Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2000 CUMA
8 HABERLERİN DEVAMI
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
M Baştarafi 1. Sayfada
mayan" çatışmaya doğaı saptamayı Başbakan
Ecevit yaptı.
"MHP'nin ne yapmak istediğini anlamadığını"
söyledi. Bu söylem doğrusu kamuoyunun, hatta
siyasal çevrelerin hem duygularını hem de yorum-
lannı yansıtıyor.
MHP çevrelerinden Başbakan'a verilen yanıt -
komik yanıta yanıt denilirse- duydunuz elbette:
"Biz de Ecevit'i anlamıyonız."
Oysa, anlaşılmayacak ne var ki: Başbakan iki or-
tağın kapışmasının bir hükümet bunalımı çıkara-
cağından kaygılı.
Eğri oturup doğru konuşalım. MHP lideriyte mil-
letvekillerinin diğer partilerin üstüne yoğun biçim-
de gitmelerini sağlayan gerekçe nedir?
Gelmiş geçmiş koalisyonlarda akçeli işlerde gö-
rev almamalan. Bu, bir. Bu nedenle bugüne değin
soruştunmaya malzeme olacak herhangi bir olay
yaratmamalan. Bu da iki!
Bahçelı dışındaki liderlerin bir gün gelecek
MHP'nin de hukukagereksineceğini söylemelerin-
deki asıl amaç apaçık ortada:
Siyaset bu. Gün gelir MHP'li bakanlann da aya-
ğı sürçebilir ve bugün horozlanan MHP de Yüce
Ovan'lık olabilir. Ortaklar arasında bu denli ağır
konuşmaya ne gerek vaıi
ANAP lideri örneğin SEKA arazisinin Koç'a be-
delsiz verilmesini sağlayan kararnamede Başba-
kan Yardımcısı Ecevit'in de imzası bulunduğunu,
hak ve hukuk yerini bulacaksa yargılanması gere-
kenin sadece kendisi olmadığını söylerken haksız
mı?
Hatta, kararnameyi imzalayan bakanlann pek
çoğu bugünkü hükümette de görevli. Sistemde
bir hata var.
Sorumluluk varsa ortada, ortak! Ne çare, so-
rumluluk sadece Başbakan'ın sırtında.
TBMM'deki soruşturmalar temelde böylesi bir
yanlışlıkla daha başlangıçta yaralı.
Memur ayakta, işçi ayakta, emekli ayakta, son
olarak IMF'zede çiftçiler de ayakta. Ülke nüfusu-
nun neredeyse yüzde 80'i yaşamdan, tabii IMF'ye
teslim olan hükümetten yakınıyor.
Halk, hatta medya cumhuriyete damgasını vur-
muş, artık klasikleşmiş soruyu sormuyor. "Ne ola-
cak memleketin hali" unutulmuş gibi. Soru, çok-
tandır "Ne olacak bu partilerin hali"ne dönüştü.
Mesut Yılmaz'ı Yüce Divan'a gönderecek dos-
yalann bir an önce TBMM'ye gelmesi ve genel ku-
rulda oytanıp kesin karara bağlanması her açtdan
zorunlu.
Yargıda aklanmak yeterli mi?
Bir yaz boyu dedikoduya elverişli ortamda hü-
kümetin "istikrariı ve verimli çalışabileceğini" dü-
şünebilir misiniz?
Aralannda SEKA dosyasının da bulunduğu 4 so-
ruşturma raporunun gelecek perşembe genel ku-
rulda görüşüleceği bildiriliyor.
Hatta ay sonuna kadar bütün dosyalann genel
kuruldan geçmesine çalışılacağı söyleniyor.
Doğru olan da bu. Ama arkasından Ecevit'in ha-
zııiattığı anayasanın 83. ve 100. maddelerini de-
ğiştiren teklifin ele alınması da zorunlu.
Siyasetçilerin dokunulmazlık zırhına sanlmadan
yargıda hesap vermeleri, halkımızın pariamentoya
azalan güvenini belki bir ölçüde yükseltebilir.
Kuşkusuz; yargıda aklanmakla halkın vicdanın-
da aklanmak arasında kimi siyasetçilerin -ömeğin
Çiller'in- söylediğinin tersine herhangi bir bağlan-
tı yok.
Çiller durup durup "Biz yargıda aklandık" diye-
rek yargıda aklanmakla kamu vicdanında aklan-
mayı birbirine bağlıyor..
Onemli olan halk vicdanında temize çıkmak.
Bu kargaşanın bir hükümet bunalımına yol aça-
cağı bekleniyor. -••.•..
Daha doğrusu "beWenryordu".
Karşılıklı ağır suçlamalar galiba siyasal şaka, bi-
rerlatife.
MHP de ANAP da hükümetten aynlma niyetin-
de olmadıklannı açıklıyoriar.
Onca ağır savlardan sonra MHP ile ANAP hü-
kümette sarmaş dolaş! : , , ; ;
Sorunun yanıtı: Işte partilerin hali!
Muta Urgon
yaşammıyitinti
Istanbul Haber Servi-
si-Türk okurunun gözde
edebiyatçısı 84 yaşında-
ki Mîna Urgan, tstanbul
Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Hastanesi'nde yaşa-
mını yitirdi. Yaklaşık 2
hafta önce "sm elektro-
Bt dengesizngine bağh
hakizük" şikâyetiyle
hastanenin nöroloji ser-
visinde tedavi altına alı-
nan, ancak önceki gün
aniden fenalaşarak yo-
ğıın bakıma aktanlan ya-
zar Mîna Urgan, dûn ak-
şam öldü. Nöroloji ser-
visi nöbetçi doktoru FV
gen Irfanoğlu, Urgan'ın
saat 20.00 sıralannda öl-
düğünü açıkladı.
frfanoğlu, Urgan 'ın
ölûmüyle ilgili açıkla-
manın yazann yakın
^ dostü ve Nöroloji Anabi-
lim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Gencay Gürsoy tara-
fından bugün saat
09.30'da yapılacağmı
: kaydetti.
IÜ Edebiyat Fakülte-
~si'nde uzun süre öğretim
iiypıiifti ygpan vf frmfaHap
re ve Shakespeare üzeri-
ne 2 ciltlık bir kitap da
yazdı.
Mîna Urgan'ın "Sha-
kespeareve Haırüet" ad-
lı incelemesi 1984'te, 5
ciltlık "tngihz Edebiya-
ü Tarihi" 1986-1993
yıllan arasında, Vîrginia
Woolf incelemesi
1995 'te, Lawrance ince-
leraesi de 1997 yılında
yayımlandı.
Solcu olduğunu her
zaman açıkça söyleyen
Urgan, politik eylemle-
rin içinde yer aldı.
1962'de Türkiye Işçi Par-
tisi'ne üye oldu. Demok-
rat parti hükümetince
profesörlüğü engellendi.
27 Mayıs'tan hemen son-
ra profesör olan Urgan 3
ay sonra 147'lerlebirlik-
te
K
kommuıt
n
oldugu
gerekçesiyle üniversite-
den uzaklaştınldı. Sos-
yalist Birlik Partisi kuru-
cu üyesi olan Urgan, son
genel seçimlerde Ozgür-"
lük ve Dayanışma Parti-
si'nden mılletvekili ada-
vı nlHıı
-emekli olan Prof. Dr. Mî-
na Urgan, Thomas Ma-
kwy, Henry Fîelding, Bal-
,Akk>usHuxky,Gra-
ham Greene, WflHam
Goldin&JohnGahvorthy
ve Shakespeare çevirileri
yaptı. Urgan, "EHzabeth
Çağı Tîyatrosu'nda Soy-
taruar"! SirThomas Mo-
aha-
nnda yayımlanan "Bir
Dinozonın Amlan" adlt
kitabıyla elde eden Mîna
Urgan, sayısız baskı ya-
pan bu kitabının ardın-
dan, geçen yıl da "Bir
Gezginin Ajulan"nı ya-
yımladı.
M. Aii Ağca'nın Papa'ya su-
ikast girişiminden bu yana on yıl
geçti. Bu on yılda olay aydınlatı-
lamadı. Tersine, suikast otayı gibi
ipekçi cinayeti de gün geçtikçe
karanlıklara gömüldü.
Bugün konuyu "soru ve yanıt"
biçiminde ele aJarak bu karanlık-
lara ışık tutmaya çalışalım:
- Ipekçi'yi kim öldürdü?
- Ağca ve Oral Çeiik. . • „
- Kaç el ateş edildi?
- Olayyerinde 11 mermi kova-
nı bulunduğuna göre on bir el
ateş edildi.
- Olayda hangi tip silah kullanıl-
dı?
- Silah ele geçmediği için bu
konu belli olmadı.
- Gorgü tanıklan ne dediler?
- Ikikişinin olayyerinden kaça-
rak kendilerini bekleyen arabanın
arka kapısından içeri girdiklerini
söylediler.
- Arabayı kim kullanıyordu?
- Yavuz Çaylan.
- Nerede şimdi bu Yavuz Çay-
lan? - > - «
-Işadamıoldu.* * *• '*• *
- Ağca nasıl yakalanmıştı?
- Bir ihbar üzerine Istanbul Be-
yazıt'ta Marmara Kıraathane-
si'nde yakalanmıştı.
- İhbar eden kimdi?
- Ramazan Gündüz adlı bir ül-
kücü.
- Ne oldu bu ülkücüye?
- Ûlkücülerce öldürüldü.
- Mehmet Şener kimdir?
- İpekçi cinayetini planlayan 01-
kûcûlerden biridir.
- Nerededir şimdi?
- Şener, Türkiye'de hiç yaka-
lanmadı. Isviçre'de uyuşturvcu
madde kaçakçılığı suçundan tu-
tuklandı. önce mahkûm oldu,
sonra aklandı. Isviçre'de yaşadı-
ğı santlıyor.
- Türkiye'ye iadesi istendi mi?
- İstendi, ancak Isviçre Federal
Mahkemesi, 22 Mart 1983 gûn
ve 455/82 sayılı karan ile Şener'in
Kürt olduğunu, Kürtlere de Tür-
GOZLEM13Maytsl991
UGUR MUMCU
Soru-Yanıtkiye'de işkence yapıldığını ileri
sûrerek iatJe istemini reddetti.
-AbduMahÇatJı kimdir?
- ÛGD Genel Başkan Yardım-
cısı'dır. Ankara'da 7 TlP'linin ka-
til sanığı olarak aranırken 22 Şu-
bat 1982 günü Mehmet Şener ile
Zürih'te yakalanmış; Türkiye'ye
iadesi gerekirken 24 Şubat günü
serbest bırakılmıştır. Çatlı, Isviç-
re'nin Basel kenti savcılığınca
açılan bir uyuşturucu madde ka-
çakçılığı soruşturması nedeniyle
Fransa'da tutuklanmıştır.
- Ağca'yı cezaevinden kimler
kaçırdı?
- Başta Oral Çelik olmak üzere
ülkücü grup ve bazı cezaevi per-
soneli.
- Ağca'yı Istanbul'dan Anka-
ra'ya götüren araba kimin araba-
sıydı?
-06RF601 plaka No'lu Rena-
ult araba Mehmet Şener'in kar-
deşi Hasan Hûseyin Şener'in
üzerine kayıtlıydı.
- Bu aracın Mehmet Şener'in
kardeşi üzerine kayıtlı olduğu po-
lisçe biliniyor muydu?
- Tabii biliniyordu.
- Ağca, Roma'da üzerinde bu-
lunan pasaportu nasıl sağlamıştı?
- Pasaport, Nevşehir Emniyet
Müdüriüğü'nce Faruk Özgün
adına düzenlenmiş, Abdullah
ÇarJı'nın kardeşi Zeki ÇatJı ve O-
ral Çelik tarafından Ağca'ya ulaş-
tınlmıştır.
- Nevşehir Emniyet Müdüriü-
ğü'nce başka ülkücülere de sah-
te pasaport düzenlenmiş mi?
- Evet, ülkücü Ömer Ay, Meh-
met Şener ve Abdullah Çatlı'ya
da sahte pasaportlar Nevşehir"de
düzenlenmiştir.
- Ağca'ya yurtdışında yardımcı
• ••
olanlar kimlerdir?
- Kaçakçılar, gümrükçüler ve
ülkücüler.
- Kimler örneğin?
- Abuzer Uğuriu adlı ünlü ka-
çakçı Ömer Mersan adlı bir ya-
kını aracılığı iie Ağca'ya 1000
mark gönderdi. Doğan Yıldınm
adlı gümrükçünün deAğca ile iliş-
kileri oldu.
- Hangi ülkücüler yardım etti-
ler?
- Türk Federasyonu Başkanı
Musa Serdar Çelebi, Mehmet
Şener, Abdullah Çatlı, Mahmut
Inan adını kullanan ülkücü Feri-
dun Akkuzu, Isviçre'nin Otten Ül-
kü Ocağı Başkanı Eyûp Erdem,
muhasebecisi Ömer Bağcı, Vah-
dettin Özdemir, Erdal Unal.
- Ağca'nın Bulgariar ile ilişkisi
var mıydı?
- Ağca, kaçakçılık örgütlerinde
görevliydi. Bu nedenle Bulgariar
ile yakın ilişkisi vardı.
- MİT ile ilişkisi var mıydı?
-Ağca, Roma'da Türksavcıla-
nna verdiği ifadede MlTte görev-
li Şahin Tolunoğlu ile ilişkileri ol-
duğunu söyledi.
- Ağca, Papa suikastından ön-
ce Mayorka Adası'na niçin gitmiş-
f?
