyirciye hem de Kemal Sunal'ın anısına dair bir sorumluluk taşı- dıklannı ifade etti: "Yir- mi gün önce eğtenceli bir yokuluğun hikâyesi olan 'Balalayka', arûk farklı biramaada içmde bann- dmyor." Sunal'ın genel ovoıncu- luk çizgisinin dışında bir karakterçizeceği filmde, sanatçının yerinı alacak olan Uğur Yücel, çekim- ler sırasında çok zorlan- mayacağını, çünkü senar- yonun yepyeni birkarak- ter yaratımına izin verdi- ğini açıkladı. Aynca Öz- gentürk, çekim boyunca oyunculann Sunal'ın anı- sını yaşatacaklannı vurgu- ladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle