Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2000 PERŞEMBE
HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALt SİRMEN
Gül Kokusu?
ANKARA - Ben salı günü Güniz Sokak'tan
geçerken yerdeki gül yapraklan duruyordu. Sü-
leyman Bey evine çekilmiş, pencereler kapan-
mıştı.
Bir süre önce, koca bir arazözden hortumlar-
la gül suyu sıkmışlardı.
Ama koca burnum, gül kokusu almıyonju.
Ben Güniz Sokak'tan geçerken kulaklanmda
sesler çınlıyordu.
Taa 1973 Eylülü'nden sonra Allende için söy-
lenmiş sözler:
"Topartayıp götürdüler fevkalade..."
Belleğim kulağımı uyanyor, kulağımda çınla-
yan sözler beynime gidiyor, bumumdan beyni-
me giden uyanlar ondan mı etkileniyoriardı ki
ben gül kokusunu duymuyordum?
"Bana sağcılar suç işliyohar dedirtemezsi-
niz" sözleri, belleğimin derinliklerinden yüzeye
çıkıyordu.
Bir hınzır, sanki arkamda durmuş fısıldıyordu:
"Iti kurda kırdıran kimdi söylesene?"
"Tevhidi tedrisatı delmekte en büyük hüner
ve rekor kimdedir?"
Uğur Mumcu, 'Tarikat Siyaset Ticaret'i ya-
zarken kımlen ve de en çok kimi düşünüyordu
dersin?
Kuşluk edip eski defterteri kanştırma, dedim;
ittim onu elimin tersiyle ve kulağımın ardındaki
yerinde yoktu ki birden kaybolsun.
• • •
"Eski defterleri biteviye kanştırarak siyasete
bakılmaz; sen Çankaya'daki yedi yılın bilanço-
suna bak!" dedim kendi kendime.
Ben bunu söyler söylemez, o, eskiden de var
olmadığı yerinde birden tekrar belirdi.
• "Eeee, dedi, şu Sıvas olaylan patlak verdiğin-
de, özgürdüşünceli aydınlanmacılar, karanlığın
ateşiyleyanmayı Madımak Oteli'nde bekleher-
ken Çankaya'dan 'Vatandaş ile güvenlik güç-
lerini karşı karşıya getirmeyin sakın!1
diyen kim-
di, anımsamıyor musun?"
Beni rahat bırakmayacaktı. öfkeyle arkamı
döndüm, tersleyecektim, ama orada yoktu ki...
Yoktu orada ama yine de vardı...
"Cumhuriyet laikliği, büyük ölçüde Marksist
ateizmden etkilenmiştir, diyenin kim olduğunu
ne çabuk unuttun? Nurculann Köprü dergisi-
nin her sayısına biryazı yazan kişi aynı zat de-
ğil miydi?"
Yorulmuştum. Bıraktım onu kendi haline; ne-
fes almadan konuşuyor, durmadan bir şeyler
sokuşturmaya çalışıyordu.
"Aile fotoğrafını ne çabuk unuttun?" dedi.
Veekledi:
"Sen hiç onun sanatçılarla, ömeğin müzis-
yenlerle çektirilmiş böyle bir fotoğrafını göıtfün
mü?"
Bu kezsıkıştırmıştım onu. Hemen üstünegit-
tim:
"Müzisyen dediklerin çalanlaha söyleyenler
değil mi? Ne olmuş yani bu resimde söyleyen-
ler yoksa?"
• • •
Ben, gül kokusunu içime çekmek istiyordum
ve onu alt etmeden bunu yapamayacağımı bi-
liyordum.
Bu sefer aldım sazı elime, "Hiç değilse 28 Şu-
bat sürecini ve o gün yapılan uyanlan en iyi an-
layan, Çankaya'dan ben siyasi rotayı o yöne çe-
virme manevrasını başlatan oydu ne haber?"
dedim bir nefeste.
O yine oralı olmadı.
"28 Şubat önerilerinin daha üçte ikisi, yaşa-
mageçihlmedi, dosyaaltındauyutuluyor. Hem
en tutucu pahamentodan biraz daha fazla izan
sahibi olmak, her şeyi ne çabuk unutturuyor?"
dedi bir kahkaha patlatıp çekti gitti.
Gitti ama, içime kuşkunun tohumunu iyice
yerleştirmişti.
Bir kez daha salladım elimi, derin bir nefes
çektim içime, elimde değil, ben Güniz Sokak'ta
gül kokusunu duyamıyordum.
Oysa yerlerde gül yapraklan vardı ve arazöz
biraz önce burayı gül rayihalı sıvılarla sulamış-
tı...
Acaba sokaktaki öbürieri duyuyorlar mıydı
gül kokularını?
Ve kokuyu duyan onlar mı aldanıyorlardı, yok-
sa duymayan ben mi?
Belgeler, suikastlann aydınlatılamamasında dönemin siyasilerinin sorumluluğunu ortaya koyuyor
Arşhieİstanbul Haber Servisi-lçışlen Ba-
kanı Sadettin Tantan ın "gerçekleri
orada arayın" diye işaret ettiği arşiv-
ler. şeriatçı terör örgütlennın ve siya-
sal amaçlı faili meçhul cınayetlerin
açığa çıkanlmamasmda, dönemin si-
yasilerinin, bakanlannın sorumlulu-
ğunu ortaya koyan çok sayıda bilgiy-
le dolu.
Bakan Tantan'ın operasyonlar ve
çözülmeye çalışılan eylemlerle ilgili
olarak "Biraz sabuiı olursanız, iilke-
mizde yıDardan beri nüfuz casusluğu
yapan insanlan yakından tanıma şan-
a dde edilebüir" sözlerine dikkat çe-
kiliyor. Tantan'ın, bu sözlerle dini si-
yasete alet eden ve şeriatçılara destek
veren çevreleri kastettiği görüşü ağır-
lık kazanıyor.
Bu çevrelerin başmda gelen kapa-
tılan RP ile FP'li siyasetçilenn bazı
ilişkileri şöyle:
• Sıvas'ta 37 aydını yakan şeriatçı-
td çarpıcı hOgilerlann avukathğını, RP'nin önde gelen
isimlerinden ve eski Adalet bakanla-
nndan Şevket Kazan yaptı.
• Kazan, şeriatçı terör örgütlerin-
den tBDA-C üyelennı unutmadı. 'Re-
fahın Gerçek Yfizü' kıtabının yazan
Ergün Poyraz'ın ele geçirdiğı telgraf,
İBDA-C ile ilgısınin Kazan'İa sınırlı
olmadığını ortaya koyuyor.
İBPA-C Hderlne telgraf
Kazan'ın, Ocak 1993te IBDA-C
liderlennden Kazun Albayrak'a çek-
tiği telgraf şöyle: "İstanbul Milletve-
küi Ali Oğuz sizleri ziyarete gelecek-
tir. Sizleri dinleyecek ve haklannızın
korunması için gereldi ginşimleri ya-
pacaktır. Geçmış olsun dileklerimi
iletir, selam ve sevgilerimi sunanm.
Şevket Kazan - RP Grup Başkan-
vekili"
• Kazan, şeriatçı örgütlerle ilişkisi-
ni Adalet Bakaaı iken de sürdürdü.
Kazan, Sincan'da düzenlenen Kudüs
Gecesi'ndekı şeriatçı gösteri nedeniy-
le tutuklanan Sincan Beledıye Başka-
nı Bekir Yıldız'ı cezaevinde ziyaret
etti.
• Kazan, faıli meçhul cinayetlerin
açığa çıkanlması için Susurluk sonra-
sı başlatılan Aydınlık İçin 1 Dakika
Karanlık eylemini gerçekleştiren mil-
yonlarca yurttaş için de, "Mum sön-
dü oynuyorlar" demişti.
• FP Genel Başkanı RecaiKutan'ın
ve FP'li yöneticilerin Hizbullah ve
UğurMumcu'nun katillerinin bulun-
duğu açıklanan operasyona tepkisi de
ilgi çekici. Mumcu'nun katil sanıkla-
n hakkında, "Kimseyi peşinen suçla-
mak doğru değil" yönûnde çıkışlar
yapan Kutan, Hizbullah operasyo-
nuyla ilgili olarak da, "AHah'ın admın
bu şekilde kullanılması doğru değil"
yönünde açıklamalar yapmıştı.
Arşivler, şeriatçı terör eylemlerinin
ve siyasal amaçlı cinayetlerin açığa
çıkanlmamasında devlet görevlilen-
nin de büyük ihmahni ortaya koyuyor.
Hlzbullah'a göz yumuldu
TBMM Faili Meçhul Siyasi Cina-
yetleri Araştırma Komisyonu rapo-
runda, 199O'lı yıllann başında Gü-
neydoğu'da yüzlerce cinayet işleyen
Hizbullah örgütüne göz yumulduğu
belirtiliyor.
Mezarevlerin ortaya çıkmasmdan
sonra toplumun nefretini toplayan şe-
riatçı teröristler, batı illerine yerleşme
karan alıncaya kadar ellerini kollan-
nı sallayarak cinayetler işledi. Örgü-
tün çözülmesi de Beykoz'daki hücre
evinde ele geçirilen dokümanlarla
mümkün olabildi.
Çoğunluğu gazetemiz yazan laik
ve cumhuriyetçi aydınlara yönelik ci-
Tellioğlu cetesi
Haraç almaktan
8 kişiye gözaltı
İstanbul Haber Servisi - Istanbul'da tehdit
ettiklen işadamlanndan haraç aldıklan belirtüen
'Teifioğhı çetesi'nın elebaşı Şeref Öztel ile
7 adamı yakalandı.
istanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar ve
Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre, bir işadamından 100 bin dolar
haraç istendiğini öğrenen polis, parayı almak
amacıyla Beşiktaş'takı Dikilitaş lş Bankası
Şubesi önünde randevu veren çete üyelerini
yakalamak için önlem aldı.
Parayı almaya gelen Şeref Öztel ile 2 adamı
yakalanarak gözaltına alındı. Trabzon'un Of
ilçesi doğumlu olan ve burada 'Telfioğhı' olarak
tanınan Öztel'in, aynı adla kurduğu çetenin
elebaşı olduğu belirlendi.
Sanıklann sorguları sonucu, çeteye üye 5 kişi
daha yakalanarak gözaltına alındı.
Şeref Öztel ile çete üyelerinin üzerlerinde ve
gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda 20 adet
ruhsatsız tabanca, 5 adet ruhsatsız av tüfeğı, bu
silahiara ait çok sayıda şarjör ile
' mermı ele geçirildi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
cmvmmmı.
Şımak'ta 1993 yılında örgüt tarafından kaçınlan 2 yurttaş şikâyetçi oldu
Hjzbullah duruşmasında ilk müdahiller
MAHMUTORAL
DtYARBAKIR-Şırnak'ta, 1993 yılın-
da Hizbullah tarafindan kaçınlan ve ay-
larca kuru ekmek ve su verüerek sığınak-
larda tutulan iki yurttaş, Diyarbakır
DGM'de açüan davada örgütten şikâyet-
çi oldu. Lehdo Bannç ve tsmail Alçı, Şır-
nak Emnıvet Mudürlügu'ne verdiklen şi-
kâyet dılekçelennde, kaçınldıktan sonra
nemli ahırlarda tutulduklannı ve fidye
karşılığı serbest bırakıldıklannı söyledi-
ler.
Şırnak kent merkezi ile bazı ilçelerin-
de Hizbullah adına sılahlı eylemlerde bu-
lunduklan, yol keserek yurttaşlann eşya-
lannı gasp ettiklen ve 5 kışiyı kaçırdık-
lan iddiasıyla haklannda dava açılan 70
Hizbullahçının yargılanmalanna önü-
müzdeki günlerde başlanacak. Orgüt ta-
raftndan 1993 yılmda kaçınlan Lehdo
Bannç ve tsmail Alçı, ilk kez bir Hizbul-
lah davasında duruşmaya müdahil olarak
katılacak.
Lehdo Bannç, Şırnak EmniyetMüdür-
lüğü'ne verdiği şikâyet dilekçesinde, 22
Şubat 1993'te Midyat'ta eşiyle bindiği
minıbüsün Karalar köyü cıvannda silah-
lı kışilerce durdurulduğunu belirterek ba-
şından geçenleri şöyle anlattı:
"Ceketimi kafama sararak beni başka
bir araca bindirdiler. Araçtan indikten bir
süre sonra inişli çıkışlı. ancak düz bir ara-
zi\e girdik. Gözîerim kapalı olduğu için
çevreyi göremhordum. Tahminen üç sa-
at civannda yürüdük. Mağara gibi bir ye-
regötürdüler. Burada ancak eğilerek iler-
leyebflhorduk. Benimyanunda iki kişi da-
ha vardı. Burada yaklaşık on gün gibi bir
süre kaldık. Başunızda sıra\ la nöbettutu-
yorlardı. Bizlere günlük bir parça ekmek,
biraz zeytin \e arasıra da soğuk makarna
veriyorlardi. On gün sonra başka bir ve-
re getirdiler. Burası da,daha önceki yer gi-
bi nemliydi ve hay^an pisliği kokuyordu.
Burada da vaklaşık iki ay boyunca gözle-
rim kapah, ellerûn birbiri üzerine çapraz
şeldlde iple bağlıydı. Zamanın gece mi
gündüz mü olduğunu bilmiyordum. sa-
dece bazı böceklerin ses çıkarmalanndan
gece olduğunu anlayabüiyordum. \ akla-
şık iki a> kaldığunız yerden bizleri yeni
bir yere getirdiler. Bu yer de birinci yere
benzer altı balçıkk, hav^an pisliği kokulu
nemü bir mekândı." Elinin zincirle bağ-
landığmı, daha sonra ailesme iyi olduğu-
na ilişkin mektuplar yazdınldığını belir-
ten Bannç şöyle devam etti:
"Beni iki üç saatiik bir yoicuhığun ar-
dından yeni bir yere getirdiler. Bana yüz-
mebilip bilmediğimisordular. Bende 'Bi-
liyorum' dedim. İki kolumdan tutup su-
yun icine soktular, suyn geçtikten sonra bir
yere ulaşük. Buradayere demir bir çubuk
çakıldı, demir çubuğa bağfa 70-80 santi-
nıetre bir zincir ile ellerimi bağlayıp kilit-
lediler. Kulaklaruna pamuk bkadılar. tki
ay gibi birsürekaldım. Yryecekolarak ek-
mek ve üzümle besleniyorduk. En sonun-
da bana soğuk suyla bamo yaptuıp elbi-
selerimideğiştirdikten sonra, beni yola ya-
kın bir yere getirip cebime de 20 bin lira
koydular. Beni serbest bu-aktüar."
Hizbullah taraftndan kaçınlan tsmail
Alçı ise 1993 yılı Şubat ayında Karalar
köyünde nasıl kaçınldığını dilekçesinde
şöyle anlattı:
" Kalaşnikoflu 10 kişi etranmızı sardı.
Bir tanesi gözümü boyun atkısı ile bağla-
dı ve beni kendi aracıma bindirdiler. Ara-
cı onlardan biri kuüanıyordu. Araç, Ka-
nayetlerin tran bağlantılı olabileceğı
kuşkusu, sıradan yurttaşlarca bile dı-
le getirildi. Iranlı yetkilıler her fırsat-
ta Türkiye'deki laik sisteme hakarete
varan açıklamalar yaptı.
Resmi ziyaret için Türkiye, gelen
tranlı bakanlar Anıtkabir'i ziyaret et-
meyi reddetti. Bu açık göstergelere
rağmen, özellikle diplomat kisvesi al-
tmda ülkemizde görev yapan tranlı a-
jan provokatörlerin ıstihbarat binmle-
rince en azmdan ciddi şekilde ızlen-
mediği ortaya çıktı.
Soruşturmada ihmaller
Oysa istihbarat örgütlennın asıl gö-
revi buydu. Mumcu ve Kışlalı suikas-
tını gerçekleştiren tranlılar, Umut
operasyonunda yakalanan sanıklann
anlatımıyla belirlenebildı. Mumcu cı-
nayetıne kanştıklannı savcılık ifade-
lerinde de itiraf eden eski ülkücü ka-
til Yusuf Karakuş ve Ab-
dülhamit ÇeKk daha önce
tutuklandılar. İki sanık
sorgulannda Iran'la iliş-
kılerinde önemlı ipuçlan
vermelerine karşın aydın
cinayetleri konusunda
sorgulanmadılar. 1994'te
tutuklanan Karakuş, ifa-
desinde tran bağlantısı ve
Tevhid-Selam grubu ile
son operasyonda gözaltı-
na alınıp tutuklanan isim-
len o zaman da vermişti.
Abdülhamit Çelik, tranlı
rejim karşıtı Zehra Raca-
bi ve Ali Moradi'run öl-
dürülmesi gıbı çok daha
ciddi bir olay nedeniyle
1996'da yakalandı. Sor-
gusunda, SAVAMA'yla
bağlantılı olduğunu,
tran'ın tstanbul Konsolos
Yardımcısı Muhsin Kar-
ger Azad'la görüştüğünü,
Tevhid-Selam grubuyla
ilgisi bulunduğunu anlat-
mıştı. Delil yetersizliğin-
den beraat eden Çelik'in,
aydın cinayetleri hakkın-
da sorgulanmadığı ve sa-
lıverıldikten sonra izlen-
mediğı ortaya çıktı. *>
• Tevhid ve Selam gru-
bu hakkında, daha önce
sorgulanan bazı şeriatçı
teröristlerle, Kudüs Gece-
si soruşturmasında bazı
bılgilere ulaşıldı. Ancak
bu bilgiler geliştirilerek
örgütün üstüne gidihnedi.
ralar köyü yakınında şose yola girdi. tpek
Yolu'na doğru gittik. Yaklaşık 20 dakika
gittikten sonra bizi araçtan indirip bir bu-
çuk saat boyunca yaya olarak yürüttüler.
Benimle birlikte 2-3 kişi daha vardı. Bizi
ahır gibi bir yere getirdiler. Burada 3-4
gün kaldıktan sonra gözlerimiz kapalı bir
şekilde tek odalı bir yere getirüdik. Bura-
dayaklaşık 10 gün kaldıktan sonra tekrar
bir önceki yer olan ahıra geri götürüldük.
Burada 5 ay boyunca eUerimiz bağh, göz-
lerimiz kapah bir şeldlde kaldık. Gözleri-
mi açûğım zaman yanunda kimse yoktu.
Eve gekiikten sonra annemin beni çokara-
dığuu, o zaman böigede söz sahibi olan ve
Hizbullahçı olarak bilinen Tepeköy geçici
köy korucubaşı Abdullah Gök'e giderek
benim buhınmam için yardım istediğtni,
eğer ellerinde ise bırakmalan için yatvar-
dığını öğrendim.Beni kaçıran şahıslanta-
nımıyonun. Ancak serbest bırakılmam
için Ahmet Nesim Kar, kaympederime
gelerek Nusaybin'de bir adreste bulunan
kumraL krol saçh, gözlüldü,zayıfyapıh bir
şahsa 50 mihon verünıesi karşıhgında be-
nim serbest bırakılacağımı bfldirmiş. Ka-
ympederim de bu parayı vermiş."
Llderler ve çeteler
Siyasilerin beyinlere
kazınan bazı açıklamala-
n da şöyle: Necmettin Er-
bakan (Kapatılan RP'nin
genel başkanı, eski baş-
bakan): Susurluk çetesini
açığa çıkaran trafık kaza-
sı meydana geldiğinde
dönemin başbakanı Erba-
kandı.
Bir süre suskun kalan
Erbakan, çeteyle ilgili şu
değerlendirmeyı yaptı:
"Bunlar faso fiso". Erba-
kan, tran'm terör hareket-
lerine destek verdiği yö-
nündeki istihbarat bilgi-
leri için de MtT'i suçla--
mış ve bu bilgılerin doğ -
ruyu yansıtmadığım öne
sürmüştü.
Elimizde liste v;^r'
Harvard Üniversitesi'nden Berry, evrim kuramını anlattı
'Darmn zatnanuı stnavutıgeçti'
tstanbul Haber Servisi -
Harvard Üniversitesi Öğretim
Üyesi Andrew Berry,
"Darwin'in 1859'da"
söyledikleri, zamanın smavmı
geçmiş bügüerdir" dedi. Din
ve bilimin birbirinden ayn
düşünülemeyeceğini belirten
Berry, evrimin bir gerçek olup
yaşandığını, kamtlann da bunu
ğösterdiğini söytedî.
Sabancı Üniversitesi'nde
konuk öğretim üyesi olan
Berry, "4 Mflyar Yıl Boyunca
Doğal Seçme: Bakteriden _ ^
tnsana Evrim" konulu
konferans verdı. Charles
Danvin'in "Türlerin Kökeni"
adh kitabında açıktadığı evrim
teorisi ve evrimle ortaya çıkan
bugün doğal ortammda
bulunmadıgım belırtti.
Hayatın, tarihin rastlantılara
dayandığını sık sık yineleyen
Berry, doğal seçimle rastlantı
arasındaki farkı şöyle açıkladı:
"Bütün sanşın insanlar cilt
kanserinden ölürse. burada
doğal seçim sürecinin işlediğini
söyleyebiliriz, ama tüm
sanşmlarm bir gemîye biıdp
boğulması bir rastianüdır."
Doğal seçım sürecinin en iyi
faahyetini göstermesi halinde
^J)ile eünde ne malzeme varsa
önu kullanacağına dikkat
çeken Berry şunlan söyledi:
"Değişimlerle türemenin
tarihsel ohımsalhğı pandada
örneklenebuir. Sudan yılt
Dinozor türünün yok olmasını
ise uzaydan gelen bir asteroıde
bağlayan Berry, yine de
dınozorlara ne olduğunun tam
olarak bilinemeyeceğıni
söyledi. Berry'ye göre. eldekı
bulgulardan yola çıkıldığında
Meksika'ya düştüğü
varsayılan asteroid, ya yaydığı
bir tozla fotosentez olaymı yok
edereirya da okyanusa çarpıp
ısı yüksehnesine yol açarak
dinozorlann yeryüzünden
silinmesi sonucunu doğurdu.
Bu durumda da 150 mılyon yıl
önce ortaya çıkan memeli
türleri gelişme imkânı buldu.
Berry, kayalardaki iridyum
~ maddEsi oranmm •incetenmesi—-
dogrulanacagım savundu.
Berry, kendısine yöneltilen bir
"soru üzerine *Buİıuvednf="
birbirinden ayn
düşünülemeyecek konulardır.
E\Tİm bir gerçektir, olmuştur,
yaşanmışür. Elimizdeki bütün
kanıtlar bunu gösteriyor" dıye
konuştu.
Kajıplar Hafiası nedeniyle kayıp yakmlan dün tnsan Haklan Derneği'nde basın açıklaması yaptılar.
1Ojyılda gözaltında 520 kayıp
—İstanbul Haber Servisi - Türkiye, luşlanna yapüklan başvurulara görc yıplarınakıbetinmacıklanmasHH
"•gözamnda kayip" gerçegiyle 12 Ey-
lül darbesıyk btriıkte tanıştı
TansuÇiller(DYP Ge-
nel Başkam): Sus.'orluk
çetesiyle ilgili ilk değer-
lendirmesı, "De\ let için
kurşun atan da kı ırşun yi-
yen de şereflidir" sözleri
oldu. Çiller'le il gili arşiv-
lerde yer alan bir başka
çarpıcı bilgi 1Se Istan-
bul'da kaçınlı,p öldüriilen
Kürt asıllı uy'aşturucu ka-
çakçısı ve i'iadamlan ile
ilgili.
Bu cın^yetlerle ilgili
hemen hf;r haberde, Çil-
ler'in başbakan olarak 4
Kasım 'y 993'te Holliday
tnn Oteli'nde yaptığt,
"Elim'jzde Kste var. P-
KK'n in fınans kaynakla-
ruu l'.eseceğiz'' şeklınde-
ki a gıklamasının ardın-
dan bu cinayetlerin başla-
dıf ,ına dikkat çekiüyor.
Mehmet Ağar (Eski
Ic.^ışlert vc Adaiet Baka-
cı): Dokunuknazlığı ne-
'.'ieniyle Susurluk çetesi
davasında yargılanama-
yan Mehmet Ağar'nr7
=
Uğur Mumcu suikastıyla
ilgili söylediğı, "Tuğlayı
çekersek duvar yıkıhr, he-
pimiz ahmda kahnz" sö-
zü arşivlenn en çarpıcı
bilgileri arasında yer aldı.
değışıklığın doğaya
pükemmel uyum anlamına
"geten döğal seçme sürecîmır
milyonlarca nesil boyunca
sessizce işlediğini ifade eden
Berry, "homo sapiens"in ilk
kez Afrika'da 5 milyon yıl
önce ortaya çıktığım
anımsatarak buna göre insanın
bahgm beş parmakh bir uzvu
vardL Beş parmağı birbirine
bağh olan pandanın bambn
yiyerek beslenebilmesi için
bileğinden baş parmak görevi
görecek bir kemik çıkmışür.
Mükemmel ohnayan bu
parmak, yapüabilenin en
iyisidir."
Gözaltmda kayıplar 1990 yılı iti-
banyla çoğu Olağanüstü Hal Bölge-
si'nden olmak üzere artış göstenne-
5e başladı. Son 8 yıl içinde kayıp ya-
kınlannm tHD ve çeşitli sivil kuru-
520 kişi gözaltında kaybedildi.
— "Kayaılar Haftası" nedeaiyle ka-
yıp yaİonlan ÎHD'de dün basm açık-
laması yaptılar.
İHD tstanbul Şube Başkanı avukat
Ereo Keskin. Türkiye'mn bir kayıp-
lar ülkesı olduğunu savunarak, "Ka-
tedi ve kamu göreviilerini hıçbir şe-
kilde korkmadan bunlan açıkiamaya-
davet etti.
ÎHD verilerine göre, 1991'de 4,
1992'de 8,1993'de 36,1994'de 229,
1995'de 121,1996'da 68,1997'de45
ve 1998'de 9 kişi kayıp olmuş.
J