- Bu hiç anlaşılmadı. Adada
MlTten aynlan bireski istihbarat-
çı ile görüşmeye gittiği ileri sürül-
dü, ancak bu kanıtlanmadı.
- Ağca bu MİT görevlisini tanı-
yor muydu?
- Tanıması gerekirdi. Çünkü bu
MlTgörevlisi, İpekçi cinayetini in-
celemişti.
- Ağca suikastta tek başına
mıydı?
- Hayır, yanında büyük olasılık-
la Oral Çelik vardı.
- Oral Çelik ve Çatlı'nın MİT ile
ilişkileri var mı?
- Bazı MlTgörevlileri ile ilişkile-
ri olduğunu sanıyorum. Bu yolda
duyumlanmız var. Kanrt ise yok.
Bu gibi ilişkilerin kanıtı olmaz.
- Federal Almanya'daki ülkücü-
lerin Alman istihbaratı ile ilişkileri
oldu mu?
- Oldu, MHP'nin Federal Al-
manya'daki temsilcisi Enver Al-
tayiı'nın -ki bireski MİTgörevlisi-
dir- Alman istihbaratından Dr.
Kannapin ile ilişkileri belgelendi.
- Ağca'ya, Roma'daki ikinci da-
vanın açılması için ifade vermesi-
ni sağlayan kimdi?
- Italyan Askeri Istihbarat Ser-
visi SISMI'nin Başkan Yardımcısı
General Musumici.
- Nerede şimdi bu General Mu-
simici?
- Cezaevinde.
- Suçu ne?
- Üst düzey SISMI görevlileriy-
le biriikte 80 kişinin ölümü ile so-
nuçlanan Bologna Gan bombala-
ması olayında kanıtlan değiştire-
rek neofaşist terör örgütlerini ko-
ruma.
- Hangi avukat savunmuştu bu
SISMI görevlilerini?
- Avukat D'Mdio?
- Kimdi bu avukat?
- D'lvidio, Ağca'nın da avuka-
ttdır.
Çok mu kanşık bu olaylar?
- Evet, ama hiç de aydınlana-
maz nitelikte değil. Fransa'da
başka bir ad altında tutuklu bu-
lunduğu ileri sürûlen Oral Çelik,
Türkiye'de sorgulanırsa bu işler
aydınlanır.
- CMayın aydınlanmasını isteme-
yenler var mı?
- Evet, birçok çevre ve insan,
bu işlerin aydınlanmasından kor-
kuyor.
-Neden?
- Bu sorulan ve yanıtlan bir kez
daha dikkatli okuyun antarsıntz,
bu korkunun nedeninin ne ol-
duğunu!.. .-•••*>••'
Sonıstıırma sıııırlı kaldı• Baştarafi 1. Sayfada
Kadıköy 2. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı Nus-
ret Ince, gazetecilerin so-
rulan üzerine yaptığı açık-
lamada, Mehmet Aii Ağ-
ca'nın mahkemelennde
Koşuyolu'ndaki Fnıko
Gazoz Fabrikası deposun-
dan para ile bu olayda kul-
lanılan ticari otomobilin
gasp edilmesi suçlanndan
yargılanacağını anımsata-
rak "Zamuıaşımı olması
için bu sucun işlendiği ts-
rihten itibaren 22^ yıl geç-
mesi gerekir. Bu süre 3
Ekim 2001'dedoiacak" de-
di. Bu davayla Ağca'nın
Kadıköy 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki kuyum-
cu gaspı olayıyla ilgili da-
vanm ileride birleştiribne-
sinin söz konusu olabile-
ceğini ifade eden Nusret
tnce, "Ancak, Ağca'nın bu
davada yargılanması için
ttah/a'run izni gerekir. Bu
dununda ifadesi bûe abna-
maz" dıye konuştu.
Televizyonlann canlı
yayrn araçlan, Ağca hak-
kmdaki gıyabi tutuklama
karannın vicahiye çevrile-
ceği Kadıköy Adliyesi
önünde dünden itibaren
beklemeye başladılar.
Bir dava daha
Sıkıyönetim Başsavcılı-
ğı'ndal6Ocakl984tari-
hinde açılan, Ağca'nın da
aralannda bulunduğu top-
lam 24 sanıklı davanın 53
sayfalık iddianamesinde
Ağca'nın Ipekçi'yi öldür-
mesinin dışında başka bır
cinayetinın daha bulundu-
ğu belirtiliyor. Ağca'nın,
yakalanmasına neden olan
Ramazan Gfirbûz'ü, ken-
disini ihbar ettığı gerekçe-
siyle 2 Şubat 1980'de öl-
dürdüğünün ifade edildiği
iddianamede, bu konuyla
ilgili 82/937 esasına kayıt-
h dava açıldığı kaydedili-
yor. iddianamede bu ko-
3
nuşmayla ilgili bilgi özet-
le şöyle devam ediyor:
u
Bu olayla ilgüî olarak
Zeki Peker, Cihat SeverTe
flgüi soruşturma yapdmış
ve dava açümış, Mehmet
AKAğca'nınffflengöreval-
fhgij RamazanGürbüz'ün
kaçoihp öldürûklüğü an-
layhngtır"
Türkiye'nin yakm geç-
mişindeki faılı meçhul si-
yasal cinayetlerin en
önemlilerinden olan ve ay-
dınlatılması durumunda
benzeT amaçla işlenmiş di-
ğer cinayetlerin arkasında-
ki örgütlü gücü de ortaya
çıkarabilecek durumda
olan İpekçi davası ise bir
ihbar sonucu yakalanan te-
tikçi Ağca'yla sınırlı kaldı.
ipekçi cinayetinin arka-
sındaki güçleri açığa çıka-
rabilecek en önemli ipucu,
Ağca'yı sıkıyönetimin ol-
duğu bir dönemde, Malte-
pe Askeri Cezaevi'nden
kimlerin kaçırdığını bul-
maktı. Yahnzca 5 ay ceza-
evinde kalan Ağca, "Ko-
nuşunım" mesajının ar-
dından Maltepe Askeri
Cezaevi'nden adeta elini
kolunu sallayarak çıktı. O-
lay Bûnyamin Azeryılmaz
adlı jandarma erinin üs-
tünde kaldı.
Adı İpekçi cinayetine
kanşan ülkücülerden Yal-
çm Özbey, 1993 yılında
Almanya'da uyuşturucu
ile yakalandı. 1995'te bu-
lunduğu cezaevinde Türk
Konsolosluğu yetkilılen
ile görüşmek istediğini be-
lirtti. Kendisiyle görüşen
konsolosluk yetkilileri,
Özbey'in İpekçi cinayeti,
uyuşturucu ve PKK ile il-
gili önemli açıklamalar ya-
pacağını belirterek uzman
görevliler istedi.
Dışişleri Bakanlığı'mn
istemi üzerine Özbey'i
sorgulayan MlT ve Emni-
yet Genel Müdürlüğü ele-
manlanndan oluşan ekip
Ankara'ya dönüşünde bil-
gileri savcıhğa iletmedi.
Dönemin Emniyet Genel
Müdürü, Susurluk davası
sanığı Mehmet Ağar idi.
CHP Mılletvekili FUtri
Sağbır'ın soru önergesiyle
ortaya çıkan Özbey'in üa-
The VVashington Post'un iddiası
'Ağca CM'danyardım aldı'
WASHINGTON (AA) -Amerikan
gazetesi The Washington Post, papaya
suikast girişiminde bulunan terörist
Mehmet Aii Ağca'yı, "uzman yahına
ve kompk) teorisveni" olarak
nitelerken Ağca'nm komplo
teorilerinde, Amerikan Merkezi
Istihbarat Teşküatı CIA'dan yardım
aldığı iddiasını ortaya atb. Gazetede
Mkhaet Dobbs imzalı ve "Kompk»
teonsyeni-papa suikastçısı hakkmdaki
gerçek hâkn büinemrv-or" başhklı
yazı yayımlandı. Yazıda, 1981 'deki
suikastm ardından Ağca'nın, kimi
zaman tek başına, kimi zaman
Tûrkiye'deki aşın sağcı teröristlerin
desteğiyle davrandığını, kimi zaman
da Sovyet ve Bulgar gizli servisleriyle
işbirlıği yaptığım söylediği, en
sonunda Vatikan'ın, suikastı,
"Faoma'nm üçöacü sn-n" olarak
nitelemesiyle durumun iyice kanşüğı
belirtildi. Dobbs, Ağca konusuna özel
ilgisi olduğunu ve 1984 yılında,
Ağca'nm bahsettiği Bulgar
baglantısını araştırmak için, Roma'da
aylarca durumu izlediğini kaydetti.
Dobbs, "O aman karti okium ki,
Bulgar bağbmtı% hapisteki Ağca'nın
serbest kahna umuduyla uydurduğu
bir şeydL Uzman bir yatancı w
perdeleyici olarak Itafyan savcılanna
duymak istedflderini düşûndüğü
şeykri söyledi ve ABD'deki sağ kanat
kompk) teorisyenleri ve CIA'dan
yardım akh" dedı. Dobbs, itiraf
metınlerini incelerken Ağca'nm
söylediklerinin aslında Bulgariar
aleyhinde verdiği bilgilerin pek
çoğunun soruşturma sırasmda elde
edildiğini şaşkınlıkla fark ettiğini de
yazdı. Kalan detaylan ise Ağca'nın
tahmin ettiğini, doğru söylediği
zaman soruşturmacılann, "içerden
bilgi aldığı*' sonucuna vardığmı,
yanhş bir şey söylediğinde ise
hikâyesini düzeltmesine izin
verdiklerini kaydetti. Dobbs, "Dava,
bütünüyle Ağca'nın söyledikleriııin
güveninr otup oimadığuıa
dayamyordu ki, 1985 yıfcnda davanm
tanımlayıp düır^'anın sonunu
öngördüğü zaman bu güvemfirfik de
yokoMu" diye yazdı. Ağca'nm, sık
sık değiştirdiği hikâyesine, CIA
baglantısını katmayı ihmal etmediği
de yazıda belirtildi.
deleri, İpekçi davasınm
görüldüğü mahkemenin
ısrarlı talebine karşın gön-
derilmedi. Önce yanlış
dosya gönderildi, ardından
bant çözümlerinin "önem-
siz" bulunarak yok edildı-
ğı bildirildi. ~^.', '
Ifadeyi alan MÎT görev-
lileri özbey' in anlatnklan-
nı "unuttuklarmı" söyle-
diler. Davanın Yargıtay'da
sonuçlanmasından sonra,
hangi makamdan geldiği
belli olmayan bir dosya
mahkemeye iletildi.
Olay yerinde toplanan
deüller, ipekçi cinayetinde
ikinci bir tetikçinin varlığı-
nı sık sık gündeme getir-
mişti. Oral ÇeHk'in Türki-
ye'ye getirilrnesinden son-
ra Abdullah Yavuz adlı ta-
nık, olay yerinde ikinci te-
tikçiyi gördüğünü ve gü-
venliğinin sağlanması du-
rumunda teşhis edebüece-
ğini söyledi.
Ancak Yavuz'a istenilen
güvenceler sağlanamadı.
İpekçi cinayetinde adı ge-
çenlerMHPileilişkiliUl-
kü Ocaklan ya da Ülkücü
Gençlik Derneği'nin
(ÜGD) önde gelen isimle-
riydi. Ancak, dava kişiler-
le sınırh tutuldu, cinayetin
arkasmda, örgütlü bir güç
olma olasılığı değerlendi-
rilmedi.
Ülkücü katilHalukKır-
a, Ağca'nın kaçınldıktan
sonra, Abdullah Çatlı'nın
evinde saklandığını, ken-
disinin de Ağca ile aynı ev-
de karşılaştığmı açıkladı.
Bu açıklama, Ağca'yı az-
mettiren önemli kişilerden
birinin, Çatlı olduğunu an-
latmaya, tek başına yeti-
yor. Susurluk kazası ise
Çath'nın devlet ilintili bir
çete içinde yer aldığını ve
korunduğunu, isim ve de-
lillerle ortaya çıkardı.
ipekçi cinayetinin bu
çetenin işi olabileceği o-
lasılık olarak bile soruştur-
ma konusu yapılmadı.
Sı\ as davasmda karar beklenîyor
. ANKARA (AA) - Sıvas'ta 2
Tfemmuz 1993 günü Madımak
Oteli'nin yakıbnası ve 37 aydının
yakılarak öldürühnesiyle ilgili ola-
Tak açılan, 50 sanığm yargılandığı
: Yargıtay'm yerel mahkemenm
karanm iki kez bozduğu davanın
bugünkû oturumunda "üçüncü
Tarar verilmesi bekleniyor.
düzenledığı şenlikte, Madımak
Oteli şeriatçılarca ateşe verümiş ve
çıkan yangın sonucunda 37 aydın
hayatını kaybetmişti.
Ankara DGM'de 124 sanığın
yargüanmasına 21 Ekim 1993 gü-
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, mahke-
menin ilk karannı esastan, 2. kara-
nm ise usulden bozmuştu.
Pir Sultan Abdal Kültür Derne-
ği'nin, Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te
nü başlanmış, 26 Aralık 1994 gü-
nü karar verilmişti. İlk kararda
mahkeme, 124 samktan 26*sma
2O'şer yıl hapis cezası vermiş, da-
ha sonra yazar Aziz Nesin'in tahri-
kını gerekçe göstererek sanıklann
cezalannı 15 yıla indirmişti. Mah-
keme, 60 sanık hakkmda 3'er yıl
hapis cezası verirken 38 sanığın da
beraatını kararlaştırmıştı. Davamn
temyizi üzerine Yargıtay, olayı,
"Devietin anayasa ve temel nizam-
lanm bozma'' hükmünü düzenle-
ven 146. madde kapsammda de-
ğerlendirerek karan 99 sanık açı-
sından esastan bozmuş, 25 sanık
için verilen karan ise onamıştı.
2. davaya Ankara 1 No'lu
DGM'de 19Kasım 1996 günü baş-
landı. 33 sanık ölüm cezasma, 4
sanık 20'şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 27
sanık 7 yıl 6'şar ay, 2 sanık 5 'er yıl
ağır, 1 sanık 2 yıl hapis cezasma
mahkûm edildi. Mahkeme, 2. yar-
gılama sonunda 14 sanığın beraatı-
nı kararlaştırmıştı. 6 sanığın dava
dosyasının aynlmasına karar ve-
ren mahkeme, tutuklu 4 sanıgı da^
tahliye etmişti. Davamn tekrar
temyâ edümesi üzerine Yargıtay.
33 sanık hakkmdaki idam karanm
usul yönünden bozmuştu. Daire,
usul eksikliği olarak sanıklann
"nünıs cüzdanlanndaki mühürte-
rin okunmaması ve soyadlarmda-
ki çeKşkryi" göstermişti.
G Ü N P E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi /• Sayfada
da iki gasp suçundan da yargılanacak. Ama Ağ-
ca'nın asıl gasplan hukuksal değil, toplumsal. Ağ-
ca, bir dönene damgasını vuran olaylann da sim-
gesel sorumuluğunu taşıyor. O dönemin enine-
boyuna irdetenmesi, en azından benzer olaylann
yinetenmemesi ve "kahraman" edasıyla ortalıkta
dolaşanlann gerçek kimliğinin ortaya çıkması ba-
kımından önemli.
Görünümü maddeleyelim:
1 - Başbakan Bülent Ecevit, Ağca'nın Türkiye'ye
getirilişini şu tümcelerie yorumladı:
"Olay, İpekçi cinayetinin üzerindeki sırperdesi-
ni kaldırabilir. Yakın tarihteki birçok karanlık sayfa-
yı da aydınlığa kavuşturabilir."
Ecevit'in bu değerlendirmesine katılıyoruz. An-
cak İpekçi cinayetinin işlendiği dönemde başba-
kan, Bülent Ecevit'ti. Sanınz, o günlerde Başba-
kanlığa bazı btlgiler geldi. O gün için yorumlanma-
sı güç olan kimi veriler bugün daha iyi değerlendi-
rilebilir. Bu bağlamda sır perdesinin aralanmasın-
da Ecevit'e düşen görevler de var!
2- Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, son altı ay
içindeki operasyonlan irdelerken yeri geldikçe şu
tanımlamayı yapıyor:
"20yıl geriye gidin. Arşivlerinizi iyi inceleyin..."
Tantan gazetecilere bunu önerdiğine göre, ken-
disi de benzer çalışmalar yapıyor olmalı. 1 Şubat
1979'da işlenen İpekçi cinayeti çerçevesinde biz
de bir öneride bulunalım:
"Şu 20 yılı 25'e çıkarsak!"
3- Yolsuzluklaria ve çetelerie mücadelede öne
geçme çabası içinde olan MHP'nin de bu konuda
yapabilecekleri olmalı. Hem o günleri yakından bi-
len üyeleri var hem de bugün bilgilere ulaşabilecek
olanaklara sahipler!
Katilimci demokrasi...
4- Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, tüm adım-
lannı hukuk çerçevesi içinde atıyor. Bu bağlamda
Ağca hakkmdaki iki gasp suçundan açılan dava dı-
şında yeni soruşturma başlatılamayacağını gerek-
çeleriyle anlatıyor. Ancak, bilgi vermesinin müm-
kün olduğunu ekliyor. Türk, ikinci şıkkı ciddiye alıp
yürüyebilir mi?
Olabilir, ama bu işi salt Türk'e bırakmak da hak-
sızlık olur. İpekçi ailesinin avukatlanndan gazete
kuruluşlanna kadar her kesim konuya olan duyar-
lılığını dile getiriyor. Bunun bir adım ötesine geçip
Ağca'yla ilgili gelişmelere müdahale edebilecek bir
toplumsal platform oluşturulsa daha sağlıklı yü-
rünmez mi?
5- Kimi meslektaşlanmız Ağca'yla "Fatima " mu-
cizesini bağlayıp uzun uzun bilimsel-dinsei irdele-
melerde bulundular. Ipekçi'nin gazeteci olmasının
da getirdiği sorumlulukla, aöıriığı tümüyie bu cina-
yete vermenin tam zamanınki uçtan gitmek gere-
kiyor:
- Ağca'yı kimler kullandı?
- Kullananlann devlet içindeki uzantılan nereye
kadar gidiyor?
6- Ağca, Kartal Cezaevi'ne kondu. Duyumlar
doğruysa ilk Çakıcı'yı sormuş. Sormamış olsa bi-
le, Çakıcı ile aynı cezaevinde. Çakıa, ikide bir has-
taneye gidiyor. Hani neredeyse traş olurken kılı
.dönse hastaneye gidecek. Bu sık gidiş gelişler, ay-
nı cezaevine Ağca'nın da konması şu soruyu akla
getiriyor:
- Yoksa yeni bir kaçınlma senaryosu mu gün-
demde?
7- Ağca'nın yeni davalar nedeniyle avukata ge-
reksinimi var. Bu doğal. Ancak, avukatlık mesteğiy-
le bağdaşmayan tavırlar içinde bulunduğu gerek-
çesiyle hakkında baro tarafından soruşturma açı-
lan Can Özbay'ın başvuruda bulunması ilginç. Ağ-
ca'nın ailesinin de yeraltı dünyasından Sedat Pe-
ker'in avukatı Ömer Yeşilyurt'u istemesi de akla
her türiü derin bağlantıyı getiriyor.
8- Son sözü Ipekçi'nin kızı Nükhet İpekçi Izet'e
verelim:
"Ben, 'vatanımı, milletimi, dinimi çokseviyorum'
diyeadam öldürenleri anlamıyorum. Bizler, bulun-
mamış, teşhir edilip yargılanmamış görevli katille-
rimizle, onlann işverenleriyle bir arada yaşıyoruz..."
Ne büyük acı!
Yoksa "katılımcı demokraside" değişiklik mi yap-
tık:
Katilimci demokrasi!
balbay@cumhuriyetcom.tr
çok sayıda yaralı
Tmfik küzcılannın
bilançosu: 26 ölü
Yurt Haberieri Servi-
n- Yurdun çeşıtli yerle-
rinde dün meydana ge-
len trafık kazalannda 26
kişi öldü, 20 kışi yara-
landı.
Yozgat'ın Bogazlıyan
ilçesinden Kayseri yö-
nüne giden Hacı Altun
(28) yönetimindeki oto-
mobil, Kayseri-Boğaz-
lıyan karayolunun Özler
beldesi çıkışında, sol ön
tekerinin patlaması so-
nucunda şerit değiştire-
rek karşı yönden gelen
Mehmet Sinan'm (39)
kullandığı küspe yüklü
kamyonun altına girdi.
Kazada, kamyonun al-
tında parçalanan oto-
mobilin sürücijsü Hacı
Altun, tbrahia Altun,
Durdu Altun, Hatice
Kara, Ümit Kara, Hav-
va Yılmaz, Aii Altun,
Rasûn Yıtanaz ve Elmre
Yılmaz öldü. Kamyon
sürücüsü Sinan'ı jan-
darma gözaltına aldı.
Antalya'mn Korkute-
li ilçesinden Antalya
yönüne giden Ibrahim
Unlü yönetimindeki
kamyon, aşrn hız ve
dıkkatsızlık sonucu Ce-
hennemderesi mevkiin-
de uçuruma yuvarlandı.
Kazada Hûseyin Kö-
mürcû, Ramazan Kö-
mûrcü ve Süleyman Ya-
zn- olay yerinde öldü.
Ağır yaralanan tsmail
ve tbrahim Ünlü tedavi
altına alındı.
Arafatyardım istedi^
— WASHINGTON (AA) - ABD'de bulunan Filistin^
Devlet BaşkanıYaser Arafat Israil Başbakanı Ehnd
Barak'ı, kapsaiılı banş anlaşmasına engel olmakla
suçlarken ABETyî Hnmma acilen müdahale ermeyel^
ça^trdl. Arafat,İ.srail ile "anlaynaoknnya riaolma-
sm" eylül ayınd< Filistin Devleti'ni ilan edeceğini bü-
dirdi. Washingion'da, lsrail-Filistin heyetlen arasın-
aapazartesi gftü başlayan müzakereler önceki gün
çıkmaza girerkm umutlar Arafat'm dün ABD Baş-
kanı Bill ClinUa üe yapacağı görüşmeye kalmıştı.
Ancak Beyaz S^ay îdaki görüşmeden sonra Arafat'nıs
sözleri, tsrail ilt Filistin'in, aralannda bulunan ayn-
lıklan aşmaya jakın olmadıklannı ortaya koydu.